Beslenme Ve Diyetetik/Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 15 / 15
  • Öğe
    Besin Rehberleri: Beslenme Eğitiminde Görsel Bir Araç
    (Selçuk Üniversitesi, 2011) Aktaş, Nazan
    Sağlığın korunması ve geliştirmesi, beslenme ile ilişkili hastalıkların önlenmesi amacıyla bilimsel temelli beslenme bilgilerinin topluma iletilmesinde besine dayalı beslenme rehberleri ve besin rehberi görselleri kullanılmaktadır. Yeterli ve dengeli besin tüketimi ve sağlıklı besin seçimine ilişkin önerilerin ülkelere özel görsellerle anlatıldığı besin rehberlerinden müdahale çalışmalarında anahtar eğitim araçları olarak yararlanılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ve Gıda Tarım Örgütü besine dayalı beslenme rehberlerini ve besin rehberi görsellerinin geliştirilmesine yönelik çalışmaları desteklemekte, beslenme politikalarının önemli bir parçası olarak kabul etmektedir. Besin kaynakları, beslenme alışkanlıkları, kültürel özellikler, besin temini ve beslenme ve sağlık sorunlarındaki farklılıklar ülkelerin kendilerine özgü besin rehberi geliştirmesini gerekli kılmıştır. Besin rehberi görseli olarak Türkiye’de dört yapraklı yonca, Amerika’da besin rehberi piramidi, Japonya’da besin rehberi topacı, Çin’de besin Pagodası, Tayland’da beslenme bayrağı, Macaristan’da besin evi, Fransa’da merdiven, Danimarka’da pusula, Almanya’da üç boyutlu piramit kullanılmaktadır. Belirli aralıklarla güncelleştirilmesi gereken besin rehberleri konusunda toplumda farkındalık oluşturulması ve yaygınlaştırılmasında ilgili kurum, kuruluş ve disiplinlere önemli görevler düşmektedir. Bu derleme makalede, besin rehberlerinin betimlenerek, amaç, özellik, geliştirilme ve yaygınlaştırma boyutunun incelenmesi amaçlanmıştır.
  • Öğe
    İlköğretim 1-3. Sınıf Hayat Bilgisi Ders Programının Besin ve Beslenme İle İlgili Kazanım ve Etkinlikler Açısından İncelenmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2011) Aktaş, Nazan
    Bu araştırmada, ilköğretim 1-3. sınıf Hayat Bilgisi dersi öğretim programının besin ve beslenme ile ilgili kavram, beceri, kazanım, etkinlik örnekleri ve ara disiplin kazanımlarıyla eşleştirilme durumları açısından incelenmesi amaçlanmıştır.Nitel araştırma desenlerinden doküman analizi yönteminin kullanıldığı bu araştırmanın veri kaynağını “T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı İlköğretim 1, 2 ve 3. Sınıflar Hayat Bilgisi Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu” oluşturmaktadır.İlgili döküman, araştırmada analiz birimi olarak belirlenen besin ve beslenme terimlerinin yanısıra daha detaylı bir tarama yapılabilmesi amacıyla yemek, yiyecek, içecek, gıda, sağlık, tüketici ve tüketim kelimeleri ile de taranmış olup elde edilen içerikler sınıf düzeylerine ve temalarına göre tablolara dönüştürülmüştür.Tablolarda, analiz birimi ile ilişkili beceri, kazanım ve etkinlik örnekleri doğrudan alıntılar yapılarak sunulmuştur.Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, Hayat Bilgisi dersi programında yer alan besin ve beslenme ile ilişkili becerilerin Kaynakları Etkili Kullanma ve Güvenlik ve Korunmayı Sağlama becerileri kapsamında yer verildiği saptanmıştır.Yiyecek ve içeceklere özen gösterme, açıkta satılan yiyeceklerden uzak durma, gazlı içecekler yerine mümkün olduğu kadar süt, ayran ve doğal meyve sularını tercih etme, çok fazla abur-cubur tüketmeme, beslenme çantasına evde hazırlanmış doğal gıdalar ve taze meyve koyma gibi becerilerin programda olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak, araştırmada ilköğretim 1-3. sınıf Hayat Bilgisi ders programında okutulan “Okul Heyecanım, Benim Eşsiz Yuvam, Dün, Bugün ve Yarın” temaları kapsamında besin ve beslemme ile ilgili kavram, beceri, kazanım ve etkinlik örneklerine yer verildiği belirlenmiştir.Programda, beslenme ile ilgili kazanımların ara disiplin kazanımlarıyla eşleştirildiği, kavram olarak ise sadece birinci sınıfta “Okul Heyecanım” teması içinde yer aldığı bulunmuştur. Hayat bilgisi ders programında ki besin ve beslenme ile ilgili beceri, kazanım ve etkinliklerin besin teknolojisi ve beslenme bilimindeki yeni gelişmelerle ve alan uzmanlarının görüşleri doğrultusunda güncellenmesi okul ve program temelli beslenme eğitimi girişimlerine katkı sağlayabilecektir.
  • Öğe
    Konya İl Merkezinde Yaşayan Kadınların Yiyecek Hazırlama, Pişirme ve Saklama Uygulamaları Üzerine Bir Araştırma
    (Selçuk Üniversitesi, 2016) Erdem, Nuran; Işık, Nermin; Derin, Didem Önay
    Toplumumuzda besinlerin hazırlanması, pişirilmesi ve saklanmasından büyük ölçüde kadınlar sorumludur. Yaşam için çok önemli olan yiyecek hazırlama, pişirme ve saklama işlevlerini hijyenik olmayan bir mutfakta, bilgi noksanlığı ve yanlış alışkanlıklarla birlikte gereği gibi gerçekleştirmek olanaksızdır. Sağlıkla yakın ilişkili olan bu işlevleri tesadüflere bırakmadan zevkli bir iş durumuna getirebilmenin olanaklarını aramak evde bu işten sorumlu olan kadının en önemli amacı olmalıdır. Yiyeceklerin hazırlanması, pişirilmesi ve saklanmasındaki temel ilkeler bilinmediği durumlarda besin öğelerindeki kayıplar çok fazla olmaktadır. Kadınların yiyecek hazırlama, pişirme ve saklama yöntemleri konusundaki uygulamaların saptanması amacıyla planlanıp yürütülen bu araştırmanın örneklemini Konya il merkezinde yaşayan çalışan ve çalışmayan toplam 252 kadın oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak, anket formu kullanılmıştır. Anket formları Haziran 2012-Mayıs 2013 tarihleri arasında toplanmıştır. Anket formu, kadınlara ilişkin genel bilgiler (yaş, öğrenim durumu, çalışma durumu, meslek, ailedeki birey sayısı, aylık gelir) ile yiyecekleri hazırlama, pişirme ve saklamaya yönelik uygulamaları tespit etmek amacıyla çeşitli soruları içermektedir. Verilerin değerlendirilmesinde, SPSS 16.0 paket programı kullanılmıştır. Bulgular tablolarda sayı ve yüzde (%) olarak ifade edilmiştir. İstatistiksel analizde ki-kare (?2) önemlilik testi kullanılmış ve 0.05’ten küçük p değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Değişken olarak kadınların çalışma durumları alınmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, çalışmaya katılan kadınların en fazla oranda (%37.3) 20-29 yaşları arasında oldukları görülmüştür. Kadınların %42.0’ı ilköğretim mezunu iken, bunu %33.7 ile lisans ve lisansüstü, %20.2 ile de lise mezunu olanlar izlemektedir. Araştırmaya katılan kadınların %38.1’i çalışmakta, yarıdan fazlası ise (%61.9) ev hanımı olup, çalışmamaktadır. Genel toplamda kadınların %50.8’inin sebzeleri önce ayıkladıkları sonra yıkadıkları ve doğradıkları belirlenmiştir. Kadınların yarıdan fazlası (%65.5) patatesi dolap ya da kutu içinde karanlık serin bir yerde saklamaktadır. Çalışmayan kadınların yarıdan fazlasının (%51.9), çalışan kadınların ise %42.9’unun eti açıkta, çalışmayan kadınların %28.8’inin, çalışanların da %36.5’inin eti dolap içinde çözdürdükleri saptanmıştır. Kadınların yarıya yakınının (%49.6) bol suda pişirip haşlama suyunu döktükleri görülmüştür. Çalışmada, çalışmayan kadınların yarıya yakınının (%47.4), çalışan kadınların sadece %29.2’sinin sütlü tatlı pişirirken şekeri ocaktan inmesine yakın attıkları görülmüş olup, aradaki ilişki istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (p<0.05). Tarhanayı güneşte kurutan kadınların oranı daha yüksek bulunmuş olup (%45.2), çalışmayan kadınlarda bu oran %49.1, çalışanlarda ise %40.4’dür. Çalışma sonuçlarına göre, kadınların besin hazırlama ve pişirme yöntemlerinde bazı önemli yanlışlıklar yaptıkları saptanmıştır. Kadınlara besin grupları, besinlerin seçimi, satın alınması, hazırlama, pişirme ve saklanması konularında bilgi verilmesi önerilmektedir.
  • Öğe
    Konya İl Merkezinde Yaşayan Kadınların Yiyecek Hazırlama, Pişirme ve Saklama Uygulamaları Üzerine Bir Araştırma
    (Selçuk Üniversitesi, 2016) Erdem, Nuran; Derin, Didem Önay; Işık, Nermin
    Toplumumuzda besinlerin hazırlanması, pişirilmesi ve saklanmasından büyük ölçüde kadınlar sorumludur. Yaşam için çok önemli olan yiyecek hazırlama, pişirme ve saklama işlevlerini hijyenik olmayan bir mutfakta, bilgi noksanlığı ve yanlış alışkanlıklarla birlikte gereği gibi gerçekleştirmek olanaksızdır. Sağlıkla yakın ilişkili olan bu işlevleri tesadüflere bırakmadan zevkli bir iş durumuna getirebilmenin olanaklarını aramak evde bu işten sorumlu olan kadının en önemli amacı olmalıdır. Yiyeceklerin hazırlanması, pişirilmesi ve saklanmasındaki temel ilkeler bilinmediği durumlarda besin öğelerindeki kayıplar çok fazla olmaktadır. Kadınların yiyecek hazırlama, pişirme ve saklama yöntemleri konusundaki uygulamaların saptanması amacıyla planlanıp yürütülen bu araştırmanın örneklemini Konya il merkezinde yaşayan çalışan ve çalışmayan toplam 252 kadın oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak, anket formu kullanılmıştır. Anket formları Haziran 2012-Mayıs 2013 tarihleri arasında toplanmıştır. Anket formu, kadınlara ilişkin genel bilgiler (yaş, öğrenim durumu, çalışma durumu, meslek, ailedeki birey sayısı, aylık gelir) ile yiyecekleri hazırlama, pişirme ve saklamaya yönelik uygulamaları tespit etmek amacıyla çeşitli soruları içermektedir. Verilerin değerlendirilmesinde, SPSS 16.0 paket programı kullanılmıştır. Bulgular tablolarda sayı ve yüzde (%) olarak ifade edilmiştir. İstatistiksel analizde ki-kare (?2) önemlilik testi kullanılmış ve 0.05’ten küçük p değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Değişken olarak kadınların çalışma durumları alınmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, çalışmaya katılan kadınların en fazla oranda (%37.3) 20-29 yaşları arasında oldukları görülmüştür. Kadınların %42.0’ı ilköğretim mezunu iken, bunu %33.7 ile lisans ve lisansüstü, %20.2 ile de lise mezunu olanlar izlemektedir. Araştırmaya katılan kadınların %38.1’i çalışmakta, yarıdan fazlası ise (%61.9) ev hanımı olup, çalışmamaktadır. Genel toplamda kadınların %50.8’inin sebzeleri önce ayıkladıkları sonra yıkadıkları ve doğradıkları belirlenmiştir. Kadınların yarıdan fazlası (%65.5) patatesi dolap ya da kutu içinde karanlık serin bir yerde saklamaktadır. Çalışmayan kadınların yarıdan fazlasının (%51.9), çalışan kadınların ise %42.9’unun eti açıkta, çalışmayan kadınların %28.8’inin, çalışanların da %36.5’inin eti dolap içinde çözdürdükleri saptanmıştır. Kadınların yarıya yakınının (%49.6) bol suda pişirip haşlama suyunu döktükleri görülmüştür. Çalışmada, çalışmayan kadınların yarıya yakınının (%47.4), çalışan kadınların sadece %29.2’sinin sütlü tatlı pişirirken şekeri ocaktan inmesine yakın attıkları görülmüş olup, aradaki ilişki istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (p<0.05). Tarhanayı güneşte kurutan kadınların oranı daha yüksek bulunmuş olup (%45.2), çalışmayan kadınlarda bu oran %49.1, çalışanlarda ise %40.4’dür. Çalışma sonuçlarına göre, kadınların besin hazırlama ve pişirme yöntemlerinde bazı önemli yanlışlıklar yaptıkları saptanmıştır. Kadınlara besin grupları, besinlerin seçimi, satın alınması, hazırlama, pişirme ve saklanması konularında bilgi verilmesi önerilmektedir.
  • Öğe
    Ilgın Mutfak Kültürü ve Yemekleri
    (Selçuk Üniversitesi, 2017) Işık, Nermin; Kılıçarslan, Aysun; Güldemir, Osman; Derin, Didem Önay; Barı, Nimet
    Canlıların birinci ihtiyaçları beslenmektir. Dolayısıyla insanların doğumdan ölüme kadar beslenmek zorunda olmaları, ilk çağlardan beri yemekle ilgili bir takım kurallar geliştirmelerine neden olmuştur. Bu kurallar, zamanla toplumların kendi yapı ve değerleri ile ilgili gelenek ve görenekleriyle bütünleşip, o toplumlara özgü mutfak kültürünü oluşturmuştur. Mutfak dediğimiz şey insanlığın ilk ortaya çıkmasından günümüze kadar değişen, gelişen ve sentezlenen bir olgudur. Ayrıca yemek yeme eylemi hem biyolojik, hem kültürel hem de psikolojik bir sürecin ürünüdür. Bu üç boyutlu ihtiyacın sonucunda mutfak geleneği hem sürekli değişen, hem de sürekli karmaşık bir hal alan ama aynı zamanda da kültürleri birbirinden kısmen ayırmaya yardım eden önemli bir kültürel ağdır. Yemek kültürü bir toplumda yiyeceğin üretiminden tüketimine kadar izlediği süreç ve bu sürece bağlı olarak ortaya çıkan maddi, manevi kültürel öğelerin oluşturduğu önemli bir sistemdir. Dünya mutfakları arasında Türk mutfağı dikkat çeken bir konumdadır. Nitekim hem Orta Asya’dan günümüze uzun bir tarihsel geçmişe; hem de oldukça geniş bir coğrafyanın ürünüdür. Bu çalışmanın amacı, Konya’nın kuzey batısında yer alan Ilgın ilçesinin mutfak kültürü ve yemeklerini, günlük öğünlerde; geçiş dönemlerinde (doğumdan ölüme kadar); dinî günler ve hıdrellezde, istek/dilek sofralarında yapılan yemek alışkanlıklarının eskiden ve günümüzde neler olduğunu; ayrıca kışlık yiyecekler; sofra düzenleri; pişirme yöntemleri; servis düzenleri; içecekler; yemeklerini saptamak suretiyle tanıtmak ve yazılı kayıtlara geçirilerek kaybolmasını önlemektir. Çalışma nitel bir araştırmadır; Ilgın mutfak kültürü ve yemekleri, bölge kültürünü temsil eden 50 yaş ve üzeri 11 kaynak kişi ile yüz yüze görüşülerek derlenmiştir. Çalışmada mutfak araçları, mutfak mimarisi ve yemek tarifleri kapsam dışı bırakılmıştır. Ilgın yöresinin kışlık ve yazlık öğünleri; doğumdan ölüme kadarki geçiş dönemlerindeki yeme içmeyle ilişkili âdetleri; dilek istek sofraları; dini gün ve bayramlarında tüketilen yiyecek ve içecekler; kışlık besinler; yemekler ve tarifleri sistematik bir şekilde aktarılmıştır. Gelecekteki çalışmalarda daha fazla kaynak kişi ile görüşülerek bilgilerin derinleştirilmesi; bu bilgi birikimiyle görseller üretilmesi; tariflerin birçoğunun uygulanarak standartlaştırılması ve diğer disiplinlere de hizmet edebilmesi amacıyla besin değerlerinin hesaplanması önerilmektedir.
  • Öğe
    COVID-19 Pandemisi Sürecinde Yetişkinlerin Besin Destekleri Kullanımlarının İncelenmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2021) Demir, Gülperi; Kılıçkalkan, Beyza; Takak, Muhammed Kazım
    Amaç: Bu araştırmanın amacı, COVID-19 pandemi sürecinde yetişkinlerin besin destekleri (vitamin-mineral ve bitkisel ürün) kullanımlarının incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel nitelikte olan araştırma, Mayıs 2021-Ağustos 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Çalışma 18-65 yaş arası 402 yetişkin üzerinde yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak online anket formu uygulanmıştır. Bulgular: Katılımcıların %58.7’si kadın, %41.3’ü erkektir (ortalama yaş; 36.3±11.7 yıl) ve %77.9’u üniversite ve lisansüstü mezunudur. %15.4’ü COVID-19 tanısı aldığını belirtmiştir. Katılımcıların %66.2’si pandemi sürecinde besin destekleri kullanmıştır. Besin destekleri kullanım amaçları sırasıyla; ‘bağışıklık sistemini güçlendirmek’ (%72.9), ‘kendini iyi hissetmek’ (%44.0), ‘COVID-19’dan korunmak’ (%39.1) ve ‘vücuttaki yetersizliği gidermek’(%35.7) tir. Katılımcıların yarıdan fazlasının besin desteklerinin COVID-19’a karşı koruyucu olduğuna inandığı ve COVID-19 tanısı alanların çoğunluğunun (%80.6) besin destekleri kullanmaya başladıkları saptanmıştır. Katılımcıların besin desteği hakkında bilgiyi en çok kitle iletişim araçlarından edindikleri; besin desteği kullanma kararında sağlık uzmanlarının, kitle iletişim araçlarının ve sosyal çevrenin etkili olduğu belirlenmiştir. Pandemi sürecinde en çok kullanılan besin destekleri C, D, B grubu vitaminleri, zencefil, tarçın, yeşil çay ve zerdeçaldır. Çalışmada, besin destekleri kullanımında; cinsiyet, öğrenim durumu ve yaşanılan yer, medeni durum, gelir, meslek, kronik hastalık durumu, COVID-19 tanısı alma durumunun etkili olduğu saptanmıştır. Sonuç: Araştırmanın sonucunda, COVID-19 pandemi sürecinde yetişkinlerin besin destekleri kullanımının arttığı ortaya çıkmıştır. Besin destekleri, beslenmeyi destekleyici veya bağışıklığı güçlendirici olarak kullanılmasıyla birlikte yanlış bilgiler ve bilinçsiz kullanım sonucunda sağlığı bozucu etkilere neden olmaktadır. Bu nedenle, besin desteklerinin doktor veya diyetisyen gibi uzmanların kontrolünde kullanılması ve sağlığa etkileri konusunda farkındalığın artırılması önemlidir.
  • Öğe
    Beyaz peynir, çiğ süt, kıyma ve İnegöl köftede Staphylococcus aureus kaynaklı intoksikasyon riskini değerlendirmede kültür ve immunolojik yöntemlerin karşılaştırılması
    (Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi, 2018) Telli, Nihat; Yörük ,Nuray Gamze; Telli, Arife Ezgi; Cebirbay, Muhammed Ali; Güner, Ahmet
    Amaç: Konya’da tüketime sunulan beyaz peynir, çiğ süt, kıyma ve İnegöl köfte örneklerinin fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik kalitelerinin ortaya konması ve Staphylococcus aureus (S. aureus) kontaminasyonu ile toksin varlığının tespiti amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırmada beyaz peynir (n=50), çiğ süt (n=50), kıyma (n=50) ve İnegöl köfte (n=50) olmak üzere 200 numune kullanılmıştır. Numuneler fiziksel ve kimyasal (pH, asidite ve kuru madde) ve mikrobiyolojik [toplam mezofilik aerobik bakteri (TMAB), toplam psikrofilik aerobik bakteri (TPAB), koliform, laktik asit bakterisi (LAB), S. aureus] açıdan değerlendirilmiştir. Stafilokokal enterotoksinlerin (SEs) varlığı enzymelinked fluorescent immunoassay’a (ELFA) dayalı VIDAS Staph enterotoksin kiti ile araştırılmıştır. Bulgular: Çiğ süt, beyaz peynir, kıyma ve İnegöl köftelerde ortalama pH değerleri sırasıyla, 6.53, 4.82, 5.99 ve 6.63; kuru madde değerleri % 12.51, % 37.71, % 38.97, % 49.70 ve laktik asit cinsinden asiditeleri de % 0.16, % 0.67, % 0.08 ve % 0.40 olarak bulundu. TMAB sayıları 4.53 - 9.86 log10kob/g-ml; TPAB 3.39 - 7.69 log10kob/g-ml; koliform bakteri 2.04 - 8.53 log10kob/g-ml; LAB 2.90 - 7.64 log10kob/g-ml ve S. aureus sayıları 2.61 - 6.46 log10kob/g-ml arasında bulundu. İnegöl köfte örneklerinin 1’i (% 2) ve kıyma örneklerinin 29’unda (% 58) SEs tespit edildi. Öneri: S. aureus'un tüm suşlarının SE’lerin üretiminden sorumlu olmamalarından dolayı stafilokokal gıda intoksikasyonlarının değerlendirilmesinde ve güvenli gıda üretiminde kültürel yöntemlerle birlikte SE varlığının araştırılmasının da önemli olduğu düşünülmektedir.
  • Öğe
    Aksaray ili güzelyurt ilçesi'nin geleneksel bir gıdası gelveri ekmeği
    (2017) Erdem, Nuran; Işık, Nermin; Gökmen, Süleyman
    Ekmek üretimi, insanoğlu tarafından bilinen en eski gıda üretim teknolojilerinden birisidir. Geleneksel bir gıda olan Gelveri Ekmeği, Aksaray İli'ne bağlı Kapadokya Bölgesi'nde yer alan Güzelyurt İlçesi'nin kültürel dokusu içerisinde geçmişten günümüze varlığını taşıyabilmiş yöresel ekmeklerimizden biridir. İlçe kadınları tarafından hazırlanarak tarihi Rum evlerinin bahçesinde yer alan 300-400 ºC ısıya dayanıklı taş fırınlarda pişirilen Gelveri Ekmeği yaklaşık 15 gün boyunca tazeliğini koruyabilme özelliğine sahiptir. Bu çalışmanın amacı, yörede yaşayanlarla yapılan yüz yüze görüşmelere ve araştırmalara dayanılarak, Aksaray'ın tarihi ve turistik ilçesi Güzelyurt'un yöresel Gelveri Ekmeği, bileşenleri, hazırlanışı ve pişirilmesi konularında bilgi vermektir. Gelveri Ekmeği üretiminde hammadde, doğal olarak üretilen unların kullanıldığı, üretim teknolojisi açısından ise ekşi hamur yönteminden yararlanılıp ekmeğin taş fırında pişirildiği ve üretilen ekmeklerin oda koşullarında ve derin dondurucularda muhafaza edildiğinin sonucuna varılmıştır
  • Öğe
    Gıda ve Beslenme Okuryazarlığı
    (2016) Aktaş, Nazan; Özdoğan, Yahya
    Bu çalışmada, gıda ve beslenme okuryazarlığı kavramı, tanımı, amacı, gerekli beceriler ve işaret eden bazı unsurların incelenmesi ayrıca bu terim için bir tanım önerilerek ulusal literatüre katkı sağlanması amaçlanmıştır. Bu derleme çalışmada, benzer konuda yapılmış birincil araştırmalardan ortaya çıkan ikincil veriler kullanılmıştır. Gıda ve beslenme okuryazarlığı, gıda ve beslenme ile ilgili bilgilere erişme, analiz etme, değerlendirme, doğru kararlar alarak uygulayabilme, sağlıklı beslenmeyi sürdürme, uygun miktarda sağlıklı besin seçme ve tüketme, gıda sisteminin işleyişini değerlendirme ve gıda güvencesinin sağlanması için gerekli olan istek, bilgi, beceri, tutum, davranış ve yeteneklerin bileşimidir.Toplumda, gıda ve beslenme okuryazarlığının öneminin anlaşılması ve yaygınlaşması sağlığın, iyilik halinin, sağlıklı beslenme ve besin seçiminin geliştirilmesi ve sürdürülmesine katkı sağlayabilecektir. Bilgi, beceri ve davranış odaklı, kuramlara dayanan ve etkin eğitim yöntemlerinin kullanıldığı gıda ve beslenme okuryazarlığı girişimlerin planlanması ve uygulanmasında ilgili tüm paydaşların iş birliği içinde olmaları yararlı olacaktır.
  • Öğe
    Microbilogical Quality of Home Cooked Meat Meals and Vegetable Salads
    (PROFESSIONAL MEDICAL PUBLICATIONS, 2010) Elmacıoğlu, Funda; Tayfur, Muhittin; Bener, Özgün; Akman, Mehmet; Aksoydan, Emine
    Objective: To determine the microbiological quality of home meals and salads samples. Methodology: A total of 180 samples were collected between May 2007 and July 2007 in Ankara, Turkey. The samples were analysed for the presence of total aerobic bacteria (TAB), thermotolerant coliform bacteria (TCB), Esherichia coli, Salmonella spp. and Staphylococcus aureus. Results: In the present study, S. aureus, coliforms, E. coli, and Salmonella were not detected in cooked meat meals samples. TAB was detected in 22 (24.4%) meat dishes ranges 10(2)-10(4). The cooked meat dishes samples were analyzed for the presence of TCB, and detected in 2 (2.2%) meat dishes ranges 10(3)-10(4). Numbers of the aerobic mesophilic bacteria ranged from 10(2) to 10(5) cfu/g and coliforms from 37 to 1400 MPN/g in 17 (18.9%) of salad samples. E. coli was detected at level 10(2)-10(3) (n= 12, 13.3%) and S. aureus was detected in 9 (10.0%) at levels of 10(3)-10(4) cfu/g salad samples tested. In 4 (4.4%) of the salads samples S. aureus and E. coli were isolated together. Conclusion: The results indicate that the type of vegetable salads analysed may contain pathogenic bacteria and thereby represent a risk to the consumers in regard to foodborne diseases. Thus, it remains essential to include the significance of effective hygiene practices as an important safety measure in programmes of home hygiene, consumer education, and advice
  • Öğe
    Food Preservation Applications of Two Generations of Women (Mother&daughter): A Case Study of Gaziantep, Turkey
    (Home Econonics Research Association Nigeria-Heran, 2010) Aktaş, Nazan; Korkmaz, Abdurrahman; Erisoğlu, Ülkü
    This study determined the food processing and preserving methods Of two generations of women in Turkey. Questionnaire was used for data collection. Findings reveal significant difference between the mothers and daughters in the application of caning, freezing and preserving with salt (P<0.05). There was no significant difference between them in terms of the application of drying method and the preparation of some traditional foods (tarhann, which is a dried food made of curd, yoghurt, tomato and flour) molasses, homemade fettuccini and bulgur (cracked wheat) (P>0.05). The women preserve apricot (58.4%), sour cherry (52.1%), strawberry as jam (66.3%) grape (29.3%), fig (%50.2) and plum (50.0%) by drying. Women should be encouraged and trained to process and preserve food for many reasons like contributing to family budget, increasing food variety and preventing waste.
  • Öğe
    A Traditional Helva in Turkey: Koz Helva
    (Wfl Publ, 2010) Aktaş, Nazan; Cebirbay, Muhammet Ali
    This study aimed to record the ingredients, recipe and production stages of koz helva, and to make it known internationally. The qualitative research method was used in the study and the data were collected in the Western Black Sea Region in Turkey. The components of helva were sugar, drinking water, Radix saponariae Albae sive L. root extract, sour salt and walnut. In production phase of koz helva production, some similarities and differences were found between the traditional and industrial production methods. The standard recipes be determined, and research-development activities be held to put this traditional product into international food market.
  • Öğe
    The Features Taken Into Consideration by the Consumers in Konya, Turkey, When Purchasing a Food Product
    (2009) Aktaş, Nazan; Bayrak, Ebru; Onay, Didem
    The studies into the effect of diet on health have yielded consumer awareness and attention into the quality standards of the food products they purchase. The aim of this study is to investigate some quality and safety features taken into consideration by consumers at the time of shopping. The study was conducted on 332 consumers in Konya, Turkey. The descriptive survey model was used in the study and the data were collected through a questionnaire. The relationships between the participants' educational level and their attention to some variables like price, brand, contents, production date, expiry date, nutrition value, package, ease of use and healthfulness and to some quality stamps such as TSI, HACCP, HALAL and ISO were investigated in the study. It was also aimed to determine whether there was a relationship between the participants' educational status and their knowledge level about what HACCP was. The results of the study revealed that the consumers paid more attention to the quality features of the food products they purchased as their educational level increased (p<0.05).
  • Öğe
    Breast-Feeding Behaviours of the Mothers
    (2009) Onay, Didem; Akman, Mehmet; Akdeniz, Şengül; Vicdan, Ayşe Kaçaroğlu
    Breast-feeding is the most useful nutrient due to the facts that its contents change according to the requirements of the newly-born, it protects them against the infections and it meets all the physiological and psychological needs of the baby in the fist six months and it is economical. In the following months, the infants getting breastmilk could be supported by additional nutrients so that they can make a healthy start in life being far away from the malnutrition and infection risks. This study was conducted at the local hospitals of Aksehir, Konya, with an aim to determine the breast-feeding behaviors of the volunteered 345 mothers who had 0-24-month-old babies. The ratio of the mothers who had breastfed their babies in wake of the birth was found to be 50.1%, while the ratio of the ones who did that in the first two hours was 35.9%. It was also found that 14.0% of the mothers hadn't breastfed their babies in the first three or more hours. Another finding in the study was that 89.0% of the mothers had given colostrums, while 7.2% of them hadn't. The other 3.8% said that they didn't remember if they had done that or not. The relationship between giving colostrums and the education level was found to be significant (p<0.05). It was also found that 79.7% of the mothers had chosen breast-feeding as the first nutrient to their babies in wake of the birth. The frequency of breast-feeding was found to vary as follows: 45.8 % of the mothers breastfed when their babies needed, 40.3% of them did that when their babies cried and the other 13.0% did breast-feeding according to a scheduled timetable. The ratio of the mothers who did not breast-feeding was 0.9%. The relationship between that frequency and mother education level was found to be significant statistically (p<0.05), but the relationship between breast-feeding frequency and other variables such as mother age, the order of the child in family and the number of children was found to be insignificant (p>0.05). The period in which the babies were fed by only breast milk without any additional nutrient was found to vary as follows: 69.1% of the babies were breastfed during 4-6 months, 27.0% were breastfed less than 4 months, 4.1% of them 7-12 months. The average breast-feeding period without any additional nutrient intake was found to be 4.5±0.8 months. 73.6% of the mothers who started giving the additional nutrient did that in the 4-6 months after the birth, while 17.2% of them did that before the fourth month and the other 9.2% of them did that after the sixth month following the birth. © Asian Network for Scientific Information, 2009.
  • Öğe
    Farklı bitkisel enzimlerin piliç bagetlerinin bazı teknolojik özellikleri üzerine etkisi
    (2005) Bayrak, Arı Ebru.; Karakaya, Mustafa.; Sarıçoban, Cemalettin.
    Araştırmada enjeksiyon yöntemi kullanılarak, piliç bagetlerine %0,2 düzeyinde ilave edilen farklı bitkisel enzimlerin (bromelin, ficin ve papain) pH, pişirme kaybı (PK), su tutma kapasitesi (STK), duyusal analizler ve pişirme sonrası gevreklik gibi bazı teknolojik özellikler üzerine etkisi incelenmiştir. Elde edilen istatistiki analiz sonuçlarına göre, farklı bitkisel enzimlerin pH, PK, STK ve duyusal özelliklerden tat parametresi üzerine istatistiki olarak önemli (p0.05) bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Papain, pH'yı önemli (p0.05) düzeyde düşürmüştür. Ficin uygulaması, bromelin ve papain uygulanmış örneklere göre PK'nı önemli (p0,05) düzeyde azaltmıştır. Ficin, kontrol grubu ve bromelin uygulanmış örneklere göre STK'ni önemli seviyede (p0.05) azaltmıştır. Kontrol grubuna göre bromelin, ficin, ve papain enzimleri pişirilmiş piliç bagetlerinin gevrekliğini önemli (p0.01) düzeyde arttırmıştır. Duyusal değerlendirmede, genel kabul edilirlik açısından bromelin ve papain uygulanan örnekler ile kontrol grubu arasında fark bulunmazken (p0.01); ficin, piliç bagetlerinde genel kabul puanlarını önemli ölçüde (p0.01) düşürmüştür.