Yazar "Köse, Ayşe Merve" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aşım sezonunda FGA ile senkronize edilen ivesi koyunlarında PGF2? ve PMSG uygulamasının bazı reprodüktif parametreler üzerine etkisi(Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2017) Akbaş, Ömer Faruk; Köse, Ayşe MerveAmaç: Çalışma, üreme sezonunda fluorogeston asetat içeren vaginal süngerler ile senkronize edilmiş İvesi ırkı koyunlarda, süngerlerin çıkartıldığı gün uygulanan PMSG ve PGF2?’nın fertilite parametreleri üzerindeki etkilerini karşılaştırmak amacıyla düzenlendi. Gereç ve Yöntem: Araştırmada 75 baş koyun kullanıldı. Koyunların tamamına 20 mg FGA içeren vaginal süngerler 10 gün süreyle uygulandı. Süngerlerin çıkartıldığı gün FGA I (n:25) grubundaki koyunlara herhangi bir enjeksiyon yapılmadı. FGA II (n:25) grubundaki hayvanlara 125 mcg cloprostenol, FGA III (n:25) grubundakilere ise 500 IU PMSG ile 125 mcg cloprostenol kas içi olarak uygulandı. Bulgular: FGA I, FGA II ve FGA III gruplarında östrüs başlangıç zamanları sırasıyla 52.36±2.91, 38.53±2.53 ve 31.30±1.96 saat olarak belirlendi. FGA I, FGA II ve FGA III gruplarında östrüs oranları sırasıyla %88, %72 ve %88, gebelik oranları %64, %60 ve %84, konsepsiyon oranları %72.7, %83.3 ve %95, abort oranları %18.75, %33.3 ve %28.6, ikizlik oranları %12.5, %6.6 ve %28.5, doğum oranları %81.25, %66.6 ve %71.4, yavru verimleri ise %115.3, %110 ve %140 olarak saptandı. Gruplar arasında östrüs başlangıç zamanı açısından istatistik fark belirlenirken (P<0.001) diğer parametreler arasında istatistik fark belirlenemedi (P>0.05). Öneri: Üreme mevsimi içindeki İvesi koyunlarında seksüel siklusların yalnızca FGA içeren süngerler ile senkronize edilebileceği ve Süngerlerin çıkartılma günü programa PGF2? ve PMSG ilavesinin östrüs başlangıç zamanı dışında diğer fertilite parametrelerini etkilemediği kanaatine varıldı.Öğe Bazı yerli koyun ırklarında süperovulasyon cevaplarının değerlendirilmesi(Selçuk Ünivesitesi Veterinerlik Fakültesi, 2012) Köse, Ayşe Merve; Çizmeci, Sakine Ülküm; Tur, İrfan; Güler, MehmetAmaç: Sunulan çalışmada bazı yerli koyun ırklarında süperovulasyon uygulamasının karşılaştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmanın materyalini Dağlıç (19), Herik (27) ve Norduz (30) ırkı koyunlar oluşturdu. Aşım sezonundaki koyunlara 12 gün süreyle progesteron emdirilmiş intravaginal sünger yerleştirildi ve azalan dozlarda FSH uygulandı. Süngerin çıkartılmasından sonra östrustaki koyunlar fertil koçlarla çiftleştirildi ve 750 IU hCG uygulandı. Çiftleşmeyi izleyen 7. günde laparatomi yoluyla oviduct yıkaması yapıldı. Bulgular: Dağlıça’ta %57.9, Herik’te %78 ve Norduz’da %80 oranında süperstimülasyon, Dağlıça’ta %63, Herik’te %66 ve Norduz’da %76 oranında süperovulasyon belirlendi. Ortalama korpus luteum ve embriyo sayıları Dağlıç’ta 7.71 ile 4.29, Herik’te 9.30 ile 3.00 ve Norduz’da 10.3 ile 3.33 olarak tespit edildi. Minimum fertilizasyon ve geri kazanım oranları sırasıyla Dağlıç için %55 ile %68, Herik için %32 ile %63 ve Norduz için %32 ile %62 olarak belirlendi. Araştırılan parametrelerde türler arasında istatistiki fark alınmadı (p>0.05). Öneri: Uygulanan süperovulasyon tekniğinin incelenen her üç koyun türünde de aynı derecede etkili olduğu ifade edilebilirÖğe Köpek ve kedi yavrularında neonatal dönemde karşılaşılan sorunlar(2013) Köse, Ayşe Merve; Tekeli, TevfikKöpek ve kedi yavrularında neonatal dönem, doğumdan sonraki ilk altı haftayı kapsayan süredir. Yeni doğan yavrularınsağlık durumu; genetik faktörler, annenin sağlık durumu, gebelik süresince annenin beslenmesi ve herhangi bir farmakolojiktedavi alıp almaması, fötal gelişim süreci, doğuma yardım edilip edilmemesi, yavrularda görülen doğmasal anomaliler, enfeksiyonlar ve bakım-besleme sorunları gibi birçok faktöre bağlıdır. Yavruların sağlıklı bir neonatal dönem geçirmeleri için; annenin aşılanması, yavruların sağlık durumlarının gözlenmesi, hijyen, bakım, besleme, çevre ısısı gibi çevre koşullarınınoptimum seviyede olması gereklidir. Köpek ve kedi yavrularında ölümler genellikle doğum sonrası ilk haftadaşekillenmektedir. Ölüm oranları doğum sonrası birinci günde en yüksek düzeydeyken, üçüncü günden sonra giderekazalmaktadır. Sütten kesimden önceki dönemdeki kayıplar nonenfeksiyöz nedenlere bağlı iken, sütten kesimden sonrakidönemde oluşan kayıplarda enfeksiyöz nedenler etkili olmaktadır. Köpeklerde neonatal mortalite oranı komplike ve komplike olmayan doğumları takiben % 9.23-26 olarak bildirilirken, yavru kedi mortalite ortalaması safkan kedilerde % 34.5,safkan olmayan kedilerde % 10-17 olarak bildirilmektedir. Bu derleme köpek ve kedilerde neonatal dönemde karşılaşılan;hipoksi, hipotermi, hipoglisemi, toksik süt sendromu, hemorajik sendrom, septisemi, yavru viremisi ve ishal gibi hastalıklarıiçermektedir.Öğe Saanen keçilerinde embriyoların vitrifikasyon yöntemiyle dondurulması(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2014) Köse, Ayşe Merve; Tekeli, TevfikSunulan tez çalışmasında üreme sezonu içinde bulunan Saanen keçilerinde süperovulasyon sonrası elde edilen ve vitrifikasyon yöntemiyle dondurulup çözdürülen embriyoların viyabilitelerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın hayvan materyalini, sağlıklı ve fertil, 2-3 yaş aralığında 15 baş Saaanen ırkı keçi ve 2 teke oluşturdu. Hayvanlara FGA içeren süngerler intravaginal olarak 11 gün süreyle uygulandı. Sünger uygulamasının 9. gününden itibaren süperovulasyon amacıyla 3 gün süreyle azalan dozlarda (2,5;1,5;1ml) sabah/akşam olmak üzere toplam 200 mg FSH kas içi enjeksiyon şeklinde uygulandı. İlk FSH enjeksiyonu ile birilkte 2,2 ml PGF2α IM olarak uygulandı. Onbirinci gün intravaginal süngerler çıkartıldı ve 12. gün sabah 2 ml GnRH IM olarak uygulandı. Gonadotropin salınım hormonunun uygulamasından 4 saat sonra keçilere günde iki kez doğal aşım yaptırıldı. Embriyoların toplanması için ilk aşımı izleyen 7. günde uterus yıkaması yapıldı. Uterus yıkama işlemi laparotomi yöntemi uygulanarak gerçekleştirildi. Elde edilen embriyolar mikroskop altında incelendikten sonra gelişim aşamalarına ve morfolojik yapılarına göre sınıflandırıldı. Elde edilen Grade 1 ve Grade 2 kalitedeki embriyolar vitrifikasyon yöntemi ile donduruldu. Vitrifikasyon işlemi sırasında ekilibrasyon solüsyonu olarak VS1; %20 EG ve VS2; %20 EG+ %10 G, vitrifikasyon solüsyonu olarak VS3; %25 EG + %25 G kullanıldı. Embriyolar VS1 ve VS2' de 5 dk ve VS3'de 30 sn bekletilip sıvı azotta donduruldu. Embriyolar 0,5 M ve 0,25 M' lık sukroz solüsyonlarında ve ardından m-DPS solüsyonlarında 5' er dk bekletilerek çözdürüldü. Daha sonra kültür medyumuna alınan embriyolar viyabilitelerinin takibi için %5 CO2 inkubatörüne alındı. Vitrifikasyon yöntemiyle dondurulup çözdürülen 101 adet embriyonun in vitro ortamda 24. 