Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Kerimoğlu, Hürkan" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 18 / 18
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Behcet's Disease Presenting With Cerebral Vasculitis: A Case Report
    (2009) Turgut Öztürk, Banu; Oltulu, Refik; Kerimoğlu, Hürkan; Okudan, Süleyman
    Introduction: Behcet's disease encompasses a group of multisystemic complications secondary to occlusive vasculitis. It presents usually with oral or genital ulcers however, other system involvements may be the first sign as well. Case presentation: A 26-years-old man admitted to our clinic for his decreased visual acuity. Ophthalmologic examination revealed bilateral vitritis and optic disc swelling. However, the meticulously taken history included other complains like headache and oral ulcers. Further investigation with cranial MRI demonstrated cerebral vasculitis secondary to Behcet's disease. Conclusion: Behcet's disease may be easy to diagnose when it presents with oral and genital ulcers or panuveitis, however presentation with optic disc swelling may warrant a thorough investigation. © 2009 Ozturk et al; licensee Cases Network Ltd.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Control of Steroid-Induced Glaucoma with Surgical Excision of Sub-Tenon Triamcinolone Acetonide Deposits: A Clinical and Biochemical Approach
    (Canadian Ophthal Soc, 2010) Okka, Mehmet; Bozkurt, Banu; Kerimoğlu, Hürkan; Öztürk, Banu Turgut; Gündüz, Kemal; Yılmaz, Mustafa; Okudan, Süleyman
    Objective: To assess the efficacy of surgical excision of sub-Tenon triamcinolone acetonide (TA) deposits in the control of steroid-induced glaucoma. Design: Prospective, nonrandomized, interventional case series. Participants: Eighteen eyes of 14 subjects with increased IOP within 6 months of sub-Tenon TA injection who did not respond to medical antiglaucomatous treatment were included in the study. Methods: Under topical anaesthesia, steroid deposits were completely excised and placed in ethyl alcohol for the determination of the TA amount using high-performance liquid chromatography. The patients were followed up for 6 months and a paired-sample t test was used to compare mean IOP before and after excision of sub-Tenon TA deposits. Results: The mean IOP levels before and after the sub-Tenon steroid injections were 15.9 (SD 2.9) mm Hg and 36.4 (SD 8.4) mm Hg, respectively (p < 0.001). IOP levels decreased significantly after the removal of the deposits (mean 15.3 [SD 2.1] mm Hg) (p < 0.001). Within 6 months of follow-up, all glaucoma medications were stopped in 9 subjects without further IOP increase, whereas IOP control in 5 subjects necessitated using glaucoma medications. The median TA amount was found to be 7.35 mg (range 3.3-29.68 mg). IOP decrease after the excision showed no correlation with the amount of TA (p = 0.8). Conclusions: Surgical excision of the sub-Tenon steroid deposit should be considered as the primary treatment for steroid-induced glaucoma refractory to medical treatment.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Dirençli glokom olgularında transskleral diod lazer siklofotokoagülasyon
    (2012) Bitirgen, Gülfidan; Okka, Mehmet; Bozkut, Banu; Doğru, İsmail; Kerimoğlu, Hürkan; Turgut, Banu Öztürk; Kamış, Ümit
    Amaç: Medikal veya cerrahi tedavilerle kontrol edilemeyen ileri evre glokom olgularında transskleral diod lazer siklofotokoagülasyon (TSDLS) uygulamasının güvenilirliğinin ve etkinliğinin değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntem: 2009-2011 yılları arasında TSDLS tedavisi uygulanan olgular retrospektif olarak incelendi. Tedavi öncesi ve sonrası göz içi basıncı (GİB) değerleri, görme keskinlikleri, kullanılan antiglokomatöz tedavi sayıları ve komplikasyonlar kaydedildi. TSDLS başarı kriteri, son kontrolde GİB ölçümünün 6-22 mmHg (ilaçlı ya da ilaçsız) olması olarak belirlendi. Sonuçlar: Çalışmaya 37 olgunun 37 gözü dahil edildi. Olguların yaş ortalaması 61,7317,13 yıl (19-80 yıl) ve ortalama takip süresi 8,065,81 ay (3-22 ay) idi. Tedavi öncesi ortalama GİB değerleri 38,688,94 mmHg, tedavi sonrası 2. haftada 26,4611,34 mmHg (p 0,01) ve son kontrolde 24,9710,84 mmHg (p0,01) idi. Olguların %40,5’inde son kontrolde ölçülen GİB değerleri 22 mmHg ve altındaydı. Göz başına ortalama diod lazer seans sayısı 1,480,73 olarak saptanırken birden fazla tedavi seansı gerektiren olgu sayısı 13 (%35,1) idi. Kullanılan antiglokomatöz tedavi etken madde sayısı tedavi öncesi 3,141,18 iken tedavi sonrası 2,761,23 olarak saptandı. Takip süresince olguların hiçbirinde fitizis bulbi ya da persistan hipotoni gelişmedi. Tart›flma: TSDLS uygulaması, dirençli glokom olgularında GİB düşürülmesinde etkin ve güvenilir bir tedavi yöntemidir. Aynı zamanda antiglokomatöz tedavi kullanımında azalma sağlayarak hastaların tedaviye uyumunu ve yaşam kalitesini artırmaktadır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Frequency of chromosome 17 aneuploidy in primary and recurrent pterygium by interphase-fluorescence in situ hybridization
    (KARGER, 2006) Kamış, Ümit; Kerimoğlu, Hürkan; Özkağnıcı, Ahmet; Acar, Hasan
    Aim: To investigate chromosome 17 numerical aberrations by using fluorescence in situ hybridization ( FISH) in pterygia and to find out whether there is any association between chromosome 17 aneuploidy and recurrent pterygia. Methods: Pterygium tissue samples were taken from 21 patients by surgical excision. Eighteen of them had primary and 3 had recurrent pterygium. Peripheral whole blood interphase cells obtained from 11 healthy subjects were assigned as control group. The cells from pterygium tissue and peripheral blood were incubated with a hypotonic solution and fixed in order to obtain interphase nuclei. FISH analysis with chromosome-17-specific alpha-satellite DNA probe was performed on both the interphase nuclei of pterygium tissue ( of patients) and peripheral whole blood cells of controls. Results: The mean percentage of chromosome 17 aneuploidy was 4.71% for the pterygia group and 4.41% for the controls. No significant difference of chromosome 17 aneuploidy was observed between the patients and the controls. When the group of patients with recurrences was compared with the group without recurrences, there was a significant difference in the frequency of chromosome 17 aneuploidy ( U = 17, p = 0.029). Conclusions: Chromosome 17 aneuploidy is probably not an important factor in the formation of pterygium, but it may be related to recurrence. Copyright (C) 2006 S. Karger AG, Basel.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Göz içi lens gücünün hesaplanmasında IOLMaster ile alınan biyometrik ölçümlerin güvenilirliği
    (2009) Kamış, Ümit; Kerimoğlu, Hürkan; Bozkurt, Banu; Öztürk, Banu Turgut; Turan, Meydan; Özkağnıcı,
    Amaç: Fakoemülsifikasyon cerrahisi planlanan olgularda göz içi lens (GİL) gücünün hesaplanmasında IOLMaster (Zeiss, Almanya) ile elde edilen sonuçların güvenilirliğinin değerlendirilmesi ve cerrahi sonrasında beklenen refraksiyondan sapma değerlerinin aksiyel uzunluk ile ilişkisinin saptanması. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya komplikasyonsuz fakoemülsifikasyon cerrahisi geçiren ve kapsül içi tek parça hidrofobik akrilik GİL (Acrysof SA60AT, Alcon) implantasyonu uygulanan 58 erkek, 22 kadın toplam 80 olgu dahil edildi. Cerrahi öncesinde olguların tam oftalmolojik muayenesini takiben IOLMaster ile oküler biyometri SRK II formülü kullanılarak GİL gücü hesaplandı. Hedeflenen sferik eşdeğer (SE) ile ameliyat sonrası 1. ayda ölçülen SE arasındaki fark (hata) hesaplandı. Absolü hata ile yaş, aksiyel uzunluk, ortalama keratometri değeri, ön kamara derinliği ve preoperatif astigmatizma arasındaki ilişki çoklu lojistik regresyon analizi ile değerlendirildi ve istatistiksel olarak p0.05 anlamlı kabul edildi. Bulgular: Çalışmaya katılan hastaların yaş ortalaması 65.8011.15 (24–85) yıldı. Olguların ortalama aksiyel uzunluğu 23.630.76 mm (22-25 mm) ve ortalama keratometri değeri 43.531.56 D olarak saptandı. Ölçümlerdeki hata -0.92 D ile 1.27 D arasında değişmekle beraber absolü hata ortalaması 0.430.31 D olarak hesaplandı. Hedef refraksiyondaki sapma hastaların %20'sinde 0.50 ve üzerinde, %68.75'inde 0.50 ile -0.50 D arasında ve %11.25'inde -0.50 D idi. Aynı şekilde 1D ve -1D arasında refraksiyondaki sapma % 87.5 idi. Çoklu lojistik regresyon analizinde absolü hata ile yaş, aksiyel uzunluk, ortalama keratometri ve ön kamara derinliği parametreleri arasında ilişki gösterilememiştir (p0.05). Preoperatif astigmatizma değerleri ile zayıf, fakat anlamlı bir ilişki saptanmıştır (t-2.25)(p0.027). Sonuç: IOLMaster ile alınan ölçümler son derece güvenilirdir ve aksiyel uzunluğu 22 ile 25 mm arasında olan hastalarda beklenen refraksiyondaki sapma son derece azdır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    In Vivo Confocal Microscopic Findings of 2 Patients with Bietti Crystalline Corneoretinal Dystrophy
    (Lippincott Williams & Wilkins, 2010) Bozkurt, Banu; Öztürk, Banu T.; Kerimoğlu, Hürkan; Irkec, Murat; Pekel, Hamiyet
    Purpose: To describe the clinical and in vivo confocal microscopic findings of the cornea in 2 patients with Bietti crystalline corneoretinal dystrophy using Heidelberg Retina Tomograph II Rostock Cornea Module. Methods: Two women 25 and 33 years of age underwent ophthalmologic assessment, including fundus photography, optical coherence tomography, fluorescein angiography, electroretinography, and in vivo confocal microscopy. Results: Slit-lamp examination revealed crystalline deposits at the superior limbus of the cornea in both of the subjects. Fundus examination disclosed numerous glistening yellowish white crystalline deposits scattered throughout the posterior pole and midperipheral retina, retina pigment epithelium and choriocapillaris atrophy; pigment clumping; and retinal scarring. Optical coherence tomography demonstrated hyperreflective red and white areas corresponding to the crystalline deposits in the retinal pigment epithelium-choriocapillaris complex. In vivo confocal microscopy of the superior paralimbal area showed randomly oriented needle-shaped or rod-shaped crystals up to 40 mu m in length and 4-8 mu m in width in the epithelium and the stroma. In other areas, the epithelium, stroma, and endothelium had normal appearance with no deposits. Conclusions: In vivo confocal microscopy is a noninvasive examination technique that shows clearly the corneal crystals located mainly in the superior paralimbal area in Bietti crystalline corneoretinal dystrophy, which can easily be missed even by an experienced ophthalmologist and therefore may aid further in the diagnosis.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Katarakt cerrahisi sırasında vitreusa lens parçası düşen gözlerin klinik, cerrahi özellikleri ve 6 aylık takip sonuçları
    (2009) Kerimoğlu, Hürkan; Kamış, Ümit; Adam, Mehmet; Özkağnıcı, Ahmet; Gündüz, Kemal; Okutan, Süleyman
    Amaç: Katarakt cerrahisi sırasında vitreusa lens parçası düşmesi nedeni ile pars plana vitrektomi (PPV) uygulanan gözlerin klinik ve cerrahi özellikleri ile 6 aylık takip sonuçlarının değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntemler: Kliniğimizde Ağustos 2005-Aralık 2008 tarihleri arasında katarakt cerrahisi sırasında vitreusa kristalin lens parçaları düşmesi nedeni ile opere edilmiş ve en az 6 aylık takibi yapılmış 29 hastanın tıbbi dosya kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Bulgular: Yirmi dört göze PPV ve fakofragmantasyon, 5 göze PPV ve vitreus kesicisi ile lens temizliği uygulandı. Vitrektomi öncesi 9 gözde sulkusta, 2 gözde vitreusa lükse ve bir gözde katlanabilir arka kamara intraoküler lensi (İOL) ön kamarada olmak üzere toplam 12 gözde İOL mevcuttu. PPV sonrası 14 göze aynı seansta sulkusa İOL implante edildi. PPV sonrası afak bırakılan 6 gözün 2’sine sulkusa ve diğer 4’üne takip eden 2 ay içinde skleral fiksasyonlu İOL implante edildi. Bir hastaya kontrol altına alınamayan göz içi basıncı yüksekliği nedeni ile PPV sonrası 4. haftada trabekülektomi uygulandı. Bir gözde PPV sonrası 7. haftada yırtıklı retina dekolmanı geliştiği gözlendi. Altıncı ay kontrolünde katarakt cerrahisi sonrası ilk 3 gün içinde opere edilen gözlerde düzeltilmiş görme keskinliğinin 3. günden sonra müdahale edilenlere göre daha yüksek olduğu görüldü (sırasıyla 0.640.27; 0.430.26; p0.04). Sonuç: Katarakt cerrahisi sırasında vitreusa kristalin lens parçalarının düşmesi durumunda PPV tercih edilen etkili ve güvenilir bir cerrahi yöntemdir. Katarakt cerrahisi sonrası ilk 3 gün içinde müdahale edilen gözlerde düzeltilmiş görme keskinliğinde daha fazla artış olmaktadır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Ocular Changes in Primary Hypothyroidism
    (2009) Öztürk, Banu T.; Kerimoğlu, Hürkan; Dikbaş, Oğuz; Pekel, Hamiyet; Gönen, Mustafa S.
    Background: To determine the ocular changes related to hypothyrodism in newly diagnosed patients without orbitopathy. Findings: Thirty-three patients diagnosed to have primary overt hypothyroidism were enrolled in the study. All subjects were assigned to underwent central corneal thickness (CCT), anterior chamber volume, depth and angle measurements with the Scheimpflug camera (Pentacam, Oculus) and cup to disc ratio (C/D), mean retinal thickness and mean retinal nerve fiber layer (RNFL) thickness measurements with optical coherence tomography (OCT) in addition to ophthalmological examination preceeding the replacement therapy and at the 1st, 3rd and 6th months of treatment. The mean age of the patients included in the study were 40.58 ± 1.32 years. The thyroid hormone levels return to normal levels in all patients during the follow-up period, however the mean intraocular pressure (IOP) revealed no significant change. The mean CCT was 538.05 ± 3.85 ? initially and demonstrated no statistically significant change as the anterior chamber volume, depth and angle measurements did. The mean C/D ratio was 0.29 ± 0.03 and the mean retinal thickness was 255.83 ± 19.49 µ initially and the treatment did not give rise to any significant change. The mean RNFL thickness was also stable during the control visits, so no statistically significant change was encountered. Conclusions: Neither hypothyroidism, nor its replacement therapy gave rise to any change of IOP, CCT, anterior chamber parameters, RNFL, retinal thickness and C/D ratio.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Ön kamara bulanıklığının gün içi değişimi
    (2015) Adam, Mehmet; Okka, Mehmet; Kerimoğlu, Hürkan; Pekel, Hürriyet; Turgut, Banu Öztürk; Bozkurt, Banu; Okudan, Süleyman
    Amaç: Laser flaremetre cihazı ile yapılan ön kamara bulanıklık ölçümlerin ideal zamanı ve tekrarlanabilirliğinin araştırılması. Gereç ve Yöntem: Kırk beş gönüllünün sabah saat 8.00da laser flaremetre cihazı ile ön kamara bulanıklık ölçümleri yapılmış ve bu ölçümler aynı gün saat 12.00 ve saat 16.00da tekrarlanmıştır. Bulgular: Gönüllülerin 25i (%55,5) kadın ve 20si (%44,5) erkekti ve ortalama yaşları 28,677,40 yıldı. Olguların oftalmolojik muayenelerini takiben alınan ortalama ön kamara bulanıklık ölçümleri sabah saat 8:00da 5,941,41 foton/msn, saat 12de 5,651,45 foton/msn, saat 16.00da 5,791,20 foton/msn idi. Ölçümler arasında anlamlı bir farklılık saptanmadı (p0,08). Katılımcıların göz rengine göre yapılan alt grup analizinde de kahverengi, ela ve yeşil göz renkler arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p0,21). Korelasyon analizinde gün içinde alınan üç ölçümün de yaşla korele olduğu görülmüştür (r0,24, p0,03; r0,41, p0,01, r0,27 p0,01). Sonuç: Ön kamara bulanıklık ölçümlerinde sağlıklı bireylerde gün içerisinde anlamlı bir değişiklik saptanmamıştır ancak yaşla pozitif korelasyon göstermektedir. Bu nedenle gün içindeki tüm ölçümler güvenilirdir ve tekrarlanabilirliği yüksektir. (Turk J Ophthalmol 2015; 45: 52-5)
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Posterior mikroftalmide spektral domain optik koherens tomografi bulguları
    (2014) Tınkır, Emine Kayıtmazbatır; Kerimoğlu, Hürkan; Özkağnıcı, Ahmet; Okudan, Süleyman; Turgut, Banu Öztürk
    Bu olgu sunumunda iki posterior mikroftalmi olgusunun retinal spectral domain optik koherens tomografi (SD-OKT) bulguları sunulmaktadır. Bu amaçla uzağı net görememe şikayeti ile kliniğimize başvuran, yüksek hipermetropi saptanan beş ve yedi yaşlarındaki iki kardeşin bulguları incelendi. Posterior mikroftalmi tanısı konulan her iki olgunun biyomikroskopik ön segment muayenesi ve gonyoskopi bulguları doğal olarak saptandı ve aksiyel uzunlukları 17 mmden kısa olarak ölçüldü. Fundus muayenelerinde gözlenen papillomaküler katlantıların SD-OKT ile yapılan değerlendirmesinde katlantılara yalnız nörosensoriyel retinanın katıldığı izlendi. Katlantı altında intraretinal alanda yalnız birinci olguda bilateral kistler; subretinal alanda ise her iki olguda apeksi katlantı apeksi ile örtüşen üçgen şeklinde hiporeflektif alan gözlendi. SD-OKT posterior mikroftalmi olgularında tanı ve eşlik eden dejeneratif değişikliklerin takibinde yardımcı bir görüntüleme cihazıdır. Bu değişiklikler görme prognozu açısından da önemli olabilmektedir. (Turk J Ophthalmol 2014; 44: 240-2)
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Retinal Detachment After Implantation of Iris-Prosthetic IOL in a Case with Traumatic Aniridia
    (2010) Durukan, Hakan; Kerimoğlu, Hürkan; Hürmeriç, Volkan; Erdurman, Cüneyt; Mumcuoğlu, Tarkan
    We report a patient who developed retinal detachment after implantation of iris-prostetic intraocular lens (IOL) because of traumatic aniridia. A 60-year-old male patient referred to our clinic 4 months after ocular trauma with total aniridia, a moderately opacified but stable crystalline lens and attached retina with vitreous hemorrhage in the left eye. He had an uneventful pars plana vitrectomy, phacoemulsification and black diaphragm iris-prostetic IOL implantation. Three months later, the patient presented with decreased visual acuity due to retinal detachment. Retinal detachment was repaired with a high buckle succesfully. The visual acuity was 0.6 without any sign of inflammation or raised intraocular pressure at the end of 6 month follow-up.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Screening for retinopathy of prematurity in a tertiary care newborn unit in Turkey: Frequency, outcomes, and risk factor analysis
    (SLACK INC, 2008) Mutlu, Fatih Mehmet; Altınsoy, Halil İbrahim; Mumcuoğlu, Tarkan; Kerimoğlu, Hürkan; Kılıç, Selim; Kul, Mustafa; Sarıcı, S. Ümit
    Purpose: To report the frequency, risk factors, and outcomes of screening for retinopathy of prematurity (ROP). Methods: Data of neonates with a gestational age of 34 weeks or less were analyzed and the predictors on the development of ROP were determined by using logistic regression analysis. Results: Of the 3 18 neonates, the frequency of ROP was 3 7.1% for any stage and 7.2% for stage 3 or greater. Treatment was needed in 16.1% of neonates with ROP. No treatment was required in neonates with a gestational age of greater than 32 weeks. Oxygen therapy, sepsis, gestational age of 32 weeks or less, and birth weight of less than 1,250 g were determined as the independent risk factors. Conclusions: Although frequency of ROP in Turkey is similar to that in the United States, the rate of severe ROP necessitating treatment seems to be higher in Turkey. Neonates with a gestational age of 32 weeks or less, a birth weight of less than 1,250 g, sepsis, and oxygen therapy may have a greater risk of developing ROP and screening should be intensified in the presence of these risk factors.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Spontaneous closure of macular hole ınduced by accidental nd:YAG laser ınjury
    (2013) Bakbak, Berker; Gedik, Şansal; Turgut, Banu Öztürk; Kerimoğlu, Hürkan
    Neodymium:yttrium aluminum garnet (Nd:YAG) lazerin yol açtığı maküler deliklerin seyri, bu tip kazaların ender olmasın- dan dolayı bilinmemektedir. Kaza ile Nd:YAG lazer hasarına bağlı maküler delik tanısı alan 47 yaşında erkek fizik uzmanı takibe alındı. Maküler deliğin boyutu azaldı ve vitre hemorajisi çekildi. Kaza ile yüksek enerjili Nd:YAG lazere maruz kalın- ması, retinada ciddi hasarlara neden olabilir. Ancak, lazere bağlı gelişen bu maküler delikler spontan kapanabilir. Lazere bağlı maküla hasarında, doğal seyri etkileyen en sık bulgular epiretinal membranın varlığı ve maküler deliğin boyutudur.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Suçiçeği geçiren bir çocukta granülomatöz ön üveit, internal oftalmopleji ve retinal vaskülit
    (2013) Donbaloğlu, Meryem; Kerimoğlu, Hürkan; Bozkurt, Banu; Turgut, Banu Öztürk
    Bu olgu sunumunda suçiçeği esnasında granülomatöz ön üveit, internal oftalmopleji ve retinal vaskülit gelişen bir olgu tartışıldıDokuz yaşında bir kız çocuğu sağ gözde bulanık görme ve kızarıklık şikayetiyle tarafımıza başvurdu. Her iki göz düzeltilmiş görme keskinlikleri 20/20 düzeyindeydi. Sağ göz direkt ve indirekt ışık reaksiyonları negatifti ve pupil dilate idi. Biyomikroskopik muayenede sağ göz korneada orta büyüklükte granülomatöz keratik presipitatlar ve ön kamarada yoğun hücre reaksiyonu mevcuttu. Fundus muayenesi normaldi. Hastanın tüm vücudunda kırmızı renkte papüller lezyonları görülmesi üzerine suçiçeğine sekonder granülomatoz ön üveit tanısıyla sistemik ve topikal asiklovir ve steroid, antihistaminik süspansiyon, izolasyon ve günlük takip önerildi. Altıncı günde keratik presipitat ve hücre reaksiyonu azalırken, retinada tuzbiber manzarası izlendi. Onuncu günde retinanın nazal ve temporaperifer kadranlarında görülen perivasküler kılıflanma 4. haftada tamamen geriledi ve ilaçlar azaltılarak kesildi. Suçiçeğinde ön üveit sık görülmesine rağmen, 3 farklı tutulumun görülmesi son derece nadirdir. (Turk J Ophthalmol 2013; 43: 358-61)
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Trabekülektomi sonrası geç dönemde gelişen fleb incelmesinde perikardiyal greft transplant uygulaması
    (2014) Donbaloğlu, Meryem; Okka, Mehmet; Şatırtav, Günhal; Kerimoğlu, Hürkan; Oltulu, Refik
    Glokomun cerrahi tedavi yöntemlerinden biri olan trabekülektominin uzun dönem komplikasyonları arasında skleral flep erimesi ve buna bağlı bleb yetersizliği de sayılabilir. Makalemizde trabekülektomi sonrası geç dönemde gelişen flep erime- sinde, perikardiyal greft ile yama uygulanan iki olgu sunulmuştur. Birinci olgu, 69 yaşında erkek, primer açık açılı glokom nedeniyle 4 yıl önce trabekülektomi ameliyatı yapılmış bir hastaydı. İkinci olgumuz olan 62 yaşında erkek hastaya, 18 ay önce psödoeksfoliatif glokom nedeniyle trabekülektomi yapılmıştı. Kliniğimize başvuru sırasında fleb erimesi ve bleb bölge- sinde koroid reflesinin alınması üzerine, her iki olguya bleb yetmezliği gelişme riskinden dolayı steril perikardiyal greft ile yama işlemi uygulandı. İki olgumuzda da ameliyattan sonraki bir yıllık takipte komplikasyon olmadığı ve bleblerin fonksi- yonel olarak çalıştığı görüldü. Glokom cerrahisi sonrası geç dönemde gelişen fleb erimesinde perikardiyal greft uygulaması, tedavide alternatif bir yöntem olarak düşünülebilir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Trabekülektomi Sonrası Optik Sinir Başı Topografisi ve Retina Sinir Lifi Tabakasında Meydana Gelen Değişikliklerin Değerlendirilmesi
    (2006) Şahin, Afsun; Bozkurt, Banu; Kerimoğlu, Hürkan; İrkeç, Murat; Orhan, Mehmet; Saraçbaşı, Osman
    Amaç: Glokomlu olgularda trabekülektomi sonrası optik sinir başı (OSB) ve retina sinir lifi tabakasında (RSLT) meydana gelen değişikliklerin tarayıcı laser oftalmoskopi ve polarimetre ile değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntem: Trabekülektomi yapılan 13 olgunun 16 gözü çalışmaya dahil edildi. Olguların ameliyat öncesi ve ameliyattan sonra 1. 3. ve 6. aylarda OSB topografisi TopSS (Topographic Scanning system), RSLT kalınlığı NFA GDx ile değerlendirildi.Ameliyat öncesi ve sonrası alınan TopSS ve GDx parametreleri eşleştirilmiş t-testi ile karşılaştırıldı ve p0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Trabekülektomi sonrası ortalama göz içi basıncı (GİB) 32.568.51 mmHg’dan 1. ayda 14.683.04 mmHg’ya, 3. ayda 13.823.04 mmHg’ya, 6. ayda 15.781.04 mmHg’ya düştü. Cerrahiden sonra ortalama nöroretinal rim kalınlığının belirgin olarak arttığı görüldü (ameliyat öncesi 1.3671.16 mm2; ameliyat sonrası 1. 3. ve 6. aylarda sırasıyla 1.4301.12 mm2, 1.5401.15 mm2, 1.4291.12 mm2) olarak tesbit edildi (p0.05). Ameliyat sonrası c/d oranı, ½ derinlik hacmi, ½ derinlik alanında ise azalma tespit edildi. GDx parametrelerinden hiçbirinde trabekülektomi sonrası belirgin değişiklik izlenmedi (p0,05). Sonuç: Trabekülektomi sonrası GDx parametrelerinde değişiklik izlenmezken TopSS parametrelerinden NRRA ve c/d oranlarında meydana gelen değişiklikler, trabekülektomi’den sonra GİB düşüşü ile birlikte OSB üzerindeki mekanik basının kalkması ve lamina kribrozanın öne doğru yer değiştirmesi ile açıklanabilir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Travmatik karotikokavernöz fistül: Olgu sunumu
    (2007) Şahin, Alparslan; Kamış, Ümit; Albayram, M. Sait; Kerimoğlu, Hürkan; Işlak, Civan
    Bir haftadır sağ gözünde kızarma ve şişlik olan 11 yaşındaki kız çocuğu kliniğimize başvurdu. Oküler muayenede, sağ gözde episkleral ve konjonktival venlerde dilatasyon, proptozis ve tüm yönlere hareket kısıtlılığı mevcuttu. Göziçi basıncı (GİB) 32 mmHg ölçüldü. Topikal antiglokomatöz tedavi başlandı. Kranyal anjiyografide karotikokavernöz (KKF) fistül izlendi ve fistül ayrılabilir balon tekniği ile kapatıldı. Operasyon sonrası olgunun izleminde görme keskinliği 10/10 ve GİB ilaçsız 9 mmHg ölçüldü. Tüm klinik semptom ve bulgularda tam iyileşme saptandı.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Yırtıklı retina dekolmanlarında maküler dekolman süresinin tedavi sonrası erken dönem görme keskinliğine etkisi
    (2009) Kerimoğlu, Hürkan; Adam, Mehmet; Turan, Meydan; Öztürk, Banu; Pekel, Hamiyet; Okudan, Süleyman
    Amaç: Yırtıklı retina dekolmanlı gözlerde, maküler dekolman süresinin pnömotik retinopeksi sonrası düzeltilmiş görme keskinliği üzerine etkisinin değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde Mayıs 2006-Mayıs 2009 tarihleri arasında pnömotik retinopeksi uygulanmış ve tek seansta başarı sağlanmış maküler dekolman süresi 2 hafta ve altında olan yırtıklı retina dekolmanı olgularının dosya bilgileri geriye dönük olarak tarandı. Maküler dekolman sürelerine göre 47 göz 1-5 gün (21 göz), 6-10 gün (14 göz) ve 11-14 gün (12 göz) içinde tedavi edilenler olarak üç gruba ve ayrıca birinci hafta (26 göz) ve ikinci hafta (21 göz) tedavi edilenler olarak iki ayrı gruba ayrılarak incelendi ve cerrahiden 3 ay sonra düzeltilmiş görme keskinliği gruplar arasında karşılaştırıldı. Bulgular: Maküler dekolman süresine göre üç zaman dilimli olarak incelememizde üç grup arasında tedavi sonrası görme keskinliği açısından anlamlı fark bulundu (p0.001, Kruskal Wallis testi). Yine ikili zaman dilimli incelemede ilk hafta tedavi edilenlerde görme keskinliği (0.560.19), ikinci hafta tedavi edilenlere göre (0.320.13) anlamlı olarak yüksek bulundu (p0.001, Mann-Whitney testi). Sonuç: İki haftalık süreç 3 ve 2 zaman dilimine göre incelendiğinde maküler dekolman süresi uzadıkça, görme keskinliği azalmaktadır. Maküler dekolman süresi tedavi sonrası görme keskinliğini değerlendirmede göz önünde bulundurulması gereken önemli bir prognoz belirleyicidir.

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim