Yazar "Ayan, Murat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe An Analysis of Mathematics Education Quality: Case Study of Adiyaman University(Selçuk Üniversitesi, 2014) Aşkın, Suat; Ayan, MuratThere is no doubt that fast and intense changes in the communication technologies of the globalized world have dramatically influenced the educational instituions as well as other sectors. Increasing demand for lifelong learning have been shaping educational institutions and emerging information society structure. The changes affect educational instituions in the way of requiring to bring up more qualified people who can contribute to information production and use it creatively. The main subject in service sector is human. The offering of qualified service is possible through qualified workers. Qualified human resource is developed by vocational education. When we look through a wider perspective, the role of the educational opportunities provided in higher education institutions is an undeniable fact in terms of the provision of sustainability in service quality. The service offered to the students in universities should be designed and offered in a way to meet the expectations and needs of students. The atmosphere should be created for the students to attend to and adopt the courses and to take the information which is conveyed to them. The education which is offered in the level of student skill should contribute to their lives, increase their commitment to the university and the education to be offere in universities therefore should reach their aim. Just like in all other service sectors, the inseperable, abstract, heterogenic and varible features of services offered in universities create hardships for performing measurement in this issue. In this study, the measurement of the expectations of students in the university from mathematics education and the service quality percieved in this sense are performed. The main group is comprised of the students of Adıyaman University. The total university student number in the year when the poll is conducted (in 2012) is 12.000. The sample volume for the poll is determined as 400 students and the poll is performed. During the prescreening, 84 survey forms belonging to the included working group were detected not to have been filled correctly and not included in the analysis stage. In this context, educational quality has become a priority for all educational institutions. Educational quality of higher education institutions is both an indicator of development and the most prioritized driving factor of related efforts. The expectations and satisfaction levels of the studenst who are the ‘customers’ of higher education institutions are examined in this study. This article is a study for determination and optimization of the mathematics education quality for students who are studying in Adıyaman University.Öğe Deneysel sepsis modelinde glutatyon, myeloperoksidaz, plazma ve doku MDA düzeylerine n-asetilsistein ve erdosteinin etkilerinin karşılaştırılması(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2006) Ayan, Murat; Gül, MehmetAmaç: Deneysel sepsis modelinde antioksidan bir ajan olan NAC ve Erdostein'in serbest oksijen radikalleri ve plazma düzeylerine olan etkilerini belirlemektir. NAC ve Erdostein'in sepsisin neden olduğu organ fonksiyon bozuklukları ve akciğer doku hasarını önlemedeki rolü araştırıldı. Materyal ve metod: Çalışmada Sprague-Dawley cinsi 40 adet rat kullanıldı. Ratlar randomize 10'arlı gruplara ayrıldılar. Ratlarda çekum ligasyon perforasyon (ÇLP) yöntemiyle sepsis oluşturuldu. Sham grubu, sepsis grubu, sepsis + NAC (20 mg/kg/gün) ve sepsis + Erdostein (20 mg/kg/gün) şeklinde gruplar oluşturuldu. NAC rubunda ilaçlar, ÇLP'den sonra, 0. 8. ve 16. saatte verildi. Erdostein grubunda ise, 0.ve 12. saatte verildi. 24. saatte , lökosit, eritrosit GSH, lökosit MPO ve plazma MDA değerlerinin tayini için kan örnekleri alındı. Ayrıca histopatolojik inceleme ve doku MDA tayini için, deneklerin ölümünü takiben akciğerden doku örnekleri alındı. Bulgular: Gruplar lökosit değerleri açısından karşılaştırıldığında; grup 3'te grup 2'ye göre lökosit değerlerinde artma anlamlı bulundu (P<0.05). Grup 4'de grup 2'ye göre artma ise, anlamlı bulunmadı (P>0.05). Gruplar eritrosit GSH değerleri açısından kıyaslandığında; grup 4'te grup 2'ye göre artma istatistiksel olarak anlamlı saptandı (P<0.05). Grup 3'de grup 2'ye göre artma anlamlı saptanmadı (P>0.05). Gruplar lokosit MPO değerleri açısından incelendiğinde; grup 3 ve grup 4'de grup 2'ye göre düşme istatistiksel olarak anlamlı tespit edildi (P<0.05). Grup 3 ve grup 4'ün, grup 2'ye göre lökosit MPO değerini azaltma yönünden birbirine karşı üstünlükleri istatistiksel olarak tespit edilmedi (P>0.05). Gruplar plazma MDA değerleri açısından değerlendirildiğinde; Grup 4'te grup 2'ye göre azalma istatistiksel olarak anlamlı bulunurken (P<0.05), grup 3'de grup 2'ye göre azalma anlamlı bulunmadı (P>0.05). Gruplar akciğer doku MDA değerleri açısından karşılaştırıldığında; Grup 3 ve grup 4'de grup 2'ye göre düşme istatistiksel olarak anlamlı bulundu (P<0.05). Buna karşın grup 3 ve grup 4'ün, grup 2'ye göre akciğer doku MDA düzeyini azaltma yönünden birbirine karşı üstünlükleri istatistiksel olarak tespit edilmedi (P>0.05). Gruplar akciğer dokusundaki PMNL artışı yönünden değerlendirildiğinde; Grup 4'te grup 2'ye göre azalma görüldü (P<0.05). grup 3'de grup 2'ye göre azalma anlamlı bulunmadı (P>0.05). Gruplar akciğer dokusundaki alveolar septal kalınlaşma, konjesyon, hemoraji yönünden incelendiğinde; Grup 3ve grup 4'de, grup 2'ye göre azalma anlamlı değildi (P>0.05). 41 Sonuç: Deneysel sepsis modelinde antioksidan bir ajan olan NAC' ve Erdostein'in düşük doz uygulanmasında eritrosit GSH, lökosit MPO düzeylerine, akciğer fonksiyonlarına, plazma ve doku MDA seviyelerine olumlu etkileri mevcuttur. Düşük doz NAC ve Erdostein tedavisinin, sepsise bağlı organ fonksiyon anormalliklerini azaltmasına rağmen, bu etki histopatolojik olarak akciğer dokusuna yansımamıştır. Daha kapsamlı ve yeni çalışmalarla değişik dozlarda uygulanan NAC ve Erdostein'in sepsis tedavisinde önemi daha iyi anlaşılacaktır.Öğe Deneysel sepsis modelinde glutatyon, myeloperoksidaz, plazma ve doku mda düzeylerine N-asetilsistein ve erdostein’in etkilerinin karşılaştırılması(2009) Ayan, Murat; Gül, Mehmet; Köylü, Ramazan; Seydanoğlu, Abdüsselam; Erdem, Sami; Köylü, Öznur; Cander, BaşarAMAÇ: Deneysel sepsis modelinde antioksidan bir ajan olan N-asetilsistein ve Erdostein’in serbest oksijen radikalleri üzerine olan etkileri ve sepsisin neden olduğu organ fonksiyon bozuklukları ve akciğer doku hasarını önlemedeki rolü araştırıldı. METOD: Çalışmada Sprague-Dawley cinsi 40 adet rat kullanıldı. Ratlar randomize 10’arlı gruplara ayrıldılar. Ratlarda çekum ligasyon perforasyon yöntemiyle sepsis oluşturuldu. Sham grubu(grup 1), sepsis grubu(grup 2), sepsis N-asetisistein (grup 3) ve sepsis Erdostein (grup 4) şeklinde 4 grup oluşturuldu. N-asetilsistein grubunda ilaçlar (20mg/kg/gün), çekum perforasyonundan sonra, 0. 8. ve 16. saatlerde verildi. Erdostein grubunda ise ilaçlar(20mg/kg/gün) 0.ve 12. saatlerde verildi. 24. saatte lökosit, eritrosit glutatyon, lökosit myeloperoksidaz ve plazma malonildialdehit değerlerinin tayini için kan örnekleri ve doku incelemeleri için deneklerin ölümünü takiben akciğerden doku örnekleri alındı. BULGULAR: Gruplar karşılaştırıldığında grup 3’te grup 2’ye göre; lökosit, lökosit myeloperoksidaz ve akciğer doku malonildialdehit değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanırken (P0.05), eritrosit glutatyon, plazma malonildialdehit değerleri açısından anlamlı fark saptanmadı (P0.05). Grup 4’te grup 2’ye göre eritrosit glutatyon, lökosit myeloperoksidaz, plazma malondialdehit ve akciğer doku malonildialdehit değerleri açısından karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı tespit edilirken (P0.05), lökosit değerleri açısından anlamlı tespit edilmedi (P0.05). SONUÇ: Deneysel sepsis modelinde antioksidan bir ajan olan N-asetilsistein ve Erdostein’in düşük doz uygulanmasında eritrosit glutatyon, lökosit myeloperoksidaz düzeylerine, akciğer fonksiyonlarına, plazma ve doku malonildialdehit seviyelerine olumlu etkileri mevcuttur. Düşük doz N-asetilsistein ve Erdostein tedavisinin, sepsise bağlı organ fonksiyon anormalliklerini azaltmasına rağmen, bu etki histopatolojik olarak akciğer dokusuna yansımamıştır.Öğe The effect of n-acetyl cysteine on serum glutathione, tnf-? and tissue malondialdehyde levels in the treatment of sepsis(2011) Gül, Mehmet; Ayan, Murat; Seydanoğlu, Abdüsselam; Cander, Başar; Girişgin, Sdık; Erayman, İbrahim; Erdem, SamiAMAÇ Bu çalışmada, sepsis tedavisinde antioksidan bir ajan olan N-asetilsistein’in (NAC) serbest oksijen radikalle ri düzeylerine olan etkileri araştırıldı. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmada ağırlıkları 180-200 gr arasında değişen 30 adet Sprague-Dawley cinsi dişi sıçan kullanıldı. Sıçanlar rastge le 10’arlı 3 gruba (Grup I: Sham, Grup II: Sepsis ve Grup III: Sepsis NAC) ayrıldı. Grup I’e yalnızca laparotomi yapıldı. Grup II ve Grup III’de çekal ligasyon perforasyon (ÇLP) yöntemiyle sepsis modeli oluşturuldu. Grup III’e oral yoldan 0., 8. ve 16. saatte 20 mg/kg/gün NAC verildi. 24. saatte eritrosit glutatyon (GSH), serum TNF-? değerle rinin tayini için kan örnekleri ile histopatolojik inceleme ve doku malondialdehid (MDA) tayini için akciğer, karaciğer ve böbrek doku örnekleri alındı. BULGULAR Grup III’de TNF-?, eritrosit GSH ve böbrek doku MDA de ğerleri diğer gruplarla karşılaştırıldığında istatistiksel açı dan farklılık saptandı (p0,05). Karaciğer doku MDA de ğerleri ve akciğer, karaciğer ve böbrek dokularının histo patolojik inceleme sonuçları açısından ise gruplar arasında farklılık bulunmadı (p0,05). SONUÇ Sepsis oluşturulan sıçanlara verilen NAC tedavisinin eritro sit GSH, serum TNF-? düzeylerine, akciğer fonksiyonları na, böbrek doku MDA seviyelerine olumlu etkileri saptan dı. Buna karşılık bu olumlu etkinin histopatolojik düzelmeye yansımadığı görüldü. NAC’nin sepsis tedavisinde olası yarar lı etkilerini ortaya koymak için yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe The effect of N-acetyl cysteine on serum glutathione, TNF-alpha and tissue malondialdehyde levels in the treatment of sepsis(TURKISH ASSOC TRAUMA EMERGENCY SURGERY, 2011) Gul, Mehmet; Ayan, Murat; Seydanoglu, Abdusselam; Cander, Basar; Girisgin, Sadik; Erayman, Ibrahim; Erdem, SamiBACKGROUND The aim of this study was to investigate the effects of N-acetyl cysteine (NAC) on the levels of reactive oxygen species in sepsis. METHODS In this study, 30 Sprague-Dawley female rats weighing 180-200 g were used. Rats were randomized into three groups, each containing 10 rats, as follows: Group I: Sham, Group II: Sepsis and Group III: Sepsis+NAC. Group I underwent only laparotomy. In Groups II and III, sepsis was induced by cecal ligation and perforation (CLP) technique. NAC (20 mg/kg/day) was administered orally to Group III at 0, 8 and 16 hours. At the 24th hour, tissue and blood samples were taken for erythrocyte glutathione (GSH) and serum tumor necrosis factor (TNF)-alpha levels, histopathological determination, and lung, liver and kidney tissue malondialdehyde (MDA) analyses. RESULTS Group III was significantly different from the other groups with respect to erythrocyte glutathione, serum TNF-alpha and kidney MDA levels (p<0.05). There was no significant difference between the groups regarding liver MDA levels and histopathological parameters for lung, liver and kidney (p>0.05). CONCLUSION NAC treatment had beneficial effects on erythrocyte GSH, serum TNF-alpha, lung function, and kidney MDA levels in sepsis-induced rats. However, this beneficial effect was not confirmed as histopathological improvement. Further research is needed to prove the effect of NAC in sepsis treatment.Öğe The effectiveness of various doses of octreotide for sulfonylurea-induced hypoglycemia after overdose(HEALTH COMMUNICATIONS INC, 2006) Gul, Mehmet; Candler, Basar; Girisgin, Sadik; Ayan, Murat; Kocak, Sedat; Unlu, AliThis study was conducted to investigate the effectiveness of various doses of octreotide in reducing hypoglycemic attacks and the need for dextrose in patients with refractory and recurrent hypoglycemia related to sulfonylurea toxicity. This study was carried out at the Center of Experimental Research of Selcuk University Merann School of Medicine in Konya, Turkey. A total of 40 New Zealand rabbits of both sexes, weighing between 2500 and 3000 g, were used in this experiment. Rabbits were randomly divided into 4 groups, each of which consisted of 10 animals. All animals were given oral glidazide 100 mg. For the treatment of hypoglycemic attacks in group 1, only 15 mL of 50% dextrose (7.5 g) was given intravenously; in groups II, III, and IV, octreotide was given in doses of 25 mu g, 50 mu g, and 100 mu g, respectively. Octreotide was given to groups II, III, and IV at the 8th hour (when hypoglycemic attacks were induced), along with an intravenous infusion of an additional 15 mL of 50% dextrose (7.5 g) for each hypoglycemic attack that occurred. After the toxic dose was given, the rabbits were given the amount of dextrose used before and after octreotide administration, and the numbers of hypoglycemic attacks were recorded. The values of blood glucose for all animals were read every hour on the hour from the beginning of the study, and the study ended at the 24th hour, when hypoglycemic attacks stopped. A significant difference was observed between groups I, II, and IV in numbers of hypoglycemic attacks that occurred and dextrose doses given between 9 and 24 h (P=.001). The findings of this study suggest that a single dose of octreotide 100 mu g may be used to reduce the number of refractory and recurrent hypoglycemic attacks that occur because of sulfonylurea overdose; large prospective studies are needed to validate these findings.Öğe Kardiyopulmoner resüsitasyonu ne kadar biliyoruz?(2012) Akıllı, Nazire Belgin; Cander, Başar; Köylü, Ramazan; Dündar, Zerrin Defne; Ayan, MuratAmaç: Resusitasyon tam donanımlı bir bilgiyle yapılması gereken bir işlemdir. Bu çalışmamızda hekimlerimizin resüsitasyonu ne kadar bildiğini ve güncel kılavuzların kardiyopulmoner resüsitasyon (KPR) sırasında ne kadar uygulana- bildiğini araştırmayı planladık. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamıza eğitim araştırma hastanesi, üniversite has- tanesi ve 112 komuta merkezinde çalışan toplam 134 hekim katıldı. Yaş, uz- manlık dalı, mezun oldukları üniversite, uyguladıkları aylık KPR sayısı gibi so- ruların yanında resüsitasyona dair bir anket uygulandı. Çalıştıkları hastaneye göre devlet hastanesi, üniversite hastanesi ve 112 komuta sisteminde çalışan hekimlerin bilgi düzeyleri karşılaştırıldı. Bulgular: Katılımcıların %24.6’sının (n33) ILCOR protokollerini doğru uygu- larken, %38.8’inin (n52) protokolleri yanlış ya da eksik uyguladığı, %24.6’sı- nın (n33) ise bilmediği tespit edildi. Hekimleri çalıştıkları birime göre yapılan değerlendirmede en iyi sonuçlar üniversite hastanesinde çalışan hekim grubunda elde edildi ve ancak başarı oranı sadece %50 civarındaydı. 112 komuta merkezi ve eğitim araştırma hastanesi grubunda bu oran daha da düşüktü. Sonuç: Türkiye’deki kardiyopulmoner resüsitasyona yönelik eğitim sistemi tekrar gözden geçirilerek resüsitasyon protokollerinin daha güncel bilgilerle uygulanmasının sağlanması ve günlük pratikte bu bilgilerin daha fazla kul- lanılabilmesi için acil tıp sisteminin de içinde bulunduğu, hizmet içi eğitim programlarının oluşturulması gerektiği kanaatindeyiz.Öğe Transient First-Degree Atrioventricular Block in a Young Patient(2011) Ayan, Murat; Gül, Enes Elvin; Sönmez, Osman; Altunbaş, GökhanAtrioventricular block (AVB), is characterized as a conduction delay from the atrium to the ventricle or a result of conduction abnormality in the atrium, atrioventricular node (AVN) or His- Purkinje system. Classically AVB is divided into three classes: first, second, and third (complete) AVB (1). First degree AVB is diagnosed when the PR interval exceeds 200 msec in the electrocardiogram. The etiology of the first-degree AVB is numerous and generally physiologic. Nevertheless, first-degree AVB may be associated with a higher risk of coronary heart disease (2). The prognosis of firstdegree AVB in patients admitted to the emergency department (ED) is unknown. In this case, we described a young man presenting at the ED with chest pain and transient, idiopathic first-degree AVB in the electrocardiogram (ECG).function tests were within normal levels. The plasma level of both troponine I and creatinine kinase-MB levels were within normal limits, being 0.01 ng/mL (reference value < 0.01 ng/mL) and 3.12 ng/mL (reference value: 0.54-4.19 ng/mL), respectively. Bedside echocardiography was performed and showed normal ventricle contractions with an ejection fraction of 65%. After 24 hours, the patient was admitted to the outpatient cardiology clinic and ECG revealed normal sinus rhythm without any conduction abnormalities (Figure 2). ECG-Holter monitoring was performed and revealed normal findings. According to these findings, the patient was discharged without any medication or treatment.