Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Kara, İnci" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 20 / 26
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Artroskopik omuz cerrahisinde genel anesteziye ek olarak yapılan ultrason eşliğinde interskalen brakial pleksus bloğunun postoperatif ağrı üzerine etkisi
    (2018) Çiçekci, Faruk; Yıldırım, Ahmet; Önal, İbrahim Özkan; Acar, Mehmet Ali; Çelik, Jale Bengi; Kara, İnci
    GİRİŞ ve AMAÇ: Bu araştırmanın amacı, artroskopik omuz cerrahisi uygulanan hastalarda ultrason eşliğinde interskalen brakiyal pleksus blok (İSBPB) ve genel anestezi (GA) sonrası postoperatif intravenöz hasta kontrollü analjezi (HKA) uygulamalarının postoperatif erken dönemde (24 saat) görsel analog skorlarını (VAS) karşılaştırmaktır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu retrospektif bir çalışmadır. Çalışmaya, Ağustos 2016 ile Ağustos 2017 tarihleri arasında elektif artroskopik omuz cerrahisi için İSBPB GA (Grup İSBPB) ve GA (Grup GA) uygulanan 98 hasta dahil edildi. Postoperatif 30 dk, 2., 6., 12. ve 24. saatlerde dinlenme ve aktivite sırasındaki görsel analog skalası (VAS) ile ağrı skorları, tüketilen toplam morfin miktarı ve ilk analjezi gereksinimi zamanı hasta kontrollü analjezi cihazı ile değerlendirildi. BULGULAR: Hastaların demografik özellikleri benzerdi (p0.05). Dinlenme ve aktif VAS skorları açısından zaman açısından iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p 0.001). VAS skorları İSBPB grubunda ilk 12 saatte GA grubuna göre daha düşüktü (p 0.001). Toplam tüketilen morfin miktarı daha düşüktü ve analjezi gereksinimi zamanı İSBPB grubunda GA grubuna göre çok daha fazla idi (p 0.001). Ancak iki grup arasındaki komplikasyonlarda anlamlı fark yoktu (p 0.05). SONUÇ: Artroskopik omuz ameliyatı sonrası ağrı düzeyi, İSBPB'nin ağrı kesici ilaç tedavisinde GA'ye üstün etkisi olduğunu, ancak İSBPB'nin postoperatif komplikasyonlar açısından GA'ye benzer olduğunu gösterilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Assessment of the Opinions of Anesthesiology and Reanimation Research Assistants Regarding Clinical Anatomy Education: A University Example
    (Selçuk Üniversitesi, 2024 Şubat) Aslanlar, Emine; Kara, İnci; Doğan, Nadire Ünver; Fazlıoğulları, Zeliha; Büyükcavlak, Mustafa
    ABSTRACT Introduction: Anatomy is considered one of the cornerstones of medical education. In-depth understanding of anatomy is essential, especially for safe clinical practice in surgical disciplines. This study aimed to evaluate the feedback of research assistants in the department of anesthesiology and reanimation, who received clinical anatomy education. Methods: Clinical anatomy education was provided for research assistants at different levels in the department of anesthesiology and reanimation, with two hours per week, and the education was completed within one month. The 5-point Likert scale questionnaire consisting of 18 questions was administered to research assistants to gather their opinions about education. Participants were asked to rate the questions on a scale from 1 to 5. Additionally, data such as age, gender, duration of clinical experience, experience with neuroaxial or peripheral nerve blocks, and participation in regional anesthesia courses were recorded. Results: A total of 40 participants, including 15 (37.5%) males and 25 (62.5%) females, with an average age of 29.67 ± 3.94 years, were included in the study. Nearly all participants in our study reported that integrated clinical anatomy education is necessary. The majority mentioned that anatomy education would contribute to airway management and regional anesthesia applications. The participation rate in regional anesthesia courses before education was 17.5%. There was no significant difference in average questionnaire scores between those who participated in regional anesthesia courses and those who did not (p=0.06). Conclusion: In the process of anesthesiology and reanimation specialization training, we believe that incorporating clinical anatomy education would enhance the quality of specialization education, thereby improving safety and effectiveness in clinical applications.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencilerinin temel yaşam desteği konusunda bilgi düzeylerinin değerlendirilmesi
    (2016) Kara, İnci; Sönmez, Ahmet Emin; Yalçın, Ayşe Meryem; Sarı, Zekeriya; Şener, Zeynep İrem; Temja, İtmir; Yazar, Süreyya Betül
    Giriş ve Amaç: Dünya Sağlık Örgütü, egzersize bağlı ölümlerin, egzersizden sonra ki 30 saniye ile 6 saatlik süre içinde ortaya çıktığını belirtmektedir. Genç sporcularda yarış sporları sırasında kardiyak ani ölüm sıklığının yılda 0,5-1/100.000 olduğu varsayılmaktadır. Bu çalışma Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO) öğrencilerinin temel yaşam desteği (TYD) bilgi düzeylerini ölçmek amacıyla yapılmıştır.Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu çalışmanın evrenini 2014 yılı bahar döneminde Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu bölümünde okuyan 903 öğrenci oluşturmuştur. Öğrencilerden 310 kişiye müsabakalar veya devamsızlık sebebiyle ulaşılamamış, 61 öğrenci ise ankete katılmak istemediği için çalışmaya alınmamasından dolayı 426 öğrenci örnekleme alınmıştır. Etik kurul ve kurum izinleri alındıktan sonra araştırmacılar tarafından 2010 yılı Avrupa Resüsitasyon Konseyi'nin (ERC) yayınladığı temel yaşam desteği kılavuzu dikkate alınarak bilgi düzeyini belirlemeye yönelik 20 soru ve yaş, cinsiyet, okuduğu bölüm, sınıf gibi demografik özelliklerini belirlemeye yönelik 4 sorudan oluşan anket formu yüz yüze görüşme tekniği ile uygulanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 15 programı kullanılmıştır. Veriler ortalama standart sapma ve yüzde olarak özetlenmiştir. Kategorik verilerin karşılaştırılmasında ki kare testi kullanılmıştır. Anlamlılık p 0,05 olarak alınmıştır.Bulgular: Çalışmaya katılan öğrencilerin %64'ü (n271) erkek, %36'sı (n153) kız öğrencilerden oluşmaktadır. Yaşların ortalaması erkek öğrencilerin 21.9 1.9 iken kız öğrencilerin 21.2 2.1 idi. Öğrencilerin %30.9'u (n130) birinci sınıfta, %24.9'u (n105) ikinci sınıfta, %33.3'ü (n140) üçüncü sınıfta, %10.9'u (n46) dördüncü sınıfta okumaktadır. Çalışmada en fazla ulaşılan bölüm %37.4 (n156) oranla antrenörlüktür. Çalışmaya katılanlardan %24.8'i (n103) daha önce temel yaşam desteği eğitimi almış olup, öğrencilerin %8.5'i (n35) bu konuda güncel bilgileri takip ettiğini ifade etmiştir. Öğrencilerin %51.1'i (n208) temel yaşam desteğinin kalp durması durumunda yapılacağını, %94.2'si (n389) temel yaşam desteğinde ilaç verilmeyeceğini, %46.2'si (n195) kalp masajının göğüs kemiğinin alt ucuna uygulanacağını, %24.6'sı (n100) kalp masajı/ suni solunum oranını 30/2 olacağını ifade etmiştir. Kızlar (%57.0) erkeklere (%40.2) göre, spor yöneticiliği bölümünde okuyanlar (%58.3), beden eğitimi öğretmenliği (%38.7) ve antrenörlük bölümünde (%40.5) okuyanlara göre Kalp masajının göğüs kemiğinin alt ucuna uygulanacağını istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksek oranda ifade etmiştir (sırasıyla p0.003, sd2, p0.001, sd4).Sonuç: ÖğrencilerinTemel Yaşam Desteği bilgi düzeyi düşüktür. Öğrencilerin konu ile ilgili daha sık aralıklarla bilgilendirilerek konunun ehemmiyeti açısından farkındalıklarının artırılması gerekmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Beyin Ölümü Tanısı Sonrasında Hasta Yakını Davranışlarının İncelenmesi: Bir Tıp Fakültesi Hastanesi Uygulamas
    (Selçuk Üniversitesi, 2021) Uludağ, Ayhan; Kara, İnci; Uluer, Mehmet Selçuk
    Amaç: Çalışmamızda; hasta yakınlarının beyin ölümüne bakışları, buna paralel olarak organ bağışı konusu ve hastadan yaşam desteğini kesme konularında verdikleri kararların incelenmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 2017- 2019 yılları arasındaki beyin ölümü tanısı almış vakaların arşiv kayıtları taranarak yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi, ikamet yeri gibi sosyo demografik özellikler kaydedildi. Arşiv kayıtlarından organ nakli izni verilen, aile isteği ile yaşam desteği kesilen, kendiliğinden kalp durması beklenen ve beyin ölümü deklerasyonu yapıldığı sırada kalbin durması şeklinde hasta yakını davranışları sınıflandırılarak yıllara göre vaka sayıları kaydedildi. Bulgular : Çalışmamız da arşiv taraması sonucunda toplamda 60 beyin ölümü tanısı konulmuştur. Hastaların yaş ortalaması 31.12 (std;24.7) dir. Erkek cinsiyet 37 (%61.7) kadın cinsiyet 23 (%38,3) olup erkeklerin oranı kadınlara göre daha yüksektir. Hasta yakını davranışlarında ise yaşam desteğinin kesilmesi en yüksek (%40) tercihtir. Bunu kalbin kendiliğinden durmasını bekleme (%38.3) ve organ bağışı (%18.3) takip etmektedir. Asıl dikkat çeken konu ise 2017-2019 yıllarında yaşam desteğinin kesilmesi kararını verenlerin oranı yüzde 20’den yüzde 50’ye çıkar iken, organ bağışı ise yüzde 25’den yüzde 10’a düşmüştür. Hasta yakını davranışları ile değişkenlerin Ki-kare analizinde hiçbir anlamlı ilişki bulunamamıştır. Sonuç : Hasta yakınlarının beyin ölümünü giderek daha fazla gerçek ölüm olarak kabullendikleri görülmüştür. Ancak bu kabullenmenin organ bağışına (nakil iznine) yansımaması hâlâ önemli bir sorun olarak karşımızdadır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Beyin Ölümü Tanısı Sonrasında Hasta Yakını Davranışlarının İncelenmesi: Bir Tıp Fakültesi Hastanesi Uygulaması
    (Selçuk Üniversitesi, 2021) Kara, İnci; Uluer, Mehmet Selçuk; Uludağ, Ayhan
