Yazar "Ökesli, Selmin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 15 / 15
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çocuklarda Mivakuryum ve Rokuronyumun Nöromusküler Blok ve Entübasyon Koşullarına Etkisi(2006) Apilioğulları, Seza; Ökesli, Selmin; Reisli, Ruhiye; Duman, Ateş; Öğün, Öztin CemileAmaç: Mivakuryum ve rokuronyumun sevofluran anestezisi altında adenotonsillektomi yapılacak çocuklarda nöromusküler bloğa ve entübasyon koşullarına etkilerini değerlendirmek amaçlandı. Yöntem: ASA I-II sınıfına giren, 2-12 yaş arasındaki 140 olgu Group M’de 0.2 mg/kg mivakuryum ve Group R’de 0.6 mg/kg rokuronyum uygulanmak üzere rasgele seçilmiş 2 gruba ayrıldı. Anestezi indüksiyonuna her iki grupta % 50 O2- % 50 N2O’den oluşan taze gaz akımına eklenen % 5 konsantrasyonda sevofluran ve 30 mcg/kg alfentanil ile başlandı. TOF-Guard ile T95, maksimal blok ve süresi, T25, T25-75, T70 parametreleri kaydedildi. Maksimal blok oluştuktan sonra entübe edilen ve entübasyon koşulları değerlendirilen hastalarda dekürarizasyon sadece rokuronyum grubunda uygulandı. Bulgular: T95 ve maksimal blok süresi Grup R'de istatistiksel olarak anlamlı derecede kısa iken grupların maksimal blok düzeyleri arasında anlamlı fark yoktu. T25 ve T70 süreleri Grup M'de, T25-75 süresi ise Grup R'de istatistiksel olarak anlamlı derecede kısa idi. Her iki grupta da mükemmel entübasyon koşulları saptandı. Sonuç: Her iki kas gevşeticinin de çocuklarda yeterli entübasyon koşullarını sağladığı, ancak rokuronyumun etki başlama süresinin kısa olması nedeniyle indüksiyonda ve acil durumlarda, mivakuryumun etki süresinin ve derlenme süresinin kısa olması nedeniyle kısa süreli operasyonlarda güvenle kullanılabileceği kanısına varıldı.Öğe A Comparison of Ropivacaine With Bupivacaine for Pediatric Caudal Block [çocuklarda Kaudal Blok Uygulanmasinda Bupivakain I?le Ropivakainin Karşilaştirilmasi](2001) Tuncer, S.; Orhan, R.; Çelik, J.; Reisli, Ruhiye; Tavlan, A.; Ökesli, SelminCaudal anaesthesia is a widely used method for lower abdominal, penoscrotal and lower extremity surgery in children. The aim of this study was to evaluate the quality of anaesthesia, the effects on hemodynamic parameters, postoperative pain and side effects of ropivacaine and bupivakaine in caudal anaesthesia. All patients received rectal midazolam 0.4 mg/kg for premedication 30 minutes before surgery. After routine monitorization, patients were randomized into two groups. All patients received 2-2.5 mg/kg bolus propofol intravenously and then propofol infusion was continued through the operation. Immediately after propofol bolus Group I (n=20) received 2 mg/kg 0.25% bupivacaine and Group II (n=20) received 2 mg/kg 0.2% ropivacaine for caudal anaesthesia. Heart rate, arterial blood pressure, SpO2 was measured 5 and 15 minutes after caudal blockade and every 15 minutes until discharged from the operating room. Postoperative pain was assessed according to Modified Pediatric Objective Pain Scale (MPOPS). The level of anaesthesia was satisfactory in both groups. No further analgesia was required. Heart rate, arterial blood pressure, SpO2 and the values of MPOPS were similar in both groups. 45% of Group I and 40% of Group II didn't need postoperative analgesia. As a result, we concluded that ropivacaine (2 mg/kg 0.2%) is as efficacious as bupivacaine (2 mg/kg 0.25%) anaesthesia and postoperative analgesia for caudal anesthesia in children.Öğe Comparison of the Effects of Intravenous and Thoracic Epidural Patient-Controlled Analgesia With Morphine After Upper Abdominal Surgery(VSP Bv, 2003) Yosunkaya, Alper; Tavlan, Aybars; Tuncer, Sema; Reisli, Ruhiye; Topal, Ahmet; Ökesli, SelminOur purpose was to compare the effects of patient-controlled analgesia (PCA) with intravenous (i.v.) and epidural morphine on pulmonary function and their analgesic efficacy and side effects after upper abdominal surgery. In a prospective study, patients were randomly allocated to receive either thoracic epidural (n = 20) or intravenous (n = 20) patient-controlled analgesia with morphine. Preoperatively and at 24 and 48 h after surgery, arterial blood-gas analysis, forced vital capacity (FVC), and forced expiratory volume in 1s (FEV1) were measured, and chest X-ray films were taken from all patients. Pain (at rest), morphine consumption, nausea and vomiting, pruritus, and respiratory rate were recorded during the first 48 postoperative hours. In this period, the amount of morphine that was used in the epidural PCA group (28.5 +/- 7.4 mg) was significantly lower than in the i.v. PCA group (49.4 +/- 27.0 mg). Pain scores were similar in the two groups. Throughout the study no differences were found in pH(a), PaCO2, PaO2, FVC or FEV1 between epidural and i.v. morphine groups. When compared with preoperative data, at 24 and 48 h after surgery, FVC, FEV1, and PaO2 decreased significantly in both groups (p < 0.05). Except pruritus, incidence of side effects occurred similarly in the two groups. In this study, we found no difference between the effects of epidural and i.v. administration of morphine with PCA on pulmonary function and analgesic efficacy.Öğe Epidermolizis Bulloza ve Anestezi (Olgu Sunumu)(2001) Tuncer, Sema; Tavlan, Aybars; Yosunkaya, Alper; Çiçekci, Faruk; Ökesli, SelminEpidermolizis bulloza cilt ve mukozada yaygın bililerle karakterize nadir görülen bir hastalıktır. Biz bu olgumuz nedeniyle, epidermolizis bullozanın klinik özelliklerini ve anestezi uygulamalarını gözden geçirmeyi amaçladık.Öğe Epidural anestezide bupivakain-tramadol kombinasyonunun bupivakain-fentanil ve bupivakain ile karşılaştırılması(2002) Kesriklioğlu, Abidin; Duman, Ateş; Öğün, Öztin Cemile; Reisli, Ruhiye; Ökesli, SelminBu çalışmada, epidural anestezide kullanılan %0.5 bupivakain ve tramadol kombinasyonu, fentanil-bupivakain veya yalnızca bupivakain ile, epidural anestezi özellikleri, hemodinamik, solunumsal ve yan etkiler açısından karşılaştırıldı. Bu amaçla transüretral prostat rezeksiyonu uygulanacak 63 olgu 3 gruba ayrıldı. Epidural kateter yoluyla; Grup BT'ye (n22) 70mg (14ml) %0.5 bupivakain50 mg tramadol, Grup BF'ye (n21) 70mg (14ml) %0.5 bupivakain50 mugfentanil ve Grup B'ye (n20) tek başma70mg (14ml) %0.5'lik bupivakain uygulandı. Tüm gruplarda, kalp atım hızı (KAH), ortalama arter basınçları (OAB), solunum sayısı ve Sp02, duyusal blok düzeyi, maksimum duyusal blok düzeyi ve motor blok dereceleri gözlenerek kaydedildi. Postoperatif dönemde etkin analjezi süresi (VAS 4'e ulaşma zamanı) ve yan etkiler kaydedildi, istatis-tiksel değerlendirmede tek yönlü varyans analizi (ANOVA), Tukey HSD analizi, Kruskall Wallis ve Bonferroni düzeltmeli Mann-Whitney U testi kullanıldı ve p0.05 anlamlı olarak kabul edildi. Epidural blok sonrası, üç grup arasında da KAH'larında anlamlı bir değişiklik olmadı. Fentanil-bupivakain grubunda diğer gruplardan farklı olarak, OAB'da blok sonrası 40. dakikada başlayan ve 60. dakikaya kadar süren anlamlı bir düşme oldu. Duyusal bloğun T 10'a ulaşma süresi ile, en üst dermatoma ulaşma süreleri Grup BF' de Grup BT ve B'den daha kısa iken, Grup BT ve B'de bu süreler benzerdi. Tam motor blok gelişme süreleri ve tam motor blok gelişen olgu sayıları Grup BT ve BF'de benzerdi. Grup B'de hiçbir olguda tam motor blok gelişmedi. VAS 4'e ulaşma süresi tüm gruplarda anlamlı olarak farklıydı (p0.05). VAS 4'e ulaşma süresi; Grup BT'de 17.577.82 saat, Grup BF'de 11.798.48 saat ve Grup B'te 5.402.67 saat olarak ölçüldü. Her üç grupta da yan etkiler benzerdi ve tedavi gerektirmedi. Sonuç olarak; tramadol-bupiva-kain kombinasyonunun hemodinamik açıdan stabil bir anestezi sağlayarak ve benzer yan etkiler gösterek, postoperatif anal-jezi süresini fentanil-bupivakain ve bupivakain grubuna göre anlamlı derecede uzattığı kanısına varıldı.Öğe Guillain Barre Sendromu ve Immunoadsorbsiyon Plazmaferez (Olgu Sunumu) 2(2001) Yosunkaya, Alper; Tuncer, Sema; Tavlan, Aybars; Sarkılar, Gamze; Ökesli, SelminGuillain Barre sendromu (GBS); üst ve alt ekstremitelerde çift taraflı kas güçsüzlüğü, refleks ve değişik derecelerde sensoriyal kayıpla karakterize akut demiyelizan bir poliradikülonöropatidir. Plazmaferez, yürüyememe ve solunum yetersizliği gibi şiddetli kas güçsüzlüğü olan veya yutkunma refleksinin kaybı ve yutma güçsüzlüğü gibi diğer bulber yetersizlik bulguları gösteren CBS'li olgularda tavsiye edilmektedir. Biz bu sunumuzda; Guillain Barre sendromlu olguların tedavisinde immunoadsorbsiyon plazmaferez ve yoğun bakım servislerinde uygulanması gereken destek tedavisini tartıştık.Öğe Kısa Süreli Cerrahi Girişimlerde Alfentanil ve Remifentanilin Ti̇va'da Karşılaştırılması(2002) Özel, Mahmut; Yosunkaya, Alper; Tavlan, Aybars; Reisli, Ruhiye; Ökesli, SelminÇalışmamızda kısa süreli elektif cerrahi girişim geçirecek olgularda, total intravenöz anestezide (TIVA), propofol ile birlikte alfentanil veya remifentanil kullanarak, her iki ajanın anestezi indüksiyon, idame ve derlenme özelliklerini karşılaştırmayı amaçladık. Kısa süreli bir operasyondan 1-2 gün sonra taburcu edilmesi planlanan, ASA I-ll grubundan, yaşları 18-60 arasında değişen 50 olgu çalışmaya alındı. Olgular rastgele olarak iki eşit gruba ayrıldı. Olgulara iv bolus olarak I. grupta 20 mug kg -1 alfentanil, ll. grupta 1 mug kg -1 remifentanil; her iki grupta 2 mg kg-1 propofol ve 0.15 mg kg-1 vekuronyum uygulandı. Takiben 90 mug kg-1 dk-1 propofol infüzyonu ile 2 mug kg-1 dk-1 alfentanil veya 0.5 mug kg-1 dk-1 remifentanil infüzyonu hemen başlandı. Trakeal entübasyondan 5 dakika sonra alfentanil ve remifentanil infüzyonu yarıya, propofol infüzyonu ise başlandıktan 30 dakika sonra 60 mug kg-1 dk-1 dozuna indirildi. Olgular operasyon süresince %100 O2 ile solutuldu. Olguların sistolik, diyastolik, ortalama arter basınçları ve kalp atım hızları; anesteziden önce, alfentanil ve remifentanil uygulamasından l, 3, 5 dk sonra, entübasyon ve cilt insizyonundan sonra ve operasyon süresince her 10 dakikada bir kaydedildi. Entübasyon, cilt insizyonu ve cerrahi stimulasyona hemodinamik ve somatik yanıtlar saptandı. Operasyonun sonunda derlenme süreleri ve istenmeyen olaylar kaydedildi. Trakeal entübasyon ve cilt insizyonuna hemodinamik yanıt, Grup ll'de Grup l'e oranla daha az iken, her iki grup arasında istatistiksel önemli fark saptanmadı. Operasyon süresince cerrahi stimulasyona hemodinamik yanıt benzerdi. Grup ll'de daha az sayıda olgu Grup I'e göre ek dozeopiyoide gereksinim gösterdi (p<0.05). Derlenme süreleri Grup Il'de Grup I'e oranla istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha kısa idi. Postoperatif istenmeyen olayların görülme sıklığı iki grupta benzerdi. Sonuç olarak; kısa süreli cerrahi girişimler için uygulanan TİVA'da ek opiyoid ajan olarak remifentanilin, yüzeyel anestezi saptanan olgularda anestezi derinliğini daha kısa sürede kontrol edebilmesi ve hızlı derlenme sağlaması nedeniyle, alfentanile tercih edilebileceği kanısına vardık.Öğe Minimal Akımlı Anestezi İdamesinde İzofluran ve Propofolün Maliyetinin Karşılaştırılması(2000) Kart, Ali; Duman, Ateş; Öğün, Öztin Cemile; Ökesli, Selmin; Yosunkaya, Alper; Tuncer, Sema; Tavlan, Aybarsİzofluranla minimal akım anestezisinin propofolle intravenöz anesteziye göre maliyeti karşılaştırıldı. Çalışmaya alınan 40 olgu (ASA I-II) rasgele iki eşit gruba ayrıldı. Tüm hastaların anestezi indüksiyonu iv 4.5 mg.kgsup-1/sup tiyopental, 2 µg.kgsup-1/sup fentanil ve 0.5 mg.kgsup-1/sup atrakuryum ile yapıldı. Tüm hastalarda yüksek akımlı %100 Osub2/sub ile 15 dakika ventilasyondan sonra, %100 Osub2/sub ile akım 0.6 L.dksup-1/sup'ya azaltıldı. Anestezinin idamesi Grup I'de %1.5 izofluran, Grup II'de ise iv 6 mg.kgsup-1/sup saatsup-1/sup propofol infüzyonu ile sağlandı. İki gruba da gerektikçe ek fentanil ve atrakuryum verildi. EKG, kan basınçları, tidal volüm, solunum sayısı, inspiryum ve ekspiryum oksijen, COsub2/sub, izofluran basınçları veya oranları, ve SpOsub2/sub sürekli izlendi. Anestezinin idamesinde kullanılan izofluran ve propofol miktarları ml olarak ölçüldü ve maliyet hesabı yapıldı. Sonuçlar ANOVA, Mann-Whitney-U testlerinden uygun alanıyla değerlendirildi. Uyanma süresi Grup II'de kısaydı (Grup I: 14.93.71, Grup II: 6.952.32) (p0.01). Anestezi idamesindeki dakika ilaç maliyeti Grup I'de 75.392 TL iken Grup II'de 306.325 TL idi (p0.01). Sonuçta; her iki grupta hemodinami stabildi. Maliyet analizinde minimal akım idamesinde izofluran propofolden 4.06 kat ucuz bulundu.Öğe Organofosfat zehirlenmesine bağlı gelişen gecikmiş nöropati (olgu sunumu)(2004) Çelik, Jale; Aysolmaz, Gökhan; Ökesli, SelminOrganofosfat içeren bileşiklere bağlı zehirlenmeler ülkemizde oldukça sık gözlenir. Bu olguların bazılarında organofosfata bağlı gecikmiş nöropati gelişebilir. Bu nöropati hem periferik hem santral sinir sisteminin her ikisinde de hasar ile sonuçlanır. Bu sunumdaki 56 yaşındaki kadın hasta intihar amacı ile insektisit olarak kullanılan yaklaşık 950 mg kg-1 dimetil-2,2-dikloro vinil fosfatı (DDVP)(diklorvos) oral olarak almıştır. Üçüncü güne kadar muskarinik ve kolinerjik belirtiler süren olguda, 16. günde motor distal aksonal nöropati gelişti. Polinöropati semptomları 4. ayın sonunda üst ekstremitelerde tamamen alt ekstremitelerde büyük oranda geriledi. Sonuç olarak organofosfata bağlı gecikmiş tip nöropati, önemli bir morbidite sebebidir ve akut toksisitenin kliniği kadar klinik seyri iyi bilinmemektedir.Öğe Patient-Controlled Femoral Nerve Analgesia Versus Patient-Controlled Intravenous Analgesia for Postoperative Analgesia After Trochanteric Fracture Repair(Elsevier, 2003) Tuncer, Sema; Sert, Özlem Akkoyun; Yosunkaya, Alper; Mutlu, Mahmut; Çelik, Jale; Ökesli, SelminWe assessed the efficacy of intravenous patient-controlled analgesia (PCA) and femoral nerve PCA after trochanteric fracture repair. A total of 40 patient were randomised to receive either femoral nerve PCA (Group I) or intravenous (IV) PCA (Group II) in the postoperative period. Group I received a continuous infusion of 0.125 bupivacaine at rate of 4 ml h-1 plus PCA boluses of 3 ml with lockout time of 20 min. Morphine by IV PCA was applied as 1 mg bolus dose and 7 min lockout time in Group II. Pain scores (active-passive movement and during the resting), side effects, and patient satisfaction were recorded. Pain scores at rest were similar in both groups. Significantly better pain control at movement was observed in the Group I. Side effects were observed significantly more frequently in the Group II. Patient satisfaction was greater in Group I. Of the two PCA techniques tested, femoral nerve PCA with continuous infusion provides greater patient comfort both at rest and with ambulation than does IV PCA. © 2003 Elsevier Science B.V. All rights reserved.Öğe Rett sendromlu bir olguda anestezik yaklaşım(2011) Sarıtaş, Tuba Berra; Babacan, Kevser; Sarkılar, Gamze; Ökesli, SelminRett sendromu, özellikle kızları etkileyen, ilerleyici genetik bir bozukluktur. Sıklıkla X’e bağlı bir gen olan MECP2’deki bir mutasyon nedeniyle olur. Kızlardaki mental retardasyonun nedenleri arasında Down sendromundan sonra ikinci sıradadır. Solunum bozuklukları, EEG ve EKG anormallikleri, spastisite, ileri evrelerde kas yıkımı ve distoni, periferik motor bozukluk, skolyoz preanestezik hazırlık ve anestezi uygulaması özen ve hassasiyet gerektirmektedir. Biz bu olgu sunumunda Rett sendromunda anestezik yaklaşımı tartışmak istedikÖğe Sevofluran ve Malign Hipertermi: I?ki Pediyatrik Olgu Nedeniyle(2000) Öğün, Öztin Cemile; Ökesli, Selmin; Duman, AteşBu çalışmada; sevofluran, süksinilkolin ve opioid indüksiyonu yapılan yarık damak-dudak operasyonu geçiren biri 11 aylık diğeri 2 yaşında iki malign hipertermi olgusu sunuldu. Semptomatik tedavi uygulanan ve yoğun bakımda takip edilen her iki olgu sekelsiz iyileşti. Olgular Kuzey Amerika Malign Hipertemi Kayıt Komisyonunca belirlenen klinik puanlama skalasına göre postoperatif değerlendirildiler.Öğe Spinal Anestezi ile Sezaryen Operasyonlarında Profilaktik Ondansetron ve Metoklopramidin Antiemetik Etkinliklerinin Araştırılması(2004) Çelik, Jale Bengi; Reisli, Ruhiye; Gezginç, Kazım; Tuncer, Sema; Ökesli, Selmin; Akyürek, CemalettinAmaç: Spinal anestezi altında sezaryen operasyonu geçiren olgularda bulantı ve kusmanın profilaktik tedavisinde ondansentron ve metoklopramidin etkinliği araştırıldı. Gereç ve Yöntem: ASA I-II grubunda sezaryen operasyonu gerektiren 60 gebe rastgele 3 gruptan birine alındı (n20) ve çift-kür, plasebo kontrollü protokol uygulandı. Umbilikal kord klamplendikten sonra, 8 mgr ondansentron (grup I), 10 mgr metoklopramidin (grup II) ve %0.9 saline (grup III) intravenöz olarak verildi. Bulantı ve kusma epizodları, ek antiemetik gereksinimi ve yan etkileri kaydedildi. Bulgular: İntraoperatif bulantı insidansı Grup I, II ve III'te sırası ile %20.3, %46 ve %60 idi (p0.05). İntraoperatif kusma insidansı Grup I, II ve III'te sırası ile %6, %33 ve %53 olarak bulundu (p0.05). Postoperatif 24 saatlik dönemde kusma insidansı %6, %33 ve %53 iken (p 0.05) postoperatif 24 saatte bulantı insidansı Grup I ve II'de benzer fakat Grup III' te anlamlı derecede yüksekti (p0.05). Ek antiemetik gereksinimi Grup I'de Grup II ve III'e göre anlamlı derecede düşüktü (p 0.05). Yan etkileri bakımından gruplar arasında fark yoktu. Sonuç: Spinal anestezi altındaki sezaryen operasyonlarında intravenöz 8 mgr verilen profilaktik ondansentron intraoperatif bulantı ve kusma, postoperatif bulantının önlenmesinde 10 mgr intravenöz metoklopramidin veya plasebodan çok daha etkili bulundu. Bununla birlikte postoperatif kusmanın frekansında ondansentron ile metoklopramidin arasında fark bulunmadı.Öğe Treacher-Collins Sendromu ve Anestezi (Olgu Sunumu)(2000) Çelik, Jale Bengi; Reisli, Ruhiye; Tavlan, Aybars; Ökesli, SelminTreacher Collins sendromu kulaklarda, gözlerde, maksilla ve mandibulada deformiteler ile birliktedir. Treacher Collins sendromu olan olgularda havayolu açıklığının sağlanmasında güçlüklerle karşılaşılmaktadır, sunumuzda bu ve benzeri sendromların anestezi açısından önemini vurgulamayı amaçladık.Öğe Volatil Anesteziklerin Bakteri Üreme Hızına Etkileri(2002) Topal, Ahmet; Duman, Ateş; Öğün, Cemile; Şahin, Tahir Kemal; Erol, Atilla; Arslan, Uğur; Ökesli, SelminAmaç: Anestezi cihazlarında kullanılan maske, konnektör, hortum ve nemli solunum devreleri, enfeksiyon ve kontaminasyon için iyi bir ortam sağlar. Ancak klinik uygulama sırasında kontaminasyon beklendiği kadar sık görülmemektedir. Volatil anesteziklerle anestezi verilen hastalarda postoperatif pulmoner enfeksiyon beklenenden daha az ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada volatil anesteziklerden halotan, izofluran ve sevofluranın P. aeruginosa, S. aureus ve E. coli'nin üreme hızı üzerine anestezi cihazı ortamında in vitro şartlarda etkilerini araştırmayı amaçladık. Yöntem: Buyyon içindeki P. aeruginosa, S. aureus ve E. coli'nin spektrofotometrede 450 n\mu dalga boyunda ışık kırıcılığı okunup bazal değer olarak kayıt edildi. Mikroorganizmalar anestezi cihazında % 50 oksijenli ortamda halotan, izofluran ve sevoflurana bir, iki, üç ve dört saat süreyle, 1 MAC ve 2 MAC'da üçer defa maruz bırakıldı. Sürelerin sonunda tekrar mikroorganizmaların ışık kırıcılığı okunup çıkış değeri olarak kayıt edildi. Aynı şekilde volatil anestezik verilmeden kontrol grubu çalışıldı. Bulgular: Halotan, izofluran ve sevofluran P. aeruginosa, S. aureus ve E. coli'nin üreme hızlarını bir, iki, üç ve dördüncü saatte inhibe etti. Inhibitör etki en fazla halotan, en az izofluran ile ortaya çıktı. Bu inhibitör etkiye en duyarlı mikroorganizmalar P. aeruginosa ve E. coli idi. S. aureus ise bu etkiye en dirençli mikroorganizma idi. Sonuç: In vitro şartlarda, halotan, izofluran ve sevofluran, P. aeruginosa, S. aureus ve E. coli'nin üreme hızlarını anestezi cihazı ortamında inhibe etmektedir.