Yazar "Koyuncu, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 1980'den sonra kente göç edenlerin tutunma yolları: Konya örneği(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011) Koyuncu, Ahmet; Aktay, YasinBu çalışmanın konusunu 1980'den Konya'ya göç etmiş bireylerin kente tutunma serüveni oluşturmaktadır. Bir neden sonuç ilişkisi bağlamında bakıldığında içgöç, toplumumuzun son 60 yıllık dönüşümünün birçok yönünü belki de en iyi açıklayabilecek süreçtir. Buna karşın içgöç olgusu ve bu olguya ilişkin pek çok başka toplumsal, ekonomik ve kültürel süreç, sosyal bilimciler için önemli bir araştırma nesnesi olsa da bugüne dek yapılan çalışmaların yeterli olduğunu söylemek güçtür. Mevcut çalışmalar da daha ziyade İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerde yoğunlaşmıştır. Çalışmada, ülkemizdeki toplumsal, sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik dönüşümün çözümlenmesinde merkezi bir rol üstlenen göç olgusunun, kendine özgü kimliği ve kentleşmesi ile dikkatleri üzerinde toplayan Konya özelinde analitik bir incelemeye tabi tutulması, ülkedeki göç ile benzeşen ve ayrışan boyutlarının mülakat ve anket tekniği bir arada kullanılarak araştırılmasını amaçlanmıştır. Bu bağlamda Konya'ya göç edenlerin hangi saik ya da saiklerle göç ettiği, Konya'yı tercih sebepleri, ağırlıklı olarak kentten mi kırdan mı göç ettikleri, hangi semtlerde yoğunlaştıkları, sosyal, kültürel, siyasi tercih ve beklentileri, istihdam, barınma, işgücü, yaşam tarzı, gelir ve eğitim düzeyleri, göç ettikleri yerle halihazırdaki ilişkileri vb. birçok değişken kullanılarak Konya'ya gerçekleşen göçün temel dinamikleri, ortaya koyduğu ekonomik ve toplumsal sonuçlar çerçevesinde incelenmiştir. Araştırmanın bulguları, ülkemizdeki içgöçün temel unsurları olan kentte geliş tarihi, göç sebebi, istihdam, barınma, hemşerilik ve hemşeri dernekleri, kent hayatına ve kurallarına uyum, kent algısı ve göç edilen kente ilişkin kanaatler açısından Konya özelinde farklılaştığını göstermiştir.Öğe Küresel kentte komşuluk(Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 2009) Koyuncu, AhmetMarkalar ya da Şehirler Yüzyılı olarak adlandırılan 21. yüzyılda kentlerde meydana gelen değişmelere paralel olarak ülkelerin ve kentlerin fiziki, sosyal ve kültürel görünümleri de değişmektedir. Kentlerin bu görünümü, ülkelerin kültürel tarihini, ekonomik gelişmişlik düzeyini olduğu kadar, toplumsal ve sosyo-psikolojik özelliklerini de yansıtmaktadır. Bu süreç, yani farklı toplumsal grup ve kültürlerin oluşturduğu çeşitlilik, farklı kültürlerin kendilerini kent ortamında yeniden üretmelerini ve buna ilişkin kentsel bütünleşme ve kaynaşma sorunlarını da beraberinde getirmiştir. İnsanoğlu varolduğu günden bugüne toplumsal yapının en temel birimlerinden birini teşkil eden komşuluk müessesini incelediğimiz bu çalışmada, söz konusu sürecin komşuluğun toplumsal yapı içindeki yeri, komşuluk hakkındaki genel kanaatler, komşuluktan doğan hak ve ödevler, beklentiler komşularla olan ilişkilerin niteliği, niceliği ve yoğunluğu üzerine etkisi konu edilmiştir.Öğe Levi-Stratuss Yapısalcılığı(Selçuk Üniversitesi, 2011) Koyuncu, AhmetBu çalışmada, sosyal bilimlerde 1950’li yıllardan başlayarak dilbilimden sosyolojiye, psikolojiden etnolojiye kadar birçok alanda kendinden söz ettiren yapısalcılık ve yapısalcılığın en önemli isimlerinden biri olan Levi-Strauss’un yaklaşımı incelenmiştir. Yanı sıra Levi-Strauss’un bu yaklaşımı benimsemesinde etkin olan temel düşünme biçimi de ele alınmaktadır. Bu bağlamda, yapısalcılığın ne olduğu, kökenin nereye dayandığı, tanım sorunu, temelleri eski Yunan’a kadar giden yapı kavramı ile 20. yüzyılda bilimsel ve felsefi çalışmaların ekseni durumuna gelen “Yapısalcılık”ın ilişkisi Levi-Strauss özelinde yapısal yaklaşımın benimsediği öncüller, kavram ve tanımlar, kendi içindeki kullandığı dil, dönemin bilimsel ve felsefi konumu da göz önünde bulundurularak ortaya konmuştur.Öğe Sosyoloji kuramlarında kent(Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 2011) Koyuncu, AhmetKentler, tarihsel süreçte hem insanlığın birikiminin gelecek kuşaklara taşıyıcısı, hem de taşıdığı uygarlık birikimi ile insanoğlunun geleceğini şekillendiren en önemli faktörlerden biri olmuştur. Nitekim uygarlığın doğusu ile kentlerin ortaya çıkması arasında bir paralellik olduğu ifade edilmektedir. Bu anlamda medeniyetin kentleşmeyle geldiğini ve var olduğunu söylemek, genel bir kanıdır. Tarihin her döneminde var olmakla birlikte özellikle Sanayi Devrimi ile Batılı ülkelerde büyük bir ivme kazanan kentleşme, pek çok toplumsal, kültürel, siyasal, ekonomik soruna da kapı aralamıştır. Söz konusu sorunlar klasik sosyologlardan başlayarak kenti sosyolojik araştırmaların nesnesi yapan, kent sosyolojisinin temellerini atan Chicago Okulu’na, 1950'li yıllarda ivme kazanan ve Chicago Okulu'nun argümanlarını sorgulayan alan araştırmalarına; 1960’lı yılların ikinci yarısında kentleşmenin ortaya çıkardığı farklılaşma ve ayrışmanın sosyolojideki karşılığı olarak nitelendirilebilecek olan ve kentsel mekan üzerinde yoğunlaşan Marksist çözümlemeye ve son dönem yeni yaklaşımlara kadar konuya ilişkin birçok görüş ortaya konmuştur. Çalışmada bu görüşlere yer verilmekte ayrıca Batı tipi kentleşme sürecinin yaşanmadığı ülkeler açısından bu yaklaşımların teorik karşılığına kısaca değinilmektedir.Öğe Ulusaşırı Göç ve Toplumsal Uyumda Din Eğitiminin Rolü: Erzincan Üzümlü’deki Ahıska Türkleri Örneği(Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 2020) Koyuncu, Ahmet; Şi̇mşek, RukiyeAdları genellikle sürgünlerle anılan Ahıska Türklerinin makus talihi 1829 Edirne Antlaşması ile Ahıska’nın Rus Çarlığına verilmesiyle başlamıştır. Stalin döneminden itibaren birçok kez sürgüne gönderilmişler, gerek vatanlarında gerekse sürgün bölgelerinde baskı ve zulme maruz bırakılmışlardır. Son olarak 2015 yılında Ukrayna’daki iç karışıklık ve çatışmaların ardından 7668 sayılı bakanlar kurulu kararı Türkiye’ye getirilen Ahıskalılar Erzincan Üzümlü ilçesine yerleştirilmişlerdir. Türk soylu ve Müslüman olsalar da her göç hadisinde olduğu gibi Ahıskalıların Üzümlü’ye uyum sürecinde de zorluklar ve sorunlar baş göstermiştir. Bu süreçte din, toplumsal kabulü kolaylaştırmada ve uyum sürecini hızlandırmada bir katalizör görevi üstlenmiştir. Bu çalışmada da dinin ve daha özelde din eğitiminin toplumsal uyum sürecindeki rolü Üzümlü’deki Ahıskalılar örneği üzerinden ele alınmıştır. Çalışma da Castles’ın kültürel ve sosyal uyum göstergelerinden yola çıkarak nitel yöntem, yarı yapılandırılmış mülakat ve katılımlı gözlem teknikleri kullanılarak elde edilen veriler söylem analizi yöntemi ile incelenmiştir. Araştırma sonuçları göstermektedir ki; din birliği ve özellikle de din eğitimi alınan ortam iki farklı toplumun kültürel uyum sürecinde önemli bir rol oynamaktadır. Ahıskalıların genelde Türk toplumuna özelde ise Üzümlü’ye olan aidiyetlerini din üzerinden kuruyor olmaları toplumsal uyum ve bütünleşmede dinin ve din eğitiminin önemini ortaya koymuştur. Benzer şekilde, yerli halkın Ahıskalılar ile ilgili yaşam tarzı farklılığı, devlet desteğiyle Ahıskalıların konutlara yerleştirilmeleri, İş-kur üzerinden işe başlatılmaları, kolay sunulan olanaklara kavuşmaları, fırsat eşitsizliğine sebep olmaları gibi olumsuz düşünceleri ve bu sebeple artan sosyal mesafe, din eğitimi sayesinde olumlu yönde değişim göstermiştir. Son olarak din eğitiminin toplumsal uyumdaki rolünün daha önce herhangi bir çalışmada ele alınmamış olması çalışmanın özgün değerini de ortaya koymaktadır.