Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Harmankaya, İsmail" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    The Importance of Expression of Keratin 17 (KRT17) and SPINK1 in Neoplastic (Invasive and Noninvasive) Lesions of the Bladder
    (Selçuk Üniversitesi, 2022) Uğraş, Serdar; Harmankaya, İsmail
    Objective: Diagnosis and grading of bladder cancers have a significant impact on treatment and prognosis. However, there are currently no very sensitive and specific immunohistochemical panels that can be used in the differential diagnosis of neoplastic lesions of the bladder and histomorphological findings are still the gold standard. We aimed to define the potential diagnostic importance of SPINK1, KRT17 and Laminin immunostaining in distinguishing neoplastic bladder lesions. Material and Methods: KRT17, SPINK1 and Laminin expressions were assayed in 141 tissue samples of non-neoplastic bladder mucosa (NBM) and neoplastic bladder lesions by immunohistochemistry. Results: KRT17 and SPINK1 are often expressed in tumoral tissues (86.2% and 68.7%, respectively). A statistically significant difference in KRT17 immunostaining was detected between the NBM and all seven neoplastic groups (p=0.03 to p?0.001). SPINK1 expression was significantly lower in NBM in comparison to neoplasms. Staining 2.5% or more of cells in tumor tissue with KRT17 distinguishes neoplastic lesions from nonneoplastic lesions with a sensitivity of 86.3% and a specificity of 100%. However, staining 12.5% or more of the cells in the tumor tissue with SPINK1 distinguishes neoplastic lesions from nonneoplastic lesions with a sensitivity of 62.6% and a specificity of 60%. Although both KRT17 and SPINK1 were stained in 60% of neoplasms, neither KRT17 nor SPINK1 staining was seen in 5.3% of neoplastic patients. Conclusion: Immunohistochemical panel consisting of KRT17, SPINK1 and Laminin can be used together with morphological findings for accurate diagnosis of bladder neoplasia.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Rektal Adenokarsinomlarda Aldehid Dehidrogenaz 1 (ALDH1) ve Gamma Synuclein Ekspresyonunun Prognostik Değeri
    (Selçuk Üniversitesi, 2020 Aralık) Harmankaya, İsmail; Karabağlı, Pınar; Yavaş, Güler; Çelik, Zeliha Esin; Ata, Özlem
    Amaç: Kolorektal kanserler arasında her evrede sağkalımın en olumsuz olduğu tümörler rektum kanserleridir. Bununla birlikte cerrahi tekniğin optimizasyonu ve neo-adjuvan tedavi yaklaşımı, son yıllarda rektum kanserlerinde 5 yıllık sağ kalım sürelerinin kolon kanserinden daha iyi olmasına neden olmuştur. Erken evre rektum tümörlü hastaların tedavisinde küratif tedavinin köşe taşı cerrahidir. Ancak transmural invazyon ve/veya pozitif perirektal lenf nodu olan hastalarda, hastalığın lokal kontrolü ve kürü açısından olumlu sonuçlar elde edebilmek için cerrahi tedaviye radyoterapi ve kemoterapinin eklenmesi gerekir. Kanser kök hücre belirteci olan ALDH1 ekspresyonunun kemoterapiye rezistansta, tümör progresyonunda ve metastazında anlamlı olduğu yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Ayrıca metastatik ve ileri evre meme over, karaciğer, prostat ve kolon kanserlerinde normal dokudan farklı olarak anormal gamma synuclein ekspresyonu varlığı da gösterilmiştir. Gamma synuclein ekspresyonu meme kanser hücrelerinin proliferasyonu, invazyonu ve metastazıyla ilişkili bulunmuştur. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda rektum rezeksiyon materyallerinden rektal adenokarsinom tanısı alan 55 olguya ait tümöral ve normal mukoza örnekleri incelendi. Prognostik parametreler ile ALDH 1 ve Gamma synuclein antikorlarının ekspresyonları arasındaki ilişki araştırıldı. Bu şekilde çalışmamızda rektum kanserinde gamma- synuclein ve ALDH1 ekspresyonu ile tümör agresivitesi ve prognozu üzerine etkilerini belirlemeyi amaçladık. Bulgular: İmmunohistokimyasal olarak Gamma synucleinin rektum kanseri ve normal mukozasında boyanmadığı görüldü. ALDH 1 ile farklı boyanma paternleri saptanarak bulgular literatür eşliğinde yorumlandı. Sonuç: Çalışmamızda rektum kanseri ve normal mukozal dokuda derece, evre, lenf nodu metastazı, Lenfovasküler invazyon ve Perinöral invazyon ile ALDH1 ekspresyonu arasında istatiksel olarak anlamlı olmayan, boyanma kuvveti açısından ters orantılı bir ilişki saptandı. Gamma synucleinin ise rektum kanserlerinde eksprese olmadığı görülmüştür.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Rektal adenokarsinomlarda aldehid dehidrogenaz 1 (ALDH1) ve gamma synuclein ekspresyonunun prognostik değeri
    (Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2015) Harmankaya, İsmail; Karabağlı, Pınar
    Rektum kanserlerinin kolorektal kanserler arasında her evrede sağkalımın en olumsuz olduğu tümörler olarak kabul edilmesine rağmen, günümüzde sağkalım oranı rektum kanseri lehine değişmektedir. Cerrahi tekniğin optimizasyonu ve neo-adjuvan tedavi yaklaşımı son yıllarda rektum kanserlerinde 5 yıllık sağ kalım sürelerinin kolon kanserinden daha iyi olmasına yol açmış görünmektedir. Erken evre rektum tümörlü hastaların tedavisinde küratif tedavinin köşe taşı cerrahidir. Oysa transmural invazyon ve/veya pozitif perirektal lenf nodu olan hastalarda, hastalığın lokal kontrolü ve kürü açısından olumlu sonuçlar elde edebilmek için cerrahi tedaviye RT ve KT'nin eklenmesi gerekir. ALDH ailesinin üyeleri aldehidlerin enzimatik detoksifikasyonunda ve hücre içinde retinoik asit, betain ve gamma-aminobutirik asit üretiminde önemli bir rol oynar. Bunun yanında ALDH'lar bazı hormonlara bağlamasında, korneada UV ışınlarının etkilerini azaltmasında etkilidir. ALDH ailesinin birkaç enzimi normal ve kanser kök hücresi göstergesi olduğu saptanmıştır. Kanser kök hücre belirteci olan ALDH1 ekspresyonunun kemoterapiye rezistansta, tümör progresyonunda ve metastazında anlamlı olduğu yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Synuclein gamma ise vertebral sinir sisteminde 3 farklı genden eksprese edilen synuclein ailesi Alzheimer ve Parkinson hastalığındaki amiloid plaklarda bulunmuştur. Son çalışmalarda metastatik ve ileri evre meme over, karaciğer, prostat ve kolon kanser-normal dokulardan farklı olarak anormal gamma synuclein ekspresyonu olduğu gösterilmiştir. Gamma synuclein ekspresyonu meme kanser hücrelerinin proliferasyonu, invazyonu ve metastazıyla ilişkili bulunmuştur. Biz de çalışmamızda rektum kanserinde gamma- synuclein ekspresyonunun ALDH1 ekspresyonu ile ilişkisi, tümör agresivitesi ve prognozundaki önemini belirlemek istedik. 01.01.2010- 01.05.2014 tarihleri arasında Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalına gönderilen rektum rezeksiyon materyallerinden rektal adenokarsinom tanısı alan 55 olgunun tümöral ve normal mukoza örnekleri incelendi. Prognostik parametreler ile ALDH 1 ve Gamma synuclein antikorlarının ekspresyonları arasındaki ilişki araştırıldı. Sonuç olarak Gamma synucleinin rektum kanseri ve normal mukozasında boyanmadığı görüldü. ALDH 1 ise farklı boyanma kuvveti sergilemesine rağmen istatiksel olarak anlamlı olmadığı saptandı.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    A Suburethral Abscess Mimicking An Anterior Vaginal Wall Prolapse: A Case Report
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Aralık) Kurt, İrem; Ünal, Alican Kaan; Kulhan, Mehmet; Çelik, Çetin; Harmankaya, İsmail
    Introduction: Anterior vaginal wall prolapse (AVWP), previously known as cystocele, is a herniation of the anterior vaginal wall and the bladder. It is a multifactorial pathology. Patients with AVWP may report a feeling of pelvic pressure and something bulging out of the vagina, urinary incontinence, and dyspareunia which are nonspecific symptoms. Case: A 73-year-old married Turkish G4P4 female who had been menopausal for 20 years presented to the outpatient clinic with dysuria and urinary incontinence lasting for two weeks and a palpable mass located in the genital area for two years. On her vaginal examination, the vagina and cervix appeared normal, and a grade 3 AVWP, along with a semi-mobile mass extending from the distal urethra to the bladder base under the cystocele pouch, was observed. She was diagnosed with a grade 3 AVWP with a plan for the surgical excision. A bilobular cystic mass was observed under the urethra, extending to the bladder wall with a size of 4-5 cm. The macroscopic examination showed a membranous tissue piece of 4.5 x 2.8 x 2 cm, and the microscopic examination revealed a caseified granulomatous inflammation. Upon the suspicion of tuberculosis, we referred her to the infectious diseases (ID) clinic. Her PPD test was 0 mm. She had no complaints of active tuberculosis. She presented to our clinic with urinary incontinence. On her vaginal examination, we observed involuntary urine leakage with bladder stimulation. We planned the implantation of transvaginal tape (TVT). Discussion: We believe this case will help establish an idea about the differential diagnosis of AVWP. The differential diagnosis should include the other possible genitourinary pathologies due to the proximity of the anterior vaginal wall to the bladder and the urethra before ensuring the diagnosis of the AVWP in order not to misdiagnose.

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim