Yazar "Odyakmaz, Zehra" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 6701 sayılı Türkiye insan hakları ve eşitlik kurumu kanunu üzerine bir değerlendirme(2016) Odyakmaz, Zehra; Keskin, Bayram; Deniz, YusufAyırımcılığın önlenmesi, eşit muamele ilkesinin sağlanması için birçok uluslararası sözleşme, tavsiye ve direktif bulunmaktadır. Türkiye de bu konudaki uluslararası sözleşmelerin çoğuna taraftır ve kendi ulusal mevzuatını ve bu bağlamda kurumsallaşmasını oluşturma yolundadır. Bu çabaların sonucunda 6 Nisan 2016 tarihinde Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu kabûl edilmiştir. 20 Nisan 2016'da yürürlüğe giren Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanununun amacı insan onurunu temel alarak insan hakları ve ayırımcılık ihlâllerinin önlenmesini, eşitlik ilkesini sağlamak ve ulusal önleme mekanizması görevini yerine getirmektir. Yeni ve önemli hükümler içeren Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanununun incelenmesi çalışmamızın konusunu oluşturmaktadırÖğe Boşanmış Anne-Babaların Müşterek Çocuklarının Soyadı Sorunu: Bir Karar İncelemesi ve İdare Hukukuna Yansımaları(Selçuk Üniversitesi, 2019 Ağustos) Odyakmaz, Zehra; Keskin, BayramBu çalışmanın konusu; evlilik birliği içinde doğduğu zaman babasının soyadını alan çocuğun karı-koca boşandıktan sonra, velâyet anneye verilmişse hangi soyadını kullanacağı sorunudur. Çocuğun annesiyle aynı soyadını taşımaması hem çocuk, hem de anne açısından toplum hayatının farklı aşamalarında sorun yaratmaktadır. Somut olayımızda anne; velâyet hakkının kapsamına çocuğuna kendi soyadını verebileceği hakkının da girdiğini ileri sürerek “Soyadı Kanununun boşanma halinde çocuğun anasına tevdi edilmiş olması halinde bile babasının seçeceği soyadını alacağına dair hükmünün 2011 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesine” dayanarak kendi soyadını çocuklarına vermek üzere aile mahkemesinde dava açmış; davası bu konuda somut düzenleme henüz yapılmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Yargıtayca onaylanan karar aleyhine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi, konuyla ilgili uluslararası normların bulunduğunu, Anayasanın uluslararası andlaşmaları kanun hükmünde sayan 90/5 maddesi karşısında Soyadı Kanununun iptal edilen hükmünün yerine yeni bir düzenleme yapılmasının zaten gerekli olmadığını belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi sözkonusu olayda Anayasanın 20. ve 10. maddeleri bakımından ayırımcılık yasağının ihlâl edildiğine hükmetmiştir. Çalışmamızda bu konunun idare hukukuna yansımaları yargısal süreçlere değinilerek ele alınacaktır.Öğe Eşitlik Kurumları ve Türkiye’de Durum(Selçuk Üniversitesi, 2008 Haziran) Odyakmaz, ZehraGünümüzde eşitlik, insan hakları gibi kavramlar çok tartışılmakta ve uygulamaya geçirilmeye çalışılmaktadır. İnsan hakları, insan kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez tabii haklardır. Eşitsizlik ve ayrımcılık yapılması da insan haklarının ihlali niteliği taşımaktadır. Bu anlamda eşitsizlik ve ayrımcılığın önlenmesi insanlık için önemli problemlerden birisidir. Bu durumun giderilmesi için çalışmalara başlanılmıştır.Öğe Fransa’da ve Türkiye’de Seçim Kampanyalarının ve Siyasî Partilerin Finansmanının Denetim(Selçuk Üniversitesi, 2012 Aralık) Odyakmaz, Zehra; Çınarlı, Serkan; Özcan, CemGünümüzde siyasi hayatın maddi yönünün denetlenmesi konusu çağdaş, demokrasiye inanan ve hukuk devleti ilkesini benimsemiş ülkelerde büyük önem arz etmektedir. Batı Avrupa?da uzun yıllardan beri bu konuda sürdürülen çalışmalar oldukça geniş bir mevzuatın oluşmasına ve detaylı yargı kararlarının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Demokrasinin sağlıklı bir biçimde işleyebilmesi ve siyasi hayatı ilgilendiren temel hak ve hürriyetlerin daha iyi korunabilmesi amacıyla Avrupa Birliği?nin önemli ülkelerinden biri olan Fransa?da benimsenen hukuki düzenlemelerin takip edilmesi Türkiye?de de ulaşılmak istenen hedeflerin doğru şekilde tespit edilmesi bakımından yararlı olacaktır. Bununla birlikte siyasi hayatın maddi yönünün denetiminin yapılması, bu alanda yapılacak hukuki düzenlemelerin hazırlanmasının yanı sıra uygulamada da konuya gereken özenin gösterilmesini gerektirmektedir.Öğe Hukukun Uluslararası Bütünleşmesi ve İç Hukuka Yansıması(Selçuk Üniversitesi, 2008 Aralık) Odyakmaz, ZehraMakalemin amacı; okuyucuyu hukukun uluslararası bütünleşmesi konusunda faydalı olan ve olmayan yanlarıyla daha derin düşünmeye sevk etmek, anayasamızda son yıllarda yapılan önemli değişikliklerin Türkiye‘nin uluslararası hukukla bütünleşme yolundaki isteğinin ve çabalarının göstergesi olarak yeniden değerlendirilmesini sağlamaktır. Bir ülkede o ülkenin kendi geleneklerine uygun düşecek şekilde hukukun bütünleşmesi uygulaması yapılıyorsa ancak o zaman o alanda başarı elde edilebilir. Hukuk ve uluslararası bütünleşme öyle bir süreçtir ki, hemen hemen bütün devletler istekli olsalar da hatta bazı konularda olmasalar da bu hukuk bütünleşmesinin bir parçası olmakta ve hukukî mevzuatını bu duruma göre yeniden düzenlemektedirler. 1982 Anayasası başlangıç hükümlerinde ve diğer maddelerinde uluslararası hukuka ve uluslararası sözleşmelere gönderme yapmaktadır. 1982 Anayasası‘nda bütünleşmeyi sağlama yolunda pek çok değişiklik yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesi kararlarında; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nin kararlarına ve kullandığı prensiplere gönderme yapmaktadırlar. Uluslararası bütünleşmeye örnek olarak; Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘ne bireysel başvuru, İdarî Yargılama Usûlü Kanunu‘nda yargılamanın yenilenmesinin yeni sebebi, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, idarî işlemlerin gerekçeli olması, işlemlerde başvuru yollarının gösterilmiş olması verilebilir. Davaların çabuklaştırılması, terörün önlenmesi, ticaret hukuku, ulaştırma mevzuatı, insan hakları, kadın hakları konularında uluslararası bütünleşme olabilir.Öğe İdare Mahkemeleri Örneğinde Bilirkişilik Uygulamaları(Selçuk Üniversitesi, 2011 Haziran) Deniz, Yusuf; Yıldırım, Ramazan; Odyakmaz, Zehra; Çoban Atik, Ayşegül; Çalışkan, A. Ziya; Ersöz, A. KürşatBilirkişi, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren davalarda, bu özel ve teknik konuda bilgisine ve desteğine başvurulacak uzman kişidir. Bilirkişiyi mahkeme belirler. Bilirkişi raporu hakimi bağlamaz. Bilirkişi incelemesine genellikle tam yargı davalarında başvurulmaktadır. Bu çalışmada idare mahkemelerinde görev yapan hakimler üzerinde bilirkişilik uygulamaları konusunda bir anket yapılmıştır.