Yazar "Uçar, Mustafa Gazi" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Dev Endoservikal Polip, Olgu Sunumu ve Kısa Literatür Derlemesi(2016) Çelik, Çetin; Uçar, Mustafa Gazi; İlhan, Tolgay Tuyan; Sert, Zekiye Soykan; Çakır, TanselServikal polipler erişkin kadın hastalarda sık görülen benign lezyonlar olsa da 4 cm üzeri dev polipler nadirdir. Epitelyal aşırı büyüme sonucu sıklıkla endoservikal kanaldan ya da daha az sıklıkla ektoserviksten köken alırlar. Çoğu küçük boyutlu ve asemptomatik olduğu için jinekolojik muayenede insidental olarak tespit edilirler. Sık olarak izlenmesine karşın etiyoloji henüz netlik kazanmış değildir. Semptomatik hastalarda vajinal kanama, akıntı veya kitle etkisi şeklinde şikâyete neden olabilirler. Polipektomi ofis şartlarında kolaylıkla uygulanabilir. Bu çalışmada, 44 yaşında vajinal kanama ve akıntı şikâyeti ile gelen multipar bir olguda 7 cm'lik servikal dev polip olgusu sunulmuştur. Nadir gözlenen bu hastalığın tanı, tedavi ve klinik prezantasyonu literatür eşliğinde de- ğerlendirilmiştir.Öğe DİYABET, HİBERTANSİYON VE OBEZİTE SERVİKAL POLİPLER İÇİN RİSK FAKTÖRÜ MÜDÜR?(2016) Çelika, Çetin; Uçar, Mustafa GaziDiyabet, hipertansiyon ve obezitenin servikal polipler için risk faktörü olup ol- madığını araştırmaktır. GGeerreeçç vvee YYöönntteemmlleerrÖğe Endometrial Örnekleme Sonuçlarımız: 655 Olgunun Analizi(2017) Çintesun, Ersin; Çintesun, Feyza Nur İncesu; Aslan, Buket Karataş; Uçar, Mustafa Gazi; Yarıkkaya, EnverAmaç: Lokal bir merkezdeki endometrial örneklemelerin histopatolojik sonuçlarının değerlendirilmesiGereç ve Yöntemler: Ağrı Devlet Hastanesi'nde Ocak 2014-Mart 2016 tarihleri arasında anormal uterin kanama nedeniyle endometrial biyopsi yapılmış 655 hastanın sonuçları retrospektif olarak incelenmiştir. Etik kurulu onayı alınmış ve hasta kayıtları hastane otomasyon sisteminden elde edilmiştir. Endometrial biyopsi endikasyonları ile histopatolojik sonuçları arasındaki ilişki araştırılmıştır. İstatistiksel analiz için SPSS 22 programı kullanılmıştır.Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 47,36,6 idi. Endometrial biyopsi endikasyonları sırasıyla menoraji/metroraji (%82,6), postmenopozal kanama (%14,2), myom (%2) ve servikal polipti (%1.2). Histopatolojik sonuçlar ise en sık endometrial polip (%53.5) sonrasında sırasıyla sekretuar/proliferatif endometrium (%26.1), yetersiz materyal (%8.7), atrofi (%5.64), endometrial hiperplazi (%3.2), endometrit (%1.9), endometrial kanser (%0.3), myom (%0.3) ve diğer (%0.15) olarak raporlanmıştır. Sonuç: Tüm örnekleme endikasyonlarında hemen neredeyse en sık patoloji endometrial polip gelmiştir. Endometrial biyopsi yöntemlerine kombine olarak histerosonografi ve diagnostik histeroskopi de kullanılmaya başlanması düşünülebilir. Myoma uteri sebebi ile histerektomi veya myomektomi planlanan hastalarda eğer endometrium kanseri risk faktörleri varsa endometrial biyopsi açısından değerlendirilmelidir. Servikal polipektomi yapılan hastalarda endometrial polip birlikteliği olabileceği düşünülerek endometrial örnekleme de yapılmalıdırÖğe Endometrium kanseri olan hastalarda uyku kalitesi ve tedavinin etkisi(2017) İlhan, Tolgay Tuyan; Uçar, Mustafa Gazi; Gül, Ayhan; İlhan, Türkan Saymaz; Yavaş, Güler; Çelik, ÇetinAmaç: Uyku bozuklukları jinekolojik kanserli hastaların %54,9'unu etkilemektedir ve önemli bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Tedavi yöntemlerinin uyku kalitesine olan etkisi net değildir. Bu çalışma endometrium kanseri tedavisi alan hastalarda uyku kalitesinin değerlendirilmesi ve tedavi yöntemlerinin uyku kalitesine etkisini karşılaştırmayı amaçlamaktadır.Gereç ve Yöntemler: Hastalar farklı tedavi gruplarında değerlendirildi: (grup 1) cerrahi, (grup 2) cerrahi brakiterapi (BRT), (grup 3) cerrahi eksternalışın radyasyon tedavisi (EBRT) ve (grup 4) cerrahi EBRT BRT kemoterapi. Uyku kalitesi Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PSQI) anket formu kullanılarak değerlendirildi. Bu form katılımcılar tarafında ilk olarak tedavi öncesi dolduruldu. İkinci ölçüm her bir tedavi, yönteminin bitiminde 1 ay sonra ve sonrasında 3. ve 6. aylarda yapıldı. PSQI skorları farklı klinik gruplarda ve farklı ölçüm zamanlarında karşılaştırıldıBulgular: Bu çalışmaya 114 katılımcı dahil olmuştur. Çalışma grubunu ortalama yaşı 58,111'dir. Hastaların 53'ü (%46,5) sadece cerrahi, 14'ü (%12,3) cerrahi BRT, 12'si (%10,5) cerrahi BRT eksternal radyoterapi ve 35'i (%30,7) hasta kemoradyoterapi tedavisi aldı. Başlangıçta, 28 (%24,6) hasta düşük uyku kalitesi bildirdi. Ortalama PSQI skoru ikinci ölçümde maksimuma ulaştı ve takipler boyunca azaldı. PSQI skorundaki değişim anlamlı bulundu (p0,001). Üçüncü ölçümde gruplar arası karşılaştırmada anlamlı farklılık saptandı. Üçüncü ve dördüncü grupların ortalama skorları başlangıç skorlarında anlamlı yüksek saptandı (p0,008). Dördüncü ölçümde tedavi yöntemleri içerisinde uyku kalitesine en belirgin etki kombine kemoradyoterapi alan hasta grubunda gözlemlendi.Sonuç: Endometrium kanseri tedavisi alan hastaların birçoğu düşük uyku kalitesi sorunu yaşamaktadır. Hastaların yaşam kalitesini artırmak için bu durum her muayenede sorgulanmalı ve hastanın ihtiyaçlarının karşılayacak kişiye özel tedavi planları yapılmalıdır. Bu durumun uzun dönem sonuçlarının değerlendirilmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardırÖğe Serviksin Primer Malign Melanomu, Olgu Sunumu ve Kısa Literatür Derlemesi(2017) Uçar, Mustafa Gazi; İlhan, Tolgay Tuyan; Çakır, Tansel; Gül, Ayhan; Çelik, ÇetinServiksin primer malign melanomu (MM) oldukça nadirdir. MM çok agresif seyirlidir vegenel olarak kötü prognozludur. Henüz standardize edilmiş bir tedavi yöntemi yoktur. Bu çalışmada, primer servikal MM tanısı konulan 72 yaşındaki kadın olgu sunulmuştur. Vajinal kanamaşikâyeti ile başvuran olgunun muayenesinde servikal pigmente, ekzofitik polipoid kitle izlendi. Klinik değerlendirme sonrasında servikal eksizyonel biyopsi uygulandı. Histopatolojik değerlendirmesonucu, MM olma ihtimali olan hipervasküler malign tümör olarak geldi. İmmünohistokimyasalinceleme ve diğer bölgelerde hastalığın gözlenmemesi sonucunda olguya primer servikal MM tanısıkonuldu. Hastalığın FIGO International Federation of Gynecology and Obstetrics” evresi 2A1 olarak belirlendi. Daha sonra hastaya radikal histerktomi, parsiyal vajinal rezeksiyon, bilateral salpingo-ooferektomi, pelvik ve paraaortik lenf adenektomi uygulandı. Hastaya adjuvan tedavi olarakradyoterapi uygulandı. Bu çalışmada nadir gözlenen primer servikal MM’nin tanı ve tedavi yaklaşımları literatür eşliğinde sunulmuştur.Öğe Sezaryen Sonrası Banyo Yapmak Yara Yeri Enfeksiyonu İnsidansını Artırır mı?(2016) Uçar, Mustafa GaziBu çalışmadaki amacımız erken postoperatif dönemde banyo yapmanın yara yeri enfeksiyonunu riskini artırıp--artırmadığını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma için iki üçüncü basamak referans hastanesinde Ocak 2012--Aralık 2015 yılları arasında elektif sezaryen ameliyatı olan hastaların klinik verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Operasyon sonrası sü-- türler alınmadan kişisel hijyenik ihtiyaçları için banyo yapması ya da duş olmasına izin verilen has-- talar (Grup 1) ile sütürler alınıncaya kadar insizyon sahasının kuru kalması önerilen hastalar (Grup 2) postoperatif yönünden karşılaştırıldı. Bulgular: Bütün ameliyatlar aynı cerrah tarafından yapıldı. Çalışma kriterlerine uygun Grup için 476, Grup için 227 hasta olmak üzere toplam 703 hasta çalışmaya alındı. Yatış ve/veya antibiyotik tedavisi ve/veya debridman gerektiren yara yeri enfek-- siyonu sırasıyla; Grup için dokuz (()/01,9) ve Grup için dört (()/01,8) bulundu ve gruplar arası an-- lamlı fark saptanmadı (p0,906). Herhangi bir müdahale gerektirmeyen insizyon hattında seröz akıntı Grup (n19, %4) Grup (n6, %2,6)'den hafifçe yüksek olarak gözlense de bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p0,367). Sonuç: Postoperatif müdahale gerektiren enfektif kompli-- kasyonlar banyo yapmasına izin verilen ya da izin verilmeyen her iki grup için benzer oranda gözlendiğinden, çalışmaya göre postopretif banyo yapmanın yararı ya da zararı yok gibi görünme-- mektedir. Sadece banyo yapmasına izin verilen hastalarda herhangi bir ilaç tedavisi ya da yatış gerektirmeyen seröz akıntı insidansı hafifçe artmaktadır, ancak bu artış istatistiksel düzeyde anlamlı bulunmamıştır.Öğe ZKTB yetişkin bir hastada idiyopatik vulvar kalsinozis; Olgu sunumu(2015) Uçar, Mustafa Gazi; Uğurluoğlu, Ceyhan; Şanlıkan, FatihKalsinozis kutis epidermis altına çözünemeyen kalsiyum fosfat tuzlarının birikmesi ile oluşan na- dir bir hastalıktır. İdiopatik form metabolik hastalık veya doku hasarı olmadan ortaya çıkar. Tek şikâye- ti ilişki sırasında rahatsızlık hissi olan, 40 yaşında multipar hasta vulvar kitle şikâyeti ile başvurdu. Muayenede sol vulvar bölgede sarımsı renkte, ağ- rısız, yaklaşık 3x1 cm boyutlarında nodüler lezyon gözlendi. Kitle labium minör ile labium majus ara- sında lokalize, üzerinde yer yer beyaz pigmentas- yon olan, irregüler sınırlı, sert, fikse ve sapsız va- sıftaydı. Hastanın serum kalsiyum fosfat düzeyleri ve diğer bütün laboratuar testleri normal referans aralığındaydı. Genel anestezi altında lezyon total eksize edildi. Histopatolojik inceleme sonucu vulvar kalsinozis kutis olarak gelen hastanın daha sonraki 12 aylık takiplerinde rekürrens gözlenmedi.