Yazar "Kucur, Rahim" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ağrı bozukluğunda sertralin ve amitriptilin karşılaştırması(1997) Turan, Metin; Çilli, Ali S.; Aşkın, Rüstem; Kaya, Nazmiye; Kucur, RahimAmaç: Bu çalışmada ağrı bozukluğunda sertralin ve amitriptilin tedavilernin etkinliğinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Ağrı yakınmasıyla nöroloji ve fizik tedavi ve rehabilitasyon polikliniklerine başvuran ve organik bozukluk tespit edilmeyip gönderildikleri psikiyatri polikliniğinde DSM-IV tanı kriterlerine göre ağrı bozukluğu tanısı alan 24'ü (%77.4) kadın, 7'si (%22.6) erkek, toplam 31 hasta incelendi. Hastalar rasgele iki tedavi grubuna ayrılarak, 8 hafta süreyle 17 hastaya amitriptilin, 14 hastaya sertralin verildi. Hastalarda ağrı şiddetini ölçmek için 0, 2, 4, 6 ve 8. haftalarda Görsel Benzeştirme Ölçeği uygulandı. Verilerin istatistiksel değerlendirmesi Friedman nonparametrik varyans analizi, Wilcoxon ve Mann-Whitney U testi ile yapıldı. Bulgular: Sertralin ve amitriptilin gruplarında 2, 4, 6 ve 8. haftalardaki Görsel Benzeştirme Ölçeği değerlerinde tedavi süresinde anlamlı düşme bulunurken gruplar arasında fark bulunmadı. Sonuç: Ağrı bozukluğu tedavisinde sertralin ve amitriptilin etkinliğinde anlamlı fark bulunmamaktadır.Öğe Ev Kadınlarında ve Çalışan Evli Kadınlarda Psikolojik Belirtilerin Karşılaştırılması(2004) Çilli, Ali Savaş; Kaya, Nazmiye; Bodur, Said; Özkan, İshak; Kucur, RahimAmaç: Bu çalışmada ev kadınlarındaki ve çalışan evli kadınlarındaki psikolojik belirtilerin şiddetinin ve sosyo-demografik faktörlerle ilişkisinin araştırılması amaçlandı. Yöntem: Konya il merkezinde rasgele seçilen en az orta okul mezunu 68 ev kadını ve 76 çalışan evli kadına sosyo-demografik özellikleri sorgulayan bir formla birlikte SCL-90-R psikolojik belirti tarama listesi uygulandı. Veriler Pearson korelasyon analizi, t testi, ki-kare testi, Mann-VVhitney U testi, tek ve çok yönlü varyans analizi ile istatistiksel olarak değerlendirildi. Bulgular: Ev kadınları ve çalışan evli kadınların yaşları anlamlı farklılık göstermedi (30.05.5; 31.97.6, P0.099). Çalışan evli kadınların ve eşlerrm daha yüksek eğitim gördüğü, toplam aile gelirlerinin daha yüksek olduğu, evde yaşayan toplam kişi sayısının daha az olduğu ve evlenme yaşlarının daha yüksek olduğu bulundu. Ev kadınlarında anksiyete, fobi, paranoid ve somatizasyon alt ölçek puanları ve global şiddet indeks ortalaması anlamlı derecede daha yüksek bulundu. Çalışan evli kadınlarda obsesyon ve psikotik belirti puanları ile aylık ve toplam aile geliri arasında, ev kadınlarında ise anksiyete, depresyon ve obsesyon puanları ile toplam aile geliri arasında ters yönde ilişki olduğu bulundu. Sonuç: Bulgularımız ev kadınlarında psikolojik belirtilerin çalışan evli kadınlara göre daha fazla olduğunu, her iki grupta da psikolojik belirtilerin toplam aile geliri ve eğitim düzeyi ile yakın ilişkili olduğunu gösterdi. Ev kadınlarının psikolojik sorunlarının daha fazla olma sebepleri ve çözüm yolları üzerinde durulması gerekliliği sonucuna varıldı.Öğe Investigation of Sexual Problems in Married People Living in the Center of Konya(Türkiye Sinir ve Ruh Sağlığı Derneği, 2010) Yılmaz, Ertan; Zeytinci, İsmet Esra; Sarı, Serap; Karababa, İbrahim Fatih; Çilli, Ali Savaş; Kucur, RahimObjective: Sexual problems are widely encountered in community. While studies clinically perforned concerning sexual peoblems in Turkey exist, there are no field studies related to sexual problems witnessed in both men and women. In this study, sexual problems in married population and the level of their sexual knowledge have been tried to be investigated. Method: The cosmos of the study consisted of the whole married population between the ages of 18 and 60 and living in the province of Konya. Sociodemografic Information Form and Golombok-Rust Inventory of Sexual Satisfaction were performed in 945 subjects accepting to take part in the study and appropriate. Results: Average age rate of the males taking part in the study was 38.5 +/- 9.5 and the same rate of women was 34.2 +/- 9.8. According to the findings provided via GRISS, the rate of erectile dysfunction (ED) in men was 14.5 %, the rate of premature ejeculation (PE) 29.3 %, the rate of anorgasmia in women was found to be 5.3 %, and the rate of vaginismus to be 15.3%. Conclusion: Prevalence rates of PE, ED and anorgasmia in our sample was parallel to those provided from other cobntries at some age group. Vaginismus rate in our study is higher compared to other studies.Öğe Konya İl Merkezi'nde Yaşayan Evli Nüfusta Cinsel Sorunların Araştırılması(2010) Yılmaz, Ertan; Zeytinci, İsmet Esra; Sarı, Serap; Karababa, İbrahim Fatih; Çilli, Ali Savaş; Kucur, RahimAmaç: Cinsel sorunlar toplumda sık görülmektedir. Türkiye'de cinsel sorunlar üzerine klinik ortamda yapılan çalışmalar olmasına karşın hem erkek hem de kadınlarda görülen cinsel sorunlar üzerine saha çalışması bulunmamaktadır. Bu araştırmada bir il merkezinde yaşayan evlinüfusta cinsel sorunlar ve cinsel bilgi düzeyleri araştırılmıştır. Yöntem: Araştırma evreni Konya ili merkezindeki tümyerleşim birimlerinde yaşayan 18-60 yaş grubundaki evli erkek ve kadınların tamamıdır. Araştırmaya katılmayı kabul eden ve çalışmaya alınma ölçütlerine uyan 945 kişiye sosyodemografik bilgi formu ve Golombok-Rust Cinsel Doyum Ölçeği uygulanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan erkeklerin yaş ortalaması38.59.5, kadınların 34.29.8 idi. Golombok-Rust Cinsel Doyum Ölçeğinden elde edilen verilerle erkeklerde sertleşme güçlüğü % 14.5, erken boşalma % 29.3;kadınlarda anorgazmi % 5.3, vajinismus %15.3 olarak saptanmıştır. Sonuç: Bu araştırmaya göre sertleşme güçlüğü, erkenboşalma ve anorgazmi yaygınlıkları diğer ülkelerdeki aynı yaş grubunda yapılan çalışmalarla benzerdir. Vajinismus yaygınlığı ise benzer çalışmalara göre yüksektir.Öğe One year follow-up of post-partum-onset depression: the role of depressive symptom severity and personality disorders(TAYLOR & FRANCIS LTD, 2009) Uguz, Faruk; Akman, Cemal; Sahingoz, Mine; Kaya, Nazmiye; Kucur, RahimObjective. Long-term follow-up and risk factors of persistent post-partum depression (PPD) are fairly unknown compared with its prevalence in the developing countries. In this study, we did a follow-up measure of PPD and examined the factors, which were associated with PPD 1-year post-partum. Method. Our sample comprised of 34 women. Depressive symptoms were assessed by the Edinburgh post-natal depression scale (EPDS) 6 weeks post-partum, and women with scores 12 on this scale was categorised as depressed. Personality disorders were determined at the same occasion by means of the Structured Clinical Interview for DSM-III-R personality disorders (SCID-II). One year post-partum EPDS was completed. Results. The rate of PPD 1-year post-partum was 32.4%, and it was unrelated to age at assessment, primiparity, number of children, employment status, economical status and educational level. Women depressed 1-year post-partum had significantly higher basal scores of EPDS and more often also a diagnosis of any axis II disorder; and specifically dependent and obsessive-compulsive personality disorders. In our sample, the predictors of 1-year post-partum PPD were having higher basal score of EPDS and the existence of a personality disorder. Conclusion. This study suggests that women with PPD, scoring high in the EPDS scale 6 weeks post-partum and having a personality disorder, run a higher risk for depression at 1-year follow-up.