Yazar "Büyükdoğan, Murat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Cholangitis, Döhle bodies, May-Hegglin anomaly(2017) Hançer, Veysel Sabri; Tokgöz, Hüseyin; Güvenç, Serkan; Çalışkan, Ümran; Büyükdoğan, Murat[Abstract not Available]Öğe Kolorektal kanserli hastalarda sitokrom p450 (CYP2C9 ve CYP2C19) enzim genetik polimorfizmi(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2007) Büyükdoğan, Murat; Demirel, SennurKolorektal Kanserli Hastalarda Sitokrom P450 (CYP2C9 ve CYP2C19) Enzim Genetik Polimorfizm kolorektalrektal kanserin multifaktöriyel bir hastalık olduğu bilinmektedir. Maruz kalınan çevresel kanserojenler veya endojen kaynaklı bileşikler ile bireyin genetik yapısının etkileşimi sonucu kompleks bir yolla hastalık için risk oluşmaktadır. Bu ilişkiyi aydınlatmak için çeşitli araştırmalar yapılmaktadır.Çalışmamızda, endojen ve ekzojen kaynaklı bileşiklerin modifikasyonunda özellikle de ilaç metabolizmasında önemli roller alan Sitokrom P450 enzim sistemlerini kodlayan gen ailelerinden CYP2C9 ve CYP2C19 alt ailelerinin polimorfik yapıları 85 kolorektal kanserli hasta ve 100 sağlıklı kontrolde araştırıldı. CYP2C9*2, CYP2C9*3 ve CYP2C19*2, CYP2C9*3 genlerinin her birinde tek baz değişiklikleriyle normal allellerden farklılaşan heterozigot ve mutant alleller Real Time Polimeraz Zincir Reaksiyonu yöntemiyle çalışıldı. Veriler hasta-kontrol grubu istatistik sonuçları ve odds oranları incelenerek değerlendirildi. Ayrıca hasta ve kontrol gruplarına uygulanan hasta formunda sigara-alkol alışkanlıkları, kanserli akrabalarının varlığı, kolorektal kansere eşlik eden hastalıkları ve beyaz toprağa maruziyetleri sorgulandı. Sonuçta; polimorfik bir yapıya sahip olan CYP2C9 ve CYP2C19 genlerinin allel sıklığı kolorektal kanser hastalarında ve sağlıklı kontrollerde karşılaştırıldığında aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı (p>0.05). Bulgularımız incelenen heterozigot ve mutant allelerden hiçbirinin kolorektal kanser için risk faktörü olmadığını ortaya koydu. Ancak kolorektal kanserli hastalarda beyaz toprağa maruz kalanların oranı sağlıklı kontrollerden anlamlı oranda (p<0.05) yüksek bulundu ve beyaz toprağın kolorektal kanser için bir risk faktörü olabileceği düşünüldü.Öğe Kolorektal Kanserli Hastalarda Sitokrom P450 (CYP2C9 ve CYP2C19) Genetik Polimorfizm Sıklığı(2009) Büyükdoğan, Murat; Boruban, M. Cem; Artaç, Mehmet; Demirel, SennurÖzellikle gelişmiş ülkelerin önemli sağlık sorunlarından biri olan kolorektal kanserler, genetik ve çevresel faktörlerin katkılarıyla gelişen multifaktöriyel bir hastalıktır. Bu vaka kontrol çalışmasında kolorektal karsinoma ile CYP2C2 alt gurubunun bir üyesi olan endojen ve eksojen maddelerin karsinojenlerin ve ilaçların metabolizmasında önemli rol alan CYP2C9 ve CYP2C19 gen polimorfizmini ve aynı zamanda sigara, alkol, ailede kanser hikayesi, asbestoz maruziyeti gibi risk faktörlerini araştırdık. Çalışmaya ailesinde kanser hikayesi olmayan 85 sağlıklı gönüllü ile Meram Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji ve Genel Cerrahi kliniklerine başvuran klinik ve histopatolojik olarak çoğunluğu adenokarsinom olan kolorektal kanserli 85 hasta alındı. CYP2C9 ve CYP2C19 genlerinin heterozigot ve mutant genotiplerini belirlemek için CYP2C9*2, CYP2C9*3 ve CYP2C19*2, CYP2C19*3 mutasyon saptama kitleri Light Cycler Real Time Polymerase Chain Reaction ile kullanıldı. Sonuçlar vaka ve kontrol guruplarında istatistiksel olarak karşılaştırıldı ve hesaplanan odds oranları kullanıldı. Kolorektal karsinomdaki risk faktörleri ve CYP2C9*2, CYP2C9*3 ve CYP2C19*2, CYP2C19*3 genlerinin polimorfik genotip sıklıklarının araştırıldığı bu vaka kontrol çalışmasında; kolorektal kanserli hastalar ve kontrol gurubu arasında anlamlı fark saptanamadı. (p > 0.05). Kolorektal kanserli hastalarda beyaz toprağa maruz kalanların oranı anlamlı oranda (p < 0.05) yüksek bulundu ve beyaz toprağın kolorektal kanser için bir risk faktörü olabileceği düşünüldü.Öğe Kolorektal kanserli hastalarda sitokrom P450 (CYP2C9 ve CYP2C19) genetik polimorfizm sıklığı(2009) Büyükdoğan, Murat; Bpruban, M. Cem; Artac, Mehmet; Demirel, SennurÖzellikle gelişmiş ülkelerin önemli sağlık sorunlarından biri olan kolorektal kanserler, genetik ve çevresel faktörlerin katkılarıyla gelişen multifaktöriyel bir hastalıktır. Bu vaka kontrol çalışmasında kolorektal karsinoma ile CYP2C2 alt gurubunun bir üyesi olan endojen ve eksojen maddelerin karsinojenlerin ve ilaçların metabolizmasında önemli rol alan CYP2C9 ve CYP2C19 gen polimorfizmini ve aynı zamanda sigara, alkol, ailede kanser hikayesi, asbestoz maruziyeti gibi risk faktörlerini araştırdık. Çalışmaya ailesinde kanser hikayesi olmayan 85 sağlıklı gönüllü ile Meram Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji ve Genel Cerrahi kliniklerine başvuran klinik ve histopatolojik olarak çoğunluğu adenokarsinom olan kolorektal kanserli 85 hasta alındı. CYP2C9 ve CYP2C19 genlerinin heterozigot ve mutant genotiplerini belirlemek için CYP2C9*2, CYP2C9*3 ve CYP2C19*2, CYP2C19*3 mutasyon saptama kitleri Light Cycler Real Time Polymerase Chain Reaction ile kullanıldı. Sonuçlar vaka ve kontrol guruplarında istatistiksel olarak karşılaştırıldı ve hesaplanan odds oranları kullanıldı. Kolorektal karsinomdaki risk faktörleri ve CYP2C9*2, CYP2C9*3 ve CYP2C19*2, CYP2C19*3 genlerinin polimorfik genotip sıklıklarının araştırıldığı bu vaka kontrol çalışmasında; kolorektal kanserli hastalar ve kontrol gurubu arasında anlamlı fark saptanamadı. (p 0.05). Kolorektal kanserli hastalarda beyaz toprağa maruz kalanların oranı anlamlı oranda (p 0.05) yüksek bulundu ve beyaz toprağın kolorektal kanser için bir risk faktörü olabileceği düşünüldü.Öğe Meme Kanserinde Prognostik Faktörler: Vakalarımızın Retrospektik Analizi(2010) Özkan, Suavi; Büyükdoğan, MuratKadınlarda meme kanseri akciğer ve kolorektal kanserlerden sonra 3. en sık ölüm nedenidir. Çalışmamızın amacı, Adana Numune Hastanesi Genel Cerrahi Kliniğinde Ocak 1997 – Aralık 2003 tarihleri arasında ameliyat edilen meme kanserli kadın hastaların retrospektif dosya kayıtlarının incelenmesinde, sağ kalım üzerinde etkili olan yaş, tümörün evresi, çapı, histolojik tipi, uygulanan ameliyat tipi, metastatik aksiller lenf nodlarının sayısı ile radyo/kemoterapi gibi prognostik faktörleri belirlemektir.Öğe The relationship between HLA antigens and blood groups(2011) Erikoğlu, Mehmet; Büyükdoğan, Murat; Cora, TülinAmaç: Son dönem organ yetmezliğinin en önemli tedavisi organ naklidir. Son yıllarda HLA uyumunun gerekliliği ile ilgili bazı tartışmalar olmasına rağmen böbrek naklinde HLA uyumu hala önemini korumaktadır. Bu çalışmadaki amacımız, Selçuk Üniversitesi Böbrek Nakli Ünitesi kadavradan organ bekleme listesine kayıtlı toplam 362 hastanın HLA antijenleri ile kan grupları arasında bir ilişki olup olmadığını araştırmaktır. Metod: Bu çalışmada Selçuk Üniversitesi Böbrek Nakli Ünitesi kadavradan organ bekleme listesindeki hastaların doku grupları Klas I (HLA-A/B/C) mikrolenfositotoksisite tekniğiyle, Klas II (HLA-DR) PCR-SSP (Polymerase Chain Reaction-Single Strand Polymorphism) tekniği ile belirlenmiş, kan grupları ise microplate aglutinasyon tekniği ile belirlenmiştir. Bulgular: Organ bekleme listesine kayıtlı toplam 362 hastanın 206’sı erkek(%57) 156’sı kadın (%43) idi. Hastalar kan gruplarına göre incelendiğinde 165’i (%45) A kan grubu, 118’i O grubu (%33), 54’ü B grubu(%15), 25’i AB grubu(%7) idi. Tüm kan gruplarında en fazla görülen doku grupları HLA- A grubunda HLA A2 antijenleri (%48), HLA- B grubunda HLA B35 antijenleri (%33), HLA- DR grubunda ise DRB11 antijenleri (%48) olarak tesbit edilmiştir. Sık görülen HLA grupları ile hastaların kan grupları karşılaştırıldıklarında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmemiştir (p 0.01). Sonuç: Bu çalışmada kan grupları ve HLA antigenleri arasında bir ilişki olup olmadığı arştırıldı, istatistiksel olarak herhangi bir ilişki tespit edilmedi.Öğe Travmada Enfeksiyon ve İmmünite Sorunu(2010) Büyükdoğan, MuratCerrahi alanında travmayı takiben oluşan immünolojik ve enfeksiyöz sorunlar henüz yeterince önem kazanmamıştır ve bu sorunlar cerrahlar tarafından ampirik olarak tedavi edilmektedir. Bu derlemede enfeksiyonun nedenleri, risk faktörleri, bulgu ve semptomları ile immünitenin rolü tartışılarak önleyici modaliteler ve proflaksi tanımlanmaya çalışılmıştır.