Pulmoner embolide spesı ile pabtoıo, klinik, biyokimyasal, radyolojik parametrelerin retrospektif değerlendirilmesi ve prognozu öngörmede rolü

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2023

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Selçuk Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Amaç: Radyolojik olarak Bilgisayarlı tomografi pulmoner anjıografi (BTPA) ile pulmoner emboli tanısı alan hastalarda klinik olasılık skorlamalarından kısaltılmış pulmoner emboli şiddet indeksi (sPESI ) ile trombüs yükü belirteçlerinden olan pulmoner arter obstrüksiyon indeks oranı (PABTOI ) arasında ve klinik ve labaratuvar parametreleri arasında ilişki olup olmadığını belirlemek, PABTOIO ile sPESI karşılaştırılarak PABTOIO' nun mortalite belirteci olup olmadığını belirlemek amacıyla bu çalışmayı yaptık. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma 2019-2022 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Servisi'ne yatırılıp BTPA ile akut pulmoner emboli tanısı alan hastaları içeren retrospektif bir çalışmadır. Toplam 117 hasta çalışmaya dahil edildi. Çalışmaya alınan hastaların hepsinin BTPA ile kanıtlanmış pulmoner emboli tanısı vardı. BTPA da yeterli kontrast geçişi olmayan, şüpheli dolum defektleri olan, ventilasyon perfüzyon sintigrafisi (VQ) ile emboli tanısı koyulan hastalar çalışmadan çıkarılmıştır. Hastaların anamnezi, demografik verileri, vücut kitle indeksleri, laboratuvar ve fizik muayene bulguları, eşlik eden komorbiditeleri, , sPESI için gerekli kriterler tarandı. Labaratuvar parametrelerinden D-dimer, laktat, CRP, hemogram, geniş biyokimya, CK-MB, troponin, arter kan gazları, USG ile saptanmış DVT olup olmadığı incelendi. Embolinin lokalizasyonuna göre segmental, subsgemntal, lober, ana pulmoner arterde emboli olup olmadığına göre PABTOIO belirlendi. PABTOIO oranı ile klinik, labaratuvar ve sPESIye göre ayrılan gruplar arasında farklılık olup olmadığı belirlendi. Tüm istatistiksel analizler R version 4.1.2 (www.r-project.org) istatistiksel programlama dili yardımıyla gerçekleştirildi. Bulgular: Çalışmaya BTPA ile akut emboli saptanan 117 hasta alındı. Hastaların 67'si kadın (%57.3), 50'si erkekti(%42.7). sPESİ sınıflamasına göre yüksek riskli olarak sınıflanan hastaların yaş ortalaması düşük riskli olarak sınıflanan hasta grubundan anlamlı olarak daha yüksekti. Yüksek riskli grupta düşük riskli gruba göre eşlik eden komorbidite varlığı istatistiksel açıdan anlamlı olarak daha yüksekti. (p.047). Yüksek riskli sınıftaki hastalarda daha yüksek oranda KKY/KAH (p=.020), Astım (p=.006), KOAH (p=.018) ve malignite (p=.002) görülmekteydi. Saturasyon yüksek 102 riskli grupta düşük riskli gruba göre anlamlı olarak daha düşük seyretmekteydi. (90 (76 – 98) vs 92.5 (90 – 98) , p<.001) PABTOIO yüksek riskli grupta 30 (12.5 – 50); düşük riskli grupta 27.5 (14.38 – 53.13) olarak hesaplandı ve gruplar arasında anlamlı farklılık izlenmedi. (p=.674). Hemoglobin, hemotokrit ve lenfosit düzeyi yükse riskli grupta anlamlı şekilde düşüktü. Radyolojik parametreler arasından sadece LPA açısından yüksek riskli grupta anlamlı bir yükseklik vardı. (p=.009). Yüksek riskli grupta mortalite oranı anlamlı şekilde daha yüksekti.(p=.036) Emboli sonrası 6 ay içerisinde kaybedilen hastaların yaş ortalaması sağ kalanlara kıyasla anlamlı olarak daha yüksekti. (p.034) Ex olan hastaların BMI sağ kalan gruba göre anlamlı olarak daha düşüktü.( p.030). Labaratuvar parametreleri ex olan grupta incelendiğinde sadece LDH sağ kalan gruba göre anlamlı olarak daha yüksek saptandı.(p=.028). Diğer labaratuvar bulguları arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık izlenmedi. Ex olan gruptaki radyolojik parametreler incelendiğinde aort çapı ve sol pulmoner arter çapı istatistiksel açıdan sağ kalan gruba göre anlamlı olarak saptandı (p=.046 ve p=.044). Ex olan grupla sağ kalan grup arasında PABTOIO oranı açısından istatistiksel açıdan fark izlenmedi. IVSD olan 16 hasta mevcuttu ve bu hastaların PABTOIO ortalaması 56.25 idi. IVSD olmayan 100 hastanın PABTOIO ortalaması 25 hesaplandı. IVSD olan hastaların PABTOIO'nı olmayanlara göre anlamlı şekilde yüksekti (p<.001). MPA/AORT çapı ≥1 olan hasta grubuyla MPA/AORT çapı<1 olan grup arasında PABTOIO oranı açısından anlamlı farklılık izlenmedi (p=.147). inferior vena cava reflüsü (IVCR) olan ve olmayan gruplar arasında PABTOIO açısından anlamlı farklılık izlenmedi (p=.438). Enfarkt izlenen 32 hastanın PABTOIO ortalaması 26.25 infarkt olmayan 84 hastanın PABTOIO ortalaması 30 saptandı. Gruplar arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık izlenmedi (p=.818). Trombolitik tedavi verilen 6 hastanın PABTOIO ortalaması 56.25; verilemeyen 111 hastanın PABTOIO ortalaması 27.5 izlendi. Bu gruplar arasında PABTOIO oranı açısından anlamlı farklılık izlenmedi (p=.013). Emboli sonrası İlk altı ay içerisinde kaybedilen 13 hastanın PABTOIO ortalaması 20; sağ kalanların PABTOIO ortalaması 31.25 olarak saptandı ve istatiksel açıdan fark yoktu (p=.242). 103 Sonuç: Çalışmamızda hasta sayısının yetersiz olmasından kaynaklı PABTOIO ile sPESI grupları arasında faklılık izlenmedi. Bizim çalışmamızda PABTOIO mortalite belirteci veya pulmoner embolinin şiddetini öngörmede yeterli olmadığı düşünüldü. Bu yüzden PABTOIO ile daha geniş çaplı vaka serisiyle yapılacak çalışmalar gerekmektedir.

OBJECTIVE: There is a relationship between the pulmonary embolism severity index (sPESI), abbreviated from clinical probability scoring, and the pulmonary artery obstruction index ratio (PABTOIO), which is one of the markers of thrombus burden, and between clinical and laboratory parameters in patients diagnosed with pulmonary embolism by radiological computed tomography pulmonary angiography (CTPA). We conducted this study to determine whether PABTOIO is a mortality indicator by comparing PABTOIO with Spesi. MATERIALS AND METHODS: This is a retrospective study involving patients diagnosed as acut pulmonary embolism by CTPA who were admitted to the Educational Diseases Service of Selçuk University Faculty of Medicine between 2019- 2022. A total of 117 patients were included in this study. All of the patients included in the study had a diagnosis of pulmonary embolism proven by CTPA. Patients who did not have adequate contrast transmission in CTPA, had suspicious filling defects, and were diagnosed with embolism by VQ, were excluded from the study. Patients' anamnesis, demographic data, body mass index, laboratory and physical examination findings, accompanying comorbidities, and criteria for sPESI were rewiewed. Laboratory parameters such as D-dimer, lactate, CRP, hemogram, broad biochemistry, CK-MB, troponin, arterial blood gases, and DVT detected by USG were noted.PABTOIO was determined according to the localization of the embolism, whether there were an embolisms in the segmental, subsgemntal, lobar, or main 105 pulmonary arteries. It was determined whether there was a difference between the PABTOIO ratio in the groups separated according to clinical, laboratory and sPESI All statistical analyzes were performed with the help of statistical programming language R version 4.1.2 (www.r-project.org) RESULTS: 117 patients diagnosed with acute pulmonary embolism by CTPA were included in the study. Of the patients, 67 (57.3%) were female and 50 (42.7%) were male. The mean age of patients classified as high risk according to sPESI classification was significantly higher than the patient group classified as low risk. The presence of concomitant comorbidity was statistically significantly higher in the high-risk group than in the low-risk group. (p.047). High-risk patients had higher rates of CHF/CAD (p=.020), asthma (p=.006), COPD (p=.018), and malignancy (p=.002). Oxygen saturation was significantly lower in the high-risk group than in the low- risk group. (90 (76 – 98) vs. 92.5 (90 – 98), p<.001) PABTOIO 30 (12.5 – 50) in high- risk group; It was calculated as 27.5 (14.38 – 53.13) in the low-risk group and no significant difference was observed between the groups (p=.674). Hemoglobin, hematocrit and lymphocyte levels were significantly lower in the high-risk group. Among the radiological parameters, there was a significant increase only in the high-risk group in terms of LPA(left pulmonary artery) diamater. (p=.009). The mortality rate was significantly higher in the high-risk group. .(p=.036) The mean age of patients who died within 6 months after embolism was significantly higher than those who survived (p.034). BMI of patients with ex( in patients died by pulmonary embolism) was significantly lower than the survivors group (p.030). When the laboratory parameters were examined in the ex group, only LDH was found to be significantly higher than the survivor group (p=.028) No statistically significant difference was observed between other laboratory findings. When the radiological parameters in the exitus group were examined, the diameter of the aorta and the left pulmonary artery were found to be statistically significant compared to the survivor group (p=.046 and p=.044). There was no 106 statistical difference between the Ex-group and the survivor group in terms of PABTOIO ratio. There were 16 patients with IVSD and the mean PABTOIO of these patients was 56.25. The mean PABTOIO of 100 patients without IVSD was calculated as 25 Patients with IVSD had significantly higher PABTOIO than those without (p<.001). No significant difference was observed between the group of patients with MPA/AORT diameter ≥1 and the group with MPA/AORT diameter <1 in terms of PABTOIO ratio (p=.147). There was no significant difference in PABTOIO between groups with and without IVCR (p=.438). The mean of PABTOIO of 32 patients with pulmonary infarct was 26.25, and the mean of PABTOIO of 84 patients without infarction was 30. No statistically significant difference was observed between the groups. (p=.818). The mean PABTOIO of 6 patients given thrombolytic therapy was 56.25; The mean PABTOIO of 111 patients who could not be given was 27.5. No significant difference was observed between these groups in terms of PABTOIO ratio (p=.013). The mean PABTOIO of 13 patients who died in the first six months after embolism was 20; The mean PABTOIO of the survivors was 31.25 and there was no statistical difference (p=.242). CONCLUSION: In our study, no difference was observed between the PABTOIO and sPESI groups due to insufficient number of patients. In our study ıt was thought that PABTOIO was not sufficient to predict mortality or the severity of pulmonary embolism. Therefore studies with PABTOIO with larger case series and required.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

PABTOIO, SPESI, Akut Pulmoner Emboli, Mortalite, DVT, Acute Pulmonary Embolism, Mortality

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye

Atik, S. (2023). Pulmoner embolide spesı ile pabtoıo, klinik, biyokimyasal, radyolojik parametrelerin retrospektif değerlendirilmesi ve prognozu öngörmede rolü. (Uzmanlık Tezi). Selçuk Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Konya.