Yazar "Çora, Tülin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Cytogenetic Findings in Couples With Reproductive Wastage(1996) Acar, Aynur; Demirel, Sennur; Çora, Tülin; Durakbaşı, H. Gül; Acar, Hasan; Zamani, Ayşe Gül[Abstract not Available]Öğe Evaluation of Segregation Patterns of 21;21 Robertsonian Translocation Along With Sex Chromosomes and Interchromosomal Effects in Sperm Nuclei of Carrier by Fish Technique(Wiley-Liss, 2002) Acar, Hasan; Yıldırım, Mahmut Selman; Çora, Tülin; Ceylaner, SerdarMeiotic segregation patterns of carriers of Robertsonian translocations (RT) are important for assessing the risk of unbalanced forms. We investigated the ratio of sperm with t(21;21) to sperm with nullisomy for chromosome 21; the segregation of the t(21;21) along with sex chromosomes, and also interchromosomal effects on chromosome 10 by using three color fluorescence in situ hybridization (FISH) with telomere specific (Tel 21q) and centromerespecific alpha satellite probes for chromosomes X, Y, and 10. The percentage of cosegregation of t(21;21) with sex chromosomes (49.50%) and without sex chromosomes (46.98%) was not significant. There are no significant differences between the percentages of cosegregation of t(21;21) with chromosome X (23.36%) and with chromosome Y (26.16%). No evidence of an interchromosomal effect on chromosome 10 was detected, the percentage of chromosome 10 aneuploidy being similar to that in controls. In addition, the frequency of diploid sperm nuclei was not significantly higher in the carrier (0.32%) than in the controls (0.44%) (P > 0.05). The sex ratio was similar within the carrier and the controls and between the carrier and the control. Three color-FISH analysis, using different probe combinations, seems a rapid and accurate too[ for direct analysis of meiotic segregation product.Öğe Gebelerde solunum fonksiyon testlerinin araştırılması(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 1987) Çora, Tülin; Divanlı, YıldızBu çalışmada 85 kadında solunum fonksiyon testleri incelendi. Kont rol grubunu oluşturan 24 kadın gebe değildir. Araştırma grubunu oluşturan 61 kadından 20' si birinci, 15 ikinci, 26' sı üçüncü trimestrde gebedir. Zorlu Vital Kapasite (FVC) araştırma ve kontrol grubunda birbirine benzer bulundu. Birinci Saniyedeki Zorlu Vital Kapasite (FEV, ) I. ve II. trimestr de birbirinden farklı bulundu. Birinci Saniyedeki Zorlu Vital Kapasitenin, Zorlu Vital Kapasiteye oranı (FEV, / FVC) araştırma ve kontrol grubunda önemli farklılık göstermektedir. Zorlu Vital Kapasitenin, İdeal Vital Kapasiteye oranı (FVC / VC.) I. ve II. trimestrde kontrol grubuna göre yüksek bulundu. Maksimum İstemli Ventilasyon (MW) gebeliğin üç trimestrinde de azalmış olarak bulundu. Zorlu Expirasyon Akım Ortası Hızı (FMF), kontrol grubuna göre en fazla I. trimestrde düşük bulundu. Solunum sayısı tüm araştırma grubunda kontrol grubuna göre artmıştı. Solunum fonksiyon testleri tüm olarak değerlendirildiğinde, gebeliğin üç trimestrinde de kontrol grubuna göre bir düşme gözlendi.Öğe Incidence of Chromosome 8, 10, X and Y Aneuploidies in Sperm Nucleus of Infertile Men Detected by FISH(Karger, 2000) Acar, Hasan; Kılınç, Mehmet; Çora, Tülin; Aktan, Murat; Taşkapu, HakanWe studied the frequency of aneuploidy in sperm nuclei of six infertile men with abnormal semen profile and normal karyotype, using fluorescence in situ hybridization (FISH) with DNA probes for chromosomes 8, 10, X and Y. The control group consisted of four healthy fertile men with normal karyotype and semen profiles. The purpose of this study was to determine whether there are differences between infertile male donors and control donors for: (1) the incidence of sex chromosome aneuploidy, and (2) the number of disomies for chromosomes 8, and 10 cosegregating with chromosomes X and Y. FISH analysis showed no significant differences of sex ratios of the sperm nuclei in and between infertile and control groups. The most significant abnormalities in the infertile group were clusters of sperm nuclei bearing XY and XYY. In addition, the incidence of disomic sperm nuclei for chromosomes 8 and 10 consegregating with sex chromosomes was not significantly different beween the patient and control groups, nor within them. However, the total frequency of aneuploid sperm nuclei was significantly different beween the infertile group and the control group. We observed a significant excess of sperm nuclei bearing chromosome 10 along with disomy for chromosome Y (10YY). In conclusion, our results from FISH analysis demonstrate a significantly increased frequency of aneuploidy for the sex chromosomes in sperm nuclei from infertile men. Therefore it may be concluded that infertility is a risk factor for sex chromosome aneuploidy in sperm nuclei.Öğe Investigation of thymoquinone effect on laryngeal cancer cells with KRAS mutant(NATURE PUBLISHING GROUP, 2018) Yenigün, Vildan Betül; Acar, Hasan; Çora, Tülin; Yenigün, Alper; Koçyiğit, Abdürrahim[Abstract not Available]Öğe Molecular Cytogenetic Detection of Meiotic Segregation Patterns in Sperm Nuclei of Carriers of 46,xy,t(15;17)(Q21; Q25)(AMER SOC ANDROLOGY, INC, 2002) Çora, Tülin; Acar, Hasan; Kaynak, MuratStructural chromosomal abnormalities in gonadal tissue represent an important category of parentally transmittable unbalanced chromosomal abnormalities to the offspring. A child with multiple anomalies was sent for cytogenetic analysis, and his karyotype was 46,XY,der(17)t(15;17)(q21; q25). This abnormality was transferred from his grandfather to his father and to the proband. In this family, 5 persons (1 female and 4 male) are the carriers of this abnormality. In this study, fluorescence in situ hybridization (FISH) on sperm nuclei of 4 male carriers was studied to determine the distribution of segregation patterns of the balanced translocation 15q;17q. The segregation results showed that the segregation products in the third carrier (the grandfather) were different, but they were not statistically significant. The segregation patterns in the other carriers were similar. Overall, 50.3% of the sperm nuclei (mean value for 4 carriers) analyzed were the result of alternate segregation; 36.9%, of adjacent I segregation; 9.0%, of adjacent 11 segregation; and 2.4%, of 3:1 segregation; the remaining 1.3% could be diploid sperm nuclei or of 4:0 segregation. Multicolor FISH analysis appears to be a rapid and reliable method for the direct analysis of segregation patterns in sperm nuclei of carriers of balanced reciprocal translocation, and it also provides interesting information for determining the possible risks for the offspring.Öğe Sitokhalasin-B ile bloklanmış yenidoğan periferalkan lenfositlerinde fototerapinin uyardığı mikronukleuslar(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 1990) Çora, Tülin; Demirel, ŞennurAraştırmamızda, hiperbilirubinemi tedavisinde yaygın olarak kullanılan fototerapinin in vivo lenfosit kültürlerinde MN oluşumunu uyarıp uyarmadığı incelenmiştir. Çalışmamı 2da, araştırma grubunu oluşturan Ü28 bebeğin foto terapi uygulamasından sonra elde edilen MN değerlerinin ortalaması 14,07 ± 0, SO olarak bulunmuş ve bu değerin fototerapi uygu- lamasından Önce elde edilen değerden (6,54 ± 0,33) istatistiksel olarak önemli derecede yüksek olduğu bulunmuştur 0, 05). Yine beyaz ışık grubunun fototerapi sonrası MN değerleri (14,57 ± 0, 8S) ile mavi ışık grubunun fototerapi sonrası MN değerleri (13,57 ± 0,84) arasında istatistiksel olarak önemli bir fark olmadığı gözlenmiştir (p>0, 05). Çalışmalarımızda kontrol grubu olarak 14 sağlıklı bebek ele alınmış ve yapılan lenfosit kültürlerinde MN frekansı incelenmistir. Kontrol grubunda gözlenen ortalama MN değeri 8,79 ± 0,66 ile fototerapi öncesi elde edilen ortalama MN değeri olan 6, 54 ± 0,33 arasındaki farkın da anlamlı olduğu anlaşılmıştır.Öğe Tip 2 diyabetik nöropatili hastalarda eritrosit zarı Na / K ATPaz enzim aktivitesi, ATP1A1 gen polimorfizmi ile C-peptid arasındaki ilişkinin araştırılması(2009) Topçu, Cemile; Gürbilek, Mehmet; Aköz, Mehmet; Çora, TülinAmaç: Na/K-ATPaz çeşitli genler tarafından kodlanır, bunlardan ATP1A1 geni pe-riferal sinirlerde ve eritrositlerde baskın olarak eksprese edilir. Bu çalışmada Tip 2 di-yabetik polinöropatili hastalarda ve sağlıklı bireylerde ATP1A1 gen polimorfizminin, Na/K-ATPaz enzim aktivitesindeki modifikasyonlarla ilişkisi olup olmadığı araştırıl- dı. Aynı zamanda C-peptid seviyelerinin ATP1A1 gen polimorfizmi ve Na /K -ATPaz enzim aktivitesi arasındaki ilişkiye etkisi araştırıldı. Metot: Na/K -ATPaz gen polimorfizmi, polimeraz zincir reaksiyonu ve restriksiyon fragmenti uzunluk polimorfizmi yöntemleriyle belirlendi. Eritrosit membranı Na /K - ATPaz aktivitesi modifiye edilmiş Kitao-Hattori metodu ile C-peptid düzeyleri kemilu-minesans enzim immunoassay metodu ile ölçüldü. Bulgular: Na /K -ATPaz aktivitesi diyabetik nöropatili hastalarda sağlıklı kontrollere göre düşük bulundu. Na /K -ATPaz aktivitesi ve C-peptid seviyesi arasında bir korelasyon bulunamadı. Tüm diyabetik polinöropatili hastalar ve sağlıklı kontrol grubu, kesilmemiş allel için homozigot olarak bulundu. Bu hastalarda ATP1A1 gen polimorfizminin bulunmaması nöropatiye yatkınlığın olmadığını düşündürmektedir. Sonuç: Diyabette oksidatif stres membranda lipid peroksidasyonuna sebep olmakta ve bunun sonucunda Na /K -ATPaz aktivitesi düşmektedir. Düşük enzimatik aktivite sinir iletim hızının azalmasına neden olmaktadır. Diyabetin iyi regüle edilmesi, komplikasyonları ortadan kaldıracağından nöropati gelişimine engel olunacağı kanaatindeyiz.Öğe Turner sendromu ve primer amenore olgularında serum çinko, bakır ve demir düzeyleri(1998) Demirel, Sennur; Zamani, Ayşegül; Çora, Tülin; Durakbaşı, H. GülBu çalışma, Turner sendromlu ve primer amenoreli olguların serum çinko, bakır ve demir düzeylerini birbirleriyle ve sağlıklı kişilerle karşılaştırmak amacıyla yapıldı. Yöntem: Turner sendromlu, primer amenoreli hastalardan ve sağlıklı bireylerden oluşan kontrol grubundan alınan kan örnekleri santrifüj edilerek serumları ayrıldı ve -20 C'de saklandı. Ölçümler atomik absorbsiyon/emisyon spektrofotometresi ile toplu olarak yapıldı. Bulgular: Turner sendromlu olgularda serum çinko düzeyinin primer amenoreli olgulardan ve kontrol grubundan düşük, serum bakır düzeyinin ise yüksek olduğu saptandı. Serum çinko ve bakır düzeyleri bakımından primer amenoreli grup ile kontrol grubu arasında fark bulunmadı. Her üç grubun demir düzeyleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark saptanmadı. Sonuç: Turner sendromlu olgularda serum çinko düzeyinin düşük, serum bakır düzeyinin yüksek olduğu kanısına varıldı.Öğe Zihinsel özürlü çocukların sitogenetik incelenmesi(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 1995) Çora, Tülin; Demirel, SennurBu çalışmada, Konya Milli Eğitim Bakanlığı Rehberlik Araştırma Merkezine bağlı 11 özel alt sınıfta zeka seviyeleri normalin altında olan 120 öğrenci, sitogenetik incelemeye alınarak sayısal ve yapısal kromozom analizleri gerçekleştirilmiş, 13 olguda regüler tip Down sendromu, 3 olguda dengeli translokasyon, 1 olguda da 9 numaralı kromozomun perisentrikin- versiyonu saptanmıştır. Sitogenetik incelemeye alman 120 MR olgudan 23'ü frajil-X sorgulama formuyla seçilerek, izole edilen DNA'lar EcoR I ve Hind III restriksiyon enzimleri ile kesilmiştir. Agorose jel elektrof ere zinde yürütülen DNA'lar Southern transfer yöntemiyle naylon membranlara aktarılmış ve pP2 probu ile hibridize edilmiştir. Otoradyografi işlemiyle görünür hale gelen bantlar değerlendirildiğinde 6 olguda moleküler olarak frajil-X sendromu tesbit edilmiştir. Bu çalışmanın sonuçları, MR olgularda sayısal ve yapısal kromozom düzensizliklerinin %19.2 olduğunu ve frajil-X'in bu oranın %5'ini teşkil ettiğini göstermiştir. Frajil-X sendromu ve sayısal-yapısal kromozom düzensizliğine sahip olguların arasında sadece 6 ailede akraba evliliği yapmış ebeveyn bulunmuştur. Ancak idiopatik zeka özürlülüğü, akraba evliliği yapan ailelerde çok sıkça görülmüş olup, tüm hastaların %47'sini oluşturmaktadır. Resiprokal translokasyon ve frajil-X sendromu gibi genetik geçiş gösteren durumlarda, aileler incelemeye alınarak genetik danışma ve prenatal tanı yönünden bilgilendirilmiş ve bu durumun önemli bir halk sağ lığı sorunu olarak ele alınıp daha ayrıntılı araştırmaların yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.