Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Sade, Bayram" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Bor Miktarı Yüksek Topraklarda Yetiştirilen Makarnalık Buğday (Triticum Durum L.) Çeşitlerine Uygulanan Borun Verim ve Bazı Verim Öğelerine Etkisi
    (2003) Taner, Seyfi; Sade, Bayram; Kaya, Yasin; Çeri, Sait; Gezgin, Sait
    Bünyesinde yüksek bor (12,92 mg kg"1) içeren, Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Merkez deneme tarlasında; 2001-2002 ekim sezonunda gerçekleştirilen bu çalışmada; Kunduru 1149, Altıntaş, Altın 40/98, Kızıltan 91, Ç-1252, Selçuklu 97, Çakmak 79, Ankara 98 ve Yılmaz 98 makarnalık buğday çeşitlerinin yüksek bor içeren alanlarda bor uygulamasız ve bor uygulamalı (0,9 kg/da) parsellerde verim ve bazı verim öğelerindeki değişimin üzerinde çalışılmıştır. Bor uygulaması ile bitki çıkışlarında artışlar olurken, tane veriminde kontrole göre önemli düşüşler olmuştur. Bor uygulamasının, metrekarede başak sayısı, bitki boyu ve bayrak yaprak bor miktarı üzerine etkisi istatistik! olarak önemli olmamıştır. Ele alman tüm özelliklerde çeşitler arasındaki farklılık istatistiki olarak önemli bulunmuştur. Tane verimi yönüyle ilk üç sırayı alan Kızıltan 91, Yılmaz 98 ve Altıntaş makarnalık buğday çeşitlerinin metrekarede daha fazla başak sayısı ve bayrak yaprakta daha düşük bora sahip oldukları belirlenmiştir. Korelasyon analizi sonuçlarına göre; bayrak yapraktaki bor miktarı ile tane verimi arasında, negatif önemli ilişkiler belirlenmiştir (r-0.460**). Ayrıca, bayrak yaprak bor miktarı ile metrekarede başak sayısı ve bitki boyu arasında negatif önemli ilişkileri (sırasıyla; r -0.273*, r -0.289*) belirlenmiştir. Araştırmadan; deneme alanında toksik düzeyde borun varlığı dikkate alındığında Kızıltan 91, Yılmaz 98 ve Altıntaş makarnalık buğday çeşitlerinin bor toksik alanlarda daha başarılı olarak yetiştirilebilecekleri sonucu çıkarılabilir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Boron Content of Cultivated Soils in Central-Southern Anatolia and Its Relationship with Soil Properties and Irrigation Water Quality
    (Kluwer Academic/Plenum Publ, 2002) Gezgin, Sait; Dursun, Nesim; Hamurcu, Mehmet; Harmankaya, Mustafa; Önder, Mustafa; Sade, Bayram; Topal, Ali; Soylu, Süleyman; Akgün, Necdet; Yorgancılar, Mustafa; Ceyhan, Ercan; Çiftçi, Nizamettin; Acar, Bilal; Gültekin, İrfan; Işık, Yusuf; Cevdet, Şeker; Babaoğlu, Mehmet
    Boron toxicity may occur in semi-arid regions due to high levels of B in soils, in the ground water, in fertilisers or in irrigation water (U.S. Salinity Lab. Staff, 1954; Nable et al., 1997). Boron availability is affected by soil properties, principally pH, salt content, organic matter, lime, soil texture and exchangeable cations (Keren and Bingham, 1985; Sakal and Singh, 1995; Rahmatullah et al, 1999). According to Wilcox and Durum (1967), the minimum B concentration in irrigation water for a given crop species that does not reduce yield or lead to injury (symptoms) ranged from 0.3 to 1.0 mg B I¹ for sensitive crops, to 1.0 to 2.0 mgl¹ for semi-tolerant crops, and 2.0 to 4.0 mgl¹ for tolerant plant species.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Çumra ilçesi sulu şartlarında bazı melez mısır çeşitlerinin önemli zirai karakterleri üzerinde araştırmalar
    (Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 1987) Sade, Bayram; Özkaynak, İhsan
    Bu araştırma bazı meles mısır çeşitlerinin önemli zirai karakterlerini belirlemek amacıyla 1985-1986 yıllarında Çumra* da yapılmıştır. Sulu şartlarda yürütülen bu araştırmada Ankara Bölge Çeşit Deneme ve Tescil iins tit üs ünden sağlanan. 13 At dişi melez mısır çeşidi (Zea mays L, indenbata) kullanılmıştır. Araştırına tesadüf blokları deneme desenine göre, 1985 yılında 3ı 1986 yılında 4 tekerrürlü olarak kurulmuştur* Çeşitlerin ekimi 1985 yalında 26 Hisarı, 1986 yılında 29 Hisan da yapılmış, sıralar arası 70 cm aire üzeri ?5 cm olarak be lirlenmiş ve ekim ocaklara yapılmıştır. Parseller ekimde 2 ? 2,80 x 5= 14. m, hasat ta 2.80 x 4» 5 = 12.6 m~ olmuştur. Araştırmada TTI/..-81.19, Venuvio, Silco, Türa-82,2, Rondo TTK-815, Virtfi.s, TTM-8İ2, »'-813, Zeta, Tome o,- Zingaro ve Ventur at d iş i melez mısır çeşitleri kullanılıra şt ir. Mısır çeşitlerine, dekara 16 kg. l\ ve 8 kg. PpOp. veril miş Azot »un yarısı ve Fos for »un tamamı ekimle biilikte ve Azotun diğer yarısı çiçeklenme öncesinde uygulanmıştır. Yetişme mevsimi boyunca denemeler 5-6 defa sulanmış, ilk sulama yüksek buharlaşma ve sıcaklık sebebiyle Mayıs ayı nın ikinci haftasında yapılmış, özellikle bütün parseller çiçeklemneden önce sulanmış ve yetişme mevsimi boyunca gerekli gözlem ve ölçmeler yapılmıştır. Koçanlar her iki yılda da sıcaklığın düştüğü 5 ekimde elle hasat edilmiştir. Koçan ve daneler üzerinde gerfekli göz lem, Ölçüm ve analizler yapılmıştır. Melez mısır çeşitlerinin dane verimleri 1985 yılında ortalama 1468 kg/da, 1986 yılında 1087 kg/da ve bu iki yılın ortalaması olarak 1277.5 kg/da olmuştur. -66- 1986 yılında, mayıs ayı sıcaklığın düşük oluşu (12.7°C) sebebiyle çimlenme, çıkış ve çiçeklerime 1985 yılından daha geç olmuş, hasat zamanındaki dane nemi daha yüksek ve sonuç ta bunlara bağlı olarak dane verimi daha düşük olmuştur. Yetişme mevsimi boyunca yapılan gözlem ve ölçmelere göre melez mısır çeşitleri ortalama 84-96 günde çiçeklenmiş, hasat esnasındaki dane nemi % 20,3 ileı% 30,5 arasında değiş miştir. Bitki boyları 2 28 cm - 2,88 cm olmuş, 100 bitkideki koçan sayısı 103 ile 115 arasında değişmiştir. Koçan başına dane sayıları 540 - 761 arasında, 1000 dane alırlığı 280 gr~ 358 gr. arasında olmuştur. Koçan çapı 4.71 cm ile 5.35 cm arasında değişmiş ve koçan uzunluğu 17.29 cm ile 20.80 cm arasında olduğu tespit edilmiştir. j i. " İstatistiki olarak çeşitlerin dane verim ortalamaları arasındaki fark önemsiz olduğundan, yetiştiriciye tavsiye edilebilecek melez mısır çeşitlerini seçmek için çeşitlerin adaptasyon kabiliyetleri (olgunlaşma peryodu ve yıldan yıla istikrarlı verim) ele' alınmıştır. Sonuçta "TTM-81 3", "TTM-81,19" ve özellikle "Vent ur" melez! mısır çeşitleri verim li, erkenci ve yıldan yıla istikrarlı yüksek verimine sahip olan çeşitler olarak tespit edilmiştir ^ Bu araştırmanın yapıl dığı Çumra ilçesi ve benzer ekolojik bölgeler için "TTM-81 3", ; "TTM-81. 19" ve "Ventur" melez mısır çeşitleri tavsiye edile bilecek çeşitler olarak bulunmuştur.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Drought and oxidative stress
    (ACADEMIC JOURNALS, 2011) Sade, Bayram; Soylu, Suleyman; Yetim, Elif
    Drought, a natural stress factor has the highest percentage with 26%, when the usable areas on the earth are classified in view of stress factors. Biotic and abiotic stress factors may cause yield loss in plants and affect human and animal nutrition. Amount of lacking yield due to biotic and abiotic stress factors ranged between 65 and 87%. The best option for crop production, yield improvement and yield stability under soil moisture deficient conditions is to develop drought tolerant crop varieties (Siddique et al., 2000). A physiological approach would be the most attractive way to develop new varieties rapidly. Only few studies highlighted the importance of antioxidant enzymes during drought stress. The antioxidant defenses appear to provide crucial protection against oxidative damage in cellular membranes and organelles in plants grown under unfavorable conditions. Thus, plants are equipped with complex and a highly efficient antioxidative defense system which can respond and adapt to drought stress. This system is composed of protective nonenzymatic and enzymatic protection mechanisms. They interrupt the uncontrolled oxidation and serve to maintain the antioxidants in their reduced functional state, that efficiently scavenge ROS (reactive oxygen species) and prevent damaging effects of free radicals. Balance at aerobic metabolism is defined as free radical generation and rapid removal by antioxidant systems. The structure of cells and functional changes of systems, may be damaged by the formation of irreversible oxidative stress. Redox signalling and antioxidative defense systems are very important for protection towards uncontrolled and cascade damage of biotic and abiotic stress factors. In this review, drought, drought types and antioxidative defense system components will be discussed.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Farklı sulama yöntemlerinin hibrit mısırda (Zea mays L. indentata S.) Dane verimi ve verim unsurları üzerine etkileri
    (2011) Karaşahin, Muhammet; Sade, Bayram
    Araştırma, 2005 ve 2006 yıllarında Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü deneme alanlarında yürütülmüştür. Araştırmada damla ve karık sulama yöntemleri, farklı olgunlaşma grubundan DK-585, OSSK-602 ve P-31G98 üç mısır çeşidi, farklı bitki sıklıkları 70x24 cm (5952 bitki/da), 70x20 cm (7142 bitki/da), 70x18 cm (7936 bitki/da) ve 70x16 cm (8928 bitki/da) ele alınmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, damla sulama yönteminde dane verimi karık sulama yöntemine göre önemli ölçüde yüksek gerçekleşmiştir. Verim artışı birinci deneme yılında % 8 iken, ikinci deneme yılında % 9 şeklinde hesaplanmıştır. Her iki deneme yılında karık sulama konusunda damla sulama konusuna göre % 14 civarında daha fazla sulama suyu uygulanmıştır. Bitki boyu, bin dane ağırlığı ve protein oranı sulama yöntemlerinden istatistiki olarak önemli düzeyde etkilenmiştir. Koçan uzunluğu, koçan çapı, ilk koçan yüksekliği, koçanda dane sayısı, dane koçan oranı, hasatta dane nemi ve hektolitre değerlerinin ise sulama yöntemlerinden istatistiki olarak etkilenmediği belirlenmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kendilenmiş cin mısır hatlarının SSR primerler kullanılarak moleküler karakterizasyonu
    (2017) Öztürk, Ahmet; Sade, Bayram; Soylu, Süleyman; Erdal, Şekip; Boyacı, Hatice Filiz
    Çalışmada; Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM) ve Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsüne (KTAE) ait 35 adet kendilenmiş cin mısır hattı moleküler analize tabi tutulmuştur. Moleküler karakterizasyon için 21 adet SSR primeri kullanılmış ve hatlar arasındaki genetik uzaklıklar tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma sonucunda; kümeleme analizi ile elde edilen dendograma göre cin mısır hatları 2 ana ve 5 alt gruba ayrılmıştır. Çalışmada kullanılan hatlar 0.44 ile 0.95 aralığında benzerlik göstermişlerdir. Çalışmada kullanılan hatlardan 9 ve 28 nolu hatlar yakın akraba bulunur iken, 1 ve 23 nolu hatların uzak akraba bulunmuştur. Elde edilen bu sonuca göre BATEM ve KTAE ait kendilenmiş cin mısır hatları arasında genetik olarak bir varyasyonun olduğu tespit edilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Konya Ekolojik Şartlarında Bazı Makarnalık Buğday Genotiplerinin Kuru ve Sulu Şartlardaki Verim ve Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi
    (2002) Tulukçu, Eray; Sade, Bayram
    Bu araştırma, 1996-1997 üretim yılında Konya ekolojik şartlarında, bazı makarnalık buğday hat ve çeşitlerinin kuru ve sulu şartlardaki performanslarım belirlemek amacıyla yapılmıştır. Tesadüf blokları deneme desenine göre beş tekerrürlü olarak kurulan bu denemede, 8 makarnalık buğday hattı, biri yabancı orjinli 4'ü standart çeşit olmak üzere 12 makarnalık buğday genotipi kullanılmıştır. Bu araştırmada; hektolitre ağırlığı, bin tane ağırlığı, protein oranı, glüten oram, camsı tane oram gibi verim ve kalite özellikleri incelenmiştir. ANK 07/95 (580,4 kg/da), MBVD-8 (530,0 kg/da), ES 96MBVD-6 (524,6 kg/da) ve ANK 05/95 (506,0 kg/da) gibi makarnalık buğday hatları sulu şartlarda, yine UBVD 8 (341,8 kg/da), ES 96 MBVD-6 (304,0 kg/da), ES 95 MBVD-7 (297,4 kg/da) makarnalık buğday hatları kuru şartlarda ümitvar genotipler olarak belirlenmiştir. Hektolitre ağırlığı, bin tane ağırlığı, camsı tane oranı; tane verimi ile yüksek oranda olumlu yönde ilişkili özellikler olarak belirlenmiştir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Konya ekolojik şartlarında silajlık olarak uygun mısır çeşitlerinin belirlenmesi
    (2002) Sade, Bayram; Akbudak, M.
    Bu araştırma 2000 yılında Konya Hayvancılık Araştırma Enstitüsü tarlalarında beşi melez (Dracma, Doge, Temigi, LG-60 ve TTM-815) ve biri koınpozit (Arifiye) olmak üzere altı mısır çeşidi ile yürütülmüştür. Denenen çeşitlerde bitki boyu 235 cm (Temigi) - 284 cm (Arifiye); sap çapı 2.36 cm (LG-60) - 2.48 cm (Dracma), çiçeklenme süresi 82.25 giin (Arifiye) - 87.00 gün (Doge); yaprak sayısı 12.22 adet (LG-60) - 15.42 adet (Arifiye); yaprak oranı % 17.75 (LG-60) - % 22.75 (Doge); sap oranı % 36.75 (Temigi) - % 55.75 (Arifiye); koçan oranı % 25.75 (Arifiye) - % 41.50 (Temigi); yeşil ot verimi 6255 kg/da (LG-60) - 7477 kg/da (Dracma); kuru madde verimi 1684 kg/da (TTM-815) - 2933 kg/da (Dracma); ham protein oranı % 8.82 (Temigi) - % 10.41 (Doge), ham selüloz oranı % 18.79 (TTM-815) - % 24.52 (Arifiye) arasında değişmiştir. Sonuçta, verim ve kalite özelliklerine göre, Konya ve benzeri ekolojiler için denemeye alınan çeşitler içerisinde öncelikli olarak Doge ve Dracma, bunlarla birlikte Temigi, silaj amacıyla yetiştirilebilecek mısır çeşitleri olarak önerilmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Konya koşullarında geliştirilmiş atdişi mısır hatlarının bazı agro-morfolojik ve fizyolojik özelliklerinin korelasyonu
    (2019) Ozdemir, Elif; Sade, Bayram
    Tarla denemesi 2013 yılı yetiştirme sezonunda Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Araştırma veUygulama Çiftliğinde yürütülmüştür. Denemede 31 adet atdişi mısır hattına ait tohumluklar kullanılmış,genotiplerin her birinde toplamda 12 adet agro-morfolojik ve fizyolojik özellik incelenmiştir. Bukarakterlerin birbirleri ile olan tüm korelasyon kombinasyonları hesaplanmıştır. Korelasyon analizisonuçlarına göre ilk koçan yüksekliği fotosentetik verim (0.64**) ve yaprak alanı yaprak dikliği(0.57**) özellikleri arasında çok önemli korelasyonlar belirlenirken yaprak dikliği ilk koçanyüksekliği (0.32*), yaprak sayısı ilk koçan yüksekliği (0.32*), yaprak alanı fotosentetik verim(0.29*), yaprak alanı malondialdehit (- 0.28*) ve yaprak alanı klorofil miktarı (0.26*) özellikleriarasında önemli ve anlamlı ikili ilişkiler olduğu belirlenmiştir. Bu çalışmada aralarında önemlikorelasyonların belirlendiği karakterlerin birisinden yola çıkarak diğerleri ile ilgili bilgilereulaşılabileceği, dolayısıyla daha az zaman, işgücü ve emek ile daha fazla veri üretilebileceği sonucunaulaşılmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Makarnalık Buğday (T. durum) Melezlerinde Bazı Agronomik Özellikler İçin Tek Dizi Analiziyle Genotipik Değerlendirme
