Yazar "Güler, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anöstrüs Dönemi?nde Progestagen (MAP), PMSG ve GnRH ile Senkroni?ze Edi?len Koyunlarda Radyoi?mmunoassay (RIA) Yöntemi? ile Erken Gebeli?k Tanısı Üzeri?nde Çalışma(Selçuk Üniversitesi, 1988 Ocak) Alaçam, Erol; Dinç, D. Ali; Güler, Mehmet; Eröz, Saffet; Sezer, A. NuriIn this study early pregnancy diagnosis rate was determined in ewes that previously synchronised by MAP, PMSG and GnRH and bred naturally in late anestrous season. Fourty Merino ewes, 5 years old, were used as materials. Jugular blood samples were collected on 15 th, 16 th and 17 th days, after breedings. Samples were santrifuged in 2000 rpm and plasmas were stored at -20°C until assay procedures. For the early pregnancy diagnosis, plasma progesterone and oestradiol 17 B levels were determined by RIA method. For this purpose, Mini assay type Gamma counter and 1251 Progesterone and Oestradiol 17 B assay kits were used. Laboratory results were controlled with lambing results. As a conclusion, the high rate of correct diagnosis were obtained in pregnant and nonpregnant ewes, 84.62 % and 85.72 % respectively. While progesterone values were useful for early diagnosis, oestradiol values were not clear enough to decide the diagnosis.Öğe Bazı yerli koyun ırklarında süperovulasyon cevaplarının değerlendirilmesi(Selçuk Ünivesitesi Veterinerlik Fakültesi, 2012) Köse, Ayşe Merve; Çizmeci, Sakine Ülküm; Tur, İrfan; Güler, MehmetAmaç: Sunulan çalışmada bazı yerli koyun ırklarında süperovulasyon uygulamasının karşılaştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmanın materyalini Dağlıç (19), Herik (27) ve Norduz (30) ırkı koyunlar oluşturdu. Aşım sezonundaki koyunlara 12 gün süreyle progesteron emdirilmiş intravaginal sünger yerleştirildi ve azalan dozlarda FSH uygulandı. Süngerin çıkartılmasından sonra östrustaki koyunlar fertil koçlarla çiftleştirildi ve 750 IU hCG uygulandı. Çiftleşmeyi izleyen 7. günde laparatomi yoluyla oviduct yıkaması yapıldı. Bulgular: Dağlıça’ta %57.9, Herik’te %78 ve Norduz’da %80 oranında süperstimülasyon, Dağlıça’ta %63, Herik’te %66 ve Norduz’da %76 oranında süperovulasyon belirlendi. Ortalama korpus luteum ve embriyo sayıları Dağlıç’ta 7.71 ile 4.29, Herik’te 9.30 ile 3.00 ve Norduz’da 10.3 ile 3.33 olarak tespit edildi. Minimum fertilizasyon ve geri kazanım oranları sırasıyla Dağlıç için %55 ile %68, Herik için %32 ile %63 ve Norduz için %32 ile %62 olarak belirlendi. Araştırılan parametrelerde türler arasında istatistiki fark alınmadı (p>0.05). Öneri: Uygulanan süperovulasyon tekniğinin incelenen her üç koyun türünde de aynı derecede etkili olduğu ifade edilebilirÖğe Düvelerde Deği?şi?k Yollardan ve Farklı Dozda Veri?len Luprosti?ol'ün Luteoli?ti?k Etki?si? ve Gebeli?k Oranının Araştırılması(Selçuk Üniversitesi, 1993) Güler, Mehmet; Dinç, D. Ali; Semacan, Ahmet; Aksoy, Melih; Işık, Kürşat; Erdem, HüseyinBu çalışmada farklı yollardan düşük dozda PGF2a uygulanarak luteolitik etkisi ve bunu takiben elde edilen gebelik oranı araştırıldı Tubüler genital organlarında herhangi bir bozukluk olmayan ve ovaryumları aktivite gösteren 2-3 yaşında 15 baş İsviçre Esmeri düve, senkronize edildikten sonra (15 mg Luprostiol IM) rastgele 3 gruba ayrılarak, 1. gruba (IM) bir prostaglandin Fu analoğu olan Luprostiol 15 mg Intramüsküler, 2 gruba (IVSM) 3.75 mg intravulva-submukozal ve 3. gruba (IO) 0 75 mg intraovarian yoldan enjekte edildi. Enjeksiyondan hemen önce ve bunu takibeden 5 gün süreyle jugular kan örnekleri toplanarak plazma progesteron miktarı belirlendi Östrüsün diş belirtilerinin gözlenmesi ve plazma progesteron miktarı belirlenerek yapılan değerlendirme sonucuna göre, her üç gruptan birer hayvanda luteolizis oluşmadı. IM ve 10 prostaglandin uygulanan grupta geriye kalan hayvanların tümünde (4 hayvan) luteolizis oluştu, IVSM prostaglandin verilen grupta 4 hayvandan 2'sinde (@) luteolizis oluşurken kalan 2'sinde (@) luteolizis'te gecikme gözlendi. Plazma progesteron miktarı 1. ve 3. gruptaki hayvanlarda ilaç uygulamasından sonraki 24 saatte 1 ng/mi'nin altına düşerken 2 grupta bunlara nazaran daha yüksek se- viyede kaldı. Östrüsün diş belirtilerine dayanılarak yapılan tesbitte, IM ve IVSM gruplarda östrüslerin 49-72 saatler arasına yoğunlaştığı gözlenmesine karşılık, lo grupda diğer iki gruba nazaran daha erken dönemde oluştu (24-36 saatler arasında). Östrüs belirtilerine göre bu sürenin ikinci yarısında sun'i tohumlama uygulanan hayvanlarda gebelik oranı ise 10 grupta en yüksek olarak bulundu (%100)Öğe Effect of PRID applications and cloprostenol injections on various fertility parameters in dairy cows [Sütçü Ineklerde PRID ve Cloprostenol Uygulamalarinin Çeşitli Fertilite Parametrelerine Etkisi](1996) Alaçam, Erol; Tekeli, Tevfik; Dinç, D. Ali; Güler, Mehmet; Işık, KürşatThis study was designed to determine the fertility parameters in dairy cows after timed insemination and simultaneous treatment with PRID or cloprostenol. Treatments commenced days 40 and 52 post partum. A total of 36 cows was randomly assigned to three groups. Cows in the each group were treated either with progesterone releasing intravaginal device (PRID) for 12 days, or two injections of 500 mcg cloprostenol at interval of 11 days, or left as controls. Cows in treatment groups were inseminated 60. and 72. hours after the end of treatments and in spontane estrous of controls. The events of first and following two inseminations were discussed. In the groups of PRID, cloprostenol and controls: pregnancy rates were 41.6, 66.6 and 50.0%, durations of calving-conception 91.4±8.4, 68.1±5.3 and 93.5±10.4 days, and inseminations per conception were 2.2, 1.2 and 1.6 respectively. Looking the more advantageous results of cloprostenol group, the injections of prostaglandin F2 alpha analoques 11 days apart is better of choise procedure in the planning of fertility programmes for dairy herds.Öğe Evaluation of the factors that affect the pregnancy rates during embryo transfer in beef heifers(WILEY, 2019) Alkan, Hasan; Karaşahin, Tahir; Dursun, Şükrü; Satılmış, Fatma; Erdem, Hüseyin; Güler, MehmetThe aim of this study was to evaluate the effects of the transfer side, transfer location, cervix transfer score, type and diameter of corpus luteum (CL) during embryo transfer on pregnancy rates in beef heifers. Progesterone-based synchronization and superovulation protocol were applied to Simmental cows used as donors (n = 168). Uterine flushings were performed on day 7 following artificial insemination. Obtained Code I (excellent or good) and II (fair) quality embryos were transferred to recipient beef heifers (n = 561). During embryo transfer, side of transfer (right or left), transfer location (the cranial or middle third of uterine horn), cervix transfer score (easy, moderate or difficult) and type (CLa, CLb and CLc) and diameter of CL were determined. Pregnancy rates following the transfer of Code I and II embryos were 44.66% and 33.07%, respectively (p < .05). The rates of pregnancy after transfers to the right and left uterine horn were 37% and 42.2%, respectively (p > .05). The pregnancy rates were 41.2%, 34.9% and 30.3% for cervix transfer scores as easy, moderate and difficult, respectively (p > .05). Pregnancy rates after transfer to the cranial third and middle third were 41.06% and 29.67%, respectively (p < .05). According to types of CL, pregnancy rates were 31.7%, 40.4% and 45.3% for CLa, CLb and CLc, respectively (p < .05). Moreover, it was found that as the CL diameter increased, the pregnancy rates increased. As a result, it was concluded that there was no effect of side of transfer and cervix transfer score, but embryo quality, transfer location, type and diameter of CL had significant effects on the pregnancy rate during embryo transfer in beef heifers.Öğe Fare Ovumlarının In Vitro Fertilizasyonu Üzeri?nde Çalışmalar(Selçuk Üniversitesi, 1990 Ocak) Tekeli, Tevfik; Güler, Mehmet; Aksoy, MelihThe aim of this study was to test the recommended techniques of in vitro fertilization in mice as an experimental animal. Adult female mice of Swiss albino strain were superovulated by intraperitonal Injection of PMSG and HCG 48 hours apart. They were killed 16 hours after injection of HCG and their eggs were recovered under warm oil in a plastic dish containing 0.4 ml of incubation medium. Sperms recovered from cauda epididymis of adult males of the same strain were suspended in a medium and incubated at 37 deg C under % 5 CO? in air for 1.5-2 hours before they were used for insemination. The incubation medium was THY me- dium containing glucose, sodium pyruvate, bovine albumin and antibiotics. At the time of insemination, a drop of sperm suspension (10-20 ?l) was added to the medium containing egg clot. Eggs and sperms were incubated in incubation medium for 6 hours. In the first group, fertilized eggs were left into the same medium. In the second group they were transferred to the development medium (Modified Whitten's) without sodium lactate and incubated until they were examined under stereomicroscope. As a conclusion, in this study fertilized eggs and 2-cell stage embryos were obtained but further stage of embryos (morulae, blastocyst) couldn't be reached.Öğe In vivo elde edilen Saanen keçisi embriyolarının yavaş dondurulması üzerine farklı kriyoprotektanların etkisinin karşılaştırılması(2018) Çizmeci, Sakine Ülküm; Güler, Mehmet; Kaymaz, MustafaBu çalışmada farklı kriyoprotektanların, yavaş dondurma yöntemi ile dondurulup çözdürülmüş Saanen keçisi embriyolarının canlılığı üzerine etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın hayvan materyalini 15 baş Saanen ırkı keçi ve 3 baş teke oluşturdu. Keçilere siklusun dönemi gözetilmeksizin 12 gün süreyle fluorogeston asetat (20 mg) emdirilmiş intravaginal sünger yerleştirildi. Sünger uygulamasının 9. gününden itibaren 3 gün süreyle 12 saat arayla azalan dozlarda folikül uyarıcı hormon (FSH) (5050; 30-30; 20-20 mg) kas içi yolla enjekte edildi. Sünger çıkarıldıktan 24 saat sonra doğal aşım yaptırıldı. İlk aşımdan sonraki 7. gün laparatomik uterus yıkaması yapılarak embriyolar elde edildi. Toplanan embriyolar 3 farklı kriyoprotektan [etilen glikol (EG), gliserol ve dimetil sulfoksit (DMSO)] kullanılarak yavaş dondurma yöntemiyle donduruldu. Çözdürülen embriyolar 38.5 ºC'de %5 CO2'de inkübasyona bırakıldı ve 24, 48 ve 72. saatlerde canlılık muayeneleri yapıldı. Çalışmada süperovulasyon cevabı (4 Cl) %93.3, embriyo toplama oranı %72.3, transfer edilebilir embriyo oranı ise %58 olarak belirlendi. Dondurulup çözdürülen embriyoların 24, 48 ve 72. saatlerdeki canlılık oranları EG'de %64.86; %56.76; %54.05, gliserolde %54.55; %45.45; %36.36, DMSO da ise %46.88; %40.63; %28.13 olarak belirlendi. Embriyoların 72. saate ulaşmalarında EG ile dondurulanların gliserol ve DMSO ile dondurulanlardan istatistiki olarak daha iyi olduğu tespit edildi (P0.05). Saatlere göre blastosistlerin yaşama oranları EG'de %76; %64; %60, gliserolde %54.6; %45.5; %36.4 ve DMSO'da %42.1; %36.8; %21.1 olarak belirlendi ve 72. saatte EG ve DMSO arasında farkın önemli olduğu görüldü (P0.05). Yapılan çalışma sonucunda çözdürme sonrası 24, 48 ve 72. saatlerdeki canlılık oranları EG ile dondurulan embriyolarda diğer kriyoprotektanlarla dondurulanlardan daha yüksek olduğu belirlendiÖğe İneklerde İnfertilite Nedeni Olan Genital Organ Bozuklukları Üzerinde Postmortem Çalışma(Selçuk Üniversitesi, 1987 Ocak) Dinç, Dursun Ali; Güler, MehmetA total of 1695 bovine reproductive tracts immediately obtained from the slaughtered animals in Konya Meat Combine was examined macroscopically. Of these, 420 cows (24.78 %) were found to be pregnant, 1275 cows (75.22 %) were nonpregnant. 238 pregnancy cases (56.66%) have taken place in the right horn of uterus, 182 cases (43.34 %) were in the left side. Some minor pathological lesions were observed in 5 cases (0.30%) of the pregnant cows as well as in 108 cases (6.37%) of the nonpregnant ones. The most frequently identified lesions were the follicular cysts (2.90 %) in the genital organs. These abnormalities were more frequent in the winter season. Tuberculosic lesions of the genital organs were recorded in a rate of 0.35 %. Although, in one case, the hidrosalpinx and severe ova - bursal adhesions in the right ovarium were present, a 30-35 day old foetus was seen in the left horn of uterus. Beyond that, two 5 months old mummified foetus and a twin pregnancy were encountered.Öğe İşveren Markasının İnsan Kaynakları Süreçleri Üzerine Etkileri(Selçuk Üniversitesi, 2019) Güler, MehmetKüreselleşme sürecinin etkilerinin arttığı işgücü piyasalarında, şirketler için büyük önem arz eden konuların başında gelen İnsan Kaynakları Yönetimi; şirketin gelecek hedeflerine ulaşabilmesi, şirket verimliliğinin sağlanması ve artırılması için ihtiyaç duyulan, gelecekte ihtiyaç duyulabilecek insan kaynağının işe alınması, eğitilmesi, kariyerinin planlanması ve geliştirilmesi faaliyetlerini ifade etmektedir. Günümüz rekabet koşullarında işletmelerin hayatına devam edebilmesi, insan gücünün niteliği ile doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, doğru insanın bulunması ve seçilmesi süreciyle başlayan ve yönetilmesi süreciyle devam eden insan kaynakları yönetim fonksiyonu işletmelerin vazgeçilmezi haline gelmektedir. Diğer taraftan, insan unsurunun da sürekli değiştiği ve geliştiği dikkate alındığında, İKY fonksiyonlarının da sürekli gelişim, değişim ve etkileşim sürecinde olacağı açıktır. Günümüzde nitelik düzeyi yüksek işgücünün tercihi marka değeri yüksek (işveren markası) olan işletmeler olduğu dikkate alındığında nitelikli insan kaynağının kazandırılmasını ve elde tutulmasını sağlayacak işveren markasının oluşturulması gerekmektedir. İşveren markası yönetimi, işletmelerin rakiplerinden farklılaşmasına odaklanması sürecinde sadece mal ve hizmet farklılığı yaratarak değil, mevcut çalışanların ve potansiyel işgücünün beklentileri ve ihtiyaçlarını dikkate alarak oluşturulan örgüt kültürü ve insan kaynakları faaliyetleri açısından yönetme biçimidir. İşveren markası yönetiminin gerçekleştirilmesi, işletmelerde işgücü devrini de azaltmaktadır. Bu bağlamda, insan kaynakları yönetim süreci ve işveren markası ilişkisi önem kazanmaktadır. İşveren markası yönetim modelinin süreçleri ile insan kaynakları yönetim sürecinin etkileşimi işletmenin nitelikli insan kaynağını bulma ve seçme sürecinden yönetme sürecine kadar tüm fonksiyonlarında katkısı olacağı ifade edilmektedir. İşveren markasının bileşenleri incelendiğinde, mevcut çalışanlara karşı sorumluluklar, potansiyel adayların işyerine kazandırılma misyonu, iş-özel hayat dengesi, kurum kültürü, kurum/ürün markası, çalışma ortamı ve yan haklar olduğu görülmektedir. İşveren markası ve insan kaynakları yönetimi yönetim süreçlerinin bileşenleri açısından büyük benzeşme göstermektedir. Bu nedenle bu iki yönetim yaklaşımın etkileşim içerisinde olması gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı, işveren markasının sürecinin işletmeler açısından önemini ortaya koyarak, nitelikli personelin kazandırılması ve elde tutulması sürecinde insan kaynakları yönetim fonksiyonları ile ilişkisini incelemektir. Bu kapsamda, işveren markası uygulamalarının insan kaynakları yönetim süreçleri ile doğrudan ilişkisi anlatılacaktır.Öğe Koyunlarda Ultrases ile Gebeli?k Tanısı Üzeri?nde Çalışmalar(Selçuk Üniversitesi, 1988 Ocak) Dinç, D. Ali; Güler, MehmetPregnancy diagnosis was carried out on 43 Merino ewes. by means of Doppler-mode ultrasound (Preg-tone) after 35, 60, 75, 90, 105 and 120 th days of AI. In the first examinations (35 th days) of the animals they were restrained in dorsal recumbency and transducer probe was placed on the hairless area of the ventral abdominal wall just in front of the udder. In the further examinations, ewes were restrained in the standing position and the transducer probe was applied to the hairless region of the skin which lie ventro medially to the precrural skin fold just below the right flank. Results were compared with lambing records. Accuracy rates for pregnant ewes on 35, 60, 75, 80 105 and 120 th days were 14, 33, 56, 77, 95, and 100% respectively.Öğe Occurrence and Radiological-Diagnosis of Teat Alterations in Dairy-Cows(M H SCHAPER GMBH CO KG, 1990) Alaçam, Erol; Dinç, D. Ali; Güler, Mehmet; Elma, E.The aim of this study was to investigate the incidence of different teat lesions in cows that cause obstruction of milk flow. 18,400 teats were palpated in Konya slaughterhouse. From these 1000 hard milking or obstructed teats were found (5,4 %). Based on the radiographical results, distal 1/3, proximal 2/3, complete teat lesions and congenital obstructions were found in 70.1, 16.6 and 0.7 % respectively.Öğe Sığırlarda Kan Üre-Nitrojen Düzeyi̇ni̇n Gebeli̇k Oranı Üzeri̇ne Etki̇si̇ni̇n Araştırılması(Selçuk Üniversitesi, 2004 Ocak) Aydın, İbrahim; Güler, MehmetBu çalışmada, sağırlarda kan üre-nitrojen düzeyinin gebelik oranı üzerine etkisinin araştiniması amaçlandı. Araştırmada materyal olarak 63 adet Isviçre Esmeri inka inek kullanildi. Inelder 21'er başlık 3 gruba aynidh. Gruplar, farkdi ham protein oranina sahip izoenerjik rasyonlarla bir sildus boyunca bireysel olarak beslendi. Çalışma gruplarına yedirilen total rasyonun kuru madde bazında ham protein oranı 1., 2. ve 3. gruplar için sırasıyla %14.8, %16.7 ve %18.6 olarak belirlendi. Çalışma grup. lanına alınan hayvanlanın siduslan senkronize edildi ve östrusa gelen hayvanlar tohumlandı. Tohumlama yapılan hayvanların östrus günündeki uterus pH'si ve östrus gününden siklusun 11. gününe kadarki Plazma Ore-nitrojen (PUN) konsantrasyonlan belirlendi. Hayvanlann gebelik durumlan tohumlama sonrası 30-35. günlerde yapılan ultrasonografik muayenelerle belirlendi. Östrus gösterme oranlan bakımından gruplar arasında herhangi bir farklılık gözlenmedi (p>0.05). Farklı ham protein oranlanna sahip rasyonlarla beslenen ineklerin ortalama PUN konsantrasyonlan (1., 2 ve 3. gruplar için sırasıyla, 10.70+0.99. 17.38+1.20 ve 24.26+2.36 mg/d) arasında önemli bir fark olduğu belirlendi (p<0.001). Hayvanlann tükettikderi ham protein mik tan arttıkça, PUN konsantrasyonlanında artış olduğu görüldü. Bununla birlikte fark ham protein oranlarına sahip rasyonlarla beslenen ineklerin östrus günündeki uterus pH değerleri (1., 2. ve 3. gruplar için sırasıyla 6.85±0.03. 6.7410.07 ve 6.6510.06) arasında önemli bir fark olduğu belirlendi (p< 0.001). Yüksek PUN konsantrasyonlarının, östrus günündeki uterus pH'sini azalt tiği gözlendi. Elde edilen gebelik oranian 1. grupta %80, 2. grupta %63.16 ve 3. grupta %30 olarak belirlendi. Sonuç olarak; se gırlarda tüketilen ham protein oranı arttıkça PUN konsantrasyonlannin yükseldiği, aynı zamanda östrus günü uterus pH'sinin azaldığı, PUN konsantrasyonlar ile gebelik oranian arasında negatif bir korelasyon olduğu ve İsviçre Esmeri sığırlarda 20 mgdi'nin üzerindeki PUN konsantrasyonlarının azalan gebelik oranlan ile ilişkil olduğu belirlendi.Öğe Sığırlarda kan üre-nitrojen düzeyinin gebelik oranı üzerine etkisinin araştırılması(2004) Aydın, İbrahim; Güler, MehmetBu çalışmada, sığırlarda kan üre-nitrojen düzeyinin gebelik oranı üzerine etkisinin araştırılması amaçlandı. Araştırmada materyal olarak 63 adet İsviçre Esmeri ırkı inek kullanıldı. İnekler 21 !er başlık 3 gruba ayrıldı. Gruplar, farklı ham protein oranına sahip izoenerjik rasyonlarla bir siklus boyunca bireysel olarak beslendi. Çalışma gruplarına yedirilen total rasyonun kuru madde bazında ham protein oranı 1., 2. ve 3. gruplar için sırasıyla %14.8, %16.7 ve %18.6 olarak belirlendi. Çalışma gruplarına alınan hayvanların siklusları senkronize edildi ve östrusa gelen hayvanlar tohumlandı. Tohumlama yapılan hayvanların östrus günündeki uterus pH'sı ve östrus gününden siklusun 11. gününe kadarki Plazma üre-nitrojen (PUN) konsantrasyonları belirlendi. Hayvanların gebelik durumları tohumlama sonrası 30-35. günlerde yapılan ultrasonografik muayenelerle belirlendi. Östrus gösterme oranları bakımından gruplar arasında herhangi bir farklılık gözlenmedi (p0.05). Farklı ham protein oranlarına sahip rasyonlarla beslenen ineklerin ortalama PUN konsantrasyonları (1., 2. ve 3. gruplar için sırasıyla, 1Q.700.99, 17.381.20 ve 24.262.36 mg/dl) arasında önemli bir fark olduğu belirlendi (p0.001). Hayvanların tükettikleri ham protein miktarı arttıkça, PUN konsantrasyonlarında artış olduğu görüldü. Bununla birlikte farklı ham protein oranlarına sahip rasyonlarla beslenen ineklerin östrus günündeki uterus pH değerleri (1., 2. ve 3. gruplar için sırasıyla 6.850.03, 6.740.07 ve 6.650.08) arasında önemli bir fark olduğu belirlendi (p 0.001). Yüksek PUN konsantrasyonlarının, östrus günündeki uterus pH'sını azalttığı gözlendi. Elde edilen gebelik oranları 1. grupta %80,2. grupta %63.16 ve 3. grupta %30 olarak belirlendi. Sonuç olarak; sığırlarda tüketilen ham protein oranı arttıkça PUN konsantrasyonlarının yükseldiği, aynı zamanda östrus günü uterus pH'sının azaldığı, PUN konsantrasyonları ile gebelik oranları arasında negatif bir korelasyon olduğu ve İsviçre Esmeri sığırlarda 20 mg/ dl'nin üzerindeki PUN konsantrasyonlarının azalan gebelik oranları ile ilişkili olduğu belirlendi.Öğe Sığırlarda oosit eldesi ve farklı kalitedeki oositlerin maturasyon oranlarının karşılaştırılması(Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi, 2021) Satılmış, Fatma; Güler, MehmetAmaç: Sunulan çalışmanın amacı; in vitro embriyo üretimi amacıyla mezbahadan temin edilen sığır ovaryumlarından elde edilen oosit sayı ve kalitesinin belirlenmesi ve farklı kalitedeki oositlerin maturasyon oranı arasındaki ilişkinin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Bu amaçla 370 ovaryum 100.000 IU penicilinstreptomisin içeren %0,9 izotonik sodyum klorür içerisinde 2-4 saatte laboratuvara getirildi. Ovaryumların 40 tanesi kistve adezyon sebebiyle çalışmada kullanılmadı. Geriye kalan 330 ovaryumdan aspirasyon yöntemiyle 1894 adet oosit elde edildi. Elde edilen oositlerin kalitesi sitoplazma yoğunluğu ve oosit çevresindeki kumulus hücrelerinin dağılımına göre A, B, C ve D kalite olarak değerlendirildi. Bunların A ve B kalite olan 1384 adeti ticari bir maturasyon medyumu ile (BO-IVM, Bioscience, UK) 38,8°C’de %5,5 CO2’li ortamda atmosferik O2 ile 24 saat maturasyona bırakıldı. Bulgular: Aspirasyon yöntemiyle 800 adet A, 584 adet B, 450 adet C ve 60 adet D kalite olmak üzere toplam 1894 adet oosit elde edildi. Ovaryum başına ise 2,42 adet A, 1,76 adet B, 1,36 adet C ve 0,18 adet D kalite oosit düştüğü tespit edildi. Maturasyon için sadece A ve B kalitede olan oositler kullanıldı. Bunların maturasyon oranları değerlendirildiğinde A kalite oositlerde %90,3 ve B kalite oositlerde ise %83,3 olarak belirlendi(p?0,01). Çalışmanın toplam maturasyon oranı ise %87,4 olarak tespit edildi. Öneri: Sonuç olarak maturasyon oranlarının oosit kalitesine göre değiştiği ve kalitenin düşmesi ile maturasyon oranlarının azaldığı tespit edilmiştir. Bu nedenle maturasyon öncesi oosit kalitesinin de- ğerlendirilmesinin gerekli olduğu kanısına varılmıştır.