Yazar "Pekgör, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The determination of outlier values by M estimator in nonlinear regression and a simulation study(Selcuk University Research Center of Applied Mathematics, 2011) Pekgör, Ahmet; Genç, AşırThe existence of a few outlier values in the sampling would prevent the information given by the majority of the sampling and all of the statistics would turn to be insignificant. Therefore it is essential to determine the outliers in the sampling. In the literature, there are studies regarding the determination of the outliers in the linear regression. In this study, under the light of the studies of Rousseeuw ve Zomeren (1990) and Wu and Lee (2006), it is aimed to determination of outlier values by M estimator in nonlinear regression, one of the robust location estimators. In the application, the height of a corn plant has been analyzed as the sample data set per weeks in the period of 2008 in the Konya region using the Selçuk STAT statistics package program.Öğe Discriminating between the Lognormal and Weibull Distributions under Progressive Censoring(2019) Kuş, Coşkun; Pekgör, Ahmet; Kınacı, İsmailIn this paper, the ratio of maximized likelihood and Minimized Kullback-Leibler Divergencemethods are discussed for discrimination between log-normal and Weibull distributions. The progressive Type-II right censored sample is considered in the study. The probability of correct selections is simulated andcompared to investigate the performance of the procedures for different censoring schemes and parametersettings.Öğe Doğrusal olmayan regresyonda bozulma noktalarının hesabı ve bir uygulama(Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010) Pekgör, Ahmet; GEnç, AşırBozulma noktası, bir tahmin edicinin sağlamlık ölçütlerinden birisidir. Sağlam tahmin edicilerde bu değer , sağlam olmayan tahmin edicilerde de dir. Maalesef günümüz istatistiksel paket programlarda kullanıcıya, ele aldığı tahmin edicinin sağlamlık ölçütü olan bu değer yansıtılmamaktadır. Bu da kullanıcının, ele aldığı modelde tahmin edicinin ne derecede sağlam olacağının hesaplanması için bu işlemi bizzat elle ve teorik olarak çözmesi gerekmektedir. Ancak, modelin zorluğu ve işlem hacminin büyüklüğünden ötürü her zaman bu mümkün olmamaktadır. Bundan dolayı kullanıcının ele almış olduğu modelde ve tahmin ediciye dayanan sonuçlarda, bozulma noktalarının kullanıcıya yansıtılması gerekmektedir. Bu noktadan yola çıkarak, bozulma noktasının istatistiksel bir paket programıyla hesaplanılması düşüncesi bu tezin ana temasını oluşturmaktadır. Bu çalışmada bozulma noktası yeni bir yaklaşımla (Tespit yöntemi) tanımlanarak bilgisayar ortamında hesaplanılması mümkün kılınmış, ayrıca bu yeni tanım sayesinde tahmin edicilerin bozulma noktaları yönünden sıralanabilmesi de mümkün olmuştur.Öğe Etyolojik tanıları FMF olan yetişkin hemodiyaliz hastaları ve diğer etyolojik tanılı hastaların kan serumlarında, bazı laboratuar testlerinin değerlendirilmesi(2009) Yazar, Hayrullah; Kayhan, Cahit B.; Bal, Ahmet; Pekgör, Ahmet; Polat, MehmetAilesel Akdeniz ateşi hastalığı otozomal resesif geçiş gösteren inflamatuar bir hastalıktır. Ermenistan, İspanya, Türkiye gibi ülkelerde sık görülür. Genel olarak Akdenize kıyısı olan ülkelerde daha çok karşımıza çıkan bu hastalık, Arab ülkelerinde özellikle Lübnanda görülür. Credit çalışması (Chronic Renal Disease In Turkey) raporlarına göre Türkiye de hemodiyaliz hasta sayısı 50.000 rakamına ulaşmıştır. FMF ülkemizde 1/1000 oranında görülmekte olup, hastalığın taşıyıcılığı ise, oldukça yüksektir (1/5). Amacımız; insidans ve prevalansı giderek artan SDBY' nin, etyolojik tanıları FMF olanlarının diğer etyolojik tanılı olanlar ile mukayesesini yapmaktır. Metod: Çalışmaya dahil edilme kriterleri: yetişkin olmak - pediatrik hasta olmamak, SDBY tanısı konulmuş olmak - periton tedavisi görmüyor olmak, hemodiyaliz tedavisine karar verilmiş olmak, haftada en az 3/7, 4 saat tedaviyi kabul ediyor olmak. Ayrıca kan biyokimya değerlerini etkilemesi muhtemel gıdalar ve beslenme şekilleri konusunda, özel eğitime katılmayı kabul etmek. Etyolojik tanı farklılıklarına göre gruplar: 1 .grup: etyolo-jisi bilinmiyor, 2,grup: uzun süren ve tedavi edilememiş hipertansiyon,3.grup: tip II diyabet, 4.grup: fmf (renal amiloidozis), ö.grup: polikistik böbrek, ö.grup: ürolojik hastalıklar, 7.grup: pyelonefrit, 8.grup: diğerleri. Çalışmaya dahil edilen hastalarımızın bireysel izinleri alınmış ve kan tahlilleri hemodiyaliz öncesi; Vitros FS 5.1 ile Vit-ros 950 cihazları ve Abott Architect 2000 SR ile Beck-man Coulter Access 2 cihazları ile çalışılmıştır. Çalışma; 2007 yılı Mart ayından başlamış ve 2009 Mart ayı dahil sona ermiştir (25 Ay). Yıllık yaklaşık ortalama 70 hastanın kan biyokimya takipleri 25 ay süresince yapılmış ve bu değerler özel hazırlanan formlar ile arşivlenmiştir. Çalışma kriterlerine uyan hastalarımız, toplam sekiz grup olan etyolojik tanı gruplandırmasına tabi tutulmuştur. Tüm grupların Ca, K, P, CaxP, dztCaxP, PTH de-ğerlerine-bakılarak FMF ile diğer grupların istatistiksel açıdan değerlendirilmeleri yapılmıştır. Bulgular: 25 aylık toplam sürede, diyalize giren hastaların tamamı üzerinden, grupların % değerlendirme bulguları şu şekilde çıkmıştır: % 16.5 l.grup etyolojik özelliğe sahip olan hastalar, 2.grup %19.9, 3.grup %38.9, 4.grup %4.3, 5.grup %6.7, ö.grup %3.7, 7.grup % 1.7 ve 8.grup hastalar tüm hastaların %8.3' ünü oluşturmaktadır. Düzeltilmiş (dzt) CaxP, fmf grubu için 50.82016.918, diğer gruplarda 44.53016.845. Dzt CaxP fmf ve diğer gruplar arasında anlamlı (P0.0290.05) bulunmuştur. PTH, fmf için 547.164435.863, diğer gruplarda 392.028439.363 değerleri ile anlamlı (P0.0390.05) bulunmuştur. Dzt Ca, fmf grubunda 10.2221.561 ve diğer gruplarda 9.2452.208 değerleri ile anlamlı (P0.0090.05) bulunmuştur. CaxP, fmf grubunda 50.54916.949 ve diğer gruplarda 43.61016.771 değerleri ile (P0.0150.05) farklılık tespit edilmiştir. Sonuç: FMF grubu; düzeltilmiş Ca, düzeltilmiş CaxP, PTH, normal CaxP değişkenleri (P value 0.05) ile diğer hastaların değerlerinden farklılık gösterdiği anlaşılmıştır. PTH değerindeki dikkat çekici yükseklik, fmf ve sekonder hiper paratroidzm (SHPT) ilişkisinin olup olmayacağı sorusunu aklımıza getirmiştir.Öğe Fuzzy Ahp/Dea Approach for Relative Efficiency of State University in Turkey(World Scientific Publ Co Pte Ltd, 2012) Çalık, Ahmet; Pehlivan, Nimet Yapıcı; Pekgör, AhmetThis paper aims at integrating fuzzy analytic hierarchy process (FAHP) and data envelopment analysis (DEA) to evaluate relative efficiencies of 69 state universities in Turkey. Since most similar evaluations are multi-objection problems, which both FAHP and DEA are capable of solving, the integration of these two approaches will be shown to be even more powerful. The proposed integrated FAHP/DEA model can evaluate and rank different alternatives. On the first stage, we apply FAHP for determine weights of criterias. On the second stage, we rank alternatives by DEA of universities. A practical case study demonstrates the effectiveness of the proposed methodology.Öğe Hemodiyaliz tedavisi gören, son dönem böbrek yetmezlikli yetişkin hastalarda, yaş, intra dialitik kilo artışı ve anti hipertansif ilaç Kullanımı değerlendirilmesi(2009) Yazar, Hayrullah; Başarılı, Mustafa Kemal; Pekgör, Ahmet; Polat, Mehmet; Büyükbaş, SadıkAmaç: National Kidney Foundation (NFK-KDOQI) kronik böbrek hastalığının tanımı ve evreleri ile ilgili, kriterler önermiştir. Evre I' den başlayıp Evre V' e kadar devam eden tanımlamalarda son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) Evre V olarak' da tanımlanmaktadır. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, diyaliz hastalarında anti hipertansif ilaçlar ile sağlanan kan basıncı kontrolü, eks-traselüler sıvı volümü kontrolü ile sağlanan kan basıncı kontrolüne eşit çıkmaktadır. Kan serumu sodyum değerinin normonatremi (Na: 135-140 mEq/L) sınırlarında tutulması ve diyaliz tedavi solusyonupun kişiye özel (set points) ayarlanması ise intra dialitik kilo artışında ayrıca önem taşımaktadır. Bu çalışmada antihipertansif ilaç kullanımı ile yaş ilişkisinin olup olmadığını ve iki hemodiyaliz tedavi seansları arası kilo farkının anti hipertansif ilaç kullanımına olası etkisini araştırmak amaçlandı. Yöntem: SDBY teşhisi konan 70 hastamızın sodyum 'set points' tespitleri yapılarak gerekli olan hastalarımıza sodyum ve UF (ultra filtrat) profili uygulaması yapılmıştır. İDK farklılıklarına göre İki hemodiyaliz tedavi seansı arasında; 0.1-1 kg arası kiîc) alan hastalar 1. grup, 1.1-2 kg arası kilo alanlar 2. grup, 2.1-3 kg arası kilo alanlar 3. grup, 3.1 -4.9 kg kilo alanlar 4. grup ve 5 kg ve üzeri kilo alanlar 5. grup olarak gruplandırıldı. Hastalarımızın yaş gruplandırılması ise -44 yaş arası 1 .grup, 45-63 yaş arası 2. grup, 64-74 yaş arası 3.grup ve 75 yaş ve üzerindekileri 4. grup olarak belirlendi. Bu grupların anti hipertansif ilaç kullanımları değerlendirildi. Bulgular: İDK grupları değerlendirmesi 1 .grup 7 hasta (%10), 2.grup 30 hasta (%43), 3.grup 20 hasta (%29), 4.grup 9 hasta (%12) ve ö.grup 4 hasta (%6) olarak saptandı. Yaş grupları değerlendirmesi ise 1. grup 15 hasta (%21,6), 2. grup 27 hasta (%38,4), 3. grup 20 hasta (29,1), 4. grup 8 hasta (%10,9) olarak saptandı. Çalışmamızda yaş ile anti hipertansif ilaç kullanımı arasında bir ilişki tespit edilememiştir. Sonuç: intra dialitik kilo gruplarında kilo artışları ile pa-relel olarak, antihiperteansif ilaç kullanım oranları hızla artmış, %29 lardan % 78 lere kadar çıkmıştır. Bu nedenle diyet kısıtlamasının düzenli sürdürülmesinin yaşam tarzı olarak benimsenmesi diyaliz hastalarına özellikle tavsiye edilmelidir.Öğe Konya bölgesinde yaşayan yetişkin poliklinik hastalarında, kan lipit düzeyleri, yaşam biçimleri ve etli ekmek yeme alışkanlıkları arasındaki ilişki(2009) Yazar, Hayrullah; Göçmen, Ayşe Yeşim; Başaralı, Mustafa Kemal; Büyükbaş, Sadık; Pekgör, AhmetAmaç: Konya ili, nüfus, yaşam biçimi ve beslenme alışkanlıkları açısından, orta Anadolu bölgesinin karakteristik özelliklerini yansıtır. Bu popülasyon ile yapılan çalışmalar, burada yaşayan bireylerin düzenli olmayaegzersiz yaptığını ve doymuş yağ asitleri içeren besin- leri çok tükettiğini ortaya koymuştur. Bunlara ek olarak bu bölgede, ‘Etli Ekmek’ diye adlandırılan ve Konya bölgesine özel olan gıda çok tüketilmektedir. Bizim bu çalışmadaki amacımız, kan lipit düzeyleri, egzersiz sıklığı ve patenti Konya lokantacılar derneği tarafından alınan ‘Konya usulü etli ekmek’ tüketimi arasındaki ilişki- nin saptanmasıdır. Materyaller ve Yöntemler: Bu çalışma’ya katılanların yaş sınırlaması 25-55 arasında olup, çalışma Çumru devlet hastanesinin iç hastalıkları, genel cerrahi, enfeksiyon ve acil polikliniklerine başvuran 1006 hasta üzerinde yapılmıştır. Kan örnekleri, 12 saat açlığı takiben, sabah saat 08.00’de alınmıştır. Trigliserit (TG), total kolesterol ve Yüksek dansiteli lipoprotein (HDL) Kolesterol spektrofotometrik yöntemle ölçülürken, düşük dansiteli lipoprotein (LDL) kolesterol düzeyleri Friedewald formülü ile hesaplanmıştır. Yaşam biçimlerine göre gruplama ise şu şekilde gerçekleştirilmiştir: L0, L1, L2 ve L3 (en azdan en çok olana göre) günlük yaptıkları egzersiz miktarına göre. L0 grup: 101 hasta (% 10), L1 Grup: 195 hasta (% 20), L2 Grup: 354 hasta (% 35), L3 Grup: 356 hasta (% 35).etli ekmek yeme alışkanlıklarına göre ise, EE1, EE2 ve EE3 (en azdan en çok olana göre) olarak gruplama yapılmıştır. EE1 Grup: 201 hasta (% 20), EE2 Grup: 266 hasta (% 26), EE3 Grup 539 hasta (% 54). Elde edilen veriler, SPSS istatistik programı ile analiz edilmiştir. Sonuçlar: Etli ekmek tüketen gruplarda kan lipit düzeyleri yüksek bulunmuştur. Her ne kadar L0 grubu içinde lipit parametreleri arasında fark saptanmamışsa da, L3 grubunda bulunan alt gruplar arasında lipit parametrelerinin farklı olduğu gözlenmiştir. Bu bulgu bize egzersizin lipit parametreleri üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Diğer yandan, E2 grubu içinde oldukça az bir fark görülürken, TG arasındaki fark oldukça belirgindir. Tartışma: Bu çalışmayı iki başlık altında özetleyecek olursak, 1. kan lipit düzeyleri, egzersiz yapma sıklığı ve Konya usulü etli ekmek tüketimi arasındaki ilişki vardır ve en belirgin etki TG düzeyleri üzerindedir. 2. etli ekmek çok tüketen poliklinik hastaları (E3 grubu) içinde, düzenli egzersiz yapanlarda (L3 grubu), lipit profilinin negatif yönde etkilenmediği gözlenmiştir.Öğe Nohut (Cicer arietinum L.) bitkisinde verime etki eden bazı karakterlerin alternatif rekgresyon yöntemleriyle karşılaştırılması(2005) Karadavut, Ufuk; Genç, Aşır; Tozluca, Abdurrahman; Kınacı, İsmail; Aksoyak, Şeref; Palta, Çetin; Pekgör, AhmetRegresyon, bağımlı değişkenler ile bağımsız değişkenler arasındaki ilişkinin matematiksel ifadesidir. Bağımlı değişkenler, bağımsız değişkenlere regresyon fonksiyonu denilen bir fonksiyonla bağlantı içindedirler. Basit regresyon olarak tanımlanan regresyonda biri bağımlı diğeri ise bağımsız olmak üzere iki değişken arasındaki ilişkiler incelenmektedir.Çalışmamızda tane ağırlığına etki eden değişkenler ile tane ağırlığı arasındaki doğrusal ilişkiler incelenmiştir. Denemeler, Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü deneme alanlarında Damla nohut çeşidi kullanılarak yürütülmüştür. Nohut bitkisinde tane ağırlığına etki eden bitki boyu, dal sayısı, ilk bakla yüksekliği, bakla sayısı, tane sayısı, hasat indeksi ve biyolojik verim gibi karakterler ölçülmüştür. Bu ölçümler şeklinde bir çoklu lineer regresyon modeli olarak ele alınmıştır. Bu modelin parametrelerinin tahmin değerleri En Küçük Kareler Yöntemi'nin yanı sıra bu yönteme alternatif olarak Ridge Regresyon ve M-Regresyon yöntemleri ile hesaplanmış ve sonuçlar karşılaştırılarak en uygun model önerilmiştir.Öğe Selcuk Stat with statistical calculations and performance evaluation(Selcuk University Research Center of Applied Mathematics, 2012) Pekgör, Ahmet; Genç, AşırMining, analysing and presenting data by statistical packages provide their users the capability of modelling and foresight. Nowadays, by the virtue of technological improvement, users are empowered by various statistical packages against even most complicated statistical problems. But in current circumstances, to benefit completely from these packages, one must face various challenges. Two important criteria to choose one among competing packages may probably be the prices and the languages in which the packages are written. In this study, a free Turkish statistical package Selçuk STAT encoded with Delphi is compared with some other common statistical packages SPSS v17 and Minitab v15 in terms of their performance and speed.Öğe Son dönem böbrek yetmezliğinde Kt/V üre değerlerinin etyolojik farklılıklar ve mortalite ile ilişkileri(2009) Yazar, Hayrullah; Başarılı, Mustafa Kemal; Pekgör, Ahmet; Polat, Mehmet; Büyükbaş, Sadık; Sayın, KübraAmaç: Son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) tedavi başarısının değerlendirilmesinde, 1985 yılından beri fraksiyone üre klirensi göstergesi yani Kt/V üre değeri dikkate alınmaktadır. Günümüzde diyaliz yeterliliğinin de belirteci olarak karşımıza çıkan Kt/V üre değeri mortalite için de önem taşımaktadır. Bu nedenle çalışmamızda SDBY vakalarında etiyolojik gruplama yapılarak Kt/V üre ile mortalite ilişkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: 34 ay süreyle izlenen SDBY hastalarının hemodiyaliz tedavisi öncesinde giriş kanları ve sonrasında çıkış kanları alınmış ve üreaz enzimatik yöntemiyle saptanan kan üre değerlerinden Kt/V üre hesaplamaları Barth formülü kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Türk registry 2007 dikkate alınarak etiyolojik tanı gruplandırılması ile sekiz grup ve fraksiyone üre klirensini gösteren Kt/V üre değerine göre gruplandır-ma ise dört grup olarak belirlenmiştir. Bulgular: 34 ay boyunca Huzur Diyaliz merkezimizde tedavi gören tüm hastalar üzerinden yapılan etiyolojik tanı gruplarının % dağılımı; 1. grup için %16,5, 2. grup için %19,9, 3.grup için %38,9, 4.grup için %4,3, 5.grup için %6,7, 6.grup için %3,7, 7.grup için %6,3 ve 8.grup için %2 olarak saptandı. Kt/V üre grupları % dağılımı ise; l.grup %7.5 (Kt/V üre 1.2, 1.2 hariç), 2.grup %45.5 (Kt/V üre 1.2-1.5 arası, 1.5 hariç), 3.grup %39.4 (Kt/V üre 1.5-1.8 arası, 1.8 hariç) ve 4.grup %7.6 (Kt/V üre 1.8 ve üzeri) olarak belirlenmiştir. 34 ay- lık zaman periyodunda mortalite etiyolojik olarak en fazla tip II diyabette görülürken Kt/V üre değerlerine göre ise en fazla 2. ve 3. gruplarda görülmektedir. Sonuç: Kt/V üre değeri yüksek olan hastalarda mortalite oranlarında beklenen azalmanın görülmemesi nedeniyle Kt/V üre değerinin, diyaliz yeterliliğinde tek başına kriter olmadığını düşündürmektedir. Ayrıca SDBY hastalarının erken yaşta mortalitesinde familial Akdeniz ateş etiyolojisinin diğer etiyolojik faktörlerden daha önemli olduğu da görülmüştür.Öğe Son Dönem Böbrek Yetmezlikli Yetişkin Hemodiyaliz Hastalarından, Etyolojik Tanıları Tip II Diyabetes Mellitus Olanlarının, Diğer Hastalara Göre Albumin, K, PTH, CaxP Değerleri Mukayesesi(2010) Yazar, Hayrullah; Başaralı, M. Kemal; Pekgör, Ahmet; Polat, Mehmet; Büyükbaş, SadıkAmaç: Diyabet mellitüs tip II ya da diğer ifade ile tip II diyabet, yüksek kan glukozu ile karakterize insülin direnci veya insülin eksikliği içeren bir yetişkin hastalığıdır (eski ismi insüline bağlı olmayan diyabet, NIDDM). Diyabet egzersizden yoksun ve diet bozuklukları ile artan (life style disorders) bir hastalıktır. Tip II diyabet, hızla ilerleyen ve tıbbi yardıma ihtiyaç duyulan bir durumdur. Çoğu faktör bu durumu potansiyel olarak artırabilir, metabolik sendrom bunlardandır. Multifaktoriyel değişiklikler ve komplex du- rumlar, ciddi miktarda irreversible organ bozukluklarına yol açabilir. Reno-vaskuler bozukluklar çok önemli olanlarından olup, ciddi miktarda son dönem böbrek yetmezliği ile sonlanır (SDBY). Bu çalışmada amacımız; SDBY etyolojilerinden olan tip II diyabet mellitüs ve diğer etyolojilerin insidans ve prevelansını tespit etmek ilave olarak ise kan serumunda Albumin, K, PTH, CaxP dğerleri mukayesesini yapmaktır. Yöntem: Özel Konya Huzur Diyaliz merkezinde, izinleri alınan 70 yetişkin SDBY’ li hastanın 25 ay süreyle oto analizörde kan ölçümleri yapıldı. Çalışma kriterlerimize uyan tüm hastalar, sekiz etyolojik grupta toplandı. Grup çalışmasına ilave olarak, hastalarımızın kanlarında; Albumin, K, PTH, CaxP değerlerine bakılarak, istatistiksel çalışmaları yapıldı. Kanlar; prehemodiyaliz (heparinizasyondan önce) giriş kanları şeklinde alınarak, vitros fs 5.1 ile vitros 950 ve abott architect 2000 sr beckman coulter access cihazları ile çalışıldı. Bulgular: Tip II diyabet grubu hastalarının Albumin, K, PTH ve CaxP değişkenlerinin diğer hastalar grubu değerlerinden istatistiksel açıdan değerli farklılık gösterdiği anlaşılmıştır (p value 0,05). Sonuç: Diyabet hastalarında K farklılığı beklenen bir sonuç olmakla birlikte, PTH ve CaxP değerlerindeki farklılık ise SDBY hastalarında görülen sekonder hiperparatiroidizm laboratuar bulgusu olarak yorumlanmıştır. Ayrıca; hemodiyalizde özel bir öneme sahip olan albumin proteinindeki farklılığın istatistikseaçıdan değerli olması ise, bu konunun araştırılması sonucunu çıkarmıştır.Öğe Stress-strength reliability and its estimation for a component which is exposed two independent stresses(Selcuk University Research Center of Applied Mathematics, 2011) Karadayı, Neriman; Saraçoğlu, Buğra; Pekgör, AhmetIn this study, the stress-strength reliability, R=P[Max(Y?,Y?)Öğe Üç Boyutlu Olumsallık Tablolarında Aşamalı Bağımsızlık Testleri ve Trafik Kazalarında Uygulanması(Selçuk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, 2005) Yılmaz, Veysel; Genç, Aşır; Erişoğlu, Murat; Pekgör, AhmetBu çalışmada, üç boyutlu olumsallık tablolarında aşamalı bağımsızlık testleri ele alınmış ve Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığının yayınlamış olduğu Trafik İstatistik Yıllığı 2001’den alınan kusur türü değişkeni, kaza karakteri değişkeni ve kazanın olduğu yer değişkeninin oluşturduğu üç boyutlu olumsallık tablosu için aşamalı bağımsızlık testleri uygulanmıştır. Uygulama sonucunda tüm ilişkilerin istatistiksel olarak anlamlı olduğu görülmüştür.