    (2003) Soylu, Süleyman; Sade, Bayram
    Bu çalışmada; çeşitli tarımsal özellikler yönünden üstünlük gösteren 11 hat ve 3 makarnalık buğday çeşidi arasında çoklu dizi yöntemiyle elde edilmiş melez kombinasyonundan F_1 generasyonu değerlendirmelerine göre seçilen dön adet melez kombinasyonunun F_2 ve F_3 generasyonlan değerlendirilmiştir. Bitki done verimi, bitki boyu, başak uzunluğu, fertil kardeş sayısı, başakta done sayısı, başakta done ağırlığı ve bin dane ağırlığı için tek dizi analizi yapılarak genetik parametere tahminleri elde edilmiştir. incelenen tüm özellikler yönünden melezler arasında genetik farklılığın bulunduğu görülmüştür. Bitki done verimi, bitki boyu ve bin dane ağırlığı için melezlerde dominant ve resesif genlerin aynı oranda, başak uzunluğu, fertil kardeş sayısı, başakta dane ağırlığı ve başakta dane sayısı için ise daha çok dominant genlerin söz konusu olduğu tahmin edilmiştir. Ortalama dominantlık derecesi tahminleri incelenen tüm özellikler için üstün dominant bir kalıtım biçiminin olduğunu göstermiştir. incelediğimiz melezlerin tek dizi analizine göre Kunduru-1149 çeşidinin özellikle başakta dane ağırlığı ve bitki boyunu artırıcı ıslah çalışmalarında gelecekte güvenle kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Makarnalık Buğdaylarda (Triticum Durum L.) Bitki Boyu, Hasat İndeksi ve Bunlara Etkili Faktörlerin Kombinasyon Yeteneği ve Kalıtımı
    (2003) Soylu, Süleyman; Sade, Bayram
    Orta Anadolu şartları için uygun makarnalık buğday (Triticum durum L.) melez ve ebeveynleri belirlemek amacıyla Konya'da üç makarnalık buğday (Triticum durum L.) çeşidi ile 11 makarnalık buğday (Triticum durum L.) hattı arasında çoklu dizi yöntemine göre melezlemeler (33 melez kombinasyon) yapılmıştır. F/ bitkileri ve ebeveynler üzerinde bitki boyu, hasat indeksi, fertil kardeş sayısı, üst boğum arası uzunluğu ve boğum sayısı ölçümleri yapılmıştır, incelenen özellikler için ebeveyn ve melezlerin çoklu dizi analiz yöntemine göre genel ve özel kombinasyon yetenekleri, geniş ve dar anlamda kalıtım dereceleri belirlenmiştir. Hasat indeksi, üst boğumarası uzunluğu ve boğum sayısı özellikleri için eklemeli gen etkisi belirlenirken, bitki boyu ve fertil kardeş sayısı için eklemeli olmayan gen etkileri tespit edilmiştir. Ebeveyn ve melezlerin genel ve özel kombinasyon yetenekleri geniş bir varyasyon göstermiştir. İncelenen karakterler için geniş alamda kalıtım derecesi 0,57 (fertil kardeş sayısı) ile 0,95 (bitki boyu) arasında değişirken, dar anlamda kalıtım dereceleri ise 0,08 (bitki boyu) ile 0,43 (üst boğumarası uzunluğu) arasında değişmiştir. Bu bilgilerin ışığı altında makarnalık buğdaylarda (Triticum durum L) verimle ilgili ıslah çalışmalarında kullanılabilecek uygun ebeveyn ve kombinasyonlar belirlenmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Response of Field-Grown Barley Cultivars Grown on Zinc-deficient Soil to Zinc Application
    (MARCEL DEKKER INC, 2002) Kenbaev, Bakyt; Sade, Bayram
    Field experiments were carried out to study the response of barley varieties (Hordeum vulgare L. cvs. Tokak-157/137, Erginel-90, Obruk-86, Bulbul-89, Cumhuriyet-50, and Kiral-97) to increasing applications of zinc (Zn) (Control, 9, 18, and 27 kg Zn ha(-1)) in Zn-deficient calcareous soils (DTPA-Zn = 0.26 mg kg(-1) soil). Relative increases in grain yield as a result of Zn applications over control ranged from 16% to 29% in the 1994-95 and 1995-96 growing seasons, respectively. However, all Zn doses were placed in the same yield group. In the control plants, Zn concentrations of the leaves and grains were 10.55 mg kg(-1) and 9.95 mg kg(-1), respectively, as the mean of all varieties. These Zn concentrations were below the critical Zn concentration which was reported as 10-15 mg kg(-1). Zinc concentrations of the leaves and grains were increased by Zn fertilization and relative increases were 185% (30.05 mg kg(-1)) and 122% (20.00 mg kg(-1)), respectively. In spite of variety x zinc, interaction was not significant, "Erginel-90" "Kiral-97" and "Cumhuriyet-50" varieties showed the highest grain yield increases by Zn application over the control. Thus, these varieties were determined as more susceptible varieties to Zn deficiency. Also, the yield components showed marked increases as a result of Zn application. Relative increases in plant height, grain number per spike, spike number per square meter with Zn application over the control were 28%. 31%, and 35% in 1994-95 and 20%, 22%, and 18% in 1995-96. respectively. The results showed that Zn deficiency is a critical nutritional problem limiting barley production in the Konya Province of Central Anatolia. The results also showed that Zn concentrations in leaves and grains were below the critical Zn concentration, and significant increases in grain yield, Zn concentration of leaves and grains and some yield components as a result of Zn application were found.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Responses of Irrigated Durum and Bread Wheat Cultivars to Boron Application in a Low Boron Calcareous Soil
    (Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 2005) Soylu, Süleyman; Sade, Bayram; Topal, Ali; Akgün, Necdet; Gezgin, Sait; Hakkı, Erdoğan Eşref; Babaoğlu, Mehmet
    Cereals are sensitive to micronutrient problems. Central Anatolian soils show great variation with respect to both deficiency and toxicity of boron (B). Hence, screening of major wheat cultivars grown in the region with respect to their sensitivity to B is of great importance for the area. Six durum (Triticum durum L. cvs. Kiziltan-91, Ç-1252, Selçuklu-97, Kunduru- 1 149, Yilmaz-98 and Çakmak-79) and 6 bread (Triticum aestivum L. cvs., Gün-91, Kinaci-97, Gölksu-99, Türkmen, Bezostaja-1 and Sultan-95) wheat cultivars were studied in field experiments for their responses to B application when grown in soils low in extractable B (0.19 mg 8 kg-1) during the 2000-2001 and 2001-2002 growing seasons. Agronomic characteristics such as grain yield, sterility, number of grains per spike, number of spikes per m2, thousand kernel weight and flag leaf B concentration were investigated as affected by the application of 3 kg B ha-1 as a spray of boric acid (H3BO3,) to soil. Agronomic characteristics of bread and durum wheat cultivars varied remarkably with the application of B, its deficiency in the soil, and seasonal conditions. B application increased the grain yield by 9.6% on average in durum wheat and by 10.9% in bread wheat. Kiziltan-91 and Yilmaz-98 among durum wheat cultivars, and Gün-91 and Bezostaja-1 among bread wheat cultivars were the most sensitive to B deficiency having the highest grain yields when treated with B. On the other hand, Ç-1252 and Çakmak-79 (durum wheat), Kinaci-97 and Sultan-95 (bread wheat) showed tolerance to B deficiency since their high yield capacities were not affected by B deficiency. This study revealed that B deficiency can depress the yield in cereals to a great extent. Soil B analyses before the cultivation of cereals are, therefore, required to prevent yield losses. In addition, cultivars showing tolerance to B deficiency can be used in breeding programs aiming at the development of B-efficient cultivars.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Yield and yield attributes of durum wheat genotypes as affected by boron application in boron-dericient calcareous soils: An evaluation of major Turkish genotypes for boron efficiency
    (TAYLOR & FRANCIS INC, 2004) Soylu, Süleyman; Topal, Ali; Sade, Bayram; Akgün, Necdet; Gezgin, Sait; Babaoğlu, Mehmet
    Field studies were conducted to determine yield and yield attributes of six durum wheat (Triticum durum Desf.) genotypes namely; Kiziltan-91, C-1252, Selcuklu-97, Kunduru-1149, Yilmaz-98, and Cakmak-79, as affected by applications of different levels of boron (B) (0, 1, 3, and 9 kg B ha(-1) delivered as boric acid, H3BO3) in soils deficient in available B (0.19 mg B kg(-1)) and high in lime (CaCO3) content (20.7%) during two consecutive growing seasons; 2000-2001 and 2001-2002. Agronomic characteristics such as grain yields, spike sterility rates, number of grains per spike, number of spikelets per spike, number of spikes per in, grain weight per spike, thousand grain weights, test weights, and flag leaf B concentration were investigated. Grain yields in all genotypes were significantly increased by B applications compared to the control. Applications of 1 and 3 kg B ha(-1) increased yield an average of 11 and 9% respectively, while 9 kg B ha(-1) resulted in lower overall yield increase (7%). Genotypes studied have shown significant variations with respect to their responses to additional B. Kunduru-1149 and Cakmak-79 gave the highest grain yield (4080 and 4315 kg ha(-1) respectively) at 1 kg B ha(-1), whereas Kiziltan-91 and Yilmaz-98 yielded best (4475 and 5010 kg ha(-1) respectively) at 3 kg B ha(-1). Interestingly, other two genotypes, C-1252 and Selcuklu-97, reached to the highest level of grain yield (4320 and 4360 kg ha(-1) respectively) at the highest B level (9 kg ha(-1)). Yield attributes also showed significant variations with respect to their responses to B application. Kiziltan-91 and Kunduru- 1149 appeared to have high sensitivity to B deficiency. On the other hand, Cakmak-79 and Selcuklu-97 were B deficiency tolerant genotypes. The study clearly showed that B deficiency could result in significant yield losses in durum wheat under experimental conditions tested. Hence, B contents of soils for the cultivation of durum wheat should be analyzed in advance to devoid of yield losses. Plant tissue analyses can also result in grain yield predictions. Genotypes proven as tolerant/sensitive to high/low B levels may offer valuable genetic materials for use in B-related breeding programs. Considering relationships between flag leaf B concentrations and grain yield, it was clear that when climatic conditions (second year) suit wheat cultivation, B application in B-deficient soils can make profound contributions to grain yield in wheat compared to adverse climatic conditions (first year). Clear positive contribution of B application to grain yield in durum wheat can be more evident under better climatic conditions.

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim