Yazar "Karalezli, Giray" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe A case report: Ureteral triplication seen along with ipsilateral ureterocele(1999) Yurdakul, Talat; Karalezli, Giray; Karabacak, KadirThe fourth case of ureteral triplication associated with ipsilateral ureterocele is reported. Weigert-Meyer law was not valid for this case.Öğe Erectile Dysfunction and the Effects of Sildenafil Treatment in Patients on Haemodialysis and Continuous Ambulatory Peritoneal Dialysis(Oxford Univ Press, 2001) Türk, Süleyman; Karalezli, Giray; Tonbul, Halil Zeki; Yıldız, Mustafa; Altıntepe, Lütfullah; Yıldız, Alaattin; Yeksan, MehdiBackground. Sexual dysfunction, including erectile dysfunction, is common in patients with uraemia. Despite successful treatment of male sexual dysfunction with sildenafil in non-uraemic population, its efficacy in dialysis patients is unknown. Patients and methods. In this study, 35 male HD patients (mean age 48 +/- 12 years) and 15 male CAPD patients (mean age 44 +/- 12 years) were included. In the baseline period, haemoglobin, serum urea, and albumin, Kt/V, several hormonal parameters, Beck depression scale, and penile Doppler blood flow, (peak systolic velocity after intracavernous papaverine administration) were measured. The international index of erectile function (IIEF) form was used to evaluate erectile dysfunction. Sildenafil was given to patients with erectile dysfunction at a dose of 50-100 mg/day twice a week. Results. The percentage of erectile dysfunction was similar between patients on HD (71%) and those on CAPD (80%). Patients with erectile dysfunction were significantly older and had lower free-testosterone serum levels and penile blood flow than those without. In linear regression analysis for baseline IIEF score, penile blood flow was the only independent variable associated with erectile dysfunction. IIEF score increased to a similar extent after sildenafil treatment in both HD patients (from 8.10 +/-5.54 to 21.70 +/-9.61, P <0.001) and CAPD patients (from 9.90 +/-3.87 to 21.60 +/- 10.18, P=0.011). Changes in IIEF scores after sildenafil treatment were associated with baseline penile blood flow as an independent variable by linear regression analysis. Adverse events observed during sildenafil treatment were dyspepsia in two patients and headache in one patient. Conclusion. The rate of erectile dysfunction is high in dialysis patients. Penile blood flow is the most important factor for predicting both the development of erectile dysfunction and the response to sildenafil therapy in such patients. Oral sildenafil is an effective, reliable, well-tolerated treatment for uraemic patients with erectile dysfunction.Öğe Leiomyosarcoma of Spermatic Cord(2000) Karalezli, Giray; Yurdakul, Talat; Avunduk, Mustafa Cihat; Selçuk, AlaaddinSpermatik kordonun malign tümörleri seyrektir. Bunların pek çoğu sarkomlardır. 38 yaşında erkek hasta nontesti- küler skrotal kitle ile başvurdu. Hastaya sağ inguinal eksplorasyon yapıldı. Frozen section'daki malign kriterler nedeniyle hastaya geniş bir spermatik kordon diseksiyonu ile birlikte radikal orşiektomi uygulandı. Histopatolojik tanı leiomyosarkom idi.Öğe Üriner Sistem Kalsiyum Taş Hastalığına Bağlı Kemik Kütlesi Değişiklikleri(2008) Pişkin, Mehmet Mesut; Karalezli, Giray; Kılınç, MehmetAmaç: Üriner sistem taş hastalığı ülkemizde sık görülen bir patolojidir. Kalsiyum taşları bu hastalık grubunun en büyük kısmını oluşturur. Hiperkalsiüri, taş hastalarında en sık görülen metabolik bozukluktur ve bu hastalarda kalsiyum metabolizması bozularak kemik kütlesini etkileyebilmektedir. Bu çalışmada kalsiyum taş hastalığı bulunan hastalardaki kemikler kütlesindeki değişikliklerin araştırılması amaçlandı. Yöntem: Çalışmaya kalsiyum taş hastalığı tanısı ile takip edilen yaşları 20-50 arasında değişen (ortalama yaş 39.8) 41 erkek olgu alındı. Taş hastalığı hikayesi bulunmayan 20-50 yaşları arasında değişen (ortalama yaş 39.9) 40 erkek olgu ise kontrol grubu olarak alındı. Her iki grubun kemik kütle ölçümleri femur boynu ve lumbal vertebra düzeyinde dual-enerji-x-ray absorpsiyometri yöntemi ile yapıldı. Olgulara diyet kısıtlanması yapılmadan 24 saatlik idrar metabolik değerlendirmesi, kan biyokimyası testleri yapıldı. Bulgular: Çalışma grubu ile kontrol grubunun yaş dağılımları ve vücut kütle indeksleri arasında anlamlı fark saptanmadı (P0.097). Taş hastalığı bulunan olgulardan 20’si (% 48) hiperkalsiürik idi. Kemik mineral dansiteleri çalışma grubundaki 17 olguda (% 41), kontrol grubunda ise yalnızca bir olguda (% 2.5) düşük idi, gruplar arasında anlamlı fark vardı (P0.05). Osteoporoz ve osteopeni oranları çalışma grubunda kontrol grubuna göre fazla bulundu (P0.001, P0.001). Osteoporoz ile rekürrens arasında anlamlı ilişki bulundu (r0717, P0.01). Sonuç: Taş hastalığı osteoporoz için bir risk faktörüdür. Özellikle rekürren olgularda kemik kütlesi değerlendirilmeli, koruyucu önlemler alınmalı ve hastalar bilgilendirilmelidir.