Yazar "İslamoğlu, Zeynep Gizem Kaya" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Case report of metastatic calcinosis cutis: A different localization(Turkiye Klinikleri, 2014) İslamoğlu, Zeynep Gizem Kaya; Bilgiç, Özlem; Karabağlı, Pınar; Altınyazar, Hilmi CevdetCalcinosis cutis is characterized by deposition of insoluble calcium salts in the skin and subcutaneous tissue. Based on the etiology of calcium deposition in the skin, calcinosis cutis is divided into four groups including: dystrophic, metastatic, iatrogenic, idiopathic. Metastatic calcification is described as precipitation of calcium salts in normal tissues because of hyperphosphatemia or hypercalcemia and it may be associated with conditions such as chronic renal failure, neoplasms, sarcoidosis, hyperparathyroidism, hypervitaminosis D. Metabolic renal failure is the most common cause of metastatic calcification. Diagnosis is put together with clinical and histopathological correlation. The mainstay of treatment is resolved of the underlying disease. Here a patient is presented with calcified plaque lesions on the bilateral axillary region for two months who is undergoing hemodialysis seven years due to chronic renal failure and uses crutches for four months because of traffic accidents. Copyright © 2014 by Türkiye KlinikleriÖğe Cutenous sarcoidosis, mimicking acne in a patient and the importance of dermoscopy in different diagnosis(Yuzuncu Yil Universitesi Tip Fakultesi, 2018) İslamoğlu, Zeynep Gizem Kaya; Demirbaş, AbdullahSarcoidosis is a multi-systemic granulomatous disease of unknown aetiology. After the lungs, the skin is the second most common organ involved. Cutaneous involvement occurs in up to 30% of patients and skin findings are often the initial presenting symptom. Plaques and papules are the most commonly observed cutaneous lesions. Sarcoidosis can be mimicing other diseases. Dermoscopy is a non-invasive method that allows skin lesions to be visualized. In recent years, it is used for increasing diagnostic accuracy in many skin diseases. Sarcoidosis is one of these diseases. We present a case of 50 year old man, with erythematous maculopapules over the front of chest for about two years. He was treated like acne but had no benefit from therapies. Cutaneus sarcoidosis was diagnosed at the end of t he dermoscopic, clinical and histopatological examination of patient. Here, we emphasized that, sarcoidosis can interfere with many skin diseases and dermoscopy is a non-invasive method that can be used before biopsy in the differential diagnosis. © 2018, Yuzuncu Yil Universitesi Tip Fakultesi. All rights reserved.Öğe Edinsel Skrotal Lenfenjioma Sirkumskriptum: Nadir Bir Yerleşim(Selçuk Üniversitesi, 2017 Aralık) İslamoğlu, Zeynep Gizem KayaLenfanjiomlar lenfatik sistemin benign proliferasyonlarıdır; endotelle çevrili dilate lenf kanallarından oluşan yüzeyel bir vasküler malformasyondur. Lenfanjioma sirkumskriptum (LC), kutanözlen fanjiomların en sık görülen tipidir. Doğumda veya erişkin yaşta ortaya çıkabilir. En fazla görülen lokalizasyonlar aksilla, oral kavite, üst ekstremiteler, omuzlar, kasık, makat gibi lenfatik akımın yoğun olduğu bölgelerdir. Skrotum oldukça nadir görülen yerleşim yerlerinden biridir. Burada yaklaşık 2 yıl önce skrotumda şikayetleri başlayan, kronik hepatit B taşıyıcısı, klinik ve histopatolojik inceleme sonunda lenfanjioma sirkumskriptum tanısı alan 22 yaşında bir erkek hasta sunulmaktadır. Olgunun bu nadir duruma dikkati çekmek ve gereksiz tedavileri önlemek amacıyla sunulması uygun bulunmuştur.Öğe İzotretinoin kullanımının saç döngüsü üzerine etkisi(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2013) İslamoğlu, Zeynep Gizem Kaya; Altınyazar, Hilmi CevdetAkne vulgaris pilosebase ünitenin sık görülen, kronik, inflamatuar bir hastalığıdır. Sıklıkla puberte döneminde başlayıp, 20-25 yaşlarında gerilemeye başlar. Etyopatogenezinde artmış sebum üretimi, anormal keratinizasyon, inflamasyon ve bakteriyel kolonizasyon rol alır. Oral izotretinoin şiddetli hastalık durumunda erken dönemde kullanıldığında en etkin tedavi yöntemidir. Ancak teratojenite ve diğer yan etkilerinden dolayı kullanımı sınırlıdır. İzotretinoinin yan etkileri iyi bilinmektedir ve bunlardan en sık görüleni mukokutanöz etkilerdir. Birçok ilaç tedavi sırasında telogen effuviuma neden olabilmektedir. Retinoidler saçlarda telogen effuvium ve incelmeye neden olurlar ancak ilacın tam olarak hangi mekanizma ile buna yol açtığı anlaşılamamıştır. İzotretinoinin saç üzerine benzer yan etkileri diğer retinoidlere göre daha az rapor edilmiş olsa da bu konuda yapılmış bir çalışma yoktur. Çalışmamızda izotretinoinin saç parametreleri üzerine etkisi olup olmadığını araştırdık. Yaş ortalamaları 22 olan 19 bayan, 11 adet erkek gönüllü hastanın izotretinoin tedavi öncesi ve tedavinin 3. ayı sonunda videodermatoskop üzerine kurulmuş olan TrichoScan programı ile saç parametrelerine bakıldı. Bu iki analiz değerleri ''Eşleştirilmiş İki Grup Arasındaki Farkların Testi (Paired-Samples t testi)'' ile karşılaştırıldı. İstatistiksel olarak ilacı kullanmadan ve kullandıktan sonra alınan değerler arasında fark saptanmadı. Bu sonuçlar ışığında ilacın kısa sürede ve çok yüksek dozlar kullanılmadığında saç üzerine etkisi olmadığını, ancak diğer mukokutanöz yan etkilerin literatürdekilere benzer oranda görüldüğünü, TrichoScan'in ilaçların saç üzerindeki etkilerini incelemede etkin ve kolay bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.Öğe Psöriasisde Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Yöntemleri Kullanımı ve Beslenmeyle Olan İlişki: Bir Anket Çalışması(Selçuk Üniversitesi, 2019 Ocak) İslamoğlu, Zeynep Gizem Kaya; Demirbaş, Abdullah; Demirbaş, Gözde Ulutaş; Sarı, Nihal; Zekey, EmreAmaç: Bu çalışmayla dermatoloji polikliniğimize başvuran psöriasis hastalarının Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp (TAT) yöntemleri hakkındaki bilgi ve yaklaşımları ile psöriasis hastalığının besinlerle olabilecek ilişkisini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız Mayıs 2018-Temmuz 2018 tarihleri arasında dermatoloji polikliniğine psöriasis nedeniyle başvuran 111 hasta ile anket çalışması olarak planlandı. Anket soruları hastalarla poliklinik ortamında yüz yüze soru-cevap şeklinde uygulandı. Bulgular: Çalışmamıza gönüllü olarak katılan 111 hastanın 58'i (%52,3) erkek, 53'ü (%47,7) kadın idi. Ankete katılanların 59’u(%53,2) herhangi bir TAT yöntemi kullanmadığını,52’si(%46,8) ise kullandığını bildirdi. Kullanan ve kullanmayanlar arasında cinsiyet, eğitim düzeyi, hastalık süresi, yaşadığı yer açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı. Ancak yaş olarak kullananların yaş ortalamasının kullanmayan gruptan anlamlı olarak düşük olduğu bulundu(t(109)=2.484; p=0.015<0,05). En sık kullanılan TAT yönteminin topikal uygulanılan bitkisel ürünler(%32,4) olduğunu belirledik. En sık kullanılan topikal bitkisel ürün kantoron yağı idi. TAT yöntemlerine en sık başvurma nedeninin yakın çevre (%63,5) olduğunu gözlemledik. %69,2’lik bir oranla sorulmadığı takdirde kullandığı TAT yöntemi ile ilgili doktora bilgi vermediği gözlendi. Hastaların %60,4’ü besinlerle hastalık arasında tespit ettikleri bir etkileşim olmadığından bahsetti. Sonuç: Katılımcıların sıklıkla bitkisel ürünleri tercih ettiği, bunları en sık yakın çevresinden duyduğu, kullandığı takdirde büyük çoğunluğunun bunu doktorundan gizlediği, TAT kullanmayan grubun psöriasis hastalığında daha yüksek olduğu ve besinlerle ilişkinin etyopatogenezde düşük bir olasılık olduğu sonuçlarına vardık.Öğe Tıp Fakültesi Öğrencilerinin Melanositik Nevusler, Dermoskopi ve Güneşten Korunma İle İlgili Bilgi, Tutum ve Görüşlerinin Değerlendirilmesi(2019) İslamoğlu, Zeynep Gizem Kaya; Demirbaş, AbdullahAmaç: Bu çalışmayla klinik branşlara geçiş yapmış Tıp Fakültesi öğrencilerinin melanositik nevuslar, dermoskopi ve güneşten korunma ile ilgili bilgi ve görüşlerinin değerlendirilmesi, bu bilincin tıp eğitimi sırasında kazanılıp kazanılmadığının belirlenmesi amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: Çalışmamız Haziran-2018 tarihinde Tıp Fakültesi Dönem-3, 4, 5 ve 6 öğrencilerine tarafımızca hazırlanan demografik verileri, nevuslar, dermoskopi, güneş ve güneşten korunma ile ilgili bilgileri ölçmeye yönelik 30 sorudan oluşan anket çalışması olarak planlandı. Veriler SPSS 22.0 programı kullanılarak, istatistiksel anlamlılık düzeyi p0,05 olacak şekilde değerlendirildi.Bulgular: Çalışmamıza 187 öğrenci katıldı. %46,5’i erkek, %53,5’i kadın idi. Yaş ortalaması 23,0751,795 olarak bulundu. Öğrencilerin büyük çoğunluğu melanositik nevus denilince ilk akla edinsel melanositik nevus geldiğini, atipik nevusların malign melanom riski taşıdığını, her benin kansere dönüşmeyeceğini ve benlerin alınmasının tehlikeli olmadığını bildirdiler. Büyük çoğunluğu dermoskopi kelimesini duymuştu, ancak ne işe yaradığını bilmiyordu. Yine büyük çoğunluğu ben ve dermoskopi muayenesi kendine ve yakınlarına hiç yaptırmamıştı. Büyük oranda güneşten korunuyorlardı, ancak güneşten koruyucu krem kullanım oranı ve kullanma sıklığı düşüktü. Güneşten koruyucu kremler hakkındaki bilgi düzeyleri de düşük –orta düzeydeydi. Genel olarak dönem arttıkça, özellikle dermatoloji stajının alındığı Dönem-5 öğrencilerinde soruların doğru cevaplanma oranı daha yüksekti.Sonuç: Öğrencilerimizin nevuslar, deri kanserleri ve kanser gelişimi için risk faktörleri, güneşten korunma konusundaki bilgilerinin orta-iyi düzeyde, dermoskopi ile ilgili bilgilerinin zayıf olduğu görüldü. Tıp eğitimi sırasında bu konuların sadece dermatoloji stajında değil de, diğer dönemlerde de ara ara işlenmesi bu konudaki eksikliği azaltmakta ve öğrencilerimizin daha iyi bilinçlenmesinde faydalı olabilir görüşündeyiz.