Yazar "Güvenç, Osman" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Carpenter sendromu ve çift çıkışlı sağ ventrikül birlikteliği(2017) Güvenç, Osman; Çimen, Derya; Arslan, Derya; Güler, İbrahimCarpenter sendromu (Akrosefalopolisindaktili tip 2, OMIM 201000), nadir görülen ve otozomal resesif olarak geçen bir hastalıktır. Akrosefali, kraniyosinostoz, fasiyal asimetri polidaktili ve sindaktili, obezite, hipogonadizm, mental gerilik ve kornea opasitesi gibi anomalilerin yanında en sık olarak ventriküler septal defekt, patent duktus arteriyozus ve pulmoner stenoz olmak üzere doğuştan kalp hastalıklarıyla da birlikte olabilir. Çift çıkışlı sağ ventrikül, her iki büyük damarın tamamen veya büyük oranda morfolojik sağ ventrikülden çıktığı bir hastalıktır. Bildiğimiz kadarıyla bu sendromla birlikte çift çıkışlı sağ ventrikül hastalığı literatürde tanımlanmamıştır. Bu yazıda, Carpenter sendromu ve çift çıkışlı sağ ventrikül birlikteliği olan bir hasta sunuldu.Öğe Çocuklarda Nadir Görülen Bir Hastalık: Goltz Sendromu(2016) Güvenç, Osman; Bilgiç, Özlem; Çimen, Derya; Aslan, Eyüp; Arslan, Derya; Oran, BülentGoltz sendromu (Fokal dermal hipoplazi), mezoektodermal dokuyu tutan ve çok nadir görülen bir hastalıktır. Deri lezyonları ile birlikte iskelet sistemi, dental ve oküler anomaliler, hastaların az bir kısmında da kalp ve böbrek anomalileri görülebilmektedir. Makalede, Goltz sendromu tanısı alan, biküspit aort kapağı ve buna bağlı aort kapak darlığı ve yetmezliği olan beş yaşındaki kız hasta olgu olarak sunuldu ve seyrek görülen bu hastalık, son literatür bilgileri eşliğinde tartışıldı.Öğe Çocuklarda Salbutamol Zehirlenmesine Yaklaşım:Olgu Sunumu(2017) Güvenç, Osman; Çimen, Derya; Aslan, Eyüp; Arslan, DeryaKısa etkili inhale beta 2 mimetik bir ilaç olan salbutamol, bronkospazm ve solunum sıkıntısı durumlarında çok sık kullanılmaktadır ama ülkemizde intihar amaçlı alımı nadir görülen bir durumdur. Salbutamole bağlı komplikasyonlar iyi bilinmektedir ve terapotik dozlarda da ortaya çıkabilir. İlaca bağlı toksikasyon geliştiğinde hiperaktivite, tremor, konvülziyon, hiperglisemi, hipokalemi, hipomagnezemi, laktik asidoz, hipotansiyon, hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği, miyokard iskemisi, atriyal ve ventriküler ektopik atımlar, atriyal aritmiler, QT uzaması ve ventriküler taşikardi gibi aritmiler ile ani kardiyak ölüm ortaya çıkabilir. Bu makalede, intihar amaçlı olarak salbutamolün tablet formundan 200 mgr kullanan 15 yaşındaki bir hasta sunuldu ve literatür bilgileri eşliğinde çocuklarda salbutamol zehirlenmesine yaklaşım tartışıldıÖğe Hipertrofik kardiyomiyopati ve Costello sendromu: Olgu sunumu eşliğinde literatürün gözden geçirilmesi(2014) Güvenç, Osman; Şengül, Fatma Sevinç; Saygı, Murat; Ergül, Yakup; Güzeltaş, AlperCostello sendromu büyüme gelişme geriliği, mental motor gerilik, tipik yüz görünümü, makrosefali, kısa boyun, el ve ayak çizgilerinde belirginleşme, yumuşak ve gevşek deri ile birlikte kıllanma artışı gibi bulgularla karşımıza çıkan, nadir görülen bir sendromdur. Hastaların yaklaşık üçte ikisinde kalp tutulumu olduğu ve bunun prognozu belirlediği bildirilmektedir. En sık görülen kalp bozuklukları pulmoner kapak darlığı, hipertrofik kardiyomiyopati, atriyal ve ventriküler septal defekt ile aritmilerdir. Bu olgu sunumunda, hipertrofik kardiyomiyopatisi olan, klinik ve genetik olarak Costello sendromu olduğu gösterilen 14 aylık kız hasta, son literatür bilgileriyle birlikte sunuldu.Öğe KOLŞİSİN VE DÜŞÜK DOZ STEROİD KULLANAN AKUT ROMATİZMAL KARDİT: OLGU SUNUMU(2015) Güvenç, Osman; Arslan, Derya; Çimen, Derya; Oran, BülentAkut romatizmal ateş, sıklıkla eklemleri ve kalbi tutan, A grubu ? hemolitik Streptokokların romatojenik suşlarının yol açtığı üst solunum yolu enfeksiyonundan sonra gelişen, siste-mik bir hastalıktır. Gelişmekte olan ülkelerde edinilmiş kalp hastalıklarının en önemli ne-denidir. Hastalığın mortalitesini ve morbiditesini kalp tutulumu belirler. Hastalığın spesifik bir bulgusu yoktur, tanıda modifiye Jones kriterleri kullanılır. Burada, üç aydır şikâyetleri devam eden bir akut romatizmal ateş olgusu sunuldu. Hastalığın teşhisinde ve hastaya uygun tedavinin verilmesinde hala zorluklar yaşandığı vurgulanmak istendi.Öğe Nöral tüp defektleri ve doğuştan kalp hastalığı birlikteliği: Ekokar- diyografi yapılması mutlaka gerekli mi?(2013) Kaya, Fatma; Güvenç, Osman; Çimen, Derya; Oran, Bülent; Arslan, DeryaBu retrospektrif çalışma nöral tüp defekti olan çocuklardaki doğuştan kalp hastalığı sıklığını belirlemek için yapılmıştır. Yöntem: Bu çalışmada, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu'ndan onay alındıktan sonra nöral tüp defekti tanısı olan vakaların ekokardiyografi verileri üç yıl için retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Çalışma, yaşları ortalama 21.723.5 ay olan 82 hastayı içermektedir. Nöral tüp defekti olan çocuklardaki doğuştan kalp hastalığı sıklığı %17.1 idi. En sık görülen nöral tüp defekti meningomyelosel (%73) iken, en sık görülen doğuştan kalp hastalığı ise atriyal septal defekt idi (%6.3). Sonuç: Yazarlar nöral tüp defektinde doğuştan kalp kusurlarının rapor edildiğinden daha sık olduğunu bildirmektedirler ve tarama ekokardiyografi gerekmektedir. Bu nedenle, bu durum özellikle hastalardaki küçük veya büyük cerrahi prosedürlerde akılda tutulmalıdırÖğe Normal M mode values in healthy Turkish children(2014) Oran, Bülent; Bodur, Abdurrahman Said; Arslan, Derya; Çimen, Derya; Güvenç, OsmanAim: Evaluation of cardiac structures requires a large study group for accurate data on normal values. The aim of the study was to obtain normal M mode echocardiographic values in a substantial sample of healthy term neonates and children to develop centile charts. Materials and methods: Data were obtained over 2 years from a single center in Turkey, from 1200 healthy infants and children aged 1 day to 17 years. Using echocardiographic investigation, measurements were obtained of the following: left ventricular dimension at end diastole and end systole; thickness of interventricular septum and posterior wall of the left ventricle; aortic and pulmonary root diameter; and left atrial dimension. The influence of systematic errors as statistical noise in this large sample was decreased using thirddegree polynomial curves. Results: Measurements are presented graphically as curved lines of centiles with respect to body weight for healthy term neonates and children. The values showed a good correlation with body weight and allowed the construction of percentile curves (5%, 25%, 50%, 75%, and 95%). Higher values were observed in boys during adolescence. Conclusion: The presented charts and tables make it possible to judge the echocardiographic measurements of a particular patient as normal or abnormal.Öğe Pulmoner balon valvüloplasti yapılan çocuklarda kalp kateterizasyonu sonuçlarının değerlendirilmesi(2014) Güvenç, Osman; Çimen, Derya; Arslan, Derya; Aslan, Eyüp; Sert, Ahmet; Oran, BülentAmaç: Bu çalışmada, çocuk kardiyoloji kliniğimizde üç yıl boyunca pulmoner balon valvüloplasti işlemi yapılan çocuklarla ilgili klinik deneyimlerimizin paylaşılması ve sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlandı . Gereç ve yöntem: Bu retrospektif çalışmaya, Kasım 2010- Kasım 2013 tarihleri arasında pulmoner balon valvüloplasti işlemi uygulanmış olan çocuklar dahil edildi. Hastalardan sendromik olan yoktu. Pulmoner balon valvüloplasti işlemi, hastalar kateterizasyon laboratuarında genel anestezi altında entübe edilerek gerçekleştirildi. Bulgular: Çalışmaya yedisi kız, altısı erkek 13 hasta dahil edildi. Hastaların ortalama yaşı 2.93.74 yıl, yaş aralığı dört günlük-10 yaş arasında idi. Pulmoner darlık 10 hastada valvüler tipte olmasına karşılık, üç hastada valvüler ve infundibuler darlık birlikteydi. İşlemde monofoil kateterler kullanıldı, kateterlerin ortalama çapı 12.2 mm (6-20 mm) idi. Balon/anülüs çap oranı ortalaması 1.21 (1.1-1.33) olarak hesaplandı. Kalp kateterizasyonu sırasında pulmoner kapak üzerinde ölçülen basınç gradiyenti, işlem öncesinde ortalama 75 mmHg (40-120 mmHg), işlem sonrasında ise ortalama 36.4 mmHg (0-95 mmHg) olarak ölçüldü. Hastalara ortalama üç kere dilatasyon yapıldı. Hastalardan dördünde darlık gradiyentinde anlamlı bir düşüş olmadığı için hastalar operasyona verildi, bir hastaya ise takiplerinde rezidü darlık geliştiğinden dolayı ikinci kere balon valvüloplasti işlemi yapıldı. Dört hastada (% 30) hafif pulmoner yetmezlik tespit edildi, başka majör veya minör bir komplikasyon gelişmedi. Sonuç: Pulmoner balon valvüloplasti işlemi, pulmoner kapak darlıklarında, her yaştaki hastada ilk tedavi seçeneğidir. Güvenli ve etkili bir işlemdir. Balon/anülüs çap oranı 1.2-1.4 arasında olursa; başarı şansı daha yüksek ve komplikasyon gelişme ihtimali daha düşüktür