Yazar "Zengin, Nazmi" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 31
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Arka Kamara Intraoküler Lensli Olgularda Gonyoskopik Bulgular(2001) Zengin, Nazmi; Özkağnıcı, Ahmet; Gündüz, Kemal; Akçam, NurullahAMAÇ: Ekstrakapsüler katarakt ekstraksiyonu ve arka kamara lens implantasyonu yapılan olgularda gonyoskopik muayene ile intraoküler lenslerin haptik biçimi ve yerleşim yeri farklılıklarının ön kamara açısındaki etkileri araştırıldı. GEREÇ VE YÖNTEM: Ekstrakapsüler katarakt ekstraksiyonu ve intraoküler lens implantasyonu yapılan 37 olgunun 40 gözü çalışmaya dahil edildi. Postoperatif takiplerde, iridokorneal açı Goldmann üç aynalı lensi kullanılarak değerlendirildi. Olguların takip süresi ortalama 6.20.6 ay (5-8 ay) idi. BULGULAR: Haptik üzerinde periferik anterior sineşi (PAS) modifiye C-lup arka kamara lensi implante edilen 20 gözün %45.0'inde, L-lup arka kamara lensi implante edilen 20 gözün ise %70.0'inde görüldü. Her iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p 0.05). Her iki haptiğin siliyer sulkusda olduğu simetrik yerleşimli gözlerde haptik üzerinde PAS %53.3 gözde izlenirken, bir haptiğin sulkusda diğerinin kapsül içinde olduğu asimetrik yerleşimli olanlarda bu oran %70.0 idi. Her iki grup arasındaki fark anlamlı bulunmadı (p 0.05). Olguların hiçbirinde postoperatif dönemde göziçi basıncında artma olmadı. SONUÇ: Bu çalışmanın sonuçları modifiye C-lup ve L-lup İOL kullanımının ve bunların haptiklerinin siliyer sulkusa simetrik veya asimetrik yerleşmiş olmasının PAS oluşumuna yol açma bakımından farklı olmadığını düşündürmektedir.Öğe Asemptomatik tip II diabetli olgularda sessiz koroner arter hastalığının prevalansı ve buna etki eden faktörler(1997) Korkut, Bayram; Gök, Hasan; Sardohan, Özcan; Altınbaş, Ahmet; Zengin, NazmiBu klinik çalışmamızda, asemptomatik tip II diabet (NIDDM) olgularında egzersiz stres testi (EST) ve koroner anjiyografi yöntemleriyle; sessiz ancak önemli tıkayıcı (P/o50) koroner arter hastalığının (KAH) prevalansım ve buna etki eden faktörleri, araştırmayı a-maçladık. Çalışma grubunu NIDDM nedeniyle takip ve tedavi gören 35'i (%52.2) erkek ve 32'si (%47.8) kadın 67 olgu oluşturmaktaydı (yaş ortalaması 55.38.7 yıl). EST pozitifliği tesbit edilen 31 (%46) olgunun yapılan koroner anjiyogr afisinde, 9 (%13.4) olguda tıkayıcı KAH saptandı. EST'nin gerçek pozitifliği %29, yanlış pozitifliği %70.9 NIDDM'lulardaki sessiz KAH prevalansı ise %13.4 idi. Tıkayıcı KAH olanlarda, olmayanlara göre sigara içimi (p0.05) ve insulin tedavisi (p0.01) istatistiki olarak daha yüksek orandaydı. Sessiz KAH, sigara içen NIDDM'lularda içmeyenlere göre 6.6 kez (p0.05) daha yüksek oranda saptandı. Diğer faktörler bu açıdan istatistiki olarak anlamlı bir fark oluşturmadı. Sonuç olarak; NIDDM'lularda sessiz tıkayıcı KAH, ihmal edilemeyecek oranda belirlendi (%13.4). Çalışmamızda bu hastalardaki sessiz KAH'ndan, özellikle sigara olmak üzere, diğer aterosklerotik risk faktörlerinin varlığı ve diabetin tüm seyri boyunca gliseminin yetersiz kontrolü sorumluydu.Öğe Association of an Endothelial Nitric Oxide Synthase Gene Polymorphism with Diabetic Retinopathy(KAMLA-RAJ ENTERPRISES, 2018) Inan, Sibel; Zengin, Nazmi; Ozturk, Banu Turgut; Kerimoglu, Hurkan; Unlu, Ali; Dogan, IsmetThe association of the endothelial nitric oxide synthase (eNOS) G894T gene polymorphism with the severity of diabetic retinopathy (DRP) and macular edema (DME) was investigated. One hundred-seven patients with type-2 diabetes mellitus were included. Forty-five patients served as a control group. eNOS G894T gene polymorphism was analysed by polymerase chain reaction. The mean age was 55.8 +/- 9.4 years in the study group and 51.8 +/- 9.7 years in the control group. There was no significant difference in the genotypes between the diabetic and the control group, or between the non-DRP group and the DRP group. The frequency of the G allele was higher in the proliferative DRP group than that in the non-proliferative DRP group. The GG genotype of G894T gene polymorphism was associated with macular edema and hyperglycaemia. The eNOS G894T gene polymorphism seems to be associated with the DME and unregulated hyperglycaemia.Öğe Bilgisayar kullanıcılarında görülen oküler yüzey değişikliklerinin değerlendirilmesi(2012) Büyükbaş, Zeynep; Gündüz, Mehmet Kemal; Bozkurt, Banu; Zengin, NazmiAmaç: Bu çalışmada bilgisayar kullanımına bağlı olarak ortaya çıkabilecek oküler yüzey değişikliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesinde sekreter olarak çalışan ve günlük bilgisayar kullanım süreleri en az 6 saat olan 40 gönüllü birey (Grup 1) ve bilgisayar kullanım süresi 6 saatin altında olan 50 sağlıklı birey (Grup 2) incelendi. Katılımcıların rutin göz muayenelerini takiben gözyaşı kırılma zamanı (GKZ) ölçüldü, anestezili ve anestezisiz Schirmer testleri yapıldı ve OSDI (Oküler yüzey hastalık indeksi) anketi uygulandı. Grup 1’deki katılımcılar çalışma ortamlarında ziyaret edilerek bilgisayarların monitör özellikleri, monitör pozisyonları, ortamda klima bulunup bulunmadığı ve bilgisayar kullanımı sırasında dakikadaki göz kırpma sayıları belirlendi. İstatistiksel analizler SPSS paket program kullanılarak yapıldı. Sağ ve sol gözlerin karşılaştırılmasında Wilcoxon-Signed testi, Grup 1 ve 2’nin karşılaştırılmasında Mann-Whitney U testi kullanıldı ve p0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Sonuçlar: Grup 1’deki bireylerin %45’i erkek, %55’i kadındı ve yaş ortalaması 27,734,8 yıldı. Grup 2’dekilerin %54’ü erkek, %46’sı kadındı ve yaş ortalaması 25,964,2 yıldı. Günlük bilgisayar kullanım süreleri birinci grupta 9,001,8 saat, ikinci grupta 1,921,1 saat olarak tespit edildi (p0,001). Grup 1’de göz kırpma sayısı, GKZ, anestezisiz ve anestezili Schirmer testleri grup 2’den istatistiksel olarak daha düşük bulunurken (p0,001), OSDI skorlaması istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu (p0,001). Grup 1’de çalışma ortamında klima bulunan hastaların gözyaşı parametreleri ve OSDI skorları klima bulunmayan bireylerden farklılık göstermemekteydi (p0,05). Grup 1’de GKZ, anestezili Schirmer ve OSDI skorları ekran pozisyonuna ve tipine göre farklılık göstermemekteydi (p0,05). Tarışma: Bilgisayarın uzun süreli kullanımı göz kırpma sayısında azalmaya, gözyaşı fonksiyon testlerinde bozulmaya ve kuru göz semptomlarına neden olmaktadır. (Turk J Ophthalmol 2012; 42: 190-6)Öğe Bilgisayar Kullanıcılarında Görülen Oküler Yüzey Değişikliklerinin Değerlendirilmesi(Turkish Ophthalmology Society, 2012) Büyükbaş, Zeynep; Gündüz, Mehmet Kemal; Bozkurt, Banu; Zengin, NazmiPurpose: To evaluate the ocular surface changes related to computer use. Ma te ri al and Met hod: 40 volunteered subjects working in secretarial duties who spend at least 6 hours a day using computers in Selcuk University Meram Faculty of Medicine (Group 1) and 50 healthy control subjects who spend less than 6 hours a day using computers (Group 2) were evaluated. Following routine ophthalmological examination, tear break up time (BUT), Schirmer’s test (with topical anesthesia and without topical anesthesia) and OSDI (Ocular surface disease index) were recorded for all subjects. All computer users were visited at their working environment to evaluate the computers’ monitor properties, monitor positions, and the existence of air conditioner and to count the eye blinks per minute during computer use. Statistical analyses were made by using SPSS software package. Wilcoxon signed-rank test was used in the comparison of right and left eyes, whereas Mann-Whitney U test was used in the comparison of Group 1 with Group 2; p<0.05 was considered statistically significant. Re sults: There were 18 males (45%) and 22 females (55%) with a mean age of 27.73±4.8 years in Group 1. There were 27 males (54%) and 23 females (46%) with an average age of 25.96±4.2 years in Group 2. Time spent on computer use was 9.00±1.8 hours/day in Group 1 and 1.92±1.1 hours/day in Group 2 (p<0.001). Eye blinks per minute, BUT, and Schirmer’s test with/without anesthesia were significantly lower in Group 1 compared to Group 2 (p<0.001), whereas OSDI scores were significantly higher in Group 1(p<0.001). There were no differences in tear parameters between subjects with and without air conditioning in Group 1 (p>0.05). BUT, Schirmer’s test with anesthesia and OSDI scores showed no differences according to monitor position and properties (p>0.05). Dis cus si on: Long-term computer use leads to a decrease in eye blink rate, deterioration in tear function tests and dry eye symptoms.Öğe Bir Olgu Nedeniyle Primer Stromal İris Kisti(1998) Okudan, Süleyman; Gündüz, Kemal; Zengin, Nazmi; Okka, Mehmet; Gürdağ, TahirNüks gösteren bir primer stromal iris kistinin sunumu ve özellikleri tartışılmıştır.Öğe Cavernous Hemangioma with Cone Dysfunction(KARGER, 1996) Gündüz, Kemal; Özbayrak, Nilgün; Okka, Mehmet; Okudan, Süleyman; Zengin, NazmiWe report a 13-year-old male who complained of strabismus and low visual acuity in the right eye, Saccular aneurysms filled with dark-colored blood were noted in the upper nasal quadrant of the right fundus, Ishihara color plates and Lanthony's new color test revealed a red-green color defect; Cone response and 30-Hz flicker responses were nearly absent, Cavernous hemangioma of the retina is a rare vascular hamartoma; the associated findings show cone dysfunction concomitant with this peripheral lesion.Öğe Çocukluk Çağı Travmatik Kataraktlarında Intraoküler Lens Implantasyonu(2000) Özkağnıcı, Ahmet; Demir, Can; Gündüz, Kemal; Zengin, Nazmi; Okudan, SüleymanAMAÇ: Çocukluk çağında penetran göz travması sonucu travmatik katarakt gelişen olgularda arka kamara intraoküler lens implantasyonunun cerrahi sonuçlarının araştırılması. YÖNTEM: Kliniğimizde 1996 ve 1998 yılları arasında penetran göz travmasından sonra en geç bir ay içinde ekstrakapsüler katarakt ekstraksiyonu ile birlikte intraoküler lens implantasyonu yapılmış, endoftalmi bulgusu, arka segment tutulumu veya göziçi yabancı cisim bulunmayan 34 olgunun 34 gözü retrospektif olarak incelenerek operasyon sonrası görme keskinlikleri ve postoperatif komplikasyonlar araştırıldı. BULGULAR: Olgularımızın yaş ortalaması 8.47 3.54 yıl idi. 34 gözün 18'inde (%53.0) görme keskinliği 0.6 ve üzerinde idi. Postoperatif erken dönemde en sık görülen komplikasyon 11 gözde (%32.4) gelişen fibrinöz eksuda idi. Geç dönemde ise 7 gözde (%20.7) arka kapsül kesafeti gelişti. Bu olgulara en erken 6. ayda olmak üzere YAG laser arka kapsülotomi yapıldı. SONUÇ: Çocukluk çağında penetran göz travması sonucu travmatik katarakt gelişen olgularda mümkün olan en kısa sürede ekstrakapsüler katarakt ekstraksiyonu ile birlikte intraoküler lens implantasyonu iyi bir görsel rehabilitasyon sağlayabilir.Öğe Diabetik makülopati tedavisinde argon laser fotokoagülasyon sonuçları(1999) Gültekin, Günseli; Gündüz, Kemal; Okudan, Süleyman; Zengin, Nazmi; Okka, Mehmet; Özkağnıcı, AhmetŞubat 1995-Aralık 1997 tarihleri arasında tedavisi yapılan ve takip edilen 39 diabetik makülopatili olgunun 69 gözü retrospektif olarak incelendi. Diabetik makülopati için tedavi uygulanacak hastalar preproliferatif ve zemin evredeki olgulardan seçildi, hiçbirine PRF uygulanmadı. Diabetik makülopati tedavisi için fokal ve grid tedavisi uygulandı. Görme değişimi açısından iki grup arasında istatistiksel anlamlı fark bulunmadı (f0.03, p0.05). Tedavi sonunda hastalarda %31-37 görmede artış, %33-38 oranında azalma, %31 görmede değişiklik olmadığı görüldü.Öğe Diabetik retinopati tedavisinde panretinal fotokoagülasyon sonuçları(1999) Gültekin, Günseli; Gündüz, Kemal; Zengin, Nazmi; Okudan, Süleyman; Özkağnıcı, Ahmet; Okka, MehmetŞubat 1995-Aralık 1997 tarihleri arasında tedavisi yapılan ve takip edilen 115 diabetik retinopatili olgunun 220 gözü retrospektif olarak incelendi. Panretinal fotokoagülasyon (PRF) yapılan hastalar yüksek risk özellikleri taşıyan gözler (Grup I), poliferasyon gösteren fakat yüksek risk özellikleri taşımayan gözler (Grup II) ve ciddi nonproliferatif diabetik retinopatili gözler (Grup III) olarak üç gruba ayrıldı. Gruplar arasında PRF sonrası görme değişimleri istatistiksel olarak anlamlı değildi (f 3.43, p0.05). Üç grupta genel olarak %21-34 oranında görme keskinliğinde artma, % 34-38 oranında azalma, %27-40 oranında değişmeme saptandı. Yüksek risk özellikleri taşıyan proliferatif diabetik retinopatide, disk neovaskülarizasyonu hastaların %51'inde kayboldu, % 26'sında geriledi. %23'ünde değişmedi veya ilerledi. PRF sonrası iki sıra veya daha fazla sıra görme kaybı oluşturan nedenlerin en önemlilerinin maküla ödemi ve vitreus içi hemorajisi olduğu görüldü.Öğe Diabetik Retinopatide Oküler Kan Akımının Renkli Doppler Ultrasonografi Değerlerinin Karşılaştırılması(2008) Kıreşi, Demet; Sevgili, Mehmet; Açıkgözoğlu, Saim; Zengin, NazmiAmaç: Proliferatif ve nonproliferatif diabetik retinopatili hastalarda oftalmik arter (OA) ve santral retinal arterdeki (SRA) kan akımı değişikliklerini araştırmak, sonuçları sağlıklı kontrol grubunun bulguları ile karşılaştırmak ve Doppler ultrasonografi bulgularını değerlendirmek. Yöntem: Bu araştırmaya 39 diabetik retinopatili [23’ü nonproliferatif retinopati (NPRP), 16’sı proliferatif retinopati (PRP)] hasta ve aynı yaş grubundan 19 sağlıklı birey katıldı. Renkli Doppler ultrasonografi ile OA ve SRA’nın en yüksek sistolik akım hızı (Vp), ortalama akım hızı (Vm), diastol sonu akım hızı (Vd), rezistivite indeksi (RI) ve pulsatilite indeksi (PI) ölçüldü. NPRP, PRP ve kontrol gruplarının sonuçları istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Bulgular: Sağ ve sol gözler arasında tüm gruplarda anlamlı farklılık saptanmadı. Oftalmik arterin; kontrol grubu ile NPRP ve PRP grupları arasında tüm değerlerde ve NPRP grubu ile PRP grubu arasında Vp ve Vm değerleri dışında tüm değerlerde anlamlı fark vardı. Santral retinal arterin; kontrol grubu ile NPRP grubu arasında ve kontrol grubu ile PRP grubu arasında Vp dışında tüm değerler arasında anlamlı fark mevcuttu. NPRP ile PRP grupları arasında ise PI ve RI değerlerinde anlamlı fark görüldü. Sonuç: Diabetik retinopatili hastalarda sağlıklı bireylere göre orbital vasküler yapılarda hemodinamik değişiklikler olmaktadır. Bu değişiklikler Doppler ultrasonografi ile ölçülebilir. Bu ölçümlerden Doppler açısına bağımlı olmayan RI ve PI’nin daha güvenli olduğu söylenebilir.Öğe Evaluation of aneuploidy frequency for chromosomes 6 and 17 in eyelid tumours using the FISH technique(WILEY, 2007) Ozkagnici, Ahmet; Acar, Hasan; Zengin, Nazmi; Okudan, SuleymanAlthough basal cell carcinoma (BCC) and squamous cell carcinoma (SCC) are very common skin tumours, the incidence of chromosome aneuploidy with regard to the eyelid has not been investigated. We aimed to find the frequency of chromosome 6 and 17 aneuploidies in eyelid tumours' interphase nuclei with fluorescence in situ hybridization (I-FISH) with chromosome specific DNA probes. I-FISH with chromosome 6 and 17 centromere specific DNA probes was used in the eyelids of 10 patients with BCC or SCC and the peripheral blood cells of 10 healthy donors as controls. The frequency of chromosome 6 and 17 aneuploidies was significantly higher in 7 out of 10 patients and 5 out of 10 patients, respectively, than in controls, indicating a higher frequency of aneuploidy in BCC than in SCC of the eyelid. Distribution of hybridization signals for chromosome 6 and 17 was wide ranging, indicating heterogeneity of cell populations with aneuploidy between patients. These findings indicate that acquisition of chromosome aneuploidies in eyelid tumours may have an important pathogenic role in both BCC and SCC of the eyelid area. (c) 2006 International Federation for Cell Biology. Published by Elsevier Ltd. All rights reserved.Öğe Evaluation of Retinal Nerve Fiber Layer Thickness in Patients With Anisometropic and Strabismic Amblyopia Using Optical Coherence Tomography(SLACK INC, 2013) Ersan, Ismail; Zengin, Nazmi; Bozkurt, Banu; Ozkagnici, AhmetPurpose: To evaluate the retinal nerve fiber layer (RNFL) thickness of eyes with amblyopia using optical coherence tomography (OCT). Methods: RNFL thickness measurements obtained by time-domain OCT of amblyopic eyes of patients with strabismus (35 patients) and patients with anisometropia (30 patients) were compared with their fellow eyes and age-and gender-matched healthy eyes (40 participants). RNFL thickness values of the groups were also compared and the correlation between RNFL thickness and refraction was evaluated. Results: In the strabismic and anisometropic groups, there were no statistically significant differences in average RNFL thickness between amblyopic eyes and their fellow eyes (P > .05). Temporal RNFL quadrant in the hypermetropic anisometropic group, and superior RNFL quadrant in the myopic anisometropic group were significantly thinner in amblyopic eyes compared to their fellow eyes (P < .05). RNFL thickness did not differ between strabismic amblyopic, anisometropic amblyopic, and control eyes (P > .05). In the anisometropic group, a significant correlation was found between mean RNFL thickness and refraction (P < .05). Conclusion: Amblyopia is not associated with a decrease in RNFL thickness in strabismic or anisometropic amblyopia. In the anisometropic group, the inter-eye differences in RNFL thickness parameters seemed to be related to the refraction differences between the amblyopic eyes and their fellow eyes. [J Pediatr Ophthalmol Strabismus 2013;50:113-117.]Öğe Göz Kapağı ve Kaşı Tutan Lupus Vulgaris (Olgu Sunumu)(2002) Zengin, Nazmi; Tol, Hüseyin; Özkağnıcı, AhmetTüberküloz artık sık görülen bir hastalık olmamakla birlikte son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de insidansı artmaktadır. Oftalmoloji pratiğinde göz ve eklerini tutan tüberküloz olgularına rastlanabilir. Deri tüberkülozu olan lupus vulgaris vücudun diğer bölgelerini olduğu gibi göz kapaklarını da etkileyebilir. Bu makalede göz kapağı ve kaşı tutan lupus vulgaris lezyonu saptadığımız 23 yaşında bir kadın hasta sunulmaktadır. Hastalığın tanısı histopatolojik olarak kesinleştirilmiş ve lezyon izoniazid ile başarıyla tedavi edilmiştir.Öğe Katarakt Ameliyatı Sonrası Ön Segment Enflamasyonunun Önlenmesinde %0.5 Ketorolak Trometamin ve %1 Prednizolon Asetatın Etkinliğinin Karşılaştırılması(2000) Zengin, Nazmi; Özkağnıcı, Ahmet; Gündüz, Kemal; Yıldırım, RamazanAMAÇ: Ön kamarada hücre, flare, konjonktivada hiperemi ve yanma-batma hissi gibi subjektif şikayetlerle kendini gösteren enflamasyon katarakt cerrahisinin sık rastlanan bir komplikasyonudur. Bu klinik durumu önlemek amacıyla sıklıkla kortikosteroidler kullanılmaktadır. Son yıllarda ketorolak trometamln de dahil olmak üzere nonsteroid antienflamatuar ilaçlar kortikosteroidlere alternatif olarak denenmektedir. Bu çalışmada ketorolak trometamin ile prednizolon asetatın etkisi karşılaştırıldı. GEREÇ VE YÖNTEM: Planlanmış ekstrakapsüler katarakt ekstraksiyonu ve intraoküler lens implantasyonu ameliyatı geçiren 70 hasta çalışmaya alındı. 36 hastaya prednizolon asetat, 34 hastaya ketorolak trometamin verildi. Hastalar 1-4. ve 15-21. postoperatif günlerde olmak üzere ön kamarada hücre, flare ve konjonktival hiperemi yönünden biyomikroskopla değerlendirildi. Ayrıca subjektif yakınmalanda soruşturularak kaydedildi. BULGULAR: İki grup arasında aköz hümördeki hücre ve flare'in şiddetindeki fark istatistiksel olarak anlamlı seviyeye ulaşmadı (sırasıyla p0.506 ve p0.331). Konjonktival hiperemi ve subjektif şikayetlerde her iki grupta farklı değildi (sırasıyla p0.138 ve p0.09). SONUÇ: Çalışmanın sonuçları ketorolak trometaminin katarakt cerrahisinden sonra en az prednizolon asetat kadar etkili olduğunu düşündürmektedir.Öğe Konjenital herediter endotelyal distrofide göz bulguları(1999) Özkağnıcı, Ahmet; Zengin, Nazmi; Gündüz, Kemal; Gültekin, Günseli; Okudan, SüleymanKonjenital herediter endotelyal distrofi (KHED) nadir görülen, otozomal resesif veya otozomal dominant geçiş gösteren bir kornea hastalığıdır. Bu çalışmada KHED'li üç kardeşte (2 kız , 1 erkek) saptanan klinik bulgular sunulmuş, olgularımızda hastalığın klasik bulgularına eşlik eden alternan esotropya ve göziçi basıncı yüksekliği literatür verileri ışığında tartışılmıştır.Öğe Kırmızı-yeşil renk körlüğünde adaptasyon bozukluğunun elektroretinografi ile değerlendirilmesi(1996) Zengin, Nazmi; Gündüz, Kemal; Okudan, Süleyman; Ateş, Muzaffer; Selek, Şerifeİnsan gözünde retinanın ışık uyaranına cevabı uzaysal ve temporal frekansın artmasıyla doğru orantılı olarak azalmaktadır. Normal gözlerde karanlık ve aydınlık adaptasyonunda değişmeyen bu azalma, kırmızı-yeşil renk körlüğünde aydınlık adaptasyonunda benzerlik göstermemektedir. Karanlıkta rod hakimiyeti sayesinde düzenlenen "feedback" mekanizmaları, aydınlıkta frekans ve. ışık şiddetinin artmasıyla rasgele bir fonksiyon dağılımı göstermektedir. İnsan gözünün optimal algı sınırlan içinde bulunan 1 ve 2 Hz'de alınan maksimal cevaplar, 1-2 Hz altında ve üstünde zayıflamaktadır. Normal kontrast duyarlılığı ile uyumlu bulunan uyaran-cevap dağılımı, kırmızı-yeşil renk körlüğü bulunan bireylerin spektral monokroma-tik farklılıkları algılayabildikleri halde, konrejenerasyon kinetiklerinin bozulmuş olduğunu görtermektedir.Öğe Lanthony renk testinin güvenilirliği(1996) Acaroğlu, Şerife; Kemal, Gündüz; Zengin, Nazmi; Okudan, Süleyman; Okka, Mehmet; Özbayrak, NilgünBu çalışmada tashihli görmeleri Snellen eşelinde 0.8 ve üzerinde olan, tespit edilebilir retina patolojisi olmayan, anamnezde ailesinde ve kendisinde renk görme defekti olmadığı belirlenen 184 olguya Lanthony yeni renk testi uygulandı. Olguların en küçüğü 7, en büyüğü 65 yaşında olup, 97 olgu kadın, 87 olgu İse erkekti. Tüm olgulara test monoküler olarak standart şartlarda uygulandı. Olguların hataları standart ayınm ve renk sınıflandırması grafiklerinde incelenerek yaş grupları, cinsiyet, doymuşluk seviyelerine ve hatalı piyon adlarına göre değerlendirildi. Hiçbir olguda seperasyon aşamasında patolojik hata skoruna rastlanmadı. Renk sınıflandırması aşamasında ise hiçbir olguda belirli bir renk defekti aksına uygunluk tespit edilmedi ve hatalar non-spesifik olarak kabul edildi. Pratikte kulandan diğer renk testlerinde olduğu gibi bu yöntemin de başarısının sınırlı olduğu ve tek başına tam olarak güvenilir olmadığı anlaşıldı.Öğe Miyoplarda Retina Duyarlılığının Flaş Elektroretinografi ile Değerlendirilmesi(2002) Bostan, Osman Fatih; Özkağnıcı, Ahmet; Zengin, Nazmi; Gündüz, KemalAMAÇ: Miyopik gözlerde görsel fonksiyonda oluşan erken değişiklikleri flaş elektroretinografi (ERG) kullanarak araştırmak. GEREÇ VE YÖNTEM: Yetmiş iki miyopik göz kırma kusuru derecesine göre üç gruba ayrıldı: düşük, orta ve yüksek miyopi. Refraksiyon kusuru 0.75 D ve -0.75 D arasında bulunan 36 olgudan kontrol grubu oluşturuldu. Gruplar yaş ve cins açısından birbiriyle uygundu. Miyopik olguların düzeltilmiş görme keskinliği 0.7nin üzerinde ve renkli görmeleri Farnsworth-Munsell 100 ton testi ile normaldi. Tigroid fundus ve miyopik kresent dışında patolojik oftalmoskopik bulgu yoktu. Miyopik ve normal gruplarda a ve b dalgası latens ve amplitüdlerindeki değişiklik ve bunların kırma kusuru ve aksiyel uzunluk ile ilişkisi araştırıldı. BULGULAR: Yüksek miyopik grupta amplitüdler anlamlı derecede düşüktü ve bu düşüklük kırma kusuru ve aksiyel uzunluk ile korelasyon gösteriyordu. Miyopik gözlerde latensler normal olarak bulundu. SONUÇ: Retinada minimal değişiklik görülen yüksek miyop olgularda bile, flaş ERG kayıtlarında dalga amplitüdlerinin düşük, latenslerin normal olması primer olarak fotoreseptör fonksiyon kaybından kaynaklanabilir.Öğe Nd-YAG lazer posterior kapsülotomi sonuçlarımız(1998) Okudan, Süleyman; Gündüz, Kemal; Özbayrak, Nilgün; Okka, Mehmet; Zengin, Nazmi; Acaroğlu, Şerife; Özkağnıcı, AhmetSelçuk Üniversitesi Tıp Fakülte'si Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniğinde görülen 86 sekonder kataraktlı olgunun 92 gözüne Nd-YAG lazer ile posterior kapsülotomi yapıldı. Olgular görme düzeyi artışı ve postoperatif komplikasyonlar açısından değerlendirildi. Gözlerden 68 tanesi psödofak (64 arka kamara, 4 ön kamara lensi), 24 tanesi afak idi. Olguların % 90,2'sinde ortalama 0.58 (kapsülotomi öncesi görme keskinliği 0.19, kapsülotomi sonrası 0.77) görme artışı sağlandı. Retina dekolmanı oranı % 1.4 olarak belirlendi. Nd-YAG lazer posterior kapsülotomi nadir görülen komplikasyonlarla birlikte cerrahi kapsülotomiden daha üstün bir tekniktir