Yazar "Oltulu, Refik" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Behcet's Disease Presenting With Cerebral Vasculitis: A Case Report(2009) Turgut Öztürk, Banu; Oltulu, Refik; Kerimoğlu, Hürkan; Okudan, SüleymanIntroduction: Behcet's disease encompasses a group of multisystemic complications secondary to occlusive vasculitis. It presents usually with oral or genital ulcers however, other system involvements may be the first sign as well. Case presentation: A 26-years-old man admitted to our clinic for his decreased visual acuity. Ophthalmologic examination revealed bilateral vitritis and optic disc swelling. However, the meticulously taken history included other complains like headache and oral ulcers. Further investigation with cranial MRI demonstrated cerebral vasculitis secondary to Behcet's disease. Conclusion: Behcet's disease may be easy to diagnose when it presents with oral and genital ulcers or panuveitis, however presentation with optic disc swelling may warrant a thorough investigation. © 2009 Ozturk et al; licensee Cases Network Ltd.Öğe Bilateral Optic Pit Maculopathy: Case Report(ORTADOGU AD PRES & PUBL CO, 2011) Oltulu, Refik; Sahin, Alparslan; Kerimoglu, HurkanIn this paper, we present an unusual case of bilateral optic pit maculopathy. Optic disc pits occur in less than 1 in 10000 and are bilateral in 10% to 15% of cases. Approximately 50% of cases with congenital optic disc pits are associated with serous macular detachment. Long-standing serous detachments are usually associated with cystic degeneration of macula and pigment loss from the underlying retinal pigment epithelium. Hence, most eyes with serous macular detachment associated with an optic disc pit have a relatively poor visual prognosis. Here, we emphasized the clinical importance of assessment of bilateral optic disc pit.Öğe Elektrik Yaralanmasına Bağlı Bilateral Katarakt(2016) Erşan, İsmail; Kamış, Ümit; Şahin, Alparslan; Oltulu, RefikAltı ay önce yüksek voltajlı elektrik akımına maruz kalan sekiz yaşındaki erkek hasta, her iki gözde görme keskinliğinde azalma şikayetiyle kliniğimize başvurdu. Görme keskinliği her iki gözde 2/10 düzeyindeydi. Ön segment muayenesinde yoğun arka ve ön kapsül altı kesafet tespit edildi. Hastanın her iki gözüne katarakt cerrahisi ve göz içi lens implantasyonu uygulandı. Özellikle baş ve boyun bölgesinde meydana gelen elektrik yaralanmasına maruz kalan olgularda ilerleyen dönemlerde katarakt gelişebileceği akılda tutulmalıdır. Bu makalede elektrik yaralanmasına bağlı katarakt gelişen olgunun cerrahi müdahale ile sağlanan tam görsel rehabilitasyonu sunulmuştur.Öğe Nanophthalmos and Situs İnversus Totalis(All India Ophthalmological Soc, 2012) Şahin, Alparslan; Oltulu, Refik; Kıvrak, Ali S.; Özkağnıcı, AhmetNanophthalmos is characterized by short axial length, high hypermetropia, thick sclera and a normal-sized crystalline lens. Situs inversus totalis is the mirror image of the normal morphology of the thoracic and abdominal viscera. To the best of our knowledge this is the first report of a nanophthalmic patient with situs inversus totalis. Therefore, we would like to invite the attention of our colleagues to our case and underline the importance of the systemic examination of the nanophthalmic patients to detect systemic malformations and visceral transpositions.Öğe Psödoeksfoliasyon sendromlu olguların ön segment parametrelerinin pentacam® cihazı ile değerlendirilmesi ve ön kamara açı değerlerinin gonyoskopik muayene ile karşılaştırılması(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2008) Oltulu, Refik; Pekel, HamiyetPsödoeksfoliasyon sendromu (PES), gri beyaz renkte fibrogranüler ekstrasellüler bir materyalin oküler ve sistemik olarak üretilmesi ve depolanmasıyla karakterize bir durumdur. Katarakt, yüksek göziçi basıncı, zayıf pupilla dilatasyonu, zonüler diyaliz, arka kapsül yırtılması, yapışkan korteks, lens subluksasyonu ve fibrinoid reaksiyon gibi intraoperatif ve postoperatif komplikasyonlar PES'li olgularda daha sık görülmektedir. Bu tezin amacı glokomu olan ve olmayan PES'li olguların Pentacam dönen Scheimpflug kamera kullanılarak elde edilen ön segment parametrelerinin sağlıklı kontrol grubu ile karşılaştırılması ve Pentacam cihazının otomatik olarak belirlediği ön kamara açı değerleri ile klinik gonyoskopik muayene sonuçlarının karşılaştırılmasıdır. Çalışmamıza Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniğinde muayene edilen 46'sı PES'li ve 23'ü kontrol grubu olmak üzere toplam 69 olgunun 69 gözü dahil edildi. PES'li olgular glokomu olan ve olmayanlar olarak 2 alt gruba ayrıldı. Pentacam ölçümlerinde santral kornea kalınlığı (SKK), ön kamara derinliği, ön kamara açısı, ön kamara hacmi, kornea kurvatürü değerlendirildi. Tüm PES'li olguların klinik gonyoskopik muayeneleri Pentacam ölçümlerinden sonra gerçekleştirildi. PES'li olguların yaş ortalaması 70.3±7.9 yıl (48-86 yıl), kontrol grubunun yaş ortalaması 69.3±6.8 yıl (59-82 yıl) olarak bulundu (p=0.877). Gruplar arasında hiçbir Pentacam parametresinde istatistiki olarak anlamlı fark bulunamadı (p>0.05). SKK, tüm PES'li olgularda (538.5±42.9 µm) ve göziçi basıncı normal olan PES'li (531.3±45.4 µm) olgularda kontrol grubuna (554.7±28.3 µm) göre düşük bulundu, fakat fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Klinik gonyoskopik muayene ve Pentacam açı değerlerine göre PES grubunun %60.8'i geniş açılı, %32.6'sı orta derece açık açılı, %6.5'i ise dar açılı olarak tespit edildi. Pentacam açı değerleri ve klinik gonyoskopik muayene ile elde edilen açı değerleri istatistiksel olarak anlamlı derecede korelasyon göstermekte idi (p=0.009, r=0.382).Öğe Tip 1 diabetes mellituslu olgularda retina sinir lifi tabakasının değerlendirilmesi(2008) Gönül, Şaban; Şahin, Alparslan; Özkağnıcı, Ahmet; Oltulu, Refik; Öztürk, Banu TurgutAmaç: Tip 1 Diabetes Mellitus (DM) tanısıyla izlenen ve retinopatisi bulunmayan olgularda Retina Sinir Lifi Tabakası (RSLT) kalınlık değişikliklerini optik koherens tomografi (OCT) kullanarak değerlendirmek. Gereç ve Yöntem: Oftalmolojik olarak görülebilen retinopati bulgusu ve oküler başka bir patolojisi bulunmayan 37 Tip 1 DM’li olgunun gözünden Stratus OCT kullanılarak alınan RSLT kalınlık ölçümleri, OCT cihazının normatif veri tabanı ve kontrol grubu ile karşılaştırıldı. Bulgular: Toplam 37 olgunun 15’i kadın 22’si erkek, yaş ortalaması 28,156,23 yıl idi. Yirmi kadın 29 erkek bulunan kontrol grubunun yaş ortalaması 28,385,72 yıl idi. Olguların RSLT kalınlığı süperior kadranda 119,61?, inferior kadranda 132,23?, nazal kadranda 76,77? ve temporal kadranda 69,42? olarak saptandı. Ortalama RSLT kalınlığı ise 99,93? idi. Kontrol grubunun RSLT kalınlığı ise süperior kadranda 123,47?, inferior kadranda 132,12?, nazal kadranda 79,53? ve temporal kadranda 72,05? olarak saptandı. Ortalama RSLT kalınlığı ise 101,77? idi. Tüm RSLT değerleri açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edilmedi (sırasıyla p0,408, p0,679, p892, p0,711 ve p0,967). Olguların RSLT kalınlık değerleri OCT cihazının normatif veri tabanı ile kıyaslandığında, süperior kadranın 12, inferior kadranın 5, nazal kadranın 9, temporal kadranın 5 ve ortalama RSLT kalınlığının 5 gözde normal popülasyonun %95’inden ince olduğu saptandı. Sonuçlar: Çalışmamızda olgu sayısı az olmakla birlikte RSLT kalınlığının özellikle süperior kadranda normal popülasyona göre daha ince olması diabetik retinopatinin erken bulgularından biri olabileceğini düşündürmektedirÖğe Trabekülektomi sonrası geç dönemde gelişen fleb incelmesinde perikardiyal greft transplant uygulaması(2014) Donbaloğlu, Meryem; Okka, Mehmet; Şatırtav, Günhal; Kerimoğlu, Hürkan; Oltulu, RefikGlokomun cerrahi tedavi yöntemlerinden biri olan trabekülektominin uzun dönem komplikasyonları arasında skleral flep erimesi ve buna bağlı bleb yetersizliği de sayılabilir. Makalemizde trabekülektomi sonrası geç dönemde gelişen flep erime- sinde, perikardiyal greft ile yama uygulanan iki olgu sunulmuştur. Birinci olgu, 69 yaşında erkek, primer açık açılı glokom nedeniyle 4 yıl önce trabekülektomi ameliyatı yapılmış bir hastaydı. İkinci olgumuz olan 62 yaşında erkek hastaya, 18 ay önce psödoeksfoliatif glokom nedeniyle trabekülektomi yapılmıştı. Kliniğimize başvuru sırasında fleb erimesi ve bleb bölge- sinde koroid reflesinin alınması üzerine, her iki olguya bleb yetmezliği gelişme riskinden dolayı steril perikardiyal greft ile yama işlemi uygulandı. İki olgumuzda da ameliyattan sonraki bir yıllık takipte komplikasyon olmadığı ve bleblerin fonksi- yonel olarak çalıştığı görüldü. Glokom cerrahisi sonrası geç dönemde gelişen fleb erimesinde perikardiyal greft uygulaması, tedavide alternatif bir yöntem olarak düşünülebilir.