Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Özdemir, Hakan" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Debondingin ağız kokusu üzerine etkisi
    (2009) Sökücü, Oral; Özdemir, Hakan; Nalçacı, Ruhi; Marakoğlu, İsmail; Babacan, Hasan
    Çalışmamızın amacı debonding işleminin ağız kokusuna olan etkisini incelemektir. Çalışmamız üç gruptan oluşmaktadır. Birinci grup 20 bireyden ve bir ây içerisinde ciebond işleminden geçecek bireylerden oluşmaktadır. İkinci grup da 20 bireyden ama bala sabit tedavisi süren hastalardan oluşmaktadır. Son grup ise kontrol grubu olarak hiçbir tedavi görmeyen hastalardan oluşmaktadır. Bireylerin ağız kokusu, gingival ve plak indeksi aynı periodontolog tarafından değerlendirilmiştir. Ölçümler debonding öncesi (Tl), debondingden 1 hafta sonra (T2) ve 4 hafta sonrası yapılmıştır (T3). Aynı dönmede bu işlemler diğer braket ve kontrol grubuna uygulanmıştır. Bilgiler üç yönlü ANOVA festi İle değerlendirilmiştir. Fark çıktığı durumlarda Bonferroni testi uygulanmıştın Gruplar arası farklara Mann -Whitey U testi ile bakılmıştır. Bireylerde debonding sonrası ağız kokuşunda belirgin olarak bir azalma bulunmuştur (P0.05). Bir ay sonraki ölçümlerde debonding ve braket gruplarımın değerlerinde bir fark bulunamamıştır (P0.05), Kontrol grubunun ölçümlerinde bii' fark yoktur (Pö.05). Gruplar arası kıyaslandığında tüm ölçüm zamanlarında fark bulunmuştur. (PÖ.Ö5). Braketleme ağız kokusunda artışa sebep olmaktadır. Ancak, debonding sonrası âğız kokusu tekrar- kabul edilebilir bir seviyeye gelmektedir. Ağız sağlığım değerlendirmede ağız kokusu da Gl ve Pl gibi bir belirleyici gösterge olabilir. (Türk Ortodonti Dergisi 2009;22:147-154)
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Klippel-Trenaunay Syndrome Manifesting as Gingival Overgrowth and Teeth Agenesis
    (JOURNAL PEDODONTICS INC, 2010) Özdemir, Hakan; Marakoğlu, İsmail; Akyol, Melih; Göze, O. Fahrettin; Gürsoy, Ulvi Kahraman
    Objective: Klippel-Trenaunay syndrome (KTS) is characterized by triad of venous varicosity, naevus flammeus, and soft/hard tissue hypertrophy. Manifestations of the syndrome in the head and neck region are rare, but in some cases hemangioma of the lips, tongue, and gums, open bite and cross bite, and early tooth eruption are associated with the disease. Study design: We report a 12-year-old KTS patient with gingival hyperplasia, congenital missing teeth, and increased mucosal vascularization as oral manifestations. Results and conclusion: All manifestations of the KTS were observed on the same side of the head, except bilateral missing teeth. Histological examination showed several vascular enlargements in enlarged gingiva. It is suggested that oral manifestations of the syndrome are generally related to the severity of the disease, but they do not always present in the same pattern.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Mevlâna'nın Mesnevî adlı eserinin Türkçe dersinde değer kazanımındaki rolü
    (Selçuk Üniversitesi, Mevlana Araştırmaları Enstitüsü, 2022) Özdemir, Hakan; Bilik, Nuriye
    Günümüzde insanlar değer yargılarımızdan oldukça uzaklaşmış bu da toplumumuzda büyük sorunlara yol açmıştır. Değerler eğitimi bu nedenle oldukça önem kazanmıştır. Eğitim kurumlarımızda değerler eğitimi konusunda izlenecek yol ve kullanılacak materyallerin hangisinin daha etkili olacağı halen cevap aranan sorulardandır. Bu noktada bu araştırmanın temel amacı, Mevlâna'nın Mesnevî isimli eserinde bulunan ve Türkçe dersinde değerler eğitiminde kullanılabilecek hikâyelerin tespit edilmesidir. Nitel bir araştırma olan çalışmamızda hikâyelerin incelenmesinde betimsel analiz ve içerik analizi gibi teknikler kullanılmıştır. Bu kapsamda, araştırmada Mevlâna'nın Mesnevî adlı eserinde bulunan hikâyeler incelenmiş, Türkçe Öğretim Programı'nda (ilkokul-ortaokul) yer alan kök değerlerin aktarılmasında kullanılmaya uygun olanları tespit edilmiştir. Söz konusu kök değerler şunlardır: adalet, dostluk, dürüstlük, öz denetim, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk, vatanseverlik, yardımseverlik. Bu değerler, öğrenme-öğretme sürecinde hem kendi başlarına, hem ilişkili olduğu alt değerlerle ve hem de öteki kök değerlerle birlikte ele alınarak hayat bulacaktır. Bu düşüncelerle yola çıkılan bu çalışmada değerler eğitimi ve Türkçe Öğretim Programı'nda bulunan kök değerler açıklanmıştır. Mevlâna ve eserleri hakkında bilgi verilmiştir. Son bölümde ise Mevlâna'nın Mesnevî isimli eserinde bulunan hikâyelerden bahsedilen değerlere örnek teşkil edecek olanları tespit edilmiş ve değerlendirilmiştir. Tespit edilen hikâyelerin; Mevlâna'nın eğitim ve öğretime olan katkılarının görülmesine olanak sağlayacağı ve eğitim kurumlarında değerler eğitimi konusunda kaynak olarak kullanılmasına imkân tanıyacağı tarafımızca değerlendirilmektedir. Araştırmada Mevlâna'nın Mesnevî isimli eserindeki hikâyelerin Türkçe Öğretim Programı'nda bulunan kök değerlerin öğretiminde kullanılabilecek olanların uygun şekilde aktarılmasıyla, eğitici ve öğretici bir kaynak olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Nöroekonomi ve Vergi: Literatür İncelemesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Aralık) Özdemir, Hakan
    Gelişen teknoloji, hayatımızı bir bütün olarak değiştirmekle birlikte birçok bilim alanını ve araştırma yöntemlerini derinden etkilemiştir. Bunun bir yansıması olarak salt rasyonelliğe odaklanan iktisat ve maliye gibi bilimler de bu değişimden payını almıştır. İnsan vücudunu tarayan ve görüntüleyen teknolojilerin gelişmesi ve nöroloji, psikoloji gibi bilim alanlarının diğer bilimlerle olan bağlantısının daha baskın bir şekilde kabul edilmesi, özellikle ekonomi alanında paradigma dönüşümüne yol açmaktadır. Artık neoklasik görüşün temelini oluşturan ve kişisel çıkarı temel alan homo economicus kavramından insanların karar verme süreçlerinde nörolojik faktörlerin etkili olabileceğini değerlendiren nöroekonomi kavramına bir geçiş süreci yaşanmaktadır. Nöroekonomi, insanların nasıl karar verdiklerini incelemek için bilişsel psikoloji, ekonomi ve nörobiyolojiyi birleştiren disiplinlerarası bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımın temel özelliği, karar alma süreçlerini araştırırken nörolojik süreçlerin ön planda tutulmasıdır. Vergiye ilişkin çalışmaların bir bölümü mükellef davranışlarını konu almakta ve bakıldığında nöroekonominin temel aldığı yaklaşımla bazı noktalarda benzeşmektedir. Bu çalışmada, nöroekonomi yaklaşımının ne olduğuna, temellerine ve kullandığı yöntemlere ilişkin bilgilere yer verilmiş, bu yaklaşımın nasıl kullanıldığına ve vergi alanındaki çalışmalarda ne şekilde kullanılabileceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    A novel platelet concentrate for guided bone regeneration: Titanium prepared platelet-rich fibrin (T-PRF)
    (Gulhane Medical School, University of Health Sciences, 2015) Tunalı, Mustafa; Özdemir, Hakan; Küçükodacı, Zafer; Ezirganlı, Şeref; Barış, Emre; Akman, Serhan; Atay, Arzu
    In our previous studies, we developed a novel platelet-rich product that we called titaniumprepared platelet-rich fibrin (T-PRF). T-PRF is based on the hypothesis that titanium may be more effective at activating platelets than the silica activators used with glass tubes in Chouckroun's platelet-rich fibrin (PRF). This study aimed to assess the effects of T-PRF on bone augmentation in a rabbit calvaria model. Twenty-four adult male New Zealand rabbits were used in the study. T-PRF alone, inorganic bovine bone (ABB), and T-PRF + ABB were used in the experimental groups. No material was used in the control group. Half of the animals were sacrificed after one month, and the remaining animals were sacrificed 3 months later. A histomorphometric evaluation was performed to compare new bone formation among the groups. More new bone areas were determined in the T-PRF group than the other three groups. While less new bone formation was observed than in the T-PRF group, more new bone formation occurred in the ABB and T-PRF + ABB groups when compared to the control group. Basing on the results of this study, we can say that T-PRF membrane can be successfully used for bone augmentation. © Gülhane Askeri Tip Akademisi 2015.

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim