Yazar "Süerdem, Mecit" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aberran Sağ Subklavyen Arter Sendromu ve Kronik Öksürük(2013) Tülek, Baykal; Yıldırım, Gülfem; Kanat, Fikret; Süerdem, MecitAmaç: Aberran sağ subklavyen arter (ASSA) nadir görülen ve genellikle asemptomatik bir seyir gösteren konjenital bir anomalidir. Erişkin ASSA'lı hastalarda en sık karşılaşılan yakınma yutma güçlüğü olduğu için "disfaji lusoria" olarak ta adlandırılmaktadır. Solunum yakınmaları ise çok daha nadirdir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada kliniğimizde çeşitli solunumsal patolojiler nedeniyle tetkik edilirken ASSA saptanan 8 hasta incelenmiştir. Bulgular: Hastalardan 3'ünde ASSA ile ilişkili yutma güçlüğü yakınması, bu hastaların 2'sinde ise yutma güçlüğüne eşlik eden kronik öksürük saptanmıştır. Mediastinal kitle şüphesiyle sevk edilen bir hastada ise kontrastlı bilgisayarlı tomografi ile ASSA tanısı konulmuştur. Semptomatik hastalarda diyet ve antireflü tedaviyle yakınmalarda olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Sonuç: Özellikle yutma güçlüğünün eşlik ettiği kronik öksürüklü hastalarda ASSA nadir karşılaşılan öksürük nedenlerden biri olarak, ayırıcı tanıda yer almalıdırÖğe Bone mineral density in emphysema and chronic bronchitis phenotypes in hospitalized male chronic obstructive pulmonary disease patients(WILEY, 2020) Yormaz, Burcu; Cebeci, Hakan; Yılmaz, Farise; Süerdem, MecitIntroduction Risk of osteoporosis known to increase in chronic obstructive pulmonary disease (COPD), but is usually overlooked, especially in male patients. Objectives The present study compares the bone mineral density (BMD) measurements of male COPD patients with emphysema and the chronic bronchitis phenotype, and evaluates the association between density of emphysema and osteoporosis. Methods Ninety-four patients with COPD, and with emphysema and the chronic bronchitis phenotype, were included in the prospective study. A high-resolution computed tomography (HRCT) was used for the diagnosis of emphysema, and a dual X-ray absorptiometry was used to measure the BMD of the lumbar vertebrae and neck of the femur. Results Emphysema phenotype 45.75% and chronic bronchitis phenotype 54.25%, based on their clinical findings and a quantitative volumetric analysis by HRCT. Osteoporosis was found 60.47% and 17.65% of patients with emphysema and bronchitis, while osteopenia was detected 27.91% and 41.18% of patients with emphysema and bronchitis, respectively. A negative correlation was found between HRCT emphysema density and the bone densitometer t-score in patients with osteoporosis. Among the patients with osteoporosis, a positive correlation was found between Body Mass Index (BMI) and the bone densitometer t-score. Only BMI and emphysema score were found to be independent risk factors for a low BMD. One unit drop in BMI increased the risk of osteoporosis by 28% (OR = 1.28, 95% CI 1.14-1.45) (P < 0.001). One unit increase in emphysema score increased the risk of osteoporosis by 6% (OR = 1.06, 95% CI 1.03-1.09) (P < 0.001). Conclusion Especially male patients with emphysema, high dyspnea score, low BMI and frequent exacerbations should be evaluated for osteoporosis.Öğe Demographic, clinical and management characteristics of newly diagnosed COPD patients in Turkey: A real-life study(DOVE MEDICAL PRESS LTD, 2020) Süerdem, Mecit; Günen, Hakan; Akyıldız, Levent; Çilli, Aykut; Özlü, Tevfik; Uzaslan, Esra; Abadoğlu, Öznur; Bayram, Hasan; Çımrın, Arif Hikmet; Gemicioğlu, Bilun; Mısırlıgil, ZeynepPurpose: In order to determine the clinical and sociodemographic characteristics of newly diagnosed treatment-naive asthma and COPD patients in Turkey, a multicenter study in 2012 was initiated. We aimed to investigate the characteristics and therapies of COPD patients in the original study in more detail. Patients and Methods: This nation-wide, multicentric, non-interventional, prospective, real-life observational cohort study was conducted in 122 centers. The newly diagnosed patients were not receiving any treatment before the recruitment. Their general characteristics, the combined GOLD 2011 COPD categories and exacerbation histories were noted. The patients were followed up with 3 voluntary visits for 1 year. Their adherence to the inhaled treatment according to GOLD 2011 was evaluated during follow-up visits. Results: The study included 776 COPD patients. Their mean age was 59.4 +/- 9.1 years, and 11.9% of the patients were female. 35.1% of the patientswere in the GOLD 2011 C and D category. 12.6% are frequent exacerbators, and 52.8% had at least one comorbid condition. 71.8% overtreatment rate was detected. Their attendance rates for three follow-up visits became 55.9%, 32.9% and 18.7%, respectively. The adherence rate to the treatment was measured as 81.9%. Conclusion: Although these patients were diagnosed for the first time, the GOLD C and D categories and frequent exacerbator phenotype were found at a high rate. They were usually prescribed an overtreatment regimen. We think that newly diagnosed COPD patients should be evaluated carefully, and best effort should be made to treat these patients in accordance with the recommendations of the major COPD guidelines.Öğe Hafif Hiperhomosisteinemi ve Heterozigot Metilentetrahidrofolat Redüktaz Mutasyonu İle İlişkili Pulmoner Tromboemboli(2010) Tülek, Baykal; Süerdem, MecitHiperhomosisteineminin arteryel tıkayıcı damar hastalıkları ve venöz tromboz için önemli bir risk faktörü olduğu bilinmektedir. Bu yazıda, metilentetrahidrofolat redüktaz (MTHFR) enziminde heterozigot 677C-T mutasyonu bulunan pulmoner tromboembolili iki hasta sunmaktayız. Hastalarda ayrıca hafif hiperhomosisteinemi de gözlendi ve serum B12, B6 ve folik asit düzeyleri normal bulundu. Hastalar sistemik antikoagülasyonla başarılı bir şekilde tedavi edildi. Tromboembolik hastalıklarda herhangi bir edinsel ve kalıtsal risk faktörünün saptanamadığı durumlarda MTHFR 677C-T mutasyonunun araştırılmasını önermekteyiz.Öğe KOAH'lı olgularda mikrobiyolojik örnek alma fırçası ile belirlenen alt solunum yollarının bakteriyel florası(1997) Süerdem, Mecit; Zamani, Adil; Tuncer, İnci; Baysal, BülentBu çalışma aşağıdaki soruları yanıtlamak için plan-landı.(l) Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) egsaserbasyonunda patojenik mikroorganizmaların rolü nedir? (2) KOAH'lı olgularımızın alt solunum yollarında hangi mikroorganizmalar ne sıklıkta yerleşmektedir? (3) Bunların antibiyotiklere karşı hassasiyetleri nasıldır? Çalışma egsaserbasyon döneminde bulunan 28 erkek, 8 kadın KOAH'lı olguda gerçekçekleştirildi. Egsaserbasyon kriterleri olarak dispne ve öksürükde artış ile balgamın pürülanlaşması kabul edildi. Olgu seçiminde akciğerlerin radyolojik tetkikinde paran-kim infıltrasyonu bulunmaması ve antibiyotik tedavisine başlanılmamış olmasına dikkat edildi. Olguların 18 (%50) "sinde alt solunum yollarından mikroorganizma izole edildi. İzole edilen mikroorganizmaların sıklık sırası S. pneumoniae (%61). H. influenzae (% 44), Neisseria türleri (% 38), M.catarrhalis (%22) ve S. aureus (%16) şeklinde belirlendi. 6 (%33) olguda tek patojen 12 (%67) olguda ise birden fazla patojen mevcuttu. Disk difftizyon metodu kullanarak 13 antibiyotiğe karşı bu patojenlerin hassasiyet özellikleri incelendi. S.pneumoniae izolatlarının tümü penicillin'e hassastı. İzole edilen patojen bakterilerin çoğunluğu cotrimoxazolea karşı dirençli olduğu tespit edildi.Öğe Kronik obstrüktif akciğer hastalığı alevlenmelerinde balgamda streptococcus pneumoniae, haemophilus influenzae ve moraxella catarrhalis’in gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu tekniği ile kantitatif olarak saptanması(2011) Akın, Bengi; Tülek, Baykal; Arslan, Uğur; Sütçü, Latife; Fındık, Duygu; Süerdem, MecitAmaç: Bu çalışmada, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) alevlenmesinin en sık rastlanılan üç bakteriyel etkeni olan S. pneumoniae, H. influenzae ve M. catarrhalis’in gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) tekniği ile saptanması ve sonuçların kültür ile karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmaya KOAH alevlenmesi olan 62 hasta alındı. Hastalar Anthonisen kriterlerine göre sınıflandırıldı. Hastaların başvuru sırasında indüklenmiş balgam örnekleri alınarak üç solunum mikroorganizması için gerçek zamanlı PCR uygulandı. Bulgular: Gerçek zamanlı PCR 47 hastada (%75.8) çalışılan üç mikroorganizmadan biri için pozitif, bakteri kültürleri ise sadece 11 hastada (%17.7) pozitifti. Gerçek zamanlı PCR ile multipl patojenler de saptanabilirken kültür buna olanak sağlamadı. Çalışılan üç mikroorganizmanın gerçek zamanlı PCR ile saptanma oranları sırasıyla S. pneumoniae %53.2, H. influenzae %17.7 ve M. catarrhalis %35.5 şeklindeydi. Gerçek zamanlı PCR sonuçları ile hasta karakteristikleri arasında anlamlı bir ilişki görülmedi. Sonuç: Çalışmamızda, KOAH alevlenmesiyle başvuran hastalarda gerçek zamanlı PCR tekniği ile bakteri saptanma oranları kültüre göre belirgin derecede yüksekti. İnfekte alevlenme oranının yüksek olması nedeniyle, orta ve ağır şiddette alevlenmeli hastalara ampirik antibiyotik tedavisi başlanmalı ve verilecek antibiyotikler üç ana solunum patojenini etkileyebilecek spektruma sahip olmalıdır.Öğe Kronik obstrüktif akciğer hastalığında teofilinin akım oran indeksi ve solunum fonksiyon testleri üzerine etkisi(1997) Demiralay, Rezan; Zamani, Adil; Bediz, Cem; Süerdem, MecitBu çalışma, kronik obstrüktif akciğer hastalığında (KOAH) tek doz intravenöz teofilinin bronkodilatör etkisini araştırmak için planlandı. Teofilinin bronkodilatör etkisini belirlemede standart solunum fonksiyon testlerinin yamsıra, akım-oran indeksi (FR 75) de incelendi. Çalışma, akut atak döneminde bulunan 42 KOAH'lı hasta üzerinde çift kör, plasebo kontrollü metodla gerçekleştirildi. 21 hastaya (yaş ortalaması 60.1 2.34) 6 mg/kg dozunda intravenöz teofılin uygulanırken, kontrol grubunu oluşturan 21 hastaya (yaş ortalaması 59.5 3.25) ise sadece serum fizyolojik enjekte edildi. İntravenöz enjeksiyonlardan önce ve 10 dakika sonrasında solunum fonksiyon testleri yaptırıldı ve akım-oran indeksleri hesaplandı. Teofılin uygulanan hastalarda FVC ve FR 75 haricindeki diğer tüm parametrelere ait bazale göre değişim oranları plaseboya göre önemli derecede yüksek bulundu. Böylece KOAFTın akut atak tedavisinde tek doz teofılin enjeksiyonunun uygulanabileceği sonucuna varıldı.