Yazar "Polat, Hasan Ali" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Guidance services and legal regulations aimed at interpreters and guides in the 19th century Ottoman Empire(ELSEVIER SCIENCE BV, 2016) Arslan, Aytug; Polat, Hasan AliAt the end of the 19th century, the Ottoman Empire viewed guidance services as being of great importance, and after some adjustments had been made, it came to regard 'guidance' as a profession. With the first regulation in 1890, it was agreed that certificates would be presented to people with certain qualifications, which meant that engaging in interpretation or guidance without a certificate was illegal. Because of the difficulties that appeared in the following years, various changes in the regulations had to be made. From the end of the century onwards, there were attempts to establish a guidance community. In this study, Turkey's first professional tourist guides, guidance services and legal regulations will be illustrated in the light of Ottoman Archive documents and the travel guides of the period. (C) 2016 Elsevier Ltd. All rights reserved.Öğe Kaymakam Hasan Tahsin Efendi(Selçuk Üniversitesi, 2019) Polat, Hasan AliŞehirler üzerine yapılan çalışmalar içerisinde şehrin yetiştirdiği şahsiyetlere yönelik incelemeler önemlidir. Çünkü tarihin öznesi insandır; onsuz bir tarih yazımı da düşünülemez. Bu çalışmada Konya vilâyetinin Antalya [Teke] Sancağı hudutları dâhilindeki İbradı kasabasında doğmuş ve bürokraside yirmi altı yıl hizmeti görülen Hasan Tahsin Efendi’nin hayatı üzerinde durulacaktır. 1850 İbradı doğumlu olan, Atik Mektebi’ndeki tahsili sonrasında 1868’de -on sekiz yaşında iken- mülazemetle [stajyer olarak] Zaptiye Nezareti İstintak Odası’na dâhil olan ve 1869’da Mekteb-i Maarif-i Mülkiyye’ye kaydolan Tahsin Efendi, Kasım 1872’de mezun olarak Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliye Mazbata Odası’nda memuriyete başladı. 1873 senesinden itibaren Konya Vilâyeti dâhilinde Ereğli, Seydişehir, Akşehir, Beyşehir ve Bozkır gibi kazalarda kaymakamlık, Niğde’de ise baş-tahsildarlık yaptı. 27 Eylül 1892’de Halep vilâyeti Bilan [Belen] kazası kaymakamlığına, 17 Eylül 1894’de de aynı vilâyetin Zeytun kazası kaymakamlığına tayin edildi ve bu vazifede iken 30 Ekim 1894’de Zeytun’da vefat etti. Kaymakam Hasan Tahsin Efendi, 1876’da Akşehir Kaymakamı iken kaza müftüsü Ömer Efendi’nin irtikâp suçlaması sebebiyle görevinden alındı ve yargılandı. Hakkındaki iddiaları külliyen yalanlayan Tahsin Efendi, netice itibariyle beraat etti. Bozkır Kaymakamı iken hükümet konağında çalışan birine hakaret ve küfür ederek O’nu Karaman’a sürgün etmekle itham edildi. Yine 1888 senesinde, 11 Haziran’da olması gereken Ramazan Bayramı’nı bir gün öne çekerek 10 Haziran’da kutlattığı, Cami-i Şerif’te hutbe okutarak bayram namazı kıldırttığı yönünde kaza naibi tarafından şikâyet edildi. Ancak Tahsin Efendi’nin suçsuz olduğu, kaza naibinin izniyle bu uygulamanın gerçekleştiği tahkikat neticesinde anlaşıldı. İlaveten yine Bozkır Kaymakamı iken Hacı Mehmet Efendi’nin nişanlı olan kızını zorla başkasına vermek ve Mehmet Efendi’yi darp ederek ölümüne sebep olmakla suçlandı; lakin, önceki pek çok itham gibi bu ithamlardan da aklandı. Tahsin Efendi’nin vefatı sonrasında ailesi zor durumda kaldı. Aile, Atiyye-i Seniyye tertibinden yapılan ödeme ile memleketi İbradı’ya ulaşabildi. Oğlu Mehmet Reşit Efendi, Halep Mekteb-i İdâdîsinde tahsil görmek üzere meccanen [ücretsiz] kaydedildi. Ailenin İbradı’da, Mehmet Reşit Efendi’nin ise Halep’te oluşu tatil günlerinde gidip-gelmeyi zorlaştırmakta ve zaruretini ziyadeleştirmekteydi. Bu yüzdendir ki Mehmet Reşit Efendi, Konya Mekteb-i İdâdisine meccanen naklini talep etti ve talebi kabul görerek Konya Mekteb-i İdâdîsine nakli gerçekleşti. Arşiv kayıtlarının esas alınacağı çalışmada, Hasan Tahsin Efendi’nin Ereğli’de başlayan ve Zeytun’da noktalanan kaymakamlık hayatının yanında hakkındaki bazı şikâyetlere ve şikâyet neticelerine de yer verilecektir.Öğe Milli mücadele yıllarında Marmara bölgesinde faaliyet gösteren müfrezeler, milis kuvvetleri ve çeteler (1918-1922)(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008) Polat, Hasan Ali; Akandere, OsmanMondros Mütarekesi'nin imza edilmesiyle birlikte, Mütareke hükümlerine dayanarak İtilaf Devletleri Anadolu'yu işgale başlamışlardır. Mütareke ile birlikte ülkede asayiş giderek bozulmuştur. Asayişin bozuk olması nedeniyle de ülke genelinde özellikle de Marmara Bölgesi'nde çete hareketlerinin önü açılmış, Rum ve Ermeni çetelerinin Müslüman-Türk tebaaya yaptıkları mezalim dayanılmaz bir hâl almıştır. Rum çeteleri ?Megali İdea? etrafında siyasî emeller peşinde koşmuşlar ve İstanbul merkezli bir Bizans-Yunan İmparatorluğu'nun oluşması için büyük çaba göstermişlerdir. Bu hedefleri doğrultusunda Ermeni çeteleri ile de işbirliği içerisinde olmuşlardır. Gerek İngilizler gerekse de Patrikhane ile Yunanlılar, Rum ve Ermeni çetelerinin kurulması, silah ve cephane ihtiyaçlarının karşılanması hususlarında azamî destek sağlamışlardır. Rum ve Ermeni çeteleri Marmara Bölgesi'nde Müslüman-Türk köylerini basmışlar, halkın para ve değerli eşyalarını gasp etmişler, evleri yakıp yıkmışlardır. Yine, birçok Müslüman'ı katletmişler, pek çok kadın ve kıza da tecavüz etmişlerdir. Rum ve Ermeni çetelerinin zulümleri neticesinde bölgede yaşayan halk, Karakol Cemiyeti ve Trakya-Paşaeli Cemiyeti gibi teşkilatların teşvikleri ve yardımlarıyla millî milis kuvvetleri oluşturmak suretiyle Rum ve Ermeni çetelerinin zulümlerinden korunmaya çalışmışlardır. Oluşturulan milis kuvvetleri bölge halkını Rum ve Ermeni çetelerinden korumuş, birçok Rum ve Ermeni çetesinin de imhasına muvaffak olmuştur. Bu milis kuvvetleri ve müfrezeleri, düşman silah depolarına yaptıkları baskınlardan elde ettikleri silahları Anadolu'ya göndermek suretiyle Anadolu'da yürütülen Kuvâ-yı Milliye Hareketi'ne önemli oranda destek vermişlerdir. Yine bu milis kuvvetleri ve müfrezeleri Anadolu'ya giriş ve çıkışların kontrol altında tutulması ve Kuvâ-yı Milliye Hareketi'ne katılacak olan subay ve gönüllülerin güvenli bir şekilde Anadolu'ya geçişlerinin sağlanabilmesi noktasında da büyük hizmetler yapmışlardır. Bu milis kuvvetleri ve müfrezeleri, çalışmaları boyunca Kuvâ-yı Milliye, daha sonrasında da Ankara Hükümeti ile sıkı ilişkiler içerisinde olmuşlardır. Zaten bu milis kuvvetleri ve müfrezelerinin bir kısmı Kuvâ-yı Milliye Hareketi'nin çabasıyla oluşturulmuştur. Milis kuvvetleri ve müfrezeleri, Marmara Bölgesi'nde Rum ve Ermeni çetelerine ve işgal kuvvetlerine karşı kararlı bir mücadele sergilemiş, Millî Mücadele'nin başarıya ulaşmasına önemli katkı sağlamışlardır.Öğe Millî Mücadele Yıllarında Marmara Bölgesi’nde Faaliyet Gösteren Rum ve Ermeni Çeteleri(Selçuk Üniversitesi, 2011) Polat, Hasan AliMondros Mütarekesi akabinde Osmanlı toprakları üzerindeki planlarını uygulamaya koymak için harekete geçen devletlerden birisi de Yunanistan’dır. Yunanistan, Marmara’ya dönük emelini yani “Megali İdea” dediği “büyük hedef”ini gerçekleştirmek adına Rum Patrikhanesi ile işbirliği içerisinde olmuştur. Yunanistan’ın emeli; İstanbul merkezli büyük bir Yunanistan ortaya çıkarmaktır. Tabii olarak bunu gerçekleştirmek için de Osmanlı Devleti’nin ortadan kaldırılması, bunun yanında da İtilaf Devletlerinin ikna edilmesi gerekmektedir. İşte bu noktada Yunanistan, İtilaf Devletleri nezdinde propaganda çalışmaları yürütmüş, Marmara Bölgesi’nde, Rum nüfusun hâkim nüfus olduğunu iddia etmiştir. Yunanistan’ın Marmara’ya dönük faaliyetlerine İngilizler de azami ölçüde destek vermişlerdir. Yunanistan ve Rum Patrikhanesinin ortak çalışmaları ile başta İngilizler olmak üzere büyük devletlerin de yardımları neticesinde Marmara Bölgesi’nde pek çok Rum çetesi ortaya çıkarılmıştır. Mütareke döneminde Marmara Bölgesi’nde ortaya çıkan/çıkartılan Rum çetelerinden bazıları şunlardır: Todori, Bahari, Kommit, Apostol ve Apostolidis, Kirman ve Kırçaki, Paşaköylü Karaoğlan, Panayot, İstelyanus, Yeniköylü Yorgi, Pandeli, Andon, Karabıyık Dimitri, Vangel ve Vangelos, Çakır Yorgi, Anesti Kaplan (Kaptan), Kör Vasil, Milto, Hrisantos, Zafiri ve Milki (Milti) Kaptan Çetesi. Bu Rum çeteleri, Osmanlı Devleti’ndeki asayiş sorunundan istifade etmek suretiyle bölgede pek çok köyü yağmalamışlar, pek çok Müslüman Türk’ü de katletmişlerdir. Hatta Yunan askerleri içerisine katılmak suretiyle hem Osmanlı kuvvetlerine hem de Kuvâ-yı Milliye ve Düzenli Ordu’ya karşı mücadele etmişlerdir. Marmara Bölgesi’ndeki çete hareketlerinin içerisinde Ermeni çeteleri de yerlerini almışlardır. Mütareke döneminin karışık ortamında, Fener Rum Patrikhanesi ile Ermeni Patrikhanesi, “ortak düşman” olarak gördükleri Osmanlı Devleti’ne karşı birlikte hareket etmişler, her hususta birbirlerini desteklemişlerdir. Buna ilaveten Rum ve Ermeni basını da birbirlerinin toprak taleplerini haklı bulup desteklemişlerdir. Rum ve Ermeni işbirliği Milli Mücadele’nin sonuçlanmasına kadar devam etmiştir. Milli Mücadele yıllarında Ermeniler, Doğu Anadolu’da bir Ermenistan’ın kurulabilmesi için Anadolu’da Yunanistan’ın kesin başarıyı sağlaması gerektiğine inanmışlardır: Bir nevi, “Büyük Ermenistan” yolunun “Büyük Yunanistan”dan geçeceği fikri Ermeniler üzerinde hâkim olmuştur. Bu yüzdendir ki Ermeniler, Yunanistan’ın kesin başarıyı elde edebilmesi için Ermeni çeteleri oluşturmak suretiyle sürece katkı sağlamışlardır. Ermeniler tarafından ortaya çıkan/çıkartılan çetelerden bazıları şunlardır: Yuvacıklı Vahan, Donik (Antranik), Hayzakor, Onnik, Dikran ve Ardaş. Bu çeteler de aynı Rum çeteleri gibi Marmara Bölgesi’nde huzuru bozmuşlar, pek çok köyü yağmalayıp, pek çok Müslüman Türk’ü de katletmişlerdir.Öğe Millî mücadele’de Batı Anadolu Kongrelerinde Alınan Mali Kararlar(2012) Polat, Hasan AliMütareke döneminde Kuvâ-yı Milliyelerin ihtiyaçlarının sağlıklı bir şekilde karşılanabilmesi için Batı Anadolu’da Balıkesir, Nazilli ve Alaşehir kongreleri toplanmış ve özellikle Alaşehir Kongresinde, Batı Anadolu’daki direnişi tek bir merkezden idare etmek maksadıyla fevkalade önemli kararlar alınmıştır. Batı Anadolu’da gerçekleştirilen kongrelerde Heyet-i Merkeziyeler oluşturulup, Menzil Müfettişlikleri kurulmuştur. Bu müfettişlikler mali meselelerde büyük sorumluluklar üstlenmişlerdir. Kongrelerde, Kuvâ-yı Milliye birliklerinin yeme-içme, giyim kuşam, silah ve mühimmat noktasında desteklenmesi yönünde önemli kararlar alınmış ve bu kararların titizlikle uygulanmasına çalışılmıştır. İhtiyaçların düzenli bir şekilde karşılanabil mesi için halktan mal ve para bağışı (ayni ve nakdi teberrû) taleplerinde bulunulmuştur. Kuvâ-yı Milliye birliklerinin ihtiyaçlarını karşılamaya dönük bu talepler, vatandaşlar tarafın dan elden geldiği nispette karşılık bulmuştur. Heyet-i Merkeziyeler, elde edilen gelirlerin suiis timalinin önüne geçmek için de Menzil Müfettişliği aracılığıyla azami gayret göstermişlerdir. Nihayetinde kongrelerde alınan mali kararlar, titizlikle uygulanarak Kuvâ-yı Milliyelerin ihtiyaçları, dönemin şartları göz önüne alındığında oldukça ileri düzeyde karşılanmıştır.Öğe Millî Mücadele’de Batı Anadolu Kongrelerinde alınan mali kararlar(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2012) Polat, Hasan AliMütareke döneminde Kuvâ-yı Milliyelerin ihtiyaçlarının sağlıklı bir şekilde karşılanabilmesi için Batı Anadolu’da Balıkesir, Nazilli ve Alaşehir kongreleri toplanmış ve özellikle Alaşehir Kongresinde, Batı Anadolu’daki direnişi tek bir merkezden idare etmek maksadıyla fevkalade önemli kararlar alınmıştır. Batı Anadolu’da gerçekleştirilen kongrelerde Heyet-i Merkeziyeler oluşturulup, Menzil Müfettişlikleri kurulmuştur. Bu müfettişlikler mali meselelerde büyük sorumluluklar üstlenmişlerdir. Kongrelerde, Kuvâ-yı Milliye birliklerinin yeme-içme, giyimkuşam, silah ve mühimmat noktasında desteklenmesi yönünde önemli kararlar alınmış ve bu kararların titizlikle uygulanmasına çalışılmıştır. İhtiyaçların düzenli bir şekilde karşılanabilmesi için halktan mal ve para bağışı (ayni ve nakdi teberrû) taleplerinde bulunulmuştur. Kuvâ-yı Milliye birliklerinin ihtiyaçlarını karşılamaya dönük bu talepler, vatandaşlar tarafından elden geldiği nispette karşılık bulmuştur. Heyet-i Merkeziyeler, elde edilen gelirlerin suiistimalinin önüne geçmek için de Menzil Müfettişliği aracılığıyla azami gayret göstermişlerdir. Nihayetinde kongrelerde alınan mali kararlar, titizlikle uygulanarak Kuvâ-yı Milliyelerin ihtiyaçları, dönemin şartları göz önüne alındığında oldukça ileri düzeyde karşılanmıştır.Öğe The Ottoman Empire's first attempt to establish hotels in Istanbul: The Ottoman Imperial Hotels Company(ELSEVIER SCI LTD, 2015) Arslan, Aytug; Polat, Hasan AliThe number of travellers from Europe to Turkey, and especially Istanbul, increased dramatically as travel conditions improved pursuant to the Industrial Revolution in the 19th century. However, the capital city of the Ottoman Empire was not equipped with adequate accommodations to host these visitors. Therefore, they had to take some measures to deal with this problem. This study gives an account of the Ottoman Imperial Court's first attempt to establish modern hotels to meet the needs to accommodate the growing number of visitors to Istanbul. This study provides the first examination of the imperial edict authorizing the establishment of the Ottoman Imperial Hotel Company and the construction of a hotel, the earliest documents related to this issue. (C) 2015 Elsevier Ltd. All rights reserved.Öğe Travel from Europe to Istanbul in the 19th century and the Quarantine of Canakkale(ELSEVIER SCI LTD, 2017) Arslan, Aytug; Polat, Hasan AliWith the industrial revolution and the use of steam power in marine transportation, a significant increase in the number of expeditions from Europe to Turkey, especially to Istanbul, occurred. Infectious diseases, such as cholera and the plague, that were prevalent throughout a wide geographical area from India to Europe occasionally reached epidemic proportions during the 19th century. The extension of international trade made the port cities potential sources of contagious diseases throughout the Mediterranean. This article explores how Ottoman officials addressed the consequent risk of disease transmission. Quarantine structures were used to isolate maritime travellers and crew, called Lazarettos, were used in the framework of applications as determined by legal regulations. Generally, the days spent in quarantine, which exceeded the duration of the journey between destinations, as well as poor accommodation conditions negatively affected the travellers. The Ottoman state also attempted to enforce precautions against contagious diseases, such as cholera and the plague, as they were among greatest problems of that century. Due to the cholera epidemic in 1831, all ships that arrived in Istanbul from the Black Sea were placed under quarantine by the Ottoman state. In 1835, a quarantine centre was established in Canakkale in an attempt to prevent the threat of epidemics from the Mediterranean area. The Istanbul Supreme Council of Sanitation was established in 1839. A consolidated International Sanitary Convention was agreed in 1903. These were early forms of global health governance. (C) 2017 Elsevier Ltd. All rights reserved.