Yazar "Borazan, Ali" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bilateral Meme İnfiltrasyonu ve Sonrasında Santral Sinir Sistemi Relapsı Görülen Bir All Olgusu(2003) Borazan, Ali; Aksoy, Faruk; Ecirli, ŞamilAkut lenfoblastik lösemide (ALL) meme infiltrasyonu oldukça nadir görülmektedir. ALL'li genç bir bayan hastada bilateral meme infiltrasyonu olduğu belirlendi. Kemoterapi sonucunda tam remisyon sağlandı, fakat yedi ay sonra santral sinir sistemi (SSS) relapsı görüldü. Genç yaşta meme infiltrasyonu yapan bir ALL olgusunu sunarak literatür bilgileri eşliğinde değerlendirmeyi amaçladık.Öğe Clinical analysis of the our confirm of breast cancer of 307 cases of the between 1990 and 2000 years(2002) Borazan, Ali; Aksoy, Faruk; Ecirli, Şamil; Vatansev, CelalettinThe files of the 307 patients with breast cancer who were diagnosed and treated of the department of Internal Medicine and General Surgery, Medical faculty of the Selçuk University, in the between years january 1990 and june 2000 were reviewed retrospectively. The median age of the patients was 49.23±12.2 years, with the range of 18 and 90 years. The most frequently interval age was between 40-49 years. The most frequently symtom and physical examination was found in breast massed. Primary breast cancer in both breast was diagnosed in 307 women, 163 in the left breast first, and 142 in the right breast first, and 2 in the bilateral breast first. The most frequently stage were included in stage IIA (29.6%), and stage IIB (24.1%) clinical stage of diseases. The most frequently histologically examination was found in (92.2%) infiltratif ductal carcinoma. The multiple positive axillary nodes were found in 66.7% patients. Primary therapeutic options was included 76.5% surgical therapy, 19.5% systemic chemotherapy, and 4% radiotherapy. The estrogen reseptor was examinated 153 of the 307 patients and the positive estrogen reseptor was found in the 63 of the 153 patients. The chemotherapy was used after surgical therapy all patients and Tamoxifen was used reseptorpositive patients. 5-year survival rate of 122 patients was 62.3%.Öğe Gaucher Hastalığı (Olgu Sunumu)(2001) Aksoy, Faruk; Vatansev, Celalettin; Borazan, Ali; Bilgiçli, NesrinGaucher disease is a rarely seen autosomal recessive disorder associated with enzyme defect. Most commonly seen among Ashkenazian Jewish and its incidence in U.S.A is between 1110.000-20.0000. Our case is a female patient of 25 years old admitted with the diagnosis of hypersplenism. On investigating of Gaucher cells seen in the bone marrow, the diagnosis of Type I Gaucher disease is obtained. Splenectomy has been done. Hematological values returned to normal levels on the 5th. postoperative day. The case was presented because of its rarity and its clinical improvement after splenectomy.Öğe Hodgkin Lenfomalı Olgularımızın Klinik Özellikleri. 73 Olgunun Sonuçları(2002) Ecirli, Şamil; Borazan, Ali; Güney, İbrahim; Tek, Banu; Polat, HakkıBu çalışmada; Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ic Hastalıkları Anabilim Dah'nda Ocak 1993-Arahk 2000 tarihleri arasında teşhis ve tedavi edilen 73 Hodgkin hastalığı olgusunun dosyalan retrospektif olarak incelendi. Hastalann yaş ortalaması 39.9 16 (18-80) yıl idi. Erkek/kadın oram 1.5 bulundu. En sık başlangıç bölgesi. baş-boyun bölgesindeki lenf nodları idi (%80.8) Histolojik subtiplendirmede en sık karışık hücreli (%45.2) görülürken, nodüler sklerozis tip (%37.0) onu takip etti. B semptomları hastaların %78.1'inde vardı. Hastalann %84.9'u ileri evrelerde görüldü (evre 3 %26, evre 4 %58.9). Primer tedavi seçeneği olarak hastaların %76.7'sine sistemik kemoterapi uygulanırken, %12.3'üne radyoterapi ile birlikte kemoterapi ve %11'ine radyoterapi uygulandığı belirlendi. iki yıllık yaşam süresi 60 hastada %93 iken, 5yıllık yaşam süresi 27 hastada %74 olarak bulundu. Teşhis esnasında hastalığın evresinin yaşam süresi için önemli prognostik faktör olduğu görüldü.Öğe Malignite Kaynaklı Plevra Sıvılarında CEA, CA 15-3, CA 19-9, CA 125, CA 72-4 ve AFP Düzeyinin Tanısal Değeri(2001) Borazan, Ali; Bilgiçli, NesrinBu çalışma; 1998-1999 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı'nda yatırılarak tetkik edilen plevral efüzyonlu 81 olguda yapıldı. Olgularda plevral sıvı ve serum CEA, CA 15-3, CA 19-9, CA 125, CA 72-4, AFP düzeyleri araştırıldı. Hastalar malign ve benign hastalık grubu olmak üzere ikiye ayrıldı. Olgulardaki plevral efüzyonun 41'i çoğunluğu akciğer kanseri olmak üzere malignite kaynaklı, 40'ı ise benign nedenlere bağlı idi. Malign ve benign hastalık grubunda ortalama plevral sıvı CEA düzeyi sırasıyla 28.86 37.34 ng/mL, 1.42 0.93 ng/mL (p 0.001), CA 15-3 düzeyi 108.55 150.43 U/mL, 15.91 22.20 U/mL (p 0.001), CA 19-9 düzeyi 45.39 137.26 U/mL, 14.03 43.96 U/mL (p 0.05), CA 125 düzeyi 703.23 491.51 U/mL, 565.30 381.99 U/mL (p 0.05), AFP dü-. zeyi 1.58 1.39 ng/mL, 2.00 3.04 ng/mL (p 0.05), CA 72-4 düzeyi 11.14 23.83 U/mL, 0.67 1.51 U/mL (p 0.001) olarak bulundu. Sonuçta, malign ve benign plevral sıvıların ayırıcı tanısında, CEA (sensitivite %56.0, spesifite %95.0), CA 15-3 (sensitivite %53.6, spesifite %80.0), CA 72-4 (sensitivite %26, spesifite %95), CA 125 (sensitivite %65.8, spesifite %42.5).düzeyleri istatistiksel olarak anlamlı bulundu.Öğe Malignite Kaynaklı Plevra Sıvılarında Fibronektin Düzeyinin Tanısal Değeri(2001) Bilgiçli, Nesrin; Borazan, Ali; İmecik, OktayBu çalışma; 1998-1999 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı'nda yatırılarak tetkik edilen plevral efüzyonlu 70 olguda yapıldı. Olgularda plevral sıvı ve plazma fibronektin düzeyleri araştırıldı. Hastalar malign ve malign dışı hastalık grubu olmak üzere ikiye ayrıldı. Olgulardaki plevral efüzyonun 34'ü çoğunluğu akciğer kanseri olmak üzere malignite kaynaklı, 36'sı ise malignite dışı nedenlere bağlı idi. Malign ve malign dışı hastalık gruplarında ortalama plazma fibronektin düzeyi arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p 0.05). Ortalama plevral sıvı fibronektin seviyesinde de gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p 0.05). Sonuçta, malign ve malign dışı plevral efüzyonların ayırıcı tanısında fibronektin bir tümör belirleyicisi olarak uygun bulunmamış, mezotelyomalı hastalarda ise ortalama plevral sıvı fibronektin düzeyi diğer gruplardan istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulunmuştur (p 0.05).Öğe Memenin Primer Malign Lenfoması: Olgu Sunumu(1999) Tekin, Şakir; Avunduk, Mustafa Cihat; Borazan, Ali; Yavuz, Ayşe; Ecirli, Şamil; Güngör, SalimSağ memede kitle şikayeti ile S. Ü. T. F. Genel cerrahi polikliniğine başvuran 26 ve 33 yaşındaki iki hastaya eksizyonel biopsi uygulandı. Çıkartılan doku örneklerine S. Ü. T. F. Patoloji Anabilim dalında yapılan rutin Hemotoksilen Eosin ve immünhistokimyasal boyamalar sonucunda non-Hodgkin lenfoması tanısı konuldu. Tüm vücût taramaları sonucunda lenfomanın sadece memeyi tuttuğu belirlendi. Böylelikle memenin primer lenfoması olduğuna karar verildi. Nadir görülmesi nedeniyle ilginç bulunan bu iki vaka klinik ve patolojik özellikleri ile tartışıldı.Öğe Pansitopeni Tespit Ettiğimiz 198 Erişkin Olgunun Klinik Değerlendirilmesi(2002) Ecirli, Şamil; Borazan, Ali; Polat, HakkıAmaç: Pansitopeni; hemoglobin seviyesinin kadınlarda 11.5 g/dL, erkeklerde 12 g/dL'nin altındaki anemi, lökosit sayısının 4 x 10 9/ L'nin altında olan lökopeni ve trombosit sayısının 150 x 10 9/L'nin altındaki trombositopenin birlikte olmasıdır. Biyolojileri ve prognozları oldukça farklı olabilmektedir. Yöntem: Bu çalışmada; Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi iç Hastalıkları Servisi'nde Ocak 1996-Aralık 2000 tarihleri arasında teşhis ve tedavi edilen 198 erişkin pansitopeni olgusunun dosyaları retrospektif olarak incelendi. Bulgular: En sık erişkin pansitopeni nedeni olarak hipersplenizm (%23.2) tespit edildi ve onu megaloblastik anemi (%22.2) ve aplastik anemi (%13.7) takip etti. Kemik iliği aspirasyonu 159 (%80.3) olguda normo veya hiperselüler idi. Yorum: Sonuç olarak, pansitopenili hastaların tanısında fizik muayene ve periferik yaymanın önemli olduğu görüldü.Öğe Sağ Kol Başlangıçlı ve Cilt Tutulumlu Hızlı Seyirli Bir Non-Hodgkin Lenfoma Vakası(2001) Ecirli, Şamil; Borazan, Ali; Polat, Hakkı; Yeksan, MehdiAmaç: Primer ekstranodal lenfomamn iskelet kaslarından başlangıcı nadirdir. Biz primer olarak iskelet kas başlangıçlı ve deri tutulumlu bir lenfoma vakası tanımladık. Literatürü gözden geçirmeyi amaçladık. Olgu sunumu: 75 yaşında erkek hasta. Hasta sağ kol başlangıçlı ve cilt tutulumlu hızlı seyirli bir non-Hodgkin lenfoma vakası idi. Histolojisi agresif büyük B hücreli lenfoma idi. Sonuç: Yumuşak doku lenfomaları malign tümörlerin diğer tiplerinden ayrılmalıdır.