Muğla Müzesi’nden Astarte Kültü ile İlişkili Geç Demir Çağı’na Ait Pişmiş Toprak İki Plaka

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2023

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Selçuk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeloji Bölümü

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Bu çalışmanın konusunu oluşturan buluntular, Muğla Müzesi deposunda muhafaza edilen Astarte ikonografisiyle ilişkili iki adet pişmiş toprak plakadan oluşmaktadır. Müzeye satın alma yoluyla geçtiği için kazı malzemesi olmayan ve buluntu yerine yönelik veri sağlamayan buluntuların tarihlendirilmesi ve yorumlanması karşılaştırmalara ve stilistik analizlere dayandırılmıştır. Buluntulardan ilkinde, ayakta duran ve her iki eliyle göğüslerini kavrayan giyimli bir kadın betimlenmiş iken, diğeri işlevi ve ikonografisi yeterince tanınmayan, elinde davul çalan kadın tipolojisini yansıtmaktadır. Hem üslupları hem ikonografik özellikleri aynı zamanda kalıp kullanımını içeren plaka şeklindeki üretim teknikleri belirli bir bölgeyi temsil etmektedir. Özgün bir çalışmanın parçası olan farklı tip ve ikonografiye sahip söz konusu plakalar mevcut repertuvara katkı sağlaması açısından oldukça önemli buluntulardır. Her biri kendi içinde ünik örnekler oluşturan bu plakaların teknik özellikleri, ikonografisi, ritüel bağlamları, işlevleri ve dönem-stil özellikleriyle birlikte genel bir değerlendirmesi yapılmış, bunların kökeni konusunda bazı olasılıklar üzerinde durulmuştur. “Astarte plakaları” ya da “Astarte levhaları” olarak adlandırılan, ayakta ve cepheden betimlenmiş farklı tiplerdeki kalıp yapımı pişmiş toprak kadın figürlerin kullanımı Tunç Çağı’nda yaygınlaşmaya başlamış ve üretimleri Demir Çağı’nda artarak devam etmiştir. TK.1 ile benzer tipteki plakaların üretimi ise Akkad Dönemi’nin sonundan Hellenistik Dönem içlerine kadar devam etmiş ve bu süreç boyunca Kuzey Suriye ile komşu bölgelere yayılmıştır. Pers/Akhaimenid İmparatorluğu Dönemi ile birlikte üretiminde teknolojik ve ikonografik anlamda yeni bir evre başlamıştır. Bu dönemde hem figüre ait detaylar daha iyi verilmeye başlanmış hem de seri üretime imkân sağlayan kalıp üretimine geçilmiştir. Böylece Pers Dönemi öncesinde çıplak olarak üretilen Astarte figürlerinin yanı sıra TK.1 numaralı plakada olduğu gibi giyinik tipteki figürlerin seri üretimi de bu dönemdeki bir yenilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Çıplak ve giyinik olarak betimlenen Astarte betimli plaka örnekleri Anadolu, Suriye ve Filistin çevresi, Kıbrıs, Mısır, Korinth, Rhodos, Sardinya ve Susa gibi merkezlerden takip edilebilmektedir. Eski Kuzey Suriye dönemi figüratif sanatın özelliklerini yansıtan ve adak hediyesi olarak kullanım gördüğü düşünülen TK.1 numaralı Astarte plakasının, karşılaştırmalı örnekler doğrultusunda Mezopotamya etkisinde bulunan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir yerleşmeden geldiği düşünülmektedir. Bu bağlamda, Anadolu’da görülen Astarte betimli plakaların, Yakın Doğu ile Anadolu arasında yaşanan kültürel temasların sonucunda ortaya çıktığı rahatlıkla söylenebilir. Davul çalan rahibe geleneğini yansıtan TK.2 numaralı diğer plaka ile ilgili araştırmacıların öne sürdüğü çok sayıdaki yorumdan en geçerli olanı, bu tip figürlerin tanrıça Astarte ile ilişkili olabileceği yönünde olanıdır. Bu görüş doğrultusunda, doğurganlık kültü de göz önünde bulundurularak, TK.2 numaralı plakanın, Arkaik Dönem’de doğurganlıkla ilgili bir tanrıçaya adanan adak hediyesi olabileceği düşünülmektedir. Teknik ve ikonografik olarak kendi içinde varyantları bulunan bu tip figürler Anadolu, Suriye ve Filistin çevresi, Ürdün, Tunus, İtalya, Kıbrıs, Kartaca ve Ibiza gibi merkezlerden takip edilebilmektedir.
The finds constituting the scope of the present article are two terracotta plaques related to the iconography of Astarte which are currently kept in the depot of the Muğla Museum. Because the plaques were acquired through purchase,no information is available regarding their geographical context. As a result, their dating and evaluation are based entirely on comparison and stylistic analyses. The first artefact depicts a draped female figure, standing, holding her breasts with both hands; the second artefact depicts a woman playing a tambourine or similar percussion instrument whose function and iconography are not well-known. Their styles and iconographic features as well as their production technique involving the use of molds indicate a specific region. These plaques, which are part of an authentic work, feature different types of iconography, henceforth making them important for their contribution to the existing repertory. Each work is a unique example and is evaluated overall by their technical features, iconography, ritual contexts, functions and stylistic features of their periods; and some possibilities regarding their provenance are explored. Mold made terracotta panels depicting a female figure standing facing forward, referred to as “Astarte plaques” or “Astarte panels”,bcame into wider use during the Bronze Age and their production continued increasingly during the Iron Age. Production of plaques similar to TK.1 started from the end of the Akkadian Period at the earliest and continued well into the Hellenistic Period across a vast geographic area encompassing North Syria and neighboring regions. With the Persian Achaemenid Empire, a new phase in iconography and the technology used to produce it began. In this phase, figurines became mass produced and rendered in much higher detail as allowed for by the advancement in mold production. In addition to naked Astarte figures produced before the Persian Period, the novelty of draped figures similar to TK.1 was introduced in mass production. Specimens of various naked and draped Astarte figures can be found throughout Anatolia, Syria, Palestine, Cyprus, Egypt, Corinth, Rhodos, Sardinia and Susa. Astarte plaque TK.1 is thought to reflect the figural art of the ancient North Syrian Period; Based on comparison to similar figures, it may have served as a votive offering and may have come from a site in south-eastern Anatolia, which was under the influence of Mesopotamia. Thus in this context it can be said that plaques with Astarte depictions in Anatolia emerged as a direct result of cultural interactions between Anatolia and the Near East. That figures reflecting the drummer or tambourine player tradition such as TK.2 as being associated with the goddess Astarte is the most valid among numerous postulations proposed by scholars. In this regard, the plaque TK.2 may be interpreted, considering the cult of fecundity, as a votive offering presented to a goddess associated with fecundity in the Archaic Period. Such figures displaying variants technically and iconographically can be traced to cultural centers such as Anatolia, Syria-Palestine, Jordan, Tunisia, Italy, Cyprus, Carthage and Ibiza.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Mezopotamya, Yakın Doğu, Doğu Akdeniz, Geç Demir Çağı, Pers/Akhaimenid Dönemi, Terracotta, Plaka, Astarte, Mesopotamia, Eastern Mediterranean, Near East, Late Iron Age, Persian / Achaemenid Period, Terracotta Plaque, Astarte

Kaynak

Arkhaia Anatolika: Anadolu Arkeolojisi Araştırmaları Dergisi

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

6

Künye

Durnagölü, N. (2023). Muğla Müzesi’nden Astarte Kültü ile İlişkili Geç Demir Çağı’na Ait Pişmiş Toprak İki Plaka. Arkhaia Anatolika: Anadolu Arkeolojisi Araştırmaları Dergisi, (6), 36-64. DOI: 10.32949/Arkhaia.2023.57