Anadolu Selçuklu Devleti Döneminde Kale Kuşatmalarında Uygulanan Yöntem ve Teknikler
Yükleniyor...
Tarih
2023 Aralık
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Selçuk Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Selçuklu Türkleri 26 Ağustos 1071 Malazgirt Savaşı’nın ardından Anadolu’yu yurt edinmek maksadıyla fetih hareketlerinde bulundular. Bu fetih hareketlerinin büyük kısmını kale muhasaraları oluşturmaktadır. Kale muhasaraları kendine özgü taktiği ve teknolojisi olan savaşlar olup hem kuşatan hem de kuşatılan açısından meydan savaşlarına göre daha riskli savaşlardır. Meydan savaşları birkaç saat içinde olup biterken kuşatma savaşları günler hatta aylarca sürebiliyordu. Bu süreç içinde kuşatıcı orduda açlık ve bulaşıcı hastalıklar ortaya çıkabiliyordu. Bu nedenle kuşatmanın baştan sona tüm ayrıntılarıyla planlanması ve en kısa sürede bitirilmesi gerekmekteydi. Gelişigüzel yapılan plansız bir kuşatma kalabalık orduların az sayıdaki savunucular karşısında mağlup olmasına neden olabiliyordu. Ortaçağın simgesi haline gelmiş kaleler Anadolu’nun her yanına yayılmıştı. Anadolu Selçukluları kuşatma stratejisini doğru planlayarak ve kuşatmaya uygun silah teknolojisini kullanarak bahsi geçen bu kaleleri ele geçirebilmişlerdir. Bu çalışmada Anadolu Selçuklularının kale kuşatmasını nasıl planladıklarını, kuşatmanın aşamalarını ve kuşatmada kullandıkları silahların neler olduğunu ortaya koymaya çalışacağız.
After the Battle of Manzikert on August 26, 1071, the Seljuk Turks made conquest movements in order to make Anatolia a homeland. Castle sieges constituted the majority of these conquest movements. Fortress sieges were battles with their specific tactics and technology, and they were riskier than pitched battles for both the besiegers and the besieged. While pitched battles could take place in shorter periods, siege battles could last for months or even years. In this process, hunger and contagious diseases could occur in the besieging army. For this reason, the siege had to be planned in all detail and to be completed as soon as possible. A superficial, unplanned siege could cause large armies to be defeated by a small number of defenders. Castles, which had become the symbols of the Middle Ages, were spread all over Anatolia. The Anatolian Seljuks were able to seize these castles by planning their siege strategy correctly and using the weapon technology suitable for the siege. In this study, we will try to explain how the Anatolian Seljuks planned the sieges of castles, the stages of the sieges, and the weapons they used in the siege.
After the Battle of Manzikert on August 26, 1071, the Seljuk Turks made conquest movements in order to make Anatolia a homeland. Castle sieges constituted the majority of these conquest movements. Fortress sieges were battles with their specific tactics and technology, and they were riskier than pitched battles for both the besiegers and the besieged. While pitched battles could take place in shorter periods, siege battles could last for months or even years. In this process, hunger and contagious diseases could occur in the besieging army. For this reason, the siege had to be planned in all detail and to be completed as soon as possible. A superficial, unplanned siege could cause large armies to be defeated by a small number of defenders. Castles, which had become the symbols of the Middle Ages, were spread all over Anatolia. The Anatolian Seljuks were able to seize these castles by planning their siege strategy correctly and using the weapon technology suitable for the siege. In this study, we will try to explain how the Anatolian Seljuks planned the sieges of castles, the stages of the sieges, and the weapons they used in the siege.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Kale, Kuşatma, Selçuklu, Kuşatma Silahları, Strateji, Fortress, Siege, Seljuk, Siege Weapons, Strategy
Kaynak
Selçuklu Araştırmaları Dergisi
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
Sayı
19
Künye
Çıtak, M., (2023). Anadolu Selçuklu Devleti Döneminde Kale Kuşatmalarında Uygulanan Yöntem ve Teknikler. Selçuklu Araştırmaları Dergisi, (19), 53-74.
DOI: 10.23897/usad.1411293