Türk İslam edebiyatında aşere-i mübeşşere

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2009

Yazarlar

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Aşere-i mübeşşere, daha hayatta iken Hz. Peygamber tarafından cennetle müjdelenmiş, dört halifenin de içinde bulunduğu on isimden oluşan bir sahâbe topluluğudur. Sahâbeden cennetle müjdelenmiş başka isimler olsa da, Hz. Peygamber'in onların isimlerini tek bir rivâyette birlikte zikretmesi, İslam düşüncesi geleneği içinde aşere-i mübeşşere ıstılahı ile tavsif edilmelerinin sebebidir. Aşere-i mübeşşerede yer alan isimler yaşadıkları dönemde dinî, siyasî, içtimaî hemen her konuda öne çıkmışlardır. Bu sûretle başta dört halife olmak üzere aşere-i mübeşşere sözlü ve yazılı, manzum ve mensur edebî kültürümüzün tamamında kendilerine ait yerlerini almışlardır. Aşere-i mübeşşere içinde yer alan dört büyük halife, divanlarda oldukça yer etmiş, medh-i çâr-yârlar ile Hz. Peygamber naatlarından sonra yerlerini almışlardır. Dört halife içinde Hz. Ebû Bekir sadâkat, Hz. Ömer adâlet, Hz. Osman hilm ve hayâ, Hz. Ali de ilim ve irfan sahibi olma vasıflarıyla öne çıkmışlardır. Divanlarımızda, dört halife içindeki diğer isimlere nispetle Hz. Ali'ye daha fazla telmihte bulunulmuştur. Bu durum edebî geleneğimizde yer alan ehl-i beyt sevgisinin bir tezâhürüdür. Bununla birlikte dört halife dışında, aşere-i mübeşşerede yer alan diğer isimler divanlarda çok az zikredilmişlerdir. Yine divanlarda yer almayan birçok beyitte aşere-i mübeşşereye telmihlerle karşılaşmak mümkündür. Edebî geleneğimizde eserlerde aşere-i mübeşşere için müstakil fasıllar açılmıştır. Hz. Peygamber'in hayatını manzum olarak dile getiren Muhammediyye'de, sûfiyâne tarzda kaleme alınmış nasihatnâme eserleri diyebileceğimiz Garibnâme ve Tazarrunâme'de aşere-i mübeşşere müstakil fasıllarda manzum ve mensur olarak zikredilmişlerdir. Edebiyatımızda aşere-i mübeşşere için yazılmış üç manzum aşere-i mübeşşere hilyesi mevcuttur. Bu hilyelerden biri Edirneli Güftî'ye aittir. Diğer iki hilye Natî Mustafa Bey ve Mehmet Şâkir'e aittir. Edirneli Güftî ve Natî Mustafa Bey'e ait iki hilye Cevrî İbrahim Çelebi'nin çâr-yâr hilyesinin tekmileleri niteliğindedir. Başta dört büyük halife olmak üzere aşere-i mübeşşere manzum İslâmî edebiyatımızın temel unsurları olan divanlarımızda, manzum müstakil eserlerde ve kendileri için kaleme alınmış hilyelerde birçok telmihin konusu olmuşlardır.
Ashara-i mubashshara? is an idiom in Islamic Literature used for a group of sahabe, the ten companions of Muhammed, informed by him that places were assigned for them in paradise while they are alive. Although there are many others informed by Muhammed that they were predestined to paradise, only these ten companions were entitled with ?ashara-i mubashshara?, because Prophet Muhammed mentioned these ten names within the same narration/rivâyah. These ten companions came into prominence in religious, political and social issues at their time. In this wise, ashara-i mubashshara -especially the four caliphs of Islam- has occupied a significant place in all phases of Islamic literal culture, regardless if oral or written . The four caliphs of Islam who are also among the ashara-i mubashshara, were mentioned in diwans after poems written for Prophet Muhammed. In classical Turkish poems Abu Bakr has a big reputation with his loyalty, Omar with his rightness, Othman with his modesty and bashfulness and Ali with his knowledge. It can be seen that Ali is mentioned far more than the other three caliphs in diwans. This is the result of the reputation of the ahl al-bayt culture which has an important place in our tradition. In our classical diwans it is diffucult to see the mentioning for the other members of ashara-i mubashshara except for the four caliphs. Beside diwans there are also some couplets which allude the other members of ashara-i mubashshara. In our literal tradition there are separated chapters for ashara-i mubashshara in classical works. Muhammeddiyye which narrates the life of prophet Muhammed written in werse form and Garibnâme and Tazarrunâme which are written in mystical mode mention ashara-i mubashshara. Also there are works which include separated chapters for them. In Turkish Islamic Literature there are three hilya's which were written for ashara-i mubashshara. One of them was writtten by al-Guftî al-Adirnawî. The other two hilya's were written by Natî Mustafa and Mehmet Shâkir. These two hilya's are complements for Djavrî Abraham Chelebi?s eulogy for the four caliphs. The names of ashara-i mubashshara are mentioned in diwans which are the basic elements of Islamic literature, in arranged seperated Works and in hilya's arranged for them. In conclusion, Ashara-i mubashshara has found a deep-seated place in Turkish Islamic Literature.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Türk Dili ve Edebiyatı, Turkish Language and Literature

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye

Ak, M. (2009). Türk İslam edebiyatında aşere-i mübeşşere. Selçuk Üniversitesi, Yayımlanmış yüksek lisans tezi, Konya.