48. ve 72. saatlerindeki viyabiliteleri sırasıyla %59,4; %33,6; %25,7 olarak belirlendi. 24. saatteki viyabilite oranlarının (p<0,05), 48. ve 72. saatteki oranlara göre daha yüksek olduğu tespit edildi. Gelişim aşamalarına göre morula ve blastosist dönemindeki embriyoların 24. 48. ve 72. saatteki viyabilite oranları morula aşamasındaki embriyolar için sırasıyla %51,3; 20,5; 15,4; blastosist aşamasındaki embriyolar içinse %64,5; 41,9; 32,3; olarak belirlendi. Blastosist ve morula aşamasındaki embriyoların 48. saatteki canlılık oranları arasında önemli fark olduğu belirlendi (p<0,05). Grade 1 kalitede olan embriyoların 24. 48. ve 72. saatteki viyabiliteleri sırasıyla %78,6; 46,4; 32,1; Grade 2 kalitede olanların ise %35,5; 17,8; 17,8 olarak belirlendi. Grade 1 ve Grade 2 kalitedeki embriyoların 24. ve 48. saatteki viyabiliteleri arasında istatistiksel önem (p<0,05) olduğu tespit edildi. Sonuç olarak; Saanen ırkı keçilerde in vivo olarak elde edilen embriyoların dondurulması için vitrifikasyon yönteminin tercih edilmesi halinde, çözdürme sonrası viyabiliteleri esas alınarak, dondurulacak embriyonun gelişim aşamasına ve kalitesine göre seçilmesi ve seçilecek embriyo kalitesinin Grade 1 (çok iyi/iyi) ve gelişim aşamasının da blastosist olması gerektiği önerilmektedir.Öğe Saanen ırkı keçilerde gebelik sırasında serum oksidatif durum ve biyokimyasal parametre düzeyleri(2015) Aydın, İbrahim; Köse, Ayşe MerveSaanen ırkı keçilerde gebelik sırasında serum oksidatif durum ve biyokimyasal parametre düzeyleri. Amaç: Bu çalışmada Saanen keçilerinde gebelik sırasında serum oksidatif durum ve biyokimyasal parametrelerdeki değişimlerin belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmada 15 adet Saanen ırkı keçiden gebelik öncesi, gebeliğin 1., 2., 3., 4., 5. ayları ve doğum sonrasında kan örnekleri alındı. Serum malondialdehid ile antioksidan aktivite düzeyleri ELISA okuyucusunda, biyokimyasal parametreler ise otoanalizörde ölçüldü. Bulgular: Malondialdehid konsantrasyonları gebelik süresince ve doğumdan sonra önemli derecede düştü ve gebeli- ğin 3. ayında en düşük düzeyde belirlendi (P0.05). Antioksidan aktivite konsantrasyonları gebelik süresince kademeli olarak arttı ve gebeliğin 3. ayında en yüksek değere ulaştı (P0.05). Serum karaciğer hasar parametrelerinde dalgalı bir seyir belirlendi. Serum alanin aminotransferaz ile aspartat aminotransferaz düzeyleri 3 ile 5. aylarda, gama glutamil transferaz düzeyleri ise 1. ayda yüksek olarak belirlendi (P0.05). Kan üre nitrojen düzeyi ise 5. ayda yüksek olarak belirlendi (P0.05). Öneri: Keçilerde gebelik sırasında oksidatif stres oluştuğu, ancak yeterli düzeyde beslenen keçilerde antioksidan kapasitenin lipid peroksidasyon oluşumunu engelleyebildiği ifade edilebilir.Öğe Transmissible venereal tümörlü dişi köpeklerde otojen aşı uygulaması(Selçuk Ünivesitesi Veterinerlik Fakültesi, 2012) Çizmeci, Sakine Ülküm; Köse, Ayşe Merve; Aydın, İbrahim; Dinç, Dursun Ali; Maden, Mehmet; Köse, Serkan İrfanAmaç: Yapılan bu çalışmada transmissible venereal tümör (TVT) tedavisinde otojen aşı uygulamalarının başarısının belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmanın hayvan materyalini 8 adet TVT’li dişi köpek oluşturdu. Köpeklere uygulanan otojen aşı bovine papillomatozis aşısı esas alınarak yapıldı. Yaklaşık 24 g tümör dokusuna 48 mL tris buffer (pH: 7.5) solüsyonu eklenerek otoklavize edilmiş steril kum yardımıyla soğuk şartlarda (+4 0 C) 15-20 dakika havan içerisinde ezilerek parçalandı. Karışımın yarısı (36 mL) alınıp tris buffer ile 60- 65 mL’ye tamamlandı ve %0.5 oranında formalin katılıp 10 mL’lik 6 kısma ayrıldı. Hazırlanan aşı 1 hafta ara ile 4 kez (SC) uygulandı. Köpekler 4. uygulamanın ardından 3 aylık takibe alındı ve tümörün gerilemesi yönünden değerlendirmeler yapıldı. Bulgular: Köpeklerde otojen aşı uygulaması öncesinde serosanguinöz veya hemorajik genital akıntı tespit edildi. Vagina ve vulvada bulunan kitleler karnabahar biçiminde ve dokunulduğunda kolayca kanayan bir yapıda gözlendi. Otojen aşı uygulamaları sonrasında köpeklerin dış genital organlarında bulunan kitlelerden gelen serosanguinöz veya hemorajik genital akıntının kesilmediği ve kitlenin frajilitesinde bir değişiklik olmadığı tespit edildi. Otojen aşı uygulaması yapılan hayvanlarda, uygulanan 4 doz aşı sonrasında vagina ve vulvada bulunan kitlelerde herhangi bir gerileme ve iyileşmenin olmadığı belirlendi. Öneriler: TVT oluşumunda viral bir ajanın etken olabileceğine inanılmaktadır. Orijini bovine papilloma virüs olan sığırların papillomatozisinin tedavisinde başarılı sonuçlar alınan otojen aşı uygulama tekniğinin köpeklerde TVT tedavisinde etkili olamayabileceği kanaatine varıldı.Öğe Unilateral uterine torsion in a pregnant bitch(Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi, 2018) Doğruer, Gökhan; Köse, Ayşe Merve; Ürer, Ece Koldaş; Doğruer, AzimeBu olgu sunumu gebe bir köpekte operasyon sezaryende belirlenen unilateral uterus torsiyonunun tanı ve tedavisini tanımlamaktadır. Olgunun materyalini iki gündür devam eden halsizlik, iştahta azalma ve kusma şikayeti olan; 34 kg ağırlığında 1 yaşlı kangal melezi bir köpek oluşturdu. Köpekte hafif bir halsizlik saptandı. Mukoz membranların rengi ve kapillar dolum zamanı, nabız ve solunum sayıları fizyolojik değerlerdeydi. Vücut ısısı 37.5°C’ idi. Vaginal muayenede kahverengi-yeşilimsi mukoid bir akıntı belirlendi. Ölçülen biyokimyasal değerleri fizyolojik sınırlar içerisindeydi. Ultrasonografik muayenede hem canlı hem ölü fötusların olduğu tespit edildi, yarım saat sonra tekrarlanan ikinci USG muayenede ölü fötüs sayısında artış belirlendi bu yüzden sezaryen operasyonuna karar verildi. Sağ kornu uteriden canlı iki erkek bir dişi yavru, sol kornu uteriden iki ölü dişi yavru çıkarıldı. Sol kornu uteride hiperemi, hemoraji ve frajilite ile birlikte bifirkasyon bölgesinin yakınında uzun ekseni boyunca 1800 derece torsiyon belirlendi. Sol kornu uterideki amnion sıvıları normalken chorioallantoik sıvılar hemarojikti. Total ovariyohisterektomi operasyonu yapıldı. Sonuç olarak; uterus torsiyonu olguları halsizlik ve kusma gibi nonspesifik klinik bulgularla ortaya çıkabilir. Tekrarlayan ultrasonografik muayenede ölü yavru sayısının artması durumunda uterus torsiyonu düşünülmelidir. Sunulan olgudaki gibi cerrahi müdahale ile gebe hayvanın hayatı kurtarılabilmektedir.