Yazar "Turhan, Faruk" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Alman Suçluların İadesi Hukukunun Esasları(Selçuk Üniversitesi, 2003 Aralık) Turhan, FarukSuçluların iadesi, bir uygulamacının karşılaşma ihtimali az olan bir hukuk dalıdır. Ancak, bir hakim bakmakta olduğu davanın veya bir savcı yaptığı hazırlık soruşturmasının yabancı ülkeyle bağlantısı nedeniyle suçluların iadesinin de dahil olduğu cezai konularda milletlerarası adli yardımlaşma hukuku ile ilgilenmek zorunda kalabilir. Türkiye, üç milyonu aşan yurt dışında yaşayan ve çalışan vatandaşları nedeniyle hukuki konuların yanı sıra, cezai konularda da, özellikle Avrupa ülkeleri ile yoğun bir hukuki ilişki içindedir. Bu ülkeler içinde de Türkiye‘nin en yoğun adli yardımlaşma ilişkisinin bulunduğu ülke bilindiği gibi Almanya‘dır. Ancak gerek Alman hukukundan, gerekse Türkiye‘deki uygulamalardan kaynaklanan bazı sorunlar nedeniyle Türkiye ile Almanya arasındaki suçluların iadesi trafiği iyi işlememektedir. Alman İade Hukukunun temel prensiplerini ve iade usulünü incelemek, sorunların nereden kaynaklandığını anlamaya ve dolaysıyla önceden önlem almaya yardımcı olabilir. Bu bildiri uygulamacılara yönelik olduğu için, kavramlar üzerindeki teorik tartışmalara girilmeyerek, konu ile ilgili Alman mahkeme kararları (özellikle Türkiye‘nin yapmış olduğu iade talepleri hakkında verilen kararlar) dikkate alınarak, Alman iade hukukunun temel prensipleri ve konu ile ilgili aktüel problemlerin açıklanması tercih edilmiştir.Öğe Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Kararlarına Göre Makul Tutukluluk Süresi ve Türk Hukuku(Selçuk Üniversitesi, 2001 Aralık) Turhan, FarukAİHS'nin kişi özgürlüğüne verdiği önemin bir göstergesi tutukluluk süresinin aşırı uzamasına ve bir çeşit cezanın önceden infazına karşı 5. maddesinde getirdiği güvencedir. Sözleşme'nin 5. madde 3. fıkrası, tutuklu sanığa makul süre içinde yargılanma veya yargılama devam ederken salıverilme güvencesi tanımaktadır. Bir kişinin Sözleşme'nin 5. madde 1. fıkra c) bendi uyarınca makul şüphe üzerine tutuklanmış olması, onun muhakemenin sonuna kadar tutuklu kalmasını gerektirmez. Belli bir olayda tutukluluğun makul süreyi aşmamasını sağlamak, öncelikle ulusal yargı makamlarının görevidir. Bu amaçla ulusal yargı mercileri, masumluk karinesine dikkat ederek, kişi özgürlüğünden ayrılmayı haklı kılan bütün şartları incelemeli ve tutukluluğun devamına ilişkin kararlarında bunları göstermelidirler. Tutuklu kişilerle ilgili işlemler gecikmeye neden olmayacak şekilde yürütülmeli ve eğer bir yargılama makul bir süreyi aşıyorsa, yargılama tutuksuz devam etmeli ve tutukluluk süresi hiçbir şekilde makul bir süreyi aşmamalıdır. Ancak hangi sürenin makul sayılacağını, daha doğrusu makul olan ile olmayan süre arasındaki sınırın ne olduğunu her zaman kolayca tespit etmek mümkün değildir. Burada tutuklu sanığın tekrar özgürlüğüne kavuşmasındaki çıkarı ile, devletin etkin bir ceza koğuşturmasındaki çıkarları dikkate alınması gerekir. AİHM, tutukluluk süresinin makul olup olmadığını somut olayın özelliklerine göre değerlendirmektedir.Öğe Ceza Muhakemesinde Şüpheli veya Sanığın Yakınlarının Tanıklıktan Çekinme Hakkı - Kapsamı, Koşulları ve Sonuçları Hakkında Bir Değerlendirme(Selçuk Üniversitesi, 2020 Aralık) Turhan, FarukCMK md. 45’te şüpheli veya sanığın nişanlısına, eşine, eski eşine ve maddede belirtilen yakın hısımlarına herhangi bir neden göstermeye gerek olmadan tanıklıktan çekinme hakkı tanınmıştır. Bizzat tanık tarafından kullanılabilen bu hakkın önemini anlayabilecek durumda olmayanların tanıklık yapması ise kanuni temsilcinin onayına bağlanmıştır. Çalışmada, çekinme hakkına sahip olanların kapsamının belirlenmesi, çekinme konusunda tanığın bilgilendirilmesi, bilgilendirme yükümlülüğünün ihlalinin sonuçları, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanların tanıklıktan çekinmesi ile ilgili ortaya çıkabilecek sorunlar, çekinme hakkının kullanılmasının sonuçları ve bu sonuçlardan biri olan önceki beyanın değerlendirilmesi yasağı ele alınmıştır. Çekinme hakkına ilişkin kanundaki düzenlemeler kaynak Alman CMK ile büyük oranda örtüştüğü için konu ile ilgili Alman hukukundaki bilimsel çalışmalar ve içtihatlar da dikkate alınmıştır.