Öğe Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalıklılarda Beyin Sapı İşitsel Uyarılmış Potansiyelleri(2000) Genç, Bülent Oğuz; Yaşar, Savaş; Genç, Emine; Demir, Orhan; Süerdem, MecitAmaç: Kronik obstrüktif akciğer hastalığında (KOAH) periferik sinir liflerinin etkilenebildiği bilinmektedir. Benzer şekilde santral işitsel yollarda etkilenmenin olup olmadığı araştırıldı. Yöntem: KOAH'ı bulunan 43 hastada (yaş ort.62.55 7.51) beyin sapı işitsel uyarılmış potansiyelleri (BAEP) kaydedildi. Bulgular: Periferik iletim zamanını gösteren I. dalga pik latanslarında kontrol grubuna göre anlamlı uzama olduğu görüldü, santral iletim zamanına ilişkin parametreler ise normal kontrol grubunda farklı bulunmadı. Sonuç: Bulgularımız kronik hipokside periferik sinirlerde gözlenen etkilenmenin santral sinir sistemine uzanmadığını düşündürmüştür.Öğe Progesterone Treatment Experience in a Patient with Lymphangioleiomyomatosis Presenting with Recurrent Pneumothorax(2014) Tülek, Baykal; Kanat, Fikret; Süerdem, MecitLymphangioleiomyomatosis (LAM) is a rare interstitial lung disease. Patients with LAM generally present with dyspnea and spontaneous pneumothorax. Today, while there is no proven medical treatment method for LAM, progesterone is among the widely used drugs. In this report, the effect of approximately 1 year of progesterone treatment in a patient with LAM, presenting with recurrent pneumothorax, was evaluated.Öğe Pulmonary MR Angiography in Swyer-James Syndrome(2009) İlerisoy Yakut, Zeynep; Sakarya, Mehmet Emin; Paksoy, Yahya; Koç, Osman; Özbek, Orhan; Süerdem, Mecit; Uzun, Kürşat; Kıvrak, Ali Sami; Ödev, KemalAim: The aim of this study was to investigate the pulmonary magnetic resonance angiography (MRA) imaging findings in Swyer - James syndrome (SJS) as a alternative imaging modalities. Methods: Thirteen patients had posteroanterior inspiratory/expiratory chest X-ray films and pulmonary MRA with SJS (6 males, 7 females) were retrospectively studied. Gradient-echo pulmonary MRA was performed in all patients with a 1.5 T MR unit. MRA imaging was performed in a single breath-hold during the injection of contrast media. Image analysis of the patients was performed. The results of pulmonary artery diameters and pulmonary peripheral vasculature were compared between normal sides versus the affected sides. Statistical analysis was performed with the Student t test. Results: The smaller pulmonary artery on the affected side with poor peripheral vasculature was observed with gadolinium-enhanced gradient-echo MRA in all patients. There was a significant difference between the diameters of the pulmonary arteries of the normal versus the disease sides (p< 0.0005). Conclusion: MRA successfully depicted the small pulmonary artery with diminished peripheral vasculature in patients with SJS. This study showed the pulmonary MRA imaging could be used as a alternative imaging modalities in the evaluation of patient with SJS.Öğe Slide Test for Determining Plasma Fibrinogen Level Approximately(WILEY-LISS, 1992) Balcı, Kemal; Süerdem, MecitTO the, Editor: We describe a practical slide test (STI that can be used to determine plasma fibrinogen level (PFL) approximately hoping that it will be useful in medical practice. The study was done on 120 sublects. 97 of whom were sutfering from various disease\ and 13 of whom were healthy. Atter drawing venous blood samples ST was applied and PFL was assayed using a commercial kil (Fibri-Prest, Diagnostica Stago. France) prepared according to the Clauss method 1 I]. Furtherniore the same test was applied on the serum and EDTA-anticoagulated blood plasma samples of subjects