Yazar "Karaçor, Zeynep" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 22
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 1980 sonrası istikrar politikaları ışığında Türkiye ekonomisinin trend analizi yardımıyla değerlendirilmesi(Selçuk Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, 2006) Karaçor, Zeynep; Alptekin, Volkan1980 yılından günümüze kadar çeşitli sebeplerle pek çok istikrar politikaları uygulanmıştır. Türkiye ekonomisinde bir gelenek haline gelen krizler ve sonrasında uygulamaya konan istikrar programları iktisadi olduğu kadar toplumu sosyal açıdan da etkilemiştir. Bu açıdan çalışmamızda Türkiye ekonomisi, özelde toplum refahının genelde ise makroekonomik genel dengenin sağlanması anlamında belli başlı iktisadi göstergeler yardımıyla trend analizi çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmıştır.Öğe 2001 Güçlü ekonomiye geçiş programı ve istihdam üzerine etkileri(2012) Kol, Emine Nida; Karaçor, ZeynepBu çalışmada öncelikle krize ilişkin teorik çatı ele alınmış ve Türkiye ekonomisinde 1994, 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan krizler sonrası uygulamaya konulan para ve maliye politikalarının özellikle de 2001 krizi sonrasında uygulanan “2001 Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” adlı ekonomi paketinin istihdam üzerine etkisi incelenmeye çalışılmıştır. Söz konusu programlarda ülke ekonomisinin istikrarlı yapıya kavuşturulması ve sürdürülebilir bir büyümenin yakalanması amaçlanmasına rağmen ülke ekonomisinde istikrarın sağlanmasına öncelik verilmesi nedeniyle istihdamın ertelenen bir sorun halini aldığı, istatistiki verilerden yola çıkarak uygulamaya konulan program sonrası büyüme oranlarında yaşanan artışın ülke istihdamına olumlu yansımadığı gözlenmiş ve sorunun çözüme kavuşturulmasındaki en önemli eksikliğin Türkiye’de istihdam yaratıcı yatırımların, gerekli işgücü planlamasının ve stratejilerinin uygulamalarındaki yetersizlikten kaynaklandığı sonuçlarına ulaşılmıştır.Öğe 2001 Sonrası Dönemde Türki?ye Ekonomi?si?nde Kri?zden Büyümeye Geçi?ş Üzeri?ne Bi?r Tartışma(Selçuk Üniversitesi, 2006) Ay, Ahmet; Karaçor, ZeynepBu çalışmada Türkiye’de son dönem büyüme rakamlarının sanal-hormonlu olup olmadığı tartışılacaktır. Cevabını arayacağımız üç soru olacaktır. Birincisi, yüksek oranda gerçekleşen büyümenin kaynağının ne olduğudur. Bu sorunun cevabı büyüme açısından, ekonominin dinamiklerini ve sorunlarını ortaya koyacaktır. İkincisi ise, bu büyümenin sürdürülebilir olup olmadığıdır? Bu sorunun cevabı da ekonomideki yapısal bozuklukların üstesinden gelinip gelinemediği, başka bir deyişle Türkiye ekonomisinin ameliyat masasından çıkıp çıkmadığını ortaya koyacaktır. Ancak burada sürdürülebilirliği sadece istikrarlı bir şekilde, uzun süreli yüksek büyüme oranı olarak değil, aynı zamanda ekonomik, çevresel ve sosyal boyutu olan bir büyüme olarak almaktayız. Burada üçüncü soru devreye giriyor. Bu soru yukarıdaki tartışmalara da ışık tutacak niteliktedir. O da iyi bir büyüme nasıl olmalıdır sorusudur. Bu sorunun cevabı sürdürülebilirlikle birlikte, geniş kesimlerin bu yüksek büyümeden ne oranda faydalandıklarını ortaya koyacaktır.Öğe Bi?r Uzlaşma Sanatı Olarak Ekonomi? Yöneti?mi?(Selçuk Üniversitesi, 2001) Karaçor, Zeynep; Atabey, AyşegülGümrük Birliği içerisinde yer alan, AB ile tam üyelik sürecine giren, dünya ekonomisi ile bütünleşmeyi hedefleyen Türkiye için; uluslar arası rekabet gücünü koruyacak ve geliştirebilecek tedbirlerin alınması temel ilke haline gelmiştir. Bunun için ekonomik ve sosyal politikaların birbirleriyle uyum içinde olması, AB'de olduğu gibi ekonomik ve sosyal sorunların çözümü için uzlaşma zeminine dayalı kurumsallaşmış bir ekonomik ve sosyal konseyin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Böyle bir ortam, ekonomik, siyasi ve sosyal reformları beraberinde getirerek Kopenhag Kriterlerinin gerçekleşmesine imkan tanıyacak ve Türkiye'yi AB ile bütünleştirecektir.Öğe Bölgesel Kalkınmada Üniversite - Sanayi İşbirliği: Konya Örneği(Selçuk Üniversitesi, 2014) Üçler, Yasemin Telli; Karaçor, ZeynepKüreselleşmeyle beraber değişen dünya düzeni bölgesel politikaları da etkilemiş, bölgesel gelişmenin kavramsallaştırılması ve bölgesel politikaların uygulanmasında değişikliğe yol açmıştır. Bu değişimle bölge, kalkınma ve bölgesel kalkınma kavramları yeniden şekillenmiş, inovasyonun bölgesel kalkınmadaki rolü önem kazanmıştır. Bölgesel kalkınmada inovasyon; bölgedeki mevcut kaynakları harekete geçirmesi, sosyo- kültürel ve kurumsal yapıyı öne çıkarması, özellikle bütün aktörlerin işbirliğini temel alması yönüyle dikkat çekici bir gündem oluşturmuştur. Bölgede en önemli aktör olan üniversiteler, bilimsel ve teknolojik bilgiyi üretmeli; sanayi, söz konusu bilgi birikimini ticari ürünlere dönüştürmelidir. Bu aktörlerin işbirliği; bölgenin kalkınmadaki rolünün en önemli anahtarıdır. Gelişmiş sanayisi olan ülkeler Ar-Ge(Araştırma-Geliştirme), teknoloji edinme, teknolojiyi geliştirme ve inovasyona verdikleri önemle; insan kaynakları ve tam zamanlı araştırmacı sayısı gibi alanlarda belirgin gelişmelerin oluşmasına fırsat vermişlerdir. Bu kapsamdaki çalışmaların büyüklüğüne, yayılmasına ve sürdürülebilirliğine bağlı olarak da ulusal bir kültür haline gelmiş Ar-Ge yoğun, yüksek yenilikçilik becerisi ve bunların sonuçları olarak yüksek katma değerli üretim ülkelerin teknolojide ciddi büyüklükte yol almalarına sebep olmuştur. Ar-Ge için gerekli olan insan kaynakları ve alt yapısı bulunan üniversiteler, inovasyon yapmak isteyen şirketler için etkin bir kaynak olmuştur. Bu sebeple yapılan işbirliği her iki taraf için de fayda sağlamaktadır. Bu fayda ulusal kalkınmayı, özellikle bölgesel kalkınmayı olumlu yönde etkilemekte üniversitelerin ve sanayilerin yaptıkları yenilikçi çalışmalarla, istihdam fırsatlarını artırarak ekonomik üstünlükler sağladıkları ve böylece birbirlerini destekledikleri bir süreci ifade etmektedir Araştırmanın amacı, bölgesel kalkınmada üniversite-sanayi işbirliğinin, ülkemizde ve Konya ilinde mevcut politika ve uygulama biçimlerinin, sanayinin (Konya’daki sanayi sektörü çalışanları) ve üniversitenin (Konya’da bulunan dört üniversite’deki akademisyenler) algı ve beklentilerinin etkili bir biçimde nasıl kurulabileceğini belirlemektir.Bu çalışmada bölgesel kalkınma ve üniversite-sanayi işbirliği kavramları akademik bakış açısı çerçevesinde bütün yönleri ve tarihsel arka planı ile birlikte ele alınmış, Konya ili özelinde Konya’da bulunan dört üniversitedeki akademisyenlere ve sanayi sektörü çalışanlarına anket uygulanmıştır. Anket sonuçlarından yola çıkarak yapılan analiz sonucunda, bölgesel kalkınmada üniversite-sanayi işbirliğinin yararları işbirliğinde devletin rolü, mevcut işbirliği yöntemleri ve işbirliğindeki başarı faktörleri konusundaki düşünceleri ortaya konmuştur.Öğe Bütçe Açığı - Cari̇ İşlemler Açığı Arasındaki̇ İli̇şki̇: Türki̇ye Örneği̇ (1992-2003)(Selçuk Üniversitesi, 2004 Ağutos) Ay, Ahmet; Karaçor, Zeynep; Mucuk, Mehmet; Erdoğan, SavaşBu çalışma ile bütçe ve cari işlem açıkları arasındaki nedensellik ilişkisi ve nedenselliğin yönü Türkiye için araştırılmaktadır. Keynesyen görüş iki açık arasında ilişki olduğunu kabul ederken Ricardocu Eşitlik Hipotezi bunu reddetmektedir. 1992 – 2003 aylık verilerinden hareketle bu hipotezlerden hangisinin geçerli olduğu Granger nedensellik testi ve regresyon analizi yardımıyla sınanmaktadır. Analiz sonuçları Türkiye’de ele alınan dönem itibariyle iki açık arasında karşılıklı ilişki bulunduğunu dolayısıyla Keynesyen Görüşün geçerli olduğunu yansıtmaktadır.Öğe Dış ticaret ile sanayi sektörü istihdam oranı arasındaki kısa ve uzun dönem ilişkisi: Türkiye örneği (1963-2009)(2011) Karaçor, Zeynep; Saraç, Taha BahadırDış ticaret ile sanayi sektörü istihdamı oranı arasındaki ilişkilerinin sınır testi eşbütünleşme yöntemi ile araştırıldığı çalışmada; dış ticaret ile sanayi sektörü istihdam oranı arasında kısa dönemde bir ilişki olmadığı fakat uzun dönemde pozitif bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlar ışığında, sanayi sektöründe istihdam sorunun dış ticaret ile çözüm noktasında, özelikle sanayi sektörünün işgücü taleplerine uygun nitelikte işgücünün yetiştirilmesinin gerekli olduğu düşünülmektedir.Öğe Enerji piyasası reformlarının elektrik enerjisi piyasasına etkisi: EÜAŞ ve ayrıcaklı şirketler üzerine bir analiz(2010) Karaçor, Zeynep; Güvenek, Burcu1980’li yıllarda baslayan özellestirme ve serbestlestirme politika ve uygulamalarının önemli bir ayagını elektrik enerjisi piyasaları olusturmus, bu konuda pek çok önemli kanun yürürlüge konmus ve piyasaların isleyisine iliskin önemli degisiklikler yapılmıstır. Ancak enerji piyasası reformları baslıgı altında toplanan bu köklü degisikliklerin saglıklı bir enerji piyasası olusturulması için yeterli olup olmadıgı hala tartısma konusudur. Bu çalısmada Türkiye’de elektrik üretimini gerçeklestiren kuruluslardan EÜAS ve ayrıcalıklı sirketlerin üretimlerine iliskin 1970- 2007 yılları arasında 38 yılı kapsayan üretim verileri veriler kullanılmıs, bu veriler bir takım istatistiki ve görsel testlerden geçirilerek analizde kullanılacak olan ARIMA Modeline uygun hale getirilmistir. Sonrasında veriler kullanılarak olusturulan modeller içerisinde en uygunu seçilerek müdahale analizine geçilmistir. Bu asamada modele kukla degiskenler ilave edilerek reformların etkisi sınanmıstır. Sonuç olarak reformların EÜAS ve ayrıcalıklı sirketlerin elektrik üretimleri üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduguna iliskin eldeki bulgular yorumlanmıs, mevcut reformların söz konusu kurulusların elektrik enerjisi üretimi üzerinde kısa vadede olumlu bir etkiye sahip olmadıgı ortaya konmustur.Öğe Enflasyon Hedeflemesi? Reji?mi? ve Türki?ye'de Uygulanabi?li?rli?ği?(Selçuk Üniversitesi, 2006) Saraç, Taha Bahadır; Karaçor, Zeynep; Atabey, Ayşegül1990'lı yıllarda Yeni Zelenda, Kanada, İngiltere gibi göreli yüksek enflasyon oranına sahip ülkelerde uygulanmaya başlayan enflasyon hedeflemesi rejiminin son yıllarda birçok merkez bankası tarafından benimsenmesi, enflasyon hedeflemesi stratejisine duyulan güveni artırmıştır. Bu güven neticesinde de, TCMB 2002 yılından itibaren örtük enflasyon hedeflemesi rejimine, 2006 yılı itibariyle de açık enflasyon hedeflemesi rejimine geçtiğini ve enflasyon hedefinin yüzde 5 olduğunu kamuoyuna duyurmuştur. TCMB'nin açık enflasyon hedeflemesi rejimine geçtiği 2006 yılı sonunda ise, gerçekleşen enflasyon oranın ±2 belirsizlik aralığını aşması, söz konusu rejimin Türkiye'de uygulanabilirliğini tartışılır hale getirmiştir. Bu amaçla hazırlanan çalışmada, Türkiye'de enflasyon hedeflemesi rejiminin ön koşullarının sağlandığını fakat rejimin Türkiye'deki uygulamasının büyüme, istihdam ve cari açık üzerindeki etkilerine karşı hükümetlerin özellikle büyüme ve istihdam konusunda yapısal sorunları çözecek güçte farklı politikalar oluşturması gerektiği gibi sonuçlara ulaşılmıştır.Öğe Enflasyonist bekleyiş ve enflasyonla mücadelede toplumsal uzlaşma(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2000) Karaçor, Zeynep; Denker, M. SamiÖğe Finansal krizlerin önceden tahmin yoluyla değerlendirilmesi: Türkiye örneği(2006) Karaçor, Zeynep; Alptekin, VolkanBu çalısmanın amacı Türkiye ekonomisi için Kasım ve Subat krizleri öncesi öncü göstergelerin nasıl bir hareketlenme içerisine girdiklerini gözlemleyerek, içinde bulundugumuz konjonktürün projeksiyon yöntemiyle degerlendirilmesidir. Bir baska ifadeyle öncü göstergeler yardımıyla Kasım ve Subat krizleri engellenebilir miydi? Yani öncü göstergeler Türkiye ekonomisi için isledi mi? Eger islediyse olası krizleri önceden tahmin edebilir miyiz? Krizden korunabilir miyiz? Krizi yönetebilir miyiz? Sorularına cevap aranacaktır. Bu amaçla literatüre uygun olarak çesitli makroekonomik göstergeler Kasım ve Subat krizinin öncü göstergesi olarak belirlenmistir. Krizin öncesinde ve sonrasında bu göstergelerde olusan degisiklikler incelenecektir.Öğe İnternet ve Ekonomi(Selçuk Üniversitesi, 2005) Karaçor, Zeynep; Ay, Ahmet; Acet, HakanElektronik ticaretin birkaç yılda ulaştığı büyüklük, tüm zamanlar içinde ekonomik anlamda belki de en hızlı değişimin gerçekleşmekte olduğunun ispatıdır. Bugün Ticaretin tanımı yeniden yapılmış ve pazar kavramına değişik boyutlardan yaklaşılmak zorunda kalınmıştır. Bunun sebebi sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişte geleneksel ticaretin yerini elektronik ticaretin almış olmasıdır. Ayrıca elektronik ticaretin diğer gelişen ekonomilerde olduğu gibi Türkiye Ekonomisi üzerine de etkileri olduğu açıkça fark edilmektedir. Bu çalışmada, elektronik ticaretin temel ekonomik etkileri incelenirken Türkiye Ekonomisi üzerindeki etkilerine de değinilecektir.Öğe Konjenital Dev Nevüs ile Karışan Bir Patoloji: Diastematomyeli(2005) Tosun, Zekeriya; Karaçor, Zeynep; Aydoğdu Kıreşi, Demet; Üstün, Mehmet Erkan; Avunduk, Mustafa Cihat; Savacı, NedimDiastematomyeli nadir görülen konjenital bir spinal cord anomalisidir. Bu hastalar nörolojik ve/veya cilde ait bulgular nedeniyle başvururlar ve sıklıkla konjenital kıllı dev nevüs ile karıştırılırlar Bu çalışmada kliniğimize lumbosakral bölgede kıllı cilt şikayeti ile başvuran, konjenital dev nevüs ile karışan ve diastematomyeli tanısı konmuş 2 kız ve bir erkek hasta sunulmuştur. Beyin cerrahisi kliniği ile beraber takip edilen hastaların radyografik incelemelerinde vertebrada diastema tespit edildi. Hastaların hiç birinde nörolojik patoloji mevcut değildi. Tüm hastalarda kıllı cilt alanları eksize edildi. Post operatif dönemde komplikasyon gözlenmedi. Lumbo sakral bölgede cilt lezyonu ile başvuran hastalar özenle incelenmeli ve ilave patolojiler konusunda dikkatli olunmalıdır.Öğe Kültüre edilmiş fleksör tendon fibroblastlarına 5-flourourasil uygulamasının transforming growth faktör beta-1 gen ekspresyonu üzerine olan etkisi(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2007) Karaçor, Zeynep; Keskin, MustafaFleksör tendon onarımları sonrasında postoperatif dönemde görülen yapışıklıklar önemli bir problemdir. Yapışıklık oluşumunu azaltmak için çok farklı farnakolojik ajanlar denenmiştir fakat halen klinik olarak rutin kullanılan bir ilaç bulunmamaktadır. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda tendon onarımı sonrasında, tek doz lokal 5- Flourourasil uygulamasının yapışıklığı azalttığı gösterilmiştir fakat etki mekanizması tam olarak bilinmemektedir. TGF-β1 ise tendon iyileşmesini düzenleyen ve yapışıklık oluşumunda etkili bir büyüme faktörüdür. 5-FU'in TGF-β1 gen ekspresyonu üzerine etkisini araştırmak amacıyla planlanan bu çalışmada köpekten elde edilen tendon fibroblastları kültüre edildi. Hazırlanan hücre kültürlerine 0 mgr/ml (kontrol) ve 5,15,25 mgr/ml dozlarında 5-FU bir dakika süre ile uygulandı. Tedaviden sonraki 3. ve 7. günlerde RNA izolasyonları yapılarak TGF-β1 gen ekspresyon düzeyleri reverse transkripsiyon ve polimeraz zincir reaksiyonu ile kuantifiye edildi. 3. ve 7. günlerde ölçülen TGF-β1 gen ekpsresyon düzeyleri değerlendirildiğinde, hem kontrol grubu hemde farklı dozlar arasında istatiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Ekpresyondaki 3. günden 7. güne kadar olan değişim yüzdeleri incelendiğinde ise, kontrol grubu ile diğer tüm dozlar arasında istatiksel olarak anlamlı fark bulundu (p<0.05). Bu fark en fazla % 89 + 12'lik bir azalma ile 25mgr/ml 5-FU uygulanan hücrelerde görüldü. 5-FU'in tendon hücrelerinden TGF-β1 expresyonunu azaltarak postoperatif tendon iyileşmesini olumlu yönde etkilediği düşünülmektedir.Öğe Öğrenen Ekonomi Türkiye: Kasım 2000-Şubat 2001 Krizinin Öğrettikleri(Selçuk Üniversitesi, 2006) Karaçor, ZeynepKriz, ekonomik, politik ve sosyal hayatta sürekli tekrarlanan bir yıkım ve yeniden onarım sorunu, toplumsal belirsizlik ve belirsizliğin giderilmesi için karar verilmesi gereken bir andır. Türkiye’nin Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinde yaşanılanlar bu tanımla örtüşmektedir. Bu ikiz krizler karar verme zamanını başlatmıştır. Bu ikiz krizler Türkiye’yi öğrenen ekonominin bir parçası haline getirmiştir. Çalışmada ikiz krizlerin neyi öğrettiği kriz süreci değerlendirilerek analiz edilmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak da kriz sonrası uygulanan politikaların öğrenen ekonominin yansıması olduğu kanısına varılmıştır.Öğe Poli?ti?k Konjonktür Dalgalanmaları Teori?leri? Çerçevesi?nde Seçi?m Ekonomi?si? Kavramı ve (1980-2004) Dönemi? Türki?ye Uygulaması(Selçuk Üniversitesi, 2004) Karaçor, Zeynep; Saraç, Taha BahadırDemokratik toplumlarda, siyasi otoritenin seçimi kazanmak için ekonomi politikalarını kendi amaçlan doğrultusunda yönlendirmesine seçim ekonomisi politikası denilmektedir. Literatürde bu olgu, politik konjonktür dalgalanmaları şeklinde tanımlanmakta ve politik konjonktür dalgalanmaları teorileri aracılığıyla İncelenmektedir. Politik konjonktür dalgalanmaları teorilerine göre, hükümetler seçimlerdeki güçlerini artırmak amacıyla, seçimler öncesinde kendi taraftarlarına iyi ekonomik çevre hazırlamak için para ve maliye politikaları aracılığıyla ekonomiyi manipüle edebilmektedirler. Bu noktada, çalışmada, politik konjonktür dalgalanmaları teorileri yardımıyla seçim ekonomisi politikalarının (1980-2004) dönemi Türkiye Ekonomisi üzerinde etkilerinin olup olmadığının araştırılması amaçlanmıştır.Öğe Poli?ti?ka Etki?si?zli?ği? Önermesi?: Türki?ye Ekonomi?si? Üzeri?ne Ampi?ri?k Bi?r Model Denemesi?(Selçuk Üniversitesi, 2003) Ay, Ahmet; Karaçor, ZeynepUygulanan ekonomi politikalarının başarısı oyunun kurallarının karar birimlerine açık ve net bir şekilde ifade edilmesi ile mümkündür. İktisatta rasyonellik aksiyomu gereği karar birimleri rasyonel kabul edilir ve bu karar birimlerinin amacı faydalarını maksimize etmektir. Bu durum karar birimlerinin, iktisat politikaları karşısında hemen aktif bir tavır takınıp iktisat politikalarının tamamen etkisiz hale gelmesine neden olmaktadır (Politika etkisizliği önermesi). Karar birimlerinin rasyonalitesi, mevcut veriler ışığında kendileri için en doğru kararı vermelerini varsayar. Dolayısıyla karar birimleri politika yapıcılarının olası bütün reaksiyonlarını elde ettikleri belli model çerçevesinde kullanarak tahmin etmeye çalışacaklardır. Karar birimlerinin bu davranışı politika uygulamalarını etkisiz hale getirecektir. Bunun için ekonomide izlenen sistematik politikalar başarılı olamayacaktır.Öğe Rasyonel Beklenti?ler Kuramında Enflasyon(Selçuk Üniversitesi, 1999) Karaçor, Zeynep1970’li yıllarda yaşanan stagflasyon sorununa karşı Keynesyen ekonomi teorisinin yetersizliği birçok makroekonomi teorisinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu teorilerden biri Rasyonel Beklentiler Teorisidir. Rasyonel Beklentiler Teorisi, beklentilerin rasyonelliği hipotezi ve piyasaların açıklığı hipotezleri esasına dayanmaktadır. Bu çalışmada Rasyonel Beklentiler Teorisinin politika içerikleri İncelenmektedir.Öğe Türki?ye Ekonomi?si?nde Uygulanan I?sti?krar Poli?ti?kalarının Tari?hsel Süreç I?çeri?si?nde Anali?zi? ve Bu Süreç I?çeri?si?nde Karar Bi?ri?mleri?ni?n Rolü(Selçuk Üniversitesi, 2001) Karaçor, Zeynep; Atabey, AyşegülTürkiye Ekonomisi 1980'li yıllardan bu yana sürekli bir kriz süreci içerisindedir. Bunun en önemli nedenlerinde biri de istikrarsızlık ve güven sorunudur. Türkiye'de toplumun her kesimi istikrarsızlıktan şikayetçi olmasına ve ekonomide istikrarın sağlanmasını istemesine rağmen, istikrarı sağlamak için gerekli fedakarlığı göstermekten kaçınmaktadır. İstikrar kararlarında, fedakarlığın tüm kesimlere eşit olarak dağıtılacağı ifade edilse de, bu fedakarlığın daha çok sabit gelirli ve ücretliler üzerinde kaldığı görülmektedir. Bu sorunların aşılabilmesi için, özellikle enflasyonun düşürülmesi ve uygulanacak ekonomi politikalarının güvenilirliğinin yanı sıra, karar birimleri arasında bir uzlaşma ortamının da sağlanması gerekmektedir.