Konizasyon olgularında cerrahi sınır pozitifliğine etki eden risk faktörlerinin değerlendirilmesi

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2024

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Selçuk Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Serviks kanseri kadınlarda görülen en sık dördüncü kanserdir. Dünya genelinde 2020 yılında 604,127 yeni vaka ve 341,831 ölüm bildirilmiştir. Servikal displaziler çoğunlukla regrese olurken, yaklaşık %1-12 arasında kansere ilerleme görülebilmektedir. Servikal intraepitelyal neoplaziler genetik olarak stabil olmayan lezyonlardır ve tedavi edilmezse CIN 3 lezyonun serviks kanserine ilerleme riski %30-40'tır. Servikal intraepitelyal neoplazinin erken tanı ve tedavisi, öncü lezyonların invaziv kansere ilerlemesinde belirgin bir azalma sağlamaktadır. Pozitif cerrahi sınır, HSIL tekrarının ana nedenlerinden biridir. Cerrahi sınırı pozitif olan hastalarda, cerrahi sınırı negatif olan hastalara göre rezidüel veya tekrarlayan HSIL veya lezyonun progresyon riski daha yüksektir ve pozitif cerrahi sınırı olan hastalarda, negatif cerrahi sınır olan hastalara göre yaklaşık 2,7 kat nüks riski vardır. Rezidü lezyon eksize edilmediği durumda persistansa neden olmaktadır. Pozitif cerrahi sınır durumunda yaklaşım olarak gözlem, tekrarlayan konizasyon veya histerektomi operasyonu kabul edilebilir seçenekler arasında olmakla beraber standart bir yaklaşım yoktur. Bu çalışmada konizasyon cerrahisi sonrasında cerrahi sınır pozitifliğine etki eden risk faktörlerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 2014-2022 yılları arasında konizasyon operasyonu olan olgular üzerinde retrospektif olarak çalışma yapıldı. Olgular arasında yaş, gravida sayısı, parite sayısı, servikal kitle varlığı, hpv tipleri, konizasyon öncesi smear sonucu (ASC-H, HSIL, persiste LSIL, AGNOS, AGUS, karsinoma in situ), patoloji sonucu (CIN2, CIN 3, karsinoma insitu ), proliferasyon markerleri (Ki 67, p16), lenfovasküler alan tutulumu ve konizasyon boyutu verileri kaydedildi. Cerrahi sınır pozitifliğine ait faktörleri belirlemek için hastaların demografik verileri ve patoloji sonuçları incelendi. Sigara kullanımı, endoservikal küretaj pozitifliği ve Ki67 pozitifliği konizasyon sonrası cerrahi sınır pozitifliğinde bağımsız risk faktörü olarak saptandı Konizasyon cerrahisi geçirecek hastalarda nüks riskinden dolayı, müdahalenin daha kesin planlanabilmesi adına pozitif cerrahi sınır için risk altındaki olguların belirlenmesi faydalı olacaktır.
Cervical cancer is the fourth most common cancer in women. 604,127 new cases and 341,831 deaths were reported worldwide in 2020. While cervical dysplasia mostly regress, progression to cancer can be seen in approximately 1-12%. Cervical intraepithelial neoplasia is genetically unstable lesion and if left untreated, the risk of progression of CIN 3 lesion to cervical cancer is 30-40%. Early diagnosis and treatment of cervical intraepithelial neoplasia provides a significant reduction in the progression of precursor lesions to invasive cancer. Positive surgical margin is one of the main causes of HSIL recurrence. Patients with positive surgical margins have a higher risk of residual or recurrent HSIL or progression of the lesion than patients with negative surgical margins, and patients with positive surgical margins have an approximately 2.7 times greater risk of recurrence than patients with negative surgical margins. If the residual lesion is not excised, it may persist. In case of positive surgical margins, observation, repeated conization or hysterectomy are acceptable options, but there is no standard approach. This study aimed to evaluate the risk factors affecting surgical margin positivity after conization surgery. A retrospective study was conducted on cases who had conization operations at Selçuk University Faculty of Medicine Hospital between 2014 and 2022. Among the cases, age, gravida number, parity number, presence of cervical mass, HPV types, pre-conization smear result (ASC-H, HSIL, persistent LSIL, AGNOS, AGUS, carcinoma in situ), pathology result (CIN2, CIN 3, carcinoma in situ). ), proliferation markers (Ki 67, p16), lymphovascular area involvement and conization size data were recorded. The demographic data and pathology results of the patients were examined to determine the factors related to surgical margin positivity. Smoking, endocervical curettage positivity and Ki67 positivity were determined as independent risk factors for surgical margin positivity after conization. Due to the risk of recurrence in patients undergoing conization surgery, it would be useful to identify cases at risk for positive surgical margins in order to plan the intervention more precisely.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Konizasyon, Cerrahi Sınır, Yüksek Dereceli Lezyon, Conization, Surgical Margin, High-Grade Lesion

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye

Mazloomyar, H. Ş. (2024). Konizasyon olgularında cerrahi sınır pozitifliğine etki eden risk faktörlerinin değerlendirilmesi. (Uzmanlık Tezi). Selçuk Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Konya.