Yazar "Uğur, Ayşe Rüveyda" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Erkek üretrasında bakteriyel vaginozis ile ilişkili bakterilerin tanımlanması(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2015-03-24) Uğur, Ayşe Rüveyda; Tuncer, İnciBakteriyel vaginozis, üreme çağındaki kadınlarda en yaygın vajinal hastalıktır. Etiyolojisi hala netlik kazanmamakla beraber, vajende yer alan Lactobacillus türlerinin yerini bakteriyel vaginozis ile iliskili kompleks anaerob bakteri topluluklarının almasıyla ortaya çıktığı düsünülmektedir. İnsan vajeninde yer alan mikrobiyota (belli bir çevrede bulunan mikroorganizmaların tamamı) kadın, doğum öncesi fetüs ve doğum sonrası yenidoğan sağlığını olumsuz etkileyebilmektedir. Komplike olması durumunda bakteriyel vaginozis, pelvik inflamatuvar hastalık; erken doğum, düsük doğum ağırlığı, postpartum endometrit gibi gebelik komplikasyonlarına ve bunlara bağlı olarak ciddi sağlık sorunlarına ve büyük bir ekonomik yüke neden olabilmektedir. Bunlara ek olarak bakteriyel vaginozis, HIV ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların bulaşma riskini de artırmaktadır. Bakteriyel vaginoziste, mikrobiyota dengesinin laktobasillerden anaerob bakteriler lehine kaymasına neden olan başlatıcı faktör cinsel ilişki midir? Ortak embriyolojik kaynakları nedeniyle erkek ve kadın ürogenital kanallarının barındırdıkları bakteri topluluklarının da benzer olması şaşırtıcı olmayacaktır. Çalışmamızda, erkek üretrasında bakteriyel vaginozis ile ilişkili bakterilerin PCR yöntemi ile araştırılması ve bakteriyel vaginozis etiyolojisinin aydınlatılmasına dolaylı olarak katkı sağlanması amaçlanmıştır. Çalışmamızda Ocak-Haziran 2014 tarihlerinde, Konya'da, 19-60 yaslarında 114 sağlıklı erkek gönüllüden toplanan ilk akım idrar örneklerinden bakteri DNA izolasyonu yapılmıştır. Lactobacillus spp., Lactobacillus crispatus, Lactobacillus iners, Lactobacillus jensenii, Lactobacillus gasseri, Gardnerella vaginalis, Atopobium vaginae, Bacterial vaginosis associated bacterium1,2,3, Mobiluncus mulieris, Prevotella spp, Corynebacterium spp., Leptotrichia/Sneathia, Peptoniphilus spp., Peptoniphilus lacrimalis, Eggerthella-benzeri bakteri ve Megashaera tip1 bakterilerine yönelik PCR yapılmıştır. Erkek üretrasında en sık belirlenen bakteriler Lactobacillus spp. (%88.6), Peptoniphilus spp. (%53.5), L. iners (%51.8), G. vaginalis (%50.9), A. vaginae (%20.2) ve Corynebacterium spp. (%14.9) olarak belirlenmiştir. Bakterilerin sıklığı ile cinsel ilişki arasında ilişki belirlenememiştir. G. vaginalis ile A. vaginae'nın birlikteliği istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Bakteri hedefli PCR ile bu bakterilerin sağlıklı Türk erkeklerin üretralarında ne sıklıkla yer aldığı belirlenmiştir. Erkek üretrasında, bakteriyel vaginozis etiopatogenezinde önemli yerleri olan G. vaginalis ve A. vaginae'nın birliktelikleri bildiğimiz kadarıyla ilk kez çalışmamızda saptanmıştır. Çalışmamız, her ne kadar bir genelleme yapılamayacak kadar küçük ölçekli olsa da, erkek üretrasındaki bu birlikteliği göstermesi bakımından BV patogenezini aydınlatma konusunda yapılanlara ve yapılacak olanlara küçük bir katkı sağlayacaktır.Öğe İdrar kültürlerinden izole edilen Escherichia coli suşlarının antibiyotik duyarlılığı ve genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz oranı(2013) Uğur, Ayşe Rüveyda; Türk, Hatice Dağı; Tuncer, İnci; Fındık, Duygu; Arslan, UğurBakteriyel infeksiyonların ilk sıralarında üriner sistem infeksiyonları yer almaktadır ve bu infeksiyonlardan en sık Escherichia coli izole edilmektedir. Antibiyotiklere karşı gelişen direncin artması ve yayılması bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük bir sorundur. Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz (GSBL) üretimi, E.coli’nin de içinde bulunduğu Enterobacteriaceae üyelerinin geliştirdiği en önemli direnç mekanizmalarından biridir. Bu çalışmanın amacı üriner sistem infeksiyonu ön tanılı hastaların laboratuvarımıza gönderilen idrar örneklerinden izole edilen E.coli suşlarında GSBL üretimini araştırmak ve GSBL üreten ve üretmeyen suşlar arasındaki antibiyotik direnç profilini karşılaştırmaktır. İdrar örneklerinden izole edilen E.coli suşlarının antibiyotik duyarlılık profili ve GSBL üretimi retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Bakteri identifikasyonu konvansiyonel yöntemlerle yapılmış, suşların antibiyotik duyarlılıkları Clinical and Laboratory Standards Institute önerileri dikkate alınarak Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ile saptanmıştır. GSBL üretimi, çift disk sinerji testi ile belirlenmiştir. Poliklinik hastalarından 276, yatan hastalardan 135 olmak üzere toplam 411 anlamlı E. coli üremesi belirlenmiştir. GSBL üretimi, yatan hastalarda % 44, poliklinik hastalarında % 26 ve toplam % 32 olarak saptanmıştır. En etkili antibiyotiklerin GSBL üreten suşlarda sırasıyla meropenem (% 95), nitrofurantoin (% 82), amikasin (% 77) ve netilmisin (% 72); GSBL üretmeyen suşlarda ise meropenem, sefepim, seftriakson, seftazidim, ve sefotaksim (% 100), amikasin (% 99), netilmisin (% 97) ve piperasilin-tazobaktam (% 96) olduğu belirlenmiştir. Tüm suşların en yüksek direnç gösterdiği antibiyotikler ise ampisilin, sefalotin ve sefuroksim olarak saptanmıştır. Duyarlılık sonuçları GSBL üretimi açısından karşılaştırıldığında, GSBL üreten E.coli suşlarında direnç oranlarının üretmeyen suşlara oranla daha yüksek olduğu görülmüştür (p0.05). Sonuç olarak artan direnç gelişiminin izlenmesi ve elde edilen sonuçlara göre ulusal düzeyde antibiyotik kullanım politikalarının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.Öğe Kan kültürlerinden izole edilen enterokok suşlarının daptomisine duyarlılığı(2012) Türk, Hatice Dağı; Arslan, Uğur; Uğur, Ayşe Rüveyda; Alp, Feyza; Fındık, Duygu; Tuncer, İnciSon yıllarda dirençli Gram-pozitif bakteriler tüm dünyada artmaya başlamıştır. Çoklu dirençli Gram pozitif patojenlerin tedavisindeki sorunlar, daha potent antibiyotiklere gerekliliği ortaya koymuştur. Daptomisin Gram pozitif bakterilere etkili olan, insanda kullanılan ilk lipopeptid antibiyotiktir. Bu çalışmanın amacı vankomisine duyarlı ve dirençli enterokoklarda daptomisin MİK değerlerinin araştırılmasıdır. Laboratuvarımızda kan kültürlerinden izole edilen toplam 100 enterokok suşu çalışmaya alınmıştır. Daptomisin ve vankomisin duyarlılığı E-test yöntemi ile çalışılmıştır. Sonuçlar Clinical and Laboratory Standards Institute önerilerine göre değerlendirilmiştir. Çalışılan tüm suşların MİK aralığı 0.25-4 ?g/ml, MİK 50 değeri 1.5 ?g/ml ve MİK 90 değeri 3 ?g/ml olarak belirlenmiştir. Enterococcus faecalis suşlarının MİK 50 ve MİK 90 değerleri, Enterococcus faecium suşlarından daha düşük olarak saptanmıştır. Vankomisine dirençli enterokokların MİK aralıkları, MİK 50 ve MİK 90 değerleri vankomisine duyarlı suşlardan daha yüksek bulunmuştur. Sonuç olarak tüm suşların daptomisine duyarlı olduğu görülmüş ve bu antibiyotiğin enterokokların etken olduğu infeksiyonlarda güvenle kullanılabileceği düşünülmüştür.Öğe Konya İli İlköğretim Öğrencilerinde A Grubu Beta Hemolitik Streptokok Taşıyıcılık Oranlarının Araştırılması(Selçuk Üniversitesi, 2016 Aralık) Uğur, Ayşe Rüveyda; Özkalp, Birol; Tuncer, Emine İnci; Dağı, Hatice TürkAmaç: A Grubu Beta Hemolitik Streptokoklar (AGBHS), komplike olmamış tonsillofarenjit infeksiyonlarından hayatı tehdit eden sistemik infeksiyonlara kadar geniş yelpazede pek çok hastalığa neden olabilmektedir. AGBHS infeksiyonlarının tedavisinde ilk tercih edilecek ilaç penisilindir. Penisiline allerjisi olan hastalarda makrolidler kullanılabilir. Ancak makrolidlere direnç giderek artmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Konya ilinde ilköğretim çağındaki çocuklarda AGBHS taşıyıcılık oranının belirlenmesi ve izole edilen suşların antibiyotik duyarlılıklarının araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Yaşları 6-14 arasında değişen 509 çocuktan alınan boğaz sürüntü örnekleri Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarında AGBHS açısından değerlendirilmiştir. Bulgular: AGBHS taşıyıcılık oranı %7 olarak saptanmıştır. İzole edilen bütün suşlar penisilin, eritromisin, klindamisin, azitromisin, seftriakson, levofloksasin, kloramfenikol, vankomisin ve linezolide duyarlı bulunmuştur. On iki AGBHS izolatında tetrasikline orta duyarlılık (%33) ve 4’ünde ise direnç (%11) tespit edilmiştir. Sonuç: Çalışmamızda taşıyıcılık oranlarının beklenen düzeylerde olduğu belirlenmiştir. Makrolidlerin, penisilinin kullanılamadığı durumlarda AGBHS infeksiyonlarının tedavisinde tercih edilebileceği ortaya konmuştur.Öğe Miyelodisplastik sendromlu bir hastada Campylobacter fetus subsp. fetus'e bağlı bir bakteriyemi: Olgu sunumu(2014) Dağı, Hatice Türk; Uğur, Ayşe Rüveyda; Dağlı, Mehmet; Tuncer, İnciCampylobacter fetus immün yetmezliği olan hastalarda bağırsak dışı enfeksiyonların önemli bir etkenidir. Bu çalışmada miyelodisplastik sendromlu bir hastada C. fetus subsp. fetus'e bağlı bir bakteriyemi olgusu sunuldu. Miyelodisplastik sendrom tanısı olan 78 yaşında kadın hasta, solunum sıkıntısı ve göğüs ağrısı şikayeti ile acile kabul edildi. Hastaya pnömoni tanısı konuldu ve mikrobiyolojik testler için kan, boğaz ve idrar örnekleri alındı. Ampirik olarak trimetoprim-sulfametaksazol ve piperasilin-tazobaktam başlandı. Kan kültürlerinden C. fetus subsp. fetus izole edildi ve tedaviye klaritromisin eklendi. Hasta toplam 21 gün antibiyotik tedavisi aldı. Genel durumu düzelen hasta tekrarlayan kan kültürlerinde üreme olmaması üzerine taburcu edildi.Türkiye'de mevcut literatürde C. fetus enfeksiyonlarının insidansı düşüktür ve olgu raporları nadirdir. Bu bakteri ile oluşabilecek enfeksiyonlar klinik laboratuvarlarda göz ardı edilmemelidir.Öğe Yenidoğan yoğun bakım birimindeki erken doğmuş bir bebekte geç başlangıçlı Streptococcus pasteurianus sepsisi(2014) Tarakçı, Nuriye; Türk, Hatice Dağı; Uğur, Ayşe Rüveyda; Tuncer, İnci; Taştekin, AyhanOtuzuncu gebelik haftasında ve 1 300 g ağırlığında erken doğ- muş erkek bebekte doğum sonrası 37. günde, apne, siyanoz, letarji ve kapiler dolum zamanında uzama bulguları gelişti. Akut faz be- lirteçleri ve immatür/toplam nötrofil oranı yüksek bulundu. Sep- sis tanısı alan hasta, körlemesine başlanan meropenem ile başarılı bir şekilde tedavi edildi. Kan kültüründe Streptococcus pasteurianus üredi. S. pasteurianus D grubu streptokoklar içinde yer alan Strep- tococcus bovisin alt grubundandır ve önceki adı S. bovis tip II/2dir. Literatürde bu bakteriye bağlı çok az sayıda yenidoğan enfeksiyon olgusu bulunmaktadır. Bilgimize göre bu, Türkiyeden bildirilmiş S. pasteurianusun neden olduğu ilk yenidoğan sepsis olgusudur. Bu olgu ile literatür gözden geçirilerek S. pasteurianus ile oluşan yeni- doğan enfeksiyonların klinik özellikleri belirlenmeye çalışılmıştır. (Türk Ped Arş 2014; 49: 157-9)