Öğe Türkiye İşgücü Piyasasına Yönelik Devlet Düzenlemelerinin İşsizlik Üzerine Etkisi: 1988-2018 Yılları İçin Müdahale Analizi(Selçuk Üniversitesi, 2019) Karaçor, Zeynep; Mangır, Fatih; Güvenek, Burcu; Kayhan, Asiyeİşgücü piyasasının iki önemli göstergesi olan istihdam ve işsizlik, aynı zamanda ekonominin makro düzeyiyle ilgili önemli fikirler verir. İstihdam ve işsizlik tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önemli sorunların başında gelmektedir. Özellikle 1970’li yıllardan itibaren tüm dünyada işsizlik oranlarının artışı ve istihdamın azalmasının beraberinde getirdiği ekonomik problemler, bu sorunlara yönelik araştırma ve düzenlemelerin artışına sebep olmuştur. İstihdam ve işgücü piyasasında belirlenen ilişki önemli bir yere sahip olup yasalarla düzenlenmiştir. İşgücü ile ilgili düzenlemeler aktif ve pasif işgücü piyasası politika ve düzenlemeleri olarak kategorize edilmektedir. Aktif işgücü piyasası düzenlemeleri, işsiz olarak nitelendirilen nüfusun işgücü piyasasında işe yerleştirilmesi hedefi üzerine odaklanmaktadır. Bu sebeple iş arayanların niteliklerini geliştirme, istihdam performansını arttırma ve yeni iş imkânı yaratma gibi konular üzerine eğilmektedir. Pasif işgücü düzenlemeleri ise işsizlik ödemeleri ve işsizlik sigortası gibi konulara ağırlık vermektedir. Ülkemizde de emek piyasasına yönelik pek çok düzenleme bulunmaktadır. Bu düzenlemelerden önemli iki tanesi 2003 yılında yürürlüğe giren ve Türkiye işgücü piyasasında önemli değişikliklere sebep olan 4857 sayılı İş Kanunu ve 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu’dur. 4857 sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte işgücü piyasasının esnekleşmesi yolunda önemli bir adım atılmıştır. Çalışma hayatının dinamik alt yapısı, teknolojik gelişmeler, rekabet, mevcut çalışma biçimlerinin değişerek yeni çalışma biçimlerinin oluşması gibi konular 4857 sayılı İş Kanunu’nun çıkarılmasına neden olmuştur. Bu kanunla işgücü piyasasının esnekleşmesi gündeme gelmiştir. Hem işçi hem işverenin haklarını hem de piyasanın ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran bu kanunla çalışma hayatı düzenlenmeye çalışılmıştır. İşçi ve işverenin kendi ihtiyaçlarına göre çalışma koşullarının belirlenmesinin önündeki engellerin kaldırılması amaçlanmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 90. Maddesine dayanılarak çıkarılan 4904 sayılı İş Kanunu ise işgücü piyasasında görülen mevcut boşlukların doldurulmasını hedef edinmiş ve İş Kurumu ile ilgili yeni düzenlemelere yer vermiştir. Bu doğrultuda İş Kurumu’nun sadece iş ve işçi bulma hizmetiyle sınırlı kalmaması, işgücüne gerekli eğitim, danışmanlık vb. hizmetleri sağlayarak vasıflı işgücü yaratılması yolunda adımlar atmasına karar verilmiştir. Bu çalışmada 2003 yılında yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu ve 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu’nun ve bu kanunlarla hayata geçirilen düzenlemelerin işsizlik üzerindeki etkileri 1988-2018 dönemi için Müdahale Analizi Yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir.