Yazar "Güney, Önder" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Arachnoid cyst within the fourth ventricle: a case report(ELSEVIER SCIENCE BV, 2003) Acar, Osman; Kocaoğulları, Yalçın; Güney, ÖnderThe authors report a case of fourth ventricular arachnoid cyst that presented clinically with the criteria of normal pressure hydrocephalus. Only a few cases of intraventricular arachnoid cyst have been recorded in the literature. In our case, a posterior approach was used via a midline suboccipital craniectomy and the cyst was excised. (C) 2002 Published by Elsevier Science B.V.Öğe Beyin Tümörlerinin Cerrahi Eksizyonu Sırasında Elektrokortikografinin Kullanımı(2003) Üstün, Mehmet Erkan; Güney, Önder; Genç, Bülent Oğuz; İlhan, Nurhan; Özkal, ErtuğAmaç: Beyin tümörlü hastalarda elektroensefalografi (EEG) ve elektrokortikografinin (ECoG), preoperatif nöbetlerin insidansı ile ilişkisini araştırmayı amaçladık. Yöntem: Bu çalışmamızda glial tümör görünümü olan 11 olguda operasyon öncesi ve sonrası EEG ve operasyon esnasında eksizyon öncesi ve sonrası kraniotomi alanından ECoG kayıtları alındı. Bulgular: Operasyon öncesi epileptik nöbet anamnezi olmayanların aksine epileptik nöbet anamnezi olan hastaların % 80'inin pre- ve postoperatif EEG'lerinde epileptik aktivite (EA) mevcuttu ve ECoG'lerinde de sadece tümöre yakın değil, uzak alanlarda da EA vardı. Sonuç: Bulgularımız daha önceki yayınların aksine tümörün çıkarılmasının EEG ve ECoG'deki EA'yi ortadan kaldırmadığını ve epileptik atak öyküsü olan hastaların EEG ve EcoG'lerinin epileptik nöbet hikayesi olmayanlardan farklı olduğunu göstermiştir.Öğe Büyük Jüvenil Nazofaringeal Angiofibromaların Tedavisi(1995) Uyar, Yavuz; Erongun, Uğur; Karaköse, Serdar; Cenik, Ziya; Özer, Bedri; Kocaoğullar, Yalçın; Sağlam, Kaan; Güney, ÖnderJuvenil Nazofaringeal Angiofıbromalar, adölesan dönemi erkek çocuklarında sık görülen benign bir tümördür. Ancak kafa kaidesinde çeşitliforaminalar vefıssürler yoluyla yayıldıklarından tedavileri bir problem teşkil eder. Bu özellikteki 4 olgumuzun semptomları, tümörün yaygınlığı, uyguladığımız yöntemler ve kompUkasyonlan sunulmuş olup, literatür gözden geçirilerek sonuçlar değerlendirilmiştir.Öğe Echinococcus Infestation of the Splenius Capitis(CARFAX PUBLISHING, 2001) Güney, Önder; Acar, Osman; Kocaoğullar, Yalçın[Abstract not Available]Öğe The effects of folic acid in the prevention of neural tube development defects caused by phenytoin in early chick embryos(LIPPINCOTT WILLIAMS & WILKINS, 2003) Güney, Önder; Canbilen, Aydan; Konak, Abdullah; Acar, OsmanStudy Design. The effects of phenytoin and folic acid on the the development of neural tube defects in early chick embryos were studies. Objective. To investigate the effects of folic acid in the prevention of neural tube development defects. Summary of Background Data. Several studies have shown that phenytoin selectively inhibits neural tube closure. Folic acid supplementation has been reported to decrease the occurrence of neural tube defects. Methods. This study shows the effects of folic acid in preventing neural tube development defects caused by phenytoin in chicks based on light microscopy, transmission electron microscopy, and histopathological examination. Forty-five fertile Hubbard Broil eggs, all at Stage 8 (four somite) of development, were divided into three equal groups: Group 1 embryos (n = 15), the control group, were explanted and grown for 18 hours in a nutrient medium (thin albumin). Group 2 embryos (n = 15) were explanted and grown for 18 hours in a nutrient medium containing 500 mug/mL of phenytoin. Group 3 embryos (n = 15) were explanted and grown for 18 hours in a nutrient medium containing 500 mug/mL of phenytoin and 0.4 mug/mL of folic acid. Results. After the incubation period, 86.6% of the control embryos (Group 1) had intact neural tubes; 80% of Group 2 and 46.6% of Group 3 embryos showed neural tube defects. Conclusions. The results of this study suggest that phenytoin causes neural tube defects, whereas folic acid decreases the incidence of neural tube development defects caused by phenytoin in early chick embryos.Öğe Epidural Thoracal Teratoma in a 7-Month-Old Girl(Springer-Verlag, 2003) Acar, Osman; Güney, Önder; Eser, OlcayCase report: We report a rare case of epidural thoracal teratoma in a 7-month-old girl. A total laminectomy was performed via T6-T8 and the lesion was totally excised. Results and discussion: We describe the radiological, surgical and pathological findings in this patient and review the findings in other reported cases.Öğe I?ntraoperatif Periferik Sinir Motor ve Duyu Lif Ayırımında Elektrofizyolojik Yöntem(2003) Üstün, Mehmet Erkan; Güney, Önder; Eser, Olcay; Öğün, Tunç CevatAmaç: Periferik sinir tamiri ve seçici nörotizasyon uygulamalarında motor ve duyu liflerin ayırımı başarıyı önemli derecede artırır. Bu amaçla çeşitli histokimyasal metodlar geliştirilmiş, ancak pratik olmadıklarından yaygınlık kazanamamışlardır. Bu çalışmanın amacı, periferik sinirde duyu ve motor liflerinin elektrofizyolojik olarak ayırt edilebilirliğini deneysel olarak araştırmaktır. Yöntem: Çalışmada, 6 adet tavşanın 12 femoral siniri, motor ve duyu dalları ile birlikte ortaya kondu. Motor ve duyu dalları birbirinden ayrı uyarılarak quadriceps femoris kasından birleşik kas aksiyon potansiyelleri (BKAP) elde edildi. Bulgular: BKAP, motor dalın düşük şiddette uyarımı ile elde edilebilirken, duyu dalının ancak çok yüksek şiddette uyarımları ile oluşturulabildi. Yüksek şiddette uyarının antidromik yolla spinal korda ve oradan ön boynuz motor nöronlarına geçerek BKAP'ni ortaya çıkardığı düşünüldü. Sonuç: Sonuç olarak, BKAP'ni kullanarak motor ve duyu lif ayırımı yapmak mümkündür. Bu yöntem ucuz, kolay ve çok hızlı olması nedeniyle, sinir transferi ve primer sinir tamiri olgularında diğer zaman aNcı tekniklerin yerine veya onlara yardımcı olarak kullanılabilir.Öğe Intramedullary Abscess of the Spinal Cord(2002) Acar, Osman; Güney, Önder; Kocaoğullar, YalçınWe report a rare case of intramedullary spinal cord abscess. The patient was operated on by surgical drainage and appropriate antibiotic therapy. Improvement was seen postoperatively. Significant changes in the presentation, management, and outcome in these more recent cases are emphasized.Öğe Lateral Lomber Kanal Stenozuna Bağlı Ağrının Tedavisinde Karbamazepin'in Etkinliği(1997) Üstün, M. Erkan; Özerbil, Önder M.; Güney, Önder; Kocaoğullar, YalçınBu çalışmada, birçok nöropati ve nevralji'de analjezik amaçlı kullanılan karbamazepin'in, lateral lomber kanal stenozlu hastalarda ağrı üzerine etkinliğinin olup, olmadığı araştırıldı. Çalışmaya yaşları 32 ile 74 arası ve 7'si kadın toplam 14 lateral kanal stenozlu hasta alındı. Bu hastaların en az 6 ay süreli bel ve/veya bacak ağrısı ana yakınması vardı ve steroid olmayan antienflamatuar ve basit analjezik ilaçlarla ağrıları geçmiyordu. Bu hastalara toplam 6 hafta süreyle karbamazepin verildi. 400 mg/ gün dozunda başlanan tedaviye iki hafta sonra cevap alınamayanlarda 800 mg/gün ile devam edildi. Hastaların tedavi öncesi ve sonrası ağrı semptomları, bacak ağrısı şiddeti ve fonksiyonel bozukluk skoru ile değerlendirildi. Hastaların ağrıları tedavi sonrası anlamlı derecede azaldı (p0.01,X2:10) Sonuç olarak lateral kanal stenozunda ağrıyı gidermek amacıyla karbamazepin'i yeni bir alternatif olarak önermekteyiz.Öğe Lumbosakral Radikülopati Olgularında Elektromiyografinin Tanı Değeri(2003) Yürüten, Betigül; Güney, ÖnderAmaç: Bu çalışmanın amacı lumbosakral, radikülopatili hastalarda iğne elektromiyografisi (EMG) ve refleks cevapların tanıdaki değerini araştırmaktır. Yöntem: Klinik, radyolojik ve cerrahi olarak ispatlanmış L5 ve S1 kök lezyonu olan 27 hastada iğne EMG'si, F ve H refleksleri çalışıldı. Bulgular: Paraspinal ve ekstremite kaslarına yapılan iğne EMG'si 27 hastanın 24'ünde (% 88) radikülopati tanısı ile uyumlu idi. Hastaların % 29'unda F, % 50'sinde H refleks anormalliği mevcuttu. Yirmiyedi hastanın 25'inde paraspinal kaslar değerlendirildi ve 17'sinde (% 68) bu kaslarda da elektrofizyolojik anormallik saptandı. Sonuç: EMG ve refleks çalışması lumbosakral diskopatili hastalarda yüksek oranda tanısal değere sahiptir.Öğe N-Acetylcysteine Prevents Vasospasm After Subarachnoid Hemorrhage(ELSEVIER SCIENCE INC, 2010) Güney, Önder; Erdi, Fatih; Esen, Hasan; Kıyıcı, Aysel; Kocaoğullar, YalçınBackground: This study investigated the ability of NAC to prevent cerebral vasospasm in a rabbit model of SAH. Methods: Twenty-one, male New Zealand white rabbits were randomly divided into 3 groups of 7 rabbits each: group 1 (control), group 2 (SAH only), group 3 (SAH + NAC treatment). NAC (150 mg/kg, single dose, IF) was administered just before SAH and continued until 72 hours after SAH in group 3. Animals were killed 72 hours after SAH. Tissue MDA levels, SOD, and GSH-Px activities were measured, and basilar artery cross-sectional areas, arterial wall thickness, and endothelial apoptosis in a cross section of basillary artery were determined in all groups. Results: Intraperitoneal administration of NAC was found to be. markedly effective against developing a cerebral vasospasm following a SAH in rabbits. It could significantly reduce elevated lipid peroxidation and increase the level of tissue GSH-Px and SOD enzymatic activities. Also, NAC treatment was found to be effective in increasing the luminal area and reducing wall thickness of the basilar artery. The morphology of arteries in the NAC treatment group was well protected. NAC markedly reduced apoptotic index and protects the endothelial integrity. Conclusions: This study demonstrates, for the first time, that NAC treatment attenuates cerebral vasospasm in a rabbit SAH model. NAC treatment has significant neuroprotective effect and markedly prevents cerebral vasospasm after SAH. In conclusion, the NAC treatment might be beneficial in preventing cerebral vasospasm after SAH, thus showing potential for clinical implications.Öğe Nükleoplasti Endikasyonlarının ve Başarısız Nükleoplasti Uygulamalarının İki Olgu Işığında Gözden Geçirilmesi(2010) Güney, Önder; Kocaoğulları, Yalçın; Erdi, Fatih; Kaya, BülentAmaç: Nükleoplasti nükleus pulposusun koblasyonu esasına göre çalışan ve son günlerde özellikle minimal invazif bir tedavi yöntemi olması ile popularite kazanan bir cerrahi girişimdir. Her cerrahi girişim gibi uygun endikasyonla ve deneyimli kişilerce uygulanması gereken bir yöntem olan nükleoplasti uzun dönem sonuçları bilinmemekle birlikte ümit vaat edici bir yöntem olarak görülmektedir. Bu raporda nükleoplasti ve endikasyonları hakkında genel bilgiler verilmekte ve özellikle uygun endikasyonla yapılmadığında ortaya çıkabilecek komplikasyonlar; başarısız nükleoplasti sonrasında iyileşmeyen hastaların cerrahi tedavisinde yaşanabilecek sorunlar ilgili literatür eşliğinde irdelenmektedir. Olgu Sunumu: Dış merkezde uygulanan nükleoplasti sonrasında ağrı şikayetleri ve nörolojik tabloları düzelmeyen iki hasta kliniğimizde tekrar opere edilerek ilk olguya mikrodiskektomi ikinci olguya ise total laminektomi uygulanmıştır. Sonuç: İlk olguda sinir köküne bası yapan ekstrude disk fragmanı tespit edilmiş ve cerrahi alanda oluşan yapışıklık ve anatomik yapının bozulmuş olmasından dolayı mikrodiskektomi esnasında teknik zorluklar yaşanmıştır. İkinci olguda ise spinal kanal çapının ileri derecede daralmış olması ve yine dural sak ve sinir köklerini çepeçevre saran yoğun fibroz yapışıklıklar ve yoğun venöz konjesyon nedeniyle uygulanan laminektomide teknik zorluklar yaşanmıştır. Her iki hasta da kliniğimizde uygulanan ameliyatlardan sonra sorunsuz bir şekilde, şifa ile taburcu edilmişlerdir.Öğe Pituitary Tuberculoma(Turkish Neurosurgical Society, 2000) Acar, Osman; Güney, Önder; Kocaoğullar, YalçınWe report a rare case of pituitary tuberculoma. Surgery was performed via the pterional approach, and the lesion was totally excised. Based on the histopathological diagnosis, the patient underwent 9 months of triple-drug antituberculosis treatment with isoniazid, ethambutol and rifampin.Öğe Preventive Effects of Intraperitoneal Selenium on Cerebral Vasospasm In Experimental Subarachnoid Hemorrhage(Lippincott Williams & Wilkins, 2010) Kocaoğullar, Yalçın; İlik, Kemal; Esen, Hasan; Koç, Osman; Güney, ÖnderVasospasm is an important cause of morbidity and mortality with subarachnoid hemorrhage (SAH). The effect of intraperitoneal administration of selenium, which is an antioxidant on cerebral vasospasm was investigated in an experimental model. By means of intracisternal blood injection model, SAH was induced in 24 rabbits, which were randomly divided into 3 groups (group I = control group, group 2 = SAH alone group, and group 3 = SAH plus selenium group). Basilar artery angiography was performed on day 0 and day 3 as described. Intraperitoneal selenium (0.05 mg/kg) treatment was started after the induction of SAH and administered once a day. Three days later, the animals were killed and the basilar artery was examined histologically for the luminal diameter and thickness of the arterial muscular wall. The mean values for the measurements of angiographic luminal diameter, pathologic luminal area.. Muscular wall thickness derived from the blind observer were analyzed statistically. There was no statistically significant difference in basal angiographic luminal diameter evaluation between groups 1-2-3 (P > 0.005). But in third day angiography; comparison of Group 2 and group 1-3 showed statistically significant differences (P < 0.001). In pathologic investigation; there was statistically significant difference in luminal area and muscular wall thickness of the basilar artery between groups 1, 2, and 3 (P < 0.005). Intraperitoneal selenium treatment was found effective by increasing the angiographic diameter, pathologic luminal area and reducine muscular wall thickness measurements. This is the first study to show that intraperitoneal administration of selenium is effective in preventing vasospasm after SAH in rabbits.Öğe Somatosensory Spinal Cord Evoked Potentials in the Evaluation of the Effect of Dexamethasone in Experimental Spinal Cord Injury(SPRINGER, 1998) Güney, Önder; Acar, Osman; Demir, Orhan; Üstün, M. Erkan; Kocaoğullar, YalçınWe studied the effects of high-dose dexamethasone on amplitude and latency values of spinal cord evoked potentials. Thirty-three rabbits were divided into three equal groups. The first group served as the control group, the others received high-dose (2.5 mg/kg) dexamenthasone, the second group I hour prior to and the third group immediately after the induction of a spinal cord trauma in segment T12. The spinal cord evoked potentials were recorded epidurally from T12 segment 5 min before and 5, 30, 60, 90, 120 and 150 min after trauma. Pretreatment with dexamethasone (group II) prevented the latency delay, and later treatment with dexemethasone (group III) prevented the latency delay partially. Our results suggest that when dexamethasone is given prophylactially it prevents latency alteration, while treatment with dexamethasone after lesioning prevents latency alteration partially. From our results we conclude that pretreatment with dexamethasone may involve different mechanisms than were activated in the posttreatment group.Öğe The Split Notocord Syndrome with Meningocele and Diastematomyelia(2001) Üstün, Mehmet Erkan; Köroğlu, Adnan; Canbilen, Aydan; Avunduk, Mustafa Cihat; Güney, Önder; Eser, Olcay; Konuk, AbdullahMeningosel ve diastomatomiyeli ile birlikte olan lumbosakral vertebra yerleşimli, split notokord sendromu oldukça ender görülen konjenital bir anomalidir. Bu olgu literatürde dorsal enterik açıklığı olmayan beşinci olgudur. Embriyolojik gelişimi henüz tam olarak anlaşılamayan bu tür olgular literatürlerin eşliğinde tartışıldı.Öğe Submandibular and Intracranial Hydatid Cyst in an Adolescent(Lippincott Williams & Wilkins, 2002) Güney, Önder; Öztürk, Kayhan; Kocaoğullar, Yalçın; Eser, Olcay; Acar, OsmanObjectives: An unusual case of hydatid disease is reported. Review of the pertinent literature did not reveal any hydatid disease located simultaneously in both the intracranial and submandibular glands. This is the first case with hydatid disease occurring in both locations at the same time. Study Design: The case of an 18-year-old is presented; the symptoms, findings, methods of diagnosis, and our approach for treatment are discussed; and the literature is reviewed. Results. The intracranial lesion was completely excised by left-sided frontoparietal craniotomy, and the mass in the right side of the submandibular gland was removed through a submandibular approach at the same session. The intact cyst was completely excised. Histological examination of both lesions confirmed the diagnosis of hydatid cyst by Echinococcus granulosus. Postoperative recovery was uneventful, and the patient was discharged on the seventh day. Conclusions. Hydatid cyst should be suspected during the evaluation of cervical masses, particularly in endemic regions. Hydatid disease infestations are best treated with complete excision of the intact cyst.