Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Karabacakoğlu, Aydın" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 20 / 20
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Bilateral Common Carotid Occlusion Without Neurological Deficit
    (2002) Karaköse, Serdar; Karabacakoğlu, Aydın; Solak, Hasan
    A 40-year-old man presented with pain and numbness in his right arm. On his clinical examination, no neurological deficit was found. Bilateral common carotid artery duplex sonography scan demonstrated no flow in either lumen. No abnormality was recognized on brain CT. On cerebral digital substraction angiogram, total occlusion of the brachiocephalic trunk and left carotid artery were shown. There was a modest stenosis in the left vertebral artery. Collateral circulation feeding the intracranial carotid system mainly originated from the left vertebrobasilar system. Previous cases of bilateral carotid occlusion are reviewed and discussed.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Böcek Sokmasına Bağlı Anaflakside MRG Bulguları: Olgu Sunumu
    (2001) Aydoğdu Kıreşi, Demet; Emlik, Dilek; Ak, Ahmet; Karabacakoğlu, Aydın; Karaköse, Serdar
    Anamnezinde böcek ısırması olan, anaflaksinin klinik bulguları ile birlikte bilinç kaybı ile gelen olgunun manyetik rezonans görüntüleme (MRG) bulguları literatür bilgileri ile birlikte tartışıldı. Olgu sunumu: 29 yaşında, daha önceden hiçbir şikayeti olmayan, hasta yakınları tarafından böcek ısırması anamnezi verilen olguda fizik muayenede anaflaksiye ait bulgular, bilinç kaybı ve hipotansiyon mevcuttu. MRG'de bilateral parieto-oksipital bölgede gri cevherde, bilateral kaudat nukleusta ve putamende T1'de hipo-T2'de hiperintens lezyonlar görüldü. Sonuç: Yetişkinlerde görülen hipoksik iskemik beyin hasarının nadir sebeplerinden biri olan böcek sokmasına bağlı anaflakside manyetik rezonans görüntüleme bulguları tanıda yardımcı olabilir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Characterization of focal liver lesions: Use of mangafodipir trisodium (MnDPDP)-enhanced MR images
    (2006) Karabacakoğlu, Aydın; Adıgüzel, Yüksel; Karaköse, Serdar; Kayaçetin, Ertuğrul; Haykır, Rahime
    Karaciğer lezyonlarının saptanması ve karakterizasyonunda mangofodipir trisodyum kullanımının etkinliğini değerlendirmek. Yöntem: Karaciğerde lezyonu olan 51 hasta [13 he-patoselüler karsinom , 18 metastaz, 14 hemanjiom, 3 kolanji-oselüler karsinom , 2 kist hidatik ve 1 fokal noduler hiperplazi kontratsız ve mangofodipir trisodyum kontrastlı MRG ile incelendi. Bulgular: Yavaş intravenöz infüzyonla mangofodipir trisodyum sonrası MRG incelemeleri infüzyondan 15-30 dk ve 24 saat sonra yapıldı. Kontrastlanma tüm hepatoselüler lezyon-larda (hepatoselüler karsinom ve fokal noduler hiperplazi) ve normal karaciğer parankiminde görüldü. Hepatoselüler karsi-nomlu hastaların lezyonlarında inhomojen kontrastlanma pa-terni görüldü. Nonhepatoselüler lezyonlarda (hemanjiom, metastaz, kolanjioselüler karsinom) mangofodipir trisodyum kontrastlı MRG incelemede kontrastlanma olmadı, kolanjioselüler karsinomlu tüm hastalarda, 14 metastaz ve 11 hemanjiomlu hastada rim benzeri kontrastlanma paterni saptandı. Sonuç: Mangofodipir trisodyum kontrastlı MRG, hepatoselüler ve nan-hepatoselüler tümörlerin güvenli bir şekilde ayırt edilmesine olanak sağlar, mangofodipir trisodyum kontrastlı MRG hepatoselüler lezyonların fonksiyonları ve morfolojik durumlarını gösterebilir. Bazı nonhepatoselüler lezyonlar kontrastsız MRG ile tanımlanamaz iken, kontrastlı incelemede vizüalize edilebilirler. Rim tarzı kontrastlanma metastazlar için spesifik değildir, mangofodipir trisodyum kontrastlı MRG güvenilir ve iyi to-lere edilir, karaciğer lezyonlarının noninvaziv tanısında yardımcı olabilecek bir inceleme yöntemidir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Characterization of focal liver lesions: Use of mangafodipir trisodium (MnDPDP)-enhanced MR images
    (2006) Karabacakoğlu, Aydın; Adıgüzel, Yüksel; Karaköse, Serdar; Kayaçetin, Ertuğrul; Haykır, Rahime
    Background/aims: We evaluated the characterization and detection of liver lesions using mangafodipir trisodiutn. Methods: A total of 51 patients with liver lesions [13 hepatocellular carcinomas , 18 metastases, 14 hemangiomas, three cholangiocellular carcinomas, two hydatic cysts, and one focal nodular hyperplasia (FNH)] were examined by unenhanced and mangafodipir trisodium -enhanced MRI. Results: After administration of mangafodipir trisodium by slow intravenous infusion, mangafodipir trisodium -enhanced MRI was performed at 15-30 min and 24 h. The enhancement appeared in normal liver parenchyma and all of the hepatocellular lesions (HCCs and FNH). The lesions in hepatocellular carcinomas patients showed a non-homogeneous enhancement pattern. Non-hepatocellular lesions (hemangiomas, metastases, CCCs) had no enhancement on mangafodipir trisodium -enhanced MRI examinations. The rim-like enhancement pattern was demonstrated in all patients with cholangiocellular carcinomas, and in 14 metastases and 11 hemangiomas. Conclusions: Mangafodipir trisodium -enhanced MRI permits reliable distinction between hepatocellular and non-hepatocellular tumors. Mangafodipir trisodium -enhanced MRI can show more functional and morphologic features of hepatocellular lesions. Some non-hepatocellular lesions which went undetected on unenhanced MRI were visualized after contrast enhancement of the liver. The rim-like enhancement pattern is not specific for metastases. Mangafodipir trisodium -enhanced MRI is safe and well tolerated and may aid in noninvasive diagnosis of liver lesions.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Contrast Media-enhanced Power Doppler Sonography for Evaluation of Hemangiomas and Malignant Tumors in the Liver
    (BLACKWELL PUBLISHING ASIA, 2003) Karabacakoğlu, Aydın; Karaköse, Serdar; Cil, Ahmet said; Kaya, Ahmet
    Aim: To evaluate the characterization of liver hemangiomas and malignant tumors using power Doppler sonography before and after intravenous injection of a sonocontrast agent. Methods: Forty-five patients with 57 liver tumors (22 hemangiomas, 24 metastases, 10 hepatocellular carcinomas (HCC) and one cholangiocellular carcinoma) were examined prospectively. The distribution (peripheral, central, mosaic) and extent (none, minimal, moderate and strong) of intratumoral flow pattern in each sonographic examination was subjectively classified. Results: The administration of the sonocontrast agent by bolus injection caused enhancement to gradually increase up to 2 min and lasted for 4-5 min. After injection of contrast agent, flow signals appeared or increased in 34 tumors. No signal enhancement was observed in 18 hemangiomas, four metastases and one HCC. The sensitivity and specificity of intratumoral vascularity for the detection of malignant liver tumors was 37.1 and 90.9% for unenhanced power Doppler sonography, and 85.7 and 81.8% for contrast-enhanced power Doppler sonography, respectively. Conclusion: Contrast-enhanced power Doppler sonography is superior to unenhanced power Doppler sonography in the demonstration of malignant tumor vascularity, and is helpful in differentiating between hemangiomas and malignant liver tumors. A specific flow pattern within the tumor is not established in primary and metastatic malignant tumors with contrast-enhanced power Doppler sonography. (C) 2003 Blackwell Publishing Asia Pty Ltd.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    CT Diagnosis of Granulomatous Mediastinitis due to Tuberculosis
