Yazar "Cora, Tülin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Association of the Polymorphisms of Vitamin D Receptor and Aggrecan Genes With Degenerative Disc Disease(Mary Ann Liebert Inc, 2010) Eser, Betül; Cora, Tülin; Eser, Olcay; Kalkan, Erdal; Haktanır, Alpay; Erdoğan, Müjgan O.; Solak, MustafaThe aim of this study was to investigate the association between the polymorphisms of the vitamin D receptor (VDR) and aggrecan genes and degenerative disc disease in young Turkish patients. Aggrecan and VDR proteins are the main components of bone and cartilage. In our study, the polymorphisms of the VDR and aggrecan genes were investigated in a total of 300 individuals regarding disc degeneration and herniation. An association was found in the patients having VDR gene TT, Tt, FF, and Ff genotypes with the protrusion type of disc herniation, whereas the patients having tt and ff genotypes were associated with extrusion/sequestration types of the disease. Also, an association was observed between TT and FF genotypes of the VDR gene and mild forms of disc degeneration; and tt, ff, and Ff genotypes and severe forms of the disease. There was also an association between shorter, normal, and longer alleles of the aggrecan gene and a protrusion type of disc herniation. An association was found between short alleles and multilevel and severe disc degeneration, as well as normal and long alleles and mild disc degeneration. This study revealed that the polymorphisms of the VDR and aggrecan genes are associated with disc degeneration and herniation.Öğe Incidence of micronucleus in primary immunodeficiency diseases: Detection by micronucleus and FISH techniques(2009) Reisli, İsmail; Cora, Tülin; Acar, Hasan; Köksal, YavuzGiriş: Mikronükleus (MN) değerlendirmesi, kromozom hasarı ve instabilitesini tanımlamada kullanılan yararlı ve hızlı bir tarama testi olarak kabul edilmektedir. Bu çalışmanın amacı primer immünyetmezlikli hastalarda MN oluşumunu, MN yöntemi ve floresan in situ hibridizasyon (FISH) tekniğini kullanarak değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 15 immünyetmezlikli hasta (5 ataksi telenjiektazi, 5 yaygın değişken immünyetmezlik, 3 ağır kombine immünyetmezlik ve 2 agammaglobulinemi) ile yaşları uygun 15 sağlıklı çocuk kontrol grubu olarak alındı. Bulgular: Primer immünyetmezlikli hastaların sitoklasin-B ile kültüre edilen periferik kan lenfositlerindeki MN oluşumu, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında önemli derecede yüksek bulundu (p 0.05). Hücresel ve hümoral immünyetmezlikli hastaların MN oluşumları benzer olmasına rağmen, bir sentromerli MN oluşumu hücresel immünyetmezlikli hastalarda daha fazlaydı (p 0.05). Sonuç: Sonuç olarak primer immünyetmezlikli hastalardaki artmış MN oluşumu ve sentromer pozitifliği, bu hastalardaki kromozomal instabilite ile uyumlu olabilir ve bu hastaların izlemine katkıda bulunabilir.Öğe The relationship between HLA antigens and blood groups(2011) Erikoğlu, Mehmet; Büyükdoğan, Murat; Cora, TülinAmaç: Son dönem organ yetmezliğinin en önemli tedavisi organ naklidir. Son yıllarda HLA uyumunun gerekliliği ile ilgili bazı tartışmalar olmasına rağmen böbrek naklinde HLA uyumu hala önemini korumaktadır. Bu çalışmadaki amacımız, Selçuk Üniversitesi Böbrek Nakli Ünitesi kadavradan organ bekleme listesine kayıtlı toplam 362 hastanın HLA antijenleri ile kan grupları arasında bir ilişki olup olmadığını araştırmaktır. Metod: Bu çalışmada Selçuk Üniversitesi Böbrek Nakli Ünitesi kadavradan organ bekleme listesindeki hastaların doku grupları Klas I (HLA-A/B/C) mikrolenfositotoksisite tekniğiyle, Klas II (HLA-DR) PCR-SSP (Polymerase Chain Reaction-Single Strand Polymorphism) tekniği ile belirlenmiş, kan grupları ise microplate aglutinasyon tekniği ile belirlenmiştir. Bulgular: Organ bekleme listesine kayıtlı toplam 362 hastanın 206’sı erkek(%57) 156’sı kadın (%43) idi. Hastalar kan gruplarına göre incelendiğinde 165’i (%45) A kan grubu, 118’i O grubu (%33), 54’ü B grubu(%15), 25’i AB grubu(%7) idi. Tüm kan gruplarında en fazla görülen doku grupları HLA- A grubunda HLA A2 antijenleri (%48), HLA- B grubunda HLA B35 antijenleri (%33), HLA- DR grubunda ise DRB11 antijenleri (%48) olarak tesbit edilmiştir. Sık görülen HLA grupları ile hastaların kan grupları karşılaştırıldıklarında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmemiştir (p 0.01). Sonuç: Bu çalışmada kan grupları ve HLA antigenleri arasında bir ilişki olup olmadığı arştırıldı, istatistiksel olarak herhangi bir ilişki tespit edilmedi.