Yazar "Dursun, Şükrü" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 26
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Air Borne Heavy Metal Pollution of Cedrus Libani (A. Rich.) in the City Centre of Konya (Turkey)(Pergamon-Elsevier Science Ltd, 2006) Önder, Serpil; Dursun, ŞükrüThe contents of heavy metal accumulated by air pollution in the cedar tree needles from the green area of Konya city centre were measured by chemical analyses. The needle samples were collected from two types of trees (about 10-15 and 20-25-years-old trees) from eight different pollution regions for two different sampling periods. Results of sulphur dioxide and particle matter analyses were used for measurement of air pollution effect on accumulation of heavy metals in the vegetation. Contents of heavy metals (Pb, Cu, Zn, Co, Cr, Cd and V) were determined for sampling periods, tree ages and sampling places. Results of the present study showed that accumulations of heavy metals in the old trees were generally higher than those of young trees. Similarly, heavy metal contents of needles collected in spring 2004 were higher than those of needles collected in autumn 2003. Accumulation of heavy metals via sulphur dioxide pollution and particle matter originated from usage of low quality fossil fuels, which might affect the living organisms in the city centre. On the other hand, Pb levels in the samples from Karatay Industry Park (3.53 ppm in 2004) showed that people are health living around the industry, and heavy traffic area is under risk. According to the other sampling areas, the chromium levels were also very high around the Chrome-Magnesite Factory Garden (87.15 ppm in 2004); it could be a toxic risk for people working around the factory. The heavy metal levels obtained from the other samples were not as high a risk level for the living organisms in the sampling areas.Öğe Air pollution dispersion modeling through the use of ISCST3 program and a case study for a cement plant(2006) Dursun, Şükrü; Çınar, Mehmet AliDue to limitations in the spatial and temporal coverage of air quality measurements, monitoring data normally are not sufficient as the sole basis for demonstrating the adequacy of emission limits for existing sources. Also, the impacts of new sources that do not yet exist can only be determined through modeling. Dispersion models are used in all the basic applications such as the determination of the effect of a pollutant source on environment, calculation of ground level concentrations and regulatory control of sources, siting for a factory, setting emission standards and treatment systems, specifying emission limits and making emergency plans. Cement sector is one of the most important industrial sectors in Turkey. High energy consumption, high dust and CO emission potential makes this sector very important from air pollution perspective. In this study, cement manufacture is investigated and the air pollution emanating from Konya Cement Plant is estimated through the use of ISCST3 model, and the model results are compared with ambient air quality measurements and the air pollution contribution value of the plant was assessed. Dispersion calculations were made by ISCST3 (Industrial Source Complex Short Term 3 Model) which was suggested for use by U.S. EPA. © 2006. International Scientific Conference SGEM.Öğe Aktif çamur prosesi havalandırma havuzu askıda katı madde (AKM) konsantrasyonunun mekanistik, yapay sinir ağı ve hibrit yöntemlerle modellenmesi(Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, 2007) Güçlü, Dünyamin; Dursun, ŞükrüDinamik simülasyon atıksu arıtma tesislerinde işletmenin iyileştirilmesinde önemli bir araçtır. Bu çalışmada, Ankara Merkezi Atıksu Arıtma Tesisinin dinamik simülasyon modeli tasarlanmıştır. Öncelikle, evsel atıksu arıtma prosesinin mekanistik modeli Activated Sludge Model No. 1 bazında GPS-X bilgisayar programı kullanılarak geliştirilmiştir. Yapay Sinir ağı modeli de geriye yayılım algoritmasını esas alan MLP sinir ağı yardımı ile oluşturulmuştur. Daha sonra, mekanistik model yapay sinir ağı ile birleştirilmiştir. Yapay sinir ağı modellerinin en uygun ağ yapısı modellerin birçok adımda eğitilmesi ve test edilmesi ile tespit edilmiştir. Her üç model, prosesin dinamik davranışını tahmin etmek için tesisinin işletme ve laboratuar analizlerinden elde edilen aynı veriler ile oluşturulmuştur. Havalandırma tankı Askıda Katı Madde (AKM) konsantrasyonu tahmin edilmiş ve sonuçları karşılaştırılmıştır. Hibrit model yaklaşımının daha başarılı sonuçlar verdiği ve tesisin işletme koşullarının ASM1 ve YSA modellerinden daha iyi tanımlandığı gözlenmiştir.Öğe ALTERNATIVES OF THE GREEN TISSUE IN THE CITY CENTRES(HEALTH & ENVIRONMENT ASSOC, 2015) Gülgün, Bahriye; Abdioğlu, Mediha; Yazıcı, Kübra; Dursun, ŞükrüIn rapidly developing countries in the world, the number of urban population and urban growth by further increasing the value of land and leads to high density the construction of the structure. This loss can change the green space in cities and is seen as the root cause of many environmental problems in these areas. Living in those urban built environment can need to get breathe under the pressure of parks, gardens and so on. Dwindling green spaces around buildings, streets and sidewalks of the urban, daily life continued moving away from nature day by day. Give more space to green space in urban areas in search of nature at every opportunity with the integration of assessment and conservation of natural resources are important issues on the world agenda, environmental issues in global scale such as climate change, the built environment, increase the "green" awareness and cities with the natural environment, and creating conditions future use of natural resources gives direction to work on building new habitats. Thus today's rapidly devolving urbanization destructive effects everyday minimize the life and to built environment is under pressure to sustain the people who have green space/area/front/surface alternatives to provide recently produced an ecological and aesthetic green tissue alternatives that we are need.Öğe Anadolu Selçuklu Dönemi Avanos-Kayseri Kervan yolunda bir durak noktası: Suvermez Kervansarayı, mescidi ve sarnıçları(2018) Dursun, ŞükrüAnadolu Selçukluları döneminde Konya ve Kayseri, devrin en önemli kervan yolu ile birbirinebağlanmıştır. Selçuklular güzergâhın büyük çoğunluğunda geçmiş medeniyetlerin izlediği yolukullanmaya devam ederek, inşa ettikleri kervansaraylarla yolu güvenli ve sistematik bir düzenekavuşturmuştur. Günümüzde Konya’dan Avanos Sarı Han’a kadar yol güzergâhı ve kervansaraylarınkonumları büyük ölçüde izlenebilirken, Sarı Han’dan sonra Kayseri’ye uzanan bölüm, modern yolgüzergâhının değişmesi nedeniyle meçhul kalmıştır. Yaptığımız incelemelerde, Avanos Sarı Han’a 27km, Kayseri kent merkezine de 28 km uzaklıkta, İncesu İlçesi’ne bağlı Süksün Kasabası’nın yaklaşık 4km kuzeybatısında, Suvermez (Kuba) Dağının kuzeyinde bir kervansaray, bir mescit ve iki sarnıcınyer aldığı dört farklı yol üstü kuruluşu tespit edilmiş, aynı zamanda Avanos Sarı Han ile Kayseriarasındaki kervan yolunun güzergâhı tam olarak ortaya konulmuştur. Yol üstü kuruluşlarının her biribirbirinden bağımsız olarak inşa edilmiştir. Bunlar içerisinde kervansaray bütünüyle yıkılmış olup,mevcut haliyle toprak ve moloz taşlarla doldurulmuş küçük bir tümsek görünümündedir. Yapılararasında en sağlam olan mescit ise düzgün kesme taşlarla inşa edilmiş, kuzey-güney doğrultusundadikdörtgen planlı, eyvan tipindedir. Sarnıçların her ikisi doğal kayanın oyulmasıyla meydanagetirilen zemin altı sarnıçları arasında yer almaktadır. Bunlardan mescidin batısında yer alan sarnıçbüyük ölçüde mevcudiyetini korurken, yolun kuzeyinde yer alan diğeri yıkılmıştır.Öğe Anadolu Selçukluları Dönemi Kayseri türbelerinde taş süslemeciliği(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2009) Dursun, Şükrü; Tunçel, GülAnadolu Selçukluları Dönemi Kayseri Türbelerinde Taş Süslemeciliğini konu alan bu çalışma, ?giriş?, ?katalog?, ?değerlendirme? ve ?sonuç?tan oluşan dört ana bölümden meydana gelmektedir. Birinci bölümde, ?Giriş? ana başlığı altında; `Konunun Tanımı ve Sınırları', `Araştırma Yöntemi', `Konu Hakkında Yapılan Araştırma ve Yayınlar' ve `Kayseri Tarihi' tanıtılarak, çalışmanın yöntemi belirtilmiştir. İkinci bölüm, tezin ?katalog? örneklerini ihtiva etmektedir. Burada Kayseri'deki Selçuklu Dönemine ait 15 türbedeki süslemeler incelenmiştir. Katalog örnekleri 12. yüzyılın sonlarından 13. yüzyıl sonlarına kadar olan dönemde, Selçuklular tarafından yapılmış türbelerin süslemelerinin anlatımından oluşmaktadır. Burada her bir türbe, ait olduğu `yapının inşa tarihi', `yaptıranı', `mimarı', `malzeme' ve `mimari özellikleri' hakkında genel bilgiler verildikten sonra `yapıdaki yeri', `teknik' ve `süsleme' özelliklerine göre ayrıntılı biçimde tasvir edilmektedir. Üçüncü bölüm, Selçuklu türbelerinin tasarım ve süsleme özelliklerine göre yapılan genel bir değerlendirmeden oluşmaktadır. ?Değerlendirme? de Kayseri Anadolu Selçuklu Türbelerindeki süslemeler, `malzeme ve teknik', `taş süslemenin uygulandığı alanlar ve kronolojik gelişimi', `taş süslemede görülen motif ve kompozisyonlar' bakımından ele alınarak gruplara ayrılmıştır. Ayrıca türbelerde görülen süslemeler, diğer Anadolu Selçuklu yapılarında görülen benzer süslemelerle karşılaştırılmıştır. Dördüncü bölümde, tez çalışması sonucunda, Anadolu Selçuklu Türbelerinde görülen süslemelerin gelişimi hakkında bilgi verilerek, Selçuklu türbelerinde süsleme çözümlenmesine katkıda bulunulmaya çalışılmıştırÖğe Artificial Neural Network Modelling of a Large-Scale Wastewater Treatment Plant Operation(Springer, 2010) Güçlü, Dünyamin; Dursun, ŞükrüArtificial Neural Networks (ANNs), a method of artificial intelligence method, provide effective predictive models for complex processes. Three independent ANN models trained with back-propagation algorithm were developed to predict effluent chemical oxygen demand (COD), suspended solids (SS) and aeration tank mixed liquor suspended solids (MLSS) concentrations of the Ankara central wastewater treatment plant. The appropriate architecture of ANN models was determined through several steps of training and testing of the models. ANN models yielded satisfactory predictions. Results of the root mean square error, mean absolute error and mean absolute percentage error were 3.23, 2.41 mg/L and 5.03% for COD; 1.59, 1.21 mg/L and 17.10% for SS; 52.51, 44.91 mg/L and 3.77% for MLSS, respectively, indicating that the developed model could be efficiently used. The results overall also confirm that ANN modelling approach may have a great implementation potential for simulation, precise performance prediction and process control of wastewater treatment plants.Öğe Biodesulfurization of Cayırhan Lignites(Taylor & Francis Inc, 2006) Gürü, Metin; Çubuk, Meltem; Dursun, Şükrü; Demirbaş, AyhanIn this study, the lignite was improved oxidizing sulfur compounds by Thiobacillus thiooxidans and Thiobacillus ferrooxidans bacteria. Experiments in the batch reactors have been carried out 20% aqueous suspension of coal samples. Sugar beet molasses was used as the bacterial substrate. The maximum removal of combustible sulfur was obtained as 78.2% under the following conditions; addition 5% of T. thiooxidans and 5% T. ferrooxidans into coal suspension, 0.2 g molasses/g coal change, pH value of 3, at shaking rate of 70 rpm and at 40 degrees C for 5 days.Öğe The Decolorization of Azo Dye Reactive Black 5 in a Sequential Anaerobic-Aerobic System(FOUNDATION ENVIRONMENTAL PROTECTION & RESEARCH-FEPR, 2010) Karataş, Mustafa; Dursun, Şükrü; Argun, Mehmet EminThe potential of the sequential anaerobic-aerobic system for decolorization of azo dye Reactive Black 5 (RB 5) was investigated in this study. The synthetic wastewater contained 150 mg/L dye and 3000 mg/L glucose- COD. An upflow anaerobic Sludge blanket (UASB) reactor and continuously stirred aerobic reactors (CSAR) were used to the remove color and COD. The methane gas production efficiencies were also investigated Under the anaerobic conditions. The UASB - CSAR were operated at different organic loading rates (OLR= 2.4-22.5 kg COD/m(3).day) and hydraulic retention times (HRT= 3.2-30.1 h). The COD removal efficiencies decreased from 61 to 36.7% with increases in organic loadings from 2.4 to 22.5 kg COD/m(3).day in the anaerobic UASB reactor. The color removals decrease from 99.8 to 90.7% when the HRT decreased from 30.1 to 3.2 hours. The methane production efficiencies obtained were 75 and 38.3% at the organic loading rates of 2.4 and 22.5 kg COD/m(3).day respectively, in the anaerobic reactor. The effects of both sludge retention times (SRT) and the food to mass (F/M) ratio oil the COD removal efficiencies was investigated in the aerobic reactor. COD removal efficiencies of 62.2 and 86.3% were obtained at 2 and 19 days SRT in the aerobic reactor. The COD removal efficiencies were found to be 86.3 and 62.2% at F/M ratios of 0.112 and 1.569 kgCOD/kgMLSS.day The color and COD removal efficiencies obtained were 99.8% and 95% by using 150 mg/L of RB 5 dye concentration in the sequential anaerobic-aerobic reactor.Öğe Deri Endüstrisi Atıksularının Kimyasal Arıtılabilirliği(2002) Dursun, Şükrü; Özdemir, Celalettin; Güçlü, DünyaminDeri sanayi atık sularında, sülfür, krom ve organik madde en önemli kirletici parametrelerdendir. Deri endüstrisi atık sularında genellikle derinin işlenmesi sırasında açığa çıkan kirleticiler ve evsel özellikteki pis sular beraber uzaklaştırılmaktadır. Bu çalışma, tesisten alınan orijinal, kompozit numuneler üzerinde yapılmıştır. Sırasıyla sülfür ve krom giderme işlemlerinde %100 verim sağlanırken, kimyasal arıtımın organik madde giderimi üzerine etkisi de araştırılmıştır.Öğe Etilen glikolle direkt transfer metoduna göre dondurulmuş sığır embriyolarının transferinde çözdürme-transfer aralığının gebelik oranı üzerine etkisi(Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi, 2014) Dursun, Şükrü; Köse, Mehmet; Kırbaş, Mesut; Bülbül, Bülent; Ümütlü, SeyitAmaç: Bu çalışmada etilen glikolle direkt transfer metoduna göre dondurulmuş sığır embriyolarının taşıyıcılara transferinde, embriyonun çözdürülmesinden transfer edilene kadar geçen sürenin gebelik oranı üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Taşıyıcı olarak (n=56), kızgınlıkları (Östrüs) 14 gün arayla iki kez 0.150 mg d-cloprostenol enjeksiyonu ile senkronize edilen inekler kullanıldı. Embriyolar taşıyıcılara kızgınlık tespitinden 7 gün sonra (kızgınlık 0. gün) transfer edildi. Embriyolar 25o C’lik su banyosunda 25 saniye tutularak çözdü- rüldükten sonra taşıyıcılara 0-5 dk. (Grup 0-5, n=27), 6-10 (Grup 6-10, n=16) ya da 11-25 (Grup 11-25, n=13) dakika içinde korpus luteumun bulunduğu kornu uteriye ipsilateral olarak transfer edildi. Gebelik muayeneleri 28. günde ultrason cihazı kullanılarak yapıldı. Bulgular: Gebelik oranları G 0-5, G 6-10 ve G 11-25 gruplarında sırasıyla %59.3, %50 ve %23.1 olarak tespit edildi. Buna göre G 0-5 ve G 6-10 ile G 6-10 ve G 11-25 grupları arasında farklılık istatistiki açıdan önemsiz bulunurken (P>0.05), G 11-25 grubunda tespit edilen gebelik oranı G 0-5 grubuna kıyasla önemli düzeyde düşük bulundu (PÖğe Evaluation of the factors that affect the pregnancy rates during embryo transfer in beef heifers(WILEY, 2019) Alkan, Hasan; Karaşahin, Tahir; Dursun, Şükrü; Satılmış, Fatma; Erdem, Hüseyin; Güler, MehmetThe aim of this study was to evaluate the effects of the transfer side, transfer location, cervix transfer score, type and diameter of corpus luteum (CL) during embryo transfer on pregnancy rates in beef heifers. Progesterone-based synchronization and superovulation protocol were applied to Simmental cows used as donors (n = 168). Uterine flushings were performed on day 7 following artificial insemination. Obtained Code I (excellent or good) and II (fair) quality embryos were transferred to recipient beef heifers (n = 561). During embryo transfer, side of transfer (right or left), transfer location (the cranial or middle third of uterine horn), cervix transfer score (easy, moderate or difficult) and type (CLa, CLb and CLc) and diameter of CL were determined. Pregnancy rates following the transfer of Code I and II embryos were 44.66% and 33.07%, respectively (p < .05). The rates of pregnancy after transfers to the right and left uterine horn were 37% and 42.2%, respectively (p > .05). The pregnancy rates were 41.2%, 34.9% and 30.3% for cervix transfer scores as easy, moderate and difficult, respectively (p > .05). Pregnancy rates after transfer to the cranial third and middle third were 41.06% and 29.67%, respectively (p < .05). According to types of CL, pregnancy rates were 31.7%, 40.4% and 45.3% for CLa, CLb and CLc, respectively (p < .05). Moreover, it was found that as the CL diameter increased, the pregnancy rates increased. As a result, it was concluded that there was no effect of side of transfer and cervix transfer score, but embryo quality, transfer location, type and diameter of CL had significant effects on the pregnancy rate during embryo transfer in beef heifers.Öğe Evsel Atık Sudan Çökeltmeyle Fosfat Giderim Metotlarının Karşılaştırılması(Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, 2005) Dursun, Şükrü; Oktaç, N. HaticeAtıksu arıtma tesislerinde uygulanan klasik arıtım yöntemleri fosfat gideriminde yeterince etkili olmamaktadır. Bu sebeple biyolojik ve kimyasal fosfor giderim sistemleri geliştirilmiştir. Ancak atıksudan fosfat gideriminde her sistem aynı oranda verim sağlamamaktadır. Bu çalışmada, atıksudan fosfat giderimi için kimyasal çöktürme yöntemi kullanılmıştır. Koagülant olarak kullanılan alüminyum sülfat, demir sülfat ve kireç Jar Testine tabi tutulmuştur. Her koagülant değişik dozlarda ve suyun değişik pH’larında kullanılmıştır. Böylece, koagülantların fosfat giderimindeki performansı karşılaştırılmıştır. Deneylerde Konya Başarakavak Arıtma Tesisi giriş suyu kullanılmıştır. Demir sülfat (86.4 mg/L dozu) ile pH 9’de ortofosfatta %76, toplam fosfatta %38 oranında giderim verimi elde edilmiştir. Alüminyum sülfat (84.8 mg/L dozu) ile pH 8’de ortofosfatta %73, toplam fosfatta %31 oranında giderim verimi elde edilmiştir. Uygun pH ve polielektrolit dozu seçimiyle %100’e varan fosfat giderim verimi elde edilmiştir.Öğe Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki İllerin Kuraklık Analizi(Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2019) Tuğrul, Türker; Doğan, Selim; Dursun, ŞükrüBu çalışmada Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki illerin kuraklık analizi yapılmıştır. Çalışmada 9 istasyondan alınan 1960-2016 yılları arasındaki aylık toplam yağış verileri kullanılmıştır. Analiz için en az 30 senelik kesintisiz veri setine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu koşul Şırnak istasyonunda sağlanamamıştır. Analizde Efektif Kuraklık İndeksi (EKİ) yönteminden yararlanılmıştır. Çalışma sonucunda Adıyaman istasyonunda 22, Batman istasyonunda 15, Diyarbakır istasyonunda 24, Gaziantep istasyonunda 25, Kilis istasyonunda 20, Mardin istasyonunda 9, Siirt istasyonunda 18, Şanlıurfa istasyonunda 21 olmak üzere toplamda 154 kuraklık olayı tespit edilmiştir. 1970-1979 dönemi kuraklık olaylarının en fazla yaşandığı dönemdir. Analiz yapılan 681 aylık zaman periyodu göz önüne alındığında; bu periyotta tüm zamanların ortalama %19’luk zaman diliminin bölgeyi etkileyen kuraklıklarla geçtiği belirlenmiştir.Öğe Halk elindeki Akkaraman koyunlarından kasaplık kuzu üretiminde Hasmer ve Hasak etçi koyun tiplerinden yararlanma imkânları(2014) Aktaş, Ahmet Hamdi; Çolak, Mehmet; Tekin, Mehmet Emin; Akay, Necdet; Yılmaz, Tülay Canatan; Dursun, ŞükrüAmaç: Bu çalışma, halk elindeki Akkaraman sürülerinde kasaplık kuzu üretiminde Hasak ve Hasmer etçi koyun tiplerinin koçlarından yararlanma imkânlarının araştırılması amacı ile yapıldı. Araştırmada Akkaraman ve bu ırkın Hasak ve Hasmer koçları ile melezlemesi sonucu elde edilen F1 melezi kuzuların büyüme, yaşama gücü ve besi performansları incelendi. Gereç ve Yöntem: Denemede 87 baş Akkaraman, 73 baş Hasmer x Akkaraman F1 ve 104 baş Hasak x Akkaraman F1 kuzunun doğumdan itibaren 150. güne kadar büyüme ve yaşama gücü özellikleri incelendi. Entansif beside ise ortalama 75 günlük yaşta sütten kesilen ve besi başı canlı ağırlıkları 19-24 kg olan 10 baş Hasak x Akkaraman F1, 10 baş Hasmer x Akkaraman F1 ile 10 baş Akkaraman erkek tekiz kuzu 70 gün süre ile gruplar halinde beslendi. Bulgular: Erkek kuzuların 150. gündeki canlı ağırlıkları ve farklı dönemlerdeki günlük canlı ağırlık artışlarına ait ortalamalar arasındaki farklar önemli (P0.022), dişilerinki ise önemsiz (P0.126) bulundu. Hasmer x Akkaraman F1 kuzuların meradaki büyüme performansları diğer iki genotipten de daha düşük tespit edildi. Farklı genotipteki kuzuların sütten kesime kadarki yaşama güçleri arasındaki farklar önemsiz oldu. Entansif beside Hasmer x Akkaraman F1 erkek kuzularının besi sonu canlı ağırlıkları ve günlük canlı ağırlık artışları diğer iki genotipten de önemli seviyede (P0.004) daha yüksek bulundu. Öneri: Sonuç olarak Hasmer ve Hasak tiplerinin Akkaraman sürülerinde kasaplık kuzu üretiminde baba hattı olarak kullanılabileceği ifade edilebilir.Öğe Halk elindeki Akkaraman koyunlarından kasaplık kuzu üretiminde Hasmer ve Hasak etçi koyun tiplerinden yararlanma imkânları(Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi, 2014) Aktaş, Ahmet Hamdi; Çolak, Mehmet; Akay, Necdet; Yılmaz, Tülay Canatan; Dursun, Şükrü; Tekin, Mehmet EminAmaç: Bu çalışma, halk elindeki Akkaraman sürülerinde kasaplık kuzu üretiminde Hasak ve Hasmer etçi koyun tiplerinin koçlarından yararlanma imkânlarının araştırılması amacı ile yapıldı. Araştırmada Akkaraman ve bu ırkın Hasak ve Hasmer koçları ile melezlemesi sonucu elde edilen F1 melezi kuzuların büyüme, yaşama gücü ve besi performansları incelendi. Gereç ve Yöntem: Denemede 87 baş Akkaraman, 73 baş Hasmer x Akkaraman F1 ve 104 baş Hasak x Akkaraman F1 kuzunun doğumdan itibaren 150. güne kadar büyüme ve yaşama gücü özellikleri incelendi. Entansif beside ise ortalama 75 günlük yaşta sütten kesilen ve besi başı canlı ağırlıkları 19-24 kg olan 10 baş Hasak x Akkaraman F1, 10 baş Hasmer x Akkaraman F1 ile 10 baş Akkaraman erkek tekiz kuzu 70 gün süre ile gruplar halinde beslendi. Bulgular: Erkek kuzuların 150. gündeki canlı ağırlıkları ve farklı dönemlerdeki günlük canlı ağırlık artışlarına ait ortalamalar arasındaki farklar önemli (P<0.022), dişilerinki ise önemsiz (P>0.126) bulundu. Hasmer x Akkaraman F1 kuzuların meradaki büyüme performansları diğer iki genotipten de daha düşük tespit edildi. Farklı genotipteki kuzuların sütten kesime kadarki yaşama güçleri arasındaki farklar önemsiz oldu. Entansif beside Hasmer x Akkaraman F1 erkek kuzularının besi sonu canlı ağırlıkları ve günlük canlı ağırlık artışları diğer iki genotipten de önemli seviyede (P<0.004) daha yüksek bulundu. Öneri: Sonuç olarak Hasmer ve Hasak tiplerinin Akkaraman sürü- lerinde kasaplık kuzu üretiminde baba hattı olarak kullanılabileceği ifade edilebilir.Öğe İneklerde embriyo transferinde farklı prostaglandin F2? protokolleri ile taşıyıcı senkronizasyonu(Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi, 2010) Kırbaş, Mesut; Dursun, Şükrü; Köse, Mehmet; Bülbül, Bülent; Çolak, Mehmet; Mutlu, HasanAmaç: Çalışmada, dondurulmuş çözdürülmüş embriyo transferi amacıyla taşıyıcı senkronizasyonunda kullanılan farklı prostaglandin F2? protokolleri karşılaştırıldı. Gereç ve Yöntem: Toplam 46 İsviçre Esmeri inek rastgele üç gruba ayrıldı. Grup I (n=15)’deki ineklere östrüs siklusunun herhangi bir döneminde i.m. yoldan tek doz 0.150 mg kloprostenol enjekte edildi. Enjeksiyonları takiben beş gün boyunca östrüsler takip edildi. Diğer ineklere ise 11 (Grup II, n=15) ya da 14 (Grup III, n=16) gün arayla çift doz prostaglandin F2? enjekte edildi. İkinci ve III. gruplarda son enjeksiyonu takiben 5 gün süreyle östrüs gözlendi. Bütün ineklere 7. gün (östrüs 0) ethilen glikolle dondurulmuşçözdürülmüş embriyolar transfer edildi. Gebelik tespiti 28. günde ultrason ile yapıldı. Bulgular: Enjeksiyon-östrüs aralığı ve gebelik oranları Grup I, II ve III’te sırasıyla 56.13±4.37 saat ve %53.3; 62.40±3.42 saat ve %46.7; 70.75±3.08 saat ve %43.8 olarak tespit edildi. Grup I’de belirlenen enjeksiyon-östrüs aralığı Grup III’ten düşük (p<0.05) bulunurken, bu süre Grup I ile II ve Grup II ile III arasında benzer (p>0.05) olarak saptandı. Gruplarda tespit edilen gebelik oranları arasındaki fark önemsiz (p>0.05) bulundu. Öneri: Çalışmada değerlendirilen bütün senkronizasyon metotlarının dondurulmuş çözdürülmüş embriyo transferinde östrüs senkronizasyonu amacıyla kullanılabileceği kanısına varıldı.Öğe Influence of ellagic acid and ebselen on sperm and oxidative stress parameters during liquid preservation of ram semen(ROYAN INST, 2019) Bucak, Mustafa Numan; Bodu, Mustafa; Baspinar, Nuri; Gungor, Sukru; Ili, Pinar; Acibaeva, Begimay; Topraggaleh, Tohid Rezaei; Dursun, ŞükrüObjective: The purpose of the present study was to assess the effects of ellagic acid and ebselen on sperm and oxidative stress parameters during liquid preservation of ram semen. Materials and Methods: In this experimental study, sixty ejaculates from six mature Merino rams were used. In experiment 1, the ejaculates were diluted in base extender contained ellagic acid at 0 (control), 0.5, 1, and 2 mM. In experiment 2, ebselen at 0 (control), 10, 20, and 40 mu M were added to the extender. Sperm motility, viability, mitochondrial membrane potential, DNA integrity, lipid peroxidation (LPO), the antioxidant potential (AOP), and total glutathione (tGSH) were evaluated at 0, 24, 48, and 72 hours of preservation. Results: Supplementation of ellagic acid at 1 and 2 mM resulted in higher sperm motility and viability at 0 hours of storage. Ellagic acid at 2 mM led to higher motility and viability compared to controls after 0, 24, and 48 hours of preservation and increased AOP after 24 and 72 hours. Higher tGSH was at 1 mM ellagic acid, compared to control after 72 hours. Addition of ebselen at a concentration of 40 mu M increased motility at 24 and 48 hours and 10 mu M produced the same effect after 48 and 72 hours of storage as well as higher viability, compared to the controls after 0 hours of storage. Sperm DNA integrity was significantly improved after 24, 48, and 72 hours with the addition of ebselen at 10 mu M, and after 72 hours at 40 mu M. Addition of 40 mM ebselen also reduced the LPO levels after 24 hours of storage compared to the controls. Conclusion: The results showed that supplementation of ellagic acid and ebselen in semen extender has a potential effect on sperm and oxidative stress parameters during liquid preservation of ram semen.Öğe Konya Ana Tahliye kanalının Çengilli Bölgesi Tarım Topraklarında ve Buğdayda Cu, Cr, Ni ve Pb Derişimlerinin Belirlenmesi(Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, 2007) Karataş, Mustafa; Göler, Ersin; Dursun, Şükrü; Özdemir, Celalettin; Argun, Mehmet EminAksulardaki agır metaller, zehirli olmaları nedeni ile çevre sagliği açısından oldukça Onemlidir. Ağır metalleri içeren at isular genellide enostrilerden kaynaklanmakta ya bir on animdan sonra yada hiç animadan kanalizasyon sistemine desarj edilmektedir. Ozellikle kanala desarj edilen aksulan Konya atiku ana tahliye kanali civarındaki çiftçilerin tarımda sulama amach kullanmalan le verimli topraklar kirlenmekte ve bitki kalitesi olumsuz yönde etkilenmektedir. Ar metaller gida zincirl yolu ile insanlara ve hayvanlara kadar ulaşarak toksik yapmaktadır Bu araştirma, Konya Ana Tahliye kanalinin Cengilli bölgesinde abksular ile sulanan arazilerdeki toprak ve bitkide agir metal birikmesinin tespiti amacı ile yapılmiştir. Alti aylık süre ile su, toprak numunesi ve uç aylık süre ile de bitki numunesi alinarak agir metal derişimi analizleri yapılmiştir. Araştırma sonucunda, topraktaki air metal derişimi kanal suyuna göre daha fazla olduğu, budday bitkisindeki agır metal derişimi ise toksik etki yapacak seviyeye ulaşmadigi tespit edilmiştirÖğe Konya İl Merkezindeki Kuyu İçme Sularının Florür Seviyelerinin Tespit Edilmesi(Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, 2005) Dursun, Şükrü; Karataş, Mustafa; Öztürk, EmreFlorür toprak ve suda sudaki iz elementlerdendir. İz elementler küçük miktarlarda bulunmalarına karşılık sağlık açısından önemli rol oynarlar. Düşük konsantrasyonlarda bile sağlığı büyük ölçüde etkiler. Yer yüzeyi toprak tabakasındaki bazı florür bileşikleri suda oldukça iyi çözündükleri için, florür hem yüzey sularında hem de yer altı sularında rastlanmaktadır. Bu yüzden florürün sularda bulunma miktarları önem arz etmektedir. Mevcut bu çalışmada, Konya il merkezindeki içme suyu kuyularının 50 tanesinden alınan su numunelerinde florür konsantrasyonları ölçülerek alınan aynı numunelerde bazı kimyasal analiz sonuçlarına da bakıldı. Bu çalışmada alınan numunelerin tamamında florür seviyelerinin TS266’da verilen limitlerin altında olduğu görüldü. En yüksek florür konsantrasyonu 0,42 mg/L ile Sakarya bölgesi kuyu sularında tespit edilmiştir ve en düşük değer 0.092 mg/L ile Ali Taşoluk Kuyusu içme sularındadır. Buna bağlı olarak içme sularında florür seviyesi diş ve kemik sağlığı açısından çok önemlidir. Florür seviyesi düşük olan kuyulardan suyun temin edildiği sistemlere uygun metotlar ile florür ilave etmek gerekmektedir. Florür ilavesi mümkün değilse, bu sudan kullanan kişilerin florür içeren tabletlerin kullanımı konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir.