Yazar "Ezveci, Huriye" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Endometriozis ile vaspin RS2236242 gen polimorfizmi arasındaki ilişki(Selçuk Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2020) Ezveci, Huriye; Kebapcılar, Ayşe GülEndometriozis üreme çağındaki kadınların yaklaşık % 6-10'unu etkile-yen bening bir jinekolojik hastalıktı. Endometriozis östrojene bağlı kronik inflama-tuar durumlardan kaynaklanan karmaşık bir hastalıktır. Östrojenin östrojen β reseptö-rü yoluyla kaynaklanan inflamasyon, altta yatan ana süreçtir. Endometriozis öncelik-le pelvik organları ve overleri etkilese de sistemik bir hastalıktır. Hastalığın molekü-ler ve patofizyolojik yolları açıkça belirlenmemiştir. İkiz çalışmalarda kalıtımın % 50 etkisi olduğu, bu nedenle endometriozis etiyolojisinin genetik faktörlerle ilişkili ola-bileceği gösterilmiştir. Günümüzde endometriozisin genetik ve epigenetik özellikleri Genom çapında birliktelik çalışmaları (GWAS) ile açıklanmaya başlanmış ve tek nükleotid polimorfizmlerinin (SNP) endometriozise yatkınlıkla anlamlı düzeyde iliş-kili olduğunu göstermiştir. Viseral adipoz dokudan salgılanan 415 aminoasit içeren vaspin, yeni bu-lunan bir adipokindir. Serum seviyeleri enflamasyon ile ilişkili olan serin proteaz inhibitörleri ailesinin bir üyesidir. Çalışmamız kesitsel olgu – kontrol çalışması olup 43 tane endometriosisli olgu 17 kontrol olgusu ve dahil edildi. Çalışma Selçuk üniversitesi tıp fakültesi, Ka-dın hastalıkları ve doğum kliniğinde 20.11.2019-20.05.2020 tarihleri arasında yapıl-dı. Endometriozis tanısı konduğunda, hastalığın evresi revize edilmiş Ame-rikan Üreme Tıbbı Derneği sınıflandırma sistemine (ASRM 1996) göre belirlenmiş-tir. Çalışma için sadece evre IV olan endometriozis hastaları seçildi. Endometriozisli hastalarda ve kontrol gruplarında vaspin rs2236242 polimorfiz-minin alellerinin ve genotiplerinin dağılımında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı. Olgu ve kontroller arasında TA ve TT genotipleri sıklığında önemli farklılıklar gözlenmiştir. AT + TT genotipleri endometriozis riski ile ilişkilendirildi. Ayrıca, A aleli en-dometriozis riskini azaltır ve endometriozise karşı koruyucu bir etkiye sahiptir. Bununla birlikte, TT genotipinin endometriozis grubundaki bireylerde kontrol grubuna göre iki kat daha sık görüldüğü saptandı. Ayrıca endometriozisli bireylerde TA genotipinin prevalansının kontrol grubuna göre daha sık görülme eğilimi vardı, AA genotipi sadece kontrol grubunda bulundu. Sonuç olarak, sonuçlarımız vaspin rs2236242 gen polimorfizminin endometri-ozis riski ile güçlü bir şekilde ilişkili olduğunu göstermektedir.Öğe Rusty pipe sendromu(2017) Çintesun, Ersin; Akar, Serra; Ezveci, Huriye; Çelik, Çetin; Gül, AyhanAmaç: Rusty pipe sendromu, emziren annelerde bilateral kanlı meme başı akıntısına neden olabilen fizyolojik bir durumdur. Bu yazı da ikiz bebek doğurmuş bir hastada rusty pipe sendromu olgusunu sunmayı amaçladık. Olgu: Yirmi sekiz yaşındaki 33 hafta primigravid ikiz gebe hastanemizde sezaryen ile erken doğum yaptı. Her iki bebek prematüriteye bağlı olarak yenidoğan yoğun bakım ünitesine yatırıldı. Anne ameliyat sonrası ilk saatinde pompayla süt sağmaya başladı. Göğüslerden bilateral ve ağrısız kanlı süt akıntısı olduğu gördü. Meme muayenesinde herhangi bir hassasiyet, şişme, kitle lezyonu, çatlak veya fissür saptanmadı. Ultrasonografi sonucunda memede kitle, duktuslarda dilatasyon gibi bir patoloji görülmedi. Akıntının sitolojik incelemesinde neoplastik hücreler gözlenmedi. Anneye sütünü pompa ile sağmaya devam etmesi önerildi ve sonrasında kanlı akıntı 7 gün içinde kendiliğinden geriledi ve tekrar etmedi. Hastanın emzirmesinde bir sorun gözlenmedi. Sonuç: Rusty pipe sendromu dramatik semptomlarına rağmen iyi huylu fizyolojik bir durumdur. Bu nedenle, bu durumun uygun şekilde yönetilmesi, gereksiz araştırmalardan kaçınılması ve annelerde kaygının azaltılması bakımından laktasyondaki annelerle uğraşan sağlık personelinin bilinçlendirilmesi çok önemlidirÖğe Subclinical inflammation markers in hyperemesis gravidarum and ketonuria: A case control study(WOLTERS KLUWER MEDKNOW PUBLICATIONS, 2019) Çintesun, Ersin; Akar, Serra; Gül, Ayhan; Çintesun, Feyza Nur İncesu; Şahin, Gözde; Ezveci, Huriye; Akyürek, Fikret; Çelik, ÇetinINTRODUCTION: Subclinical inflammation markers play a significant role in hyperemesis gravidarum (HEG). Simple hematological markers such as mean platelet volume (MPV), platelet distribution width (PDW), neutrophil-to-lymphocyte ratio (NLR), red cell distribution width (RDW), plateletcrit (PCT), and platelet-to-lymphocyte ratio (PLR) have been shown to reflect inflammatory burden and disease activity in several disorders. Ketonuria is a parameter used in the diagnosis of severe HEG, but its correlation with disease severity remains controversial. The relationship of subclinical inflammation markers with degree of ketonuria has not been examined previously. In this study, we aimed to determine the diagnostic value of these subclinical inflammation markers and the relationship between these markers and grade of ketonuria in patients with HEG. MATERIALS AND METHODS: A total of 94 pregnant women with a diagnosis of HEG and 100 gestational age-matched healthy pregnant women were enrolled in this retrospective study. MPV, PDW, NLR, PLR, PCT, and ketonuria were calculated and analyzed from complete blood cell counts and total urine analyses. RESULTS: Lymphocyte count was significantly higher in the control group (P< 0,001): NLR and PLR values were significantly higher in the HEG group (P< 0,001). Among inflammation markers, RDW increased significantly (P = 0,008) with an increase in ketonuria in patients with HEG. A statistically significant correlation was found between white blood cell (WBC) and NLR, PLR, PCT. A moderate uphill relationship was observed between NLR and WBC and a weak uphill linear relationship was observed between WBC and PLR and between WBC and PCT CONCLUSIONS: PLR and NLR can be considered effective markers to aid in the diagnosis of HEG. No marker was found to correlate with ketonuria grade except RDW, although the relationship of the severity of ketonuria with severity of disease is controversial. RDW increases as the degree of ketonuria increases.