Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Kaya, Baştürk" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Bağırsak Boğazı ve çevresinin (Konya) fiziki coğrafya özellikleri
    (Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Merkezi, 2017) Bozyiğit, Recep; Kaya, Baştürk
    Bağırsak Boğazı, Konya il merkezinin batısında yer alır. Kuzeyinde Aladağ (2339 m); doğusunda, Kızılören Dağı (2193 m); güneyinde Erenkilit Dağı (2193); batısında, Beyşehir-Suğla Depresyonu bulunmaktadır. Boğaz, Konya ve Beyşehir havzalarını birbirine bağlar. Bağırsak Boğazı ve çevresinde, Üst Permien’den günümüze kadar farklı jeolojik devirlerde oluşmuş formasyonlar görülmektedir. Boğazın kuzey kesimlerinde Trias-Jura yaşlı araziler dolomitik kalker ve dolomitler ile Miosen-Pliosen yaşlı kalker, kumtaşı, kiltaşı, marn, konglomera ve volkanik birimler yer almaktadır. Güney kesimlerinde tüf, tüfit, aglomera, ignimbirit, andezitik ve dasitik lavlar dikkati çeker. Bağırsak Boğazı ve çevresi, jeomorfolojik konum ve köken açısından dağlık sahalar, platoluk sahalar, Sağlık Ovası ve Bağırsak Boğazı olmak üzere dört bölüme ayrılmaktadır. Jeomorfolojik birimler arasında Bağırsak Boğazı oluşum ve sahip olduğu özellikler açısından jeostratejik öneme sahiptir. Araştırma sahasında, kış ve ilkbahar yağışlarının etkili olduğu yarı nemli iklim görülür. Farklı toprak tipleri yanında Bağırsak Boğazı’nın kuzey kesimlerinde organik madde bakımından zengin Kırmızımsı Kestane Rengi Topraklar, güney kesimlerinde ana kayaya bağlı Kireçsiz Kahverengi Topraklar geniş sahalar kaplamaktadır. Sahada yarı nemli iklim şartlarına uyum sağlamış step, çalı ve orman vejetasyonu görülmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Bozkır-Hadim-Belören arasındaki bölgenin (Konya) fiziki coğrafyası ile erozyon ilişkilerinin araştırılması
    (Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1995) Kaya, Baştürk; Ocakverdi, Hayrettin
    Bu araştırma 1994-1995 yıllan içerisinde yapılan arazi çalışmaları sonucu elde edilen ve tanımlanan vejetasyon, toprak ve taş örnekleri ile jeomorfolojik gözlemlerden ibarettir. Araştırma bölgesi İç Anadolu Bölgesi ile Akdeniz ikliminin kucaklaşarak yeniden şekillendiği Orta Toroslar'ın kuzey kesiminde yer alır. Alp-Himalaya dağ kuşağı üzerinde yer alan bölgede birçok antiklinal ve senklinal eksenleri oluşmuştur. Tamamen dağlık alandan oluşan bölge birçok vadi ve depresyon alanlarıyla parçalanmış görünümdedir. Araştırma bölgesi Jeolojik, Jeomorfolojik, iklim, bitki örtüsü ve toprak özellikleri yönünden oldukça ilginçtir. Jeolojik açıdan temelini paleozoik ve daha eski olması muhtemel kayaçların oluşturduğu formasyonlar, üzerinde lekeler halinde Mesozoik formasyonlardan oluşmuş üst kretase kalkerleri ve en üstte de Neojen depolan bulunmaktadır. Araştırma bölgesinde yer alan Hadim'in yıllık yağış toplamı 660.2 mm. olup ortalama yıllık sıcaklığı 9,7 °C, Bozkır'ın ise yıllık yağış toplamı 496 mm. ve ortalama yıllık sıcaklık değeri ise 10.3 °C'dir. Oysa bu değerler 2104 m. yükselen Aktepe'de 986 mm.9.2 °C, 1347 metre yüksekliğindeki Kartal Tepe'de 577.6 mm. 9.8 °C, 1420 m. yüksekliğe sahip Büyük Oba Yaylasında 617 mm. 9.2 °C ile 700 metrelik yükseklik değerine sahip Göksu vadisinde yer alan Yerköprüde 228.2 mm. 14 °C dir. Bu durumu ile araştırma bölgesi iklim yönünden oldukça ilginçtir. Çok çeşitli iklim, bitki örtüsü, topoğrafik yapı, ana materyal ve jeolojik geçmişe sahip olan bölgede Kırmızı-Kahverengi Akdeniz topraklan önemli bir yer tutar. Ayrıca Kırmızı-Kestanerengi topraklar ile Kireçsiz Kahverengi onnan toprakları da bölgede yer almaktadır. Araştırma bölgesi aşın derecede biyotik ve abiyotik faktörlerin etkisi altında olup bu faktörlerin olumsuz etkilerine karşı hiçbir önlem alınmamıştır. Çünkü, bölgede tarım arazisi ve mer'a olarak kullanılacak alanlar kısıtlı olduğundan otlatına için hedef ormanlık sahalar alınmıştır. Ayrıca ormanlık sahalarda kesim hızla devam etmekte olup, bu olumsuz faktörlerin etkisiyle bitki örtüsünden arınan bölgede, şiddetli yağmur erozyonu görülmektedir. Bu nedenle erozyonun hızla arttığı bölgede geriye kalan sahalardaki bitki örtüsü ise çok bozuk orman vejetasyonu step ve kültür bitkileri şeklindedir. Geniş yayılış gösteren step vejetasyonu Burunkoz bayırında Astragalus microcephalus birliği ile Çataloluk mevkiinde Marribium glabosum birliği yer alır. Orman vejetasyonu olarak Çataloluk mevkiinde Abies cilicica ssp. isaurica ormanı, Büyük Oba Vadisinde Pinus nigra, Gözetonu Tepe'deJ uniperns excelsa, Bel ören, Hadim arasında ve Göksu vadisinin yamaçlarında ise Quercus cerris, Quercus libani elemanları yer almaktadır. Ayrıca birçok kültür bitkisinin yetiştirildiği bölgede bağcılık oldukça ileridir. Erozyonun kol gezdiği bölgede gerekli önlemler alınmadığı takdirde bitki örtüsünün bugünkü durumundan eser kalmayacaktır. Bu nedenle bölgenin iklim, toprak ve topoğrafya şartlarına uyum sağlamış bitki örtüsünün korunması erozyonun kontrol altına alınmasında en etkili yöntem olacaktır. Bu nedenle erozyonun sistemli bir şekilde önlenebilmesi alınacak önlemlerin birbirini tamamlayacak tarzda uygulanması ile mümkün olacaktır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Hadim (Konya) ve Çevresinin Florası
    (1998) Kaya, Baştürk; Ocakverdi, Hayrettin
    Araştırma alanı, Göksu vadisi ile Akdenize bağlanmakla birlikte diğer kesimleri tamamen dağlık alanlardan ibarettir. Fitocoğrafik olarak, Akdeniz ve İran-Turan bölgelerinin geçiş zonundadır. Büyük bölümü ormanlarla kaplı olan araştırma alanından 1995-1996 yıllarında 655 bitki örneği toplandı. Örneklerin adlandırılması sonucu 65 familyaya bağlı 242 cins, 302 tür belirlendi. Türlerin 87'si (%19.0) İran-Turan, 57'si (%12.5) Akdeniz, 15'i (%3.3) Avrupa-Sibirya, diğerleri de çok bölgelidir. Endemik bitki sayısı da 73 tane (%16.0) 'dir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Harran Ovası ve Çevresi?ndeki? Tarım Arazi?leri?nde Tuzluluk Problemi? ve Bu Problemi?n I?kli?m Özelli?kleri?yle I?li?şki?si?
    (Selçuk Üniversitesi, 2005) Başkan, Hasan Ozan; Akış, Ayhan; Kaya, Baştürk; Seferov, Rehman
    Araştırma sahasında geçmiş dönemlerde, önemsiz düzeylerde var olan tuzluluk problemi, 1995 yılında baraj sulamasının başlamasından sonra tarım arazilerinde ciddi bir problem halini almıştır. Sahada yer alan Harran Ovası’nda, farklı derecelerde tuzluluk problemi çeken topraklar yaklaşık 15.000 hektardır. Sahada tuzluluğun nedenlerini; iklim koşulları, toprak özellikleri, taban suyunun yüksek olması, sulama sularının kaliteli olmayışı, yanlış ve aşırı sulama, morfolojik özellikler, arazi kullanımındaki yanlışlıklar ve sulama sonucu biriken suların tarım arazilerinden dışarıya tahliye edilememesi oluşturur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Konya Şartlarında Yağış, Sıcaklık ve Bitki Örtüsü İlişkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2009) Kaya, Baştürk; Aladağ, Caner
    Yeryüzün de mevcut bitki örtüsünün dağılışı ve bitki alanlarının sınırı sürekli olarak dış faktörlerin etkisiyle değişime uğramıştır. Bitkilerin dağılışına etki eden bu dış faktörler, jeolojik, jeomorfolojik, edafik ve iklimsel kökenlidir. Bunlara bitki yetişme şartları denir. Bu şartlar içerisinde en fazla değişmeler ise iklimsel özelliklerde meydana gelir. Bunun için bitki coğrafyası çalışmalarında iklim konusuna ayrı bir önem verilir. İklim elemanları ise oldukça çeşitli olup, bunlar içerisinde sıcaklık ve yağışın bitkilerin yayılışında ve gelişiminde önemli etkileri söz konusudur. Dolayısıyla iklimsel değerlendirmeler bu iki parametreye dayandırılmıştır. Bu araştırmada, Konya meteoroloji istasyonunun 1975-2006 yıllarına ait günlük sıcaklık ve yağış verileri kullanılmıştır. Elde edilen veriler değerlendirildiğinde bitki örtüsünün yetişme devresinin başlangıcı 28 Mart ve bitiş tarihi 4 Kasım olarak belirlenmiştir. Yetişme süresi ise Konya için 220 gün olarak hesaplanmıştır. Yıllık yağış toplamı 321 mm, yetişme süresi içerisinde düşen yağış miktarı ise 169,9 mm’dir. Ayrıca bu verilere dayanılarak, günlük ortalama sıcaklıkların seyri, donlu gün sayıları ve frekansları, düşük sıcaklık değerleri, günlük ölçümlere göre sıcaklık frekansları, kritik ve optimum sıcaklık değerleri, aylık ve yıllık yağış etkinlik indis değerleri, sağanak yağış frekansları ve muhtemel yağış değerleri hesaplanarak gerekli tablolar hazırlanmış ve grafikleri çizilmiştir. Bu istatistiksel sonuçlar incelendiğinde, Konya’nın yarı-kurak alt Akdeniz biyoiklim katına girdiği söylenebilir. İklim özelliği ve arazi yapısı itibariyle de Konya’nın bitki örtüsü ova stepi görünümünde olup, orman gelişimine elverişli değildir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Maki ve Garig Topluluklarının Türkiye’deki Yayılış Alanları ve Ekolojik Özelliklerinin İncelenmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2009) Kaya, Baştürk; Aladağ, Caner
    Türkiye Holarktik flora alemi içerisinde yer alıp üç fitocoğrafik bölgeye ayrılmaktadır. Bu fitocoğrafik bölgelerin önemli bir kısmı Akdeniz flora bölgesine dahildir. Ilıman ve yağışlı kışlar, sıcak ve kurak yazlarla karakterize edilen Akdeniz iklimi sklerofil karakterde bitki örtüsünün gelişmesine imkan sağlamıştır. Maki ve garig bitkileri bu iklim kuşağı içerisinde önemli topluluklar oluşturur. Maki Akdeniz iklim koşullarında doğal olarak yetişen bir bitki topluluğudur. Makinin orman oluşturma özelliği yoktur. Kızılçam ormanının antropojenik etkilerle tahrip edildiği alanlara yerleşen maki sekonder makidir. Akdeniz havzasında yayılış gösteren sklerofil bitkiler ana kaya ve toprak özelliklerinden çok iklimsel dinamizm gösterir. İklim özellikleri incelendiğinde yıllık ortalama sıcaklık 12-18 °C civarındadır. Yağışların yaklaşık yarısı kasım ve mayıs ayların da arasında düşmektedir. Bu aylar arasında düşen yağışlar yer yer 1000 mm ulaşır. Özellikle yaz döneminin kurak geçmesi bu bölgede kuraklığa dayanıklı bir vejetasyon tipinin gelişmesine imkân sağlamıştır. Akdeniz fitocoğrafik bölgesinin jeolojik yapısını volkanik, metamorfik ve tortul kayaçlar oluşturur. En yaygın kaya grubu Mesozoyik ve Tersiyerde oluşmuş kireçtaşlarıdır. Ayrıca çeşitli jeolojik dönemlerde oluşmuş, serpantin, gre, gabro, peridotit, şist, mikaşist, gnays, marn, bazalt, andezit, dolorit, spilit ve porfirit gibi kayaçlara da rastlanmaktadır. Toprak istekleri bakımından benzer özellik gösterseler de makiler az kireçli, garigler ise kireçli toprakları tercih eder. Maki bitkileri yatay yönde Akdeniz iklim etkisinin görüldüğü iç kesimlere kadar sokulabilirken, dikey yönde Akdeniz kıyılarında 700-800 m’lere, Ege kıyılarında 400-600 m’ye ve Marmara kıyılarında 300-400 m’ye kadar çıkabilmektedir. Maki bitkileri içerisinde Fabaceace, Lamiaceae ve Ericaceae familyalarına ait türlerin çoğunlukta olduğu görülür. Colutea melanocalyx Boiss.& Heldr. ssp. melanocalyx, Dorystoechas hastata Boiss. & Heldr. ex Bentham, Lavandula stoechas L. cariensis (Boiss.) Rozeria, Quercus auceri Jaub. et Spach. gibi maki bitkileri ise Türkiye için endemik türlerdir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Manavgat Çayı havzasının bitki coğrafyası
    (Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2002) Kaya, Baştürk; İnan, Nuri
    Bu çalışma, Batı Toroslar'ın Doğu Provensinde yer alan Manavgat Çayı Havzası 'nda gerçekleştirilmiştir. Havza, kuzeyde Reze Dağı, Küpe Dağı ve Akdağ gibi kütlelerle Beyşehir Havzası'ndan ayrılırken, su bölümü çizgisi doğuda Gidengelmez Dağlan ve Şerif Dağı gibi orografik zirvelerden geçer. Aynca, Havza'nın doğusunda yer alan Karpuz Çayı'nın su bölümü çizgisi de kıyıya yalan kesimlerde havzaya sınır teşkil eder. Güneyde ise, Akdeniz kıyıları doğal bir sınır oluşturur. İnceleme sahası, batıda da Köprü Çayı'nın su bölümü çizgisi ile ayrılır. Bu çalışma, iki bölüm halinde ele alınmıştır. Birinci bölümde, bitki örtüsünün dağılışını etkileyen ekolojik faktörlerin analizi yapılmıştır. Bu maksatla bitki örtüsünün yetişme şartlarından olan iklim, topografya ve toprak ilişkileri incelenerek bitki örtüsü ile bağlantısı ortaya konulmuştur. İkinci bölümde ise, bitki topluluklarının dağılışı üzerinde durulmuştur. Sahada yetişme şartlarının elverdiği ölçüde ortaya çıkan, asıl Akdeniz ormanları, yarınemli yüksek dağ ormanları, maki bitkileri ve alpin bitkilerin ayrıntılı incelemesi yapılnıştır. Aynca bitkilerin, _yatay ve dikey yöndeki dağılışları araştırılmış ve bu toplulukları oluşturan bitki türleri ayn ayn tespit edilmiştir. Havza'da asıl Akdeniz ormanları kıyıdan itibaren hemen başlar ve dağların güneye bakan yamaçlarında 1250 metre seviyesine kadar saf topluluklar teşkil eder. Bu ormanların karakteristik türünü kızılçam (Pinus brutia) oluştururken, bunun tahrip edildiği yerlerde maki topluluklarına rastlanır. Kızılçam yetişme şartlarının elverişliliği ölçüsünde dağlık kütlelerin özellikle güney yüzlerinde 1500-1600 metre seviyelerine kadar çıkabilir. Orman altı vejetasyonu durumundaki makilerin oluşturduğu çalı kuşağının hakim türü ise, kermes meşesi (Quercus coccifera) olarak tesbit edilmiştir. Asıl Akdeniz ormanları ile yarınernli yüksek dağ ormanları arasındaki sınır kesin olmayıp, bu iki formasyon arasında bir geçiş kuşağı yer alır. Ekoton karakterli bu geçiş kuşağı 1250-1500 metreler arasındaki kademede yayılış gösterir. Her iki kuşağın da özelliğini yansıtan bu kademedeki orman formasyonunun ağaç türlerini ise, kızılçam (Pinus brutia), sedir (Cedrus libani), göknar (Abies cilicica), boylu ardıç _(Juniperµs e?(çe_lca), a.ndız. (Juniperus drupacea), katran ardıcı. (Juniperus oxycedrus), kokulu ardıç (Juniperus foetidissima) ve karaçam (Pinus nigra) teşkil eder. Aynca bu kuşakta çoğunu Tersiyer reliktlerin (Acer monspessulanum, Ostyra carpinifolia) oluşturduğu yayvan yapraklı türlere de rastlanır. Geçiş kuşağının üzerinde yannemli yüksek dağ ormanlarının asıl yayılış sahasına girilir. Kızılçamın tamamen ·sahadan çekildiği bu kuşağın karakteristik ağaçlarını göknar (Abies cilicica), sedir (Cedrus libani), boylu ardıç (Juniperus excelca), kokulu ardıç (Juniperus foetidissima) ve andız (Juniperus drupacea) oluşturur. Bu kuşakta, genellikle 1500-2000 metre seviyelerinde göknar, sedir ve karaçamdan kurulu orman toplulukları görülür. Ancak, bu seviyenin üzerinde boylu ardıç ve kokulu ardıç küçük çaplı topluluklar oluşturarak yer yer 2000-2300 me1!eye kadar çıkabilmektedir. Havza'nın hemen her yerinde yayılışı söz konusu olan diğer bir formasyonu da makiler oluşturur. Alan kaplayan maki formasyonu kıyıdan itibaren 200-300 metre yüksekliğine kadar izlenebilir. Asıl Akdeniz orman kuşağında kızılçama bağlılığı söz konusu olan maki elemanlannın çoğu kızılçamın çıkabildiği 1500-1600 metre seviyelerine kadar çıkabilmektedir. İnceleme sahasında bütün orman kuşaklarında görülen maki elemanlarının esasını kermes meşesi (Quercus coccifera), katran ardıcı (Juniperus oxycedrus), menengiç (Pistacia terebintb.us ), akçakesme (Phillyrea latifolia) ve tesbih (Styrax offıcinalis) oluşturur. Havza' da yükseltisi 2000 metreyi geçen önemli zirvelerin üzerinde alpin çayırlar kuşağı yer alır. Ancak bu kesimlerde yaylacılık faaliyetleri dolayısıyla aşın derecede sürü otlatmacılığı, vejetasyonun doğal yapısını bozmuştur. Tür zenginliğinin kaybolduğu bu formasyonun, önemli bitkilerini kamefitik dikenli çalılar oluşturur. Bu gün, ancak birkaç türle temsil edilen bu bitkiler Acanthalimon ssp., Genista ssp., Astragalus ssp., Euphorbia ssp., ve Tymus ssp. dir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    New copper(II) and nickel(II) complexes of 4-morpholinoaceto-phenone thiosemicarbazone: Structural, electrochemical and antimicrobial studies
    (WILEY-V C H VERLAG GMBH, 2007) Bingöl, Haluk; Coşkun, Ahmet; Akgemci, Emine Güler; Kaya, Baştürk; Atalay, Tevfik
    4-Morpholinoacetophenone thiosemicarbazone, MAPT, and its nickel(II) and copper(II) complexes have been prepared and characterized by elemental analysis, magnetic susceptibility, spectral methods (FT-IR, H-1 NMR) and cyclic voltammetry. Electrochemical behaviors of the complexes have been studied by cyclic voltammetry in DMF media showing metal centered reduction processes for both of them. The redox properties, nature of the electrode processes and the stability of the complexes were discussed. [Cu(MAPT)(2)]Cl-2 complex shows Cu(II)/Cu(I) couple and quasi-reversible wave associated with the Cu(III)/Cu(II) process. The reduction/oxidation potential values depend on the structures of complexes. Also, the antimicrobial activities of these complexes were determined against S. aureus, E. coli and B. subtilis.

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim