Yazar "Maden, Hasan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Gastroözefageal Reflü Hastalığı ile Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu Arasındaki İlişki(Selçuk Üniversitesi, 2021) Çalışır, Saliha; Maden, Hasan; Çalışır, Akın; Şahin, Mustafa; Alptekin, HüsnüAmaç: Gastroözefageal reflü hastalığı, asit mide içeriğinin efor sarf etmeksizin özefagusa geri gelmesi ile ortaya çıkan bir hastalıktır ve günümüzde beslenme alışkanlıklarının değişmesiyle sıklığı giderek artmaktadır. Bu çalışma ile en sık görülen yeme bozukluğu olan tıkınırcasına yeme bozukluğu ile gastroözefageal reflü hastalığı arasındaki ilişki olup olmadığı ortaya konulacaktır. Metod: 2011 ve 2018 yılları arasında gastroözefageal reflü hastalığı nedeniyle 24 saatlik pH monitörizasyon işlemi yapılan hastaların dosyaları geriye dönük olarak incelendi. Çalışmaya katılmayı kabul eden 305 hastaya ve aynı sayıda sağlıklı kontrol grubuna tıkınarcasına yeme bozukluğu tanı anketi yapıldı. Her iki grup arasında demografik veriler ve tıkınırcasına yeme bozukluğu tanısı açısından karşılaştırma yapıldı. Ayrıca tıkınırcasına yeme bozukluğu tanısı konulan hastaların 24 saatlik pH monitörizasyon verileri diğer reflü hastaları ile karşılaştırıldı. Sonuç: Vücut kitle indeksi yüksekliği ve sigara kullanımı, gastroözefagal reflü grubunda daha yüksek bulundu. Yaş ve cinsiyet açısından her iki grup arasında anlamlı bir fark izlenmedi. Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan hastalarda toplam reflü zamanı, uzun reflü periyod sayısı, en uzun reflü ve DeMeester skoru anlamlı derecede yüksek bulundu.Öğe Kolon anastomozu yapılan ratlarda anastomoz hattına uygulanan mikrogözenekli polisakkarit küreciklerin (Arista®) anastomoz güvenliği üzerine etkileri(Selçuk Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2020) Maden, Hasan; Yılmaz, HüseyinBarsak rezeksiyonları cerrahide malign ya da benign birçok sebeple yapılmaktadır. Rezeksiyon sonrası yapılan anastomozların güvenliği hem cerrah hem de hasta için büyük önem taşımaktadır. Çünkü anastomoz kaçakları ciddi bir mortalite ve morbidite sebebidir. Ayrıca hastaların hastane yatışını uzatabilir yada malign hastalarda adjuvan kemoterapi ya da radyoterapinin gecikmesine sebep olabilir. Anastomozları olumlu ya da olumsuz etkileyebilecek her etken cerrah için önem arz eder. Bu yüzden literatürde anastomoz çalışmaları ile sık karşılaşılmaktadır. Fakat bu çalışmalar çoğunlukla anastomozu daha kuvvetli yapabilme yönündedir. Anastomozu korumaya yönelik çalışmalar daha azınlıktadır. Bizim çalışmamız anastomozu korumaya yönelik çalışmalardan biridir. Teknolojinin ilerlemesi ile birçok anatomik bölgede sıklıkla kullanılmaya başlanan topikal hemostatik ajanların anastomoz üzerine yapabileceği etkileri araştırarak ortaya koymak ve bu sayede ortaya çıkabilecek olumsuz etkilerden korunmayı amaçladık. Sık kullanılan topikal ajanların arasından çalışmamız için MPK (arista®) seçildi. MPK; toz şeklinde olmasından ötürü, kullanım sırasında istemsiz olarak etraf dokulara daha fazla bulaşabileceği düşünüldüğünden seçilmiştir. Bu maddenin anastomoza etkilerinin ortaya konması amaçlanmıştır. Çalışmamızda 20 adet dişi albino wistar cinsi rat kullanıldı. Ratlar kontrol ve çalışma grubu olarak 2 gruba ayrıldı. Kontrol grubuna sadece kolon anastomozu yapılıp ek işleme tabii tutulmadı. Çalışma grubunda ise yapılan kolon anastomozu hattı üzerine haricen yaklaşık 300mg MPK uygulandı. Kontrol grubundan 1 denek muhtemel anestezi komplikasyonuna bağlı olarak postop erken dönemde ex oldu. Her 2 grup postop 5. günde sakrifiye edildi. Relaparotomi yapılarak anastomoz hatları kontrol edildi.. Çalışma grubunda 1 anastomoz kaçağı saptandı. Diğer deneklerin anastomoz patlama basınçları ölçülüp kaydedildi. Batın içi yapışıklık skorları Nair sınıflamasına göre kaydedildi. Anastomoz hattından alınan histopatolojik örneklemeler parra-membrives ve arkadaşlarının modifiye ettiği skalalara göre skorlandı. Elde edilen bulgular Mann-Whitney U testi ile istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Her 2 grubun anastomoz patlama basıncı değerleri karşılaştırıldığında kontol grubunun ortalama patlama basıncı daha yüksek bulunmuştur. 2 grup arasında bu açıdan istatistiksel olarak anlamlı kabul edilen bir farklılık mevcuttur. Fakat histopatolojik skorlamalar ve batın içi yapışıklıklar karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Anatomoz patlama basıncı anastomoz kuvvetini değerlendirebilecek en önemli kriterlerden biridir. Bu yüzden elde edilen sonuçlara göre MPK'nın anastomoz yapılmış vakalarda, özellikle anastomoz hattına yakın bölgelerde kullanılmasını önermemekteyiz. Fakat histopatolojik değerlendirmelerde anlamlı farklılık olmaması sebebiyle, MPK için daha fazla kontrollü deneysel çalışmaların yapılması gerektiğini düşünmekteyiz. Kullandığımız maddenin anastomoza yaptığı olumsuz etkiden ötürü özellikle sık kullanılan diğer topikal hemostatik ajanların etkilerini ortaya koymaya yönelik daha fazla çalışmanın yapılması gerektiğine inanmaktayız.