The New Historicism and the American South: Representation of Whiteness in William Faulkner’s Absalom, Absalom!, The Sound and the Fury, and As I Lay Dying
Dosyalar
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
1980'lerde Stephen Greenblatt tarafından ortaya atılan Yeni Tarihselcilik, metinlerin kendi kendini açıklayıcı nitelikte olmadığı ve metnin anlamını azaltmamak amacıyla metnin yazıldığı dönemin sosyal, kültürel ve politik gündeminin değerlendirilmesi gerektiği iddiasıyla, metin ve bağlamın gömülü olduğunu savunan edebi bir pratiktir. Bu nedenle bu çalışma, Yeni Tarihselcilik çerçevesinde William Faulkner’ın Absalom, Absalom!, The Sound and the Fury ve As I Lay Dying romanlarını Afrikalı Amerikalıları, kadınları ve temel Güney kültlerini 19. ve 20. yüzyıl Amerika’nın Güneyi bağlamında beyaz adamdan bağımsız hareket edemeyen beyazlık sembolleri olarak yorumlamayı amaçlamaktadır. Giriş bölümü, metni yeniden bağlamına koymak amacıyla çeşitli teori ve disiplinlerle uzlaşma ve değiş tokuş içerisinde bulunan, eklektik bir pratik olan Yeni Tarihselcilik hakkında detaylı bilgi vermektedir. Yeni Tarihselcilik, metni anlamak ve bağlamına gömülü olduğunu ortaya çıkarmak için bu noktada tarihe döner, ancak bu tarihe dönüş, tarihi olayları salt doğru olarak kabul etmeyen, şüpheci bir dönüştür ve tarihi belgelerin edebi metinler gibi dönemin kültürel, politik ve ideolojik gündemi tarafından şekillendirildiği görüşündedir. Bu bağlamda, tarihi temel dayanak noktası olarak kabul etmekten ziyade, tarihçilerin, yazarların, insan öznelliğinin ve edebi ve edebi olmayan metinlerin sosyal, kültürel ve politik olarak nasıl yapılandırıldığının izini sürmeyi amaçlar. Bu çalışmanın ilk kısmı, beyaz adamın beyazlık ideolojisini ürettiği ve bu ideolojinin ayrıcalıklarından yararlandığı Amerika’nın Güneyindeki Afrikalı Amerikalıların imtiyazsız ve ötekileştirilmiş tarihini ve Afrikalı Amerikalıları kölelik kurumuna ve ayrımcılığa hapsolmuş beyazlık sembolleri olarak tasvir eden Faulkner’ın seçili romanlarının buna göre nasıl yapılandırıldığını açıklamaktadır. Güneydeki kadınların sosyal, kültürel ve politik olarak beyaz adam tarafından biçimlendirilmiş olduğu hakkında detay verdikten sonra, ikinci kısım da benzer şekilde beyazlık sembolleri haline dönüşen Faulkner'ın bu üç romandaki kadın karakterlerinin bir değerlendirmesini sunar. Üçüncü kısım, beyaz adamın önemli güney kültlerini nasıl ürettiğini ve onları aynı şekilde beyazlık sembollerine dönüştürdüğünü tasvir etmektedir çünkü Güneyin Amerikan Rüyasını, Plantokrasiyi, sınıf ayrımını ve ahlaki ve dini kodları oluşturan, Amerikan İç Savaşı’nı başlatan ve bu kültlere uyulmasını isteyen aynı beyaz adamdır. Son olarak, Yeni Tarihselcilik ışığında, bu çalışma William Faulkner’ın Absalom, Absalom!, The Sound and the Fury ve As I Lay Dying romanlarındaki karakter ve olayların 19. ve 20. yüzyıl Amerika’nın Güneyi bağlamında sosyal, kültürel ve politik olarak yapılandığı ve dolayısıyla bu romanların Afrikalı-Amerikalıları, kadınları ve temel Güney kültlerini beyaz adamdan bağımsız hareket edemeyen beyazlık sembolleri olarak tasvir ettiği sonucuna varmaktadır. Anahtar Kelimeler: Yeni T
The New Historicism, a term coined by Stephen Greenblatt during the 1980s, is a literary practice attempting to prove the embeddedness of the text and context with the assertion that texts are not self-explanatory, and social, cultural, and political agenda of the period when a text is written is needed to be evaluated not to reduce the meaning of a text. Within the frame of the New Historicism, this study, therefore, aims to analyze William Faulkner’s Absalom, Absalom!, The Sound and the Fury, and As I Lay Dying within the context of the 19th and 20th centuries American South in representing African Americans, Southern women, and significant Southern cults as symbols of whiteness that are unable to move independently of the white man. The introduction gives detailed information about the New Historicism as an eclectic practice that enters in negotiation and exchange with various disciplines to put the text back into its context. To comprehend the text and reveal its embeddedness within the context, the New Historicism returns to history at that point. However, this return to history is a skeptical revisit that does not accept historical documentation as the mere truth,arguing that historical documents, similar to literary texts, are shaped by the cultural, political, and ideological agenda of the period they are produced. In this context, rather than accepting history as its basic premise, the New Historicism traces how historians, authors, the human subjectivity, and literary and nonliterary texts are socially, culturally, and politically constructed. The first part of the study explains the unprivileged and predetermined history of African Americans in the American South, where the white man produces the ideology of whiteness and enjoys its privileges, and how Faulkner’s selected novels are constructed accordingly in depicting African Americans as symbols of whiteness trapped in the institution of slavery and segregation. After elaborating on how women in the South are socially, culturally, and politically constructed by the white man, the second part similarly offers an evaluation of Faulkner’s female characters in the selected novels, who also turn into symbols of whiteness. The third part portrays how the white man produces significant Southern cults and turns them into symbols of whiteness in the same way since it is the same white man who creates the Southern American Dream, Plantocracy, class distinction, and moral and religious codes, and who starts the American Civil War and demands these cults to be obeyed. Eventually, within the light of the New Historicism, this study concludes that William Faulkner’s characters and events in Absalom, Absalom!, The Sound and the Fury, and As I Lay Dying are socially, culturally, and politically constructed within the context of the 19th and 20th centuries American South, and these novels hence depict African Americans, Southern women, and major Southern cults as symbols of whiteness that are unable to move independently of the white man