Halkla İlişkiler ve Tanıtım/Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 235
  • Öğe
    Kamusal Halkla İlişkilerde Sosyal Medya: Milli Eğitim Bakanlığı’nın Öğretmenlikte Kariyer Basamakları Çalışmasına İlişkin Bir Duygu Analizi Araştırması
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Nisan) Tarakcı, Havva Nur
    Bir sosyal medya aracı olarak Twitter, kamusal halkla ilişkiler sürecini daha etkili ve denetlenebilir hale getirmektedir. Kamusal halkla ilişkilerde, kurumların hedef kitleleriyle Twitter üzerinden geniş çaplı iletişim kurabildikleri görülmektedir. Bunun yanında, Twitter?da hedef kitlenin de kendi içeriğini oluşturabilmesi, kamu kuruluşlarının mesajlarına tepki verebilmesi olağan hale gelmiş, kendilerini ilgilendiren olumlu veya olumsuz herhangi bir durumda kamuoyu oluşturarak gündem belirleyebilmeleri imkanı doğmuştur. Bu çalışma kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı?nın Öğretmenlik Meslek Kanunu çalışmaları esnasında öğretmenlikte kariyer basamakları uygulamasının hedef kitleye nasıl yansıdığı araştırılmaktadır. Bu çalışmanın birincil hedef kitlesi konumundaki öğretmenlerin Twitter platformundaki tepkileri, duygu analiziyle araştırılmış ve elde edilen veriler sunulmuştur. Araştırma kapsamında, Öğretmenlik Meslek Kanunu çalışmalarının yürütüldüğü zaman aralığı, 1 Aralık 2021 – 24 Kasım 2022 tarihlerini kapsayan dört dönem olarak ele alınmıştır. Çalışmada kullanılan veri seti, Twitter API ile dört döneme ayrılan ve her dönemden 2500?er tane rastgele çekilen ancak ilgili kanuna ilişkin birtakım etiketlerle sınırlandırılan toplam 10.000 tweetten oluşmaktadır. Verilerin toplanması, kaydedilmesi, işlenmesi, analiz edilmesi ve görselleştirilmesi sürecinde Orange programı kullanılmıştır. Çalışma sonucunda, Twitter?ın kamusal halkla ilişkilerdeki önemi ve veri işlemenin kamusal halkla ilişkiler politikalarının şekillenmesindeki etkin rolü açıkça görülmüştür.
  • Öğe
    Reproduction of Ideology in the News; the Case of Paris Attack in the Turkish Press
    (Selçuk Üniversitesi, 2016) Ertürk, Hülya Anakız; Gülsünler, Makbule Evrim
    This study is designed to examine the news in Turkish Media after the assault to Charlie Hebdo Magazine in early 2015. In the hypothetical part of the study, the concept of “ideology” has been examined with the Marxist sense together with the Gramsci and Althusser, and the approaches to the relevant news have been explained in two bases, which are liberal pluralism and critical paradigm. In terms of critical approaches, the economy-politics approach has been given, and the power of this approach on the production process of the relevant news has been explained. In the methodology section of the study, the Critical Discourse Analysis of van Dijk has been used. In the exemplification section of the study, the Cumhuriyet Newspaper from the radical leftist movement, the Yeni Şafak Newspaper from the radical rightist movement, and the Hürriyet Newspaper from the mainstream media have been examined. The news of these newspapers which were released between the dates January 8 and January 15, 2015 are examined.
  • Öğe
    Halkla İlişkiler Etiği Kapsamında Halkla İlişkiler Bölümü Öğrencilerinin Meslek Etik Kurallarına Bakış Açısı
    (Selçuk Üniversitesi, 2017) Gülsünler, Makbule Evrim; Yayla, Hatice Mine; Tosunlu, Şeyma
    Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de meslek etik kurallarının en çok tartışıldığı alanlardan biri halkla ilişkiler etiğidir. Halkla ilişkiler mesleğini yerine getirenlerin, etik kurallarına bağlı kalarak mesleklerini sürdürüp sürdürmedikleri çok tartışılmaktadır. Halkla ilişkiler mesleğinde mesleği geliştirme açısından, onurlu ve saygın bir konuma ulaştırılması açısından etik değerler incelenmekte ve halkla ilişkiler meslek etik ilkeleri, mesleki sorumluluklar ve mesleki davranışlar uluslararası standartlar doğrultusunda ele alınmaktadır. Bu çalışmada Selçuk Üniversitesi ve İzmir Ekonomi Üniversitesinde Halkla İlişkiler bölümü 3. ve 4.sınıfta okuyan halkla ilişkiler öğrencilerine anket uygulanmış olup, öğrencilerin halkla ilişkiler etiği hakkındaki görüşleri ele alınmış ve meslek etiğine bakışları irdelenmiştir.. Elde edilen bulgulara göre; her iki üniversite öğrencilerinin üniversitelerde etik dersi okutulması yönünde hem fikir olduğu görülmektedir. Ayrıca halkla ilişkiler etiği ile değişkenler arasında kişiden kişiye farklılık görülmektedir.
  • Öğe
    Z Kuşağının Online Satın Alma Davranışında Sosyal Medya Kullanım Alışkanlığı ve FoMO: Üniversite Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma
    (Selçuk Üniversitesi, 2023) Uygun, Fatmanur Binici; Kalender, Ahmet
    Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişimi, pazarlama alanına da yansımıştır. Çevrimiçi satın alma davranışı yaygınlaşarak tüketim algısına farklı bir boyut kazandırmıştır. Teknoloji ile büyüyen Z kuşağı, bugünün ve geleceğin önemli bir tüketici kesimini oluşturmaktadır. Bu çalışma; Z kuşağının sosyal medya kullanım alışkanlıklarına ve FoMO duygularına odaklanarak bu unsurların çevrimiçi satın alma davranışı üzerindeki rolünü ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmada Z kuşağından oluşan 594 kişi üzerinde gerçekleştirilen alan araştırması bulgularına yer verilmiştir. Bulgular neticesinde; Z kuşağının günlük sosyal medya kullanım süresi ve amaçları ile internetten alışveriş yapmaları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Ancak Z kuşağının internetten alışveriş yapması, alışveriş yapma sıklığı, aylık alışveriş tutarları ile FoMO arasında bir ilişki bulunamamıştır. FoMO duygusu, Z kuşağının internete her erişimde sosyal medyaya bağlanma, günlük internet kullanım süresi, sosyal medyayı kullanım sıklığı, günlük sosyal medya kullanım süresi ile anlamlı bir farklılık gözetmektedir. Bu nedenle sosyal medyanın FoMO duygusunun yaratılmasında etkili bir şekilde kullanımıyla çevrimiçi satın alma davranışı gerçekleştirilebilecektir.
  • Öğe
    Kamu ve Özel Televi?zyonlarda Haberci?li?k Anlayışı "Trt ve I?nter-Star Üzeri?ne Bi?r Çalışma"
    (Selçuk Üniversitesi, 2000) Kazaz, Mete; Can, Aytekin; Fidan, Mehmet
    İletişim araçlarından basın, radyo ve televizyon dışında kullanımımız içinde olan afiş, pul, broşür, müzik kaseti gibi yaygın olarak yaşamımızda yer alan iletişim araçlarının da bir boyutuyla "haber" kavramını içermektedir. İlk çağdan itibaren duvarlarına çizilen resimlerden başlayarak insanın bilgilenme gereksinimi hep var olmuştur. Olaya bilgilenme, dolayısıyla haber olgusu açısından baktığımızda, çağımızda iletişim araçlarının gelişimiyle haber kaynaklarının salt radyo, televizyon ve basınla sınırlanamayacağı; sokaktaki bir afişten, ilgilisi için bir pulla, yeni bir müzik kasetinden, broşsuz kadar "haber" öğesi içerdiğini görmekteyiz. Bu anlamla haber, salt bilgilenme yada enformasyon değil, aynı zamanda öğrenme süreci olarak da karşımıza çıkmaktadır.
  • Öğe
    Reklamların Beğeni?lmesi?ni?n Tüketi?ci?leri?n Marka Tutumlarına Etki?si
    (Selçuk Üniversitesi, 2006) Çakır, Vesile
    Bu araştırmanın amacı, düşük ilgilenim ürünlerine ait markaların farklı kullanım sıklığı düzeylerinde reklamların beğenilmesi veya beğenilmemesi şeklindeki reklam tutumlarının marka tutumlarını nasıl şekillendirdiğine açıklık getirmektir. Bu konunun araştırılabilmesi için düşük ilgilenim ürünlerine ait markalar ve onların reklamlarını kapsayan bir deney tasarlanmıştır. Verilerin analizi göstermiştir ki, reklamların beğenilme düzeyi arttıkça, marka tutumlarının olumluluk düzeyi de artmaktadır. Ayrıca, düşük ilgilenim ürünlerine ait markanın kullanım sıklığı arttıkça, reklamın beğenilmesi veya beğenilmemesinin marka tutumlarında önemli bir değişiklik yaratmadığı, buna karşın marka daha önceden denenmemişse reklamın beğenilmesi veya beğenilmemesinin marka tutumunu görece daha fazla etkilediği sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Halkla I?li?şki?ler ve Propaganda I?li?şki?si? Üzeri?ne Kuramsal Bi?r Değerlendi?rme
    (Selçuk Üniversitesi, 2009) Güllüoğlu, Özlem
    Propaganda baskı ve çıkar gruplarının kendilerini tanıtmak, kamuoyunun desteğini kazanmak ya da belirli konularda yetkilileri etkileme amaçlı yapılan sistematik bir girişimdir. Halkla ilişkiler disiplini ise hedef kitle ile kurum arasındaki karşılıklı anlayışı sağlamak amacı ile sürdürülen iletişim çabası olarak ifade edilebilir. Halkla ilişkiler, geniş bir uygulama alanına sahiptir. Bu açıdan halkla ilişkilerin kapsamı geniş tutulduğunda, kimi zaman başta propaganda olmak üzere, reklâm ve pazarlama gibi benzer diğer kavramları da içine alacak şekilde tanımlanmakta; kimi zaman da bu tekniklerden ayırt edilememektedir. Halkla ilişkiler ve propaganda ilişkisine baktığımızda bu iki kavramın geçmişten günümüze sürekli bir karşılaştırma ve karıştırılma ile yüz yüze olduğunu söyleyebiliriz. Bu çalışma, propaganda ve halkla ilişkilerin kapsam ve sınırlılıklarını ortaya koymayı; iki kavram arasındaki benzerlik ve farklılıkları tartışarak, kavramlar arasındaki kilit ayrımları belirginleştirmeyi amaçlamaktadır.
  • Öğe
    Uluslararası Öğrencilerin Kültürleşme Stresi: Selçuk üniversitesinde Okuyan Afrikalı Öğrenciler Üzerine bir Uygulama
    (Selçuk Üniversitesi, 2019) Bozkurt, Emrah
    Bir bireyin ya da grubun kendi bölgesine özgü kültürel ögeleri ve farklı toplumlarda karşılaştığı yeni kültürel ögeleri, kendinde birleştirmesiyle kültürleşme ortaya çıkmaktadır. Bireyler kültürlerarası iletişim sürecinde, adaptasyon nedeniyle kültürleşme stresiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu sebeple kültürleşme stresini irdelemeye yönelik yapılan çalışmalar akademik ve toplumsal açıdan önem arz etmektedir. Bu çalışma kapsamında da Daya S. Sandhu ve Badiolah R. Asrabadi (1994) tarafından geliştirilen kültürleşme stresi ölçeğinden yararlanılarak kültürlerarası iletişim sürecinde kültürleşme stresi Konya Selçuk Üniversitesinde okuyan Afrikalı öğrenciler üzerinden incelenmiştir. Çalışmada ayrıca belli değişkenler doğrultusunda kültürleşme stres düzeylerinin farklılaşıp farklılaşmadığı belirlenmiştir. Bu çalışmada araştırmacılar tarafından saha araştırması yöntemi kullanılmış ve 55 Afrikalı öğrencinin online anket aracılığı ile görüşleri öğrenilmiştir. Faktör analizi sonuçlarının değerlendirilmesinde Daya S. Sandhu ve Badiolah R. Asrabadi’nin (1994) (ASSIS) ölçeğindeki faktörler kullanılmış ve altı faktör saptanmıştır. Diğer taraftan katılımcıların kültürleşme stres düzeyleri ile çeşitli değişkenler arasında anlamlı bir farklılığa rastlanılmamıştır.
  • Öğe
    Halkla I?li?şki?ler Açısından Beledi?yeleri?n Kamu Beklenti?leri?ni? Öğrenme Yöntemleri?
    (Selçuk Üniversitesi, 2009) Özüpek, M. Nejat
    Yerel yönetimlerde çalışmaların başarılı olması, büyük ölçüde yönetimin halkın beklentilerini öğrenerek buna uygun şekilde hizmet vermesi ile bağlantılıdır. Çevrede olup bitenleri göremeyen, yönetilenlerin isteklerinden haberdar olmayan yönetimler, çözüme ulaşamayan sorunlarla uğraşmaya mahkumdur. "Haberdar değilsen yönetemezsin" deyişi de halkın beklentilerini öğrenmenin, başka bir deyişle tanımanın önemine vurgu yapmaktadır. Bu duruma düşmemek için kullanılabilecek çok sayıda yöntem bulunmaktadır. Bunlardan birisi de halkla ilişkilerdir. Halkla ilişkiler iki yönlü bir etkinliktir. Bunun bir yönü yönetimden halka doğru olan "tanıtma", diğeri de halktan yönetime doğru olan "tanıma"dır. Halkla ilişkiler kavramı içerisinde toplumun yapılan çalışmalar hakkındaki fikirlerini öğrenme isteği bulunmaktadır. Tanıma çalışmalarında kullanılan yöntemler arasında kamusal anketler, yönetici ile halkın yüz yüze görüşmesi ve halkın kurum tarafından sağlanacak çeşitli yollarla kuruma ulaşabilmesi sayılabilir.2006 yılında Türkiye'deki büyükşehir, merkez il ve ilçe belediyeleri üzerinde anket yoluyla yaptığımız bu çalışmanın sonuçlarına göre, belediyeler çeşitli yoğunluk ve etkinlik derecelerinde olmakla birlikte bu yöntemleri kullanmaktadırlar. Araştırmamız durumu betimleme amacı taşımaktadır.
  • Öğe
    Söylenti ve Dedikodu Yönetimi
    (Selçuk Üniversitesi, 2006) Solmaz, Başak
    Dünyanın en eski medyası olarak isimlendirilen söylenti ve dedikodu iletişim sürecinin informal boyutudur. Gündelik yaşamımızda uzak kalamadığımız, bazan yakındığımız bazan kızdığımız ama bir şekilde dahil olduğumuz sosyal ortamlardır. Aslında söylenti ve dedikodu bir iletişim tarzı ve başlıbaşına bir medyadır. Hemen hepimiz, bizi kuşatan dünyada, çeşitli ve değişik görüşler, imajlar, fikirler ve inançlarla yaşarız. Bunların pek çoğunu ise ortalarda dolaşan söylentilerin ya da dedikoduların kulaktan kulağa aktarılması ile elde ederiz. Belki de bu elde etme sürecinin bilincinde bile olmayız. Belki de yaşadıklarımızı, gördüklerimizi ya da bildiklerimizi paylaşarak iletişim kurmanın, bilgilerimizi tamamlamanın rahatlığını yaşarız. Öyle ki, bütün bu süreç kişilerarası iletişimin doğal bir sonucu olarak kabul edilmektedir. Zaman zaman iletişimi başlatan zaman zaman da acı bir şekilde iletişimi sonlandıran söylenti ve dedikoduların dahil olduğu informal iletişim kanalları, formal iletişim kanallarıyla birlikte kontrollü bir şekilde kullanılmalıdır. Bu çalışmada, özellikle belirsizlik ortamlarında ortaya çıkan ve kurumsal iletişim sürecinin bir parçası olan informal iletişimin söylenti ve dedikodu boyutu ele alınarak, söylenti ve dedikodu yönetimi çerçevesinde, ortaya çıkışları, yayılışları, nasıl önlenecekleri ya da yok edileceklerine yönelik öneriler sunulmaktadır.
  • Öğe
    Halkla I?li?şki?ler ve Kri?z Yöneti?mi?
    (Selçuk Üniversitesi, 2005) Akdağ, Mustafa
    Krizler, çevre ile sürekli etkileşim halinde bulunan örgüt ve örgütsel yaşamın parçalarını oluşturduklarından, bunların örgüt üzerinde yıkıcı etkiler meydana getirmelerine izin verilmemelidir. Ancak bunların her zaman tümüyle ortadan kaldırılmaları mümkün görünmese de, optimal düzeyde tutulmaları ve örgüte zarar vermeyecek bir biçimde halkla ilişkiler politikalarıyla atlatılmaları mümkündür. Halkla ilişkilerin bilgi toplama, bilgilendirme, kurum imajı oluşturma ve koruma, hedef kitlelerle iletişim sağlama, hedef kitlelerin beklentileri ile kurum performansını aynı çizgiye getirme, sonuçları değerlendirme gibi temel işlevleri kriz dönemlerinde de kendini göstermektedir. Karşılaşılması olası fakat hoş olmayan durumların önlenmesini ya da en az zararla atlatılabilmesini sağlamak amacıyla yürürlüğe girmesi beklenilen kriz yönetimi, kuruluşun politikasını etkileyen bir yönetim görevi olması ve iletişimini belirleyici özellik taşıması sebebiyle halkla ilişkilere büyük ölçüde ihtiyaç duymaktadır. Halkla ilişkilerin bir örgütte bulunması önemlidir. Çünkü, örgütün girebileceği kriz ortamları için hazırlıklar yapması, krizin oluşması durumunda örgüt adına hareket ederek krizin en az hasarla atlatılması veya krizin etkilerinin olumlu bir fırsata dönüştürülmesi ve kriz sonrasında kriz öncesi durumdan daha iyi bir durumun hedeflenmesi ancak halkla ilişkiler sayesinde mümkün olmaktadır.
  • Öğe
    Uzaktan Eğitim ve Uygulamaları
    (Selçuk Üniversitesi, 2011) Arat, Tugay; Bakan, Ömer
    1970’lerden sonra yaşanan bilimsel ve teknolojik gelişmeler eğitim sistemini önemli derecede etkilemiştir. İnternet adı verilen küresel bilgi ağının güçlenmesi, yaygınlaşması ile dünyada iletişim biçimi değişerek saniyeler içerisinde yazılı, sözlü, görüntülü bağlantı sağlanır hale gelmiştir. Günümüzde iletişim teknolojileri çok büyük bir hızla gelişmektedir. Bu gelişmelerin etkilediği önemli alanlardan biri de öğrenmedir. İletişim teknolojileri öğrenme sürecinde, birçok açıdan geleneksel eğitim sistemlerine katkılar sağlamakta ve yaşam boyu öğrenmeyi sağlamaktadır. Öğrenme yaşamla başlayan ve ölünceye kadar devam eden sınırları olmayan bir süreçtir. İletişim teknolojileri öğrenmeyi klasik okul sınırları içerisinden çıkarıp bireylerin kendilerini yetiştirebilecekleri imkanları sağlamıştır. Türkiye’de Açık Öğretim Fakültesi ile posta ve televizyonla başlatılan uzaktan eğitim bugün pek çok üniversitede tamamen internet üzerinden, web tabanlı bir şekilde gerçekleşmektedir.
  • Öğe
    Kurum Ki?mli?ği? Süreci? ve I?şleyi?şi? Üzeri?ne Teori?k ve Uygulamalı Bi?r Çalışma
    (Selçuk Üniversitesi, 2007) Gülsünler, Makbule Evrim
    Özellikle gelişmekte olan ülkelerde firmaların büyük bir çoğunluğu değişmekte zorlanmaktadır. Bilgiden teknolojiden yeterince yararlanamadıkları için köklü bir değişim, gelişim gerçekleştiremiyorlar. Kurum kimliğinin yeniden oluşturulması her büyüklük ve küçüklükteki firmaların sorunudur. Kurum kendi kimliği ile hem kendisinin hem de ürünlerinin sektördeki rakiplerinden farklı olduğunu göstermektedir. Kurum kimliğini bir bütün olarak inceleme konusu yapmak bu sebepten dolayı uygundur. Amaç bu araştırma ile kurum kimliği stratejisine bir bütün olarak bakmak ve kurum kimliği stratejisi oluşturmak için ne gibi çalışmalar yapılabileceğini göstermektir. İleride yapılacak kurumsal kimlik çalışmalarına katkı sağlaması hedeflenmektedir.
  • Öğe
    Si?yasal Li?derli?kte Kari?zma Olgusu: Recep Tayyi?p Erdoğan Örneği?nde Teori?k ve Uygulamalı Bi?r Çalışma
    (Selçuk Üniversitesi, 2006) Arklan, Ümit
    İnsanlar topluluk halinde yaşamalarından ötürü her daim lidere ihtiyaç duymuşlar, lider olarak seçtikleri kişilere de meşru ölçülerde toplumsal düzenin sağlanması noktasında bir otorite ve bu otoriteyi kullanma yetkisi vermişlerdir. Kullanılan farklı otorite türleri liderleri birbirlerinden farklılaştırmış, farklı lider çeşitlerini ortaya çıkarmıştır. Bu doğrultuda çalışmada, bu otorite ve lider çeşitlerinden biri olan karizma konusu siyasal liderlik bağlamında Recep Tayyip Erdoğan örneğinde ele alınmıştır. Liderlik, siyasal liderlik, otorite ve karizma kavramlarına kısaca değinildikten sonra, Erdoğan’ın nasıl bir siyasal lider olduğunu ortaya koymak ve onun sahip olduğuna inanılan özelliklerinin deneklerin sosyo-demografik özellikleri doğrultusunda nasıl bir değişim gösterdiğini saptamak amacıyla bir alan araştırması gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak Konya seçmeninin Erdoğan’ı daha çok karizmatik bir lider olarak gördüğü, Erdoğan’ın liderlik özelliklerine ilişkin değerlendirmelerde ise sosyo-demografik özelliklerin etkili olduğu ortaya çıkmıştır.
  • Öğe
    Si?nemanın Taşrada Geli?şi?m Süreci?: Konya’da I?lk Si?nemalar ve Gösteri?len Fi?lmler (1910–1950)
    (Selçuk Üniversitesi, 2008) Aydın, Hakan
    İstanbul dışında ilk sinema salonu 1909’da İzmir’de açılır. Bunu Ankara ve Bursa’daki sinema salonları izlemiştir. Konya’da ilk sinema gösterimi, İzmir’de sinema salonunun açılmasından bir yıl sonra 1910 yılında, Amerikalı Misyoner Dr. Dat’ın özel hastanesinde “Hıristiyan Gençlik Teşkilatı” tarafından gerçekleştirilir. İlk sinema salonu ise bundan üç yıl sonra 1913’te, Sanayi Mektebi Sineması adıyla faaliyete geçirilir. Konya’nın ikinci sinema mekânı, esas olarak 1923’ten sonra Belediye mülkiyetinde sinemaya dönüştürülen Belediye Sineması’dır. Bu iki deneyim, 1938’de Belediye Sineması işletmecilerinden Tevfik Ceylani’nin Yeni Sinema’sı ile başlayan özel sinemacılığa güçlü bir arka plan oluşturur.
  • Öğe
    Türkiye’de Halkla İlişkiler Lisans Eğitimi Üzerine Bir Değerlendirme
    (Selçuk Üniversitesi, 2012) Solmaz,Başak; Arslan, Aynur; Aydın, B.Oğuz; Duğan, Özlem
    Halkla ilişkilerin kamu ve özel sektörde giderek önemli hale gelmesiyle halkla ilişkiler eğitimi sorgulanmaya başlamış, eğitim programı ve içeriği hakkında ulusal ve uluslararası birçok dernek, akademisyen ve uygulayıcı görüş bildirmiş ancak halen bir uzlaşıya varılamamıştır. Devlet ve vakıf üniversitelerinde eğitimi devam eden 31 halkla ilişkiler bölümü vardır. Bunların 14’ü İstanbul’daki çeşitli üniversite kurumlarındadır. Bu veri alanın sektörle işbirliğini açıklamak için anlamlı bulunmuştur. Uygulama birimlerinin devlet üniversitelerinde sayıca fazla olması, vakıf üniversitelerinin sektöre yakınlığı nedeniyle uygulamalarını burada yapmalarıyla açıklanabilir. Lisansüstü programlar alana akademisyen yetiştirilmesi açısından önemlidir. Türkiye’de halka ilişkiler dalında 18 adet yüksek lisans ve 9 adet doktora programı vardır.18 devlet üniversitesinin sadece 7 adedinde profesör düzeyinde akademik personel olduğu görülmektedir. Vakıf üniversitelerinin 12 tanesinde profesör olmasına rağmen bu kadroların çoğu yarı zamanlı çalışmaktadır. Bu çalışmayla Türkiye’deki halkla ilişkiler lisans eğitimi hakkında genel bir değerlendirme yapılması amaçlanmıştır. Çalışma, alana ilişkin toplu bir veri sağlaması bakımından önemlidir. Araştırma kapsamında halkla ilişkiler bölümü olan 31 devlet ve vakıf üniversitesinin web sayfaları 01.10.2011- 15.12.2011 tarihleri arasında incelenmiştir Çalışmanın web siteleri üzerinden yapılması ve bazı bölümlerin bilgilerine ulaşılamaması çalışmanın sınırlılığıdır. Araştırmada bölümlerin; kuruldukları bölgeler, yüksek lisans ve doktora programları, uygulama atölyeleri, eğitim kadroları ve lisans programlarının müfredatlarında zorunlu/seçmeli, teori/uygulama dersleri incelenmiştir. Çalışmamızda halkla ilişkiler lisans bölümlerinde zorunlu derslerin seçmeli derslere göre daha fazla olduğu görülmüştür. Lisans eğitimi boyunca bir öğrencinin alması gereken seçmeli ders sayısı, devlet üniversitelerinde vakıf üniversitelerinden daha fazladır. Formasyon derslerinin devlet üniversitelerinde ağırlıklı olduğu, vakıf üniversitelerinde ise sektöre yönelik ve piyasanın talep ettiği derslerin ağırlıklı olduğu görülmektedir. Anadolu, Ankara, Ege ve Selçuk üniversitelerinde formasyon derslerinin halen önemli olduğu tespit edilmiştir. Teorik ve uygulama derslerinin oranlarına bakıldığında aralarında bir denge olmadığı görülmüştür. Araştırma sonunda; iletişim fakültesi kurulmasına bazı kriterler getirilmesi, kadro ve teknik alt yapı tamamlanmadan bu bölümün açılmasına izin verilmemesi, ders içeriklerinin halkla ilişkilerin çok yönlü olduğu göz önünde bulundurularak zenginleştirilmesi önerilmiştir.
  • Öğe
    Yasamayı Engelleme Amaçlı Lobicilik: Filibuster
    (Selçuk Üniversitesi, 2009) Canöz, Kadir
    Kamuda karar alma makamında bulunan seçilmişleri istenilen yönde karar aldırmayı amaçlayan lobicilik, bunun için çok çeşitli taktikler ve yöntemler kullanmaktadır ki; bunlardan bir tanesi de “filibuster” olmaktadır. Filibuster, yasama meclislerinde söz alan konuşmacılar tarafından kürsünün sonu belli olmayan süreliğine işgal edilmesi anlamında kullanılan bir terimdir. Bu durum Avrupa’nın bazı ülkelerinde ve Amerika Birleşik Devletleri’nde azınlık parlamenterler tarafından sıkça kullanılan bir uygulama yöntemidir.
  • Öğe
    Yeni Bir İletişim Alanı Olarak Sosyal Medya Kullanımı ve Konya Kadın Dernekleri Örneği
    (Selçuk Üniversitesi, 2012) Solmaz, Başak; Görkemli, Hayriye Nur
    Gerek medyanın gerekse iletişim teknolojilerinin hayatımızda oynadıkları rol hızla genişlemektedir. Yeni iletişim teknolojileri insanlara, düşüncelerini ve eserlerini paylaşacakları olanaklar yaratmakta, paylaşım ve tartışmanın esas olduğu bir medya sunmaktadır. Sosyal medya ortamları geleneksel kitle iletişim araçlarından farklı olarak artan bir hızla etki alanı yaratmaktadır. Sosyal medya terimi, kullanıcıların birbirleriyle bilgi, görüş ve ilgi alanlarını paylaşarak etkileşim kurmaları için olanak sağlayan online araçlar ve web sitelerini içermektedir. Sosyal medyanın getirdiği iletişim olanakları kurum ve kuruluşların ulaşmakta zorlandıkları hedef kitlelere ulaşmalarını, kolay eyleme geçebilmelerini, mesajlarını yayabilmelerini sağlamaktadır. Kurum içi iletişimin hızlı ve katılıma açık olarak sağlanmasında yine sosyal medya araçları etkili olabilmektedir. Sosyal medya ortamlarından sosyal paylaşım ağları, kişisel iletişimleri sürdürmenin mekânı olmanın ötesinde, internetin yeni bir kamusal alanı olma özelliğini de yansıtmaktadır. Kamusal alan özelliği taşıyan sivil toplum örgütleri de sosyal medya ortamlarını kullanarak savundukları konuların tartışılmasını, mesajlarının yayılmasını, üyelerinin ve destekçilerinin harekete geçirilmesini sağlamaktadır. Yeni medya ve iletişim teknolojilerinin yarattığı yeni düzen içerisinde, işletmeler de özellikle yeni sistemin gerektirdiği düzenlemeleri ve değişiklikleri kendi bünyelerine entegre etmeye başlamışlardır. Facebook, Twitter, Friendfeed, Flickr, bloglar gibi birçok sosyal paylaşım ağının bir bütünü olarak adlandırabileceğimiz sosyal medya kavramı da işletmelerin son yıllarda oldukça önem verdiği alanlardan biridir. İşletmelerin kendi organizasyon yapıları içerisinde sadece bu işle ilgilenen departmanlar kurmaları ve kendileri dışında gelişen olayların kontrol edilebilirliği noktasında etkin bir konum yaratma çabaları da bunun en somut örneklerinden biridir. İnternetin doğası gereği kullanıcıların fikirlerini ve görüşlerini özgürce ifade edebildiği bir platformu yaratması neticesinde, işletmelerin de kendi ürün ve hizmetleri hakkında oluşan olumlu/olumsuz fikir birliği ya da görüş ayrılıklarından haberdar olma ve bunlara yönelik yeni iş planları ve stratejiler gerçekleştirme gerekliliği duyması, içinde yaşadığımız iletişim ve teknoloji çağının doğal bir parçasıdır. İşletmeler genel olarak dijital pazarlama adı altında yürüttükleri çalışmalar neticesinde hem müşterilerle olan karşılıklı iletişimlerini kuvvetlendirmekte ve onların görüşlerini öğrenme fırsatını yakalamaktadırlar hem de kendi markalarının değerliliği noktasında marka imajına yönelik olarak pozitif bir katkı sağlama şansına sahip olmaktadırlar. Ayrıca kendi iş süreçlerini, müşterilerle olan eşzamanlı bilgi alışverişi sayesinde revize etme imkanına kavuşarak, onların istek ve ihtiyaçlarını karşılamak ve tatmin etmek noktasında önemli bir avantajı ellerinde bulundurmaktadırlar. Sosyal medya internet ile bir şekilde tanışan hemen herkesin içinde yer aldığı bir alan özelliği göstermektedir. Sadece kişiler değil, kurumlar açısından da bu alanın içerisinde yer almak bir zorunluluk haline gelmiştir. Bunun nedeni ise hedef kitle neredeyse, orada olmak zorunluluğudur. Burada “olmak” sadece sosyal ağda bir firma sayfası oluşturmak, internet reklâmı vermek, ya da bir web sayfasına sahip olmak anlamına değil, sosyal medya içerisinde yaşayan bir marka olarak bu alanda da pazarlama faaliyetleri yürütmek anlamına gelmektedir. Çünkü sosyal medya hedef kitle ile doğrudan iletişimin kurulabildiği bir alandır. Klasik marka – tüketici ilişkisinden oldukça farklı olarak bilgi vermenin dışında farklı birçok biçimde kurulabilen bu iletişimin de en önemli getirisi marka algısını ve bağlılığını kuvvetlendirmesidir. Üstelik sosyal medya geleneksel yöntemlerle kıyaslandığında birçok farklı avantaja sahip görünmektedir. Sosyal medyayı etkin kullanan bir firma için, potansiyel ya da mevcut müşterilerini tanımak, onların özelliklerini, tercihlerini belirlemek de daha kolay olmaktadır. Sosyal medya kişilerin birbirlerinin fikirlerini, tavsiyelerini dinlediği bir alan olarak da giderek daha fazla önem kazanmakta ve bu alanda kullanıcıların firmalar ile ilgili olarak paylaştıkları fikirler, deneyimler, görüşler diğer kullanıcılar için de belirleyici olabilmektedir. Her ne kadar zaman zaman sınırları tartışılıyor olsa da sosyal medya kişilerin görüşlerini daha rahat ifade edebildikleri bir alan olma özelliği göstermektedir. Üstelik bu alanda kişiler sadece kendi öznel görüşlerini sunmakla kalmamakta aynı zamanda fikirlerini de paylaşmaktalar. Ürünlerle kendilerini bağdaştırabilmekte, kampanyalara bireysel olarak dahil olabilmekte ve böylece markalarla daha kuvvetli bağlar kurabilmektedirler. Sosyal medya iletişimin oldukça hızlı yürüdüğü bir alan haline gelmiştir. Bu özelliği bir dezavantaj gibi görünüyor olsa da, özellikle içerik anlamında değiştirilebilirlik, yenilenebilirlik özelliklerinden dolayı diğer mecralara göre daha hızlı özellikler sergilemektedir. Yeni iletişim teknolojileri aracılığıyla mesaj bombardımanının en üst düzeyde yaşandığı günümüzde insanlar, yeni arayışlara ve dolayısıyla da yeni iletişim ortamlarına doğru yönlenmektedir. Günümüzde yeni iletişim ortamları, özellikle internet, modern iletişim sisteminin en büyük destekçisi olmaktadır. Özellikle 1970’li yıllarda başlayan ve 1990’lı yıllardan sonra hızla devam eden internet kullanımı, web sitelerinin yaygınlaşmasıyla kullanıcı sayısını artırmış, 2000’li yıllarda sosyal medyanın işlerlik kazanmasıyla her kesimden insanı ilgilendirecek noktalara ulaşmıştır. Sanal ortam kullanıcıları tarafından bir alışkanlık haline gelen sosyal medya kullanımı, her kesimden ve her kültürden geniş kitlelerin sosyal yöndeki taleplerine cevap vermektedir. Yeni iletişim ortamlarının gelişmesi, her kesimden bilgi iletişim teknolojilerine olan ilginin artması, sosyal medyanın gücünü arttırmakta, sosyalleşme kavramına da yeni bir boyut kazandırmaktadır. Sosyal medya sürekli güncellenebilmesi, çoklu kullanıma açık olması, sanal paylaşıma olanak tanıması gibi nedenlerden dolayı en ideal mecralardan biri olarak kendisini göstermektedir. İnsanlar sosyal medya aracılığıyla düşüncelerini yazmakta ve paylaşmakta, hatta bu düşünceler üzerinde tartışabilmekte ve yeni fikirler ortaya koyabilmektedirler. Kişisel düşünce ve bilgilerin yanı sıra, çeşitli fotoğraflar, videolar paylaşabilmekte gerçek dünyayı sanal ortamda yaşayabilmektedirler. Sosyal medyanın bu kadar sıklıkla ve etkin kullanılması dikkatlerin giderek bu alana yönelmesine sebep olmakta ve sanal dünyaya yeni bir kavramsal çerçeve çizmektedir. Bu çalışmada, sosyal medya kavramı ve sivil toplum örgütlerinin sosyal medya kullanımıyla ilgili verilerin yanında, çalışmanın araştırma evrenini oluşturan sivil toplum örgütleri arasından seçilen ve Konya’da hizmet veren aktif iki kadın derneğinin iletişim faaliyetlerine ilişkin veriler sunulmuştur. Araştırma sonucunda örgütlerin geleneksel medyada yer alma çabalarına paralel sosyal medyada da yer alıp almadıkları sorgulanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler, iletişim, kurumsal iletişim, hedef kitlelerle iletişim ve medya ilişkileri yönünden yorumlanmıştır.
  • Öğe
    Pazarlamanın Yükselen Yıldızı Influencer Marketing: Influencer Takipçilerinin Satın Alma Davranışını Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma
    (Selçuk Üniversitesi, 2020) Canöz, Kadir; Gülmez, Özge; Eroğlu, Gizem
    Bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, bireylerin daha hızlı şekilde bilgi paylaşımında bulunabileceği yeni mecraları ortaya çıkarmıştır. Bu mecralardan yapılan çalışmalar ise, bazı kişileri ünlü yapıp “Influencerlik” veya “fenomenlik” adı altında yeni bir mesleği ortaya çıkartırken, firmalar için ise yüksek takipçi oranına sahip bu kişiler aracılığıyla pazarlama çalışmalarında Influencer Marketing olarak adlandırılan yeni bir yöntemi gündeme getirmiştir. Etkili kullanıldığında özellikle genç tüketici profiline ulaşmada stratejik öneme sahip olan bu yöntem ile markalar, rakipleri arasında rekabet üstünlüğü sağlamaktadır. Bu nedenle, özellikle son dönemlerde yaygın kullanım alanı bulan sosyal medyada Influencer Marketing aktiviteleri hız kazanmıştır. Ancak bu aktivitelerin tüketicilerin satın alma davranışına ne düzeyde etki ettiği ise kesin olarak bilinmemektedir. Mutlak olan belirsizliği ortadan kaldırmak için bu çalışmada, sosyal medya ınfluencerlarını (fenomenlerini) takip eden tüketicilerin satın alma davranışlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda 400 kişiye Online anket uygulanmıştır. Anketten elde edilen verilere göre de, tüketicilerin çoğunlukla sosyal medya fenomenlerini takip ettikleri ve influencer marketing’i etkili bir yöntem olarak kabul ettikleri bulgularına ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Saldırganlık Davranışının Boyutları ve İlişkili Olduğu Faktörler: Lise ve Üniversite Öğrencileri Üzerine Karşılaştırmalı Bir Çalışma
    (Selçuk Üniversitesi, 2009) Eroğlu, Susran Erkan
    Lise ve üniversite öğrencilerinin saldırganlık davranışlarının çeşitli değişkenler açısından incelendiği bu araştırma genel tarama modelinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma örneklemini 2007–2008 öğretim yılında Konya ilindeki liselerde öğrenim gören öğrenciler ve Selçuk Üniversitesi’nin farklı fakültelerinde öğrenim görmekte olan (1294’ü lise (%57,7), 948’i (%42,3) üniversite ) toplam 2242 öğrenci oluşturmuştur. Araştırma verilerini toplamak amacıyla “kişisel bilgi formu” ve “saldırganlık ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizi; bağımsız değişkenlerin, bağımlı değişkenler üzerindeki etkilerini ortaya koyabilecek bir desen içinde ele alınmıştır. Bu araştırmanın bağımsız değişkenleri; devam edilen eğitim kurumunun düzeyi, cinsiyet, geldikleri yerleşim yerinin türü (Köy-mezra, Kasaba, İlçe, İl ve Büyükşehir), mezun olunan/devam edilen lise türü (Genel Lise, Meslek Lisesi ve Kolej), baba eğitim düzeyi, anne eğitim düzeyi, sosyo ekonomik düzey ve kitle iletişim araçlarını kullanma düzey ve biçimleridir. Araştırmanın bağımlı değişkeni ise saldırganlık düzeylerindir. Lise ve üniversite öğrencilerinin saldırganlık düzeyleri puan ortalamalarının devam edilen eğitim kurumu düzeyi ve cinsiyet değişkeni açısından farklılaşma durumunu ortaya koymak amacıyla bağımsız gruplar için t testi kullanılmıştır. Saldırganlık düzeyi puan ortalamalarının geldikleri yerleşim yerinin türü devam edilen /mezun olunan lise türü, baba eğitim düzeyi, anne eğitim düzeyi ve sosyoekonomik düzey değişkenleri açısından farklılaşma durumunu ortaya koymak amacıyla tek yönlü varyans analizi (F testi) kullanılmış, farklılaşmanın kaynağını belirlemek için tukey testi uygulanmıştır. Saldırganlık düzeyinin kitle iletişim araçlarını kullanma düzey ve biçimleri açısından incelenmesi amacıyla Pearson momentler çarpımı korelasyon tekniği kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular ışığında ulaşılan sonuçlar aşağıda özetlenmiştir: Araştırma bulguları lise ve üniversite öğrencilerinin saldırganlık davranışının alt boyutları açısından anlamlı düzeyde farklılaştığını ortaya koymuştur. Diğer taraftan saldırganlık davranışının öğrencilerin cinsiyetleri açısından da anlamlı düzeyde farklılaştığı sonucu elde edilmiştir. Araştırma bulguları ışığında öneriler geliştirilerek tartışılmıştır.