    Amaç: Çalışmamızda; hasta yakınlarının beyin ölümüne bakışları, buna paralel olarak organ bağışı konusu ve hastadan yaşam desteğini kesme konularında verdikleri kararların incelenmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 2017- 2019 yılları arasındaki beyin ölümü tanısı almış vakaların arşiv kayıtları taranarak yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi, ikamet yeri gibi sosyo demografik özellikler kaydedildi. Arşiv kayıtlarından organ nakli izni verilen, aile isteği ile yaşam desteği kesilen, kendiliğinden kalp durması beklenen ve beyin ölümü deklerasyonu yapıldığı sırada kalbin durması şeklinde hasta yakını davranışları sınıflandırılarak yıllara göre vaka sayıları kaydedildi. Bulgular : Çalışmamız da arşiv taraması sonucunda toplamda 60 beyin ölümü tanısı konulmuştur. Hastaların yaş ortalaması 31.12 (std;24.7) dir. Erkek cinsiyet 37 (%61.7) kadın cinsiyet 23 (%38,3) olup erkeklerin oranı kadınlara göre daha yüksektir. Hasta yakını davranışlarında ise yaşam desteğinin kesilmesi en yüksek (%40) tercihtir. Bunu kalbin kendiliğinden durmasını bekleme (%38.3) ve organ bağışı (%18.3) takip etmektedir. Asıl dikkat çeken konu ise 2017-2019 yıllarında yaşam desteğinin kesilmesi kararını verenlerin oranı yüzde 20’den yüzde 50’ye çıkar iken, organ bağışı ise yüzde 25’den yüzde 10’a düşmüştür. Hasta yakını davranışları ile değişkenlerin Ki-kare analizinde hiçbir anlamlı ilişki bulunamamıştır. Sonuç : Hasta yakınlarının beyin ölümünü giderek daha fazla gerçek ölüm olarak kabullendikleri görülmüştür. Ancak bu kabullenmenin organ bağışına (nakil iznine) yansımaması hâlâ önemli bir sorun olarak karşımızdadır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Bir Hastanede Çalışan Yoğun Bakım Hemşirelerinde Tükenmişlik Düzeyinin Belirlenmesi
    (2016) Cerit, Neşet Galip; Aykal, Güzin; Güzel, Aysun; Kara, İnci
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerin tükenmişlik düzeylerini ve ilişkili bazı faktörleri belirlemektir. Gereç ve Yöntemler: Bu kesitsel araştırma bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde çalışan 90 hemşire ile Haziran 2012'de gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri, katılımcıların bazı sosyodemografik özelliklerini irdeleyen birtakım sorulardan ve Maslach Tükenmişlik Ölçeği'nden (MTÖ) oluşan bir anket formuyla toplanmıştır. Veriler SPSS 16.0 programında yüzdelik, tek yönlü varyans analizi, post hoc testleri (Tukey [HSD] çoklu karşılaştırma testi) ve bağımsız örneklem t-testi kullanılarak analiz edilmiş, p0,05 olan değerler anlamlı kabul edilmiştir.Bulgular: Bu çalışmada yer alan hemşirelerin %93,3'ü kadındır ve %60'ı 30-39 yaş aralığındadır. Meslekte çalışma süresi 6-10 yıl olan hemşirelerin kişisel başarı duygusundaki azalma puanlarının, meslekte çalışma süresi 1-5 yıl olan hemşirelere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu saptanmıştır (p 0,04). Vardiyalı çalışan hemşirelerin gündüz çalışanlara göre, meslek değiştirmeyi düşünen hemşirelerin diğer hemşirelere göre, ve iş yaşamından memnun olmayan hemşirelerin memnun olan hemşirelere göre duygusal tükenme puanlarının istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu saptanmıştır (sırasıyla, p0,02; p0,01; p0,01).Tartışma ve Sonuç: Medeni durum, aylık gelir, çalışılan yıl sayısı, vardiyalı çalışma ve meslek değiştirmeyi düşünme yoğun bakım hemşirelerinin tükenmişlik düzeyini etkileyen önemli faktörler olarak belirlenmiştir
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    A comparison of axillary blockage and local anesthesia techniques on autologous arteriovenous fistula flow rates and patient comfort in chronic hemodialysis patients
    (BAYCINAR MEDICAL PUBL-BAYCINAR TIBBI YAYINCILIK, 2013) Acıpayam, Mehmet; Zor, Mustafa Hakan; Alfinay, Levent; Uncu, Hasan; Kara, İnci; Halıcı, Ümit
    Background: In this article, we aim to compare the effects of axillary nerve block and local anesthesia techniques on the flow rate and patency of arteriovenous fistulas (AVF) and postoperative early-stage pain. Methods: This prospective study included 30 patients who were scheduled for brachial artery-cephalic vein AVF construction operation between the dates June 2007 and August 2009. Group 1 (n=15) consisted of axillary nerve block, group 2 (n=15) consisted of local anesthesia administered patients. The mean age of group 1 and group 2 patients were 57.8 +/- 14.0 and 54.9 +/- 16.5 respectively. There were two patients with hypertension history in both groups. Pain scores were evaluated with visual analog scale (VAS) (0-10 cm) at 2, 6th and 24th hour after the operation. Arteriovenous fistulas patency and flow rates were measured by Doppler ultrasonography (USG) at 10th months during follow-up. Results: Postoperative pain scores of 2, 6th and 24th hour in group 1 were 1.2 +/- 0.5, 2.8 +/- 0.7 and 1.9 +/- 0.4 respectively; the same values for group 2 were 3 +/- 1.3, 3 +/- 0.7 and 2 +/- 0.5 (p=0.000; p=0.480; p=0.497). The mean flow rates measured with Doppler USG after 10 months were 966.1 +/- 206.1 ml/min in group 1 and 871.6 +/- 338.3 ml/min in group 2 (p=0.513). All the AVF were patent in group 1 and group 2. Steal syndrome arised in three patients in group 2 and none in group 1 (p=0.68). There was one patient complicated with motor blockade on the same extremity, who spontaneously recovered after 24 hours in group 1. Conclusion: We conclude that axillary blockage is an effective and safe technique in AVF construction operations which has also a positive long-term effect on AVF flow rates without any critical complication.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Comparison of Spinal and General Anesthesia in Lumbar Disc Surgery
    (Ege University Press, 2012) Kara, İnci; Çelik, Jale Bengü; Öc, Bahar; Apillioğulları, Seza; Karabağlı, Hakan
    Aim: The purpose of this study was to compare the perioperative advantage and disadvantage between general (GA) and spinal anesthesia (SA). Material and Methods: Sixty patients (randomize GA,n=30, SA,n=30) undergoing lumbar disc surgery were enrolled. Patients were matched for demographic data, perioperative physiological changes, pain score, amount of blood loss, surgeon 'satisfaction, perioperative complications and length of stay in hospital. Results: Intraoperatively and postoperatively, the incidence of tachycardia and hypertension were more frequent with GA (p<0.05). The surgeon's satisfaction was reported to be higher in the GA group (p<0.05). Anesthetic and operative times were longer for patients in GA group (p<0.05), in whom more nausea, vomiting, pain and greater requirements for antiemetic and pain medication were also during PACU (p<0.05). 24 hours after surgery, PACU time, ambulation of day of surgery, hospital stay, requirement of antiemetic and analgesic medication, pain score, nausea, urinary retention and headache were similar in two groups (p>0.05), however vomiting was more frequent in GA group in this period (p<0.05). Conclusion: For patients undergoing lumbar disc surgery, spinal anesthesia was as safe and effective as general anesthesia. Specific advantages to spinal anesthesia include decreased antiemetic and analgesic medication and reduced overall complication rate.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    A comparison of the effects of caudal anesthesia with constant dosage of levobupivacaine in different volumes and concentrations in children
    (2013) Çelik, Jale Bengi; Apilioğulları, Seza; Kara, İnci; Topal, Ahmet; Yüceaktaş, Ali
    Amaç: Sabit dozda kullanılan levobupivakainin iki farklı volüm ve konsantrasyonunun çocuklarda kaudal blok kalitesi ve postoperatif analjezi üzerine etkileri kıyaslandı. Gereç ve Yöntemler: Ürogenital cerrahi geçirecek 3-8 yaş arası 40 çocuğa kaudal blok için 2 mg/kg levobupivakain, yüksek (1 mL/kg; Grup Y; n20) veya düşük (0,5 mL/kg; Grup D; n20) hacimde uygulandı. İnspiratuar sevofluran konsantrasyonunu artırmayı gerektiren intraoperatif hemodinamik yanıtlar ve postoperatif analjezi süresi değerlendirilen öncelikli parametrelerdi. Bulgular: Her iki grupta da inspire edilen sevofluran konsantrasyonunu artırmayı gerektirecek hemodinamik yanıt gözlenen hasta yoktu. Analjezi süresi Grup Y de Grup D’ye göre anlamlı olarak uzundu (sırasıyla 825103 dk ve 58798 dk; p0,029). Operasyon sonrası ilk saatte hastaların hiçbirinde motor blok bulgusu gözlenmedi. Sonuç: Levobupivakainin yüksek volüm/düşük konsantrasyonu ile uygulanan kaudal blok, düşük volüm/yüksek konsantrasyonu kıyaslandığında daha uzun süre postoperatif analjezi sağlar.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Comparison of Ultrasound-Guided Femoral Nerve Block with Combined Spinal Epidural Anesthesia in Total Knee Arthroplasty
    (2018) Çiçekci, Faruk; Yıldırım, Ahmet; Önal, Özkan; Erkoçak, Ömer Faruk; Çelik, Jale Bengi; Kara, İnci
    Objective: The objective of this study was to compare postoperative early (48 hours) visual analoguescale (VAS) scores following combined spinal epidural anesthesia (CSEA) and ultrasound-guidedfemoral nerve block (FNB) in patients undergoing total knee arthroplasty (TKA).Material and Methods: This retrospective study included 302 patients who underwent CSEA(Group CSEA) and FNB (Group FNB) for elective unilateral total knee arthroplasty between May2016 and May 2017. Postoperative Visual analogue scale (VAS) scores at rest and during activity (30thmin, 2, 6, 12, 24 and 48th hours), the total amount of morphine consumed (48th hour) by the patientcontrolled analgesia (PCA) device, and the complications were evaluated.Results: The demographic characteristics of the patients were similar (p0.05). There was nostatistically significant difference between the two groups in terms of resting and active VAS scoresaccording to timepoints (p0.05). However, there was a significant difference in complications(hypotension, nausea and vomiting, neurological damage, respiratory depression, pruritus) betweenthe two groups (p0.05).Conclusion: Pain levels after total knee arthroplasty showed that FNB had a similar effect with CSEAin providing pain relief, but FNB was superior to CSEA in terms of postoperative complications.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    A comparıson of recovery characterıstıcs of sevoflurane and propofol–remıfentanıl anesthesıa ın gerıatrıc patıents
    (2011) Çelik, Jale Bengi; Topal, Ahmet; Erol, Atilla; Güven, Selçuk; Kara, İnci
    Giriş: Bu çalışmada ürolojik cerrahi girişim geçirecek 100 ileri yaş hastada propofol-remifentanil kullanılarak uygulanan total intravenöz anestezi ile sevofluran-remifentanil anestezisinin derlenme özelliklerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Hastalar propofol-remifentanil (grup P) veya sevofluran-remifentanil (grup S) anestezisi verilmek üzere rasgele ayrıldı. Derlenme özellikleri, anestezi sonrası gönderme skor sistemi (PADSS) ve Aldrete derlenme skorunu 9 olma zamanı, Digit Symbol Substitution Test (DSST), Trieger Dot Test sonuçları kaydedildi. Bulgular: Ekstubasyon zamanı grup P'de grup S'e göre belirgin olarak kısa bulundu (5.32.9 dk ve 7.83.8dk, p0.038). İlk göz açma, verbal uyarılara cevap ve oryantasyon gruplar arasında benzerdi. Aldrete skorunun 9 olma zamanı (Grup P: 14.23.6 dk, Grup S: 16.34.5 dk)ve PADSS'in 9 olma zamanı (Grup P: 19.35.7 dk, Grup S: 22.14.2 dk) iki grupta benzer bulundu (p0.05). DSST'in normale dönmesi grup P'de grup S ile karşılaştırıldığınd belirgin olarak hızlı idi (p0.05) ve TDT iki grupta benzerdi (p0.05). Bulantı/kusma, titreme, göğüs duvarında sertlik ve VAS ağrı skoru değerlerinde belirgin fark yoktu (p0.05).
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Cost analysis in intensive care units of a university hospital
    (CUKUROVA UNIV, FAC MEDICINE, 2019) Kara, İskender; Kara, İnci; Bayraktar, Yeşim Şerife; Çicekçi, Faruk; Yılmaz, Hüseyin; Duman, Ateş; Çelik, Jale Bengi
    Purpose: Intensive care units have an important place among the units of hospitals with high cost problems. In order to ensure the quality and continuity of the service provided in these units, hospitals should perform cost analysis in certain periods. In this study, we aimed to present some general characteristics and income-expense conditions of intensive care units in our third level hospital. Materials and Methods: Demographic data, features of intensive care units and income-expenditure status of 5722 patients who stayed in 11 intensive care units between May 2017 and May 2018 were recorded and compared. Expenses for intensive care units were calculated by grouping as first, second and third parts. Results: Cardiology, internal diseases, pediatric diseases, neurosurgery and anesthesia intensive care units had higher occupancy rates. Mean duration of intensive care unit hospitalization was higher in pediatric diseases, newborn, anesthesia and neurology intensive care units. Mortality rates were found to be the lowest in neonatal and cardiology intensive care units, while the highest rate was found in pulmonary diseases intensive care unit (1%, 4.5% and 51.2%, respectively). After the income was calculated according to the intensive care unit levels, the difference between the incomes and expenses was found. Total expenses of intensive care units amounted to TL 30.498.563,49, while income was TL 30.555.040,35. A difference of TL 56.476,86 was obtained. Conclusion: Intensive care payments based on the level system by the Social Insurance Institution were found to be sufficient for the costs of the hospitals in this area.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Delayed Recovery From Rocuronium Block in an Infant
    (2012) Kara, İnci; Duman, İpek; Duman, Ateş
    Prolonged duration of action of rocuronium in an infant patient is rare. We report an unusual case of prolonged neuromuscular blockade with rocuronium in an infant undergoing cleft lip repair anesthetized with sevoflurane and management of the patient.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Determination of Pain Severity and Affected Life Activities of Individuals with Chronic Pain during the COVID-19 Pandemic Period
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Tunç Tuna, Pınar; Kara, İnci; Karabacak, Yasin
    Background/Aims: The pandemic period can have negative effects on chronic pain. It is possible that these effects may affect life activities together with pain. The study was conducted to determine the change in pain intensity of individuals with chronic pain during the COVID-19 pandemic and the affected activities of daily living. Methods: This descriptive study was conducted with 204 individuals with chronic pain. Data were collected with an Introductory Information Form, a questionnaire about life activities, and a Numerical Rating Scale. Data were analyzed with descriptive statistics, Pearson χ2 and MannWhitney-U test. Results: During the pandemic period, it was found that all patients with and without COVID-19 increased the severity of pain. Considering the change in life activities, patients who had COVID 19 during the pandemic period compared to those who did not; It was determined that they had problems in the parenting role, fulfilling their religious beliefs, gaining weight, hygiene activities, dressing-undressing, continuing to work and sexual desires/desires. It was determined that the pandemic period negatively affected the pain intensity of the patients. In addition, it was determined that having COVID 19 damaged many life activities of patients. Conclusions: Considering that the duration of the pandemic is three years, it is thought that this process and being COVID 19 may have long-term effects on the pain levels and life activities of the patients.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Examining Leisure Management Skills of Medical Faculty Students
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Aralık) Kayhan, Abdullah; Karaman, Semih; Demirel , Mehmet; Kara, İnci
    Aim: The aim of the study was to examine the free time management skills of medical school students, who were thought to be in great need of good leisure time management. Methods: The sample of the study consisted of a total of 327 students studying at Konya Selcuk University Faculty of Medicine. A sociodemographic data form and the Leisure Time Management Scale (LTMS) consisting of 15 questions were applied to the participants. The results were evaluated at p<0.05 significance level. Results: As a result of the analysis, it was seen that the free time management scores of the medical students were at a moderate level. In the gender variable, statistically significant differences were determined according to daily, weekly, monthly, and annual plans for leisure time and having a regular activity schedule (p<0.05), while no significant difference was found in terms of the age variable (p>0.05). Conclusion: It has been observed that medical students lack sufficient knowledge about how to spend their leisure time effectively, and their participation in regular activities or events is occasional. The main reason this participation is rare is that they have too many school subjects.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Farklı deksmedetomidin infüzyon hızlarının desfluran anestezisi altında BIS monitorizasyonu rehberliğinde karşılaştırılması
    (Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2006) Kara, İnci; Öğün, Cemile Öztin
    Bu çalışmamızda, sedatif ve analjezik etkinliği sebebiyle dexmedetomidinin, bispektral indeks (BIS) rehberliğinde optimum hemodinamik ve humoral stabilitenin sağlanmasında en uygun infüzyon hızım araştırmayı amaçladık. Bu çalışmaya ASA I-II grubu, Total Abdominal Histerektomi-Bilateral Salpingo Ooferektomi planlanan ve yaşlan 18-65 arasında değişen 71 hasta alındı. Hastalar rastgele üç gruba ayrılarak operasyondan önceki gece premedikasyon uygulandı. BIS, ortalama arter basıncı (O AB), kalp atım hızı (KAH) ve Sp02 kontrol değerleri kaydedildi. Sedasyon skorları Ramsay sedasyon skorlaması ile değerlendirildi. Stres hormon (glikoz, kortizol, insulin, ACTH) analizi için üç ayrı zamanda kan örnekleri alındı. Anestezi indüksiyonundan önce her üç gruba deksmetedomidin lugr/kg dozunda 10 dakika içinde uygulandı. İndüksiyonla birlikte her bir grup için farklı konsantrasyonda dexmedetomidin infüzyonu uygulanmaya başlandı ve tüm cerrahi süresince devam edildi. Anestezi indüksiyonunda lugr/kg, fentanilin uygulanmasını müteakip BIS rehberliğinde yeterli anestezi derinliği oluşuncaya kadar propofol ve kas gevşemesi için atrakuryum uygulandı. İdamede desfluran kullanıldı. Hemodinamik parametrelere ait ölçümler dexmedetomidin yüklemesi sırasında, entübasyon ve cerrahi insizyondan birer dakika sonra,cerrahi süre boyunca onar dakika ara ile ve ekstübasyon döneminde tekrarlandı, Extubasyonun 1. ve 15. dakikalarında hastalar Aldrete derlenme skoruyla değerlendirildi. Hasta kontrollü analjezi tekniği ve visüel analog skoru (VAS) kullanılarak ameliyat sonrası analjezik gereksinimi ve yan etkileri açısından değerlendirildi. Verilerin istatistiksel analizi varyans analizi, kikare ve pearson korelasyon testi ile yapıldı. Anlamlılık seviyesi p<0.05olarak alındı. Gruplarda yaş, kilo, operasyon süresi, operasyon öncesi BIS değerleri ve hemodinamik parametrelerin ortalaması benzerdi (P>0.05). Gaz kesme, göz açma, ad söyleme ve komutlara uyma zamanı değerleri ortalaması benzerdi (P>0.05). Olguların hemodinamik ve solunumsal parametrelerinin indüksiyona kadarki ölçüm değerleri gruplar arasında anlamlı bir farklılık göstermedi (P>0.05). İndüksiyondan itibaren operasyon sonuna kadarki dönem değerlendirildiğinde; OAB 40, 60, 80, 90, 100 ve 110. dakikalarda gruplar arasında anlamlı farklılık tespit edildi (P<0.05). Hemodinamik parametrelerin kontrol değerine göre ölçüm zamanlarında ki yüzde değişimleri gruplar arasında karşılaştırıldığında OAB 20,40, 90, 100 ve 110. dakikalarda anlamlı farklılık tespit edildi. 49 KH ise kontrol ölçümünden itibaren operasyon sonuna kadar ki dönemde her bir ölçüm zamanında yüzde değişimi farklılık göstermedi. Saturasyon değerleri indüksiyon dönemi öncesinde ki ölçümlerde kontrol değerine göre yüzde değişim ortalamaları arasında fark tespit edildi (PO.05). Hemodinamik parametrelerin kontrol değerlerine göre değişimleri araştırıldığında üç grupta da değişik ölçüm zamanlarında anlamlı düşüşler tespit edildi (P<0.05). Cerrahi strese endokrin yanıtın karşılaştırmasında kontrol, insİzyon ve ekstübasyon ölçüm değerleri birbirine benzer bulundu (P>0.05). Glikozun zaman içindeki değişimleri grupların tamamında anlamlı artış gösterdi (PO.05). Kortizolde ekstübasyon değeri kontrol değerine göre anlamlı farklılık gösterdi (PO.05). İnsülin değerleri ise önce düşüş gösterip daha sonra ekstübasyonda en üst ortalama değerleri aldı. Grup II ve III de anlamlı değişiklik tespit edildi (PO.05). ACTH ortalama değerlerinin üç grupta da zaman içinde arttığı tespit edildi (PO.05). Operasyon sonrası yan etki oranlan benzerdi. Sedasyon 30. dakika ve 1. saat ölçümlerinde farklılık gösterdi. Çalışma gruplarının derlenme skorlarında benzerdi (P>0.05). Deksmedetomidinin aynı yükleme dozlarında laringoskopi, endotrekeal entübasyon, cilt insizyonu ve ekstübasyon periyodlannda gelişen hemodinamik yanıtı etkili bir şekilde baskılamada idame infüzyon hızlan arasında bir fark tespit edilememiştir. Bu anlamda anestezi idamesi için BIS rehberliği eşliğinde kullanıldığı takdirde seçilecek infüzyon hızının düşük ve orta miktarda olması önerilebilir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    İleri Yaş Hastalarda Ürolojik Endoskopik Girişimlerde İki Farkli Sedasyon Yönteminin Karşılaştırılması
    (2012) Çelik, Jale Bengi; Topal, Ahmet; Erdem, Tuba Berra; Kara, İnci
    Introduction: In this study, we evaluated the effectiveness and safety of intravenous propofol- fentanyl and ketamine-midazolam combinations for procedural sedation and analgesia in elderly patients undergoing urological endoscopic surgery. Materials and Method: This prospective study enrolled 80 patients aged 60-80 years ASA I-III requiring endoscopic urological procedures. Patients received intravenous bolus doses of either fentanyl 1 ?g.kg-1 and propofol 1-2 mg.kg-1 in group P or ketamine 1-1.5 mg.kg-1 and midazolam 0.1 mg.kg-1 in group K titrated according to Ramsay sedation scale in the range of 3-4. Results: There were no differences in vital signs, operating times and demographic variables. Time to Aldrete score ?8 was similar in two groups. Time to PADSS ?9 was significantly longer in group K than group P (p<0.05). The frequency of vertigo, nausea, vomiting, visual disturbances, laryngeal spasm and hallucinations were higher in group K (p<0.05). But pain of injection and respiratory depression were more frequent in group P (p<0.05). Excessive salivation, tachycardia, bradycardia, hypotension, hypertension were similar in both groups. Conclusion: Hemodynamic changes and degrees of sedation showed that propofol-fentanyl and ketamine-midazolam combinations can safely be used in geriatric patients undergoing endoscopic urological procedures. However, in the propofol-fentanyl group the incidence of side effects were lower and the recovery period was shorter than the ketamine-midazolam group.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    İleri yaş hastalarda ürolojik endoskopik girişimlerde iki farklı sedasyon yöntemının karşılaştırılması
    (2012) Çelik, Jale Bengi; Topal, Ahmet; Erdem, Tuba Berra; Kara, İnci
    Giriş: Bu çalışmada, ürolojik endoskopik cerrahi girişim geçirecek yaşlı hastalarda analjezi ve sedasyon için intravenöz propofol- fentanil ve ketamin-midazolam kombinasyonunun güvenilirli- ğini ve etkinliğini araştırdık. Gereç ve Yöntem: Bu prospektif çalışma, endoskopik ürolojik girişim gerektiren ASA I-III , 60-80 yaşlarında 80 hastada yapılmıştır.Grup P (n40) hastalara, 1-2 mg.kg-1 propofol ve1 ?g.kg- 1 fentanil, Grup K (n40) hastalara 1-1.5 mg.kg-1 ketamin ve 0.1 mg.kg-1 midazolam Ramsay sedasyon skalası 3-4 olacak şekilde titre edilerek verildi. Bulgular: Demografik veriler, vital bulgular, sedasyon ve operasyon zamanları arasında fark bulunamadı. Aldrete skoru 8 olma zamanı iki grupta benzerdi. PADSS 9 olma zamanı grup K’da grup P’den belirgin olarak uzundu (p0.05). Baş dönmesi, bulantı, kusma, görme bozuklukları, larinks spazmı ve halusinasyon grup K’da daha sıktı (p0.05). Enjeksiyon ağrısı ve solunum depresyonu grup P’de daha sık bulundu (p0.05). Sekresyon artışı, taşikardi, bradikardi, hipotansiyon ve hipertansiyon iki grupta benzer bulundu. Sonuç: Endoskopik ürolojik girişim geçirecek geriatrik hastalarda propofol-fentanil ve ketamin- midazolam kombinasyonu güvenle kullanılabilir. Propofol-fentanil kombinasyonunda ketamin- midazolam kombinasyonuna göre yan etki insidansı daha düşük ve ayılma süresi daha kısa bulunmuştur.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    İntrakraniyal kitle cerrahisinde propofol-remifentanil ile desfluran-remifentanil anestezisinin karşılaştırılması
    (2006) Tavlan, Aybars; Erol, Atilla; Topal, Ahmet; Dayıoğlu, Mürüvvet; Kara, İnci; Otelcioğlu, Şeref
    Amaç: Elektif intrakraniyal kitle cerrahisinde propofol-remifentanil ve desfluran-remifentanil ile gerçekleştirilen anestezi uygulamalarının hemodinami ve derlenme üzerine olan etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: ASA I-III grubu, 18-65 yaşları arasında 40 olgu rasgele iki gruba (Grup I Propofol, Grup II Desfluran) ayrıldı. Tüm olgulara premedikasyonda 0,03 mg kg-1 midazolam, anestezi indüksiyonunda 1 mg kg-1 lidokain, 1 µg kg-1 remifentanil (60 saniyede) intravenöz uygulandı. Eş zamanlı remifentanilin 0,5 µg kg-1 dak-1 infüzyonuna başlandı. Remifentanil uygulamasını takiben 2 mg kg-1 intravenöz propofol verildi. Dura açılmasından sonra remifentanil infüzyonu % 50 azaltıldı. Anestezinin idamesinde birinci grupta 6 mg kg-1st-1 propofol infüzyonu, ikinci grupta % 3 konsantrasyonda desfluran ortalama arter basıncı 60-100 mmHg olacak şekilde kullanıldı. Olgular kalp atım hızı (KAH), ortalama arter basıncı (OAB), derlenme kriterleri, peroperatif komplikasyonlar açısından değerlendirildi. Bulgular: Grup I'de entübasyondan 2 dakika sonra (t3), 10 dakika sonra (t4) ve çivili başlık takılınca (t5) başlangıca göre OAB artış oranı Grup II'ye göre fazlaydı (sırasıyla; p0.008, p0.008, p0.013). Çivili başlık takıldıktan 10 dakika sonra (t7) ve dura insizyonunda (t8) ise, başlangıca göre OAB artış oranı Grup II'de yüksekti (p0.030, p0.037). Gruplar KAH yönünden karşılaştırıldığında entübasyondan 2 dakika sonra (t3) ve 10 dakika sonra (t4) başlangıca göre Grup II'deki azalma daha fazlaydı (sırasıyla; p0.001, p0.001). Çivili başlık takılınca (t5), çivili başlık takıldıktan 10 dakika sonra (t7) ve dura insizyonunda (t8) ise, Grup I'deki azalma oranı Grup II'ye göre fazlaydı (sırasıyla; p0.002, p0.010, p0.007). Grup II'de göz açma ve ekstübasyon zamanları daha kısaydı (sırasıyla; p0.005, p0.001). Sonuç: İntrakraniyal kitle cerrahisinde, remifentanil ile kombine edilen desfluran ve propofol anestezisinin intraoperatif hemodinamik yanıtı etkin olarak baskıladığı, fakat desfluran ile kombinasyonun daha kısa sürede derlenme sağladığı kanısına varıldı.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    İntraoperatif tramadol ve ketaminin tonsillektomi uygulanan hastalarda ameliyat sonrası ağrı üzerine etkilerinin karşılaştırılması
    (2013) Sizer, Çiğdem; Kara, İnci; Topal, Ahmet; Çelik, Jale Bengi
    Amaç: Çocukluk çağında sıklıkla uygulanan tonsillektomi ameliyatlarında intraoperatif ketamin ve tramadol uygulamasının ameliyat sonrası ağrı ve analjezik ihtiyacı üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya tonsillektomi ameliyatı planlanan, 5-15 yaş arası, ASA I-II sınıfında 90 hasta alındı. Standart genel anestezi sonrası olgular üç gruba ayrıldı. Kanama kontrolü sırasında ketamin grubuna 0.5 mg.kg-1 ketamin, tramadol grubuna 2 mg.kg-1 tramadol ve kontrol grubuna ise SF i.v. olarak uygulandı. Anestezi ve ameliyat süreleri ile derlenme odasın- da kalış zamanları kaydedildi. Ameliyat sonrası ağrı değerlendirmesinde NRS ve CHEOPS skalaları kullanıldı. NRS 3den, CHEOPS 8den büyük olduğunda; ilk 6 saatte rektal, sonrasında oral 15 mg.kg-1 parasetamol uygulandı. İlk analjezik zamanı, uygulanan toplam doz ve komplikasyonlar kaydedildi. Bulgular: Olguların demografik verileri, anestezi ve ameliyat süreleri ile derlenme odasında kalış süreleri istatiksel olarak ben- zerdi (p0.05). Kontrol grubunda, tramadol ve ketamin grubuna göre ek analjezik gerektiren hasta sayısı anlamlı olarak yük- sekti (p0.05). Tramadol ve ketamin grupları arasında ise fark bulunamadı (p0.05). Ek analjezik verilme zamanı kontrol grubunda tramadol ve ketamin gruplarına göre anlamlı olarak kısa bulunurken (p0.05), tramadol ve ketamin gruplarında ek analjezik verilme süreleri benzer olarak hesaplandı (p0.05). Ek analjezik olarak kullanılan parasetamol dozu kontrol grubun- da tramadol ve ketamin grubuna göre anlamlı olarak fazla (p0.05) iken, tramadol ve ketamin grubunda ise benzerdi (p0.05). Tramadol ve ketamin gruplarında kontrol grubuna göre bulantı-kusma anlamlı olarak yüksek bulundu (p0.05). Sonuç: Pediatrik dönem tonsillektomi ameliyatlarında 2 mg.kg-1 tramadol ve 0.5 mg.kg-1 ketamin uygulaması ile etkili ame- liyat sonrası ağrı sağaltımı sağlanmıştır.
  • «
  • 1 (current)
  • 2
  • »

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim