Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik/Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 3 / 3
  • Öğe
    Bir Kurumsal Zekâ Teknolojisi Olarak Veri Madenciliği İle Muhasebe Bilgi Sistemi İlişkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2014) Alagöz, Ali; Öge, Serdar; Ortakarpuz, Metehan
    Kurumsal kaynak yönetimi ürünlerinin gelişmesi ve yaygınlaşması sonucu, işletmelerin iş süreçlerinden temin ettikleri verilerin karar verme aşamasında anlamlı bilgilere dönüştürülmesinde birçok modelleme aracı tasarlanmıştır. Kurumsal sistemlerce toplanan veriler ile bu verilerin saklanması ve gerekli durumlarda kullanılması ile karar destek sistemlerine bilgi beslemesi yapan işletme hafızası oluşmuş ve bu hafıza “kurumsal zeka” veya “iş zekası” (Buseiness Intelligence) olarak adlandırılmıştır. Kurumsal zekâ; alınacak kararlara destek olmak üzere iş dinamikleri üzerinde kesin ve belirgin bir anlayış geliştirmek üzere kullanılan yöntem ve süreçler bütünüdür. Kurumsal zeka dağıtık veriler kullanılarak stratejik karar alma durumunda olan kişilere bilgi üretmektedir. İşletmenin kurumsal zekâ uygulamalarında, veri madenciliği tekniklerinin kullanıldığını ve kurumsal kaynak planlama verilerine uyarlanması şeklinde bilgi üretimi sağlandığı görülmektedir. Genel olarak, kurumsal zeka, veri madenciliği teknolojisini de kapsayan bir kavram olarak ele alınmaktadır. Günümüzde yaygınlaşan kurumsal kaynak planlamasında, kurumsal zeka uygulamaları kullanılırken sistemlerin tasarımına veri madenciliği teknikleri de entegre edilmektedir. Kurumların karar verme sürecinde etkin bir yöntem olarak karşımıza çıkan veri madenciliği, çok büyük veri tabanlarındaki ya da veri ambarlarındaki veriler arasında bulunan ilişkiler, örüntüler, değişiklikler, sapma ve eğilimler, belirli yapılar gibi ilginç bilgilerin ortaya çıkarılması ve keşfi işlemi olarak ifade edilmektedir. Veri madenciliği teknolojisi işletmelerin kurumsal verilerden, ilgilenilen bilgileri daha hızlı ve daha az uzmanlık bilgisiyle elde edebilmeleri amaçlamaktadır. Kurumlar tarafından toplanan verileri sıralayan ve sınıflandıran sistemlerden biri de Muhasebe Bilgi Sistemidir (Accounting Information System - AIS). Sistem, işletme faaliyetlerinin etkilerini planlamak, değerlendirmek ve teşhis etmek için kullanılabilen finansal bilgiyi ve organizasyonun finansal konumunun belirlenmesini sağlar. Bugün bu sistemlerin büyük miktarda veri topladığı düşünüldüğünde, büyük bir veri tabanından gizli prediktif bilgi çıkarımı sağlayan gelişmiş ve güçlü veri madenciliği teknolojisi yardımı ile veri akıllıca analiz edilebilmektedir. Veri madenciliği tekniğinin kullanımı muhasebe bilgi sisteminde de toplanan verilerin işletme faaliyetlerinde kullanılabilir bilgiye dönüştürülmesinde önemli bir faktör olmuştur. Veri madenciliği ile ulaşılan bilgiler, muhasebe bilgi sisteminin ürettiği ve raporladığı kalıplaşmış bilgilere göre farklılık göstermektedir. Bu çalışmada, bir kurumsal zeka teknolojisi olan veri madenciliği ile muhasebe bilgi sisteminin ilişkisi ve birbirleriyle hangi noktalarda kesiştikleri incelenmektedir. Çalışma veri madenciliğinin tanımı, uygulama alanları ve yöntemlerine ilişkin bilgiler ile muhasebe bilgi sisteminin genel yapısı, veri-bilgi akışı ve raporlamasına yer vermektedir.
  • Öğe
    Türkiye Varlık Fonunun İslami Finansal Enstrümanların Gelişmesine Muhtemel Katkıları
    (Selçuk Üniversitesi, 2019) Antepli, Ali; Alpay, Volkan
    Ulusal varlık fonları (UVF) geleneksel kamu emeklilik fonları ve ulusal para biriminin destekleyen oluşumlardan farklı yeni bir varlık yönetim türü olarak ortaya çıkmıştır. Ulusal varlık fonları genel olarak yurtdışında yatırım yapan kamu himayesinde veya kontrolünde bulunan finansal oluşumlardır. Ulusal varlık fonları, daha çok faaliyet alanları belirlenirken kuruldukları ülkelerinin konjonktürel ve gelecek bakımından ihtiyaçları doğrultusunda teşekkül ettikleri anlaşılmaktadır. Ulusal varlık fonlarının ilk örneği 1854 yılında Amerika Birleşik Devletleri- Teksas’da kurulan Perment Scholl Fund (PSF) olsa da günümüz anlamında bilinen ilk varlık fonu 1953 yılında Kuveyt tarafından kurulan Kuveyt Yatırım Yönetim Kurulu’dur. Varlık fonlarının genel olarak kaynaklarını; ödemeler dengesi fazlalıkları, resmi döviz işlemleri, özelleştirme gelirleri, bütçe fazlalıkları ve/veya emtia ihracatından kaynaklanan döviz fazlalıkları oluşturmaktadır. Her ne kadar Ulusal varlık fonları ülkelerin merkez bankaları veya resmi döviz rezervlerinin bir parçası gibi görünse de onları farklı kılan özellikleri mevcuttur. 2016 yılı Ağustos ayında ülkemizin ilk varlık fonu olan Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi kurulmuştur. “Şirketin ana faaliyet konusu, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurtiçinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek amacıyla Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) ve bu fona bağlı alt fonların kurulması ve yönetilmesi” olarak belirlenmiştir. Türkiye Varlık Fonu bünyesine devredilen Türkiye’nin önemli varlıkları ile yaklaşık 40 milyar dolarlık bir varlık büyüklüğüne ulaşmıştır. Türkiye Varlık Fonu’nun kuruluş gerekçesi olarak birçok amaç belirlenmiştir. Bunlardan en dikkat çekenlerin başında “Katılım finansmanına uygun varlıkların gelişmesine destek olmak” gelmektedir. İslam dininde faize dayalı işlemlerin haram kılınması sebebiyle faiz temelli finansal enstrümanların kullanımı Müslümanlar tarafından tercih edilmemektedir. Büyüyen İslam dünyası ekonomisi ve artan fon ihtiyacı nedeniyle İslami usullere uygun finansal enstrümanların geliştirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Bu çerçevede Sukuk adlı İslami finansal enstrüman geliştirilmiştir. Bilindiği üzere İslami finansal enstrümanlar sukuk adı altında dünyada uzun zamandır kullanılmasına rağmen ülkemiz için yeni ve geliştirilmesi gereken bir konudur. Sukuk 14 farklı alt türe ayrılmış olup genel olarak en çok kullanılan türleri; Mudaraba, Muşaraka, Murabaha, Salam, İcara, İstisna ve Wakala’dır. Türkiye’ de sukuk karşılığı olarak kira sertifikası geliştirilmiş olup 5 türe ayrılmıştır. Bu çalışmada varlık fonları incelenecek olup Türkiye varlık fonunun İslami finansal enstrümanların gelişmesine muhtemel katkıları incelenmiş ve önermeler sunulmuştur.
  • Öğe
    Bazı Sosyo-Demografik Değişkenler Açısından Kamu Çalışanlarının Finansal Okuryazarlık Düzeylerinin İncelenmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2020) Kılınç, Erhan; Antepli, Ali
    Son günlerde finansal araç çeşitliliğinin artması ve finansal derinleşmeyle birlikte finansal faktörlerin ekonomik büyüme ve kalkınma üzerindeki etkisi daha önemsenir hale gelmiştir. Finansal piyasalarda başarılı olabilmek ve kaynakları etkin kullanabilmek için hane halkına kadar öğrenilmiş bir finansal okuryazarlığa ihtiyaç bulunmaktadır. Bu anlamda finansal okuryazarlık kavramı araştırmacılar tarafından önem kazanan bir konu haline gelmeye başlamıştır. Bireylerin gelir ve gider dengelerini sağlama, tasarruf yapabilme, yani parayı yönetebilme yeterliliği olarak da ifade edilen finansal okuryazarlık; finansal yönetim hakkında yeterli bilgiye sahip olmayı gerekli kılmaktadır. Finansal okuryazarlık sayesinde bireyler, hem finansal araçlar hakkında doğru bilgiye sahip olmakta hem de tasarrufun sağladığı kazanımlarla birlikte daha sağlıklı finansal kararlar verebilmektedirler. Finansal okuryazar bir birey, gelir- gider dengesini sağlayabilen, bütçe hazırlayabilen, geleceğe yönelik tasarruf yapabilen ve borcu yönetebilen bir kişidir. Finansal okuryazarlık bireysel finansmanda olumlu etkiler yarattığı için toplumsal finansmanın dengesinin sağlanmasında da olumlu katkılar sağlamaktadır. Bu çalışma, Konya ili Beyşehir ilçesi kamu çalışanların bazı sosyo-demografik özelliklerine (cinsiyet, medeni durum, yaş, meslek ve eğitim durumu) göre finansal okuryazarlık düzeylerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu kapsamda Konya ili Beyşehir ilçesinde görev yapan toplamda 203 kamu çalışanına 7’si kişisel bilgi formu, 62’si finansal okuryazarlığa ait olmak üzere toplam 69 soruluk bir anket yöneltilmiştir. Verilen cevaplar SPSS paket programında frekans, yüzde, ortalamalar ile t testi, Anova ve ki-kare testleri analiz edilerek yorumlanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların cinsiyet, meslek, yaş, medeni durum ve eğitim durum değişkenlerine göre finansal işlem tutum ve davranışlarında, temel finansal kavramları bilme düzeylerinde ve finansal yatırım tercihlerinde istatistiksel olarak bazı anlamlı farklılıklar saptanmıştır. Akademisyen ve memurların, öğretmen ve işçilere göre finansal kavram bilgi düzeylerinin daha yüksek olduğu (p<0,01); cinsiyet, medeni durum ve yaş değişkenleri ile kamu çalışanlarının temel finansal bilgi düzeyi ve yatırım tercihleri arasında istatistiksel bir anlamlı farklılık olmadığı saptanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre memurların, diğer kamu çalışanlarına göre finansal durumu yönetmede kendilerine daha çok ‘oldukça başarılı’ gördükleri ve parayı harcama yöntemini genellikle aileden kazandıklarını; öğretmenlerin diğer kamu çalışanlarına göre düzenli para biriktirmeye daha yatkın oldukları; işçilerin diğer kamu çalışanlarına göre aylık altın biriktirmeye daha çok tercih ettikleri görülmektedir.