    (ELSEVIER SCI IRELAND LTD, 1996) Ödev, Kemal; Özer, Faruk; Ceran, Sami; Karabacakoğlu, Aydın; Vural, Alaaddin
    Tuberculosis is an important cause of mediastinal granuloma with fibrosing mediastinitis [1,2]. Fibrosing mediastinitis is a chronic process and a late manifestation of mediastinal granuloma. Chronic granulomatous inflammation is characterized by slow progression of fibrosis and fibrocaseous granulomas which develop in the regional mediastinal lymph nodes [2,3]. Plain chest radiograph often confirms the presence of a widened mediastinum but rarely helps in defining the etiology. Cross-sectional imaging of the mediastinum by computed tomography (CT) has become the method of choice for further investigation of a mediastinal abnormality [4]. Magnetic resonance imaging (MRI), on the other hand, can show the vasocompressive effects of fibrosis without the need for intravenous contrast opacification [5]. We report two cases of chronic fibrosing mediastinitis, which is one of the late manifestations of tuberculous infection.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Detection of colonic masses with MR colonography
    (2006) Haykır, Rahime; Karaköse, Serdar; Karabacakoğlu, Aydın; Kayaçetin, Ertuğrul; Şahin, Mustafa
    Manyetik rezonansla görüntüleme temeline dayanan manyetik rezonans kolonografi kolon patolojilerinin teşhisinde yeni diagnostik bir metoddur. Bu çalışmada amacımız kolorektal kitlelerinin tanısında manyetik rezonansla kolonografinin tanısal etkinliğini değerlendirmektir. Yöntem: Klinikte, rektal kanama, gaitada gizli kan pozitifliği veya barsak alışkanlığında değişiklik gibi nedenlerle kolon patolojisinden şüphelenilen 33 olguya (20 erkek, 13 kadın; 28-85 yaşları arasında;yaş ortalaması 78,7) manyetik rezonans kolonografi ve konvansiyonel kolonoskopi yapıldı. Tüm olgulara uygun barsak temizliği yaptırıldı. Olgular manyetik rezonans masasına supin pozisyonunda yerleştirildi. 1000-1800 mi % 0,9 NaCl içerisine 15-20 mi 0,5 mmol gadopentetate dimeglumine ilave edilerek elde edilen karışım rektal lavman yoluyla verildi. Tüm olgularda kolon distansiyonu sonrası 3B GRE manyetik rezonans kolonografi ve tamamlayıcı manyetik rezonans imajları elde edildi. Bulgular: Manyetik rezonans kolonografinin kolorektal kitlelerde sensivitesi % 90 ve spesifitesi % 100 bulundu. Sedasyon ve analjezik gerekmeksizin iyi tolere edilen manyetik rezonansla kolonografinin tanıda doğruluk oranı % 94.3'tür. Sonuç: Manyetik rezonansla kolonografi kolonun görüntülenmesinde yeni bir tekniktir. Manyetik rezonans kolonografinin multiplanar görüntüleme yapabilmesi, az invaziv olması, kolorektal kanserlerin doğru evrelendirilmesinde etkin bir rolünün olması ve günlük kullanımda uygulanabilir olması gibi avantajları vardır. Manyetik rezonans kolonografi semptomatik hastalarda kolorektal kitlelerin görüntülenmesinde ve tespit edilmesinde umut vaat eden yeni bir tekniktir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Experimental Evaluation of the Effects of Zoledronic Acid on Regenerate Bone Formation and Osteoporosis in Mandibular Distraction Osteogenesis
    (W B Saunders Co-elsevier Inc, 2006) Pampu, A. Alper; Dolanmaz, Doğan; Tüz, Hakan H.; Karabacakoğlu, Aydın
    Purpose: The aim of this study was to evaluate the effects of systemically administered zoledronic acid (ZA) on the bone mineral density (BMD) and bone mineral content (BMC) at mandibular distraction sites in rabbits. Materials and Methods: Eighteen New Zealand white rabbits were randomly divided into 2 groups. Bone lengthening was performed in the left portion of the mandible through distraction osteogenesis at a rate of 0.5 mm every 12 hours for 5 days. While the experimental group rabbits were administered intravenous 0.1 mg/kg ZA, control group rabbits were given only saline infusion during operation. All animals were sacrificed at the end of the consolidation period of 28 days. The mandibles of all animals were removed and both the anterior and posterior pin regions of the regenerate and regenerate region were evaluated by dual energy x-ray absorptiometry (DEXA). BMD and BMC data were statistically analyzed. Results: Except for 1 rabbit from the experimental group that had an infection at the external pin region, all animals showed complete clinical healing. When the values in the group receiving ZA were compared with those of the control group, it was observed that the BMD values of the anterior pin region of regenerate, regenerate region, and posterior pin region increased by 23%, 20%, and 31%, respectively; and BMC values increased by 22%, 24%, and 32%, respectively. When data of these regions were compared, both BMD and BMC were found statistically different in all regions (P <.05). Conclusion: Results of this study showed that ZA had positive effects on new bone formation at and around the distraction gaps of the lengthened rabbit mandibles by distraction osteogenesis.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Femoral Sulcus Angle Measurements: an Anatomical Study of Magnetic Resonance Images and Dry Bones
    (2004) Murshed, Khalil Awadh; Çiçekçibaşı, Aynur Emine; Ziylan, Taner; Karabacakoğlu, Aydın
    The sulcus angle of the femoral trochlea is particularly important for evaluating the patellofemoral joint. Our experimental study aimed to assess the osseous femoral sulcus angle radiologically in the right and left knees and osteologically in the right and left femurs in males and females. The osseous sulcus angle of 28 male right, 22 male left, 21 female right and 29 female left knees was measured on magnetic resonance images (MRIs) and by a goniometer; the angle was measured in 40 right and 40 left femurs. In MRIs, the mean sulcus angle in males and in females was 134° ± SD 5.1° and 133.2° ± SD 6.7°, respectively. In the right and left knees it was 133.5° ± SD 5.2° and 134.5° ± SD 6.7° respectively. No statistically significant differences were found between right and left knees in MRIs. In dry bones, the mean sulcus angle in the right and left femurs was 142.2° ± SD 9.7° and 141.2° ± SD 7.9°, respectively, with no significant difference. Statistical comparisons between the mean sulcus angle in MRIs and in dry femurs showed highly significant differences (P < 0.01). Our results suggest that there are no differences in the femoral osseous angle between men and women or between the right and left sides. Differences in the techniques and methods of angle assessments could explain the differences in their values.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Gingivada pleksiform nörofibroma
    (2004) Savaş, Hatice; Karabacakoğlu, Aydın; Karaköse, Serdar; Durmuş, Ercan
    Neurofibromatosis type1 is the most common autosomal dominant disorder of the nerve sheath and best defined phakomatosis. It usually affects skeletal system, central nervous system, eye, endocrine gland and cardiovascular system. Gingival involvement is very rare. We report radiological findings of three patients with plexiform neurofibroma who had diffuse, unilateral gingival involvement.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Glenohumeral Instabilitelerde Pnömoartro-Bilgisayarlı Tomografi
    (2001) Yel, Mustafa; Karabacakoğlu, Aydın; Karaköse, Serdar; Arazi, Mehmet; Akçalı, Ömer
    Amaç: Travmatik, tek yönlü glenohumeral (GH) instabilitelerdeki kemik ve yumuşak doku değişikliklerini radyografi, bilgisayarlı tomografi (BT) ve pnömoartro-BT (PA-BT) ile incelemek ve artroskopi veya artrotomi bulgularıyla karşılaştırarak doğruluk oranlarını belirlemek. Çalışma planı: Glenohumeral instabilite saptanan ve cerrahi olarak tedavi edilen 20 hastanın (19 erkek, 1 kadın; ort. yaş 23.4; dağılım 17-41) omuz radyografileri, BT ve PA-BT incelemeleri değerlendirildi. Radyografi, BT ve PA-BT ile belirlenen kemik lezyonları ve yumuşak doku değişiklikleri, omuz artroskopi veya artrotomi bulgularıyla karşılaştırıldı; bu yöntemlerin tanıdaki etkinlikleri ve doğruluk oranları belirlendi. Sonuçlar: Kemik lezyonlarında artroskopi bulguları ile radyografi, BT, PA-BT bulguları karşılaştırıldığında, doğruluk oranları glenoid köşe kırığında radyografide %11.1 1/9), BT'de %100 (9/9), PA-BT'de %100 (9/9); Hill-Sachs lezyonunda sırasıyla %42.9 (3/7), %71.4 (5/7) ve %71.4 5/7) bulundu. Yumuşak doku lezyonlarında artroskopi bulguları ile PA-BT bulguları karşılaştırıldığında PA-BT' nin doğruluk oranı Bankart lezyonunda %81.8 (9/11), anterior kapsüler bollaşmada %95 (19/20) olarak belirlendi. Çıkarımlar: invaziv bir yöntem olmasına rağmen, PABT incelemesinin GH instabilitelerdeki kemik ve yumuşak doku değişikliklerini belirlemede başarılı ve ucuz bir görüntüleme yöntemi olduğu sonucuna varıldı.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hirschsprung's disease as a cause of severe iron deficiency anemia in an adult: Case report and review of the literature
    (2004) Kayaçetin, Ertuğrul; Kayaçetin, Serra; Karabacakoğlu, Aydın
    Amaç: Hirschsprung hastalığı erişkinlerde nadir olarak görülür.Konstipasyon , bulantı, kusma, kilo kaybı ve halsizlik semptomları olabilir. Hirschsprung hastalığı uzun dönemde hayat süresini kısaltır. Bu hastalarda dirençli anemi nadiren görülür. Bu olguda demir eksikliği anemisinin nadir bir nedeni olan adult Hirschsprung hastalığını sunmayı amaçladık. Olgu Sunumu: Ciddi demir eksikliği anemisi olan, 19 yaşında erişkin Hirschsprung hastası takdim edildi. Sonuçlar: Kronik konstipasyon ve demir eksikliği anemisi saptanan hastalarda adult Hirschsprung hastalığından şüphe edilmelidir. Tomografi ve manyetik rezonans bulguları bu hastalık için spesifik olmadığından kesin tanı için rektal biopsi gereklidir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hurler Sendromunda Kranial MRG Bulguları
    (2001) Karabacakoğlu, Aydın; Karaköse, Serdar; Deniz, Ergün; Ödev, Kemal
    Mukopolisakkaridozisin klinik olarak ağır formlarından biri olan Hurler sendromu, mukopolisakkaridozisin prototipi olup, a-L-iduronidaz eksikliği sonucu gelişir. Klinik ve radyolojik incelemeleri sonucunda Hurler sendromu tanısı alan bir olgunun diğer radyolojik bulguları ile birlikte kranial manyetik rezonans görüntüleme bulguları sunuldu.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Normal popülasyonda sakroiliak eklemlerin bilgisayarlı tomografi ile kantitatif değerlendirilmesi
    (2004) Çobankara, Osman Ege; Karabacakoğlu, Aydın; Karaköse, Serdar; Taştekin, Güngör
    Amaç: Çalışmamızda normal kişilerde cinsiyet, yaş, boy ve kilo parametreleri göz önüne alınarak sakroiliak (Sİ) eklemlerin anatomik, fizyolojik değişikliklerinin (Sİ eklem uzunlukları, eklem mesafeleri, skleroz kalınlıkları) saptanması ve bilgisayarlı tomografinin (BT) Sİ eklem patolojilerinde tanı duyarlılığı ve özgüllüğünün arttırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Radyoloji Anabilim dalımızda 2001-2002 yılları arasında; Sİ eklem şikayeti olmayan 70i erkek, 70i kadın toplam 140 olgunun; Sİ eklem uzunlukları, eklem mesafeleri, skleroz kalınlık ölçümleri koronal planda elde edilen Sİ eklem BT kesitlerinden yapıldı. Olgulardaki tüm ölçümler yaş, kilo, boy ve cinsiyet gruplarına göre karşılaştırıldı. Elde edilen ölçüm sonuçlarının student-t testi ve korelasyon testi ile istatistiksel analizi yapıldı. Bulgular: Cinsiyete göre yapılan istatistiksel analizde; her iki Sİ eklem uzunlukları erkeklerde kadınlara göre anlamlı olarak uzun bulundu. Sİ eklem aralıkları, eklem yüzlerindeki skleroz kalınlıkları açısından kadın ve erkek arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Yaşa göre yapılan istatistiksel analizde; yaşla birlikte Sİ eklem uzunluklarının ve eklem yüzlerindeki skleroz kalınlıklarının anlamlı derecede arttığı, ancak Sİ eklem mesafesinin anlamlı derecede azaldığı saptandı. Boya ve kiloya göre yapılan istatistiksel analizde; Sİ eklem uzunluğunun boy ve kiloyla birlikte anlamlı olarak arttığı, eklem mesafesinin ise anlamlı olarak azaldığı saptandı. Eklem yüzlerindeki skleroz kalınlığı boy ve kiloyla birlikte hafif artmakla beraber aralarında anlamlı fark saptanmadı. Sonuç: BT ile Sİ eklem uzunluğu, eklem mesafesi, eklem yüzlerindeki skleroz kalınlıklarının ölçülmesi, eklemin değişik parametrelere göre normal dağılımının gösterilmesi, Sİ eklem patolojilerinin normal bulgulardan ayrımında oldukça faydalı olacaktır. Başka bir değişle, bu ölçümler BT ile Sİ eklem patolojilerinin tanı duyarlılığı ve özgüllüğünün artmasına katkı sağlayacaktır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Pictorial Review - Ommon Locations of Hydatid Cysts
    (Blackwell Munksgaard, 2003) Kıreşi, D. A. ; Karabacakoğlu, Aydın; Ödev, Kemal; Karaköse, Serdar
    Hydatid disease is endemic in many parts of the world. It may develop in almost any part of the body. The location is mostly hepatic (75%) and pulmonary (15%), and only 10% occur in the rest of the body. In this article, the various imaging findings of hydatid cysts in unusual localizations are reviewed, based on our experience. Findings in brain, cavernous sinus, submandibular gland, thyroid gland, heart, pleura, chest wall, retrocrural tissue, kidney, spleen, pancreas, peritoneal cavity and inguinal canal, breast, bone and soft tissue are discussed.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Post-Traumatic Arteriovenous Fistula Presented With Hypertrophic Palmaris Digitalis II
    (Springer-Verlag, 2003) Görmüş, Niyazi; Karabacakoğlu, Aydın; Solak, Hasan; Karaköse, Serdar
    A 19-year-old female was admitted to our department because of a hypertrophic palmaris digitalis II of the left hand displaying color changes. A thrill was easily palpated over the medial part of the finger. A review of her history revealed that this hypertrophy occurred after a blunt trauma to the left hand. Angiography showed arteriovenous fistulas between the digital branches of the radial and ulnar arteries and cephalic vein at the palmaris digitalis II of the left hand. These arteriovenous connections were closed with simple ligation under regional anesthesia. Postoperatively she had no sign of ischemia, and no thrill was palpated or auscultated.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Semptomsuz tek taraflı serebellar agenezi
    (2002) Emlik, Dilek; Kıreşi, Demet; Karabacakoğlu, Aydın; Karaköse, Serdar
    Amaç: Nadir görülen, genellikle semptomsuz olan ve tesadüfen saptanan tek taraflı serebellar agenezi nedeniyle bir olgunun radyolojik bulguları ile birlikte sunulması amaçlandı. Olgu sunumu: Sensoriyo-nöral işitme kaybı nedeni ile cerrahi planlanan 14 yaşındaki erkek olguya yapılan posterior fossa ve kraniyal bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntülemede sağ orta kulak ve mastoidde havalanma kaybı ve skleroz, sağ serebellar hemisferde totale yakın yokluk saptandı. Sonuç: Tek taraflı serebellar agenezisi olan vakalar asemptomatik olsa da radyolojik tanı yöntemleri ile kolaylıkla tanınmaktadır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Three-dimensional MR and axial CT colonography versus conventional colonscopy for detection of colon pathologies
    (BAISHIDENG PUBLISHING GROUP INC, 2006) Haykır, Rahime; Karaköse, Serdar; Karabacakoğlu, Aydın; Şahin, Mustafa; Kayaçetin, Ertuğrul
    AIM: To evaluate the sensitivity and specificity of MR colonography (MRC) and CT performance in detecting colon lesions, and to compare their sensitivity and specificity with that of conventional colonoscopy. METHODS: Forty-two patients suspected of having colonic lesions, because of rectal bleeding, positive fecal occult blood test results or altered bowel habits, underwent the examinations. After insertion of a rectal tube, the colon was filled with 1000-1500 mL of a mixture of 9 g/L NaCl solution, 15-20 mL of 0.5 mmol/L gadopentetate dimeglumine and 100 mL of iodinized contrast material. Once colonic distension was achieved, three-dimensional gradient-echo (3D-GRE) sequences for MR colonography and complementary MR images were taken in all cases. Immediately after MR colonography, abdominal CT images were taken by spiral CT in the axial and supine position. Then all patients were examined by conventional colonoscopy (CC). RESULTS: The sensitivity and specificity of MRC for colon pathologies were 96.4% and 100%, respectively. The percentage of correct diagnosis by MRC was 97.6%. The sensitivity and specificity of CT for colon pathologies were 92.8%, 100%, respectively. The percentage of correct diagnosis by CT was 95.2%. CONCLUSION: In detecting colon lesions, MRC achieved a diagnostic accuracy similar to CC. However, MRC is minimally invasive, with no need for sedation or analgesics during investigation. There is a lower percentage of perforation risk, and all colon segments can be evaluated due to multi-sectional imaging availability; intramural, extra-intestinal components of colonic lesions, metastasis and any additional lesions can be evaluated easily. MRC and CT colonography are new radiological techniques that promise to be highly sensitive in the detection of colorectal mass and inflammatory bowel lesions. (c) 2006 The WJG Press. All rights reserved.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Tıkanma sarılıklarında preoperatif US ve BT bulgularının cerrahi girişim sonuçları ile karşılaştırılması
    (1995) Karabacakoğlu, Aydın; Ödev, Kemal; Açıkgözoğlu, Saim; Karaköse, Serdar; Tarhan, Serdar
    [Abstract not Available]
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Wilson Hastalığı: BT ve MRG Bulguları (Olgu Bildirisi)
    (2001) Emlik, Dilek; Aydoğdu Kıreşi, Demet; Karabacakoğlu, Aydın; Akpınar, Zehra
    Amaç: Bu çalışmada Wilson hastalığındaki kraniyal radyolojik bulguların literatür eşliğinde gözden geçirilmesi amaçlanmıştır. Olgu sunumu: Bazı nörolojik bozukluklar nedeniyle başvuran 14 ve 18 yaşlarındaki 2 olgudan birinin kraniyal MRG incelemesinde; bilateral, simetrik nükleus dentatus, mezensefalon, talamus, globus pallidus, kaudat nükleus, kapsüla interna ve eksternada TlA'da hipointens, T2A'da hiperintens, kontrast tutulumu göstermeyen lezyonlar izlendi. Aynı hastanın kraniyal BT incelemesinde tarif edilen bölgelere uyan hipodens alanlar mevcuttu. Diğer olguda benzer özellikteki lezyonlar, mezensefalon, talamus, putamen ve kapsüla internada saptandı. Sonuç: MRG'nin Wilson hastalığında tanı değeri olmakla birlikte, tedavinin izlenmesinde değeri azdır.

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim