Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe İlköğretim II. kademe sosyal bilgiler dersi tarih konularının öğretiminde, öğretmen ve müfettiş görüşlerinin değerlendirilmesi (Konya ilköğretim okulları örneğinde)(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2003) Kurtulgan, Kürşat; Köstüklü, NuriEğitim ve öğretim, toplumun ihtiyaç duyduğu insanı yetiştirme faaliyeti olarak tanımlanır. İnsan ise, duygusu, inancı, bilgisi, fikri, sözü ve davranışı ile bir bütün olarak kabul edilmeli ve bu bütünlüğün eğitimde de dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim ilk, orta ve yüksek öğretim kademeleri için hazırlanan programlarda amaçlar, bu bütünlük doğrultusunda bilişsel, duyuşsal ve devinimsel seviyelerde ayrı ayrı tespit edilmiştir. Türk Milli Eğitimi'nin temel amaçları etrafında gelişen bu hedeflerin esası, fertlere istenilen bilgi, duygu ve davranışları kazandırmaktır. Fakat uygulanan öğretim programları neticesinde öğrencilerin belirlenen hedeflere ulaşma yani istendik davranış kazanma düzeyi, bugün eğitimimizin önemli sorunlarından biri haline gelmiştir. Bu araştırmanın temel amacı, ilköğretim okulları 2. kademesinde 6. ve 7. sınıflarda okutulan Sosyal Bilgiler dersi Tarih konularının öğretiminde, öğretmen ve müfettiş görüşlerine başvurarak değerlendirme yapmaktır. Değerlendirmede, Konya Merkez İlköğretim okullarında görev yapmakta olan Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin ve İl Milli Eğitim Müdürlüğünde görev yapmakta olan müfettişlerin görüşlerine başvurulmuştur.Öğe Manavgat Çayı havzasının bitki coğrafyası(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2002) Kaya, Baştürk; İnan, NuriBu çalışma, Batı Toroslar'ın Doğu Provensinde yer alan Manavgat Çayı Havzası 'nda gerçekleştirilmiştir. Havza, kuzeyde Reze Dağı, Küpe Dağı ve Akdağ gibi kütlelerle Beyşehir Havzası'ndan ayrılırken, su bölümü çizgisi doğuda Gidengelmez Dağlan ve Şerif Dağı gibi orografik zirvelerden geçer. Aynca, Havza'nın doğusunda yer alan Karpuz Çayı'nın su bölümü çizgisi de kıyıya yalan kesimlerde havzaya sınır teşkil eder. Güneyde ise, Akdeniz kıyıları doğal bir sınır oluşturur. İnceleme sahası, batıda da Köprü Çayı'nın su bölümü çizgisi ile ayrılır. Bu çalışma, iki bölüm halinde ele alınmıştır. Birinci bölümde, bitki örtüsünün dağılışını etkileyen ekolojik faktörlerin analizi yapılmıştır. Bu maksatla bitki örtüsünün yetişme şartlarından olan iklim, topografya ve toprak ilişkileri incelenerek bitki örtüsü ile bağlantısı ortaya konulmuştur. İkinci bölümde ise, bitki topluluklarının dağılışı üzerinde durulmuştur. Sahada yetişme şartlarının elverdiği ölçüde ortaya çıkan, asıl Akdeniz ormanları, yarınemli yüksek dağ ormanları, maki bitkileri ve alpin bitkilerin ayrıntılı incelemesi yapılnıştır. Aynca bitkilerin, _yatay ve dikey yöndeki dağılışları araştırılmış ve bu toplulukları oluşturan bitki türleri ayn ayn tespit edilmiştir. Havza'da asıl Akdeniz ormanları kıyıdan itibaren hemen başlar ve dağların güneye bakan yamaçlarında 1250 metre seviyesine kadar saf topluluklar teşkil eder. Bu ormanların karakteristik türünü kızılçam (Pinus brutia) oluştururken, bunun tahrip edildiği yerlerde maki topluluklarına rastlanır. Kızılçam yetişme şartlarının elverişliliği ölçüsünde dağlık kütlelerin özellikle güney yüzlerinde 1500-1600 metre seviyelerine kadar çıkabilir. Orman altı vejetasyonu durumundaki makilerin oluşturduğu çalı kuşağının hakim türü ise, kermes meşesi (Quercus coccifera) olarak tesbit edilmiştir. Asıl Akdeniz ormanları ile yarınernli yüksek dağ ormanları arasındaki sınır kesin olmayıp, bu iki formasyon arasında bir geçiş kuşağı yer alır. Ekoton karakterli bu geçiş kuşağı 1250-1500 metreler arasındaki kademede yayılış gösterir. Her iki kuşağın da özelliğini yansıtan bu kademedeki orman formasyonunun ağaç türlerini ise, kızılçam (Pinus brutia), sedir (Cedrus libani), göknar (Abies cilicica), boylu ardıç _(Juniperµs e?(çe_lca), a.ndız. (Juniperus drupacea), katran ardıcı. (Juniperus oxycedrus), kokulu ardıç (Juniperus foetidissima) ve karaçam (Pinus nigra) teşkil eder. Aynca bu kuşakta çoğunu Tersiyer reliktlerin (Acer monspessulanum, Ostyra carpinifolia) oluşturduğu yayvan yapraklı türlere de rastlanır. Geçiş kuşağının üzerinde yannemli yüksek dağ ormanlarının asıl yayılış sahasına girilir. Kızılçamın tamamen ·sahadan çekildiği bu kuşağın karakteristik ağaçlarını göknar (Abies cilicica), sedir (Cedrus libani), boylu ardıç (Juniperus excelca), kokulu ardıç (Juniperus foetidissima) ve andız (Juniperus drupacea) oluşturur. Bu kuşakta, genellikle 1500-2000 metre seviyelerinde göknar, sedir ve karaçamdan kurulu orman toplulukları görülür. Ancak, bu seviyenin üzerinde boylu ardıç ve kokulu ardıç küçük çaplı topluluklar oluşturarak yer yer 2000-2300 me1!eye kadar çıkabilmektedir. Havza'nın hemen her yerinde yayılışı söz konusu olan diğer bir formasyonu da makiler oluşturur. Alan kaplayan maki formasyonu kıyıdan itibaren 200-300 metre yüksekliğine kadar izlenebilir. Asıl Akdeniz orman kuşağında kızılçama bağlılığı söz konusu olan maki elemanlannın çoğu kızılçamın çıkabildiği 1500-1600 metre seviyelerine kadar çıkabilmektedir. İnceleme sahasında bütün orman kuşaklarında görülen maki elemanlarının esasını kermes meşesi (Quercus coccifera), katran ardıcı (Juniperus oxycedrus), menengiç (Pistacia terebintb.us ), akçakesme (Phillyrea latifolia) ve tesbih (Styrax offıcinalis) oluşturur. Havza' da yükseltisi 2000 metreyi geçen önemli zirvelerin üzerinde alpin çayırlar kuşağı yer alır. Ancak bu kesimlerde yaylacılık faaliyetleri dolayısıyla aşın derecede sürü otlatmacılığı, vejetasyonun doğal yapısını bozmuştur. Tür zenginliğinin kaybolduğu bu formasyonun, önemli bitkilerini kamefitik dikenli çalılar oluşturur. Bu gün, ancak birkaç türle temsil edilen bu bitkiler Acanthalimon ssp., Genista ssp., Astragalus ssp., Euphorbia ssp., ve Tymus ssp. dir.Öğe İslam hukukunda tek taraflı hukuki işlemler(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Gümüş Böke, Emine; Uzunpostalcı, MustafaDinî veya lâik bütün hukuk sistemleri, fertlerin ihtiyaç duyduğu tasarruf ve ilişkileri belirli bir düzene bağlamış ve bu ilişkilerin "hukukî işlemler" dediğimiz meşruiyet içerisinde gerçekleşmesini istemiştir. Her devirde ve toplumda farklı adlandırma, işleyiş ve sonuca sahip olsa bile hukukî işlemler, beşerî ilişkilerin zorlaması sonucu ortaya çıkmış ve mevcut hukuk sistemleri tarafından da yapılan birtakım müdahalelerle objektif bir yapıya kavuşturulmuş hukukî ilişkiler münasebetidir. İnsanlık tarihinin en önemli müesseselerinden birisi olan hukukî işlem müessesesi diğer hukuk sistemlerinde olduğu gibi İslâm hukukunda da borcun önemli kaynaklarından birini teşkil etmektedir. Hukukî işlemler içerisinde ise çok taraflı olanlar olduğu gibi "tek taraflı hukukî işlemler" de önemli bir yere sahiptir. Zira bu tür işlemler bir taraftan hukuk sistemlerine doktrin zenginliği ve hukuka işlerlik sağlarken bir taraftan da insanlar arası dayanışma ve yardımlaşmaya büyük ölçüde katkı sağlamaktadır. İslâm hukuku ile ilgili yapılan çalışmaların da eksenini teşkil eden hukukî işlemler, muamelât hukukuyla ilgili olan akidler başlığı altında çağdaş müellifler tarafından ele alınmış ve bu hususta haylî mesafe kat edilmiştir. Buna rağmen modern batı hukukuyla ilgili eserlerle mukayese edildiğinde İslâm hukukunun bazı bölümleri geniş ölçüde işlenmiş ve belirginlik kazanmış olmakla birlikte fıkhın geneli açısından yapılması gereken çalışmaların yapılanlardan daha fazla olduğu görülmektedir. İşte tek taraflı hukukî işlemler konusunda hazırlanan bu tez muâmelâta dair yapılmış bir çalışma niteliğindedir.Öğe Konya şeriyye sicillerinden üçüncü defterde kayıtlı olaylar hükümler ve değerlendirilmesi(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Erdoğan, Suat; Çeker, OrhanTez çalışmasının konusunu, Konya'nın Üç Numaralı Şer'iyye Sicil Defteri'nde yer alan vesîkaların fıkıh kitaplarındaki tasnif esas alınarak yapılmış olan transkripsiyonu ve konular hakkındaki bilgi ve değerlendirmeler oluşturmaktadır. Tez üç bölüm olarak tasarlanmıştır. Çalışmanın giriş bölümünde, İslâm adâlet teşkilatının menşei olan Hz. Muhammed (s.a.v.) dönemi ve tarihi seyri hakkında bilgi verilmektedir. Birinci bölümde Osmanlı'da devlet yönetimi ve hukûkun işleyişi üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde defterin içeriği hakkında bilgi verildikten sonra çalışmanın ana konusunu teşkil eden vesîkaların transkripsiyonu verilerek bunlar üzerinde tahliller yapılmaktadır. Sicilde çok farklı konularda belgeler bulunmakla birlikte vakıflara dâir vesîkaların çokluğu dikkat çekicidir. Sicilde yer alan konular hakkında önce kısaca bilgi verilmiş, daha sonra değerlendirmelere geçilmiştir. Üçüncü bölümde ise defterdeki vesîkalardan yola çıkılarak elde edilen bulgular verilmiştir. Çalışmanın sonunda adı geçen sicil kayıtlarının orijinal metinleri ekler bölümünde verilmiştir.Öğe Algılanan iş güvencesizliği ve işe adanmışlığın çalışan performansı üzerindeki etkisi(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Adır, Asım Cüneyt; Öztürk, MehtapAlgılanan iş güvencesizliği, çalışanların işini kaybetme endişesi taşıması, işinin devamı ve çalışma şartları bakımından geleceğe dair endişelerinin olması ve işten çıkarılma ya da iş şartlarının olumsuz yönde değişeceğine dair risklerin kişiler üzerinde oluşturduğu olumsuz duygulardır. Algılanan iş güvencesizliğinin nedenleri genellikle ekonomik olmakla birlikte, psikolojik veya sosyal düzeyde ortaya çıkabilmektedir. Bu çalışmada algılanan iş güvencesizliği ve işe adanmışlığın çalışan performansı üzerine etkisi incelenmiştir. Çalışma kapsamında Konya ilinde taşeron işçiler, mevsimlik çalışan işçiler ve belirsiz süreli çalışan işçiler üzerine 399 çalışan ile anket çalışması yapılmıştır. Algılanan iş güvencesizliği, işe adanmışlık ve çalışan performansı arasında anlamlı bir ilişki olduğu; cinsiyet, yaş, eğitim durumu, gelir durumu, mesleki kıdem ve medeni durum değişkenine göre işe adanmışlık ve çalışan performansı algı düzeylerinde farklılık olduğu kanısına ulaşılmıştır. Ayrıca çalışma kapsamında algılanan iş güvencesizliğinin çalışan performansı üzerindeki etkisinde işe adanmışlığın düzenleyici rolü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe İbnu'l-Mu'tez'in hayatı ve Arap edebiyatındaki yeri(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Kajouj, Hazem; Ürün, Ahmet KazımThe literary life in the Abbasid era witnessed a wide activity in which many poets and writers were distinguished, carrying the banner of renewal in the poetic and prose arts. Among them was Ibn Al-Mu'tazz, the critical poet. This study focused on the poet Ibn Al-Mu'tazz because of his great importance in the poetic and critical life of the Abbasid era, where he was able to occupy a prominent position among the poets of his time. In the field of criticism and rhetoric, Ibn Al-Mu'tazz is considered as the founder of Al-badi. He has also many critical writings. The most important of which is his book: Layers of Modern Poets. (Tabakat Alshoaara Almuhdathin). His literary activity was not limited to poetry and criticism, but also extended to prose, so he wrote about wisdom, brotherhood messages, description of Riyadh, prey, hunting and music. The research was divided into an introduction, three chapters, and a conclusion. The introduction dealt with the political, social and intellectual lives of the second Abbasid era, the era in which the poet lived. The first chapter dealt with the life of the poet, his education, his position among the writers of his time, and his literary prose and poetry. In the second chapter, the poetic purposes were studied with the poet's meanings to each purpose, in addition to revealing the areas of innovation and imitation in it. As for the third chapter, it included the rhetorical and presentational study. Which contained the study of words and structures, similes, metaphors and idioms, in addition to the arts of Budaiya such as counterpoint, interview, alliteration, and pun on the poet. Then the episodic study that revealed the poetic seas used to compose its meanings, and indicated to the sources of internal and external music in his poetry. The conclusion included results that revealed the aesthetic values in Ibn Al-Mu'tazz poetry, his skill in synthesizing his images, especially the simile, and the truest representation of his lifetime by his poetry.Öğe Sinemada paranoid tavır: 2010 sonrası Türk filmlerine sosyo-psikanalitik bir bakış(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Toydemir, Hasan Hüseyin; Karakoç, EnderhanSanat ve toplum arasındaki ilişkiyi sadece temsil üzerinden özetlemek, bu iki kavram arasındaki bağın eksik kavranmasına neden olacaktır. Sanat eserinin döneminden bağımsız düşünülemediği gibi ait olduğu döneme yön verdiği, toplumsal hayata etkileri olduğu da bilinmektedir. Bu nedenle sanata sosyolojik bakış, bir sanat eserini tamamen kavrayabilmek için öncelikli bir konumdadır. Bu tez de bu bakış açısından hareketle 2010 sonrası dönemde Türk sinemasındaki değişim konusunu ele almaktadır. Bu konu, bahsi geçen dönemde Türk filmlerinde kolektif paranoyanın etkileri olduğu düşünülerek seçilmiştir. Bu değişimin toplumsal yansımalarını ve nedenlerini anlatı üzerinden ortaya koymak için sosyolojik çözümleme yöntemi kullanılmıştır. Filmlerdeki karakterlerin psikanalitik analizi ile de kişinin değişimi irdelenmiştir. Bu sayede filmlerde kolektif paranoyanın yansımaları hem toplumsal hem de bireysel anlamda ele alınmıştır. Bu tez, Türk sinemasının bu yeni dönemine sosyopsikanalitik perspektiften bakması ve dönemsel bir çıkarımda bulunması açısından önemlidir. Sonuç olarak Türk sinemasında 2010 sonrasında biçim ve hikâye bakımından yeni bir yönelimin olduğu ortaya konmuştur. Bu tez kapsamında bu yeni yönelime 'paranoid tavır' adı konmuştur.Öğe Romantik ilişkisi olan kadınların beden algılarının ve romantik kıskançlık düzeylerinin ilişki doyumlarıyla ilişkisinin incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Arı, Gamze; Sönmez, Özlem AltunsuBu çalışmada, romantik ilişkisi olan kadınların romantik kıskançlık düzeyleri, beden algıları ve ilişki doyumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Konya ilinde ikamet etmekte olan 18 yaş üzeri 300 kadın katılımcıya Romantik Kıskançlık Ölçeği, İki Boyutlu Beden İmgesi Ölçeği ve İlişki Doyum Ölçeği uygulanmıştır. Elde edilen veriler, IBM SPSS 26 Statistics Paket Programı aracılığı ile analiz edilmiştir. Yapılan analizler, katılımcıların çoğunluğunun genç yaşta, lisans mezunu, asgari ücretin altında gelire sahip olduğunu ve şehirlerde yaşadığını göstermiştir. Katılımcıların büyük kısmı flört aşamasında olup, çocuk sahibi olmayan kadınlar çoğunluktadır. Ayrıca, çoğu kadın mevcut ilişkilerini yüksek puanlarla değerlendirmiş ve genel olarak kıskançlık seviyelerinin düşük olduğunu belirtmiştir. Araştırmada kullanılan Romantik İlişkide Kıskançlık Ölçeği, İki Boyutlu Beden İmgesi Ölçeği ve İlişki Doyumu Ölçeği ile elde edilen veriler, katılımcıların yaş, eğitim durumu, çalışma durumu, gelir seviyesi ve aile yapısı gibi çeşitli demografik değişkenlere göre analiz edilmiştir. Sonuçlar, yaşın, beden algısı ve ilişki doyumu üzerinde etkili olduğunu, özellikle genç yaş grubundaki kadınların kıskançlık algılarının ve beden imgesi puanlarının daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca, eğitim durumu, çalışma durumu ve annenin eğitim seviyesi gibi faktörlerin de beden algısı ve ilişki doyumu üzerinde belirgin farklılıklara yol açtığı gözlemlenmiştir. Özellikle, lise ve lisans mezunu kadınların beden algıları ve ilişki doyumlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. İlişkilerde kıskançlık dereceleri arttıkça, kıskançlık algısı, sosyal ilişkiler ve geçmiş ilişkilerle ilgili puanların da arttığı görülmüştür. Sonuç olarak, kadınların romantik kıskançlık düzeyleri ve beden algıları, ilişki doyumlarını anlamlı bir şekilde etkilemektedir. Bu bulgular, ilişkilerdeki doyumun, beden algısı ve kıskançlık gibi psikolojik faktörlerle yakından ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Bu faktörlerin birlikte ilişki doyumu düzeylerinin önemli bir kısmını açıkladığı tespit edilmiştirÖğe Dijital liderlik ve presenteeism ilişkisinde dijital dönüşümün aracı rolü: Uzaktan çalışanlar üzerine bir araştırma(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Ünlüer, Yusuf Oktay; Doğanalp, BurcuBu çalışmanın amacı, dijital liderlik, presenteeism ve dijital dönüşüm arasındaki ilişkilerin belirlenmesi ve dijital liderlik ile presenteeism arasındaki ilişkide dijital dönüşümün aracı rolünün olup olmadığının tespit edilmesidir. Presenteeism kavramını "işin başında var olamamak" tanımıyla incelemek amacıyla araştırmanın evreni İstanbul merkezli bankalara bağlı olarak görev yapan uzaktan banka çalışanları olarak belirlenmiştir. Evrenin sayısına ait net bir veriye ulaşılamamıştır. Ancak, evren sayısının bilinmediği durumlarda, evren çok büyük olsa bile %95 güvenilirlik ve %5 hata payıyla birlikte 384 kişiye ulaşmak evreni temsil etmek için yeterli görülmektedir (Erdoğan & Yazıcıoğlu, 2004). Bu doğrultuda İstanbul merkezli bankalara bağlı olarak görev yapan gönüllü 455 uzaktan banka çalışanıyla online olarak anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Değerlendirmeler neticesinde analizlerde kullanılabilecek nitelikte olan 413 (n=413) anket elde edilmiştir. Anketlerden elde edilen veriler SPSS 22.0 ve AMOS 24.0 paket programlarıyla analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, algılanan dijital liderliğin presenteeism üzerinde negatif yönlü kısmi bir etkiye, dijital dönüşüm üzerinde ise pozitif yönlü ve anlamlı bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Dijital dönüşümün presenteeism üzerinde pozitif yönlü ve anlamlı bir etkisi bulunduğu da bulgulanmıştır. Araştırmanın ilgi çekici bir diğer sonucu ise dijital liderliğin presenteeism üzerinde negatif yönlü ve kısmi bir etkiye sahip olmasına karşın, dijital dönüşümün aracılık etkisiyle birlikte bu etkinin anlamlı ve pozitif bir yöne evrilmesidir. Uzaktan çalışanlara yönelik çalışmalarda son yıllarda artış olmasına rağmen literatürde dijital liderlik-presenteeism ilişkisinin ve bu ilişkide dijital dönüşümün aracı rolünün incelenmediği gözlemlenmiştir. Araştırmanın bu açıdan literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Öğe Forced migration and bordering countries: Analysis of intervention strategies and policies for forced migration at the borders of Türkiye, Bangladesh and the European Union (EU)(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Islam, MD Saıful; Şahin, AliForced migration is a migratory process that occurs within or between countries, particularly bordering countries, and is characterized by the presence of coercion, which may manifest in the form of threats to one's life and means of subsistence, caused by either natural or human-induced factors such as conflicts, persecution, torture, human rights violations, poverty, and disasters. However, the distribution of forced migration influxes to bordering countries is unequal. The study assumes that a particular bordering country receives the vast majority of forced migrants. Applying the literature review method, the study aims to comprehend the factors that attract and encourage forced migration to bordering countries and help forced migrants choose a particular bordering country. The study's findings reveal that "pull factors" attract and encourage forced migrants to flee to their bordering countries. Most of these forced migrants move to a specific bordering country because they find the most "pull factors" there. Syrian refugees flee to Türkiye, Rohingya refugees flee to Bangladesh, and Ukrainian refugees flee to the EU member states because they also find the most "pull factors" in those bordering countries. Furthermore, the study argues that bordering countries provide disparate treatment to different refugees. The study aims to understand the intervention strategies and policies for managing forced migration at borders. To examine the intervention strategies and policies at borders, the study employs document analysis using a variety of relevant documents, such as constitutions, statutes, laws, regulations, circulars, directives, and treaties, as well as relevant literature. In this context, the study also aims to understand the intervention strategies and policies employed by Türkiye, Bangladesh, and the European Union in response to the influx of Syrian, Rohingya, and Ukrainian refugees at their respective borders. The findings indicate that bordering countries provide different treatment to different refugees due to diverse intervention strategies and policies for different refugees at the borders. The study also finds similarities and differences in intervention strategies and policies at the borders of Türkiye, Bangladesh, and the European Union.Öğe Türkiye'de gençlerin siyasete ilgisi ve siyasete katılımı(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Özoğlu, Bülend; Gökçe, OrhanTüm dünyada Siyaset ve Gençlik konusu siyaset bilimi ve siyaset sosyolojisinin öncelikli araştırma konuları arasında yerini almıştır. Bunun da temel nedeni, gençlerin siyaset ile mesafe koydukları, siyasete katılıma çok istekli olmadıklarına ilişkin varsayımdır. Türkiye'de de durum pek farklı değildir. Gençlerin siyaset sahnesinden hızla çekilmesindeki faktörlerin başında siyasetçilerin gençlerin düşüncelerine fazla değer vermemeleri ve siyasal sistemin ve siyasetçilerin hem toplum hem de gençler nezdinde güvenlerini yitirmesi gelmektedir. Bunun yanı sıra teknolojik gelişmelerle birlikte değer yargılarının değişmesinin, hareketlilik ve siyasi katılım olanaklarının çeşitlenmesi de gençlerin siyasete mesafeli yaklaşmasında rol oynadığı görülmüştür. Ancak sosyal medyanın gelişmesi ve akıllı telefonların yayılması ile birlikte hem gençlerin siyasete bakışı hem seçmen ile siyasi parti ilişkilerini hem de gençlerin siyasal katılımları da dönüşmüştür. Gençler artık çevirim içi alanda daha aktiftir. Araştırmamız, gençlerin apolitik olmadıkların, aksine siyasetle yakından ilgilendiklerini göstermiştir. Ancak gençler mevcut siyasi yapıdan ve siyasi aktörlerden pek memnun değillerdir. Siyasi aktörlerin kendilerini dikkate almadığı, düşüncelerine değer vermediği ve karşılıklı bir ilişki yerine daha çok yönetmek isteği görüşündedir. Bu da gençleri siyasetten uzaklaştırdığı gibi yabancılaştırmaktadır da. Gençlerin siyasete ilgi ve siyasal katılımlarına yönelik son yıllarda çalışmaların sayısında gözle görülür bir artış olmuştur. Ancak mevcut çalışmalar, daha çok siyasal katılımın belli boyutlarını ele alıp incelemektedir. Bu açıdan bütüncül çalışmalara daha fazla ihtiyaç bulunmaktadır. Çünkü hem toplumun hem de gençlerin siyasal katılımlarını arttırıcı önlemler ve politikalara hiç olmadığı kadar ihtiyaç olduğu açıktır. Gençlerin fırsatımız olsa yurtdışına gideriz davranışını göstermeleri bunun açık göstergesidir. Ülkemizin geleceği açısından gençlerin siyasal alanda daha aktif rol alması, özgürce görüşlerini ifade edebilmeleri ve karar alma mekanizmalarına katılmalarının sağlanmasının gerekliliği önemlidir. Yapılan bu araştırma farklı bölgelerde uygulandığında farklı sonuçlarla karşılaşılması mümkün olabilir. Bu suretle literatüre bir katkı sağlayacağı düşüncesiyle gelecekte yapılacak çalışmaların bu kapsamda ele alınmasının söz konusu çalışmalar açısından yararlı olacağı; siyaset bilimi ve kamu yönetimi çalışmalarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Öğe Türk hukuk tarihinde Tanzimat dönemi ceza mahkemelerinin gelişimi(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Başdemir, Abdurrahman; Ülker, İbrahimOsmanlı Devleti tarih sahnesine çıktığı ilk günden itibaren yargılama sistemine, yargılama sujelerine ve tebaasını oluşturan gayrimüslimlerin haklarına ayrı bir hassasiyet göstermiştir. Adalet sisteminin temel kaynağını İslam hukuk sisteminden alan Osmanlı, zamanın şartlarına ve değişen dünya düzenine göre adalet sisteminde ıslahatlar yapmaktan çekinmemiştir. Yargı sistemine en derin etki eden husus ise Tanzimat süreci olmuştur. Tanzimat ile birlikte Osmanlı, ıslahatlarını gerçekleştirebilmek adına yüzünü batıya dönmüş, İslam dini hükümleri ile ceza yargılamaları açısından ikili bir sentez sağlamaya çalışmıştır. Klasik dönemde şer'iyye mahkemeleri tarafından yapılan yargılamalarda günümüze benzer bir şekilde ceza davaları ve hukuk davaları ayrımı yapılmamıştır. Osmanlı kadısı önüne gelen tüm uyuşmazlıkları şer'i ve örfi hukuk kuralları kapsamında çözümlemeye çalışmıştır. Islahat arzusu ile birlikte devlet teşkilatı değişmiş, tek hakimli yargılama sisteminden vazgeçilerek meclis rolünde yargılamaya ehil makamlar kurulmuş, nizamiye mahkemelerinin yıllar içerisinde şer'iyye mahkemelerinin üzerine çıkarak asıl mahkeme rolünü üstlenmiş, Tanzimat Ferman'ındaki kazanımların korunması amacıyla şeriata uygun bir şekilde batılı kanunlar iktisap edilmiş, verilen kararların hukuka uygunluğunun denetlenmesi amacıyla sistematik kanun yolları tahsis edilmiş, savcılık ve avukatlık gibi mesleklerin ortaya çıkmasına olanak tanınmıştır.Öğe Ecocriticism and gothicism: An ecogothic approach to Nathaniel Hawthorne's selected short stories(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Yılmaz, Erva Gökseni̇l; Altındi̇ş, Hüseyi̇nBu çalışma, disiplinler arası bir eleştiri türü olan ekoeleştirinin en yeni dallarından biri olan EkoGotik'i temel edinerek, Nathaniel Hawthorne'un kısa hikâyelerinde insan, doğa ve soyutlanma kavramlarını ele almaktadır. Çalışmanın ilk bölümü ekoeleştiri, ekoeleştirinin Ekogotik'i nasıl doğurduğu, aynı zamanda gotik ve ekoeleştirinin aslında birbirinin içinde yer alan kavramlar olduğuna odaklanmaktadır. Buna ek olarak, kuramın zaman içindeki temel gelişimi ve genel özellikleri detaylandırılmaktadır. Tezin ilerleyen bölümlerinde, Amerika kıtasında yıllardır çelişkili şekilde varlığını sürdüren "doğa" kavramının yeri, edebiyata ve felsefeye yansıyış şekli genel çerçeveleri ile özetlenmektedir. Ayrıca, 18. Yüzyıl Amerikan Protestan halkının, ahlak ve inançları çerçevesinde doğaya nasıl baktığı, bunu edebi eserlerinde nasıl kullandığı üzerinde durulmaktadır. Son olarak, 1630 – 1870 yılları arasında doğa kavramının Amerikan toplumunun anlayışına göre geçirdiği değişiklikler ve doğayı eserlerinde işleyiş biçimleri özetlemeyi amaçlamaktadır. İlerleyen bölümlerde ise, Nathaniel Hawthorne'un dört farklı kısa hikâyesi, Young Goodman Brown (1835), Roger Malvin's Burial (1832), Ethan Brand (1850) ve The Man of Adamant (1837) EkoGotik yaklaşım ile değerlendirilmektedir. Eserlerde, çağın getirdiği bir sorun olan, insanın uygar toplumdan uzaklaşması ile birlikte içine girdiği bireysel soyutlanmadan ya da yalnızlaşmadan bahsedilmektedir. Bununla birlikte, verilen bilgiler doğrultusunda, Nathaniel Hawthorne'un farklı kısa hikâyelerinde söz konusu temayı işleyiş biçimi ve yine bu bireysel izolasyonun doğa kanalı ile gerçekleştiğini vurgulanıp, doğanın sahip olduğu çeşitli ikilikler gösterilmektedir. İnsan merkezli Gotik edebiyat ve doğa merkezli ekoeleştiri birleştirilerek, doğanın bu karanlık türdeki eserlerde insanı nasıl dehşete düşürdüğü, korku inşa ettiği ya da nasıl karşıt bir güç olarak sahneye çıktığı, seçilen kısa hikâyeler çerçevesinde incelenmiştir.Öğe Dijital dönüşüm ve yapay zekanın kamu yönetimine etkisi(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Koşar, Muhammet Ertuğrul; Gezici, Hikmet SalahaddinBu çalışmada yapay zekâ ve dijital dönüşümün kamu yönetimindeki etkileri ortaya konulmak istenmiştir. Yapay zekâ, kamu sektörü kuruluşlarında üretkenliği artırma potansiyeline sahiptir. Otomasyon yetenekleri, devlet kurumlarına karmaşık görevleri basitleştirmede, fazlalıkları ortadan kaldırmada ve artan iş hacmi için verimliliği artırmada yardımcı olmaktadır. Yapay zekanın bu nitelikleri, tedarik zinciri yönetimi, sürdürülebilirlik ve atık azaltma gibi avantajların geliştirilmesi amacıyla kullanılabilmekte ve bu da toplam üretim ve ekonomik faaliyetlerin gelişimi adına önemli bir iyileşme sağlamaktadır. Kamu sektörü, hizmet sunumunu ve devlet süreçlerini iyileştirmeye yönelik çözümler geliştirdikçe karmaşık yapay zekâ teknolojisi ortaya çıkmıştır. Bu olgular çoğunlukla, vatandaşlar, sohbet robotları ve veri analitiği hakkında büyük veri seti gibi hükümetler tarafından sağlanan dijital bilgilere odaklanmaktadır. Son yıllarda büyük veri kümelerinin ve hesaplama gücünün artmasıyla birlikte, algoritmalardan ziyade verilere dayalı yeni yapay zekâ yaklaşımları geliştirilmiştir. Yapay zekâ, kamu hizmetlerini daha verimli hale getirme gücüne sahiptir. Öte yandan yapay zekâ, kamu sektörünün "karar verme" kalitesini iyileştirme potansiyeline de sahiptir. Yapılan çalışmadaki değerlendirmeler özetlendiğinde öncelikli olarak ulusal bir yapay zekâ stratejisinin geliştirilmesi gerektiği, yapay zekâya bağlı oluşabilecek risklerin önlenmesi, çeşitli hukuki düzenlemelerin getirilmesi, BTK ve Tubitak gibi kurumların mevcut yapay zekâ deneyimlerinden istifade edilmesi, yapay zeka ile ilgili inovasyonların teşvik edilmesi ve Ar-Ge yatırımlarına kolaylık sağlanması, uluslararası işbirliklerinin izlenmesi, yapay zeka uygulamaları üzerinde duran Teknopark ve Teknokent gibi oluşumların nitelik ve nicelik açısından geliştirilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte üniversitelerde Yapay Zekâ Mühendisliği ilgili bölümlerin daha yaygın hale getirilmesi ve bu alana yönelme niyetinde olan gençlere yönelik olarak istihdam garantili projelerin geliştirilmesi gerekmektedir. Hem yerel hem de merkezi yönetimlerde mutlak suretle yapay zekâ ile ilgili birimlerin oluşturulması gerekmektedir. Son olarak yapay zekâ uygulamalarının kullanımına paralel olarak ortaya çıkması muhtemel toplumsal değişikliklerle ilgili sosyal güvenlik ağları ve diğer tedbirlerin üzerinde durulmasının şart olduğu görülmektedir.Öğe Reklam mesajlarında emoji kullanımına yönelik deneysel bir çalışma(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Acet, Leman Ünsal; Karaçor, SüleymanGünümüzün dijital çağında markaların hedefi, tüketicilerin dikkatini çekmek ve etkileşim sağlamaktır. Bununla birlikte, dikkat süreleri kısalan ve reklam bombardımanı altında olan tüketicilerle iletişim kurmak her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Rekabetçi piyasada ise birbirine benzer ürün veya hizmetlere sahip markaların, birbirilerinden farklılaşmak ve tüketicilerin zihninde güçlü ve hatırlanabilir bir marka olabilmesi gerekmektedir. Çünkü tüketiciler tarafından güçlü, hatırlanabilir ve tercih edilen marka olmak, markanın sürdürülebilirliği açısından oldukça önem arz etmektedir. Teknolojinin gelişmesi iletişim ve reklam araçlarını değişime uğratmıştır. Emojilerin, duyguları kolay ve hızlı bir şekilde iletilmesini sağlamada etkili bir araç olarak öne çıkması, pazarlama ve reklamcılık alanında emoji kullanımının yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Emojilerin sempatik görünüşleri, iletişim süreçlerine sıcaklık ve esprili bir hava katmaları nedeniyle tüketiciyi cezbederken, aynı zamanda markanın daha akılda kalıcı olmasına da büyük ölçüde yardımcı olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, emoji kullanılan reklamların izleyicilerin beğeni ve tutumlarını nasıl etkilediği ve reklam hatırlamasında emojilerin rolünün ne ölçüde etkili olduğunu ortaya koymak amaçlanmıştır.Öğe Butik otellerin çevrimiçi sitelerin puanlarına göre sıralamasına yönelik bir araştırma: Muğla örneği(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Kaymaz, Şeyma Hale; Akgöz, ErkanButik oteller, otelcilik sektöründe önemli bir yenilik olarak kabul edilmekte ve dünya genelinde hızla gelişmektedirler. Seçkin bir pazar temsilcisi olan butik oteller, rekabetçiliğin çok boyutlu olduğu turizm sektöründe farklılaşma ve odaklanma stratejileri ile misafirlerine benzersiz bir deneyim sunma hedefindelerdir. Kişiselleştirilmiş hizmet, rahatlık, konum gibi özellikleriyle rekabet gücünü arttıran bu oteller, dijital pazarlamanın da etkin gücü olan çevrimiçi seyahat acentelerini kullanarak misafir erişimini genişletmek, markalarını tanıtmak ve rekabet avantajı elde etmeyi amaçlamaktadırlar. Çevrimiçi seyahat acentelerinin web veya mobil üzerinde sundukları otel tanıtım içeriklerinde; gerçekleşen tatil deneyimlerine yönelik misafir yorumları ve otellere dair belirli sıralama alternatifleri, potansiyel misafirlerin tatilleri için karar verme sürecinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu sunulan sıralama alternatifleri rezervasyon trafiğinde ilgili sıralamada en üstte bulunmak isteyen butik otellerin birbirleriyle rekabeti açısından oldukça önemlidir. Bu araştırma, misafirlerin otel tercihinde karar probleminde çok kriterli karar verme yöntemlerinden yararlanılarak yanıt vermeyi amaçlamıştır. Araştırmada booking.com aracılığıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Muğla ilinde yer alan butik otellerin ''Popüler Seçimlerimiz'' sıralamasında en üst sıralarda yer alan ilk yirmi butik otel alternatif olarak belirlenmiştir. Yine aynı siteden belirlenen yedi kriter üzerinden; Eşit Ağırlıklandırma (EA), Critic, Entropi (ENT) ve Standart Sapma Tabanlı (SST) ağırlıklandırma ile kriterlerin ağırlık değerleri hesaplanmış ve Promethee (Preference Ranking Organization Method For Enrichment Evaluation) yöntemiyle de tercih sıralamaları belirlenmiştir. Araştırma sonucunda, belirlenen kriterlerden ağırlık değeri en yüksek 'rahatlık' kriteri olup diğer kriterlerin ağırlık dengesi değiştiği görülmüştür. Belirlenen yirmi alternatif butik otel içerisinden ise Otel20 alternatifinin en uygun tercih olduğu saptanmıştır. Araştırmada elde edilen bilgiler ışığında analiz edilen alternatif otellerin sıralamalarına ilişkin çok fazla farklılıklar ortaya çıkmıştır. Bunun nedeni ise booking.com çevrimiçi seyahat acentesinin otel sıralamalarında uyguladığı dinamik etkenlerden kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.Öğe Konya bölgesi Erken Tunç Çağı keramik üretiminde insan bilinci(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Bilir, Özlem; Küçükbezci, Hatice GülBu tez çalışması, filolojik olarak bilgi bulunmayan veya yetersiz bilgiye sahip olduğumuz çağlar hakkında en önemli buluntuların keramikler olduğunu vurgulamaktadır. İnsanların henüz yazı ile tanışmadığı bu dönemlerde, yerleşik hayata geçmeleri yeni yaşam stilleri ve yenilikleri beraberinde getirmiştir. Bu süreçte insanlar, ihtiyaçlarını depolamak ve saklamak için sağlam kaplara ihtiyaç duymuş ve bu ihtiyaçları çanak ve çömlekler karşılamıştır. Çalışmanın amacı, Konya Bölgesi'nde bulunan höyüklerden elde edilen keramiklerde görsel olarak belirlenebilen mineralleri tespit etmek ve bu minerallerin çanak ve çömlek hamuruna bilinçli olarak eklenip eklenmediğini incelemektir. Ayrıca, keramiklerde belirlenen minerallerin çanak ve çömlek üretim süreçlerine katkı sağlama ve litolojik, topografya özellikleri ile ilişkisini irdelemektir.Öğe Avrupa Birliği'nin yeni Orta Asya stratejisi ve AB-Kazakistan ilişkileri(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Yılmaz, Ayman Atamuratova; Kaya, Aslıgül SarıkamışBu tezin amacı AB'nin Orta Asya'ya yönelik politikalarını ve stratejilerini değerlendirerek, AB ile Kazakistan arasındaki işbirliğinin farklı yönlerini incelemektedir. Bu bağlamda araştırma AB'nin Orta Asya'ya yönelik bölgesel stratejisinin temel amaçları ve araçlarını ele alarak, AB ile Kazakistan ilişkilerinde sorunları ve fırsatları değerlendirmektedir. AB'nin Orta Asya bölgesinde etkin olma çabasıyla geliştirdiği yeni Orta Asya Stratejisi ve AB-Kazakistan arasında imzalanan Genişletilmiş Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları kapsamında AB-Kazakistan ilişkileri analiz edilmiştir. AB'nin genel olarak Orta Asya ülkeleri özel olarak ise Kazakistan ile ilişkilere iki açıdan yaklaştığı görülmektedir. AB'nin birinci önceliği ekonomik gelişmesini sorunsuz sürdürebilmek için enerji ağırlıklı doğal kaynakları bölgeden sorunsuz temin edebilmektir. İkinci önceliği ise, sahip olduğu ekonomik ve finansal araçları kullanarak "Avrupa Değerleri" olarak görülen; demokrasi, şeffaflık, iyi yönetişim, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi kavram ve kurumların Orta Asya ülkelerinde yaygınlaştırılmasıdır. Kazakistan AB ile olan ilişkilerinde gerek beşeri sermaye gerekse teknoloji transferi ile insan kaynakları ve teknolojik altyapının geliştirilmesine önem vermektedir.Öğe Osmanlı maliyesinde muhasib-i mesul (1876-1909)(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Erdil, Kübra; Kış, SalihOsmanlı Devleti, Tanzimat ile birlikte mali denetimde dolayısıyla mali yapıda bazı düzenlemeler yapmıştır. Maliye Nezareti'nin kurulması ile başlayan bu dönüşüm, nezarete yardımcı olması adına çeşitli kurumların oluşturulmasından 1862'de Divan-ı Muhasebat'ın kurulmasına kadar devam etmiştir. 1879 tarihli kararnamesinde Divan'a devlet malını kullanmaya memur olanları, kullandıkları malları ispata yarayan belgeler üzerinden denetleme yetkisi verilmiştir. Divan, bu görevini yerine getirirken kendisine muhatap bir memur atamış, böylece Osmanlı maliyesinde muhasib-i mesul adıyla yeni bir memur ortaya çıkmıştır. İsmen 1879, fiilen ise 1882 yılında görev almaya başlayan muhasib-i mesule çeşitli görev ve sorumluluklar verilmiştir. Memura verilen en önemli görevlerden biri ise Divan'a zat ve zaman hesabı vermek olmuştur. Divan ise muhasib-i mesullerden hem hesap alma hem de alınan hesaplar noktasında birtakım sorunlarla karşılaşmıştır. Ancak tüm bu olumsuzluklar ne Divan ne de Osmanlı maliyesi için, bir hesap memuru olan muhasib-i mesulün varlığına gölge düşürebilmiştir.Öğe Evli genç yetişkinlerde aileden algılanan sosyal destek ve evlilikte affedicilik arasındaki ilişkinin incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Kuruçay, Habibe İlayda; Sönmez, Özlem AltunsuBu araştırmada evli genç yetişkinlerin ailelerin algıladıkları sosyal destek ile evlilikte affedicilikleri arasındaki ilişki incelenmektedir. Araştırma 18-40 yaş arası 637 evli genç yetişkinden oluşmaktadır. Araştırmada katılımcılara Aileden Algılanan Sosyal Destek Ölçeği, 'Evlilikte Suçu Affetme Ölçeği' ve 'Öznel Eş Partner Affediciliği Ölçeği' ve 'Kişisel Bilgi Formu' uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlar; gençlerin ileri yaşlılara göre, ikinci evliliğini yapanların ilk evliliğini sürdürenlere göre, sosyoekenomik düzeyi düşük olanların yüksek olanlara göre, daha fazla çocuk sahibi olanların daha az çocuk sahibi olanlara göre ailelerinden daha fazla destek algıladıkları bulunmuştur. Affedicilik açısından bakıldığında çeşitli faktörlere (çocuk sayısı, evlilik sayısı, yaş) göre çiftlerin dargınlık seviyesi değişse de bağışlama puanlarının değişmediği görülmüştür. Ailelerin genellikle eşleri affedici olma yönünde yönlendirdikleri ama bunun her zaman sosyal destek olarak algılanmadığı ve kadınların affedici davranma konusunda erkeklere göre daha fazla desteklendiği görülmüştür. Evliliklerle ilgili problemlerin baba ile neredeyse hiç paylaşılmadığı ve eş dışında yapılan paylaşımların eşe olan dargınlığı arttırdığı bulunmuştur. Aileden algılana sosyal desteğin hem dargınlığı hem de bağışlamayı arttırdığı, affedildiğini hissetmenin dargınlık, bağışlama ve aileden algılanan sosyal desteğin azalttığı görülmüştür.