Yazar "Lök, Neslihan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Alzheimer Hastalarında Müzik Terapinin Etkinliği: Sistematik Derleme(2016) Lök, Neslihan; Bademli, Kerimeİlerleyen yaşla birlikte, Alzheimer hastalığının görülme sıklığı artar. Toplumda görülme sıklığı artıkça, ailelerin yürüttüğü profesyonel olmayan bakım yükü ve ulusal sağlık bakımına getirdiği ekonomik yük de artmakta, bu durum Alzheimer hastalığını önemli bir sorun haline getirmektedir. Müzik terapi Alzheimer hastaları için alternatif bir tedavi yöntemi olabilir. Alzheimer hastalığının özellikle ikinci evresinde amiloid plakların artması ve beynin etkilendiği alanın genişlemesiyle birlikte hastalarda öfke ve saldırganlık görülmeye başlar. Bu dönemde müziğin sakinleştirici etkisinden faydalanmakta yarar vardır. Bu çalışma Alzheimer hastalarına uygulanan müzik terapinin etkilerini belirlemek amacıyla yapılmış bir sistematik derlemedir. Araştırma kapsamına alınan çalışmalar Alzheimer hastalarında müzik terapinin olumlu etkilerini ortaya koyan önemli sonuçlar içermektedirÖğe Beden eğitimi spor yüksekokulu özel yetenek sınavına girecek adayların kaygı durumlarının bazı değişkenler açısından incelenmesi(2008) Lök, Sefa; İnce, Alparslan; Lök, NeslihanBu çalışmada Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu özel yetenek sınavına girecek adayların kaygı durumlarının; yaş, cinsiyet, ailenin yaşadığı yer, aile yapısı, sınava giriş sayısı, ebeveyn eğitim durumu ve adayın sınava hazırlanış performansını nasıl değerlendirdiği ile ilişkisinin incelenmesi amacıyla planlanmıştır. Araştırma kapsamına 2008–2009 eğitim öğretim yılında Karamanoğlu Mehmet Bey üniversitesine beden eğitimi ve spor yüksekokulu özel yetenek sınavına başvuran 348 adaydan gönüllü katılan 253 aday alınmıştır. Veri toplama aracı olarak adaylara ait kişisel bilgi formu ve Spielberger ve arkadaşları tarafından geliştirilen, durumluluk kaygı ölçeği kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 10.0 programından yararlanılmıştır. Verilerin değerlendirmesinde; ortalama, standart sapma, sayı, yüzdelik hesaplamaları, Kruskal-Wallis testi, t testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, beden eğitimi özel yetenek sınavı gibi mesleki anlamda gelecek için kritik önem taşıyan sınavlara girmeden önce adaylar da durumluluk kaygı düzeyi orta derece de (56.86 7.76) görülmektedir. Bunların yanında sınava girecek adayın erkek olması, yaşının 19 yaş ve daha küçük olması, beden eğitimi sınavına ilk kez girecek olması ve sınava hazırlanış performansını yetersiz hissetmesi gibi durumlarla kaygı düzeyi artmaktadır.Öğe Çocukların Aile İçi Şiddetten Korunmasında Ailelere Yönelik Girişimler(2017) Başoğul, Ceyda; Lök, Neslihan; Öncel, SelmaŞiddet, bir çocuğun saygın, onurlu, eşit ve özgür bir birey olarak yaşaması ve kendini gerçekleştirebilmesindebüyük bir engeldir. Çocuklar ne zaman, nasıl ve kime karşı saldırganlık gösterecekleriniöğrenmektedirler. Bu öğrenilenler anne babadan çocuklara aktarılmakla beraber, akran gruplarındanve kitle iletişim araçlarından da öğrenilmektedir. Şiddet bu şekilde bir döngü haline gelmektedir.Bu konuda yapılan çalışmalar ailelere yönelik girişimlerin (danışmanlık ve terapi, kriz ve sosyalyardım girişimleri, ebeveynlik ve çoklu girişimler) çocuklarda davranış sorunları, öfke, şiddet vegüvenlikle ilgili bilgi düzeyi, benlik saygısı, çatışma yönetimi; ailelerde ise psikolojik sıkıntı, ebeveyn-çocuketkileşimlerinde empati, ebeveynlik becerileri, psikolojik işlevsellik gibi konulardagelişmeler sağladığı saptanmıştır.Öğe Demansta Fiziksel Aktivite ve Egzersiz(2015) Lök, Sefa; Lök, NeslihanYaşlılık vücuttaki birçok sistemi etkileyen dinamik bir süreçtir. Yaşlanma ile bellek dahil bilişsel işlevler, zeka, kişilik ve davranışlar farklı düzeylerde etkilenmektedir. Süreç ilerledikçe bireyin, dayanıklılığında, fiziksel aktivite ve egzersizlerinde azalma görülebilmektedir. Normal yaşlılık sürecinde durum böyleyken aynı zamanda kronik bir beyin sendromu olan demansın eşlik etmesi ile aktiviteler de giderek azalır. Fiziksel aktiviteler sosyalleşebilmek için demansı olan bireye çeşitli fırsatlar sunabilir. Bu nedenle demansı olan bireylerin sağlığını korumak ve aktif yaşam tarzını benimsetmek için fiziksel aktivite ve egzersizin rolü gittikçe önem kazanmaktadır. Bu derlemede demansta bilişsel aktiviteyi artırmaya yardımcı fiziksel aktivite ve egzersizler kısaca gözden geçirilmiştir.Öğe Determination of Physical Activity Level in The Caregiving of Schizophrenia Patients(Selçuk Üniversitesi, 2020 Nisan) Lök, Neslihan; Lök, SefaThe aim of this study was to evaluate the physical activity levels of the caregivers of the schizophrenic patients.This research was descriptive and was conducted with face-to-face interviews with relatives of schizophrenia patients enrolled in a Community Mental Health Center. The sample of the study consisted of 124 individuals who agreed to participate in the study. Socio-demographic data form and International Physical Activity Questionnaire were used for data collection. In order to evaluate the demographic data of the study, t-test and Kruskal-Wallis test were used in order to evaluate the relationship between number and percentage distributions, socio-demographic characteristics and International Physical Activity questionnaire. The mean age of the participants was 38,26 ± 4,26, 61,32% female, 38,68% male, 34,65% married, 81,65% single, 10,47%. 27.49% are primary school / middle school, 33% are high school and 29.04% are university graduates. When the body mass index of the participants was evaluated, 65.35% were overweight, 54.95% were inactive and 33.85% were given care for 6- 10 years. When sociodemographic and physical activity levels are compared; 41,17% of women, 19,18% of those with care years 1-5 years and 52,46% of overweights were found to be inactive in terms of physical activity and the difference was statistically significant (p <0,05). In our study, it was observed that the sociodemographic characteristics of the participants significantly affected the physical activity level.Öğe The effect of reminiscence therapy on cognitive functions, depression, and quality of life in Alzheimer patients: Randomized controlled trial(WILEY, 2019) Lök, Neslihan; Bademli, Kerime; Selçuk-Tosun, AlimeBackground Alzheimer is a disease leading to various neuropsychiatric behavioral disorders, and the most common symptom observed during the prognosis of Alzheimer's disease is dysmnesia. The aim of the present study is to investigate the effect of reminiscence therapy on cognitive functions, depression, and quality of life in Alzheimer's patients. Methods The present study was a randomized controlled single blind study with two groups, which was designed in the experimental pretest-posttest pattern in the city of Konya, Turkey. It was decided to include a total of 60 elderly individuals. Information form that evaluated socio-demographic characteristics and disease history of individuals in intervention and control groups and was developed by the researcher. Standardized Mini-Mental State Examination (SMMSE), Cornell Scale for Depression in Dementia, and the Quality of Life in Alzheimer's Disease (QOL-AD) Scale were used to collect the data. Reminiscence therapy was applied once a week and lasted for 8 weeks. Every session took 60 minutes. Groups consisted of six people. Results Mini-Mental Test, depression, and quality of life mean scores of the elderly in intervention group before reminiscence therapy program increased after the administration, and the difference was statistically significant (P < 0.05). In the intergroup comparison, a significant difference was found between elderly individuals' posttest Mini-Mental Test, depression, and quality of life mean scores (P < 0.05). Conclusions Our results suggest that regular reminiscence therapy should be considered for inclusion as routine care for the improvement of cognitive functions, depressive symptoms, and quality of life in elderly people with Alzheimer.Öğe EVALUATION OF MENTAL WELL-BEING AND GENERAL HEALTH POINTS OF ATHLETES(2017) Lök, NeslihanSpor yapan bireylerin genel sağlık durumları ile mental iyi oluşlarının değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma tanımlayıcı ilişkisel türdedir. Araştırmanın evrenini bir programa dahil edilen sporcular oluşturmuş ve gelişigüzel örnekleme yöntemi kullanılarak araştırmaya katılmayı kabul eden tüm bireyler örnekleme dahil edilmiştir. Araştırmayı katılmayı kabul eden 67 sporcu örneklemi oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında sosyodemografik bilgi formu, Genel Sağlık Anketi ve Mental İyi Oluş Ölçeği kullanılmıştır. Veriler sporcuların toplu olarak eğitim aldıkları kurs sonrası sınıf ortamında toplanmıştır. Katılımcıların genel sağlık anketinden aldıkları puan ortalamaları 2,470,91, mental iyi oluş ölçeğinden aldıkları puan ortalamaları ise 51,318,42'dir. Katılımcıların Genel Sağlık Anketi ve Mental İyi Oluş Ölçeği puan ortalamaları arasındaki ilişki incelendiğinde, pozitif yönde güçlü bir ilişki olduğu görülmüştür (r-0,742, p0,08). Bu araştırmanın sonuçları doğrultusunda; erkekler, ortaöğretim mezunları ve 1-4 yıl arası süredir spor yapanlar genel sağlık ve mental iyi oluş açısından risk grubunda yer almıştır. Bireylerin genel sağlık puan ortalamaları artıkça mental iyi oluşlarının da arttığı görülmüştür. Mental yönden sporcular kendilerini iyi hissettiklerinde genel olarak sağlığını da iyi algılayacakları sonucuna varılmıştırÖğe Institutional Services for Dementia Care in Turkey(2017) Lök, Neslihan; Öncel, Selma; Özer, Zeynep; Buldukoğlu, KadriyeTüm dünyada doğuştan beklenen ortalama yaşam süresinin uzaması ile birlikte toplam yaşlı nüfusoranı da artmaktadır. Türkiye’de demans prevalansını belirlemeye yönelik yapılan çalışmalarda;düşük eğitim düzeyi, ileri yaş, kadın olma, kırsal alanda yaşama, fiziksel bir hastalığın bulunması,çoklu ilaç kullanımı, kronik başka bir hastalığın eşlik etmesi (özellikle diyabet), alkol ve sigara içmeöyküsü olması demans görülmesi yönünden risk faktörleri olarak bildirilmiştir. Türkiye’de demansbelirtileri nedeniyle birsağlık kurumundan tedavi arayışı genelde gecikmektedir. Bu derlemede,Türkiye'deki demansın durumu, hastalara yönelik verilen hizmetler ve hemşirelik bakımı ile ilgilibilgiler sunulacaktır.Öğe Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Farklı Bölüm Öğrencilerinin Anatomi Dersine Olan Öz-Yeterlilik Durumlarının Karşılaştırılması(Selçuk Üniversitesi, 2009) Lök, Sefa; Taşğın, Özden; Lök, Neslihan; Yıldız, MustafaBetimleyici türdeki çalışma Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi 2008–2009 Eğitim-Öğretim yılı güz döneminde yapılmıştır. Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesinde Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik bölümü ve BESYO Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümlerinin 2, 3 ve 4. sınıflarında öğrenim gören ve anatomi dersi almış olan 264 üniversite öğrencinin tamamı araştırmanın evrenini oluşturmuştur. Araştırmaya 106 Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği öğrencisi ile 158 hemşirelik öğrencisi olmak üzere toplam 264 öğrenci katılmıştır. Öğrencilerin %58.8’i Hemşirelik bölümünde eğitim görmekte , % 41.2’si ise Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümünde eğitim görmektedir. Hemşirelik bölümünde öğrenim gören öğrencilerin anatomi dersine olan öz-yeterlilikleri Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören öğrencilerin anatomi dersine olan öz-yeterliliklerinden daha yüksek bulunmuştur.Öğe Kronik Psikiyatri Hastalarına Uygulanan Fiziksel Egsersiz Programlarının Etkinliği: Sistematik Derleme(2016) Lök, Sefa; Lök, NeslihanFiziksel aktivite ve egzersiz giderek çeşitli ruhsal bozuklukların tedavisinde etkili bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Bu sistematik derlemede amaç kronik psikiyatri hastalarına uygulanan fiziksel aktivite programlarının etkinliğini değerlendirmektir. Derleme York Üniversitesi Ulusal Sağlık Araştırmaları Enstitüsü tarafından geliştirilen Centre for Reviews and Dissemination 2009 rehberi doğrultusunda yapılmıştır. Tarama sonucunda araştırma kapsamına yedi çalışma alınmıştır. Fiziksel aktivite programlarına katılan kronik ruhsal hastalığa sahip bireylerin, ruhsal olarak kendilerini iyi hissettikleri, ilaç tedavisine ve terapötik müdahalelere daha uyumlu oldukları, anksiyeteyi azalttığı, fiziksel benlik algılarını güçlendirdiği, sosyal işlevselliği artırdığı, gündüz uykuyu azaltıp gece uykusunu daha kaliteli hale getirdiği gibi olumlu sonuçları olduğu saptanmıştır. Bu nedenle tüm psikiyatri hastalarına yönelik özelleşmiş sistematik, planlı ve sürekli olan fiziksel aktivite programları geliştirilmeli ve hastalara yönelik bu programlar uygulanmalıdırÖğe Kronik ruhsal hastalıklarda yardım arama davranışları(2017) Bademli, Kerime; Lök, NeslihanBu çalışmanın amacı, ülkemizde kronik ruhsal hastalığı olan bireylerin tıp dışı yardım arama davranışlarıile ilgili ülkemizde yapılan çalışmaları belirlemek ve bu alandaki mevcut durumu ortayaçıkarmaktır. Ülkemizde kronik ruhsal hastalığı olan bireylerin yardım arama davranışları ile ilgiliyapılan çalışmaları belirlemek için ulusal veri tabanları taranmıştır.Tarama sonucunda kronik ruhsalhastalığı olan bireylerin tıp dışı yardım arama davranışları ile ilgili 14 araştırma incelenmiştir.Çalışmadan elde edilen bulgulara göre, hasta ve hasta yakınlarının çoğunlukla geleneksel dinselyöntemlere başvurduğu ortayaçıkmıştır. Tıbbi tedavi dışı yardım arama davranışı kadınlarda, düşükeğitim düzeyine sahip bireylerde ve kırsal kesimde yaşayanlarda daha yüksek oranda görülmektedir.Öğe Relationship between the health perception and physical activity of individuals(2018) Bademli, Kerime; Lök, NeslihanThis research was conducted to determine the relationship between physical activity and health perception in the general adult population. This is a descriptive and correlational study intended to describe the correlation between health perception and the physical activity of adults. The sample was all voluntary 96 participation. The data were collected by the Perception of Health Scale and International Physical Activity Questionnaire. Number and percentile distributions were examined and the t-test was used. Pearson correlation Coefficient (Pearson r) was also used to test the correlation between Perception of Health Scale and International Physical Activity Questionnaire-IPAQ. The socio demographic data of the adult individual showed that their average age was 27.132.28, that 62.8’% were female, and that 31,2% were male, 57,3% had completed primary school, 42.7% high school and upper . Of them, 41.7% were married, and 58.3% single. 87.5% had children. 76% live in the city, 24% live in rural areas and 63.5% perceive the economic situation as good and 36.5% as moderate. When the scores of the individuals in the physical activity questionnaire were evaluated, 23.9% were found to be inactive and 76.1% were found to be the least active. In this study it was observed that the majority of participants were physically active. That the less educated, men, singles, lower economic status and lived in the urban area have low health perception scores. In this study there was a strong correlation between the physical activity level and the control center on the positive side, a weak relationship between the self-awareness and the positive side in the positive direction. Physical activity was related to better self-health perception.Öğe Relationship Between the Health Perception and Physical Activity of Individuals(Selçuk Üniversitesi, 2018 Aralık) Bademli, Kerime; Lök, NeslihanThis research was conducted to determine the relationship between physical activity and health perception in the general adult population. This is a descriptive and correlational study intended to describe the correlation between health perception and the physical activity of adults. The sample was all voluntary 96 participation. The data were collected by the Perception of Health Scale and International Physical Activity Questionnaire. Number and percentile distributions were examined and the t-test was used. Pearson correlation Coefficient (Pearson r) was also used to test the correlation between Perception of Health Scale and International Physical Activity Questionnaire-IPAQ. The socio demographic data of the adult individual showed that their average age was 27.13±2.28, that 62.8’% were female, and that 31,2% were male, 57,3% had completed primary school, 42.7% high school and upper . Of them, 41.7% were married, and 58.3% single. 87.5% had children. 76% live in the city, 24% live in rural areas and 63.5% perceive the economic situation as good and 36.5% as moderate. When the scores of the individuals in the physical activity questionnaire were evaluated, 23.9% were found to be inactive and 76.1% were found to be the least active. In this study it was observed that the majority of participants were physically active. That the less educated, men, singles, lower economic status and lived in the urban area have low health perception scores. In this study there was a strong correlation between the physical activity level and the control center on the positive side, a weak relationship between the selfawareness and the positive side in the positive direction. Physical activity was related to better self-health perception.Öğe Yaşlılarda düşmelere sebep olan ev içi çevresel risk faktörleri ve düşme ile ilişkisi(Selçuk Üniversitesi Sağık Bilimleri Enstitüsü, 2010) Lök, Neslihan; Akın, BelginDoğuşta beklenen yaşam süresinin uzaması ve doğum hızının azalması ile dünya nüfusu giderek yaşlanmaktadır. Türkiye'de genç nüfustan erişkin ve yaşlı nüfusa doğru bir geçiş olduğu bildirilmektedir. Bu değişim artan yaşlı nüfusun gereksinimlerini karşılamaya yönelik önlemler alınmasını gerektirmektedir. Ülkemizde 65 yaş ve üstü yaşlılarda yaygın bir sorun olan düşmeler çoğunlukla ev ortamında gerçekleşmektedir. Evde yaşayan yaşlılarda düşmeler yönünden ev-içi çevresel özelliklerin düşme ile ilişkisini incelemek amacına yönelik kesitsel türdedir. Araştırmanın çalışma grubunu Konya ili merkez Selçuklu ilçesine bağlı bir sağlık ocağı bölgesinde yaşayan 65 yaş üstü yaşlılar arasından rastgele seçilmiş 243 yaşlı oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında sosyo-demografik ve ekonomik özellikleri sorgulayan bir anket formu, mobilite durumunu değerlendirmeye yönelik olarak Rivermead Mobilite İndeksi (RMİ) ve düşmeler yönünden ev-içi özellikleri değerlendirmeye yönelik olarak araştırmacı tarafından geliştirilmiş Düşmeler yönünden Ev-içi Çevre Özelliklerini Değerlendirme Formu (DEÇÖDF) kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler yanında, Ki kare ve Mann-Whitney U (MW-U) testi kullanılmıştır. Yaşlılıkta düşme yaşama ve düşme korkusu yönünden; kadınlar, dullar ve okur-yazar olmayanlar, sosyal güvencesi ve düzenli geliri olmayanlar, gelir ortalaması düşük olanlar, gelirini orta/kötü algılayanlar, müstakil evde ve kirada oturanlar ve evde yalnız yaşayanlar risk grubudur. Yaşlılıkta, düşme yaşama ve düşme korkusu yönünden; denge ve görme sorunu, kronik hastalık, diyabet, devamlı ilaç kullanma, sağlığı orta/kötü algılama, son bir yıl içinde hastaneye yatma ve mobilite sorunu risk faktörleridir. DEÇÖDF'ye göre ev içi özellikleri incelendiğinde düşme yaşama yönünden banyo/tuvalet, mutfak, yatak odası, oturma odası/salon ve tüm alanlarda sorun sayısının fazla olması risk faktörü iken koridor ve merdivendeki sorun sayısı önemli bir risk faktörü değildir. Elde edilen sonuçlara dayanarak birinci basamakta ev ziyaretlerinde yaşlılarda düşme riskinin değerlendirilmesinde ev içi çevresel özelliklerine yönelik veri toplanması ve veri toplamada hemşireler ve sağlık personeli tarafından DEÇÖDF' nin kullanılması önerilmiştir.