Yazar "Kaya, Emine" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Comparison of Adverse-Event Profiles of Intravenous Low-Molecular-Weight Iron Dextran and Iron Sucrose in Peritoneal Dialysis Patients(INFORMA HEALTHCARE, 2011) Solak, Yalcin; Atalay, Huseyin; Guney, Ibrahim; Turkmen, Kultigin; Kaya, Emine; Turk, SuleymanBackground: Both erythropoiesis-stimulating agents and iron treatments are underutilized in peritoneal dialysis (PD) patients. Studies to evaluate safety profiles of various intravenous iron preparations are limited in PD patients compared to hemodialysis. No study in the literature compared safety of low-molecular-weight iron dextran (LMW-ID) with that of iron sucrose in PD patients. We aimed to compare adverse-effect profiles of LMW-ID and iron sucrose with varying dosing schedules in PD patients with a hope to foster use of parenteral iron solutions in PD patients. Methods: We retrospectively reviewed patient charts and included patients who were administered iron sucrose or LMW-ID parenterally. Sociodemographic characteristics, clinical features, and pertinent laboratory data were collected. Adverse events which were deemed to be related to infusion of parenteral iron were recorded. We double-checked both physician records and nursing documents for observed adverse events. Results: A total of 167 chronic PD patients were included in the study, and 92 patients were administered LMW-ID, whereas 75 patients were administered iron sucrose. Only one adverse event occurred in a patient who was administered 500 mg iron sucrose in a single infusion. Conclusions: This study showed the comparable safety of LMW-ID in varying doses over that of iron sucrose in PD patients.Öğe Determination of Population Development and Infestation Rate of The Beet Armyworm [Spodoptera Exigua (Lepidoptera: Noctuidae)] in Sugarbeet Fields in Ilgın (Konya) District(Selçuk Üniversitesi, 2019) Kaya, Emine; Ünlü, LeventThis study was carried out in sugar beet fields (Centrum, Düger and Karaköy) in the center of Ilgın, the district of Konya between the years of 2017-2018. With this study, it is aimed to determine infestation rate, the first adult emergence time, adult population abundance, adult population peaks and adult activity duration in nature, which are essential criteria required for the management of Beet armyworm [Spodoptera exigua (Lep.: Noctuidae)] in Ilgın. The population development of S. exigua was monitored by sexual attractive pheromone traps. As a result of the study, it was determined that the adults of Spodoptera exigua were first caught in sexual attractive traps in the first half of May. In order to determine the infestation rate caused by the pest, weekly beans were sampled from the period of sugarbeet with 8-10 leaves. The adult population peaked twice during the all years, including June and July. The date when adults were caught in traps was in the first half of September every two years. With these results, it was determined that S. exigua adults were active in nature for at least four months (May-September). The average infestation rate of the fields in 2017-2018 was 0.0- 0.1%, 0.1- 0.1% in Düger and 0.2- 0.2% in Karaköy, respectively. Although the population of the pest does not increase every year, it might create an outbreak in some years. It is recommended that our producers continuously monitor the population of the pest.Öğe Diyaliz hastalarının acil servise başvuru paterni ve klinik sonuçlarının değerlendirilmesi(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) Kaya, Emine; Yeksan, MehdiAmaç: KBY nedeniyle diyalize giren hastalar birçok şikayetle acil şartlarda kliniklere başvurabilirler. Bu çalışmamızda hastanemizin acil servisine başvuran herhangi bir diyaliz programına devam eden kronik böbrek yetmezlikli hasta dosyalarının retrospektif olarak taranarak; demografik ve klinik bilgiler ile beraber en sık konulan tanılarla tercih edilen tedavilere dikkat çekilmesi amaçlandı. Gereç ve yöntem: 30.10.2005-01.09.2010 tarihleri arasında Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Servis Departmanı'na başvuran KBY tanılı 683 hasta dosyası tarandı. Bunlardan kriterlerimize uygun olan, 189'u HD, 35'i PD yapmakta olan 224 hasta çalışmaya dâhil edildi. Dosyalardan hastaların demografik bilgileri, klinik özgeçmiş bilgileri, acil servise başvuru şikayetleri, başvuru anındaki laboratuar bulguları, hasta adına istenen klinik konsültasyonlarının isimleri, aldıkları tanılar, verilen tedaviler ve klinik sonuç ile ilgili bilgiler analiz edildi. Bulgular: 224 hastanın 69'u acil servise birden fazla kez başvurmuştu. HD grubunda en sık başvuru şikayeti nefes darlığı iken PD hasta grubunda karın ağrısı idi. Hastaların komorbidite oranları karşılaştırıldı. PD grubunda yalnızca DM daha sık bulundu (%37,1). Acil gözlemde kalış süresi 1-5 gün, acil yoğunda kalış süresi 1-7 gün, devredildikleri klinikte yatış süresi HD hastalarında ortalama 5 gün, PD hastalarında ise 7 gün idi. Tüm hastaların %14,3'ü klinik takiplerinin sonunda hayatını kaybetmişti. Ölen hastaların 17'si enfektif nedenlerle, 4 hasta kardiyak nedenlerle, 4 hasta serebrovasküler hastalık nedeniyle ölmüştü. Başvuran hastaların %29,5'i aynı gün HD'e alınmış. Tüm hasta grubunda en sık istenen konsültasyon dahiliye, ikincisi ise kardiyoloji idi. Mortalite ilişkili faktörlere bakıldığında anemnezinde serebrovasküler hastalık öyküsünün olması, acil serviste antibiyotik kullanımının olması ve hastalarda ventilatör kullanılması mortalite ile istatistiki olarak anlamlı bulundu. Sonuç: Rutin diyalize giren hastaların acil servise başvuru şikayet paterni oldukça geniştir. Konulan tanılar ışığında çoğu hasta klinik takip ve tedavi için değişik servislere devredilirken bir kısım hasta da yapılan gözlem ya da medikal tedavilerinin ardından aynı gün taburcu edilmektedir. Bazı hastaların ise acil servisteki medikal tedavileri yalnızca HD tedavisinden ibarettir. Bu da diyaliz hastalarının bir kısmının ek diyaliz ihtiyacının olduğunu göstermektedir. Taramada mortalite ile diyaliz tipi ve çoğu komorbid durum arasında anlamlı farklılık yoktur.Öğe Ilgın (Konya) ilçesinde şekerpancarı alanlarında çizgili yaprakkurdu [Spodoptera exigua (lepıdoptera: noctuıdae)]'nun popülasyon gelişimi ve bulaşıklık oranının belirlenmesi(Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Kaya, Emine; Ünlü, LeventBu çalışma, 2017-2018 yıllarında Ilgın (Konya) ilçe merkezinde (Merkez, Düger ve Karaköy) şekerpancarı tarlalarında yürütülmüştür. Çalışma ile, Ilgın'da çizgili yaprakkurdu [Spodoptera exigua (Lep.: Noctuidae)]'nun mücadelesi için gerekli önemli kriterlerden ilk ergin çıkış zamanı, ergin popülasyon gelişimi, popülasyonun en yüksek olduğu dönemler, erginlerin doğada aktif olarak bulunduğu süre ve bulaşıklık oranının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Spodoptera exigua'nın popülasyon gelişimi eşeysel çekici feromon tuzakları ile izlenmiştir. Zararlının sebep olduğu bulaşıklık oranını tespit etmek için şekerpancarının 8-10 yapraklı olduğu dönemden itibaren haftalık olarak örneklemeler yapılmıştır. Çalışma sonucunda, S. exigua'nın erginlerinin her iki yılda da ilk olarak mayıs ayının ilk yarısında tuzaklarda yakalandığı belirlenmiştir. Ergin popülasyonu yıl içerisinde haftalık olarak haziran (11 adet/tuzak) ve temmuz (8 adet/tuzak) aylarında olmak üzere belirgin iki tepe noktası oluşturmuştur. Erginlerin tuzaklarda yakalandığı son tarih ise her iki yılda da eylül ayının ilk yarısında olmuştur. Bu sonuçlarla S. exigua erginlerinin doğada dört ay (mayıs-eylül) aktif olduğu tespit edilmiştir. Tarlaların zararlı ile ortalama bulaşıklık oranı 2017-2018 yıllarında sırasıyla Merkez'de %0.0-%0.1, Düger'de %0.1-%0.1 ve Karaköy'de %0.2-%0.2 oranında saptanmıştır. Zararlının popülasyonu her yıl artmamakla birlikte bazı yıllar salgın oluşturabilmektedir. Bu salgınların olabileceği yıllarda zararlı ile mücadelede başarı sağlayabilmek için önceden tahmin ve erken uyarı sistemleri ile ilgili çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bu nedenle üreticilerimizin zararlının salgın yapması önleyebilmek için her S.exigua popülasyonunu feromon tuzaklarıyla takip etmeleri tavsiye edilmektedir.Öğe PETROL FİYATLARI VE FİNANSAL SIKINTI ARASINDAKİ İLİŞKİ: TÜRKİYE İÇİN BİR ARDL YAKLAŞIMI(Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2017) Kaya, Emine; Açdoyuran, BengüGelişmekte olan piyasalarda likidite, bankacılık ve borç krizlerinin kaynakları ile ilgili birçok araştırma bulunmaktadır. Ancak, finansal krizlerle ile ilgili çalışmalar daha çok likidite, borç ve bankacılık krizleri üzerinde yoğunlaşmış, hisse senedi piyasası ihmal edilmiştir. Nitekim, finansal sistemi değerlendirmek için hisse senedi piyasasının ve bankacılık sektönün eş zamanlı olarak incelenmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı Türkiye için finansal sıkıntı endeksi oluşturmak ve finansal sıkıntı ile petrol fiyatları arasındaki ilişkiyi tespit etmektir. Bu bağlamda ilk olarak Türkiye için finansal sıkıntı endeksi hesaplanmış, ardından finansal sıkıntı ve petrol fiyatları arasındaki ilişki ARDL yaklaşımı ile incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre, finansal sıkıntı endeksi finansal krizleri öngörmede başarılı olmuş ve petrol fiyatları ile finansal sıkıntı arasında negatif yönlü bir ilişki tespit edilmiştir.Öğe Petrol Fi̇yatları ve Fi̇nansal Sıkıtı Arasındaki̇ İli̇şki̇: Türki̇ye İçi̇n Bi̇r Ardl Yaklaşımı(Selçuk Üniversitesi, 2017 Nisan) Kaya, Emine; Açdoyuran, BengüGelişmekte olan piyasalarda likidite, bankacılık ve borç krizlerinin kaynakları ile ilgili birçok araştırma bulunmaktadır. Ancak, finansal krizlerle ile ilgili çalışmalar daha çok likidite, borç ve bankacılık krizleri üzerinde yoğunlaşmış, hisse senedi piyasası ihmal edilmiştir. Nitekim, finansal sistemi değerlendirmek için hisse senedi piyasasının ve bankacılık sektönün eş zamanlı olarak incelenmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı Türkiye için finansal sıkıntı endeksi oluşturmak ve finansal sıkıntı ile petrol fiyatları arasındaki ilişkiyi tespit etmektir. Bu bağlamda ilk olarak Türkiye için finansal sıkıntı endeksi hesaplanmış, ardından finansal sıkıntı ve petrol fiyatları arasındaki ilişki ARDL yaklaşımı ile incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre, finansal sıkıntı endeksi finansal krizleri öngörmede başarılı olmuş ve petrol fiyatları ile finansal sıkıntı arasında negatif yönlü bir ilişki tespit edilmiştir.Öğe Seydişehir kırmızı çamur atığının seramik sanatında değerlendirilmesinin araştırılması(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2010-08-27) Kaya, Emine; Hacızade, FikretBu tez çalışmasında Seydişehir Etibank Alüminyum Fabrikası kırmızı çamur atığının, seramik sanatında değerlendirilmesinin araştırılması amaçlanmıştır. Çevre kirliliği oluşturan kırmızı çamur atığının değerlendirilmesinin araştırılması bu atığın neden olduğu çevre problemlerinin çözümüne katkıda bulunulması ve bunun yanı sıra seramik sanatına yeni bir değer kazandırılması, konunun güncelliğini göstermektedir. Kırmızı çamur atığının seramik sektöründeki araştırmaları ağırlıklı olarak endüstriyel seramiğe yöneliktir. Bu atığın seramik sanatında değerlendirilmesi ile ilgili çalışmaların ise fazla yapılmadığı literatür taramalarından belli olmuştur. Çalışmada söz konusu atığın sanatsal seramiğin astar, sır ve bünye denemelerinde kullanımı araştırılmıştır. Çalışma sırasında, kırmızı çamur atığından hazırlanan dört farklı bünye malzemesinden yapılan formlar üzerinde denendi. Form üzerindeki uygulamaların pişirimi 900ºC' den 1200ºC' ye kadar değişik sıcaklıklarda elektrikli fırında ve oksitleştirici ortamda gerçekleştirilmiştir. Deneylerden elde edilen veriler ve onların tartışmaları ilgili kısımlarda tablo ve resimlerin yardımı ile açıklanmıştır. Yapılan araştırmalar kırmızı çamur atığının sanatsal seramiğin astar ve bünye uygulamalarında daha başarılı olduğunu göstermiştir. Teknolojik inceleme ağırlıklı olan bu tez çalışması sonucunun, tasarımı yapılmış herhangi bir obje üzerinde sanatsal uygulanışı planlaştırılmamıştır. Fakat elde edilen teorik ve pratik uygulama sonuçlarına dayanarak, kırmızı çamur atığının seramik sanatının bazı işlemlerinin (Astarlama, bünye oluşumu, sırlama vb.) uygulamalarında rahatlıkla gerçekleştirilebileceğini göstermektedir. Anahtar kelimeler: Kırmızı çamur atığı, Çevre kirliliği, Seramik sanatı, Seramik astar, Seramik sır, Seramik bünyeÖğe Toplum Yapay Zeka ile Dental Tanı Konmasına Hazır Mı?(Selçuk Üniversitesi, 2022) Güneç, Hüseyin Gürkan; Gökyay, Sıtkı Selçuk; Kaya, Emine; Aydın, Kader CesurAmaç: Çalışmamızın amacı, diş hekimliği pratiğinde kullanıma sunulmuş/sunulacak olan yapay zeka destekli dental tanı yapabilen uygulamalar ile koruyucu hekimlik ve kişiselleştirilmiş sağlık uygulamalarına Türk toplumunun bakış açısını belirlemektir. Gereç ve Yöntemler: Web esaslı anket platformu kullanılarak, 29 adet kapalı uçlu ve 2 adet açık uçlu toplam 31 adet farklı soru ile hazırlanmış olan anketimiz ana dili Türkçe olan 307 kişiye çevrimiçi olarak uygulanmıştır. Anketimizin soruları iki Endodontist, bir Pedodontist ve bir Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi uzmanı diş hekimi tarafından hazırlanmıştır. Sorular “ağız-diş sağlığı politikaları ve okur-yazarlığı, koruyucu diş hekimliği uygulamaları, diş hekimine erişim, ağız-diş sağlığı ve teknoloji işbirliği, diş hekimliğinde yapay zeka uygulamaları” başlıkları içerisinde yer almaktadır. Bulgular: Ankete katılan kişilerden; % 78.2’si “sağlık faliyetlerinin toplumun her kesimine ulaşmadığını düşünürken”, % 44.6’sı “ağız ve diş sağlığı hakkında bilgisinin yeterli olduğunu”, % 54.1’i “koruyucu diş hekimliği uygulamalarından yararlanamadığını”, % 55.7’si “diş hekiminin dental tanı ve teşhis koyarkenki geçirdiği sürenin uzamasının dental anksiyete seviyelerini etkilediğini”, % 60.9’u “hissettikleri ağız ve diş sağlığı problemlerinde internetten etkin ve doğru bilgiye erişemediğini”, % 83.7’si “Yapay zeka uygulamalarının dental tanı ve teşhiste etkili olabileceğini düşündüğünü” ve % 93.8’i “diş hekimi ve yapay zekannın ortaklaşa çalışabileceğini” düşünmektedir. Sonuç: Bu çalışma, Türk toplumunun ağız ve diş sağlığı konusundaki değerlendirmelerini ortaya koyarken, diş hekimliğinde yeni teknolojilerin kullanılması gerektiğini de göstermektedir. Bununla birlikte, yapay zeka tabanlı ağız-diş sağlığı uygulamalarının diş hekimliği pratiğinde kullanılması gerektiği ve bu tip uygulamaların hem koruyucu hekimlik hem de dental sağlık turizmi gibi konularda toplumun yararına rol alacağı sonucunu ortaya koymaktadır.