Yazar "Hisar, Kemal Macit" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aile sağlığı merkezine başvuran gebelere verilen eğitim ve danışmanlık hizmetinin konstipasyonun giderilmesinde etkinliği(2018) Çağlar, Suna; Hisar, Kemal MacitBu çalışma, şebelerde konstipasyon önleme eşitim ve danışmanlık proşramının etkinlişini deşerlendirmek amacıyla yapılan bir müdahale araştırmasıdır. Konstipasyon sorunu olan 35 şebe araştırmaya dahil edilmiştir. Veri toplama formları; Kişisel Bilşi Formu, Konstipasyon Ciddiyet Ölçeşi (KCÖ), şörsel Kıyaslama Ölçeşi (şKÖ), Bristol Dışkı Tablosu (BDT), Konstipasyon Yaşam Kalitesi Ölçeşi (KYKÖ), Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi-Kısa Form (UAFAA-KF) anketleridir. Her bir şebe için 7 ziyaret yapıldı ve 6 ay takip edildi. Katılımcılar, diyet tüketimine ilişkin tavsiyeleri içeren bireysel eşitim proşramı aldılar. Çalışmada eşitim sonrası şebelerin beslenme alışkanlıklarında deşişiklikler saptandı. şebelerde eşitim öncesi Bristol tablosundaki tip 1, tip 2, tip 3. formu daha fazla şörüldüşü halde eşitim sonrası bu oran azaldı. Eşitim öncesi tip 4, 5 formu daha az şörüldüşü halde eşitim sonrası bu oran yükseldi. Eşitim öncesi şebelerin tamamında konstipasyon mevcut iken eşitim sonrası bu oran %28,6 oldu. Bu çalışmada eşitim ve danışmanlık hizmetinden sonra şKÖ, KCÖ, KYKÖ ve alt şrupların puanında eşitim öncesine şöre belirşin azalma saptandı, KYKÖ „„Memnuniyet?? alt şrubunun puanında belirşin artış şözlendi. şebeler de konstipasyona yonelik eşitim ve danışmanlık hizmti verilmelidir.Öğe Ameliyathane Hemşirelerinde İş Doyumu ve Mesleki Profesyonellik(Selçuk Üniversitesi, 2019 Aralık) Hisar, Kemal Macit; Oflaz, AliAmaç: Bu çalışma, ameliyathane hemşirelerinde iş doyumu ile mesleki profesyonellik düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı araştırma. Araştırmanın evrenini Konya ili merkezindeki devlet hastaneleri ameliyathane birimlerinde çalışan hemşire oluşturmaktadır. Tam sayım örnekleme yöntemi uygulanmıştır. Veri toplama aracı olarakkişisel bilgi formu, İş Doyumu Ölçeği ve Hemşirelerin Mesleki Profesyonellik Değerler Ölçeği kullanılmıştır. Çalışma 122 hemşire ile gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan hemşirelerin iş doyumunun orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. Katılımcıların mesleki değerleri, profesyonel bakım verme ve adalet alanlarında daha yüksek olmakla birlikte genel olarak mesleki profesyonelliklerinin yüksek düzeyde olduğu belirlenmiştir. Mesleki değerlerin dışsal doyum ve genel olarak iş doyumu ile ilişkili olmadığı; buna karşın mesleki değerlerin yüksek olmasının içsel iş doyumunu olumlu yönde etkilediği bulundu. Sonuç: Hemşirelere İş doyumu ve Mesleki değerler ölçeği alt başlıkları doğrultusunda eğitim ve uygulamaların yapılarak iş doyumu artırılması önerilebilir.Öğe Bir üniversitesi hastanesinde çalışan hemşirelerin egzersize ilişkin yarar ve engel algıları ve öz yeterlilik durumu(2016) Bakır, Hasan; Hisar, Kemal MacitAmaç: Bu çalışma hemşirelerin egzersiz algılarını belirlemek ve öz yeterlilikle durumunu değerlendirmek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır.Gereç ve Yöntem: Araştırmanın evrenini Konya Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesi'nde çalışan 350 hemşire oluşturmuştur. Örneklem seçimine gidilmeyip evrenin tamamı çalışmaya alınmış ve araştırma 1 Nisan ile 30 Mayıs 2013 arasında 340 hemşire üzerinde gerçekleştirilmiştir. Verilerin toplanmasında " Genel Bilgi Formu" "Egzersiz Yarar/Engel Algısı Ölçeği" ve "Öz yeterlilik Ölçeği" kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların % 66,5'ini kadın %72,1 ile 20-29 yaş arasında, %76.5'i düzenli spor yapmadığı belirlenmiştir. Hemşirelerin egzersiz yarar/engel algısı ölçeği egzersiz yarar alt ölçek puan ortalaması yüksek (57,87 11,781) , egzersiz engel alt ölçek puan ortalaması düşük (38,02 5,930) olarak bulunmuştur. Hemşirelerin öz yeterlik ölçeği ve alt ölçeklerinin puan ortalamalarında en yüksek puan, "başlama" (18.786,03) ve en düşük alt başlığın "Sürdürme çabası-Israr" (10.152,90) dır. Yarar algısı puanları; spor ve egzersiz yapanlarda anlamlı bir şekilde yüksek bulunmuştur. Sonuç: Hemşirelerin öz etkililik düzeylerini arttıracak ve düzenli egzersiz yapmaları için olanakların sağlanması önerilmektedir.Bulgular: Katılımcıların % 66,5'ini kadın %72,1 ile 20-29 yaş arasında, %76.5'i düzenli spor yapmadığı belirlenmiştir. Hemşirelerin egzersiz yarar/engel algısı ölçeği egzersiz yarar alt ölçek puan ortalaması yüksek (57,87 11,781) , egzersiz engel alt ölçek puan ortalaması düşük (38,02 5,930) olarak bulunmuştur. Hemşirelerin öz yeterlik ölçeği ve alt ölçeklerinin puan ortalamalarında en yüksek puan, "başlama" (18.786,03) ve en düşük alt başlığın "Sürdürme çabası-Israr" (10.152,90) dır. Yarar algısı puanları; spor ve egzersiz yapanlarda anlamlı bir şekilde yüksek bulunmuştur.Sonuç: Hemşirelerin öz etkililik düzeylerini arttıracak ve düzenli egzersiz yapmaları için olanakların sağlanması önerilmektedir.Öğe Evde sağlık hizmeti alanlarda yaşam kalitesi durumu ve etkileyen faktörlerin belirlenmesi(2014) Hisar, Kemal Macit; Erdoğdu, HasanAmaç: Bu çalışmanın amacı, evde sağlık hizmetini alanların yaşam kalitesi durumu ve etkileyen faktörlerin belirlenmesidir. Gereç ve yöntem: Araştırma tanımlayıcı tiptedir. Çalışmaya Konya Selçuklu İlçesi Toplum Sağlığı Merkezi Evde Sağlık Birimi'nden 29.11.2013-29.12.2013 tarihleri arasında hizmet alan 47 hasta katılmıştır. Veriler sosyo-demografik soru formu ve SF 36 (Short Form 36) Yaşam Kalitesi Ölçeği ile yüz yüze yöntemiyle toplanmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılanların yaşam kalitesi alt ölçeklerinden aldıkları puanlara bakıldığında en yüksek puan ortalaması genel ruh sağlığı (49.315.9) ve bedensel ağrıda (47.431.0) bulunmuştur. Fiziksel rol kısıtlılığı puan ortalaması ise en düşük (4.820.6) bulunmuştur. Sonuç: Evde bakım hizmeti alan hastaların çok farklı problemleri olabilmektedir. Bu çalışmaya göre evde bakım hizmeti alanların en büyük problemlerinden birinin fiziksel olarak yetersizlik olduğu bulunmuştur. Ancak çalışmaya katılanların yaş ortalamasının yüksek olması da fiziksel yetersizlikte etkili olabilir.Öğe Investigation of the Relationship Between Health Promotion Behavior and Self-Efficacy of Turkish Adolescents(Selçuk Üniversitesi, 2022) Coşgun, Mehmet; Hisar, Kemal MacitPurpose: This research was carried out to identify the relationship between adolescent health promotion behaviors and the self-efficacy of students. Materials and Method: This study is a descriptive study, which was carried out in a secondary school and two high schools in the provincial center of Ankara in the 2017-2018 academic year. The research population included all students studying these schools.The study was conducted on the entire population (N=915) therefore, no sample selection was made. Participation was on a volunteer basis. Three different forms were used as data collection tools. These are questionnaire form, adolescent health promotion scale, and self-efficacy scale for children. The data were summarized as mean, standard deviation, and percentages. Results: 789 adolescents have participated voluntarily in the research. Seventy-one percent (n:561) of the students in the research group were male and 28.9% (228) were female students. The mean age of the students was 13.93±2.34, their height average was 1.63±0.15, and their weight average was 55.99±18.42. The mean score for adolescent health promotion scale is 142,53±27,06. On the other hand the mean score for self-efficacy scale is 74,61±16,44. In the adolescent health promotion scale and all subscale scores, there were significant differences according to their grade, age, success status, health state perception, beliefs in managing future health statuses, wearing a seat belt, wearing a helmet while riding a bicycle or motorbike, using pedestrian crossings and overpasses when crossing the road (p<0.05). In the self-efficacy scale and all subscale scores, there were significant differences according to their grade, age, success status, health state perception, beliefs in managing future health statuses, wearing a seat belt, wearing a helmet while riding a bicycle or motorbike, using pedestrian crossings, and overpasses when crossing the road. There was a positive and significant correlation between health-promoting behaviors and selfefficacy (p<0.05). Conclusions and Suggestions: Self-efficacy perception and health-promoting behaviors are gained during childhood and adolescence and maintained throughout life. For this reason, education, seminars, and activities to be given to students, teachers, and parents will be effective in increasing self-efficacy perceptions of adolescents and gaining health-promoting behaviors in adolescents.Öğe Kadınların el yıkama ile ilgili uygulamaları: Niteliksel bir çalışma(2012) Hisar, Filiz; Hisar, Kemal MacitAMAÇ: Bu çalışma Ankara İli Gölbaşı İlçesinde bir Sağlık Merkezi bölgesinde yaşayan kadınların el yıkama ile ilgili uygulamalarını belirlemek amacıyla niteliksel bir araştırma olarak yapılmıştır. YÖNTEM: Araştırmanın evrenini, Ankara’nın Gölbaşı İlçesi’nde bulunan 2 Nolu Sağlık Ocağı bölgesinde yaşayan evli kadınlar oluşturmuştur. Araştırma niteliksel bir çalışma olup amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Veriler derinlemesine görüşme yöntemiyle toplanmıştır. Tanımlayıcı verilerin analizinde; yüzde, ortalamadır. Nitel verilerinin analizinde ise içerik analizi kullanılmıştır. BULGULAR: Araştırmaya katılan kadınların, yaş ortalaması 29,9’dur. Kadınların %40,0’ı ilkokul mezunu ve %86,7’sinin aile yapısının çekirdek aile olduğu saptanmıştır. Ayrıca kadınların yarıya yakının ailesinde ishal ve tamamına yakının ailesinde ise soğuk algınlığı/grip gibi durumların sık sık yaşandığı belirlenmiştir. Kadınların %80,0’i el yıkamanın soğuk algınlığından, %66,7’si idrar yolları ve genital bölgeyi hastalıklardan koruduğu görüşünü bildirmişlerdir. Buna karşılık kadınların %66,7’si ortak havlu kullanmanın enfeksiyonlara neden olduğu hakkında bilgisi olmadığını belirtmişlerdir. Kadınların, %40,0’ı yemekten önce, %73,0’ü tuvaletten sonra ve %40,0’ı dışarıdan geldikten sonra ailesindeki kişilere ellerini yıkatabildiğini ifade etmişlerdir. SONUÇ: Bu araştırmada kadınların el yıkamaya yeterince dikkat etmedikleri belirlenmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda birinci basamakta el yıkamaya yönelik eğitimlerin yaygınlaştırılması önerisinde bulunulmuştur.Öğe Kadınların El Yıkama İle İlgili Uygulamaları: Niteliksel Bir Çalışma(Gulhane Military Medical Academy, 2012) Hisar, Filiz; Hisar, Kemal MacitAIM: This study was carried out as a qualitative research in order to detect hand-washing practices of women living a Health Center in a district of Ankara Province Gölbaşı. METHOD: The research population, included married women living in 2 Number Health Care Center in the Ankara's Gölbaşi District. This study was a qualitative research, carried out purposive sampling method. Data was collected from in-depth interview method for the descriptive statistics, number, percentile frequency and mean, were used. Qualitative data analysis was used contend analysis RESULTS: 29.9 the mean age of women participants in research is. 40.0% of the women, who graduated primary school, 86.7% had nuclear family structure, almost half of its family, frequent diarrhea, and almost all of the family, often a cold / flu had found. 80.0% of the women common cold, hand-washing, 66.7% had reported that the view to protect the urinary tract and genital area. Women, 40% had meal before, 40.0% of women before a meal, 73.0% and 40.0% of the toilet and then came outside after the family stated to have advised people to wash their hands. CONCLUSION: In this study it was determined that women do not pay enough attention to hand-washing in this study were women. According to these results it is suggested that in this first step, educational studies abuot the hand-washing should become widespread.Öğe Klinik uygulama yapan tıp fakültesi öğrencilerinin sözel şiddet ve atılganlık durumlarının belirlenmesi(2018) Hisar, Kemal MacitBu araştırmanın amacı, klinik uygulama yapan bir tıp fakültesi öğrencilerinin sözel şiddet ve atılganlık durumlarının belirlenmesidir. Bu çalışma tanımlayıcı tipte bir araştırmadır. Araştırmanın evreni, bir tıp fakültesindeki 2014-2015 Eğitim ve Öğretim yılı bahar döneminde araştırmanın yapıldığı zamanda stajda bulunan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 249 kişidir. Veri toplama aracı olarak soru formu ve Rathus Atılganlık Envanteri (RAS) kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde frekans, yüzde, ortalama, independent samples t testi ve ANOVA kullanıldı. Öğrencilerin %79,3’ü klinikte sözel şiddet gördüğünü belirtti. Katılımcıların RAS puan ortalaması 13,5820,9 olarak bulundu. Öğrencilerin %45,9’u çekingen, %54,1’i atılganlık özelliği göstermektedir. Öğrenciler klinikte en çok öğretim üyeleri tarafından onur kırıcı konuşmalara maruz kalmaktadır. Klinikte sık sık psikolojik sıkıntı yaşadığını belirten öğrencilerin RAS puan ortalaması yaşamayanlara göre daha düşük olup istatistiksel olarak da anlamlı bulundu. Kendilerini stajda sık sık tehdit/baskı altında hissedenlerin RAS puan ortalamaları, hissetmeyenlere göre daha düşük bulundu. Sonuç olarak öğrencilerin atılganlık düzeyi arttırılmalıdır. Ayrıca klinik ortamda öğrencilerin şiddete maruz kalmalarını önleyici eğitimler verilmeli ve gereken diğer tedbirler alınmalıdır.Öğe Üniversite öğrencilerinde uykusuzluk şiddeti ve depresyon semptomları ilişkisi ve depresyon tedavisinin uykusuzluk şiddetine etkisi(2018) Önal, Gülay Şahiner; Hisar, Kemal MacitBu araştırmada, üniversite öğrencilerinde uykusuzluk şiddeti ve depresyon semptomları ilişkisi ve depresyon tedavisinin uykusuzluk şiddetine etkisini belirlenmesi amacıyla yapıldı. Araştırma tanımlayıcı ve müdahale tipidir. Çalışmanın evrenini bir Üniversitedeki Tıp Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Fakültesinde öğrenim gören öğrenciler oluşturdu. Araştırma verileri sosyo-demografik etkenleri sorgulayan anket formu Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ve Uykusuzluk Şiddeti İndeksi Ölçeği (UŞİ) ile toplandı. Öğrencilerin % 15,1’inde depresyon semptomları tespit edildi. Yapılan regresyon analizinde uyku problemi yaşayanlarda depresyon semptomları 2,56 kat daha fazla olarak tespit edildi. Öğrencilerin % 88,1’inde uykusuzluk problemi tespit edildi. Polikliniğe başvuranların depresyon tedavisi öncesi uykusuzluk belirtileri gösteren öğrenci oranı % 87,0’den tedavi sonrası % 48,4’e düştü. Uykusuzluk problemi yaşayan öğrencilerde depresyon probleminin daha fazla olduğu tespit edildi. Bu öğrencilerde depresif tedavi sonrasında uykusuzluk oranında azalma görüldü. Riskli öğrencilerin tespit edilip sosyal ve psikolojik destek sağlanması önerilebilir.