Yazar "Oktay, Metin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aka Gündüz'ün hayatı, sanatı ve eserleri(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008) Oktay, Metin; Tekin, MehmetAka Gündüz (1884?1958) yarım asırdan fazla Türk edebiyatına hizmet eden, yazdığı eserlerle dönemine ayna tutan, Balkan Savaşları sırasında, Mütareke Dönemi'nde ve Millî Mücadele yıllarında, Türk milletinin millî ve manevi duygularını ateşleyen, Cumhuriyet'in ilanından sonra ise yeni rejimin halk tarafından benimsenmesi için yoğun çaba harcayan fakat şimdiye kadar hak ettiği ilgi ve değeri görmediğine inandığımız, edebiyatımızın unutulan simalarından biridir. Edebiyat tarihimizin en üretken şahsiyetleri arasında yer alan Gündüz; şiir, tiyatro, hikâye, roman, mizah, hiciv gibi edebiyatın birçok türünde eserler kaleme almıştır. Edebiyat dünyasına şiir denemeleriyle girmiştir. Bununla birlikte edebiyat tarihimizdeki asıl yerini romancı kimliğiyle almıştır. Yazdığı romanlar döneminin en çok satılan ve okunan eserleri arasındadır. Gündüz, bütün edebî hayatı süresince kaleme aldığı ürünlerle yaşadığı coğrafyaya hizmet etmiş, toplumsal sorunlarla yakından ilgilenmiş, bu sorunlara somut çözüm önerileri sunmuş, halkın okuması, yazması ve aydınlanması için yoğun gayret göstermiş bir aydın, bir gazeteci, bir edebiyatçı ve nihayetinde bir romancı olarak Türk edebiyatı tarihi içinde ihmal edilmemesi gereken önemli bir şahsiyettir.Öğe II. Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e çocuk şiirlerinin pedagojik değeri(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2001) Oktay, Metin; Tekin, MehmetÖğe Yûsuf Hâlis’in “Vatan Kasidesi”nde Divan Edebiyatına Yönelik Eleştiriler(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2019) Oktay, Metinİlk örnekleri XIII. yüzyılda görülmeye başlayan divan edebiyatı altı yüzyıllık bir hayatiyetten sonra XIX. yüzyıldan itibaren çözülerek ömrünü tamamlamıştır. Tanzimat’ın ilanından sonra Osmanlı Devleti’nin yönünü Batıya çevirmesiyle dönemin yenilikçi aydınları tarafından divan edebiyatı ağır eleştirilere maruz kalmıştır. Kuralcı yapısı, tutucu geleneği, dilinin ağırlığı, hakikate ilgisizliği, toplumsal meselelere kayıtsızlığı, duygu, düşünce ve hayal dünyasının kapalılığı iddiaları bu eleştirilerin merkezini oluşturur. Edebiyat çevreleri divan edebiyatına yöneltilen bu itirazların ilk olarak Namık Kemal’in 1866 yılında Tasvîr-i Efkâr gazetesinde yayımlanan “Lisân-ı Osmânî’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülâhazâtı Şâmildir” adlı makalesiyle başladığını ifade ederler. Bununla birlikte Türk edebiyatının ihmal edilmiş şairlerinden Yûsuf Hâlis tarafından 1854’de yazılan “Şehnâme- i Osmânî” adlı eserde yer alan 102 beyitlik “Vatan Kasidesi”nin 48-71. beyitleri arası toplam 25 beyitte divan edebiyatına karşı ağır tenkitler/ithamlar bulunmaktadır. Başka bir deyişle Yûsuf Hâlis, Namık Kemal’den yaklaşık olarak 22 yıl önce divan edebiyatını sert bir dille eleştirmiştir. Ona göre eski edebiyat şairleri kaside ve gazellerini menfaatleri için yazmışlardır; şiirlerinde sürekli sevgiliyi, parayı, üst tabakayı dikkate almışlardır; methettikleri şahsiyetleri şiirlerinde göklere dek çıkarmışlardır; hep mecazi aşk vadisinde dolaşmışlar; divanlarını sümbül, gül, sevgili ve şarapla doldurmuşlardır; tuhaf sözlerle şiirlerini gösterişe boğmuşlardır; Türkçeyi Arapça ve Farsça kelimelerle doldurmuşlardır. Yûsuf Hâlis bu eleştirilerinin ardından “Vatan Kasidesi”nde ideal bir şairde ve şiirde bulunması gereken özelliklere değinmektedir. Ona göre şairler, şiirlerinde “vatan” gibi kutsal bir konuya da yer vermelidir. Vatan temalı şiirleri okuyan çocukların karakteri olumlu yönde şekillenir. Şiirlerin terbiye edici özelliği olmalıdır. Devlete ve millete katkı sağlamalıdır. Taş kalplilerinin vicdanına bile tesir etmelidir. Vatanda yaşayan hem bilgisize hem de âlime seslenmelidir. Kötü işleri ayıplamalı, iyi işleri övmelidir. Hz. İsa gibi cansız bedenlere hayat vermeli, şiirleriyle Hz. Musa’nın ejdere dönüşen asası gibi okuyanı hareketlendirmelidir. Bu çalışmada Yûsuf Hâlis’in “Vatan Kasidesi”nde divan şiirine ve divan şairlerine yönelik görüş, düşünce ve eleştirilerinin bulunduğu beyitler yer yer Namık Kemal’in “Lisân-ı Osmânî’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülâhazâtı Şâmildir” adlı makalesine atıflar yapılarak irdelenmeye çalışılacaktır.