Yazar "Sunay, Reyhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe AB Bütünleşmesinin Biçimi Üzerine Farklı Yaklaşımlar: Federal Yaklaşım (I)(Selçuk Üniversitesi, 2006 Aralık) Sunay, ReyhanAB bütünleşmesinin biçimi konusundaki yaklaşımlardan birini federalizm oluşturmaktadır. Bununla birlikte AB içinde federal yaklaşımın monolitik bir yapı arz etmesi söz konusu olmayıp, bu konuda farklı yorumlama biçimleri bulunmaktadır. Nitekim „devletli? ve „devletsiz? federalizm anlayışları bu tür farklılaşmaya örnektir. AB bütünleşmesi içinde federalizmin başlıca yansımaları arasında; yetki paylaşımının sağlanması, üstünlük prensibinin kabulü, oy çokluğu yönteminin benimsenmesi, parasal birliğin sağlanması, Birlik vatandaşlığına geçiş ve Anayasanın imzalanması önemli bir yer tutmaktadır. Ancak buna karşılık AB; anayasal anlamda ya da klasik tipte bir federasyonun tüm unsurlarını bünyesinde taşıyan bir yapılanma niteliğinde bulunmamaktadır. AB içinde dış politika, güvenlik ve savunma gibi konular üye devletlere bırakıldığı gibi, birtakım alanlarda oy birliği yöntemi benimsenmekte ve ayrıca temel karar organı konumundaki kurum hükümet temsilcilerinden oluşan Bakanlar Konseyi olmaktadır. Bu bağlamda AB, ulus devletlerin de varlıklarını sürdürdükleri yeni bir bütünleşme örneğine karşılık gelmektedir.Öğe AB Bütünleşmesinin Biçimi Üzerine Farklı Yaklaşımlar: Konfederal Yaklaşım ve Bugünkü Yapılanma (II)(Selçuk Üniversitesi, 2006 Aralık) Sunay, ReyhanAB bütünleşmesinin biçimi üzerindeki bir diğer yaklaşım konfederalizmdir. Konfederal yaklaşım, AB bağlamındaki bütünleşme kuramlarından başlıca „hükümetlerarası yaklaşım? ile örtüşmektedir. Ulus ve ulus devlet kavramlarının korunmasına vurgu yapılan söz konusu kuramda, AB'nin bir „devletler topluluğu? olduğu kabul edilmektedir. AB içinde konfederal yaklaşımın başlıca yansımaları arasında; oy birliği yönteminin benimsenmesi, dış politika ve savunma konularının üye devletlere bırakılması, temel karar organının Bakanlar Konseyi oluşu, Parlamentonun zayıf bir yapılanmaya sahip bulunması hususları yer almaktadır. Buna karşılık AB birtakım federal özellikleri de taşıması nedeniyle tam bir konfederasyon niteliğinde bulunmamaktadır. AB esas itibariyle federal ya da konfederal kategorilerin sadece birine indirgenemeyen, her birine ait unsurların bir arada karmaşık bir şekilde yer aldığı bir oluşum olarak değerlendirilmektedir. Söz konusu oluşum; üye devletlerin varlıklarını korudukları, ancak salt devletler birliğinin ötesinde bulunan, federal unsurların da yer aldığı, ancak tam bir federal karakter taşımayan, farklı ve kendine özgü bir yapılanmaya karşılık gelmektedir.Öğe Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ve Türk Anayasasında İfade Hürriyetinin Korunması(Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Sunay, ReyhanÇoğu hürriyetin kullanımında temel araç fonksiyonu gören ifade hürriyetinin, hürriyet problemi içindeki farklı konumu, onu sadece iç hukukun değil, uluslararası hukukun da üzerinde titizlikle durulan bir konusu haline getirmiş bulunmaktadır. Uluslararası alandaki koruma sistemleri arasında ağırlıklı bir yer teşkil eden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde ifade hürriyetiyle ilgili esaslar düzenlenmiştir. Fakat ifade hürriyeti konusundaki temel esaslar hukuken bağlayıcı karar alma yetkisine sahip olan Divan içtihatlarıyla açıklığa kavuşturulmaktadır. 1 Kasım 1998'de yürürlüğe giren 11 Nolu Protokolden (D)önceki dönemde mevcut koruma mekanizmasına Komisyon da dahil olduğundan bu organın karar ve içtihatları da sözüedilen süreçte önemli bir fonksiyon icra etmiştir.Öğe Cumhuriyetçi - Liberal - Müzakereci Kamusal Alan Modelleri ve Türkiye’de Kamusal Alanın Gelişimi(Selçuk Üniversitesi, 2002 Aralık) Sunay, ReyhanToplumsal sorunlarla ilgili aleni tartışma zemini anlamında 18. yüzyılın sonunda şekillenmeye başlayan kamusal alan, günümüzde de yeniden tartışılmakta olan kavramlardan biridir. Özellikle demokrasi teorisi alanındaki gelişmeler dikkate alındığında, konu hakkındaki görüş ve analizlerin önemli bir yer tuttuğu görülmektedir.Öğe Demokratik Toplum Düzeninin Gerekleri ve 1982 Anayasası(Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Sunay, ReyhanAnayasanın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlığını taşıyan 13. maddesinin 2. fıkrasında hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı ifade edilmektedir.Öğe İfade hürriyetinin muhtevası ve sınırları (Avrupa Sözleşmesinde ve Türk Anayasasında)(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1999) Sunay, Reyhan; Hazır, HayatiÖğe İnsan Haklarının Yatay Etkisi ve Devletin Sorumluluğu(Selçuk Üniversitesi, 2015 Haziran) Sunay, Reyhanİnsan hakları, devlet-birey ilişkileri yanında bireylerin kendi aralarındaki ilişkilerde de geçerli olan ve uyulması zorunlu bulunan kurallardır. İnsan hakları kurallarının, bireyler arasındaki ilişkilerde de geçerli olması „yatay etki? olarak ifade edilirken, bu süreçte gerçekleşen ihlaller de „yatay ihlal?ler olarak adlandırılmaktadırlar. 1980?li yıllardan bu yana oluşan yeni yaklaşımda; insan hakları sorununun, dikey etki çerçevesindeki ilişkilerle sınırlı tutulmaksızın yatay etki ve ilişkileri de dikkate alan bir bakış açısıyla ele alınması söz konusudur. Bu durum, devletin sorumluluk alanını genişleten bir gelişmeye karşılık gelmektedir. Yatay ihlallerden dolayı devletin sorumluluğu, insan haklarını koruma görevinden doğmaktadır. Önleyici ve düzeltici nitelikteki birtakım tedbirlerin alınmaması, devletin koruma görevini yerine getirmediği anlamına gelmekte ve bu tür ihlallerden dolayı sorumluluğuna yol açmaktadır.Öğe Küreselleşme Sürecinde Çok Merkezli Egemenlik Kullanımı(Selçuk Üniversitesi, 2012 Aralık) Sunay, ReyhanEgemenlik, pratik alanda, hukuki ve fiili olmak üzere iki şekilde somutlaşmaktadır. Küreselleşme bağlamında karşılıklı bağımlılık ilişkilerinin ve sınır ötesi gelişmelerin yoğunlaşması, egemenliğin her iki boyutunu da etkilemektedir. Böyle bir gelişme egemenliğin yeniden yorumlanmasına ve beraberinde yeni tanımlama alanlarının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bunlardan biri „çok merkezli egemenlik? şeklindedir. Birbiriyle rekabet eden otorite birimlerinin varlığı ile biçimlenen çok merkezli egemenlik, ulusal yetki alanındaki daralma ile kendisini gösteren bir modeldir.Öğe Küreselleşme ve Demokrasi(Selçuk Üniversitesi, 2003 Haziran) Sunay, Reyhan1990'lı yılların başından itibaren toplumsal hayatın ve bilimsel platformların en popüler tartışma kavramları arasında 'küreselleşme'nin özel bir yeri bulunmaktadır. Her tartışmada olduğu gibi, küreselleşme kapsamında yapılan yorumlarda da bazı ön kabullerin ve dışlamaların yer aldığını görmek mümkündür. Nitekim bu yoğun tartışma içinde küreselleşme, kimi zaman hayat standartlarının yükselmesine yol açan ve bu sebeple insanlığın ulaşabileceği en iyi aşama olarak yorumlanırken, kimi zaman da toplumları yabancılaşmaya sürükleyen, hiçbir sınır tanımayan ve devlet egemenliğini aşındıran olumsuz bir süreç olarak değerlendirilmektedir. Farklı görüşlerin ortak noktası ise küreselleşmenin toplumları belirli ölçülerde etkilediği ve bundan sonra da etkilemeye devam edeceğidir.