Eğitim Bilimleri Enstitüsü Doktora Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 38
  • Öğe
    Mesleki ve teknik eğitimde sanal eğitim uygulaması: Beklentiler ve öğrenci başarısına etkisi
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010) Şahin, Mehmet; Erişen, Yavuz
    Hem kalite bakımından hem de kantite bakımından eğitimin değişen ihtiyaçlarının BİT (Bilgi İşlem Teknolojisi) kullanımını gerekli kıldığı açıktır. Bilgi ve iletişim teknolojisinin eğitimde, özellikle mesleki ve teknik eğitimde kullanımını arttırmak için bu alanda dünyada uygulanan yeniliklerin farkında olunması gerekmektedir. BIT kullanımı esasına dayalı bir yaklaşım olan sanal eğitimin mesleki ve teknik eğitimde kullanılması nispeten yeni bir uygulamadır. Bu araştırma, mesleki ve teknik eğitim alan öğrencilerin ve mesleki ve teknik eğitim veren öğretim elemanlarının sanal eğitimden beklentileri, mesleki ve teknik eğitimde uzaktan eğitim modelinde uygulanan sanal eğitimin öğrenci başarısına etkisini araştırmayı amaçlamıştır. Mesleki ve teknik eğitim alan öğrencilerle nitel araştırma modeli kullanılarak yapılan araştırmada elde edilen bulgulara göre, sanal eğitimle, bilginin uygulamaya konuluşunun gösterilmesi, yapıcı geri besleme, tekrar etmeksizin sorulara cevap verebilme, etkili dönüt, daha çok öğrenciye eğitim olanağı sağlama, zaman ve mekan bağımsızlığı, kesintisiz iletişim, sınıf dışında olması, kendi kendine öğrenme, kolay erişilebilirlik, alıştırma olanağı, örgün olmaması, öğrenci katılımlı olması, az masrafla çok bilgi elde edilebilmesi öğrenci beklentilerini oluşturmaktadır. Öğrencilerin tek olumsuz beklentisi, sanal eğitimin sosyalleşmeyi ortadan kaldırmasıdır. Mesleki ve teknik eğitim veren öğretim elemanlarının sanal eğitimden beklentileri de öğrencilerin beklentileri ile benzerlik göstermektedir. Araştırma sonuçlarına göre, öğretim elemanlarının sanal eğitimden beklentileri genel olarak olumludur. Mesleki ve teknik eğitimde sanal eğitim uygulaması İnternetle, uygulamalı alanlarda, teorik bilgilerin aktarımında, geri bildirimi olan projelerde, sözel konular ve bireysel çalışmalarda, sosyal alanlarda, adım adım simülasyon uygulamasıyla ve öğrencinin gözü önünde uygulanabilmesi öğretim elemanlarının beklentileridir. Ayrıca, etkili bir sanal eğitim uygulaması için öğretim tasarımı görsel destekle, internet kullanımı, görsel- işitsel- dokunsal özelliklerle, detaylı içerik- konu bütünlüğü sağlanarak, mevcut pedagojik bilgiler dikkate alınarak, ses destekli, içeriğe uygun olarak, uzmanlardan faydalanılarak ve anlatım-yaptırım-kontrol süreçlerini dikkate alarak tasarlanmalıdır. Zaman ve mekan tasarrufu, az masraf, kolay geri bildirim ve değerlendirme, daha çok öğrenciye eğitim, tekrar imkanı, örgün eğitim dışındakiler için avantaj ve simülasyon, mesleki ve teknik eğitimde sanal eğitim uygulamasının avantajları olarak görülmektedir. Mesleki ve teknik eğitimde sanal eğitim uygulamalarının değerlendirmesinde uygulamalı sınav, proje- ödev, sanal sınıf soru cevap ve çoktan seçmeli test yöntemlerinin kullanılabileceğini belirtmektedirler. Sanal eğitimin uzaktan eğitim bağlamında kullanılması konusunda belirtilen olumsuz beklentilerden biri, dönüt alınamaması veya öğretmen ile iletişim olmamasıdır. Öğretmenlerle günlük veya haftalık olarak yüzyüze temasta olmayan öğrenciler, kendi kendini değerlendirmede sıkıntı çekebilir. Diğer olumsuz beklentiler ise, sanal eğitimin yüz yüze olmaması, yüksek ilk yatırım maliyeti, pratik eğitim-değerlendirme zorluğu, iyi öğretim sağlamaması, dokunmanın eksikliği ve gerçek olmayan sanal materyal sağlaması olarak belirtilmiştir.Mesleki ve teknik eğitimde uzaktan eğitim modelinde uygulanan sanal eğitimin öğrenci başarısına etkisi belirlemek için yapılan, CNC Sanal Eğitim Merkezini kullanan deney grubundan ve aynı ders içeriğini geleneksel yöntemle öğrenen kontrol grubundan elde edilen nicel verilere dayanan sonuca göre; yapılan bağımsız gruplar t testi sonuçlarında kontrol ve deney grubu sontest puanları arasında anlamlı düzeyde farklılık çıkmamasına rağmen, deney grubunda uygulanan CNC Sanal Eğitim Merkezi Programı ile yapılan öğretimin, geleneksel yaklaşıma dayalı olarak yapılan öğretime göre, öğrencilerin başarı puanlarını artırmada daha etkili olduğu görülmüştür.
  • Öğe
    Gazipaşa ilçesinin (Antalya) coğrafi etüdü
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010) Güngör, Şenay; Bozyiğit, Recep
    Gazipaşa İlçesi, Akdeniz Bölgesi'nin Adana Bölümü'nde yer almaktadır. İlçe, 36º 13'-36º 34' kuzey enlemleri ile 32º 15'-32º 38' doğu boylamları arasında bulunur. Gazipaşa batıdan Alanya, doğudan Anamur, kuzeyden Sarıveliler ve güneyden Akdeniz ile çevrilmiştir. İlçenin yüzölçümü 921 km²'dir. Gazipaşa İlçesi'ni oluşturan arazide, Paleozoik, Mesozoik, Tersier ve Kuaterner'e ait formasyonlar yer almaktadır. Araştırma sahasının ana morfolojik ünitelerini: dağlık ve tepelik sahalar, ovalık sahalar, aşınım yüzeyleri (alçak ve yüksek platolar) ve kıyı bölgesi oluşturur. Etüt sahasında Akdeniz İklimi'nin genel özellikleri görülmekle birlikte, sahanın kuzeyinde, Akdeniz ikliminin karakteristik özelliklerinden uzaklaşılmaktadır. Devamlı akan akarsuyun yok denecek kadar az olduğu sahada, Delice, Bıçkıcı ve Hacımusa dereleri en önemli hidrolojik unsurlardır. Gazipaşa İlçesi'ni oluşturan sahada büyük toprak gruplarından, kireçsiz kahverengi orman, kahverengi orman ve kırmızı Akdeniz, alüvyal, kolüvyal, regosol ve yüksek dağ çayır toprakları yer almaktadır. İnceleme alanındaki bitki toplulukları; orman, çalı ve alpin formasyonlar olmak üzere üç ana gruba ayrılır. Araştırma sahasının 2008 yılı itibariyle nüfusu 48 675 kişidir. Bu nüfusun % 50,7'si (24 680 kişi) erkeklerden, % 49,3'ü (23 995 kişi) kadınlardan oluşmaktadır. Nüfusun büyük bir bölümü, ilçe merkezinde ve merkeze yakın verimli tarım arazilerinin bulunduğu yerleşmelerde toplanmıştır. Gazipaşa'da yerleşmenin tarihi MÖ 3000'lere, Sümer egemenliğine kadar uzanmaktadır. Saha Hitit, Fenike, Pers, Helen, Mısır, Roma, Bizans, Selçuklu, Teke ve Karamanoğulları beylikleri ile Osmanlı hâkimiyetinde kalmıştır. Sahada 1 ilçe merkezi, 1 kasaba ve 41 köy bulunmaktadır. Gazipaşa'da ekonomik yapının tarıma dayalı olduğu görülür. İlçe merkezinde, idari fonksiyona bağlı olarak, hizmet sektörü ve ticaret gelişmiştir. Sanayi faaliyetlerinin gelişmediği sahada, zeytinyağı fabrikaları ile küçük imalathaneler ve tamir atölyeleri öne çıkan kuruluşlardır.
  • Öğe
    Türkçe manzum nasihat-nâmelerin eğitim değeri üzerine bir inceleme
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010) Emiroğlu, Selim; Ayan, Gönül
    İnsanları iyiye, güzele, doğruya yönlendiren; yanlışlardan, kötülük ve çirkinliklerden uzaklaştıran; onlara ideal insan ve ideal bir toplumun ruh haritasının nasıl olması gerektiğini gösteren, şiir biçiminde oluşturulmuş öğüt kitapları olan manzum nasihat-nâmeler, Türk edebiyatının ilk dönemlerinden bu yana şairlerin önem verdikleri türlerden biri olmuş, bu nedenle pek çok manzum nasihat-nâme yazılmıştır. Bu çalışmada konu olarak 11.yy.'dan başlayıp 20.yy'a kadar uzanan bir süreçte yazılan Türkçe manzum nasihatnameler içerisinden çeşitli ölçütler dikkate alınarak seçilen 25 manzum nasihat-nâmeden hareketle söz konusu manzum nasihat-nâmelerin ve genel olarak manzum nasihat-nâme türünün eğitim bakımından taşıdığı değer, ilgili eserlerdeki telkin edilen tutum, davranış ve değerlerin okuyucu üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri ve nasihat vermenin çocuk, genç ve yetişkin eğitimindeki yeri ele alınıp ayrıntılı bir şekilde incelenip değerlendirildi. Bu çalışmada kişinin dünya mutluluğu kadar ahiret mutluluğunu da sağlamayı hedefleyen, teoriden çok pratiğe dönük eserler olan manzum nasihat-nâmelerin incelenmesindeki amaç, söz konusu eserlerin gerek yazıldıkları dönem itibariyle ve gerekse de günümüz için ideal insan ve ideal toplumun oluşumuna ne derece katkıda bulunduğunu ve nesillerin eğitiminde nasıl bir rol oynadığını ortaya koymaktır. Türk edebiyatındaki manzum nasihat-nâmelerin bir liste halinde verildiği, bunlar içerisinden seçilen manzum nasihat-nâmeler dikkate alınarak, söz konusu manzum nasihat-nâmelerin eğitim değerini ortaya koymak için, doküman inceleme ve veri çözümleme metodunun kullanıldığı bu çalışmada görüldü ki nesillerin manevi eğitiminde manzum nasihat-nâmelerin önemli bir yeri bulunmaktadır. İnsanların benimsemesi ve sakınması gereken tutum, davranış ve değerleri şiir dünyasının imkânlarıyla işleyen bu türün, içerdiği bazı batıl inanışlar, eğitimden uzak bilgi ve yaklaşımlar ve öğüt metodunun zayıf yanları gibi eksiklikleri bir kenara bırakılırsa, genel olarak eğitimde, özellikle insanın manevi eğitiminde kullanılacak eserler olduğu sonucuna ulaştık.
  • Öğe
    Nevres Bey'in ud taksimlerinin analizi ve ud eğitimine yönelik alıştırmaların oluşturulması
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010) Gönül, Mehmet; Kaçar, Gülçin Yahya
    Nevres (Orhon) Bey, 1873-1937 yılları arasında yaşamış, özellikle ud icrâsına getirdiği yeniliklerle Klâsik Türk Mûsikîsinin ve ud icrâcılarının önde gelen simâlarındandır. Nevres Bey'i farklı kılan, ud icrâsında kendi dönemine kadar kullanılan icrâ tekniklerinden farklı, bütünüyle özgün bir tavır kazandırmış olmasıdır. O, udu kendinden öncekiler gibi boş telleri kullanarak dikey ağırlıklı bir icrâda değil, özellikle Cemil Bey'in tanbur ve lavta icrâsının etkisiyle çok pozisyonlu, boş tellerden imtina eden bir tavırla icrâ etmiş ve bu noktada geliştirdiği teknik ile ud icrâ tarihinde bir mîlat olmuştur. Temel seviyede ud eğitimini almış olan icrâcılar, özgün tavırlarını oluşturmak için, eğitimlerini daha üst seviyelere taşımak zorundadırlar. Parmak izleri kadar belirleyici olan sanatkâr tavrı, her icrâcı için ulaşılması gereken bir hedef olmalıdır. Bu hedefe ulaşabilmek için icrâcının, kendinden önceki önde gelen icrâcıları ve tavırlarını tanıma, anlama ve uygulama gereksinimi vardır. Bu noktada, yaşanılan eksikliklerin giderilmesi için tarihe mal olmuş icrâcıların sanat kişiliklerinin ve kendileriyle bütünleşen tavırlarının günümüze taşınması bir gerekliliktir. Bu çalışma ile ud icrâcıları arasında çok önemli bir yer tutan Nevres Bey'in, 14 ayrı makamdaki 20 taksimi ışığında tavrı ve mûsikî birikimi analiz edilmiş ve ulaşılan bilgiler doğrultusunda yine onun tercih ettiği makamlarda ve yapmış olduğu geçkileri kapsayan ud için 14 örnek alıştırma oluşturulmuştur.
  • Öğe
    İlköğretim II. kademe görsel sanatlar dersinde disiplinler arası yaklaşıma dayalı uygulamalar
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010) Yarımca, Özden; Gökay, Melek
    Eğitim programları toplum düzenini sağlayacak nitelikli insan gücünü yetiştirme sorumluluğu içerisindedir. Bu nedenle eğitim programları toplumun gereksinimlerini, yenilikleri, çağdaş değişimleri göz önüne alarak, bireylerin bu sürece uyum sağlayabilmelerini amaç edinmelidirler. Dolayısıyla artık okullardan beklenen yaratıcı, üretken, öğrenmekten zevk alan, eleştirel düşünebilen, olaylar arasında ilişki kurabilen bireylerin yetiştirilmesidir. Bu noktada farklı disiplinlerin bilgi ve becerilerini de dikkate alan, öğrencinin motivasyonunun artmasına katkı sağlayan disiplinler arası yaklaşım çağdaş eğitim sistemi içerisinde önemli bir yere sahip olmuştur. Bu araştırma, disiplinler arası yaklaşım ilkelerine göre tasarlanmış temaların sanat eğitiminde uygulanmasına yönelik bir çalışmadır. Geliştirilen temalar iletişim, mürekkep, kültürlerin buluşması, çevre konularını içermektedir. Araştırmanın çalışma grubunu, Ted Konya Koleji Özel İlköğretim Okulu 7-A sınıfına devam eden, 22 öğrenci oluşturmaktadır. Uygulama çalışmaları toplam 17 hafta sürmüştür. Uygulamalar sırasında derslere eş gözlemciler de katılmıştır. Gözlemcilerin gözlem formları ve öğrencilerden alınan yansıtma yazıları yorumlanarak değerlendirmeler yapılmıştır. Araştırma bulguları, disiplinler arası yaklaşımın, geleneksel yönteme göre sanat eğitimini olumlu yönde etkilediğini ortaya çıkarmıştır. Elde edilen bu bulgular yorumlanmış ve disiplinler arası öğretim yaklaşımını uygulayacak öğretmenler ve araştırmacılar için öneriler geliştirilmiştir.
  • Öğe
    Öğrenme stratejileri öğretiminin yürütücü biliş bilgisine, yürütücü biliş becerilerini kullanmaya ve başarıya etkisi
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010) Çalışkan, Muhittin; Sünbül, Ali Murat
    Bu çalışmada, öğrenme stratejileri öğretiminin yürütücü biliş bilgisine, yürütücü biliş becerilerini kullanmaya ve başarıya etkisi araştırılmıştır. Araştırma, deneysel araştırma modellerinden biri olan ön test ? son test kontrol gruplu deneme modeline göre desenlenmiştir. Araştırma, 2008-2009 öğretim yılında Konya il merkezinde yer alan Orgeneral Tural İlköğretim Okulu ve Dikmeli İlköğretim Okulu altıncı sınıf öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Deney grubunda 21, kontrol grubunda 21 öğrenci olmak üzere, toplam 42 öğrenci çalışma grubunda yer almıştır. Gruplar; Öğrenme Stratejileri Belirleme Ölçeği, Türkçe Dersi Yürütücü Biliş Bilgisi Görüşme Formu ve Türkçe Dersi Başarı Testi ön test sonuçları dikkate alınarak eşitlenmiştir. Deney grubunda, araştırmacı tarafından doğrudan öğretim yaklaşımıyla 15 hafta süren strateji öğretimi yapılmıştır. Araştırma bulgularından elde edilen sonuçlar aşağıdaki gibi özetlenebilir:1. Uygulanan öğrenme stratejileri öğretimi öğrencilerin öğrenme stratejileri farkındalıklarını artırmıştır. 2. Uygulanan öğrenme stratejileri öğretimi öğrencilerin yürütücü biliş bilgilerini artırmıştır. 3. Öğrenme stratejilerinin öğretimi öğrencilerin yürütücü biliş becerilerini kullanmada etkili olmuştur. 4. Yürütücü biliş becerilerinin kullanılması başarıyı artırmıştır.
  • Öğe
    İlköğretim 7. sınıf fen ve teknoloji dersinde uygulanan yansıtıcı düşünmeye dayalı etkinliklerin bilimsel süreç becerilerinin gelişimine ve başarıya etkisi
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010) Keskinkılıç, Güngör; Sünbül, Ali Murat
    Bu araştırmanın amacı, İlköğretim 7. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersinde uygulanan yansıtıcı düşünmeye dayalı etkinliklerin, öğrencilerin bilimsel süreç becerilerinin gelişimine ve başarılarına etkisini belirlemektir. Araştırma Konya ilinde bulunan Ali İhsan Dayıoğlugil İlköğretim Okulunda yapılmıştır. Kontrol gruplu öntest-sontest deseninin kullanıldığı çalışmada, ilköğretim 7. sınıf düzeyinde iki sınıf deney ve kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Verilerin toplanmasında kullanılmak üzere bir başarı testi geliştirilmiştir. Ayrıca Aydınlı (2007) tarafından geliştirilen bir bilimsel süreç becerileri ölçeği kullanılmıştır. Denel işlem, deney ve kontrol gruplarına başarı ve Bilimsel süreç becerileri ön testi uygulanması ile başlamıştır. Bundan sonra deney grubuna yansıtıcı düşünmeye dayalı etkinlikler ile öğretim yapılırken, kontrol grubuna programda önerilen öğretim uygulanmıştır. Öğretim sonunda her iki gruba başarı ve bilimsel süreç becerileri son testi uygulanmıştır. Verilerin analiz edilmesinde bağımlı ve bağımsız t testi kullanılmış ve SPSS 11.00 programından yararlanılmıştır. Ayrıca denel işlem sonunda öğrencilerin ve dersin öğretmeninin uygulama ile ilgili olarak görüşleri alınmıştır. Araştırma sonunda yansıtıcı düşünmeye dayalı etkinliklerin kullanıldığı deney grubu öğrencilerinin, kontrol grubu öğrencilerine göre daha yüksek bir başarı elde ettikleri görülmüştür. Yansıtıcı düşünmeye dayalı etkinliklerin uygulandığı grup ile programa dayalı öğretimin uygulandığı grup arasında temel bilimsel süreç beceri puanları açısından deney grubu lehine anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Bunun yanında birleştirilmiş bilimsel süreç becerilerinin gelişimi bakımından iki grup arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Uygulanan yansıtıcı düşünme etkinlikleri ile ilgili olarak öğretmen ve öğrenciler genellikle olumlu görüş bildirmişlerdir. Öğrencilerle yapılan görüşme ve öğretmenle yapılan görüşme bir anlamda sürecin değerlendirmesi olmuştur. Öğrencilerle yapılan görüşme sonucunda yansıtıcı düşünme etkinliklerinin öğrencilerce kolaylıkla kabul gördüğü, benimsendiği ortaya çıkmış ve uygulanabilir bir yöntem olduğu konusunda daha fazla fikir edinilmiştir. Dersin öğretmeni ile yapılan görüşme sonucunda ise sürecin uygulanabilirliği yanında, uygulamadaki sorunların çözümü için öneriler alınmıştır.
  • Öğe
    Postmodern sanatta eklektik nesneler
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2011-06-14) Şahin, Hikmet; Karoğlu, Alaybey
    Çalışmanın başlığını oluşturan Postmodern Sanatta Eklektik Nesneler konusunun asıl amacı günümüz sanatının etkilendiği belli başlı dinamiklere ışık tutmaktadır. Postmodernizm kavramının kullanıldığı 60'lı yıllardan günümüze, güzel sanatlar içerisine giren resim, heykel, grafik, mimarlık, felsefe alanlarında kendisini gösteren bu tanım ifadesini sanat ve nesneleri üzerinde bulmuştur. Geçmişten günümüze sanat anlayışlarının birbirini takip ettiği, güncel sanatın bir önceki dönemi yadsıdığı bilinen bir gerçektir. Postmodern sanat, devamı niteliğindeki modern sanattan farklı kimliklere bürünmüş, sanat hayatına yeni kavram ve bakış açıları getirmiştir. Tepki göstermesine rağmen içerisinde modernizmin yapısal özelliğini de barındıran postmodernizm, çoğu zaman gelişmiş modernizm olarak adlandırılmıştır. Postmodernist sanatın temel özelliklerini barındıran kolaj, asamblaj, pastiş ve ironi gibi kavramlar ele alınmış ve eklektik değer içerisinde sunulmuştur. Postmodern sanat eselerinin oluşumunda önemli bir yere sahip olan eklektik nesnelerin (sanat formlarının) araştırılması, içinde yaşadığımız sanat kültürünü özümsememiz açısından önemlidir. Modernizmin sanat anlayışı ve postmodern sanata etkileri araştırılmaya çalışılmıştır. Tanımlar ve kavramların içerisinde bulunduğu çalışmada, sanat hayatına yeni kazandırılan teknik ve üslupların, postmodern sanat tavrına etkileri incelenmiştir. Sanat hayatını etkileyen ve farklı kültür özelliği taşıyan sanatsal formların postmodern sanata etkilerini araştırmak günümüz sanatını anlamak açısından önem taşımaktadır. Batı Sanatı Tarihi içerisinde eklektik sanat yapıtlarının ortaya konması postmodern sanatla ilişkileri araştırılmış; Türk sanatında meydana gelen benzer nitelikler açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmada özellikle postmodern anlayış, düşünüş ve sanatsal ifadelerin bulunduğu akımlar ele alınmış; bu akımların önemli temsilcilerinin altları çizilerek sanatsal görüşleri ve bu görüşlerin eserlerine ne derecede yansıdığı vurgulanmıştır. Modernizmle biyolojik bir bağ oluşturan postmodernizmin hangi felsefelerden yola çıktığını, hangi sanatsal anlayışlara karşı olduğu, yazar ve eleştirmenlerin görüşleriyle ortaya konmuştur. Postmodern sanat nesnesinin (sanat eserinin) oluşum süreci içerisinde eklektik etkileri araştırılmaya çalışılmış; eser üretiminde sanatçının kavramsal ve yorumsal çerçevede yaptığı açıklamalara yer verilmiştir.
  • Öğe
    İlköğretim birinci kademede beden eğitimi dersi öğretim programı kazanımlarının gerçekleşme durumuna ilişkin öğretmen görüşleri
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010-09-14) Dalaman, Osman; Korkmaz, İsa
    Bu araştırmada; ilköğretim birinci kademede beden eğitimi dersi öğretim programı kazanımlarının gerçekleşme durumuna ilişkin öğretmen görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. İlköğretim birinci kademede beden eğitimi dersinin öneminden hareketle; birinci kademede beden eğitimi dersine giren öğretmenlerin beden eğitimi dersi öğretim programları (1-5. sınıf) kazanımlarının öğrenciye kazandırılmasında; cinsiyet, ilçeler, hizmet yılı ve mezun oldukları bölüm değişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediği belirlenerek, çeşitli istatistiksel işlemleri ile değerlendirilmiştir. Tarama modelindeki bu çalışmanın evrenini, 2009-2010 öğretim yılında Konya Merkez Meram, Karatay ve Selçuklu ilçelerindeki devlet okullarının birinci kademesinde görev yapan 175 beden eğitimi öğretmeni ile 3117 sınıf öğretmeni olmak üzere toplam 3292 öğretmen oluşturmaktadır. Örneklem grubunu ise evrenden tesadüfü yöntemle ulaşılan 632 öğretmen oluşturmuştur. Araştırma verilerin toplanmasında kullanılan anket, ?Kişisel Bilgi Formu?, ?Öğretmenlerin Beden Eğitimi Dersine Yönelik Tutumları?, ?Öğretmenlerin Beden Eğitimi Dersi Uygulama Durumu?, ?I. Kademe Beden Eğitimi Dersi Öğretim Programının Kazanımları?nı gerçekleştirme düzeylerinin belirlenmesine yönelik dört bölümden oluşmaktadır. Elde edilen verilerin çözümlenmesinde, SPSS 16,0 (Statistical Package for Social Scienses) istatistik paket programından yararlanılmış, verilerin genel dağılım özelliklerini belirlemek için tanımlayıcı istatistik türlerinden frekans ve yüzde dağılımları kullanılmış, ölçeklerdeki ifadelere ilişkin görüşler aritmetik ortalama ( ) değerleri olarak verilmiş, paremetrik istatistik tekniklerinden cinsiyet t-testi, ilçeler, hizmet yılı ve mezun oldukları bölümde Anova istatistiksel işlemler yapılarak analiz edilmiştir. Verilen istatistik analiz ve yorumlarda p?0,05 anlamlılık düzeyi dikkate alınmıştır. Araştırmanın sonucunda; birinci kademede beden eğitimi dersine giren öğretmenlerin, beden eğitimi dersine yönelik tutum ve uygulama durumlarına ait görüşlerinin oldukça olumlu olduğu tespit edilmiştir. Sınıf öğretmenleri beden eğitimi dersini işlemede zorlanmadıkları ancak beden eğitimi öğretmenlerinin birinci kademede derse girmede zorlandıkları tespit edilmiştir. Ayrıca müfettişlerin teftişlerde beden eğitimi dersine gerekli önemi vermedikleri tespit edilmiştir. Beden eğitimi dersine ait kazanımlarının öğretmenlerin çoğunluğu tarafından gerçekleştirildiği, bazı kazanımların ise gerçekleştirilemediği ortaya çıkmıştır. Bunlar 1., 2. ve 3. sınıflarda fiziksel etkinliklerde kullanacakları kişisel malzemeler için çanta hazırlama, beslenme ilkelerini doğru uygulama, temel ilk yardım ilkelerini fark etme kazanımlarıdır. 4. ve 5. sınıflarda ise, özelleşmişmiş hareketlerle ilgili ilke ve uygulamada, olimpiyat oyunlarındaki spor dalları ve sporcuları tanıma, çeşitli spor olaylarını kitle iletişim araçlarından takip etme kazanımlarıdır.
  • Öğe
    Bilgisayar dersinde üstbiliş öğretim stratejilerinin etkisi
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010-09-13) Aktürk, Ahmet Oğuz; Şahin, İsmail
    Bu araştırmanın temel amacı, Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı Programı Grafik ve Animasyon dersinde üstbiliş stratejilerine dayalı öğretim uygulamasının öğrencilerin öğrenme stratejileri bilgisine, üstbilişsel farkındalığına, bilgi izleme farkındalığına, üstbiliş stratejileri kullanımına, derse yönelik ilgisine ve ders başarısına etkilerini incelemektir. Araştırma modeli olarak ?ön test-son test kontrol gruplu deneme modeli? kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı Programı 1. sınıfında öğrenim gören ve yaşları 19-22 arasında değişen 63 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma 2009-2010 Bahar döneminde okutulan Grafik ve Animasyon dersinde yürütülmüş olup, 63 öğrencinin deney ve kontrol gruplarına atanması grupların denkliğini sağlamak amacıyla yansız olarak yapılmıştır. Yapılan yansız atama sonucunda deney grubunda 31 öğrenci, kontrol grubunda ise 32 öğrenci yer almıştır. Deney grubu öğrencilerinden 2, kontrol grubu öğrencilerinden de 1 öğrenci olmak üzere toplam 3 öğrenci araştırma boyunca yapılan çalışmalara düzenli olarak katılamadıklarından dolayı bu öğrencilere ait veriler değerlendirme dışı bırakılmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında nicel ve nitel yaklaşımlar beraber kullanılmıştır. Nicel verilerin çözümlenmesinde SPSS 15.0 paket programından yararlanılmış, deney ve kontrol gruplarından elde edilen puanlar arasındaki farkın anlamlı olup olmadığı ?t? testi ile sınanmıştır. Gruplar arası karşılaştırmalarda anlamlılık düzeyi .05 olarak benimsenmiştir. Nitel verilerin analizinde ise betimsel analiz yaklaşımı kullanılmıştır. Araştırma bulgularından elde edilen sonuçlar şöyledir; 1.Üstbiliş stratejilerine dayalı öğretim uygulaması, öğrencilerin öğrenme stratejileri bilgisini arttırmıştır. 2.Üstbiliş stratejilerine dayalı öğretim uygulaması, öğrencilerin bilgi izleme farkındalığını arttırmıştır. 3.Üstbiliş stratejilerine dayalı öğretim uygulaması, öğrencilerin başarısını arttırmıştır. 4.Üstbiliş stratejilerine dayalı öğretim uygulaması, öğrencilerin üstbiliş stratejileri kullanımını arttırmıştır. 5.Üstbiliş stratejilerine dayalı öğretim uygulaması, öğrencilerin derse yönelik ilgisini arttırmıştır.
  • Öğe
    Dramayla öykü oluşturma yönteminin ilköğretim ikinci kademe Türkçe öğretimine etkisi
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010-09-24) Kara, Ömer Tuğrul; Toprak, Funda
    Bu çalışmada ilköğretim ikinci kademe Türkçe dersinin nasıl daha iyi öğretileceği konusunda dramayla öykü oluşturmaya dayalı bir eğitim yöntemi önerilmiştir. Türkçe dersinde bu yöntemin temel dil becerilerinin, yaratıcılık ve hayal gücünün geliştirilmesinde, dil bilgisi öğretiminde etkili olacağı düşünülmektedir. Araştırmanın birinci bölümünde çalışmanın problem durumu üzerinde durulmuş, ikinci bölümünde drama kavramı ve Türkçe eğitimindeki yeriyle ilgili kuramsal bilgilere yer verilmiştir. Üçüncü bölümde araştırmacı tarafından önerilen dramayla öykü oluşturma yöntemi kuramsal çerçevede tanıtılmıştır. Araştırmanın dördüncü ve beşinci bölümlerinde ise çalışmanın uygulama yönü ele alınmıştır. Araştırmanın örneklemini Toprakkale Mehmet Cevlani Önal İlköğretim Okulunda 6, 7 ve 8. sınıflarda okuyan 135 öğrenciyle Osmaniye ilinde görev yapan 44 Türkçe öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmanın Türkçe Dersine Yönelik Tutum Ölçeği kullanılarak yapılan bölümünde deney-kontrol gruplu ön test-son test modeli uygulanmıştır. Yöntem üzerine öğrenci ve öğretmen görüşlerini belirlemeye yönelik anket uygulamasında ise tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmada deney ve kontrol grubuna tutum ölçeği ön test ve son test olarak verilmiş, deney grubu öğrencilerine Dramayla Öykü Oluşturma Yöntemi Öğrenci Anketi, Türkçe öğretmenlerine de Dramayla Öykü Oluşturma Yöntemi Öğretmen Anketi uygulanmış, daha sonra da Dramayla Öykü Oluşturma Yöntemi Öğretmen Görüşme Formu ile öğretmenlere açık uçlu sorular sorulmuştur. Altıncı bölüm ise sonuçlar ve öneriler kısmından oluşmaktadır. Bu çerçevede tutum ölçeği sonuçlarına bakıldığında dramayla öykü oluşturma yönteminin uygulandığı deney grubu öğrencilerinin Türkçe dersine yönelik tutum puanları ortalamalarının anlamlı bir düzeyde arttığı gözlenmiştir. Anketlerin verileri ve görüşme formları incelendiğinde bu yöntemin Türkçe dersinde temel dil becerilerinin, yaratıcılık ve hayal gücünün geliştirilmesinde, dil bilgisi öğretiminde, olumlu yönde katkı sağladığı sonucu ortaya çıkmıştır.
  • Öğe
    Üniversite öğrencilerinin duygularını ifade edebilmelerinin aleksitimi ve psikolojik ihtiyaçlarına göre incelenmesi
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010-08-18) Yalçın, Süleyman Barbaros; Hamarta, Erdal
    Bu çalışma, üniversite öğrencilerinin duygularını ifade etmeleri ile aleksitimi ve psikolojik ihtiyaçları arasındaki ilişkiyi çeşitli değişkenlere göre incelemektedir. Araştırmanın bağımsız değişkenleri cinsiyet, sınıf, yaş, aile içerisinde kendini ifade edebilme, aleksitimi, psikolojik ihtiyaçlardır. Araştırmanın bağımlı değişkeni ise duyguları ifade etmedir. Bu araştırmanın evrenini Selçuk Üniversitesi'nin farklı fakültelerinde öğrenim görmekte olan 1. ve 4. sınıf öğrenciler oluşturmaktadır. Çalışma evreni, Eğitim Fakültesi, Mesleki Eğitim Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Tıp Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Konservatuar ve Teknik Eğitim Fakültesi olarak belirlenmiştir. Araştırma örneklemi bu fakültelerin çeşitli bölümlerinde öğrenim görmekte olan 1, ve 4. sınıf öğrencilerinden tesadüfi küme örnekleme yöntemi ile seçilmiştir. Araştırma örneklemi 461'i kız 313'ü erkek olmak üzere toplam 774 öğrenciden oluşmaktadır. Verilerin analizinde t testi, tek yönlü varyans analizi, tukey testi, regresyon analizi ve pearson momentler çarpım korelâsyonu kullanılmıştır. Araştırma ile ilgili bulgular incelendiğinde; cinsiyet değişkenine göre duyguları ifade etme ölçeğinin yakınlık ve olumlu duygu alt boyutlarında, kız öğrencilerin puan ortalamalarının erkek öğrencilerden anlamlı düzeyde yüksek olduğu görülmektedir. Olumsuz duygu alt boyutunun ise cinsiyet değişkenine göre farklılaşmadığı bulunmuştur. Üniversite öğrencilerinde, duyguları ifade etme ölçeğinin yakınlık alt boyutu puan ortalamasına bakıldığında; dördüncü sınıf öğrencilerinin puan ortalamalarının birinci sınıf öğrencilerinden anlamlı ölçüde yüksek olduğu görülmektedir. Duyguları ifade ölçeğinin olumlu duyguları ifade etme ve olumsuz duyguları ifade etme alt boyutlarına bakıldığında ise I. Sınıf öğrencileri ile IV. Sınıf öğrencilerinin skorlarının farklılaşmadığı gözlemiştir. Ebeveynlerin eğitim durumu değişkenine göre ise; duyguları ifade edebilmenin yakınlık, olumlu duygu, olumsuz duygu alt boyutlarından alınan skorların gruplar arasında anlamlı düzeyde faklılaşmadığı bulunmuştur. Yaşamlarını geçirdikleri yerleşim yeri değişkeni ile ilgili bulgulara göre; öğrencilerin duygularını ifade etme ölçeğinin yakınlık, olumlu duygu ve olumsuz duygu alt boyutlarında anlamlı düzeyde fark olduğu görülmektedir. Yaşamının büyük çoğunluğunu büyük şehir, şehir ve ilçe de geçiren üniversite öğrencilerin yakınlık alt ölçeği puan ortalamaları yaşamının çoğunluğunu köyde yaşayanlardan anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Aile içerisinde kendilerini ifade edenler ile kısmen ifade eden öğrencilerin yakınlık alt boyutu puan ortalamaları, kendini ifade edemeyen öğrencilere göre daha yüksektir. Üniversite öğrencilerinde psikolojik ihtiyaçlardan başarı, ilişki, özerklik, başatlık boyutları ile duyguları ifadenin yakınlık ve olumlu duygu alt ölçek puanları arasında pozitif yönlü ilişki olduğu görülmektedir. Ayrıca üniversite öğrencilerinin duyguları ifade olumsuz duygu alt ölçek puanlarının psikolojik ihtiyaçlardan başarı, ilişki, özerklik, başatlık ile de pozitif yönlü ilişkili olduğu bulunmuştur. Üniversite öğrencilerinin duyguları ifade yakınlık alt boyutu skorlarının; aleksitimi ölçeğinin duyguları tanıma zorluğu, duyguları ifade zorluğu, dışa dönük düşünce skorları ile negatif yönlü anlamlı düzeyde ilişkili olduğu bulunmuştur. Ayrıca duyguları ifade olumsuz duygu alt ölçek puanları ile aleksitimi duyguları ifade zorluğu arasında negatif yönlü anlamlı düzeyde ilişki gözlenmiştir. Yakınlık duygusu psikolojik ihtiyaçlardan başarı ihtiyacı ile pozitif yönde anlamlı bir ilişkiye sahip görünürken, aleksitimide duyguları tanıma güçlüğü ile negatif yönde ilişkili görünmektedir.
  • Öğe
    Güzel sanatlar fakülteleri müzik bölümlerinde bağlama dersi başlangıç düzeyine yönelik öğretim programı önerisi
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010-12-20) Kınık, Mehmet; Çakırer, H. Serdar
    Bu çalışma geleneksel çalgılarımızdan en yaygın öğretimi yapılan, bilinen ve çalınan bağlamanın, üniversitelerin müzikle ilgili bölümlerinde, özellikle de Güzel Sanatlar Fakültelerindeki eğitiminin değerlendirilmesi sonucunda ele alınmıştır. Buradan elde edilen bilgilerden yola çıkılarak, bu eğitimin ülkemiz koşullarına ve gelişen dünya koşullarına göre yeniden ele alınması ile daha düzeyli, bilimsel ve sanatsal temellere dayandırılarak, sistematik bir bütün içerisinde öğretimin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma gurubu yedi farlı üniversitenin Güzel Sanatlar Fakülteleri, Konservatuarları, Eğitim Fakültelerinin müzik bölümlerinde çalışan, bağlama alanında uzman öğretim elemanları, Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik bölümündeki çalgı eğitimcisi olarak görev yapan öğretim elemanlarından oluşan Panel (danışman) grubu, Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik bölümü 2009?2010 eğitim- öğretim yılında bağlama dersini seçen öğrencilerdir. Nitel araştırma desenlerinden eylem araştırması kapsamında sürdürülen araştırmanın veri analiz metodu nitel araştırma kapsamında betimsel analizdir. Veri toplama araçları uzman görüşleri, çalgısal beceriyi gösteren gözlemci raporları, video kayıtları, araştırmacı günlüğü ve öğrenci günlükleri, panel grubu görüşleri ve toplantı verileridir. Araştırmanın uygulaması Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik bölümünde 2009?2010 öğretim yılı güz dönemi 1. sınıf bağlama dersini seçen öğrenciler üzerinde 14 haftalık bir sürede gerçekleşmiştir. Bu çalışma içerisinde bağlama öğretimini destekleyen ders içi ve dışı etkinliklere yer verilmiştir. Çalışma sonrasında tespit edilen tüm sorunların çözümüne yönelik öneriler sunulmuştur. Araştırmanın sonucunda bağlama öğretiminin başlangıç düzeyine yönelik 14 haftalık bir öğretim programı önerisi ortaya çıkmıştır.
  • Öğe
    Araştırma görevlilerinin çalışma yaşamı kalitesinin değerlendirilmesi
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2010-12-14) Özaslan, Gökhan; Gürsel, Musa
    Nitel araştırma metodolojisi kapsamında çoklu durum çalışması biçiminde desenlenen bu araştırmanın amacı araştırma görevlisi çalışma yaşamı kalitesine olumlu ve olumsuz etki eden etmenleri ve kalite boyutlarında mevcut durumun sonuçlarını ortaya koymaktır. Araştırmanın durumları 2009-2010 akademik yılında Selçuk Üniversitesi'nde görev yapmakta olan; fakülte, eğitim düzeyi, cinsiyet ve kadro alanlarında farklılık gösteren toplam on altı araştırma görevlisinden oluşmaktadır. Araştırma verileri, (büyük ölçüde Walton 1973'e dayalı olarak) araştırmacı tarafından geliştirilen, araştırma görevlilerine yönelik çalışma yaşamı kalitesi teorik çerçevesi doğrultusunda görüşme, gözlem ve doküman incelemesi yöntemleriyle toplanmıştır. Araştırmanın görüşme sürecinde elde edilen verilerle içerik analizi gerçekleştirilmiş, gözlem ve doküman incelemesi verileriyle görüşme verileri üçgenlenmiştir. Çalışmada odaklanan boyutlar; (1) yeterli ve adil ücret, (2) güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları, (3) yeteneklerin gelişimi ve kullanılabilmesi için sunulan olanaklar, (4) gelişimin devamı ve iş güvencesine yönelik beklentiler, (5) üniversiteyle sosyal bütünleşme, (6) ilke ve kuralların hâkimiyeti, (7) iş ve özel yaşam dengesi ve son olarak (8) işin topluma yansımalarını kapsamaktadır. Araştırma verilerinin geneline bakıldığında sonuç olarak, katılımcıların haklarının yasarlarca etkili bir biçimde korunamaması ve karar sürecine katılamamalarının katılımcıların çalışma yaşamı kalitesini ciddi şekilde olumsuz etkilediği söylenebilir. Araştırma görevlilerinin çalışma yaşamı kalitelerinin yükseltilebilmesi için öncelikle bu iki sorunun giderilmesine yönelik radikal reformlar yapılmalıdır.
  • Öğe
    Ses eğitimi çalışmalarının ingilizce konuşma sorunlarının giderilmesindeki etkisi
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2011-02-25) Evren, Gül Fahriye; Yiğit, Nalan
    Bu araştırmada ses eğitimi çalışmalarının İngilizce konuşma sorunlarının giderilmesindeki etkisi incelenmiştir. Çalışma grubunu, 2008-2009 öğretim yılı birinci döneminde, Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü 2.Öğretim 1.sınıf öğrencilerinden, 14'ü deney ve 14'ü kontrol grubu olarak belirlenmiş 28 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışma, Kontrol Gruplu ön test-son test deneysel desen modeline göre yapılmıştır. Deneysel süreç öncesinde çalışma grubunun alanında uzman kişiler tarafından, vokal ve işitsel muayeneleri tamamlanmış, öğrencilere Kişi Bilgi Formu uygulanmıştır. Araştırmada veri araçları olarak Konuşma (Sesletim) Sorunları Değerlendirme ve Ses Bozukluğu Skoru (Voice Handicap Index) Anket Formları uygulanmış, maksimum fonasyon süreleri kronometre ile ölçülmüş, sesin akustik özelliklerinin değerlendirilmesi için MDVP Advanced ve CSL Main programları kullanılmıştır. Deneysel süreç sonunda uygulanan ses eğitimi derslerine ilişkin öğrenci görüşleri alınmıştır. Elde edilen verilerin analizi SPSS 15.0 programı ile Shapiro-Wilk, bağımsız iki örneklem t testi ve bağımlı iki örneklem t testi kullanılarak yapılmıştır. Çalışma sonunda ses eğitimi çalışmalarının İngilizce konuşma sorunlarının giderilmesindeki etkisinin anlamlı olduğu, ses eğitiminin öğrencilerin sesli (vowel) ve sessiz (consonant) harflerindeki sesletim sorunlarının giderilmesinde kullanılabileceği, İngiliz Dilinde konuşma eğitimi gören öğrencilerin akustik ses özellikleri ve maksimum fonasyon süresi üzerinde olumlu katkılar sağladığı sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    İlköğretim okullarında yaratıcı drama yönteminin görsel sanatlar eğitiminde kullanılmasının erişi, tutum ve kalıcılığa etkisi: Meram İlköğretim okulu örneği
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2011-09-13) Arıkan, Emine Nur Yılmaz; Karoğlu, Alaybey
    Eğitim bireyin davranışlarının ve düşüncelerinin değişikliğe uğrayarak geliş-mesidir. Sanat eğitimi ise; Güzel sanatların tüm alanlarını içeren okul içi ya da okul dışı yaratıcı faaliyetlerdir ve genel eğitimde bilimsel eğitimi destekler niteliktedir. Sanat eğitiminde, çok çeşitli öğretim yöntemleri kullanılmaktadır. Konu anlatılarak ve uygulama yaptırılarak verilen bir sanat eğitimi günümüz şartlarında yetersiz kalmak-tadır. Batı dünyasında 1890'lı yıllardan bu yana farklı yöntemler denenmekte ve bu araştırmaya da konu olan drama yöntemi bir eğitim yöntemi olarak tercih edilmekte-dir. Ülkemizde ise 1980' li yıllarla birlikte drama yöntemi üzerinde durulmaya baş-lanmıştır. Bunun yanında İlköğretim programlarına 1915-1917 arasında dramanın iki yıl kadar girdiği görülmektedir. Günümüzde drama yöntemi her geçen gün artan bir önem ve dikkatle eğitim öğretim hayatındaki yerini almaktadır. Yapılan çalışmada, ?Görsel Sanatlar? dersi kapsamında, sanat eleştirisi konu-sunun öğrencilere verilmesinde uygulanan ?yaratıcı drama? yönteminin ?klasik? yönteme göre daha etkili ve daha kalıcı bir yöntem olduğu ortaya konmuştur. Ayrıca öğrencinin konu ile ilgili tutumlarında da ?yaratıcı drama? yönteminin nispeten daha etkin olduğu görülmüştür. Sonuç olarak; ?yaratıcı drama? yönteminin bir eğitim öğretim yöntemi olarak etkin bir şekilde kullanılması Türk Milli Eğitim sistemi için önemli bir gelişme olabilir.
  • Öğe
    Yabancılara Türkçe öğretiminde (Temel Seviye A1) bilgisayar destekli materyal geliştirme ve bunun öğrenci başarısına etkisi
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2011-06-28) Sülükçü, Yusuf; Karabörk, Kazım
    Bu araştırmada tarama modeli ve deneysel model birlikte kullanılmıştır. Araştırmanın tarama modeline göre yürütülen kısmında Avrupa Konseyi tarafından hazırlanıp aralarında Türkiye'nin de bulunduğu Konsey'e üye ülkeler tarafından uygulanmaya başlanan Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı'(CEFR)na uygun olarak Yabancılara Türkçe öğretimi için Temel Seviye A1 düzeyinde öğretim planlaması gerçekleştirilmiştir. Bu yeni planlamaya göre öğretilmesine karar verilen bilgi, 27 başlık altında bilgisayar destekli materyal hâline getirilmiştir. Hazırlanan materyaller, interaktif CD şeklinde kullanıma sunulmuştur. Bilgisayar destekli yabancı dil öğretimi ile düz anlatım yöntemiyle yapılan yabancı dil öğretimi arasında öğrenicilerin akademik başarısını artırma konusunda fark olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan deneysel çalışma ise kontrol gruplu ön test-son test modeline dayalıdır. Araştırma, 2009-2010 öğretim yılında S. Ü. İlahiyat Fakültesi Türkçe Hazırlık Sınıfında öğrenim gören 34 öğrenici üzerinde yapılmıştır. Kontrol ve deney gruplarını belirlemek amacıyla Seviye Tespit Sınavı yapılmıştır. Öğrenicilerin bilgi seviyelerinin eşit olmaması sebebiyle yansız atama için öğreniciler sınav sonucuna göre başarı sırasına konularak tek ve çift rakamlara göre gruplara ayrılmıştır. Veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından geliştirilen başarı testleri, öğrenici görüşleri ve gözlem raporları kullanılmıştır. Araştırmacı tarafından geliştirilen bilgisayar destekli materyalden beş tanesi uygulama için seçilmiştir. Konularla ilgili veri toplama aracı olarak hazırlanan sorular, gruplara ön test olarak sunulmuştur. Uygulama için seçilen her konu, deney grubuna bilgisayar destekli materyal ile kontrol grubuna ise düz anlatım yoluyla anlatılmıştır. Uygulamanın sonunda veri toplama aracı olarak hazırlanan sorular son test olarak yeniden uygulanmıştır. Uygulama sonunda, deney ve kontrol gruplarının başarı testlerinden elde edilen sonuçlar ön test-son test puanları arasındaki farkın anlamlılığını belirlemek amacıyla ilişkisiz gruplar için ?t testi?ne tabi tutulmuştur. Yapılan analizler sonucu uygulama için belirlenen beş konudan birinde deney ve kontrol grubu ön test-son test ortalama puanları arasında 0.02 düzeyinde anlamlı farklılık bulunmuştur. Diğer dört konunun ön test-son test ortalama puanları arasındaki fark, aritmetik ortalama bakımından deney grubu lehine yüksek çıkmasına rağmen istatistiksel olarak bir anlamlılık ifade etmemektedir. Bulgular, bilgisayar destekli materyal ile düz anlatım yoluyla işlenen yabancı dil olarak Türkçe dersi arasında öğrenicilerin akademik başarılarını arttırma konusunda anlamlı bir farklılık olmadığını ortaya koymaktadır. Ortaya çıkan uygulama sonuçları, uygulama yapılan öğrenici sayısının azlığı, gruplar içinde neredeyse Türkiye Türkçesi konuşan öğrenicilerin varlığı, aynı grup içinde Türkçeyi iyi bilenlerle hiç bilmeyenlerin bulunması gibi sebeplerle genelleme yapmak için uygun değildir. Uygulama konusunda görüş bildiren 20 öğrenicinin 13'ü bilgisayar destekli eğitimin, 7 öğrenici ise düz anlatım yoluyla öğretimin kendileri açısından daha faydalı olduğunu belirtmişlerdir. Araştırmacının gözlemlerine göre ise bilgisayar destekli öğretim düz anlatım yoluyla öğretime göre sınıf yönetimi, öğrenicilerin dikkat ve motivasyonunu artırma, konuların anlaşılmasındaki kolaylık vb. yönlerden daha başarılıdır.
  • Öğe
    İlköğretim II. kademede fiilimsilerin öğretiminde aktif öğrenmenin başarı, tutum ve kalıcılığa etkisi
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2011-06-24) Güney, Nail; Toprak, Funda
    Bu araştırma dil bilgisi konuları arasında yer alan isim-fiil, sıfat-fiil, zarf-fiil, isim, sıfat, fiil ve zarfların öğretiminde aktif öğrenme yönteminin başarıya, tutuma ve kalıcılığa etkisini ortaya koymayı hedeflemektedir. Eğitim, yaratıcı ve eleştirel düşünceye sahip, bilgiyi zihinde yapılandıran ve kişiselleştiren bireyler yetiştirmeyi hedefler. Bu amaçlara ulaşmak ise doğru yöntemi gerektirir. Aktif öğrenme, bu eğitim anlayışının oluşturulmasında önemli bir yer tutar. Aktif öğrenme, öğrenme sorumluluğunu öğrenciye veren ve üst zihinsel becerileri harekete geçiren öğrenme yöntemidir. Özellikle son yıllarda büyük ilgi görmektedir. Etkinliği deneysel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Eğitimin her alanında uygulanmaya elverişlidir. Aktif öğrenme yönteminin öne çıkan temel özellikleri; öğrenciyi eğitimin merkezine alması, yaşam boyu öğrenmeye yönlendirmesi, kullanışlılık, bilgiye aktarım ve dönüşüm özelliği katmasıdır. Geleneksel öğretim, herkesin aynı biçimde öğrenebileceğini düşünür. Buna karşın aktif öğrenme, bireylere öğrenme sürecini yönetme ve yetkin oldukları alanı öne çıkarma fırsatı tanır. Öğrencilere tek başlarına veya grup olarak çalışma imkânı sağlar. Dil bilgisi, dilin anlamlı ve mantıklı yapısını, kurallarını ortaya koyan bilimdir. Kişiye, ana dilini tanıma fırsatı verir. Ona bakış açısı ve analitik düşünce kazandırır. Ana dilinin olanaklarından yararlanmasına katkıda bulunur. Bu çalışma, aktif öğrenme ve dil bilgisi öğretimini bütünleştiren deneysel bir çalışmadır. 2010?2011 eğitim-öğretim yılında Ordu ili Perşembe ilçesindeki Gazi İlköğretim Okulu 8/A ve 8/B ve sınıflarında öğrenim gören 40 öğrenci üzerinde yürütülmüştür. Araştırma sonucunda aktif öğrenme yönteminin kullanıldığı deney grubu, akademik başarı, tutum ve kalıcılık yönünden; öğretmen kılavuz kitabının temel kaynak olarak alındığı kontrol grubuna oranla daha başarılı olmuştur. Deneysel çalışma öncesi akademik başarı ve tutum puanları yönünden aralarında anlamlı farklılık olmayan deney grubu, deneysel çalışma sonunda deney grubu lehine farklılaşmıştır. Ayrıca deney grubu, kalıcılık puanları yönüyle de kontrol grubuna göre da öndedir. Deney grubunda uygulanan aktif öğrenme yönteminin, öğrenciler üzerindeki etkisini araştırmak amacıyla üç öğrenciyle görüşme yapılmıştır. Görüşmeler, aktif öğrenme yönteminin öğrenciler üzerinde olumlu etki meydana getirdiği ortaya koymuştur. Öğrencilerin üzerinde görüş birliğine vardıkları temalar olumlu tutum geliştirme, sınıf içi etkileşim ve akademik başarıdır. Bu sonuçlar aktif öğrenme yönteminin bazı dil bilgisi konularının öğretimindeki etkisini açık bir şekilde ortaya koymuştur.
  • Öğe
    Klasik Türk müziği çalgılarından kanun ve tamburun tonal karakteristiklerinin belirlenmesi
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2011-06-22) Gökbudak, Ramiz; Barışeri, Nurtuğ
    Bu araştırmada mızraplı Klasik Türk Müziği çalgılarından Kanun ve Ud' un tonal karakteristikleri incelenmiştir. Araştırmalar çalgıların frekans aralıkları ve davranışları, seslerinin harmonik yapıları, ?formant?ları, ses basınç düzeyleri ve yönelme özelliklerinin belirlenmesine yönelik çalışmaları içermektedir. İncelenecek çalgılar o çalgıları çalan eğitimciler ve deneyimli öğrencilerden oluşan bir çalgı değerlendirme jürisi tarafından, birçok çalgı içerisinden seçilmiştir. Bundan sonra yukarıda belirtilen özellikleri bakımından çalgıların incelenmesine geçilmiştir. Çalgı sesleri bilgisayar ortamına yüksek hassasiyette birölçme mikrofonu (Earthworks M30) ve kaliteli ses kartları (M-Audio firewire solo-Presonus Firestudio) kullanılarak, yansımasız bir kayıt odasında aktarılmıştır. Aktarılan bu sesler wav formatında ve 24 bit 48 kHz. kalitesindedir. Seslerin analizleri Wavelab 6 ve ARTA yazılımlarında yapılmıştır. Yönelim özellikleri incelemesi için çalgı sesleri, yine yansımasız kayıt odasında Cubase 5 yazılımı ile, toplam 8 doğrultuda 8 ayrı mikrofon kullanılarak, her bir doğrultu Presonus Firestudio ses kartı üzerinden sekiz ayrı kanala kaydedilmiştir. Çalışma sonunda kanun ve tambur çalgılarının frekans aralıkları ve davranışları, seslerinin harmonik yapıları, ?formant?ları, ses basınç düzeyleri ve yönelme özellikleri ile ilgili veriler elde edilmiştir. Ulaşılan bu verilerin ses kayıt uygulamaları ve çalgı yapımı alanlarına katkı sağlayacağı sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Karikatürlerle dil bilgisi öğretimi
    (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2011-06-15) Akkaya, Ahmet; Toprak, Funda
    Görsellerin insan hayatında etkisinin artmasıyla görsel okuryazarlık, eğitim-öğretim ortamlarında kazandırılması gereken temel becerilerden biri olarak kabul edilmiştir. Bununla birlikte, görsellerin ön bilgileri harekete geçirme, bilgileri bütünleştirme; anlamayı, zihinde yapılandırmayı ve öğrenilenin hatırlanmasını kolaylaştırma gibi özellikleri görsel okuryazarlığı zorunlu hale getirmiştir. Bu nedenle, görsel okuma ve görsel sunu yapılandırmacı yaklaşımın da etkisiyle Türkçe Dersi Öğretim Programı?nda yerini almı?tır. Özellikle karikatür gibi mizaha dayalı görseller, akademik başarının yanında tutumu da olumlu yönde etkileyebilmektedir. Bu durum; dinleme/izleme, konuşma, okuma, yazma becerileriyle dil bilgisi öğrenme alanının karikatür gibi görsellerle desteklenmesini gerekli kılmaktadır. Bu çalışmada, Türkçe dersi dil bilgisi öğrenme alanında karikatür kullanılmasının akademik başarıya, derse karşı tutuma ve öğrenilenin kalıcılığına etkisi incelenmektedir. Bu amaçla, 6. sınıf dil bilgisi amaçlarından ?Kelimenin yapı özellikleriyle ilgili bilgi ve kuralları kavrama ve uygulama? kazanımlarına yönelik ön bilgileri hatırlatıcı karikatürler ve kavram karikatürleri hazırlanmış ve öğrencilere uygulanmı?tır. Çalışmanın sonunda, karikatür destekli öğretimin dil bilgisi öğretiminde oluşabilecek kavram yanılgılarını gidermede, akademik başarıyı ve derse karşı tutumu arttırmada etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.