Eğitim Bilimleri Enstitüsü Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe 2000-2017 yılları arasında matematik kaygısı ile ilgili Türkiye'de yapılan çalışmaların bazı değişkenlere göre incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2020) Baylan, Fatma Nihal; Erdoğan, AhmetBu çalışmanın amacı, 2000-2017 yılları arasında Türkiye'de matematik kaygısı ile ilgili yapılan araştırmaları incelemek ve son yıllarda matematik kaygısı araştırmalarının genel çerçevesini çizmektir. Bu amaçla lisansüstü tezler ve makaleler; kullanılan dile, yayın yılına, üniversiteye, enstitüye, cinsiyete, araştırma başlıklarına, örneklem dağılımına, araştırma yöntemine, veri toplama tekniğine ve analiz yöntemine göre incelenmiştir. Araştırmanın örneklemini YÖK veri tabanındaki lisansüstü tezler ile DergiPark' ta yayınlanan makale çalışmaları oluşturmaktadır. Nitel araştırma yaklaşımı benimsenerek gerçekleştirilen çalışmada 40 lisansüstü tez ve 49 makale incelenmiştir. Verilerin toplanmasında doküman inceleme tekniğinden faydalanılmıştır. Elde edilen bulguların sonuçlarına göre lisansüstü tezlerde ve makalelerde matematik kaygısı konusunda yapılan çalışmaların yetersiz olduğu, çalışmalarda en fazla nicel yöntemin kullanıldığı, örneklem dağılımında ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin çoğunlukta olduğu, çalışmaların çoğunun araştırma başlıkları bazında; matematik kaygısı ile çeşitli değişkenlerin incelenmesi konusunda yapıldığı, veri toplama aracı olarak ölçek, veri analizi olarak t testinin kullanıldığı görülmektedir. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda bazı öneriler verilmiştir.Öğe Evli bireylerin psikolojik doğum sırası, evlilik uyumu ve psikolojik sağlamlıkları arasındaki yordayıcı ilişkiler(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2020) İlmen, Zübeyde; Sürücü, AbdullahBu araştırmanın amacı, evli bireylerin psikolojik doğum sırası ile evlilik uyumu ve psikolojik sağlamlıkları arasındaki yordayıcı ilişkileri incelemektir. Araştırmanın çalışma grubunu tesadüfi yöntemle seçilmiş 261 kadın ve 200 erkek evli birey oluşturmaktadır. Katılımcıların psikolojik doğum sıralarını belirlemek amacıyla "White-Campbell Psikolojik Doğum Sırası Envanteri", evlilik uyumlarını belirlemek için "Evlilikte Uyum Ölçeği", psikolojik sağlamlıklarını belirlemek için ise "Psikolojik Sağlamlık Ölçeği" kullanılmıştır. Çalışmada değişkenlerin birbiri ile ilşkisini ölçmek amacıyla Pearson Korelasyon testi kullanılmıştır. Verilerin analizinde değişkenlerin arasındaki aracı rolünü ortaya koymak amacıyla yapısal eşitlik analizi tekniğinden yararlanılmış olup, Amos programı kullanılmıştır. Yapılan analiz sonucunda, psikolojik sağlamlığın evlilik uyumunu pozitif yönde etkilediği belirlenmiştir. Yine psikolojik sağlamlık, psikolojik doğum sırası alt boyutlarından olan büyük çocuk boyutunu, ortanca çocuk boyutunu ve tek çocuk boyutunu negatif yönde etkilemekte, küçük çocuk boyutunu ise pozitif yönde etkilemektedir. Psikolojik doğum sırası alt boyutlarından tek çocuk boyutu, evlilik uyumunu negatif yönde etkilemekte ve psikolojik sağlamlık boyutu evlilik uyumunu pozitif yönde etkilemekte, diğer boyutlar (büyük çocuk, ortanca çocuk ve küçük çocuk) etkilemediği belirlenmiştir. Aracılık testi incelendiğinde; psikolojik sağlamlığın evlilik uyumuna etkisinde büyük çocuk, ortanca çocuk, küçük çocuk boyutları istatistiksel anlamlı aracılık etmemektedir. Psikolojik sağlamlığın evlilik uyumuna etkisinde tek çocuk boyutu istatistiksel anlamlı aracılık etmektedir. Bu aracılık kısmi aracılıktır.Öğe Ergenlerde özgüven ile olumsuz otomatik düşünceler arasındaki ilişkinin incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2020) Çalıkuşu, Hüseyin; Sürücü, AbdullahBu araştırmanın amacı, ergenlerin özgüvenleri ile olumsuz otomatik düşünceleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Araştırma ilişkisel tarama modelindedir. Araştırmanın çalışma grubunu Konya il merkezindeki ortaöğretim okullarından uygun örnekleme yöntemiyle seçilen 475'i kız ve 551'i erkek olmak üzere toplam 1026 ergen oluşturmuştur. Araştırma verileri, Kişisel Bilgi Formu, Özgüven Ölçeği, Otomatik Düşünceler Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde t testi, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA), Tukey testi ve Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon tekniği kullanılmıştır. Verilerin analizi sonucunda; sınıf düzeyine göre 12. sınıf öğrencilerinin 10. ve 11. sınıf öğrencilerine göre daha fazla dış özgüvene sahip olduğu tespit edilmiştir. Okul türüne göre ise Anadolu Lisesi öğrencilerinin Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerine göre daha fazla dış özgüvene sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sınıf düzeylerine göre olumsuz otomatik düşünceler şaşkınlık-kaçma fantezileri ve yalnızlık-izolasyon alt boyutunu 10. Sınıf öğrencilerinin 9. Sınıf öğrencilerinden daha fazla kullandıkları tespit edilmiştir. Okul türüne göre ise tüm alt boyutlarda Spor Lisesi öğrencilerinin Fen Lisesi, Anadolu Lisesi, Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerine göre, Fen Lisesi ve Anadolu Lisesi öğrencilerinin de Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerine göre daha az olumsuz otomatik düşünceye sahip olduğu belirlenmiştir. Ergenlerin özgüven ölçeği iç özgüven alt boyutu puan ortalamaları ile olumsuz otomatik düşünceler ölçeği kişinin kendine yönelik negatif duygu ve düşünceleri ve ümitsizlik alt boyutu puan ortalamaları arasında orta düzeyde negatif yönde bir ilişki bulunurken, şaşkınlık-kaçma fantezileri, kişisel uyumsuzluk ve değişme istekleri, yalnızlık-izolasyon alt boyutu puan ortalamaları arasında düşük düzeyde negatif yönde bir ilişki bulunmuştur. Ergenlerin dış özgüven alt boyutu puan ortalamaları ile olumsuz otomatik düşünceler ölçeği kişinin kendine yönelik negatif duygu ve düşünceleri, şaşkınlık-kaçma fantezileri, kişisel uyumsuzluk ve değişme istekleri, yalnızlık-izolasyon ve ümitsizlik alt boyutundan aldıkları puanlar arasında düşük düzeyde negatif yönde bir ilişki bulunmuştur.Öğe Lise öğrencilerinin siberaylaklık düzeyleri ile sosyal medya ve akıllı telefon bağımlılıkları arasındaki ilişkilerin incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2020) Duygu, Hüseyin Seyhan; Aktürk, Ahmet OğuzBu araştırmanın genel amacı, lise öğrencilerinin siberaylaklık düzeylerini, sosyal medya bağımlılık düzeylerini ve akıllı telefon bağımlılık düzeylerini belirlemek ve öğrencilerin siberaylaklık düzeyleri ile sosyal medya ve akıllı telefon bağımlılıkları arasındaki ilişkileri incelemektir. Bununla birlikte araştırma kapsamında lise öğrencilerinin siberaylaklık düzeylerinin; sosyal medya bağımlılığına, akıllı telefon bağımlılığına, cinsiyete, günlük sosyal ağ sitesi kullanım süresine, sosyal ağ sitesi üyelik süresine ve sosyal ağ sitesi arkadaş sayısına göre değişip değişmediği incelenmiştir. Araştırma ilişkisel tarama modeli prosedürlerine uygun olarak 2018-2019 eğitim-öğretim yılı 1. yarıyılında Konya ili Kadınhanı ilçesinde farklı liselerde öğrenim görmekte olan 829 öğrenci ile yürütülmüştür. Araştırmada veri toplama aracı olarak "Siberaylaklık Ölçeği (SÖ)", "Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği-Öğrenci Formu (SMBÖ-ÖF)" ve "Akıllı Telefon Bağımlılığı Ölçeği (ATBÖ)" kullanılmıştır. Araştırma kapsamında toplanan verilerin analizinde betimsel istatistikler, korelasyon analizi, bağımsız örneklem t-testi, tek yönlü ANOVA testi ve standart çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda öğrencilerinin siberaylaklık, sosyal medya bağımlılık ve akıllı telefon bağımlılık düzeylerinin düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra, öğrencilerin 414'ünün alt sosyal medya bağımlılığı grubunda, 415'inin de üst sosyal medya bağımlılığı grubunda ve 409'unun alt akıllı telefon bağımlılığı grubunda, 420'sinin de üst akıllı telefon bağımlılığı grubunda olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin siberaylaklık düzeyleri ile sosyal medya ve akıllı telefon bağımlılıkları arasındaki ilişkilere bakıldığında ise birbirleri ile istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönde ilişkili olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, öğrencilerin siberaylaklık düzeylerinde sosyal medya bağımlılığına, akıllı telefon bağımlılığına, cinsiyete, günlük sosyal ağ sitesi kullanım süresine, sosyal ağ sitesi üyelik süresine ve sosyal ağ sitesi arkadaş sayısına göre gruplar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olduğu görülmüştür. Bununla birlikte sosyal medya bağımlılığına ait sanal bilgilenme ve sanal tolerans; akıllı telefon bağımlılığına ait olumlu beklenti değişkenlerinin öğrencilerin siberaylaklık düzeylerini anlamlı olarak yordadığı sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Ergenlik dönemi bireylerinin kişilik özellikleri ile psikolojik dayanıklılık düzeyleri arasındaki ilişki(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2020) Uçar, Muhammed Zahid; Sargın, NurtenBu çalışmada ergenlik dönemi bireylerinin kişilik özellikleri (dışadönüklük, sorumluluk, uyumluluk, duygusal tutarsızlık, gelişime açıklık, olumsuz değerlik) ile psikolojik dayanıklılık düzeyleri (aile desteği, akran desteği, okul desteği, uyum, mücadele azmi, empati) arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yapılan araştırma genel ilişkisel tarama modelindedir. Araştırmanın örneklem grubunu Konya ili merkez ilçelerinde (Selçuklu-Meram-Karatay) öğretim gören 1494 lise öğrencisi oluşturmaktadır. Örneklem grubuna, Gençöz ve Öncül (2012) tarafından geliştirilen Türk Kültüründe Geliştirilmiş Temel Kişilik Özellikleri Ölçeği, Bulut, Doğan ve Altundağ (2013) tarafından geliştirilen Ergen Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği ve araştırmacı tarafından düzenlenen Kişisel Bilgi Formu uygulanmıştır. Araştırma verilerinin analizinde t- testi ANOVA ve Pearson Momentler Çarpım Katsayısı istatistiksel analizleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda kişilik özellikleri ile psikolojik dayanıklılık düzeyleri arasında pozitif yönde orta düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. Kişilik özellikleri ölçeği alt boyutlarından dışadönüklük, sorumluluk, uyumluluk ve gelişime açıklık düzeyleri arttıkça; psikolojik dayanıklılık ölçeği alt boyutlarından aile desteği, akran desteği, okul desteği, uyum, mücadele azmi ve empati düzeylerinin arttığı, duygusal tutarsızlık düzeyi arttıkça; aile desteği, okul desteği, uyum ve mücadele azmi düzeylerinin azaldığı olumsuz değerlik puanları arttıkça ise aile desteği, akran desteği, okul desteği, uyum, mücadele azmi ve empati düzeylerinin azaldığı bulunmuştur. Ayrıca kişilik özellikleri ölçeği alt boyutlarından sorumluluk, uyumluluk, duygusal tutarsızlık, gelişime açıklık ve olumsuz değerlik alt boyutlarının cinsiyete göre, dışadönüklük, sorumluluk, duygusal tutarsızlık ve gelişime açıklık alt boyutlarının sınıf düzeyine göre, dışadönüklük, sorumluluk, gelişime açıklık ve olumsuz değerlik alt boyutlarının anne eğitim durumuna göre, sorumluluk, gelişime açıklık ve olumsuz değerlik alt boyutlarının ise baba eğitim durumuna göre anlamlı düzeyde farklılaştığına ilişkin bulgular elde edilmiştir. Psikolojik dayanıklılık ölçeği alt boyutlarından akran desteği, okul desteği, uyum ve empati alt boyutlarının cinsiyete göre, aile desteği, okul desteği, uyum ve mücadele azmi alt boyutlarının ise sınıf düzeyine göre anlamlı bir şekilde farklılaştığına ilişkin bulgular elde edilmiştir. Psikolojik dayanıklılığın anne eğitim durumu ve baba eğitim durumuna göre anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlara ilişkin önerilere yer verilmiştir.Öğe Üniversite öğrencilerinin özgecilik, kişilik özellikleri ve sosyal problem çözme becerileri arasındaki ilişkinin incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2018) Oktar, Saliha; Yalçın, Süleyman BarborosBu araştırmada üniversite öğrencilerinin özgecilik, içe-dışa dönük kişilik özellikleri ve sosyal problem çözme becerileri arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmanın örneklemini 2016 öğretim yılında Konya ilinde öğrenim gören üniversite öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmaya 454 (309 kız, 145 erkek) üniversite öğrencisi katılmıştır. Veri toplama aracı olarak Eysenck Kişilik Envanteri'nin dışa dönüklük alt ölçeği, özgecilik ölçeği ve Sosyal Problem Çözme Envanteri- Kısa Formu kullanılmıştır. Araştırma verileri SPSS® Statistics v24.0 programı kullanılarak Pearson korelasyon testi, lineer çoklu regresyon analizi, t-testi ve ANOVA ile analiz edilmiştir. Çalışmada kızların erkeklerden daha yardımsever oldukları bulunmuştur. İçe dönük kişilerle karşılaştırıldığında dışa dönük kişiler özgecilik ve alt boyutlarının tümünden anlamlı olarak daha yüksek puan almışlardır. Dışa dönüklük, özgecilik ve sosyal problem çözme becerisi arasında pozitif yönlü korelasyon vardır. Dışa dönüklük ve sosyal problem çözme becerisi özgeciliği anlamlı olarak yordamaktadır. Sonuç olarak dışa dönük ve/veya sosyal problem çözme becerisi yüksek olan insanlar daha özgecidir. Ayrıca özgeciliğe sosyal problem çözme becerisinin katkısını belirlemek için ileri araştırmalar önerilir.Öğe Üst düzey uzamsal yeteneğe sahip matematik öğretmen adaylarının düşünme yapılarına göre SOLO taksonomisi düzeylerinin belirlenmesi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2018) Köse, Osman; Yavuz, AyşeBirçok alanda olduğu gibi matematikte de yetenek önemlidir. Yetenekler, bireysellikten ötürü benzerlik ve farklılıklara sahiptir. Bu durum bireylerin uzamsal düşünebilme yeteneği ve düşünme yapılarında da farklılıklara sebep olmuştur. Uzamsal düşünme yeteneği üst-orta-alt olarak üç düzeye ayrılır. Düşünme yapıları ise analitik, geometrik ve harmonik düşünme yapıları şeklinde üçe ayrılmıştır. Araştırmada matematik öğretmen adaylarından üst düzey uzamsal düşünme yeteneğinde olanlarının SOLO düzeylerinin düşünme yapıları bağlamında nasıl değiştiği araştırılmıştır. Araştırma amaçları doğrultusunda nitel ve nicel yöntemler birlikte kullanılmıştır. Araştırma deseni olarak açıklayıcı desen anlayışı tercih edilmiştir. Öncelikle nicel veri toplama yöntemleri kullanılarak sonuçlar doğrultusunda nitel veri toplama yöntemlerini kullanılmıştır. Örneklem ise amaçlı örnekleme tekniği ile belirlenmiş olup 2017-2018 yılında bir devlet üniversitesinde matematik öğretmenliği lisans düzeyindeki analitik geometri dersini alan 92 öğretmen adayından oluşmaktadır. Veri toplama sürecinde ilk aşamada PUGT ve MSA uygulanmıştır. PUGT öğretmen adaylarının uzamsal yeteneklerini, MSA ise öğretmen adaylarının düşünme yapıları belirlenmiştir. Nicel verilerin analizinden sonra PUGT'nin sonuçlarına göre üst düzey uzamsal yetenekli 11 matematik öğretmen adayı ile SOLO düzeylerini belirlemek için mülakatlar yapılmıştır. Nicel veriler incelenirken istatistiksel yöntemler kullanılmıştır. Nitel veriler için betimsel istatistik ve içerik analiz yöntemleri çerçevesinde SOLO düzeyleri belirlenmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre üst düzey uzamsal yetenekli öğretmen adaylarının büyük bir kısmı "Çok Yönlü Yapı" seviyesindedir. Öğretmen adaylarının problem çözümlerinde sorunun farklı yönlerinin farkında olduğu ancak çözüm için tam bütünlük sağlayamadığı görülmektedir. Öğretmen adaylarının çok az bir kısmı geometrik düşünme yapısına sahip olduğu görülmüştür. Bu da öğretmen adaylarının problem çözümünde zihnin görsel-resimsel tercihlerini az kullandığını göstermiştir. Ayrıca araştırmada bulgular literatür kapsamında değerlendirilerek araştırmacılara çeşitli önerilerde bulunulmuştur.Öğe Psikolojik danışmada, danışan-danışman benzerlik ve farklılıklarının danışmanın çekici, yetkin, dürüst ve empatik algılanmasına etkisi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2005) Sürücü, Abdullah; Gürsel, MusaPsikolojik danışmada, danışan-danışman benzerlik ve farklılıklarının danışmanın çekici, yetkin, dürüst ve empatik algılanmasına etkisi"'ni inceleyen bu araştırma ilişkisel tarama modelindedir. Psikolojik Danışma Servislerinden yardım alan danışanlardan, tesadüfî yöntemle seçilen, 114 (%33,5)'ü erkek, 226 (%66,5)'sı kız toplam 340 kişi çalışma grubunu oluşturmaktadır. Araştırmada, "Bilgi Formu, Benzerlikleri ve Farklılıkları Algılama Formu, Danışman Dereceleme Ölçeği ve Empati Skalası" kullanılmıştır. "Cinsiyet ve yaş" değişkenlerinde "t" testi; "danışma seans sayısı" değişkeninde "Varyans analizi", "danışmadan memnuniyeti" belirlemede "Pearson Momentler Çarpımı Korelâsyon Katsayısı" teknikleri kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, danışanların, danışmanın "yetkinlik" alt boyutlarından "hazırlıklı, becerikli, toplam yetkinlik" ve "dürüstlük" alt boyutlarından "saygılı, toplam dürüstlük" boyutlarını değerlendirmelerinde, danışmanım benden "farklı" diyenlerin danışmanım "benim gibi" diyenlere göre daha yüksek ortalamalara sahip olduğu görülmüştür. Danışanların cinsiyetlerine göre, danışmanın "çekicilik" alt boyutlarından "sosyal" özelliğinin algılanmasında kızların erkeklere göre daha yüksek ortalamalara sahip olduğu görülmüştür. Danışanların, danışmanın "arkadaşça–cana yakın, sosyal, sıcakkanlı, toplam çekicilik", "dürüst, güvenilir" özelliklerini ve "empatik eğilimlerini" algılamaları ile "danışmadan memnuniyet düzeyi" arasında anlamlı bir ilişki vardır.Öğe Üniversite öğrencilerinin yalnızlıklarının duygu düzenleme becerileri açısından incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2020) Arı, Sakine İlkim; Yalçın, Süleyman BarborosAraştırmanın genel amacı, Meslek Yüksek Okulu Öğrencilerinin Duygu Düzenleme Becerilerinin, öğrencilerin yalnızlığını yordayıp yordamadığını incelemektir. Bu amaca bağlı olarak, cinsiyet ve eğitim süresinin değişkenlerine göre öğrencilerin yalnızlık puan ortalamalarında anlamlı farklılaşma var mıdır? sorularına cevap aramıştır. Veriler, 318 öğrenciden (K:215; E: 105) toplanmıştır. Araştırmada UCLA Yalnızlık Ölçeği ve Ergenler İçin Duygu Düzenleme Ölçeği kullanılmıştır. Öğrencilerin, Dışsal İşlevsel Duygu Düzenleme alt boyutu, Yalnızlık puanlarının % .06 sını yordamaktadır. Cinsiyete göre öğrencilerin yalnızlık puanları farklılaklaşmaktadır (p<.05). 2. Sınıf öğrencilerinin yalnızlık puan ortalamaları, 1. Sınıf öğrencilerinin yalnızlık puanlarından anlamlı olarak yüksektir.Öğe Bilim ve sanat merkezleri öğretmenlerinin öz yeterlik, özerklik ve örgütsel yaratıcılık algıları arasındaki ilişki(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2020) Kılıç, Oktay; Yılmaz, ErcanBu araştırmanın amacı, BİLSEM öğretmenlerinin özerklik algıları ve öz yeterlik inançlarının örgütsel yaratıcılık algısına etkisini incelemektir. Bununla birlikte cinsiyet, kıdem ve öğrenim durumları değişkenlerine göre örgütsel yaratıcılık algılarının farklılaşıp farklılaşmadığı da test edilmiştir. Araştırmaya farklı branşlardan toplam 593 BİLSEM öğretmeni katılmıştır. Araştırmanın verileri "Öğretmen Özerkliği Ölçeği", "Öğretmen Öz yeterlik Ölçeği" ve "Örgütsel Yaratıcılık Ölçeği" kullanılarak toplanmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, BİLSEM öğretmenlerinin örgütsel yaratıcılıklarının yeterli düzeyde olduğu tespit edilmiştir. BİLSEM öğretmenlerinin yüksek öz yeterlik düzeyine sahip olduğu tespit edilmiştir. BİLSEM öğretmenlerinin yüksek özerklik düzeyine sahip olduğu tespit edilmiştir. BİLSEM öğretmenlerinin örgütsel yaratıcılık algıları ile özerklik algıları arasında istatiksel açıdan pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmuştur. BİLSEM öğretmenlerinin örgütsel yaratıcılık algıları ile öz yeterlik inançları arasında istatiksel açıdan pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmuştur. BİLSEM öğretmenlerinin bireysel yaratıcılıklarının %50'sinin öğretmen özerkliği ile açıklandığı tespit edilmiştir. BİLSEM öğretmenlerinin algılanan yönetsel yaratıcılıklarının %29'unun öğretmen özerkliği ile açıklandığı tespit edilmiştir. BİLSEM öğretmenlerinin algılanan toplumsal yaratıcılıklarının %15'inin öğretmen özerkliği ile açıklandığı tespit edilmiştir. BİLSEM öğretmenlerinin algılanan bireysel yaratıcılıklarının %35'inin öğretmen öz yeterliği ile açıklandığı tespit edilmiştir. BİLSEM öğretmenlerinin algılanan yönetsel yaratıcılıklarının %3,4'ünün öğretmen öz yeterliği ile açıklandığı tespit edilmiştir. BİLSEM öğretmenlerinin algılanan toplumsal yaratıcılıklarının %3,4'ünün öğretmen öz yeterliği ile açıklandığı tespit edilmiştir. BİLSEM öğretmenlerinin cinsiyet değişkenine göre örgütsel yaratıcılık algı düzeylerinin anlamlı bir biçimde farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. BİLSEM öğretmenlerinin öğrenim durumlarına göre örgütsel yaratıcılık algı düzeylerinin anlamlı bir biçimde farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Örgütsel yaratıcılığın alt boyutlarında ise doktora öğrenim düzeyine sahip öğretmenlerin algı düzeylerinin lisans öğrenim düzeyine sahip öğretmenlerden anlamlı düzeyde yüksek olduğu tespit edilmiştir. BİLSEM öğretmenlerinin mesleki kıdem değişkenine göre örgütsel yaratıcılık ve örgütsel yaratıcılığın alt boyutları olan bireysel yaratıcılık, yönetsel yaratıcılık ve toplumsal yaratıcılık algı düzeylerinde anlamlı düzeyde farklılaşmanın olmadığı tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda bulgulara dayalı olarak uygulayıcı ve araştırmacılara bazı önerilerde bulunulmuştur.Öğe Öğretmen adaylarının genel öz yeterlik ve çocuk istismarına yönelik farkındalıkları ile çocuklarda cinsel istismara karşı tutum düzeylerinin incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2020) Yeğin, Firuzan; Sargın, NurtenBu çalışmada öğretmen adaylarının genel öz yeterlik düzeyleri ile çocuk istismarı ve ihmaline yönelik farkındalık düzeyleri (cinsel istismar) ve çocuğa yönelik cinsel istismar tutum düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırma genel ilişkisel tarama modelinde bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi'nde öğrenim gören 570 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışma grubuna, Schwarzer ve Jerusalem (1995) tarafından geliştirilen ve Aypay (2010) tarafından geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılarak uyarlanan Genel Öz Yeterlik Ölçeği, Altan (2015) tarafından geliştirilen Çocuk İstismarı ve İhmali Farkındalık Ölçeği, Choo, Walsh, Chinna ve Tey (2013) tarafından geliştirilen ve Akın ve diğerleri (2013) tarafından geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılarak uyarlanan Çocuğa Yönelik Cinsel İstismar Tutum Ölçeği ile araştırmacı tarafından düzenlenen Kişisel Bilgi Formu uygulanmıştır. Araştırma verilerinin analizinde t-testi, ANOVA, Pearson Momentler Çarpım Katsayısı istatistiksel analizleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda çocuğa yönelik cinsel istismar tutum düzeyi ile genel öz yeterlik arasında negatif yönde anlamlı düzeyde ilişki bulunmuştur. Bunun yanında çocuğa yönelik cinsel istismar tutum düzeyi ile çocuk istismarı ve ihmaline yönelik farkındalık düzeyi arasında da negatif yönde anlamlı düzeyde ilişki bulunmuştur. Çocuk istismarı ve ihmaline yönelik farkındalığın alt boyutlarından cinsel istismar düzeyi arttıkça çocuğa yönelik cinsel istismarı bildirmeye yönelik olumlu tutumun da yükseldiği bulunmuştur. Yani genel öz yeterlik, çocuk istismar ve ihmaline yönelik farkındalık düzeyi arttıkça çocuğa yönelik cinsel istismarı bildirme tutumu artmaktadır. Çocuğa yönelik cinsel istismar tutum düzeyi ile cinsiyet, yaş ve sınıf düzeyine göre anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür. Çocuğa yönelik cinsel istismar tutum ile bölüm ve Çocuk Koruma Kanunu hakkında bilgi sahibi olma değişkenleri arasında ile anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Genel öz yeterlik düzeyi yalnızca cinsiyet, yaş ve bölüme göre anlamlı düzeyde farklılaşmaktadır. Genel öz yeterlik düzeyi ile sınıf, algılanan sosyo ekonomik düzey, anne – baba eğitim düzeyi arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Çocuk istismar ve ihmaline yönelik farkındalık düzeyi ise cinsiyete ve çocuk istismar ve ihmaline yönelik eğitim ya da ders alma düzeyine göre farklılık göstermektedir. Çocuk istismar ve ihmaline yönelik farkındalık düzeyinin yaş, bölüm, sınıf ve Çocuk Koruma Kanunu hakkında bilgi sahibi olma değişkenlerine göre farklılık göstermediği görülmüştür. Elde edilen sonuçlara göre bazı önerilere yer verilmiştir.Öğe Engelli çocuğa sahip ailelerin ihtiyaçları(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2020) Altıntaş, Ahmet; Kesici, ŞahinToplumsal yapının en küçük yapısı olarak değerlendirilen aileye yeni bir üyenin katılması ailelerin hayatında değişimlere neden olmaktadır. Aileye yeni katılan bireyin engelli olması durumunda ise aile bu durumdan fiziksel, sosyal, ekonomik ve duygusal anlamda etkilenmektedir. Engelli çocuğun bakımının ve çocukla ilgili sorumlulukların toplum tarafından ailelere yüklenmesinin sonucu olarak anne-babaların ihtiyaçları artmakta bu ihtiyaçların yanında zorluklar da oluşmaktadır. Aileyi bir sistem olarak ele alan ve bireyi bütüncül bir yaklaşımla inceleyen psikolojik danışmanlık mesleği açısından engelli bireyin dâhil olduğu aile sisteminin ve aile sisteminde engelli bireyin bakım ve ihtiyaçlarının karşılanması açısından önemli bir yere sahip olan anne-babaların ihtiyaçlarının neler olduğunun incelenmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı, engelli çocuğa sahip olan ailelerin ihtiyaçlarını belirlemektir. Çalışma kapsamında engelli çocuğa sahip ailelerin sorunları ve ihtiyaçları üzerinde durulmuştır. Bu noktada yarı yapılandırılmış görüşme formuyla katılımcılara uygulanmıştır. Bu formda katılımcılara araştırmacı tarafından belirlenen 25 soru sorulmuştur. Araştırmanın verileri Aksaray Sosyal Hizmet Merkezinden engelli evde bakım ücretinden yararlanan toplam 50 anne-baba ile yapılan derinlemesine görüşmelerle elde edilmiştir. Araştırmaya katılan ailelerin çocuklarının engelli olduğunu öğrendikten sonraki süreçlerde yaşadıkları öykülerine ulaşılmış ve ihtiyaçlarla ilgili paylaşımlarının çözümlenmesinde betimsel analiz kullanılmıştır. Yüz yüze görüşme yoluyla gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre; engelli çocuğa sahip ailelerin en önemli ihtiyaçlarının bilgi, duygusal, eğitim, sağlık, ekonomik, sosyal hayata katılım ve sosyal destek olduğu ayrıca öğrenme süreci ve sonrasında ailelerin çoğunluğunun üzüntü ve karamsarlık yaşadığı araştırmanın genelinde elde edilen sonuçlardır. Engelli çocuğu olan ailelerin ihtiyaçlarının karşılanması ve yeterli düzeyde desteklenmeleri için uygun hizmetler sunulmalı ve ailelerin başa çıkmakta zorlandıkları üzüntü, karamsarlık ve kaygı boyutunu en aza indirmek için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Engelli çocuğa sahip ailelerin yaşam koşullarını iyileştirmek ve toplumda eşit bireyler olmalarını sağlamak için daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir.Öğe Mesleki ve teknik eğitimde sanal eğitim uygulaması: Beklentiler ve öğrenci başarısına etkisi(Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010) Şahin, Mehmet; Erişen, YavuzHem kalite bakımından hem de kantite bakımından eğitimin değişen ihtiyaçlarının BİT (Bilgi İşlem Teknolojisi) kullanımını gerekli kıldığı açıktır. Bilgi ve iletişim teknolojisinin eğitimde, özellikle mesleki ve teknik eğitimde kullanımını arttırmak için bu alanda dünyada uygulanan yeniliklerin farkında olunması gerekmektedir. BIT kullanımı esasına dayalı bir yaklaşım olan sanal eğitimin mesleki ve teknik eğitimde kullanılması nispeten yeni bir uygulamadır. Bu araştırma, mesleki ve teknik eğitim alan öğrencilerin ve mesleki ve teknik eğitim veren öğretim elemanlarının sanal eğitimden beklentileri, mesleki ve teknik eğitimde uzaktan eğitim modelinde uygulanan sanal eğitimin öğrenci başarısına etkisini araştırmayı amaçlamıştır. Mesleki ve teknik eğitim alan öğrencilerle nitel araştırma modeli kullanılarak yapılan araştırmada elde edilen bulgulara göre, sanal eğitimle, bilginin uygulamaya konuluşunun gösterilmesi, yapıcı geri besleme, tekrar etmeksizin sorulara cevap verebilme, etkili dönüt, daha çok öğrenciye eğitim olanağı sağlama, zaman ve mekan bağımsızlığı, kesintisiz iletişim, sınıf dışında olması, kendi kendine öğrenme, kolay erişilebilirlik, alıştırma olanağı, örgün olmaması, öğrenci katılımlı olması, az masrafla çok bilgi elde edilebilmesi öğrenci beklentilerini oluşturmaktadır. Öğrencilerin tek olumsuz beklentisi, sanal eğitimin sosyalleşmeyi ortadan kaldırmasıdır. Mesleki ve teknik eğitim veren öğretim elemanlarının sanal eğitimden beklentileri de öğrencilerin beklentileri ile benzerlik göstermektedir. Araştırma sonuçlarına göre, öğretim elemanlarının sanal eğitimden beklentileri genel olarak olumludur. Mesleki ve teknik eğitimde sanal eğitim uygulaması İnternetle, uygulamalı alanlarda, teorik bilgilerin aktarımında, geri bildirimi olan projelerde, sözel konular ve bireysel çalışmalarda, sosyal alanlarda, adım adım simülasyon uygulamasıyla ve öğrencinin gözü önünde uygulanabilmesi öğretim elemanlarının beklentileridir. Ayrıca, etkili bir sanal eğitim uygulaması için öğretim tasarımı görsel destekle, internet kullanımı, görsel- işitsel- dokunsal özelliklerle, detaylı içerik- konu bütünlüğü sağlanarak, mevcut pedagojik bilgiler dikkate alınarak, ses destekli, içeriğe uygun olarak, uzmanlardan faydalanılarak ve anlatım-yaptırım-kontrol süreçlerini dikkate alarak tasarlanmalıdır. Zaman ve mekan tasarrufu, az masraf, kolay geri bildirim ve değerlendirme, daha çok öğrenciye eğitim, tekrar imkanı, örgün eğitim dışındakiler için avantaj ve simülasyon, mesleki ve teknik eğitimde sanal eğitim uygulamasının avantajları olarak görülmektedir. Mesleki ve teknik eğitimde sanal eğitim uygulamalarının değerlendirmesinde uygulamalı sınav, proje- ödev, sanal sınıf soru cevap ve çoktan seçmeli test yöntemlerinin kullanılabileceğini belirtmektedirler. Sanal eğitimin uzaktan eğitim bağlamında kullanılması konusunda belirtilen olumsuz beklentilerden biri, dönüt alınamaması veya öğretmen ile iletişim olmamasıdır. Öğretmenlerle günlük veya haftalık olarak yüzyüze temasta olmayan öğrenciler, kendi kendini değerlendirmede sıkıntı çekebilir. Diğer olumsuz beklentiler ise, sanal eğitimin yüz yüze olmaması, yüksek ilk yatırım maliyeti, pratik eğitim-değerlendirme zorluğu, iyi öğretim sağlamaması, dokunmanın eksikliği ve gerçek olmayan sanal materyal sağlaması olarak belirtilmiştir.Mesleki ve teknik eğitimde uzaktan eğitim modelinde uygulanan sanal eğitimin öğrenci başarısına etkisi belirlemek için yapılan, CNC Sanal Eğitim Merkezini kullanan deney grubundan ve aynı ders içeriğini geleneksel yöntemle öğrenen kontrol grubundan elde edilen nicel verilere dayanan sonuca göre; yapılan bağımsız gruplar t testi sonuçlarında kontrol ve deney grubu sontest puanları arasında anlamlı düzeyde farklılık çıkmamasına rağmen, deney grubunda uygulanan CNC Sanal Eğitim Merkezi Programı ile yapılan öğretimin, geleneksel yaklaşıma dayalı olarak yapılan öğretime göre, öğrencilerin başarı puanlarını artırmada daha etkili olduğu görülmüştür.Öğe Gazipaşa ilçesinin (Antalya) coğrafi etüdü(Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010) Güngör, Şenay; Bozyiğit, RecepGazipaşa İlçesi, Akdeniz Bölgesi'nin Adana Bölümü'nde yer almaktadır. İlçe, 36º 13'-36º 34' kuzey enlemleri ile 32º 15'-32º 38' doğu boylamları arasında bulunur. Gazipaşa batıdan Alanya, doğudan Anamur, kuzeyden Sarıveliler ve güneyden Akdeniz ile çevrilmiştir. İlçenin yüzölçümü 921 km²'dir. Gazipaşa İlçesi'ni oluşturan arazide, Paleozoik, Mesozoik, Tersier ve Kuaterner'e ait formasyonlar yer almaktadır. Araştırma sahasının ana morfolojik ünitelerini: dağlık ve tepelik sahalar, ovalık sahalar, aşınım yüzeyleri (alçak ve yüksek platolar) ve kıyı bölgesi oluşturur. Etüt sahasında Akdeniz İklimi'nin genel özellikleri görülmekle birlikte, sahanın kuzeyinde, Akdeniz ikliminin karakteristik özelliklerinden uzaklaşılmaktadır. Devamlı akan akarsuyun yok denecek kadar az olduğu sahada, Delice, Bıçkıcı ve Hacımusa dereleri en önemli hidrolojik unsurlardır. Gazipaşa İlçesi'ni oluşturan sahada büyük toprak gruplarından, kireçsiz kahverengi orman, kahverengi orman ve kırmızı Akdeniz, alüvyal, kolüvyal, regosol ve yüksek dağ çayır toprakları yer almaktadır. İnceleme alanındaki bitki toplulukları; orman, çalı ve alpin formasyonlar olmak üzere üç ana gruba ayrılır. Araştırma sahasının 2008 yılı itibariyle nüfusu 48 675 kişidir. Bu nüfusun % 50,7'si (24 680 kişi) erkeklerden, % 49,3'ü (23 995 kişi) kadınlardan oluşmaktadır. Nüfusun büyük bir bölümü, ilçe merkezinde ve merkeze yakın verimli tarım arazilerinin bulunduğu yerleşmelerde toplanmıştır. Gazipaşa'da yerleşmenin tarihi MÖ 3000'lere, Sümer egemenliğine kadar uzanmaktadır. Saha Hitit, Fenike, Pers, Helen, Mısır, Roma, Bizans, Selçuklu, Teke ve Karamanoğulları beylikleri ile Osmanlı hâkimiyetinde kalmıştır. Sahada 1 ilçe merkezi, 1 kasaba ve 41 köy bulunmaktadır. Gazipaşa'da ekonomik yapının tarıma dayalı olduğu görülür. İlçe merkezinde, idari fonksiyona bağlı olarak, hizmet sektörü ve ticaret gelişmiştir. Sanayi faaliyetlerinin gelişmediği sahada, zeytinyağı fabrikaları ile küçük imalathaneler ve tamir atölyeleri öne çıkan kuruluşlardır.Öğe Türkçe manzum nasihat-nâmelerin eğitim değeri üzerine bir inceleme(Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010) Emiroğlu, Selim; Ayan, Gönülİnsanları iyiye, güzele, doğruya yönlendiren; yanlışlardan, kötülük ve çirkinliklerden uzaklaştıran; onlara ideal insan ve ideal bir toplumun ruh haritasının nasıl olması gerektiğini gösteren, şiir biçiminde oluşturulmuş öğüt kitapları olan manzum nasihat-nâmeler, Türk edebiyatının ilk dönemlerinden bu yana şairlerin önem verdikleri türlerden biri olmuş, bu nedenle pek çok manzum nasihat-nâme yazılmıştır. Bu çalışmada konu olarak 11.yy.'dan başlayıp 20.yy'a kadar uzanan bir süreçte yazılan Türkçe manzum nasihatnameler içerisinden çeşitli ölçütler dikkate alınarak seçilen 25 manzum nasihat-nâmeden hareketle söz konusu manzum nasihat-nâmelerin ve genel olarak manzum nasihat-nâme türünün eğitim bakımından taşıdığı değer, ilgili eserlerdeki telkin edilen tutum, davranış ve değerlerin okuyucu üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri ve nasihat vermenin çocuk, genç ve yetişkin eğitimindeki yeri ele alınıp ayrıntılı bir şekilde incelenip değerlendirildi. Bu çalışmada kişinin dünya mutluluğu kadar ahiret mutluluğunu da sağlamayı hedefleyen, teoriden çok pratiğe dönük eserler olan manzum nasihat-nâmelerin incelenmesindeki amaç, söz konusu eserlerin gerek yazıldıkları dönem itibariyle ve gerekse de günümüz için ideal insan ve ideal toplumun oluşumuna ne derece katkıda bulunduğunu ve nesillerin eğitiminde nasıl bir rol oynadığını ortaya koymaktır. Türk edebiyatındaki manzum nasihat-nâmelerin bir liste halinde verildiği, bunlar içerisinden seçilen manzum nasihat-nâmeler dikkate alınarak, söz konusu manzum nasihat-nâmelerin eğitim değerini ortaya koymak için, doküman inceleme ve veri çözümleme metodunun kullanıldığı bu çalışmada görüldü ki nesillerin manevi eğitiminde manzum nasihat-nâmelerin önemli bir yeri bulunmaktadır. İnsanların benimsemesi ve sakınması gereken tutum, davranış ve değerleri şiir dünyasının imkânlarıyla işleyen bu türün, içerdiği bazı batıl inanışlar, eğitimden uzak bilgi ve yaklaşımlar ve öğüt metodunun zayıf yanları gibi eksiklikleri bir kenara bırakılırsa, genel olarak eğitimde, özellikle insanın manevi eğitiminde kullanılacak eserler olduğu sonucuna ulaştık.Öğe Nevres Bey'in ud taksimlerinin analizi ve ud eğitimine yönelik alıştırmaların oluşturulması(Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010) Gönül, Mehmet; Kaçar, Gülçin YahyaNevres (Orhon) Bey, 1873-1937 yılları arasında yaşamış, özellikle ud icrâsına getirdiği yeniliklerle Klâsik Türk Mûsikîsinin ve ud icrâcılarının önde gelen simâlarındandır. Nevres Bey'i farklı kılan, ud icrâsında kendi dönemine kadar kullanılan icrâ tekniklerinden farklı, bütünüyle özgün bir tavır kazandırmış olmasıdır. O, udu kendinden öncekiler gibi boş telleri kullanarak dikey ağırlıklı bir icrâda değil, özellikle Cemil Bey'in tanbur ve lavta icrâsının etkisiyle çok pozisyonlu, boş tellerden imtina eden bir tavırla icrâ etmiş ve bu noktada geliştirdiği teknik ile ud icrâ tarihinde bir mîlat olmuştur. Temel seviyede ud eğitimini almış olan icrâcılar, özgün tavırlarını oluşturmak için, eğitimlerini daha üst seviyelere taşımak zorundadırlar. Parmak izleri kadar belirleyici olan sanatkâr tavrı, her icrâcı için ulaşılması gereken bir hedef olmalıdır. Bu hedefe ulaşabilmek için icrâcının, kendinden önceki önde gelen icrâcıları ve tavırlarını tanıma, anlama ve uygulama gereksinimi vardır. Bu noktada, yaşanılan eksikliklerin giderilmesi için tarihe mal olmuş icrâcıların sanat kişiliklerinin ve kendileriyle bütünleşen tavırlarının günümüze taşınması bir gerekliliktir. Bu çalışma ile ud icrâcıları arasında çok önemli bir yer tutan Nevres Bey'in, 14 ayrı makamdaki 20 taksimi ışığında tavrı ve mûsikî birikimi analiz edilmiş ve ulaşılan bilgiler doğrultusunda yine onun tercih ettiği makamlarda ve yapmış olduğu geçkileri kapsayan ud için 14 örnek alıştırma oluşturulmuştur.Öğe İlköğretim II. kademe görsel sanatlar dersinde disiplinler arası yaklaşıma dayalı uygulamalar(Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010) Yarımca, Özden; Gökay, MelekEğitim programları toplum düzenini sağlayacak nitelikli insan gücünü yetiştirme sorumluluğu içerisindedir. Bu nedenle eğitim programları toplumun gereksinimlerini, yenilikleri, çağdaş değişimleri göz önüne alarak, bireylerin bu sürece uyum sağlayabilmelerini amaç edinmelidirler. Dolayısıyla artık okullardan beklenen yaratıcı, üretken, öğrenmekten zevk alan, eleştirel düşünebilen, olaylar arasında ilişki kurabilen bireylerin yetiştirilmesidir. Bu noktada farklı disiplinlerin bilgi ve becerilerini de dikkate alan, öğrencinin motivasyonunun artmasına katkı sağlayan disiplinler arası yaklaşım çağdaş eğitim sistemi içerisinde önemli bir yere sahip olmuştur. Bu araştırma, disiplinler arası yaklaşım ilkelerine göre tasarlanmış temaların sanat eğitiminde uygulanmasına yönelik bir çalışmadır. Geliştirilen temalar iletişim, mürekkep, kültürlerin buluşması, çevre konularını içermektedir. Araştırmanın çalışma grubunu, Ted Konya Koleji Özel İlköğretim Okulu 7-A sınıfına devam eden, 22 öğrenci oluşturmaktadır. Uygulama çalışmaları toplam 17 hafta sürmüştür. Uygulamalar sırasında derslere eş gözlemciler de katılmıştır. Gözlemcilerin gözlem formları ve öğrencilerden alınan yansıtma yazıları yorumlanarak değerlendirmeler yapılmıştır. Araştırma bulguları, disiplinler arası yaklaşımın, geleneksel yönteme göre sanat eğitimini olumlu yönde etkilediğini ortaya çıkarmıştır. Elde edilen bu bulgular yorumlanmış ve disiplinler arası öğretim yaklaşımını uygulayacak öğretmenler ve araştırmacılar için öneriler geliştirilmiştir.Öğe Öğrenme stratejileri öğretiminin yürütücü biliş bilgisine, yürütücü biliş becerilerini kullanmaya ve başarıya etkisi(Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010) Çalışkan, Muhittin; Sünbül, Ali MuratBu çalışmada, öğrenme stratejileri öğretiminin yürütücü biliş bilgisine, yürütücü biliş becerilerini kullanmaya ve başarıya etkisi araştırılmıştır. Araştırma, deneysel araştırma modellerinden biri olan ön test ? son test kontrol gruplu deneme modeline göre desenlenmiştir. Araştırma, 2008-2009 öğretim yılında Konya il merkezinde yer alan Orgeneral Tural İlköğretim Okulu ve Dikmeli İlköğretim Okulu altıncı sınıf öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Deney grubunda 21, kontrol grubunda 21 öğrenci olmak üzere, toplam 42 öğrenci çalışma grubunda yer almıştır. Gruplar; Öğrenme Stratejileri Belirleme Ölçeği, Türkçe Dersi Yürütücü Biliş Bilgisi Görüşme Formu ve Türkçe Dersi Başarı Testi ön test sonuçları dikkate alınarak eşitlenmiştir. Deney grubunda, araştırmacı tarafından doğrudan öğretim yaklaşımıyla 15 hafta süren strateji öğretimi yapılmıştır. Araştırma bulgularından elde edilen sonuçlar aşağıdaki gibi özetlenebilir:1. Uygulanan öğrenme stratejileri öğretimi öğrencilerin öğrenme stratejileri farkındalıklarını artırmıştır. 2. Uygulanan öğrenme stratejileri öğretimi öğrencilerin yürütücü biliş bilgilerini artırmıştır. 3. Öğrenme stratejilerinin öğretimi öğrencilerin yürütücü biliş becerilerini kullanmada etkili olmuştur. 4. Yürütücü biliş becerilerinin kullanılması başarıyı artırmıştır.Öğe İlköğretim 7. sınıf fen ve teknoloji dersinde uygulanan yansıtıcı düşünmeye dayalı etkinliklerin bilimsel süreç becerilerinin gelişimine ve başarıya etkisi(Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010) Keskinkılıç, Güngör; Sünbül, Ali MuratBu araştırmanın amacı, İlköğretim 7. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersinde uygulanan yansıtıcı düşünmeye dayalı etkinliklerin, öğrencilerin bilimsel süreç becerilerinin gelişimine ve başarılarına etkisini belirlemektir. Araştırma Konya ilinde bulunan Ali İhsan Dayıoğlugil İlköğretim Okulunda yapılmıştır. Kontrol gruplu öntest-sontest deseninin kullanıldığı çalışmada, ilköğretim 7. sınıf düzeyinde iki sınıf deney ve kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Verilerin toplanmasında kullanılmak üzere bir başarı testi geliştirilmiştir. Ayrıca Aydınlı (2007) tarafından geliştirilen bir bilimsel süreç becerileri ölçeği kullanılmıştır. Denel işlem, deney ve kontrol gruplarına başarı ve Bilimsel süreç becerileri ön testi uygulanması ile başlamıştır. Bundan sonra deney grubuna yansıtıcı düşünmeye dayalı etkinlikler ile öğretim yapılırken, kontrol grubuna programda önerilen öğretim uygulanmıştır. Öğretim sonunda her iki gruba başarı ve bilimsel süreç becerileri son testi uygulanmıştır. Verilerin analiz edilmesinde bağımlı ve bağımsız t testi kullanılmış ve SPSS 11.00 programından yararlanılmıştır. Ayrıca denel işlem sonunda öğrencilerin ve dersin öğretmeninin uygulama ile ilgili olarak görüşleri alınmıştır. Araştırma sonunda yansıtıcı düşünmeye dayalı etkinliklerin kullanıldığı deney grubu öğrencilerinin, kontrol grubu öğrencilerine göre daha yüksek bir başarı elde ettikleri görülmüştür. Yansıtıcı düşünmeye dayalı etkinliklerin uygulandığı grup ile programa dayalı öğretimin uygulandığı grup arasında temel bilimsel süreç beceri puanları açısından deney grubu lehine anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Bunun yanında birleştirilmiş bilimsel süreç becerilerinin gelişimi bakımından iki grup arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Uygulanan yansıtıcı düşünme etkinlikleri ile ilgili olarak öğretmen ve öğrenciler genellikle olumlu görüş bildirmişlerdir. Öğrencilerle yapılan görüşme ve öğretmenle yapılan görüşme bir anlamda sürecin değerlendirmesi olmuştur. Öğrencilerle yapılan görüşme sonucunda yansıtıcı düşünme etkinliklerinin öğrencilerce kolaylıkla kabul gördüğü, benimsendiği ortaya çıkmış ve uygulanabilir bir yöntem olduğu konusunda daha fazla fikir edinilmiştir. Dersin öğretmeni ile yapılan görüşme sonucunda ise sürecin uygulanabilirliği yanında, uygulamadaki sorunların çözümü için öneriler alınmıştır.Öğe Postmodern sanatta eklektik nesneler(Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2011-06-14) Şahin, Hikmet; Karoğlu, AlaybeyÇalışmanın başlığını oluşturan Postmodern Sanatta Eklektik Nesneler konusunun asıl amacı günümüz sanatının etkilendiği belli başlı dinamiklere ışık tutmaktadır. Postmodernizm kavramının kullanıldığı 60'lı yıllardan günümüze, güzel sanatlar içerisine giren resim, heykel, grafik, mimarlık, felsefe alanlarında kendisini gösteren bu tanım ifadesini sanat ve nesneleri üzerinde bulmuştur. Geçmişten günümüze sanat anlayışlarının birbirini takip ettiği, güncel sanatın bir önceki dönemi yadsıdığı bilinen bir gerçektir. Postmodern sanat, devamı niteliğindeki modern sanattan farklı kimliklere bürünmüş, sanat hayatına yeni kavram ve bakış açıları getirmiştir. Tepki göstermesine rağmen içerisinde modernizmin yapısal özelliğini de barındıran postmodernizm, çoğu zaman gelişmiş modernizm olarak adlandırılmıştır. Postmodernist sanatın temel özelliklerini barındıran kolaj, asamblaj, pastiş ve ironi gibi kavramlar ele alınmış ve eklektik değer içerisinde sunulmuştur. Postmodern sanat eselerinin oluşumunda önemli bir yere sahip olan eklektik nesnelerin (sanat formlarının) araştırılması, içinde yaşadığımız sanat kültürünü özümsememiz açısından önemlidir. Modernizmin sanat anlayışı ve postmodern sanata etkileri araştırılmaya çalışılmıştır. Tanımlar ve kavramların içerisinde bulunduğu çalışmada, sanat hayatına yeni kazandırılan teknik ve üslupların, postmodern sanat tavrına etkileri incelenmiştir. Sanat hayatını etkileyen ve farklı kültür özelliği taşıyan sanatsal formların postmodern sanata etkilerini araştırmak günümüz sanatını anlamak açısından önem taşımaktadır. Batı Sanatı Tarihi içerisinde eklektik sanat yapıtlarının ortaya konması postmodern sanatla ilişkileri araştırılmış; Türk sanatında meydana gelen benzer nitelikler açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmada özellikle postmodern anlayış, düşünüş ve sanatsal ifadelerin bulunduğu akımlar ele alınmış; bu akımların önemli temsilcilerinin altları çizilerek sanatsal görüşleri ve bu görüşlerin eserlerine ne derecede yansıdığı vurgulanmıştır. Modernizmle biyolojik bir bağ oluşturan postmodernizmin hangi felsefelerden yola çıktığını, hangi sanatsal anlayışlara karşı olduğu, yazar ve eleştirmenlerin görüşleriyle ortaya konmuştur. Postmodern sanat nesnesinin (sanat eserinin) oluşum süreci içerisinde eklektik etkileri araştırılmaya çalışılmış; eser üretiminde sanatçının kavramsal ve yorumsal çerçevede yaptığı açıklamalara yer verilmiştir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »